Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Allah’ın İlk Yarattığı Şey Peygamberinin Nurudur Rivayeti Sahih midir?

A Çevrimdışı

Ahmed1

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Selamun Aleykum.

Hz. Cabir anlatıyor: “Ey Allah’ın Resulü! Anam-babam sana feda olsun, Allah’ın her şeyden önce ilk yarattığı şeyi bana söyler misiniz?” diye sordum. Şöyle buyurdu:

“Ey Cabir! Her şeyden önce Allah’ın ilk yarattığı şey senin peygamberinin nurudur. O nur, Allah’ın kudretiyle onun dilediği yerlerde dolaşıp duruyordu. O vakit daha hiçbir şey yoktu. Ne Levh, ne kalem, ne cennet, ne ateş / cehennem vardı. Ne melek, ne gök, ne yer, ne güneş, ne ay, ne cin ve ne de insan vardı."

"Allah mahlukları yaratmak istediği vakit, bu nuru dört parçaya ayırdı. Birinci parçasından kalemi, ikinci parçasından Levh’i (Levh-i Mahfuz), üçüncü parçasından Arş’ı yarattı. Dördüncü parçayı ayrıca dört parçaya böldü: Birinci parçadan Hamele-i Arşı (Arşın taşıyıcılarını), ikinci parçadan Kürsi’yi, üçüncü parçadan diğer melekleri yarattı. Dördüncü kısmı tekrar dört parçaya böldü: Birinci parçadan gökleri, ikinci parçadan yerleri, üçüncü parçadan cennet ve cehennemi yarattı. Sonra dördüncü parçayı yine dörde böldü: Birinci parçadan müminlerin basiret nurunu / iman şuurunu, ikinci parçadan -marifetullahtan ibaret olan- kalplerinin nurunu, üçüncü parçadan tevhitten ibaret olan ünsiyet nurunu (La ilahe illallah Muhammedu’rresulüllah nurunu) yarattı.

Bu hadisin kaynağını yazar mısınız? İnternette arapça sitelerde 'Abdurrezzak,Musannef' diye verilmiş.Baktım fakat bulamadım.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Aleykum selam we rahmetullah

يارسول اﷲ! بابی انت و امی، اخبرنی عن اول شئ خلقه اﷲ تعالی قبل الاشياء، قال :
يا جابر ان اﷲ تعالی قد خلق قبل الاشياء نور نبيک من نوره، فجعل ذلک النور يدور بالقدرة حيث شاء اﷲ، ولم يکن فی ذلک الوقت لوح و لاقلم و لا جنة و لا نار و لا ملک و لا سماء و لا ارض و لا شمس و لا قمر و لا جن و لا انس، فلما اراد اﷲ تعالی ان يخلق الخلق قسم ذلک النور اربعة اجزاء، فخلق من الجزء الاول القلم و من الثانی اللوح و من الثالث العرش، ثم قسم الجزء الرابع اربعة، فخلق من الاول حملة العرش ومن الثانی الکرسی والثالث باقی الملائکة، ثم قسم الرابع الاربعة اجزاء، فخلق من الاول السموت و من الثانی الارضين و من الثالث الجنة والنار

Cabir (r.anh) soyle buyurmustur:
Ey Allah’ın Rasulu! Anam babam sana feda olsun. Allah’ın her şeyden önce ilk yarattığı şeyi bana söyler misiniz?” diye sordum. Şöyle buyurdu:
Ey Cabir! Her şeyden önce Allah’ın ilk yarattığı şey senin peygamberinin nurudur. O nur, Allah’ın kudretiyle onun dilediği yerlerde dolaşıp duruyordu. O vakit daha hiçbir şey yoktu. Ne Levh, ne kalem, ne cennet, ne ateş / cehennem vardı. Ne melek, ne gök, ne yer, ne güneş, ne ay, ne cin ve ne de insan vardı."
"Allah mahlukları yaratmak istediği vakit, bu nuru dört parçaya ayırdı. Birinci parçasından kalemi, ikinci parçasından Levh’i (Levh-i Mahfuz), üçüncü parçasından Arş’ı yarattı. Dördüncü parçayı ayrıca dört parçaya böldü: Birinci parçadan Hamele-i Arşı (Arşın taşıyıcılarını), ikinci parçadan Kursi’yi, üçüncü parçadan diğer melekleri yarattı. Dördüncü kısmı tekrar dört parçaya böldü: Birinci parçadan gökleri, ikinci parçadan yerleri, üçüncü parçadan cennet ve cehennemi yarattı. Sonra dördüncü parçayı yine dörde böldü: Birinci parçadan muminlerin basiret nurunu / iman şuurunu, ikinci parçadan -marifetullahtan ibaret olan- kalblerinin nurunu, üçüncü parçadan tevhidden ibaret olan unsiyet nurunu (La ilahe illallah Muhammedu’r rasulullah nurunu) yarattı.
(İmâm Ahmed, Musned, IV-127; Hâkim, Mustedrak, II-600/4175; İbni Hibban, El İhsân, XIV-312/6404; el-Leknevî, el-Âsâru’l-Merfû’a, s. 42-3; Kastalanî, Mevahibu'l-Ledunniye: 1/6; Krş. Aclunî, Keşfu'l Hâfa, C.1, 262- 265-266)

el-Leknevî , el-Âsâru’l-Merfû’a'da sf: 42-3, bu rivayetin “Nur-u Muhammedî’nin ilk yaratılan şey olduğu” naklen sahih olmadığını bildirmiştir. (Ebu'l-Hasenât Muhammed Abdulhay b. Muhammed Abdilhalîm b. Muhammed Emînillâh es-Sihâlevî el Leknevi, el-Asaru’l-Merfua, sf: 42-3, tahkik, Muhammed Said b. Besyuni Zeğlul, Beyrut-1984)

Halk arasında hadis olarak bilinen rivayetlerin, hadis olup olmadığını tahlil etmek üzere eserini kaleme alan Aclunî, bu rivayetin sahihligi hakkinda hiç bir sey dememiştir.

İbn Hacer el-Heytemî, el-Aclûnî, el-Leknevî gibi alimler onun Abdurrazzâk tarafından nakledildiğini söylemişlerdir. Ancak Abdurrazzâk’ın el-Musannef’inde bu rivayeti bulmak mümkün olmadı!

--
وهذه الألفاظ مشتهرة في كتب الصوفية فمن ذكر بعض هذه في كتبهم عبد الكريم الجيلي في الإنسان الكامل ص 13 ، وص 34 ، وابن حجر الهيتمي في الفتاوى الحديثية ص 59 – 60 ، وعمر الفوتي في رماح حزب الرحيم ص 493 / 1 وحسين حسن الطمائي التجاني في أقوى الأدلة والبراهين ص 5 ، وعبد القادر العيدروس في النور السافر ص 22
Bu lâfızlar ehl-i sufiyye eserlerinde meşhurdur. Bu ve benzeri rivâyetleri kitablarına sokuşturanlardan bazıları :
Abdulkerim el Cili “İnsanu’l Kâmil, sf: 13 , 34 “ ;
İbn Hâcer el Heytemi, el Fetava el Hadisiyye, sf: 59 , 60;
Ömer b. Saîd b. Osman el-Fûtî et-Tûrî el-Kidivî, Rimâhu hizbu’r Rahim, c.1, sf: 493;
Huseyin Hasan Tamai et Ticâni, Akva’l Edille we’l Berahin, sf: 5;
Abdulkādir b. Abdullah el-Ayderûsî, en-Nûru's-sâfir, sf: 22


: هذا الحديث موضوع بلا شك ، قال تقي الدين الهلالي
وأما الحديث ( أول ما خلق الله نوري ) فقد قال السيوطي في الحاوي
ج 1 ص 325 : ليس له إسناد يعتمد عليه، قال الغماري في المغير على الجامع الصغير وهو حديث موضوع، لو ذكر بتمامه لما شك الواقف عليه في وضعه وبقيته تقع في نحو ورقتين كبيرتين مشتملتين على ألفاظ ركيكة ومعان منكرة
[ الهدية الهادية ص 70 ]
Bu rivâyet kâti olarak mevdu yâni uydurmadır.

Şeyh Muhammed Takiyuddin el Hilâli: “Bahsi geçen hadis hakkında ‘Suyûti (el Hâvi, C.1, sf: 325) eserinde Hadisin senedinde kendisine dayanılacak sağlam bir isnadı yoktur. El Ğumâri (el-Muğir ale'l-Ehadisi'l-Mevzua fi'l-Camii's-Sağir) aynı rivâyet hakkında mevdu bir hadistir demiştir. ……..(el Hedîyyetu’l Hâdiye, sf: 70)

وقال محمد عبد السلام خضر الشقيري :
وحديث " أول ما خلق الله نور نبيك يا جابر " أخرجه عبد الرزاق ولا أصل له وليس فيه تعظيم للنبي ( ص ) بل هو مثار شبهات وشكوك في الدين

[ السنن والمبتدعات ص 80 ]
Muhammed Abdu's Selam eş Şâkîri, Rivâyet hakkında: “Bahsi geçen hadis hakkında; Bu rivâyeti Abdurrazzak tahric etmiştir. Bu hadisin aslı yoktur, aynı zamanda rivâyette Peygambere tâzim de yoktur. Bu durumda dinde zan (şubhe) ve itham altında bırakır. (Muhammed Abdu's selam eş Şâkîri, Sunen ve’l Mubtediat, sf: 80)

: وقال الألباني في سلسلة الأحاديث الصحيحة بعدما ذكر حديث
خلقت الملائكة من نور و خلق إبليس من نار السموم و خلق آدم عليه السلام مما قد وصف لكم

قال : (( وفيه إشارة إلى بطلان الحديث المشهور على ألسنة الناس : " أول ما خلق الله نور نبيك يا جابر " . و نحوه من الأحاديث التي تقول بأنه صلى الله عليه وسلم خلق من نور ، فإن هذا الحديث دليل واضح على أن الملائكة فقط هم الذين خلقوا من نور ، دون آدم و بنيه ، فتنبه و لا تكن من الغافلين )) [ ح 458
Elbâni, Silsiletu’l Ehadisi’s Sahiha (hadis 458) isimli eserinde; “Melekler nurdan, İblis ise Semum’dan (kor ateş), Adem (a.s.) ise size vasfolunan şeyden yaratıldı” ilgili rivayeti zikrettikten sonra bu meşhur rivayet sahih değildir. İlgili rivâyet ve Rasulullah ﷺın nurdan yaratıldığını bildiren benzeri rivâyetler sahih olmayıp, nurdan yaratılanların Adem ve zurriyeti olmayıp , sadece melekler olduğunun apaçık delilidir. Gafillerden olma, uyan!
قلت : وعقيدة أن النبي صلى الله عليه وسلم خلق من نور أو ما يسمى بالحقيقة المحمدية ليست من عقائد أهل السنة والجماعة إنما هي من عقائد الشيعة الإسماعيلية قال محمد زياد التكلة في كتابه الماتع مجموع في كشف حقيقة الجزء المفقود : (( وهذا حديث باطل لا أصل له، لعن الله واضعه، وفيه ما هو مصادم لعدة نصوص صريحة في القرآن الكريم والسنة الصحيحة في الخلق وغيره، وليس في شيء من كتب الإسلام مسنداً.
Elbâni devamla dedi ki: Hakikati Muhammedi’ye adı altında Rasulullah ﷺ‘ın nurdan yaratılması itikâdı ehl-i sünnet itikadı olmayıp Şia’nın İsmailiye fırkasına ait sapkın bir inançtır. Muhammed Ziyâd b. Ömer et-Tukle, mükemmel kitabı Mecmuu’n fi Keşfi Hakikati el Cûz-il Mefkûd’da “Bu aslı olmayan bâtıl bir hadistir. Uydurucusuna (peydahlayana) Allah lânet etsin. Bu rivayette, Kur’an-ı Kerim ve Sahih hadislerdeki yaratılış ve diğer konularla alâkalı birçok sarih nassa karşı çatışma vardır. Rivâyetteki inancın İslam’ın kaynak kitablarında mesnedi de yoktur.

وكان مبتدأ أمر الحديث عند متقدمي الإسماعيلية الباطنية، ففي كتبهم القديمة الكثير من الأحاديث المكذوبة في أن النبي صلى الله عليه وسلم وعليا من نور الله، وأن الشيعة (يقصدون أنفسهم) منهما.
(انظر أصول الإسماعيلية للدكتور سليمان بن عبد الله السلومي 2/459)
Aynı manadaki (Hakikati Muhammediyye - Muahammedin Nur’dan yaratılması) ilgili uydurma hadisi; Şia’nın Batıni İsmâiliye fırkasının mutekaddimin eserlerine dayanmaktadır. Uydurma hadisler hakkındaki birçok eski kitablarında Rasulullah’ın Allah’ın nurundan lutfedilmiştir. Şia’da (kendilerini kastediyorlar) onlardandır. (Elbâni, Silsiletu’l Ehadisi’s Sahiha, C. 2, hadis 459)

--

Ebû Hurayra (r.anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
Ashab: Ey Allah’ın Rasûlu! Peygamber oluşun ne zaman kesinleşti?
Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Adem, cesedle ruh arasında iken.”
(Tirmizi, Menâkib, Bab 1, Hadis no: 3609)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibdir. Ebû Hurayra rivâyeti olarak sadece bu şekliyle bilmekteyiz. Bu konuda Meyseretel Fecr’den de hadis rivâyet edilmiştir.



Nur-u Muhammedî fikri
Peygamber (s.a.v.)’in, Allah’ın nurundan yaratıldığı fikrini işleyen Nur-u Muhammedî veya Hakikat-i Muhammediyye nazariyesi ilk defa Sehl b. Abdillah et-Tusteri’ye (ö. 283) atfedilmiş, onun izinden gidenler tarafından da geliştirildiği belirtilmiştir. (Yıldırım Ahmed, Tasavvufun Temel Öğretilerinin Hadislerdeki Dayanakları DİA, XV. 179-180)
Bu tasavvurun kaynağını ise çeşitli araştırmacılar, Hıristiyan ve Yahudi tesiri, Yunan Felsefesi, Yeni Eflatuncu, Gnostik-Manikeist fikirler vb. farklı yabancı kültürlerin etkisine bağlamaktadırlar. Ancak onlar bu anlayışın Hicrî 3. asırda ortaya çıktığı ve daha sonra özellikle mutasavvıflar arasında kabul gördüğü hususunda birleşmektedirler. (Yıldırım Ahmed, Tasavvufun Temel Öğretilerinin Hadislerdeki Dayanakları, sf: 114 - 121, Ankara-2000)
Sufi teolojinin Muhammed (s.a.v.) imgesi, güçlü mistik ve mitolojik öğelerle süslüdür. Muhammed (s.a.v.)’in diğer insanlar gibi bir beşer olduğu, insanüstü hiçbir nitelik taşımadığı yönündeki Kur’an uyarısının, sufilerce pek de dikkate alınmadığı görülmektedir.
Sufi teolojinin karekteristik özelliklerinden biri olan ve metafiziksel bir boyut taşıyan nur ya da ışık teması Onun şahsı dikkate alınarak kurgulanmıştır.
Sufilere göre bütün ruhların kaynağı mutlak nurdur, mutlak nur ise yaratılışın nedeni ve gayesi, yaratılan ilk varlık Muhemmedi nurdur. Sufilerce sıkça kullanılan, “Sen olmasaydın yeri göğü yaratmazdım(Sağani, el-Mevduat, Beyrut, 1985, s. 14, no: 78; Aliyyu’l-Kari, el-Esraru’l-Merfua, thk. M. B. Lutfi es-Sabbağ, Beyrut, 1986, s.288, no: 385; Muhammed’in, Allah’ın nurundan yaratıldığına ve Onun kainatın yaratılış nedeni olarak sunulmasına yönelik rivayetlerin değerlendirilmesi için; Erul, Bunyamin, “Uydurma Rivayetlerde Peygamber Tasavvuru”, İslam’ın Anlaşılmasında Sünnetin Yeri ve Değeri adlı eser içerisinde, Ankara, 2003, sf: 419-435) , “Allah’ın yarattığı ilk şey benim ruhumdu(Leknevi, el-Asaru’l-Merfua, thk. M. Said b. Besyuni Zeğlul, Beyrut, 1984, sf: 42-43) , “Âdem, suyla çamur arasındayken ben peygamberdim(Sağani, ed-Durru’l-Multekat fi Tebyini’l-Ğalat, s.43, no: 73; Ibn Arrak, Tenzihu’ş-Şeriati’l-Merfua, thk. A. Abdullatif- A. M. Es-Sadik, Beyrut, 1981, I/s.341) bu ve benzeri rivayetler onların metafiziksel peygamber kurgusunun kanıt teşkil eder. Muhammed'e duyulan abartılı sevgi sufi teolojinin ışık temasıyla birleşerek, hiyerarşik yapıya uygun olarak, aşağıdan yukarıya doğru bir seyir izler. Sırasıyla manevi rehbere (şeyh/veli) duyulan aşk ve sevgi peygamber sevgisine peygamber sevgisi de Tanrı sevgisine ulaştırır. Bu süreç sufi literatürde fena fi’ş-şeyh, fena fi’r-rasul ve fena fi’llah kavramlarıyla ifade edilmektedir. Buna göre Tanrı’ya giden yolculukta öncelikle peygamberin temsilcisi şeyhte yok olmak, sonra peygamber’de, daha sonra da Tanrı’da yok olmak mümkün hale gelir.

Sufi teolojide Muhammed (s.a.v.)’in aynı anda tanrısallığı ve beşeriliği temsil ettiği iddiası, Nur-u Muhammediye ya da Ruh-u Muhammediye kavramlarıyla da ifade edilmektedir. (Ibn Arabi başta olmak üzere önde gelen sufilerce üretilen Nur-ı Muhammediye ya da Ruh-u Muhammediye kavramları, Plotinus felsefesinde Mutlak Tek’den sudur eden Akl-ı Evvel’e karşılık gelmektedir. Buna göre Akl-ı Evvel’in, sudur ettiği mekan olarak pasif boyutu, kendinden sudur edenlerle ilgili olarak da aktif boyutu bulunmaktadır. Böylece O, kendi üstünde bulunan varlık düzeyine, yani Tanrı’ya karşı pasif, kendi altında bulunan varlıklara karşı ise aktiftir. Sufi teolojide bu pasiflik kulluğa (ubudiyete), aktiflik ise Rablığa (Rububiyete) dönüşmektedir.

el-Cilani, el-İnsanu’l-Kamil, C. I, Sf: s: 30-32; Afifi, Ebu’l Ala, İslam Düşüncesi Üzerine Makaleler, çev. Ekrem Demirli, Istanbıl, 2000, sf: 78-88; Izutsu, Toshihiko, Sufism and Taoism,Tokyo, 1983, sf: 238)

Sufi önderler buradaki ruhun ya da nurun henüz bütün var olanların yaratılmasından önce var olduğunu savunurlar. Bu yönüyle Muhammedi Nur ya da Muhammedi Ruh, ezeli ve zaman dışıdır.
Alemin yaratılışının temelini oluşturan ve ilahi bilinç olarak da yorumlanan bu ezeli ve zaman dışı Nur, sırasıyla bütün peygamberlerde tecelli etmiş, Muhammed (s.a.v.)’in şahsında ise mükemmel bir tarzda ilk defa belirgin Kılınmıştır.(taayyun-i evvel) (Muhammed (s.a.v.)’i en üst düzeyde cem etme yeteneğine sahib varlık olarak gören Kaşani’ye göre, “O, Teklik mertebesindeki Zat (Tanrı)’ın, başka varlıklarda tecelli etmesinden önce, kendisini yansıttığı ilk taayunudür. Sayıları sonsuz olan diğer belirgin kılınmalar (taayunat)’ın hepsi gerçekte Muhammed (s.a.v.) aracılığıyla kuvveden fiile çıkmıştır. Hakk’ın bütün tecellileri hiyerarşik bir biçimde sıralanır. Bu hiyararşi doğrultusunda Muhammed, hiç biri dışarıda kalmayacak bir tarzda, bütün bu belrgin kılınmaları (taayunat) kendinde toplamıştır.

Bu bakımdan O, bütün varlık aleminde tektir. Bu hiyerarşide ona rakib ya da onunla eşit düzeyde hiçbir varlık yoktur. Onun üstünde Mutlak Tekliği ile bilinen, sıfat, isim, tasvir ya da nitelendirme açısından her türlü taayunden bağımsız olan Zat bulunmaktadır.” Kaşani, Şerhu Fusus, sf: 427)
Böylece Muhammed (s.a.v.), bir yandan tanrısal, yani ilahi bilinci temsil etmesi yönüyle diğer yandan beşeri boyut taşıması özelliğiyle genelde tüm varlıklardan özelde ise diğer peygamberlerden üstün olarak görülmektedir.

Devam edebilir inseAllah |




İlgili Konu:

Allah (c.c.) İlk Olarak Neyi Yaratmıştır?
https://www.islam-tr.org/konu/allah-c-c-ilk-olarak-neyi-yaratmistir.32194/
 
A Çevrimdışı

Ahmed1

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Radiyallahu ankum.Ben de tahkik ettim fakat Musannefte bulamadım.Şaşırtıcı....
 
Üst Ana Sayfa Alt