A
Çevrimdışı
Derleyen; Ebu'l-Fidâ Al Makdisî
Allah'ın Bazı Sıfatlarını Delilleriyle Yazmadan Önce "İsim we Sıfatlar Tewhidi" Hakkındaki Kaideleri Yazmakta Fayda Vardır. İnsanlardan Ricam Bu Kaideler Işığında Aşağıdaki Yazıyı Okumalarıdır.
Bid'at Ehlinin Yaptığı Gibi Allah'ın İsim we Sıfatlarını Tahrif, Ta'til, Te'vil Etmek Değil, Olduğu we Okunduğu Gibi İman Etmek Ehl-i Sünnet'in Âkidesi we Menhecidir.
Bu Âkide we Menhecin Dışına Çıkanlar, Allah'ın Sapıklıkla İtham Ettiği |Â'raf, 7/180| we Allah'ı Gereği Tanımayıp Takdir Edemeyenlerdir.! |En'am, 6/91; Zümer, 39/67|
Allah'ın İsim we Sıfatları Hakkında Kaideler:
Sufyan es-Sevrî Rahimehullah Şöyle Demiştir;
“Allah’ın Kitabında Kendisini Vasfettiği Her Şeyin -Olduğu Gibi- Okunuşu we Hakkında Sukût Etmek Onun Tefsiridir.!”
|ed-Darekutnî, Kitabu’s-Sıfat, sy: 70|
Sufyan İbn Uyeyne Rahimehullah Şöyle Demiştir;
"Allah Teala'nın Kur'an'da Kendisini Vasfettiği Hususların Tefsiri Okunduğu Gibi Gibidir. Ne Keyfiyet Vardır Ne De Benzerlik.!"
|Lalekai, es-Sûnne, 4/478|
İmam Nuaym İbn Hammad el-Huzai Rahimehullah Şöyle Demiştir;
"Allah'ı Yarattıklarına Benzeten Kimse Kâfir Olur. Allah'ın Kendisini Nitelendirdiği Sıfatları İnkâr Eden Kimse De Kâfir Olur. Ne Allah'ın Kendisini Nitelendirdiği, Ne De Peygamberinin Onu Nitelendirdiği Hiçbir Sıfat Teşbih |Benzetme| Değildir.!"
|Lalekai, es-Sûnne, 4/587|
İmam Ebu Hanife Rahimehullah Şöyle Demiştir;
"Allah'ın Zatı Hakkında Hiç Kimsenin Kendiliğinden Bir Şey Söylememesi Gerekir. Aksine Allah Kendi Zatını Ne İle Nitelendirmiş İse Onu Öyle Nitelendirmek Gerekir. Bu Konuda Hiç Kimsenin Kendi Görüşüne Göre Hiç Bir Şey Söylememesi Gerekir. Âlemlerin Rabbi Olan Allah'ın Şanı Ne Yücedir.!"
|İbn Ebi'l-İzz, Şerhu Akideti't-Tahaviyye, sy: 427|
el-Velid İbn Muslim el-Kureşî Rahimehullah Şöyle Demiştir;
"Ben Evzai'ye, Sufyan İbn Uyeyne'ye we Malik İbn Enes'e Allah'ın Sıfatları we Görülmesi Hakkında Hadisleri Sordum. Hepsi De Şöyle Dediler: "Bunları Olduğu Gibi Alınız. Keyfiyetleri Üzerinde Düşünmeyiniz.!"
|Lalekai, es-Sûnne, 3/572|
Malik İbn Enes Rahimehullah Şöyle Demiştir; “Bid’atlerden çokça sakınınız.” "Ona bid’atçiler kimlerdir?" diye sorulunca, şu cevabı vermiştir: “Bid’at ehli Allah’ın isimleri, sıfatları, kelâmı, ameli ve kudreti hakkında konuşup duran, ashabın ve güzel bir şekilde onlara tabi olanların sustuğu hususlar hakkında susmayan kimselerdir.”
|Beğavi, Şerhu's-Sûnne, 1/217|
İmam eş-Şenkıtî Rahimehullah Şöyle Demiştir;
"İsim we Sıfat Tewhidi Üç Esas Üzerinde Durur. Bunlara Muhalefet Eden Kimse İsim we Sıfatlarda Rabbini Birlemiş Olmaz.
Birincisi; Allah'ı Yarattıklarına Benzetmekten we Herhangi Bir Noksanlıktan Tenzih Etmek,
İkincisi; Kur'an we Sünnet'te Sabit Olan İsim we Sıfatlara, Bunlarda Hiçbir Eksiltme we Artırma Yapmaksızın weya Tahrif we Ta'tile Düşmeksizin İman Etmek,
Üçüncüsü; Bir Sıfatların Keyfiyetini İdrak Edilebileceği Ümidini/İnancını Taşımamak.!"
|Menhecu'd-Dirasat Li Âyati'l-Esma we's-Sıfat, sy: 3-5|
Allah İsim we Sıfatlarından Bazıları;
* İstiva.!
Allah Azze ve Celle Şöyle Buyurmuştur:
"Gerçekten sizin Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra Arş'a istiva eden Allah'tır. Gündüzü, durmaksızın kendisini kovalayan geceyle örten, güneşe, aya ve yıldızlara kendi buyruğuyla baş eğdirendir." |Araf, 7/54|
"Şüphesiz sizin Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra Arş'a istiva eden, işleri evirip-çeviren Allah'tır. Onun izni olmadıktan sonra, hiç kimse şefaatçi olamaz. İşte Rabbiniz olan Allah budur, öyleyse O'na kulluk edin. Yine de öğüt alıp düşünmeyecek misiniz?" |Yunus, 10/3|
"Allah O'dur ki, gökleri dayanak olmaksızın yükseltti; onları görmektesiniz. Sonra Arş'a istiva etti ve güneş ile aya boyun eğdirdi, her biri adı konulmuş bir süreye kadar akıp gitmektedirler. Her işi evirip düzenler, ayetleri birer birer açıklar. Umulur ki, Rabbinize kavuşacağınıza kesin bilgiyle inanırsınız." |Ra‘d, 13/2|
"Rahman Arş'a istiva etmiştir." |Taha, 20/5|
"Gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yaratan sonra da Arş'a istiva eden Rahman'dır. Bunu bir bilene sor." |Furkan, 25/59|
"Gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları altı günde yaratan, sonra Arş'a istiva eden Allah'tır. O'ndan başka bir dostunuz ve şefaatçınız yoktur. Düşünmüyor musunuz?" |Secde, 32/4|
"Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş'a istiva eden, yere gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni ve oraya yükseleni bilen O'dur. Nerede olursanız olun, O, sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görür." |Hadid, 57/4|
Ebu Bekir el-Hallal, es-Sunne‘de Katade İbn en-Nu‘man radıyAllahu anh‘den Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem‘in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Allah Azze we Celle yaratma işini bitirince Arş'ı üzerine istiva etti."
|Zehebi, Uluvv (sy: 52)'de; "Ravileri Güvenilir" Demiştir.|
İstiva sıfatını te‘vilsiz olarak mutlak kabul etmek gerekir. Zira Allah Arş'ı üzerine zatıyla istiva etmiştir. Bu istiva Mücessime |Bkz: el-Eşari, Makalatu‘l-İslamiyyin (1/211)| ve Kerramiye'nin |Bkz: Bağdadi, el-Fark Beyne‘l-Firak (216)| dediği gibi "oturmak" ve "yaslanmak" anlamında değildir. Eşarilerin dediği gibi "uluvv" ve "rif‘at" manasında değildir. |Bkz: İbn Teymiyye, Fetava (5/437)| Mutezile‘nin dediği gibi "istila" ve "galebe" anlamında da değildir. |el-Eşari, Makalatu‘l-İslamiyyin (1/157)| Muhakkak ki Şeriat bunu açıklamamış, sahabelerden ve tabiinden olan Salih Selef ile Hadis Ashabından hiç kimseden de bu konuda bir yorum nakledilmemiştir. Bilakis nakil ile gelen husus; bunun mutlak olarak alınmasıdır.
Bir Adam İmam Malik'e "Rahman Arş'a İstiva Etti." |Taha, 20/5| Âyeti Hakkında: "Nasıl İstiva Etti?." Diye Sorunca Şu Cewabı Verdi: "İstiva Bilinmeyen Bir Şey Değildir. Ona İman Etmek Vaciptir. Hakkında Soru Sormak İse Bid'attir. Ben Senin Ancak Sapmış Olduğunu Görüyorum."
|Lalekai, es-Sûnne, 3/440; Bu Konuda Peygamber sallAllahu aleyhi we sellem'in Hanımı Olan Umm Selem RadıyAllahu Anha'dan Şu Sözü Nakledilmiştir; "Keyfiyet ma‘kul değildir |Akılla bilinmez|. İstiva meçhul değildir. Bunu ikrar etmek vacip, inkar etmek küfürdür." Bunu Lalekai, es-Sûnne (663)'de Zayıf Bir Senetle Riwayet Etmiştir. İmam Zehebi Uluvv (65)'de Şöyle Demiştir; "Ravilerinden Ebu Kinane Güvenilir Değildir. Ebu Umeyr İse Bilinmemektedir." Allahu Â'lem|
İstiva Sıfatını İptal Eden Muattılaya we "İstiva"yı "İstila" Olarak Te'vil Eden Sapık Mezheplere İmam İbnu'l-Kayyım el-Cewziyye'nin Reddiyesi;
"Allah Teala‘nın: "Rahman Arş'a istiva etti." |Taha, 20/5| kavli, Cehmiyye ile onlara muvafakat edenler dışında bütün ümmet tarafından Kur'an'ın yedi yerinde hakiki anlamında kabul edilmiştir. Onlar ise bunun mecaz olduğunu söylemişler ve bu konuda da ihtilaf etmişlerdir. Onların sözleri meşhur olup, bunları el-Eşari nakletmiştir. Onlar bu konuda bid'at çıkararak sapıklığa düşmüşler ve İstiva'yı; "İstila" yani hükümranlık ve kahr olarak yorumlamışlardır.
Onlardan bir grup dediler ki: "Arş'ı yaratmaya kastetmek ve yönelmek demektir" diğer bir fırka: "Bilakis bu mecaz olup on beş farklı anlama ihtimali vardır ve hangisinin kastedildiği bilinemez. Ancak biz bunun hakikatini aklımızla nefy edebiliriz." dediler.
Onların bu sözleri kırk iki açıdan batıldır. Bunlardan sadece birincisini zikretmek onların; varid olduğundan başka bir lugat üzere kurulu olan davalarının batıl olduğunu göstermeye yeter.
Birinci açı: İstiva kelimesi, Allah Teala‘nın bize hitapta bulunduğu ve kelamını indirdiği Arap kelamında ve lügatinde mutlak ve mukayyed olmak üzere iki türdür:
Mutlak:, "erginlik çağına gelip olgunlaşınca…" |Kasas, 28/14| kavlinde olduğu gibi anlamına harfle ulaşılamayan türdür. Burada manası kemal yani olgunlaşmaktır. "İsteva‘n-Nebat: Bitkiler Olgunlaştı", "İsteva‘t-Taam: Yemek Pişti" denilir.
Mukayyede gelince bu da üç kısımdır:
Birincisi: "Sonra semaya yükseldi" |Fussilet, 41/11| ayetinde olduğu gibi (ilâ) edatıyla mukayyeddir. Bu anlamda: "Falan yüzeye çıktı, odaya çıktı" derler. Nitekim Allah Subhanehu we Teala Kitabının iki yerinde (ilâ) edatı ile muteaddi (geçişli) olarak kullanmıştır. Bakara suresindeki ayette: "Sizin için yerde olanların tümünü yaratan O'dur. Sonra göğe yükselip (istiva edip) de onları yedi gök olarak düzenleyen O'dur." |Bakara, 2/29| ve Fussilet suresindeki ayette: "Sonra, duman halinde bulunan göğe yükseldi." |Fussilet, 41/11| buyurmuştur. Burada anlam, Selefin icmaı ile "yükselmek" demektir.
Ikincisi: (Alâ) edatıyla mukayyed olandır. Allah Azze we Celle‘nin: "sırtlarına binesiniz diye size…" |Zuhruf, 43/13| ayetinde ve: "Cudi (dağı) üstünde durdu." |Hud, 11/44| ve "gövdesi üzerine doğrulmuş…" ayetlerinde olduğu gibi. Burada anlamı lügat ehlinin icmaıyla uluv, yükselme ve doğrulma demektir.
Üçüncüsü: Fiili mef‘ule geçişli yapan (vav) harfiyle bağlandığında mesela "İsteva‘l-Mau ve‘l-Haşebe" dendiğinde ikisini eşitlemek anlamında olur. Bu manada istiva Arapların sözlerinde makuldür. Kesin olarak istevla anlamında değildir. Sözüne itimat edilen lügat alimlerinden hiçbiri bunu nakletmemiştir. Bunu ancak sonraki nahivcilerden Mutezile ve Cehmiyye yolundan gidenler söylemiştir."
|Muhatasaru Sevaiki‘l-Mursele (2/319)|
* Nüzul.!
Ebu Hureyre radıyAllahu anh Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem‘in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Rabbimiz Tebarek ve Teala her gece, gecenin son üçte birinde dünya semaına nüzul eder ve şöyle buyurur: “Bana dua edene icabet ederim. Benden isteyene veririm. Benden bağışlanma dileyeni bağışlarım."
|Buhari (1145); Müslim (758)|
Mutezile we Eşarilerin İddialarına Göre; Bu Nüzul |İniş| Rahmet we Sewabın İnmesidir. |Bkz: Ebu‘l-Hasen el-Eşari, Makalatu‘l-İslamiyyin (1/155); İbn Teymiyye, Şerhu Hadisi‘n-Nuzul (5/410); Fetava (5/386)|
Onların Bu İddiaları Kendilerine Reddolunur. Hadiste "Nüzul |İniş| Mutlak Olarak Zikredilmiş we Allah Teala'ya İzafe Edilmiştir. Kesinlikle Hadiste Bu Nüzulun "Rahmet" we "Sewap" Olmasına Delalet Eden En Ufak Bir İşaret Yoktur. Buna Rağmen Nüzulu Rahmet we Sewap Olarak Te'vil Etmek weya Böyle Bir İstidlalde Bulunmak Sapıklıktır we Âyet we Hadisleri Hewa we Hewese Göre Tefsir Etmektir.!
Ehl-i Sünnet'in Hadis Hakkındaki Görüşleri;
İmam Ebu Hanife Rahimehullah'a Allah'ın Her Gece Dünya Semasına İnme Sıfatı Sorulduğunda Şöyle Cewap Vermiştir; "Allah Keyfiyetini Bilmediğimiz Bir Şekilde İner."
|Sabuni, Akidetu Ashabi'l-Hadis, sy: 42|
İmam Ahmed Rahimehullah Şöyle Demiştir;
"Allah Azze ve Celle her gece dünya semasına dilediği gibi iner. O‘nun misli gibi bir şey yoktur. O işitendir, görendir."
|Tabakatu‘l-Hanabile (1/29)|
İmam et-Tirmizi Rahimehullah Şöyle Demiştir;
"Rab Tebarek ve Teala‘nın her gece dünya semasına nüzul ettiğini ifade eden buna benzer sıfat rivayetleri hakkında şöyle demişlerdir: "Bu rivayetler sabit olmuştur. Bunlara iman edilmesi gerekir. Bu tür hadislere bize geldiği şekilde yoruma gitmeksizin vehme kapılmaksızın inanırız. Bunu pek çok imamla birlikte Sevrî, Malik İbn Enes, İbn Uyeyne, İbn‘ul Mubarek böyle söylemişlerdir. Şöyle ki bu tür hadisler aktarılır onlara inanılır nasıl ve niçin diye sorulmaz. Ehl-i Sünnet ve‘l-Cemaat'ten ilim ehlinin sözü budur. Cehmiyye ise bu rivayetleri "Bu teşbihtir |Allah'ı mahlukuna benzetmektir|" iddiası ile inkar etmişlerdir."
|Sunenu‘t-Tirmizi (3/41)|
İmam İbn Huzeyme Rahimehullah Şöyle Demiştir;
"Dilin ikrarı ve kalbin yakin ile tasdiki olan şehadet ile; bu haberlerde zikredilen Rabbin nüzulüne keyfiyet belirlemeksizin şehadet ederiz. Zira Peygamberimiz el-Mustafa sallAllahu aleyhi ve sellem bize yaratıcımızın dünya semasına iniş keyfiyetini vasıflamamış ve bize Allah Azze ve Celle‘nin nüzul ettiğini bildirmiştir. Ne Allah Azze ve Celle ne de Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem Müslümanların dinleriyle ilgili ihtiyacı olan hiçbir şeyi beyan etmeden bırakmamışlardır. Bizler de bu haberlerde zikredilen nüzulü keyfiyet belirten sıfatlarla zorlamaya gitmeden tasdik ederek söyleriz. Zira Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem bize nüzulün keyfiyetini vasıflamamıştır."
|et-Tevhid ve İsbatu Sifati‘r-Rab (125)|
İmam es-Sabuni Rahimehullah Şöyle Demiştir;
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem‘den nüzul haberi sahih olduğundan Ehl-i Sünnet bunu ikrar etmiş ve haberi kabul etmiştir. Nüzulü Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem‘in söylediği şekilde ispat etmişler, onu mahlukun nüzulüne benzediğine itikat etmemişler ve keyfiyetini araştırmamışlardır. Zira buna yol yoktur. Yine bilmişler, tahkik etmişler ve itikad etmişlerdir ki; Allah Subhanehu‘nun zatı yaratılmışların zatlarına benzemediği gibi, sıfatları da yaratılmışların sıfatlarına benzemez. Allah Teala Müşebbihe‘nin |Allah Azze ve Celle‘yi mahlukuna benzetenlerin| ve Muattıla‘nın |Allah'ın isim ve sıfatlarını iptal edenlerin| söylediklerinden yüce ve büyüktür. Allah onlara çokça lanet etsin."
|Akidetu‘s-Selef, sy: 42|
İmam İbn Abdilberr Rahimehullah Şöyle Demiştir;
"Ehl-i Sünnet imamlarının cumhurunun üzerinde oldukları şey şudur: Onlar, Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem‘in söylediği gibi Allah Azze ve Celle‘nin nüzul ettiğini söyler ve bu hadisi keyfiyet belirlemeden tasdik ederler. Nüzulün keyfiyeti hakkındaki söz, istiva ve gelme sıfatlarının keyfiyetindeki söz gibidir. Bu konuda hüccet aynıdır."
|et-Temhid (7/143)|
Allah'ın Bazı Sıfatlarını Delilleriyle Yazmadan Önce "İsim we Sıfatlar Tewhidi" Hakkındaki Kaideleri Yazmakta Fayda Vardır. İnsanlardan Ricam Bu Kaideler Işığında Aşağıdaki Yazıyı Okumalarıdır.
Bid'at Ehlinin Yaptığı Gibi Allah'ın İsim we Sıfatlarını Tahrif, Ta'til, Te'vil Etmek Değil, Olduğu we Okunduğu Gibi İman Etmek Ehl-i Sünnet'in Âkidesi we Menhecidir.
Bu Âkide we Menhecin Dışına Çıkanlar, Allah'ın Sapıklıkla İtham Ettiği |Â'raf, 7/180| we Allah'ı Gereği Tanımayıp Takdir Edemeyenlerdir.! |En'am, 6/91; Zümer, 39/67|
Allah'ın İsim we Sıfatları Hakkında Kaideler:
Sufyan es-Sevrî Rahimehullah Şöyle Demiştir;
“Allah’ın Kitabında Kendisini Vasfettiği Her Şeyin -Olduğu Gibi- Okunuşu we Hakkında Sukût Etmek Onun Tefsiridir.!”
|ed-Darekutnî, Kitabu’s-Sıfat, sy: 70|
Sufyan İbn Uyeyne Rahimehullah Şöyle Demiştir;
"Allah Teala'nın Kur'an'da Kendisini Vasfettiği Hususların Tefsiri Okunduğu Gibi Gibidir. Ne Keyfiyet Vardır Ne De Benzerlik.!"
|Lalekai, es-Sûnne, 4/478|
İmam Nuaym İbn Hammad el-Huzai Rahimehullah Şöyle Demiştir;
"Allah'ı Yarattıklarına Benzeten Kimse Kâfir Olur. Allah'ın Kendisini Nitelendirdiği Sıfatları İnkâr Eden Kimse De Kâfir Olur. Ne Allah'ın Kendisini Nitelendirdiği, Ne De Peygamberinin Onu Nitelendirdiği Hiçbir Sıfat Teşbih |Benzetme| Değildir.!"
|Lalekai, es-Sûnne, 4/587|
İmam Ebu Hanife Rahimehullah Şöyle Demiştir;
"Allah'ın Zatı Hakkında Hiç Kimsenin Kendiliğinden Bir Şey Söylememesi Gerekir. Aksine Allah Kendi Zatını Ne İle Nitelendirmiş İse Onu Öyle Nitelendirmek Gerekir. Bu Konuda Hiç Kimsenin Kendi Görüşüne Göre Hiç Bir Şey Söylememesi Gerekir. Âlemlerin Rabbi Olan Allah'ın Şanı Ne Yücedir.!"
|İbn Ebi'l-İzz, Şerhu Akideti't-Tahaviyye, sy: 427|
el-Velid İbn Muslim el-Kureşî Rahimehullah Şöyle Demiştir;
"Ben Evzai'ye, Sufyan İbn Uyeyne'ye we Malik İbn Enes'e Allah'ın Sıfatları we Görülmesi Hakkında Hadisleri Sordum. Hepsi De Şöyle Dediler: "Bunları Olduğu Gibi Alınız. Keyfiyetleri Üzerinde Düşünmeyiniz.!"
|Lalekai, es-Sûnne, 3/572|
Malik İbn Enes Rahimehullah Şöyle Demiştir; “Bid’atlerden çokça sakınınız.” "Ona bid’atçiler kimlerdir?" diye sorulunca, şu cevabı vermiştir: “Bid’at ehli Allah’ın isimleri, sıfatları, kelâmı, ameli ve kudreti hakkında konuşup duran, ashabın ve güzel bir şekilde onlara tabi olanların sustuğu hususlar hakkında susmayan kimselerdir.”
|Beğavi, Şerhu's-Sûnne, 1/217|
İmam eş-Şenkıtî Rahimehullah Şöyle Demiştir;
"İsim we Sıfat Tewhidi Üç Esas Üzerinde Durur. Bunlara Muhalefet Eden Kimse İsim we Sıfatlarda Rabbini Birlemiş Olmaz.
Birincisi; Allah'ı Yarattıklarına Benzetmekten we Herhangi Bir Noksanlıktan Tenzih Etmek,
İkincisi; Kur'an we Sünnet'te Sabit Olan İsim we Sıfatlara, Bunlarda Hiçbir Eksiltme we Artırma Yapmaksızın weya Tahrif we Ta'tile Düşmeksizin İman Etmek,
Üçüncüsü; Bir Sıfatların Keyfiyetini İdrak Edilebileceği Ümidini/İnancını Taşımamak.!"
|Menhecu'd-Dirasat Li Âyati'l-Esma we's-Sıfat, sy: 3-5|
Allah İsim we Sıfatlarından Bazıları;
* İstiva.!
Allah Azze ve Celle Şöyle Buyurmuştur:
"Gerçekten sizin Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra Arş'a istiva eden Allah'tır. Gündüzü, durmaksızın kendisini kovalayan geceyle örten, güneşe, aya ve yıldızlara kendi buyruğuyla baş eğdirendir." |Araf, 7/54|
"Şüphesiz sizin Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra Arş'a istiva eden, işleri evirip-çeviren Allah'tır. Onun izni olmadıktan sonra, hiç kimse şefaatçi olamaz. İşte Rabbiniz olan Allah budur, öyleyse O'na kulluk edin. Yine de öğüt alıp düşünmeyecek misiniz?" |Yunus, 10/3|
"Allah O'dur ki, gökleri dayanak olmaksızın yükseltti; onları görmektesiniz. Sonra Arş'a istiva etti ve güneş ile aya boyun eğdirdi, her biri adı konulmuş bir süreye kadar akıp gitmektedirler. Her işi evirip düzenler, ayetleri birer birer açıklar. Umulur ki, Rabbinize kavuşacağınıza kesin bilgiyle inanırsınız." |Ra‘d, 13/2|
"Rahman Arş'a istiva etmiştir." |Taha, 20/5|
"Gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yaratan sonra da Arş'a istiva eden Rahman'dır. Bunu bir bilene sor." |Furkan, 25/59|
"Gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları altı günde yaratan, sonra Arş'a istiva eden Allah'tır. O'ndan başka bir dostunuz ve şefaatçınız yoktur. Düşünmüyor musunuz?" |Secde, 32/4|
"Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş'a istiva eden, yere gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni ve oraya yükseleni bilen O'dur. Nerede olursanız olun, O, sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görür." |Hadid, 57/4|
Ebu Bekir el-Hallal, es-Sunne‘de Katade İbn en-Nu‘man radıyAllahu anh‘den Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem‘in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Allah Azze we Celle yaratma işini bitirince Arş'ı üzerine istiva etti."
|Zehebi, Uluvv (sy: 52)'de; "Ravileri Güvenilir" Demiştir.|
İstiva sıfatını te‘vilsiz olarak mutlak kabul etmek gerekir. Zira Allah Arş'ı üzerine zatıyla istiva etmiştir. Bu istiva Mücessime |Bkz: el-Eşari, Makalatu‘l-İslamiyyin (1/211)| ve Kerramiye'nin |Bkz: Bağdadi, el-Fark Beyne‘l-Firak (216)| dediği gibi "oturmak" ve "yaslanmak" anlamında değildir. Eşarilerin dediği gibi "uluvv" ve "rif‘at" manasında değildir. |Bkz: İbn Teymiyye, Fetava (5/437)| Mutezile‘nin dediği gibi "istila" ve "galebe" anlamında da değildir. |el-Eşari, Makalatu‘l-İslamiyyin (1/157)| Muhakkak ki Şeriat bunu açıklamamış, sahabelerden ve tabiinden olan Salih Selef ile Hadis Ashabından hiç kimseden de bu konuda bir yorum nakledilmemiştir. Bilakis nakil ile gelen husus; bunun mutlak olarak alınmasıdır.
Bir Adam İmam Malik'e "Rahman Arş'a İstiva Etti." |Taha, 20/5| Âyeti Hakkında: "Nasıl İstiva Etti?." Diye Sorunca Şu Cewabı Verdi: "İstiva Bilinmeyen Bir Şey Değildir. Ona İman Etmek Vaciptir. Hakkında Soru Sormak İse Bid'attir. Ben Senin Ancak Sapmış Olduğunu Görüyorum."
|Lalekai, es-Sûnne, 3/440; Bu Konuda Peygamber sallAllahu aleyhi we sellem'in Hanımı Olan Umm Selem RadıyAllahu Anha'dan Şu Sözü Nakledilmiştir; "Keyfiyet ma‘kul değildir |Akılla bilinmez|. İstiva meçhul değildir. Bunu ikrar etmek vacip, inkar etmek küfürdür." Bunu Lalekai, es-Sûnne (663)'de Zayıf Bir Senetle Riwayet Etmiştir. İmam Zehebi Uluvv (65)'de Şöyle Demiştir; "Ravilerinden Ebu Kinane Güvenilir Değildir. Ebu Umeyr İse Bilinmemektedir." Allahu Â'lem|
İstiva Sıfatını İptal Eden Muattılaya we "İstiva"yı "İstila" Olarak Te'vil Eden Sapık Mezheplere İmam İbnu'l-Kayyım el-Cewziyye'nin Reddiyesi;
"Allah Teala‘nın: "Rahman Arş'a istiva etti." |Taha, 20/5| kavli, Cehmiyye ile onlara muvafakat edenler dışında bütün ümmet tarafından Kur'an'ın yedi yerinde hakiki anlamında kabul edilmiştir. Onlar ise bunun mecaz olduğunu söylemişler ve bu konuda da ihtilaf etmişlerdir. Onların sözleri meşhur olup, bunları el-Eşari nakletmiştir. Onlar bu konuda bid'at çıkararak sapıklığa düşmüşler ve İstiva'yı; "İstila" yani hükümranlık ve kahr olarak yorumlamışlardır.
Onlardan bir grup dediler ki: "Arş'ı yaratmaya kastetmek ve yönelmek demektir" diğer bir fırka: "Bilakis bu mecaz olup on beş farklı anlama ihtimali vardır ve hangisinin kastedildiği bilinemez. Ancak biz bunun hakikatini aklımızla nefy edebiliriz." dediler.
Onların bu sözleri kırk iki açıdan batıldır. Bunlardan sadece birincisini zikretmek onların; varid olduğundan başka bir lugat üzere kurulu olan davalarının batıl olduğunu göstermeye yeter.
Birinci açı: İstiva kelimesi, Allah Teala‘nın bize hitapta bulunduğu ve kelamını indirdiği Arap kelamında ve lügatinde mutlak ve mukayyed olmak üzere iki türdür:
Mutlak:, "erginlik çağına gelip olgunlaşınca…" |Kasas, 28/14| kavlinde olduğu gibi anlamına harfle ulaşılamayan türdür. Burada manası kemal yani olgunlaşmaktır. "İsteva‘n-Nebat: Bitkiler Olgunlaştı", "İsteva‘t-Taam: Yemek Pişti" denilir.
Mukayyede gelince bu da üç kısımdır:
Birincisi: "Sonra semaya yükseldi" |Fussilet, 41/11| ayetinde olduğu gibi (ilâ) edatıyla mukayyeddir. Bu anlamda: "Falan yüzeye çıktı, odaya çıktı" derler. Nitekim Allah Subhanehu we Teala Kitabının iki yerinde (ilâ) edatı ile muteaddi (geçişli) olarak kullanmıştır. Bakara suresindeki ayette: "Sizin için yerde olanların tümünü yaratan O'dur. Sonra göğe yükselip (istiva edip) de onları yedi gök olarak düzenleyen O'dur." |Bakara, 2/29| ve Fussilet suresindeki ayette: "Sonra, duman halinde bulunan göğe yükseldi." |Fussilet, 41/11| buyurmuştur. Burada anlam, Selefin icmaı ile "yükselmek" demektir.
Ikincisi: (Alâ) edatıyla mukayyed olandır. Allah Azze we Celle‘nin: "sırtlarına binesiniz diye size…" |Zuhruf, 43/13| ayetinde ve: "Cudi (dağı) üstünde durdu." |Hud, 11/44| ve "gövdesi üzerine doğrulmuş…" ayetlerinde olduğu gibi. Burada anlamı lügat ehlinin icmaıyla uluv, yükselme ve doğrulma demektir.
Üçüncüsü: Fiili mef‘ule geçişli yapan (vav) harfiyle bağlandığında mesela "İsteva‘l-Mau ve‘l-Haşebe" dendiğinde ikisini eşitlemek anlamında olur. Bu manada istiva Arapların sözlerinde makuldür. Kesin olarak istevla anlamında değildir. Sözüne itimat edilen lügat alimlerinden hiçbiri bunu nakletmemiştir. Bunu ancak sonraki nahivcilerden Mutezile ve Cehmiyye yolundan gidenler söylemiştir."
|Muhatasaru Sevaiki‘l-Mursele (2/319)|
* Nüzul.!
Ebu Hureyre radıyAllahu anh Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem‘in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Rabbimiz Tebarek ve Teala her gece, gecenin son üçte birinde dünya semaına nüzul eder ve şöyle buyurur: “Bana dua edene icabet ederim. Benden isteyene veririm. Benden bağışlanma dileyeni bağışlarım."
|Buhari (1145); Müslim (758)|
Mutezile we Eşarilerin İddialarına Göre; Bu Nüzul |İniş| Rahmet we Sewabın İnmesidir. |Bkz: Ebu‘l-Hasen el-Eşari, Makalatu‘l-İslamiyyin (1/155); İbn Teymiyye, Şerhu Hadisi‘n-Nuzul (5/410); Fetava (5/386)|
Onların Bu İddiaları Kendilerine Reddolunur. Hadiste "Nüzul |İniş| Mutlak Olarak Zikredilmiş we Allah Teala'ya İzafe Edilmiştir. Kesinlikle Hadiste Bu Nüzulun "Rahmet" we "Sewap" Olmasına Delalet Eden En Ufak Bir İşaret Yoktur. Buna Rağmen Nüzulu Rahmet we Sewap Olarak Te'vil Etmek weya Böyle Bir İstidlalde Bulunmak Sapıklıktır we Âyet we Hadisleri Hewa we Hewese Göre Tefsir Etmektir.!
Ehl-i Sünnet'in Hadis Hakkındaki Görüşleri;
İmam Ebu Hanife Rahimehullah'a Allah'ın Her Gece Dünya Semasına İnme Sıfatı Sorulduğunda Şöyle Cewap Vermiştir; "Allah Keyfiyetini Bilmediğimiz Bir Şekilde İner."
|Sabuni, Akidetu Ashabi'l-Hadis, sy: 42|
İmam Ahmed Rahimehullah Şöyle Demiştir;
"Allah Azze ve Celle her gece dünya semasına dilediği gibi iner. O‘nun misli gibi bir şey yoktur. O işitendir, görendir."
|Tabakatu‘l-Hanabile (1/29)|
İmam et-Tirmizi Rahimehullah Şöyle Demiştir;
"Rab Tebarek ve Teala‘nın her gece dünya semasına nüzul ettiğini ifade eden buna benzer sıfat rivayetleri hakkında şöyle demişlerdir: "Bu rivayetler sabit olmuştur. Bunlara iman edilmesi gerekir. Bu tür hadislere bize geldiği şekilde yoruma gitmeksizin vehme kapılmaksızın inanırız. Bunu pek çok imamla birlikte Sevrî, Malik İbn Enes, İbn Uyeyne, İbn‘ul Mubarek böyle söylemişlerdir. Şöyle ki bu tür hadisler aktarılır onlara inanılır nasıl ve niçin diye sorulmaz. Ehl-i Sünnet ve‘l-Cemaat'ten ilim ehlinin sözü budur. Cehmiyye ise bu rivayetleri "Bu teşbihtir |Allah'ı mahlukuna benzetmektir|" iddiası ile inkar etmişlerdir."
|Sunenu‘t-Tirmizi (3/41)|
İmam İbn Huzeyme Rahimehullah Şöyle Demiştir;
"Dilin ikrarı ve kalbin yakin ile tasdiki olan şehadet ile; bu haberlerde zikredilen Rabbin nüzulüne keyfiyet belirlemeksizin şehadet ederiz. Zira Peygamberimiz el-Mustafa sallAllahu aleyhi ve sellem bize yaratıcımızın dünya semasına iniş keyfiyetini vasıflamamış ve bize Allah Azze ve Celle‘nin nüzul ettiğini bildirmiştir. Ne Allah Azze ve Celle ne de Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem Müslümanların dinleriyle ilgili ihtiyacı olan hiçbir şeyi beyan etmeden bırakmamışlardır. Bizler de bu haberlerde zikredilen nüzulü keyfiyet belirten sıfatlarla zorlamaya gitmeden tasdik ederek söyleriz. Zira Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem bize nüzulün keyfiyetini vasıflamamıştır."
|et-Tevhid ve İsbatu Sifati‘r-Rab (125)|
İmam es-Sabuni Rahimehullah Şöyle Demiştir;
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem‘den nüzul haberi sahih olduğundan Ehl-i Sünnet bunu ikrar etmiş ve haberi kabul etmiştir. Nüzulü Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem‘in söylediği şekilde ispat etmişler, onu mahlukun nüzulüne benzediğine itikat etmemişler ve keyfiyetini araştırmamışlardır. Zira buna yol yoktur. Yine bilmişler, tahkik etmişler ve itikad etmişlerdir ki; Allah Subhanehu‘nun zatı yaratılmışların zatlarına benzemediği gibi, sıfatları da yaratılmışların sıfatlarına benzemez. Allah Teala Müşebbihe‘nin |Allah Azze ve Celle‘yi mahlukuna benzetenlerin| ve Muattıla‘nın |Allah'ın isim ve sıfatlarını iptal edenlerin| söylediklerinden yüce ve büyüktür. Allah onlara çokça lanet etsin."
|Akidetu‘s-Selef, sy: 42|
İmam İbn Abdilberr Rahimehullah Şöyle Demiştir;
"Ehl-i Sünnet imamlarının cumhurunun üzerinde oldukları şey şudur: Onlar, Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem‘in söylediği gibi Allah Azze ve Celle‘nin nüzul ettiğini söyler ve bu hadisi keyfiyet belirlemeden tasdik ederler. Nüzulün keyfiyeti hakkındaki söz, istiva ve gelme sıfatlarının keyfiyetindeki söz gibidir. Bu konuda hüccet aynıdır."
|et-Temhid (7/143)|