Enver el-Evlaki "Allah'ın Mü'minlere 25 Vaadi 1.Bölüm
Esselamu aleykum ve rahmetullah ve berakatuhu
Bu dersin konusu: “Allah’ın mü’minlere 25 vaadi”
Bu dersi yapma fikri, ne hakkında konuşacağımı düşünüyorken başladı.
Aklıma bir fikir geldi ve bu da Kur’an’a bakıp Allah’ın iman edenlere neler vaat ettiğini araştırmak idi.
Böylece Allah’ın “mü’minlere” veya “iman edenlere” neler vaat ettiğini görmek için ayetlere baktım.
Her ne zaman bir ayet mü’min’lerden veya iman edenlerden bahsetse Allah’ın onlara neler vaat ettiğine bakacaktım.
Bu sebeple Allah’ın müttakilere (takva sahiplerine) neler vaat ettiğine bakmadım, zikredenlere neler vaat ettiğine bakmadım. Sadece Allah’ın iman edenlere, inananlara neler vaat ettiğine baktım.
Böylece Allah’ın inananlara 25 vaadiyle karşılaştım.
Yani Allah onlara birçok vaatte bulunmuş.
Allah sana bir şey vaat ettiyse buna kesin gözüyle bakmalısın.
Eğer sen mü’min isen bu gerçekleşecektir.
Eğer gerçekleşmezse inancında bir sorun var demektir.
İman problemi
Çünkü Allah azze ve celle asla vaadinden dönmez.
“..Allah vaadinden asla dönmez..” (Rum 6)
Peki Allah inananlara ne vaatte bulunuyor?
Sondan tekrar başlayarak- artık başlangıç o olacaktır ki bu da Cennettir.
Allah’ın bir çok vaadi dünyayla ilgilidir fakat bu vaadi cennete dair.
Allah subhanehu ve teala buyuruyor ki:
وَبَشِّرِ الَّذِين آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ أَنَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ كُلَّمَا رُزِقُواْ مِنْهَا مِن ثَمَرَةٍ رِّزْقاً قَالُواْ هَذَا الَّذِي رُزِقْنَا مِن قَبْلُ وَأُتُواْ بِهِ مُتَشَابِهاً وَلَهُمْ فِيهَا أَزْوَاجٌ مُّطَهَّرَةٌ وَهُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
“İman edip salih ameller işleyenlere, kendileri için; içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele. Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her rızık verilişinde, “Bu (tıpkı) daha önce (dünyada iken) bize verilen rızık!” diyecekler. Hâlbuki bu rızık onlara (dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır. Onlar orada ebedî kalacaklardır.” (Bakara,25)
Allah azze ve cellenin iman edenlere cenneti verme vaadi bile yeterlidir.
Diğer 24 vaat hakkında konuşmamıza gerek yok. Sadece bu bile yeterli.
Çünkü dünya ve diğer seçenek olan cehennemle kıyaslayıp cennetin nasıl olduğunu düşündüğümüzde bu yeterlidir.
Aslında bu arzuladığımızdan da fazlasıdır hak ettiğimizden de.
Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem mealen buyuruyor ki:
“Allah’ın merhamet etmesi dışında kimse cennete girmez”
Amellerimiz cennet için yeterli değil. (Amellerimiz bizi cennete götürecek nitelikte değil).
Allah azze ve cellenin merhameti olmasaydı, amellerimiz cennette bir saniye kalmak için bile yeterli olmazdı.
Çünkü Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem bir hadisinde buyuruyor ki:
“..Cennetliklerden olup, dünyada insanların en yoksul olanı getirilir cennete bir kere daldırılır. Ona da:
– Ey âdemoğlu! Sen herhangi bir yoksulluk ve sıkıntı gördün mü? Hiç zorluk ve darlık çektin mi? denilir. O kişi de:
– Hayır, vallahi Rabbim! Hiçbir yoksulluk ve sıkıntı görmedim, zorluk ve darlık çekmedim, der…” (Müslim, Münâfikîn 55.)
Yani cennette bir an ona dünyanın bütün acı ve sıkıntılarını unutturmak için yeterli.
Bununla birlikte, Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyuruyor ki:
“Cehennemliklerden olup, dünyada pek müreffeh (refah içinde) hayat yaşayan bir kişi kıyamet gününde getirilip cehenneme bir kere daldırılır. Sonra:
– Ey âdemoğlu! Sen hayırlı bir gün gördün mü? Herhangi bir nimete nâil oldun mu? denilir. O kişi:
– Hayır, vallahi Rabbim! Öyle bir şey görmedim, der…” (Müslim, Münâfikîn 55.)
Cehennemde bir an ona, dünyada tattığı bütün zevk ve eğlenceleri unutturmak için yeterli.
Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem bizlere cenneti tarif ediyor ve detaylı bir tariften sonra şöyle buyuruyor:
فِيهَا ما لاَ عيْنٌ رأَتْ ، ولا أُذُنٌ سمِعَتْ ، ولاَ خَطَر عَلى قَلْبِ بشَرٍ
“Orada hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı, hiç kimsenin hatırından bile geçirmediği nimetler vardır.” (Müslim, Cennet 5)
(5:20-5:29) Cenneti dilediğiniz gibi düşünün, istediğiniz kadar.
Zevkle,eğlenceyle, memnuniyetle ilgili en iyi Hollywood filmini izleyin, cennette sahip olacağınızın zerresi bile etmez.
Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem cenneti kendi gözleriyle gördü ve yapabileceği en iyi şekilde tarif etmeye çalıştı. Fakat şunu çok iyi biliyordu ki sahabe bunu tam anlamıyla hayal edemeyecekti çünkü cenneti görmediyseniz, onu hayal edemezsiniz. Kelimeler cenneti ifade etmekten aciz kalır. Dilimiz cennette neler olduğunu açıklamakta aciz kalır. Onun hakkıknda düşünmeye çalışsanız bile idrak edemezsiniz.
Örneğin milyonun ne demek olduğunu anlayabilirsiniz.
Milyarın ne olduğunu da anlayabilirsiniz.
Peki sonsuz ne demek?
Cennette sonsuza kadar kalacağınız söylendiğinde, hiç ölmeyeceğiniz, bir sonun olmadığı..
Aklınız bunu idrak edemez(anlayamaz)
Bunun neye delalet ettiğini biliyorsunuz, cennette ilelebet yaşamanın ne demek olduğunu
Bu demek oluyor ki eğer cennette sevdiğin bir şey görürsen, örneğin cennette bir nehrin yanından yürüyorsun, nehrin üstündeki kuşu gördün ve hoşuna gitti. Oracıkta oturup bir milyon yıl boyunca o kuşu izleyebilirsin.
Sorun ne? Kimseyle bir görüşmen yok, işin yok, dilediğini yapmakta serbestsin.
Orada oturup bir milyon yıl boyunca o kuşu izlemek istiyorsan bu sana bağlıdır.
Kur’an’dan Musa aleyhisselamın kıssasını okudun ve onun hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak istiyorsun. Musa aleyhisselam ile bir görüşme ayarlayıp onunla birkaç yıl geçirebilirsin.
Bu birkaç dakika olmazdı. “Üzgünüm, şuan çok meşgulüm, senle çok fazla vakit harcayamam” gibi bir şey yok.
Dilediğin kadar vakit geçirebilirsin.
Gidip de zamanını Muhammed sallallahu aleyhi vesellem ile geçirebilirsin.
İstediğin kadar uzun bir süre(ne kadar istersen o kadar). Acelesi yok, senin de öyle.
Cennette sana verilecek arazileri(alanları) düşündüğünde.. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem cennetin en düşük seviyesini anlatıyor.
Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyuruyor ki:
Cennete en son girecek adam, bu cennetin en alt seviyesindeki adam, içinde her şeyiyle birlikte dünyanın on misli kadar bir yerin sahibi olur.
Yani cennetin en alt seviyesindeki birisi dünyada gelmiş geçmiş en mükemmel şekilde yaşayan bir insanın hayal bile edemeyeceği bir seviyede.
Çünkü yeryüzünde dünyanın tamamına hakim olan kimse yok.
Tüm bu kralların hükümdarlıklarına baktığınızda bu hiçbir şeydir.
Londra’da bir parça mülk sahibi olduğunda dünyanın en üstünü olduğunu düşünüyorsun.
Bunun için tüm hayatın boyunca çalışmaya isteklisin, ilgilisin, haramlara düşüyorsun.. tüm bunlar sadece adada küçük bir daire sahibi olmak için.
Hem de cennette bir köşk sahibi olmak için tüm yapman gereken günde 12 rekat nafile namaz kılmak iken.
Günde 12 rekat nafile namaz.
2 sabah namazından önce, 4 öğleden önce, 2 öğleden sonra, 2 akşamdan sonra ve yatsıdan sonra da 2 rekat nafile namaz size cennette bir köşk hazırlar, hepsi bu.
Allah inananlara cennet sözü verdi.
2.Vaad “Allah mü’minlere nur vaat ediyor.”
Allah subhanehu ve teala buyuruyor ki:
يَوْمَ تَرَى الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ يَسْعَى نُورُهُم بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَبِأَيْمَانِهِم بُشْرَاكُمُ الْيَوْمَ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا ذَلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ
“Mü’min erkeklerle mü’min kadınların nurlarının, önlerinde ve sağlarında koştuğunu göreceğin gün kendilerine şöyle denir: “Bugün size müjdelenen şey içlerinden ırmaklar akan, ebedî olarak kalacağınız cennetlerdir.” İşte bu büyük başarıdır.” (Hadid 12)
Hesap günü karanlık olacak. Ve kıldan ince kılıçtan keskin bir köprüden geçmemiz istenecek.
Ve hiçbir ışık yok. Yani Allah tarafından size ışık verilmesi haricinde bunu başarmanız imkansız bir olay.
Allah’ın size vereceği bu nurun şiddeti dünyadayken kalbinizde ne kadar nur olduğuna bağlı.
Yani kalpte olup fiziksel bir şey olmayan bu manevi ışık hesap gününde maddi bir forma bürünecek.
Güçlü bir dinimiz var. Binlerce watt.
Kimisi 100 wattlık bir fenere sahip olacak, bazıları 40, kimisi küçük bir lambaya sahip olacak, kimisi de o kadar küçük bir lambaya sahip olacak ki bu yanıp sönecek, devresi çok zayıf, pilleri(bataryası) şarj edilmeli.
Kalbinizde ne kadar iman olduğuna bağlı.
Hesap günü iman ışık şeklinde gelecek.
Bazı insanların o kadar çok ışığı olacak ki köprünün üzerinden rüzgar gibi geçecekler. Çok hızlı.
Bazıları koşarak geçecek, bazıları yürüyerek, bazıları bir adım atacak sonra duracak. Tekrar ışığının gelmesini bekleyecek, sonra bir adım daha atacak.
Bazıları sırat köprüsünde yürümeye başlayacak fakat ışıkları onları bir adım daha ileri götürmeye yeterli olmayacak.
Allah subhanehu ve tealadan bizleri cennete ulaşanlardan kılmasını dileriz.
Bugün kalbinizdeki iman yarın sizin ışığınız olacak.
Ne kadar ışığının olmasını istediğine karar ver.
3.vaad: “Allah sizinle olacak”
… وَإِن تَعُودُواْ نَعُدْ وَلَن تُغْنِيَ عَنكُمْ فِئَتُكُمْ شَيْئًا وَلَوْ كَثُرَتْ وَأَنَّ اللّهَ مَعَ الْمُؤْمِنِينَ
Allah azze ve celle buyuruyor ki:
“Muhakkak ki Allah mü’minlerle beraberdir.” (Enfal 19)
Allah sizinle beraberse, bu ne demektir? Başka hiç kimseye ihtiyacınız yok demektir.
Musa ve Harun Allah tarafından Firavun’a gitmekle görevlendirildiler.
Musa aleyhisselam dedi ki:
وَلَهُمْ عَلَيَّ ذَنبٌ فَأَخَافُ أَن يَقْتُلُونِ
“Bir de onlara karşı ben suçlu durumundayım. Bu yüzden onların beni öldürmelerinden korkarım.” (Şuara 14)
Musa Mısır’da yanlışlıkla birini öldürmüştü. Ne var ki Firavun’un adaletsiz sistemi Musa’yı idamla cezalandırdı. Musa’nın cinayetten dolayı suçlu olduğuna karar verdiler ve bu yüzden Musa’yı idam etmek istediler. Musa da Mısır’dan kaçtı.
Şimdi Allah Musa’ya geri dönmesini söylüyor.
Sadece geri dönmekle kalmayıp Firavun’un yanına gitmesini emrediyor.
Sadece Firavun’u ziyaret etmeye değil, Firavun’a gidip de: “Dinle, sen yanlış yoldasın ve beni takip etmek zorundasın” demeye gönderiyor.
Yani bariz bir şekilde Musa aleyhisselam endişeli.
Bu yüzden Musa ve Harun, Allah azze ve celleye şöyle dediler:
قَالَا رَبَّنَا إِنَّنَا نَخَافُ أَن يَفْرُطَ عَلَيْنَا أَوْ أَن يَطْغَى
Mûsâ ve Hârûn, şöyle dediler: “Ey Rabbimiz! Şüphesiz biz, onun bize karşı aşırı davranmasından yahut azmasından korkuyoruz.” (Taha 45)
Allah azze ve celle onlara ne dedi?
قَالَ لَا تَخَافَا إِنَّنِي مَعَكُمَا أَسْمَعُ وَأَرَى
Allah, şöyle dedi: “Korkmayın, çünkü ben sizinle beraberim. İşitirim ve görürüm.” (Taha 46)
Ben sizinleyim, neden korkuyorsunuz?
Sizinle olacağım
Allah'ı anın ki Allah da sizi ansın.
Allah'ı anarsan Allah'ı seninle birlikte bulacaksın.
Eğer sen Allah’ı düşünürsen, Allah da seni düşünür.
"El-Cezaü min cinsil amel"
Karşılıklar amelin cinsindendir.
Sen Allah’ı düşünürsen, Allah da seni düşünür.
Allah’ı unutursan Allah da seni unutur.
… نَسُواْ اللّهَ فَنَسِيَهُمْ…
“…Onlar Allah’ı unuttular; Allah da onları unuttu…” (Tevbe 67)
وَالَّذِينَ اهْتَدَوْا زَادَهُمْ هُدًى
“Hidayete erenlere gelince, Allah onların hidayetini arttırır..” (Muhammed 17)
وَيَمْكُرُونَ وَيَمْكُرُ اللّهُ
“…Onlar tuzak kuruyorlar. Allah da tuzak kuruyordu…” (Enfal 30)
Allah senin yaptığının karşılığını verir sana (Allah senin yaptığına göre karşılık verir).
“..O bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir zira yaklaşırım, o bana bir zira' yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak giderim.. (Kudsi Hadis / Buhari, Tevhid 50)
Eğer iyi bir şey yaptıysan Allah sana hak ettiğini ve daha fazlasını verecek.
Eğer kötü bir şeyse de, Allah bu günahı sert bir şekilde cezalandıracak.
Yani eğer mü’min iseniz Allah sizinle beraberdir.
Rumeysa Hafsa tarafından tercüme edildi.
Esselamu aleykum ve rahmetullah ve berakatuhu
Bu dersin konusu: “Allah’ın mü’minlere 25 vaadi”
Bu dersi yapma fikri, ne hakkında konuşacağımı düşünüyorken başladı.
Aklıma bir fikir geldi ve bu da Kur’an’a bakıp Allah’ın iman edenlere neler vaat ettiğini araştırmak idi.
Böylece Allah’ın “mü’minlere” veya “iman edenlere” neler vaat ettiğini görmek için ayetlere baktım.
Her ne zaman bir ayet mü’min’lerden veya iman edenlerden bahsetse Allah’ın onlara neler vaat ettiğine bakacaktım.
Bu sebeple Allah’ın müttakilere (takva sahiplerine) neler vaat ettiğine bakmadım, zikredenlere neler vaat ettiğine bakmadım. Sadece Allah’ın iman edenlere, inananlara neler vaat ettiğine baktım.
Böylece Allah’ın inananlara 25 vaadiyle karşılaştım.
Yani Allah onlara birçok vaatte bulunmuş.
Allah sana bir şey vaat ettiyse buna kesin gözüyle bakmalısın.
Eğer sen mü’min isen bu gerçekleşecektir.
Eğer gerçekleşmezse inancında bir sorun var demektir.
İman problemi
Çünkü Allah azze ve celle asla vaadinden dönmez.
“..Allah vaadinden asla dönmez..” (Rum 6)
Peki Allah inananlara ne vaatte bulunuyor?
Sondan tekrar başlayarak- artık başlangıç o olacaktır ki bu da Cennettir.
Allah’ın bir çok vaadi dünyayla ilgilidir fakat bu vaadi cennete dair.
Allah subhanehu ve teala buyuruyor ki:
وَبَشِّرِ الَّذِين آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ أَنَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ كُلَّمَا رُزِقُواْ مِنْهَا مِن ثَمَرَةٍ رِّزْقاً قَالُواْ هَذَا الَّذِي رُزِقْنَا مِن قَبْلُ وَأُتُواْ بِهِ مُتَشَابِهاً وَلَهُمْ فِيهَا أَزْوَاجٌ مُّطَهَّرَةٌ وَهُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
“İman edip salih ameller işleyenlere, kendileri için; içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele. Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her rızık verilişinde, “Bu (tıpkı) daha önce (dünyada iken) bize verilen rızık!” diyecekler. Hâlbuki bu rızık onlara (dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır. Onlar orada ebedî kalacaklardır.” (Bakara,25)
Allah azze ve cellenin iman edenlere cenneti verme vaadi bile yeterlidir.
Diğer 24 vaat hakkında konuşmamıza gerek yok. Sadece bu bile yeterli.
Çünkü dünya ve diğer seçenek olan cehennemle kıyaslayıp cennetin nasıl olduğunu düşündüğümüzde bu yeterlidir.
Aslında bu arzuladığımızdan da fazlasıdır hak ettiğimizden de.
Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem mealen buyuruyor ki:
“Allah’ın merhamet etmesi dışında kimse cennete girmez”
Amellerimiz cennet için yeterli değil. (Amellerimiz bizi cennete götürecek nitelikte değil).
Allah azze ve cellenin merhameti olmasaydı, amellerimiz cennette bir saniye kalmak için bile yeterli olmazdı.
Çünkü Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem bir hadisinde buyuruyor ki:
“..Cennetliklerden olup, dünyada insanların en yoksul olanı getirilir cennete bir kere daldırılır. Ona da:
– Ey âdemoğlu! Sen herhangi bir yoksulluk ve sıkıntı gördün mü? Hiç zorluk ve darlık çektin mi? denilir. O kişi de:
– Hayır, vallahi Rabbim! Hiçbir yoksulluk ve sıkıntı görmedim, zorluk ve darlık çekmedim, der…” (Müslim, Münâfikîn 55.)
Yani cennette bir an ona dünyanın bütün acı ve sıkıntılarını unutturmak için yeterli.
Bununla birlikte, Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyuruyor ki:
“Cehennemliklerden olup, dünyada pek müreffeh (refah içinde) hayat yaşayan bir kişi kıyamet gününde getirilip cehenneme bir kere daldırılır. Sonra:
– Ey âdemoğlu! Sen hayırlı bir gün gördün mü? Herhangi bir nimete nâil oldun mu? denilir. O kişi:
– Hayır, vallahi Rabbim! Öyle bir şey görmedim, der…” (Müslim, Münâfikîn 55.)
Cehennemde bir an ona, dünyada tattığı bütün zevk ve eğlenceleri unutturmak için yeterli.
Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem bizlere cenneti tarif ediyor ve detaylı bir tariften sonra şöyle buyuruyor:
فِيهَا ما لاَ عيْنٌ رأَتْ ، ولا أُذُنٌ سمِعَتْ ، ولاَ خَطَر عَلى قَلْبِ بشَرٍ
“Orada hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı, hiç kimsenin hatırından bile geçirmediği nimetler vardır.” (Müslim, Cennet 5)
(5:20-5:29) Cenneti dilediğiniz gibi düşünün, istediğiniz kadar.
Zevkle,eğlenceyle, memnuniyetle ilgili en iyi Hollywood filmini izleyin, cennette sahip olacağınızın zerresi bile etmez.
Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem cenneti kendi gözleriyle gördü ve yapabileceği en iyi şekilde tarif etmeye çalıştı. Fakat şunu çok iyi biliyordu ki sahabe bunu tam anlamıyla hayal edemeyecekti çünkü cenneti görmediyseniz, onu hayal edemezsiniz. Kelimeler cenneti ifade etmekten aciz kalır. Dilimiz cennette neler olduğunu açıklamakta aciz kalır. Onun hakkıknda düşünmeye çalışsanız bile idrak edemezsiniz.
Örneğin milyonun ne demek olduğunu anlayabilirsiniz.
Milyarın ne olduğunu da anlayabilirsiniz.
Peki sonsuz ne demek?
Cennette sonsuza kadar kalacağınız söylendiğinde, hiç ölmeyeceğiniz, bir sonun olmadığı..
Aklınız bunu idrak edemez(anlayamaz)
Bunun neye delalet ettiğini biliyorsunuz, cennette ilelebet yaşamanın ne demek olduğunu
Bu demek oluyor ki eğer cennette sevdiğin bir şey görürsen, örneğin cennette bir nehrin yanından yürüyorsun, nehrin üstündeki kuşu gördün ve hoşuna gitti. Oracıkta oturup bir milyon yıl boyunca o kuşu izleyebilirsin.
Sorun ne? Kimseyle bir görüşmen yok, işin yok, dilediğini yapmakta serbestsin.
Orada oturup bir milyon yıl boyunca o kuşu izlemek istiyorsan bu sana bağlıdır.
Kur’an’dan Musa aleyhisselamın kıssasını okudun ve onun hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak istiyorsun. Musa aleyhisselam ile bir görüşme ayarlayıp onunla birkaç yıl geçirebilirsin.
Bu birkaç dakika olmazdı. “Üzgünüm, şuan çok meşgulüm, senle çok fazla vakit harcayamam” gibi bir şey yok.
Dilediğin kadar vakit geçirebilirsin.
Gidip de zamanını Muhammed sallallahu aleyhi vesellem ile geçirebilirsin.
İstediğin kadar uzun bir süre(ne kadar istersen o kadar). Acelesi yok, senin de öyle.
Cennette sana verilecek arazileri(alanları) düşündüğünde.. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem cennetin en düşük seviyesini anlatıyor.
Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyuruyor ki:
Cennete en son girecek adam, bu cennetin en alt seviyesindeki adam, içinde her şeyiyle birlikte dünyanın on misli kadar bir yerin sahibi olur.
Yani cennetin en alt seviyesindeki birisi dünyada gelmiş geçmiş en mükemmel şekilde yaşayan bir insanın hayal bile edemeyeceği bir seviyede.
Çünkü yeryüzünde dünyanın tamamına hakim olan kimse yok.
Tüm bu kralların hükümdarlıklarına baktığınızda bu hiçbir şeydir.
Londra’da bir parça mülk sahibi olduğunda dünyanın en üstünü olduğunu düşünüyorsun.
Bunun için tüm hayatın boyunca çalışmaya isteklisin, ilgilisin, haramlara düşüyorsun.. tüm bunlar sadece adada küçük bir daire sahibi olmak için.
Hem de cennette bir köşk sahibi olmak için tüm yapman gereken günde 12 rekat nafile namaz kılmak iken.
Günde 12 rekat nafile namaz.
2 sabah namazından önce, 4 öğleden önce, 2 öğleden sonra, 2 akşamdan sonra ve yatsıdan sonra da 2 rekat nafile namaz size cennette bir köşk hazırlar, hepsi bu.
Allah inananlara cennet sözü verdi.
2.Vaad “Allah mü’minlere nur vaat ediyor.”
Allah subhanehu ve teala buyuruyor ki:
يَوْمَ تَرَى الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ يَسْعَى نُورُهُم بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَبِأَيْمَانِهِم بُشْرَاكُمُ الْيَوْمَ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا ذَلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ
“Mü’min erkeklerle mü’min kadınların nurlarının, önlerinde ve sağlarında koştuğunu göreceğin gün kendilerine şöyle denir: “Bugün size müjdelenen şey içlerinden ırmaklar akan, ebedî olarak kalacağınız cennetlerdir.” İşte bu büyük başarıdır.” (Hadid 12)
Hesap günü karanlık olacak. Ve kıldan ince kılıçtan keskin bir köprüden geçmemiz istenecek.
Ve hiçbir ışık yok. Yani Allah tarafından size ışık verilmesi haricinde bunu başarmanız imkansız bir olay.
Allah’ın size vereceği bu nurun şiddeti dünyadayken kalbinizde ne kadar nur olduğuna bağlı.
Yani kalpte olup fiziksel bir şey olmayan bu manevi ışık hesap gününde maddi bir forma bürünecek.
Güçlü bir dinimiz var. Binlerce watt.
Kimisi 100 wattlık bir fenere sahip olacak, bazıları 40, kimisi küçük bir lambaya sahip olacak, kimisi de o kadar küçük bir lambaya sahip olacak ki bu yanıp sönecek, devresi çok zayıf, pilleri(bataryası) şarj edilmeli.
Kalbinizde ne kadar iman olduğuna bağlı.
Hesap günü iman ışık şeklinde gelecek.
Bazı insanların o kadar çok ışığı olacak ki köprünün üzerinden rüzgar gibi geçecekler. Çok hızlı.
Bazıları koşarak geçecek, bazıları yürüyerek, bazıları bir adım atacak sonra duracak. Tekrar ışığının gelmesini bekleyecek, sonra bir adım daha atacak.
Bazıları sırat köprüsünde yürümeye başlayacak fakat ışıkları onları bir adım daha ileri götürmeye yeterli olmayacak.
Allah subhanehu ve tealadan bizleri cennete ulaşanlardan kılmasını dileriz.
Bugün kalbinizdeki iman yarın sizin ışığınız olacak.
Ne kadar ışığının olmasını istediğine karar ver.
3.vaad: “Allah sizinle olacak”
… وَإِن تَعُودُواْ نَعُدْ وَلَن تُغْنِيَ عَنكُمْ فِئَتُكُمْ شَيْئًا وَلَوْ كَثُرَتْ وَأَنَّ اللّهَ مَعَ الْمُؤْمِنِينَ
Allah azze ve celle buyuruyor ki:
“Muhakkak ki Allah mü’minlerle beraberdir.” (Enfal 19)
Allah sizinle beraberse, bu ne demektir? Başka hiç kimseye ihtiyacınız yok demektir.
Musa ve Harun Allah tarafından Firavun’a gitmekle görevlendirildiler.
Musa aleyhisselam dedi ki:
وَلَهُمْ عَلَيَّ ذَنبٌ فَأَخَافُ أَن يَقْتُلُونِ
“Bir de onlara karşı ben suçlu durumundayım. Bu yüzden onların beni öldürmelerinden korkarım.” (Şuara 14)
Musa Mısır’da yanlışlıkla birini öldürmüştü. Ne var ki Firavun’un adaletsiz sistemi Musa’yı idamla cezalandırdı. Musa’nın cinayetten dolayı suçlu olduğuna karar verdiler ve bu yüzden Musa’yı idam etmek istediler. Musa da Mısır’dan kaçtı.
Şimdi Allah Musa’ya geri dönmesini söylüyor.
Sadece geri dönmekle kalmayıp Firavun’un yanına gitmesini emrediyor.
Sadece Firavun’u ziyaret etmeye değil, Firavun’a gidip de: “Dinle, sen yanlış yoldasın ve beni takip etmek zorundasın” demeye gönderiyor.
Yani bariz bir şekilde Musa aleyhisselam endişeli.
Bu yüzden Musa ve Harun, Allah azze ve celleye şöyle dediler:
قَالَا رَبَّنَا إِنَّنَا نَخَافُ أَن يَفْرُطَ عَلَيْنَا أَوْ أَن يَطْغَى
Mûsâ ve Hârûn, şöyle dediler: “Ey Rabbimiz! Şüphesiz biz, onun bize karşı aşırı davranmasından yahut azmasından korkuyoruz.” (Taha 45)
Allah azze ve celle onlara ne dedi?
قَالَ لَا تَخَافَا إِنَّنِي مَعَكُمَا أَسْمَعُ وَأَرَى
Allah, şöyle dedi: “Korkmayın, çünkü ben sizinle beraberim. İşitirim ve görürüm.” (Taha 46)
Ben sizinleyim, neden korkuyorsunuz?
Sizinle olacağım
Allah'ı anın ki Allah da sizi ansın.
Allah'ı anarsan Allah'ı seninle birlikte bulacaksın.
Eğer sen Allah’ı düşünürsen, Allah da seni düşünür.
"El-Cezaü min cinsil amel"
Karşılıklar amelin cinsindendir.
Sen Allah’ı düşünürsen, Allah da seni düşünür.
Allah’ı unutursan Allah da seni unutur.
… نَسُواْ اللّهَ فَنَسِيَهُمْ…
“…Onlar Allah’ı unuttular; Allah da onları unuttu…” (Tevbe 67)
وَالَّذِينَ اهْتَدَوْا زَادَهُمْ هُدًى
“Hidayete erenlere gelince, Allah onların hidayetini arttırır..” (Muhammed 17)
وَيَمْكُرُونَ وَيَمْكُرُ اللّهُ
“…Onlar tuzak kuruyorlar. Allah da tuzak kuruyordu…” (Enfal 30)
Allah senin yaptığının karşılığını verir sana (Allah senin yaptığına göre karşılık verir).
“..O bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir zira yaklaşırım, o bana bir zira' yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak giderim.. (Kudsi Hadis / Buhari, Tevhid 50)
Eğer iyi bir şey yaptıysan Allah sana hak ettiğini ve daha fazlasını verecek.
Eğer kötü bir şeyse de, Allah bu günahı sert bir şekilde cezalandıracak.
Yani eğer mü’min iseniz Allah sizinle beraberdir.
Rumeysa Hafsa tarafından tercüme edildi.