Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Almanyada teblig calismalara son hiziyla devam ediyor

!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Masallah, Allah sayilarini artirsin bu davetcilerin.

Su cümlesi cok hosuma gitti, dünyadakilerin özeti seklinde.

Benim hükümetle rejimle problemim olmaz diyor bazi cümleleri demezsem.

Mesala kim müslüman olarak degilde, hristiyan ve yahudi ve baska dine mensup olarak ölürse o cehennemliktir.Ama Allah benim dilimi ve yüregimi cekip alsin, dini degistirmekten veya birsey saklamaktan önce. Cünkü bu benim sonum olur.

Burada öyle degilmi rejimi destekleyen fetva, hüküm demecler verirsen el üstündesin, ama ne zaman rejimi tehlikeye atacak Hakki haykiracak birsey dersen o zaman teröristin en büyük düsmansin ve zindanlar seni bekler.

Allah ayagimizi dininde sabit kilsin, bizlerin kalbinde islam disi olan herseye karsi sevgi besletmesin ve onlara olan bugzumuz imanimizi devamli taze canli ve dinc tutsun.
 
Al-Alameyn Çevrimdışı

Al-Alameyn

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berakatühü,

EbuDher akhi Allah c.c. senden razı olsun.. Bu tür haberleri yaymakta epeyce fayda görüyorum..

İslam’ın gerek bugün Avrupa ve dünyanın birçok yerinde yayılmasının en büyük nedeni de bu ve bunun gibi kardeşlerimizin tebliğ metodunun anlam ve önemini benimseyerek, bunu kutsal bir vazife atfedip Allah’ın rızasına nail olmak için yürüttükleri tebliğ cihadının ürünüdür..

Geçen bin yıl içinde vukubulan İslam ve Avrupa arasındaki tarihsel ilişkileri 4 safhaya bölerek açıklayabiliriz.. Geçen bin yıl içinde değişen paradigmalar sırasıyla şunlardır: "İslam’ın Avrupa’yla çatışması"; "Avrupa’nın İslam’la çatışması"; "İslam ve Avrupa"; ve "İslam Avrupa’da".. Bu tarihsel sürecin günümüzdeki sonucu İslam’ın lehine sonuçlanmıştır.. Son yıllara kadar “İslam ve Avrupa” kavramı yerini “Islam Avrupa’da” kavramına bırakmıştır.. Bazı tahminlere göre sadece Batı Avrupa’daki müslüman sayısı 25-30 milyon civarındadır ve Avrupa’daki müslüman nüfusunun 2040’ta %55’i geçeceği tahmin edilmektedir.. O zaman akla şöyle bir soru geliyor: Osmanlı 1529 ve 1683’te Viyana’yı 2 kez kuşatıp – ilk kuşatma Kanuni Sultan zamanında olmasına rağmen – neden bütün imkanlarına rağmen Avrupa’da İslam’ın bugünkü hızlı yayılmasını sağlayamamıştı? Elbetteki bunun birçok nedenleri var, maksadım burada uzun bir yazı yazıp nedenlerine değinmek değil.. Ama şunun altını çizmek gerekir ki, Osmanlı’nın fethedemediği kıtayı bugün oradaki müslümanlar Avrupalılar’ın gönüllerini ve akıllarını fethederek başarılı olmuşlardır.. Bir zamanlar kılıç ve kalkanla fethedilmeye çalışılan Avrupa, bütün çabalara rağmen fethedilememiş ve fethedilen beldeler de – Bosna, Arnavutluk, Kosova, vs. dışında – tekrar İslam öncesi durumlarına geri dönmüşlerdir.. Fakat öte yandan tebliğ metoduyla fethedilen beldeler – Endonezya, Malezya, Nijerya, vs. – bugün sadece varolan İslam’i varlıklarını korumakla kalmamış, İslam’ın daha da yayılmasına olanak sağlamışlardır.. Bugün müslüman nüfusunun en büyük olduğu ülke Endonezya’dır.. Tebliğ ve davet metodu sonucu, İslam Arabistan veya Ortadoğu merkezli bir sınırlamadan çıkarak, kanatlarla da kalmayarak dünyanın her yanına yayılmış durumdadır.. Yine bunun sonucunda, merkez, tebliğ dışı metodların uygulanmasından dolayı zayıflamış ve istikrarsız bir duruma düşmüşken, kanat veya dış bölgeler neredeyse - İslam'ın dinsel sütunları dışında - siyasi, ekonomik, ve içtimai noktalarda İslam medeniyetinin merkezi konumu görevini icra eder hale gelmişlerdir..

Kuran’da ve Hz. Muhammed s.a.v.’in hayatı boyunca tebliğ metodunun ne derece vurgulandığı ve neden bu metodun pozitif sonuçlar verdiği malumumuzdur.. Kuran bu noktada şunları demektedir: “Artık sen, öğüt verip hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici, bir hatırlatıcısın. Onlara 'zor ve baskı' kullanacak değilsin. Ancak kim yüz çevirir ve inkâr ederse Allah, onu en büyük azab ile azablandırır. Şüphesiz onların dönüşleri bizedir. Sonra onları hesaba çekmek de elbette bize aittir.” [Gaşiye:21-26] Dikkat edilirse buradaki öğüt verme ve hatırlatma görevi kesin ve açık bir emirdir.. Kuran sadece belli bir zumre ve kavme indirilmiş değildir.. Kuran’ın evrenselliği ve tüm insanları kapsayan mesajı ancak ve ancak Kuran’ın emrettiği biçimde, yani öğüt ve hatırlatmadan ibarettir, zor ve baskı kullanmakla değil.. Başka bir ayette Allah c.c. şöyle buyurur, “Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et. Onlarla en güzel şekilde tartış. Muhakkak ki Rabbın; yolundan sapanları en iyi bilir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilendir.” [Nahl:125] (Ey Muhammed!) Sen,Allah’tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi.” [Âl-i İmran:159] Yine başka bir ayette, “Onlar, Allah'ın kalplerindekini bildiği kimselerdir. Öyleyse onlara aldırma. Onlara öğüt ver ve onlara, kendileri hakkında etkili ve güzel söz söyle.” [Nisa:63] buyurarak tebliğ metodunun bütün aldırış ve olumsuz şartlara rağmen devam edilmesini emretmiştir..

Yukaridaki ayetler bazında konuyu biraz açarsak, Isa Al Muhajir, Burak Karan, Ebu Talha El Almani gibi sonradan müslüman olan veya Almanya’da yaşayan akhilerin en öncelikli görevi, İslam’ı en güzel bir şekilde öğrenmek ve bunu yakınlarındakinden başlayarak tebliğ etmek olmalıydı.. Allah c.c. en iyisini bilir, fakat bu kardeşlerimizin Suriye’den ziyade asıl amaçları İslam’ı çevresindeki müslüman olmayanlara öğretmek ve yaymak olmalıydı.. Çünkü dikkat edilirse, Peygamber s.a.v.’in tebliğ metodundaki en önemli noktalarda biri de, tebliğin en yakınından başlayarak yapılması ve yayılmasıydı.. Bu noktadan bakıldığında denilebilir ki, Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde yaşayan müslümanların önceliği islam’ı en güzel biçimde öğrenmek, yaşamak ve bunları yaparken de tebliğ faaliyetlerinde bulunmak olmalıdır..
 
J Çevrimdışı

jihat fisabilillah

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
avrupada verilen müslüman sayıları abartıdır.Biz üç beş kişiyi islama dönderiyoruz diye sevinirken batı milyonlarca müslümanı sistem içinde dönüştürmektedir.(Bu da cihadın ve devleti kontrol etmenin ne kadar önemli olduğunun göstergesidir)Bugün müslümanım diyen insanların bir iki nesil sonrasının dinle pek alakası olacağını zannetmiyorum.Sapık cemaatleri de kullanarak bunları toplumlarına entegre etmektedirler.Yani tebliğ ile avrupanın fethedileceği inancı boş bir inançtır.Peki tebliğ yapılmamalı mıdır?Bunu kasdetmiyorum tabi.Bugün batı avrupada farzedelim 25 milyon müslüman var.Bu sayı yeni göçler ve doğumlarla 2050 de 60-80 milyona ulaşacağını varsaysak bunların yarısını islamın içinde tutsak başarıdır.Emin olun avrupada islama girenlerden daha fazla islamdan çıkan vardır.Şimdi bunu neye dayandırıyorum.Bu ülkelerde arap-türk-pakistanlı-endonezyalı sayıları toplanıp bir müslüman sayısı veriliyor.Ama daha sonra bazı anketlerde kişilerle tek tek görüşülüp inançları sorulduğunda müslüman oranı çok daha küçük rakamlara iniyor.Müslüman ülkelerden göç etmiş birçok kişi kendini islama nispet etmiyor.

Bir de anladığım kadarıyla şöyle bir dolap dönüyor batıda.Bir taraftan islamofobik çevreler geert wilders gibileri islam teröristtir avrupaya ait değildir diyerek sürekli islama saldırıyor bunu duyan müslümanlar buna kızıyor.Diğer taraftan diğer şeytanlar bizim müslümanlara yaklaşıp güya geert wilders gibi kişilere saldırıyor ve diyorlar ki niye öyle diyorsun islam barış ve uyum dinidir islam güzeldir cicidir avrupaya uyum sağlayabilir.Bizim müslümanlar da ay ne iyi hristiyan bunlar bizi savunuyorlar tabi islam avrupaya uyum sağlayabilir biz hristiyanlarla kardeşçe yaşıyabiliriz diyerek tam tuzağa düşüyorlar ve islamın avrupa kültürüyle çatışma halinde olmadığını göstermek için islamı iyice törpülüyorlar onlarla uyum toplantıları yapıp barış pozları veriyorlar.Oysa geert wilders doğruyu söylüyor islam ve avrupa kültürü birbiriyle uyum halinde olamaz.
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
avrupada verilen müslüman sayıları abartıdır.Biz üç beş kişiyi islama dönderiyoruz diye sevinirken batı milyonlarca müslümanı sistem içinde dönüştürmektedir.(Bu da cihadın ve devleti kontrol etmenin ne kadar önemli olduğunun göstergesidir)Bugün müslümanım diyen insanların bir iki nesil sonrasının dinle pek alakası olacağını zannetmiyorum.Sapık cemaatleri de kullanarak bunları toplumlarına entegre etmektedirler.Yani tebliğ ile avrupanın fethedileceği inancı boş bir inançtır.Peki tebliğ yapılmamalı mıdır?Bunu kasdetmiyorum tabi.Bugün batı avrupada farzedelim 25 milyon müslüman var.Bu sayı yeni göçler ve doğumlarla 2050 de 60-80 milyona ulaşacağını varsaysak bunların yarısını islamın içinde tutsak başarıdır.Emin olun avrupada islama girenlerden daha fazla islamdan çıkan vardır.Şimdi bunu neye dayandırıyorum.Bu ülkelerde arap-türk-pakistanlı-endonezyalı sayıları toplanıp bir müslüman sayısı veriliyor.Ama daha sonra bazı anketlerde kişilerle tek tek görüşülüp inançları sorulduğunda müslüman oranı çok daha küçük rakamlara iniyor.Müslüman ülkelerden göç etmiş birçok kişi kendini islama nispet etmiyor.

Bir de anladığım kadarıyla şöyle bir dolap dönüyor batıda.Bir taraftan islamofobik çevreler geert wilders gibileri islam teröristtir avrupaya ait değildir diyerek sürekli islama saldırıyor bunu duyan müslümanlar buna kızıyor.Diğer taraftan diğer şeytanlar bizim müslümanlara yaklaşıp güya geert wilders gibi kişilere saldırıyor ve diyorlar ki niye öyle diyorsun islam barış ve uyum dinidir islam güzeldir cicidir avrupaya uyum sağlayabilir.Bizim müslümanlar da ay ne iyi hristiyan bunlar bizi savunuyorlar tabi islam avrupaya uyum sağlayabilir biz hristiyanlarla kardeşçe yaşıyabiliriz diyerek tam tuzağa düşüyorlar ve islamın avrupa kültürüyle çatışma halinde olmadığını göstermek için islamı iyice törpülüyorlar onlarla uyum toplantıları yapıp barış pozları veriyorlar.Oysa geert wilders doğruyu söylüyor islam ve avrupa kültürü birbiriyle uyum halinde olamaz.


Gidip görüp analiz mi ediyorsun yoksa zan mi?
 
E Çevrimdışı

Ebu & Dücane

Misafir
Ama şunun altını çizmek gerekir ki, Osmanlı’nın fethedemediği kıtayı bugün oradaki müslümanlar Avrupalılar’ın gönüllerini ve akıllarını fethederek başarılı olmuşlardır.. Bir zamanlar kılıç ve kalkanla fethedilmeye çalışılan Avrupa, bütün çabalara rağmen fethedilememiş ve fethedilen beldeler de – Bosna, Arnavutluk, Kosova, vs. dışında – tekrar İslam öncesi durumlarına geri dönmüşlerdir.. Fakat öte yandan tebliğ metoduyla fethedilen beldeler – Endonezya, Malezya, Nijerya, vs. – bugün sadece varolan İslam’i varlıklarını korumakla kalmamış, İslam’ın daha da yayılmasına olanak sağlamışlardır.. Bugün müslüman nüfusunun en büyük olduğu ülke Endonezya’dır.. Tebliğ ve davet metodu sonucu, İslam Arabistan veya Ortadoğu merkezli bir sınırlamadan çıkarak, kanatlarla da kalmayarak dünyanın her yanına yayılmış durumdadır.. Yine bunun sonucunda, merkez, tebliğ dışı metodların uygulanmasından dolayı zayıflamış ve istikrarsız bir duruma düşmüşken, kanat veya dış bölgeler neredeyse - İslam'ın dinsel sütunları dışında - siyasi, ekonomik, ve içtimai noktalarda İslam medeniyetinin merkezi konumu görevini icra eder hale gelmişlerdir..


İslamda Akılları feth etmek diye bir terim yoktur.Kalplerin fatihi Allahtır.Ayrıca islam ikna etme dini değil akl etme dinidir.Kişiyi ikna etmede başarılı olmak değil,ilmi delilleri akla uygun sunmak vardır.Kişi ikna olmak istemiyorsa ne kadar delil getirirsen getir olmaz.Allah dilemedikten sonra.Diyarı Fetih Allahın insanlar üzerine kıldığı bir vacip cihad türüdür.Osmanlının fetih yaparak (örneğin istanbulu),islama yardımcı olmasını bugünkü davet ve tebliğlerle karşılaştırarak müslüman sayısını baz alarak fethi ve cihadı alçaltamazsınız.
Bugünkü davet ve tebliğler her ne kadar ilmi delillerin bu dine yönelenlere bir giriş kapısı açtığı bilinse de,avrupa ve diğer memleketlerdeki müslüman sıfatı ile yaşayan ve hırıstıyanlar gibi giyinen,onlar gibi düşünen onların dostluğunu islamdan önce gören,hatta onlardan daha fazla kumar oynayan,zina ve fuhuşa yönelen,hırsızlık yapan müslüman kılıklı kişiler hepimizce akraba taraf veya medya aracılığıyla duyulmaktadır.Bu tür kişilere bakarak islam dairesinde olmayanların "islam buysa ben müslüman değilim" gibi bir propagandaya başladığını da duymaktayız.
Bunlarla birlikte,kişinin müslüman olmasının önemli olmadığı,iman sahibi olması gerektiğinin en önemlisi olduğu ortaya çıkmaktadır.Çünkü bu gün müslüman olduğu iddiasında bulunupta,oruç tutan namaz kılan,hacca giden bir çok kişi,iman dairesinden çıkmışlar,hırıstıyan ve yahudileri dost edinmişler,onlar gibi yaşayıp onlar gibi düşünmeye başlamışlardır.her şey aslına rücu eder.

"Bu gün kurtarılması gereken İslam değil İMANDIR."İmana sahip olmayan bir islam ruhsuz bir beden gibidir.İstenildiği yerde kullanılır.Sadece islamın adı kalır.Hırıstıyan olsun yahudi olsun,putperest olsun,bu gün internet ortamının da davetteki etkisi düşünüldüğünde imanen güçlü müslüman olabileceklerden Allah dilediklerini hidayete erdirir ve bundan sonra ne fetih beklenir ne davet ve tebliğ aranır.Yeter ki kişi aklını kullanmayı bilsin.Esas mesele,davet ve tebliğde umulan fayda islam ve iman dairesine girmeye çalışanlara ilmi ve manevi destek olma,safları ve sayıları aynı amaç etrafında arttırma gayesi vardır.
 
J Çevrimdışı

jihat fisabilillah

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Gidip görüp analiz mi ediyorsun yoksa zan mi?

tamamen internetten okuduğum yazılara dayanıyorum.Onlar ne kadar doğruysa yazdıklarım da o kadar doğrudur.Yazılanlara göre islam ülkelerinden göçenlerin birçoğu seküler.Şimdi burdaki insanların çoğu seküler bile olsa sözde kendini islama nispet ederler.Ben bir dine inanma ihtiyacı duymuyorum sözü hem türkiye toplumu hem de bu ülkenin dinsizleri tarafından hoş karşılanmaz.Ama anladığım kadarıyla avrupada öyle değil.İnsanlar rahatlıkla bir dine inanmıyorum diyebiliyor.Mesela fransada müslüman nüfusu kökler itibariyle yüzde 7-8 hatta 10 lara kadar çıkaran var.Ama kişilere sorulduğunda bu rakam 3 çıkıyor.2 puan hata payı desek en fazla 5.Rusya moskova da evet on binlerce kişi bayram namazı kılıyor ama milyonlarca müslüman kökenli kişi dinle alakasız duruma gelmiş.Zaten orta asyadaki türklere bakarsak bunu da net görebiliyoruz.Arnavutlukta normalde %70 inin müslüman olması gerekirken bir anket yapıyorlar %56 sı kendini islama nispet ediyor.Türkiye de de toplumun mahalle baskısı kırılırsa ilerde yeni nesillerden birçok seküler dinin ne sorusuna islam demeyecektir.Aslında avrupalılar kendi müslümanları konusunda endişeli değiller.Çok rahat idare edip içimizde eritebiliriz düşüncesindeler.O yüzden birçoğu geert wilders gibilerini saçmalamakla suçluyorlar.Tabi azıcık olsalar bile ortada selefileri ,kaplancıları vs görmek bazılarını endişendiriyor.
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Ahi rakamlar üzerinden analiz yapmak ciddi hatadir, hele ülkeleri kiyislamak en büyük tehlikedir. Öncelikli sorun müslüman kim tanimi, adam türkün cocugu olarak dünyaya gelmis bu ne yapsada müslüman (islam) dairesi icindeyse zaten rakamlar dogruyu söylemez.

Avrupadaki türkler, türkiyedekiler vs farki yoktur, cogu dinden ve imandan uzak ve hemen hemen bir cogu islam dairesinden zaten cikmis durumdalar, isimleri muhammed, mustafa, hasan, hüseyin, zeynep, ayse, elif olsa da zaten onlarin islamla bir alakalari yoktur.

Peki biz bu isin neresindeyiz, biz ne yapiyoruz, söylemis oldugun tezler güzel dogruluk payida yüksek ancak yine yapacaklarimiz belirtilmemis, bilmiyorum hidayet videolarina nasil bakiyorsun, benim en cok dikkatimi ceken sey, yeni hidayeti nasip alan kisilerden alman, amerikanli vs kökenden insanlar müslüman olunca arkadasindaki sirki de birakiyorlar, insanlar oldugu gibi katiksiz islama giriyorlar, bu giyimlerinden tutun, sakallarina ve kurani okuyuslarina kadar.

Peki biz bu isin neresindeyiz, insanlara nasil örnek oluyoruz, nasil teblig ediyoruz, insanlari neye davet ediyoruz. Bugün türkiyede bile selef davet adi altinda insanlar senelerce hizipcilige, particilige, dünya sevgiciligine davet edildi. Biz böyle olursak haliyle sistem(batil olan) carkini cok rahat cevirecektir.

Elbette sadece teblig ile bu is olmayacak, ancak bulundugumuz konum itibari ile bizlerin önce iyi bir örnek ve iyi bir tebligci olmasi sarttir, zaten bu gelince diger merhaleleler ardi arkasina gelecektir.
 
Al-Alameyn Çevrimdışı

Al-Alameyn

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
avrupada verilen müslüman sayıları abartıdır.

Esselamu Aleyküm akhi, cevabın için Allah c.c. razı olsun. Cevabındaki bazı kısımlarla senle hemfikir olmama rağmen, diğer kısımlarla aynı fikirde değilim..

Önemli olan bu sayıların üzerinde durarak, Almanya ve Avrupa’da varolan tebliğ mesajının önemini bertaraf etmemek olmalı.. Avrupa’daki tam müslüman sayısı nedir? Ya da buradaki müslümanların “İslamlık” veya “Müslümanlık” derecesi ve durumları nedir? Bu sorulara tam cevap vermek güçtür.. Fakat şunun önemini tekrar vurgulamak gerekir ki 2. Dünya Savaşı’ndan önce yüzbinler olan Avrupa’daki Müslüman sayısı, bugün milyonlarla ifade edilmektedir.. Bu artışın kökenindeki ana neden de tebliğ ve tebliğ faaliyetleri olmuştur..

Bugün müslümanım diyen insanların bir iki nesil sonrasının dinle pek alakası olacağını zannetmiyorum.

Eğer aynı mantıkla hareket edersek, Peygamberimiz Hz. Muhammed s.a.v.’in vefatından sonraki Müslümanlar'ın durumuna bakmamız lazım.. Tam dersi, İslam sadece Arap Yarımadası’yla sınırla kalmayarak bugün 1.7 milyar bir sayıya ulaşmış ve dünyanın her tarafına yayılmıştır.. Böyle bir zanna kapılmak veya Avrupa’daki Müslümanlar'ın imani noktada dünyadaki diğer Müslümanlar'a kıyasla zayıf veya kaybolmaya maruz olduğu kanaatine kapılmak da yanlıştır..

Yani tebliğ ile avrupanın fethedileceği inancı boş bir inançtır.

Daha önceki verdiğim ayetleri tekrar etmekde fayda var.. “Artık sen, öğüt verip hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici, bir hatırlatıcısın. Onlara 'zor ve baskı' kullanacak değilsin. Ancak kim yüz çevirir ve inkâr ederse Allah, onu en büyük azab ile azablandırır. Şüphesiz onların dönüşleri bizedir. Sonra onları hesaba çekmek de elbette bize aittir.” [Gaşiye:21-26] Burada tekrar dikkat edilmesi gereken husus şu ki, bizlere düşen “öğüt verip hatırlat”maktır, gerisi Allah c.c.’nın takdirine kalmıştır.. Eğer Avrupalılar tebliğ faaliyetleri sonucu İslam’la müşerref olup kalpleri fethedilmişse, fetih zaten kendiliğinden gerçekleşmiştir.. Argümanına şöyle de bir soruyla karşılık vermek istiyorum.. Avrupa neden ilk zamanlarda Araplar’ın ve sonradan da Osmanlı’nın bütün silahlı mücadelesine rağmen fethedilemedi? Daha önceki mesajımda da bahsettiğim gibi bu yolla fethedilen yerler de (Endülüs, Güney ve Doğu Avrupa, vs.) tekrar Müslümanların elinden çıkarak eski konumlarına geri döndüler.. Üzerinde vurgusunu yapmak istediğim husus, tabii ki tebliğ dışındaki faaliyetlerin küçümsenmesi değildir, bilakis hangi metodların sonuç itibariyle etkili olduğunun altını çizmektir..Avrupa’daki özellikle 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana süregelen İslam’ın yükselişinin sonucunu sayısal ve temasal olarak değerlendirirsek, Kuran’daki “Ey Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et” [Maide:67] emrini yerine getirmemizden dolayıdır.. Unutmamalıyız ki, hiçbir kalp ve vicdan zor ve baskıyla fethedilemez.. Bu fetih ancak İslam'ı yaşayarak ve tebliğ ederek gerçekleşebilir.. Kuran'ın ve sünnetin de bize emri budur..
 
ebuDher Çevrimdışı

ebuDher

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Cesitli dillerde Kuran Meali teblig calismasI. Rusca, Bosnakca, Ispanyolca, Almanca...
Degerli kardeslerim Türkiyede ayni sekilde Islam -Davetcileri lazim. Sizin sorumlulugunuz cevrenize gercek islami teblig etmek. Bu misal Meal veyahut sabit bir hadis kitabi (Misal Riyavüz Salihin) veyahut Akaid kitabi veya Tevhid kitablari dagitarak olabilir. Sizi de aktif görmek istiyoruz. Böyle bir masa gerceklestirebilirseniz mashaALLAH. Allah bütün Davetclilerden (Daiya) razi olsun.
1461210_659144734136999_127613964_n.jpg1486610_659333604118112_408542552_n.jpg

1461210_659144734136999_127613964_n.jpg


1486610_659333604118112_408542552_n.jpg
 
Al-Alameyn Çevrimdışı

Al-Alameyn

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Cesitli dillerde Kuran Meali teblig calismasI. Rusca, Bosnakca, Ispanyolca, Almanca...
Degerli kardeslerim Türkiyede ayni sekilde Islam -Davetcileri lazim. Sizin sorumlulugunuz cevrenize gercek islami teblig etmek. Bu misal Meal veyahut sabit bir hadis kitabi (Misal Riyavüz Salihin) veyahut Akaid kitabi veya Tevhid kitablari dagitarak olabilir. Sizi de aktif görmek istiyoruz. Böyle bir masa gerceklestirebilirseniz mashaALLAH. Allah bütün Davetclilerden (Daiya) razi olsun.
Allah senden de razı olsun kardeşim.. Dediğin gibi “Sizin sorumlulugunuz cevrenize gercek islami teblig etmek” buna tamamıyla katılıyorum.. Masa açarak, ziyaretlerde bulunarak, onlarla münazara tertip ederek ve bunları yaparken de Kuran’ın deyimiyle "Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et" emrini tamamıyla algılar ve uygularsak, Müslümanlar’ın sayısı kat ve kat artacaktır.. Bunu hangi salih ve şuurlu Müslüman istemez?

Tebliğin nasıl yapılacağı ve nelerin dikkate alınması konusunda bu linkteki çalışma bizlere bir fikir verir mahiyettedir..

https://www.islam-tr.org/ilmi-munazaralar/50045-kur-ani-tebligde-model-sorunu.html#post317177
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt