E
Çevrimdışı
ebufaris kurdi
Misafir
Amerika 'Afgan bataklığından' çıkmanın yollarını arıyor
Basın haberlerine göre, "BM güvenlik konseyi" 17 Haziran akşamı batıda "El Kaide" olarak adlandırılan Kaidetü'l Cihad İslami Kurtuluş Hareketi Cemaati'ne karşı ve dünya Demokratları tarafından"Taliban" olarak adlandırılan Afganistan İslam Emirliği yasal hükümetine karşı her ikisi arasında ilk defa farklılaşan iki ayrı yaptırımı kabul etti.
Nitekim, # 1988 numaralı karar Kaidetü'l Cihad Cemaati ile ilişkili şahıs ve kuruluşları hedef alan yaptırımları içerirken, # 1989 numaralı karar Afganistan İslam Emirliği yasal hükümetiyle ilişkili şahıs ve kuruluşları hedef alıyor.
Daha önce, "BM güvenlik konseyi" Kaidetü'l Cihad Cemaati ve Afganistan İslam Emirliği'ni "yaptırım uygulanan rejimler" içinde eşit saymıştı. Farklı kararlar geçenlerde batı ittifakı tarafından Afganistan'dan yakın olan kaçışlarından önce yeniden formüle edilen "sembolik olarak onların amaçlarının farklılıklarını vurguluyor"
İslam'a karşı yeni Demokratik doktrine göre "El Kaide batıya karşı dünya çapında Cihad yapmaya odaklanmışken, Taliban savaşçıları sadece kendi ülkelerinde ki Cİhada odaklanmıştır ve yurt dışındaki hedeflere yönelik saldırılara fazla ilgili göstermemiştir." 10 yıl önce, aynı "konseyin" Afganistan İslam Emirliği'nin "küresel Cihad'ı" desteklediğini düşündüğünü hatırlatalım. Şimdi Amerika artık bu şekilde düşünmemeye karar verdi.
"BM güvenlik konseyinin" AİE yasal hükümetine karşı yaptırımları Amerika'nın Afganistan saldırısı başlamadan önce ilan edilmişti.
Sonra, yurt dışı seyahat yasağı, silah amborgosu ve Müslümanların gelirlerine el koyulması ya da "gelirlerin dondurulması" yönünde yaptırımların Kaidetü'l Cihad Hareketi'ni de kapsaması tasarlanmıştı.
Bu arada, Cumartesi sabahı, Kabil'de ki bir basın toplantısında AİE'de ki Amerikan kukla rejimi çete başı Karzai, Amerika ve diğer batılı devletlerin savaşı durdurmak için Afganistan İslam Emirliği hükümetiyle zaten ön görüşmelere başladıklarını duyurmuştu. Karzai iddialarını destekleyecek her hangi bir gerçek sunmadı.
Son yıllarda Karzai'nin sürekli olarak AİE liderliği ile görüşmelerin başladığını ya da devam ettiğini duyurduğunu hatırlatalım. Ancak her defasında bu haberlerin yalan olduğu ortaya çıktı ve Afganistan İslam Emirliği liderliği tarafından yalanlandı.
Buna karşın Batılı haber servisleri Amerikan kaynaklarının Karzai'nin açıklaması hakkında resmi yorumlar yapmayı reddettiklerini ancak özel sohbetlerde müzakerelerin "çok erken bir aşamada" olduklarını söylediklerini bildiriyor. "Bu çok erken aşama" ile ne demek istedikleri açıklanmadı.
Yine, Amerika-NATO haçlı orduları ne yapacakları konusunda göze çarpan tartışmalar yapıyor. Onlar arasında kimse Afganistan'da ki haçlı seferlerinin başarısız olduğu gerçeğini inkar etmiyor. Ancak, "Afgan bataklığından" nasıl çıkacakları konusunda ciddi anlaşmazlıklar vardır.
2011 yılı resmi rakamlara göre, 100,000 den fazla Amerikalı haçlı ve 50,000 kadar diğer NATO ülkesinden haçlı askerinin Afganistan'da Demokrasi için savaşmakta olduğunu hatırlatalım. Karzai birliklerinin işbirlikçi köle sayısı 150,000-200,000 kadar olduğunu tahmin ediliyor.
Obama "başkanlık görevine başladığı" 2009 yılında, Afganistan'da bulunan Amerikan birliklerinin sayısı 34,000'i aşmıyordu. Nitekim, bu Nobel barış ödülü sahibi, Amerikalı haçlı işgalcilerinin sayısını neredeyse 3 kat arttırdı ancak bu asker arttırımı ülkesinin içinde bulunduğu perişan durumda herhangi bir önemli değişikliğe neden olmadı.
Dahası, her yıl, Afganistan İslam Emirliği Mücahidlerinin sayısı ve eylemleri büyümektedir. 2011'in başlangıcından beri AİE Mücahidleri birlikleri ülkenin stratejik olarak önemli çeşitli yerlerinde Amerikan-NATO haçlı askerlerini sürdü.
Mücahidler Afganistan topraklarının %70-80 nini kontrol altında tutarken, Amerikan-NATO işgalcileri büyük şehirlerde konuşlanıyor ve onların askeri üsleri botlarıyla bastıkları az miktarda toprak parçası dışında fiili olarak hiç bir yeri kontrol edemiyor.
Amerika-NATO haçlıları, Mücahidler gittikçe daha fazla yol ve iletişim hattını kesmekte olduğundan askerlerine ikmal yapmakta büyük zorluklar yaşıyor.
Çok sayıda yorumcuya göre, Şeyh Usame bin Laden Şehid olduktan sonra Amerika "görevin tamamlandığı" ve daha fazla itibar kaybetmeden Afganistan'dan huzur içinde kaçabileceğini öne sürüyor. Bu yüzden, "Taliban ile müzakereler", her ne kadar icat edilmiş olsa da kaçışını gizlemek için Amerika'nın buna ihtiyacı vardır.
Ancak, Washington'da Kabil'de ki Amerikan yanlısı kukla rejimi desteklemek göreviyle Afganistan'da çok sayıda büyük Amerikan askeri üssü bulundurmaya devam edilmesi taraftarları da vardır. Bu planın destekçileri Taliban muhalifleri arasında 400-500,000 işbirlikçi köle asker ve polis unsurunun silahlandırılması ve eğitilmesini önerdi. Aslında ülkeyi Mücahidleri içeren ve kuklaların bulunduğu olmak üzere ikiye bölmeyi önermektedirler.
Kavkaz Center

Basın haberlerine göre, "BM güvenlik konseyi" 17 Haziran akşamı batıda "El Kaide" olarak adlandırılan Kaidetü'l Cihad İslami Kurtuluş Hareketi Cemaati'ne karşı ve dünya Demokratları tarafından"Taliban" olarak adlandırılan Afganistan İslam Emirliği yasal hükümetine karşı her ikisi arasında ilk defa farklılaşan iki ayrı yaptırımı kabul etti.
Nitekim, # 1988 numaralı karar Kaidetü'l Cihad Cemaati ile ilişkili şahıs ve kuruluşları hedef alan yaptırımları içerirken, # 1989 numaralı karar Afganistan İslam Emirliği yasal hükümetiyle ilişkili şahıs ve kuruluşları hedef alıyor.
Daha önce, "BM güvenlik konseyi" Kaidetü'l Cihad Cemaati ve Afganistan İslam Emirliği'ni "yaptırım uygulanan rejimler" içinde eşit saymıştı. Farklı kararlar geçenlerde batı ittifakı tarafından Afganistan'dan yakın olan kaçışlarından önce yeniden formüle edilen "sembolik olarak onların amaçlarının farklılıklarını vurguluyor"
İslam'a karşı yeni Demokratik doktrine göre "El Kaide batıya karşı dünya çapında Cihad yapmaya odaklanmışken, Taliban savaşçıları sadece kendi ülkelerinde ki Cİhada odaklanmıştır ve yurt dışındaki hedeflere yönelik saldırılara fazla ilgili göstermemiştir." 10 yıl önce, aynı "konseyin" Afganistan İslam Emirliği'nin "küresel Cihad'ı" desteklediğini düşündüğünü hatırlatalım. Şimdi Amerika artık bu şekilde düşünmemeye karar verdi.
"BM güvenlik konseyinin" AİE yasal hükümetine karşı yaptırımları Amerika'nın Afganistan saldırısı başlamadan önce ilan edilmişti.
Sonra, yurt dışı seyahat yasağı, silah amborgosu ve Müslümanların gelirlerine el koyulması ya da "gelirlerin dondurulması" yönünde yaptırımların Kaidetü'l Cihad Hareketi'ni de kapsaması tasarlanmıştı.
Bu arada, Cumartesi sabahı, Kabil'de ki bir basın toplantısında AİE'de ki Amerikan kukla rejimi çete başı Karzai, Amerika ve diğer batılı devletlerin savaşı durdurmak için Afganistan İslam Emirliği hükümetiyle zaten ön görüşmelere başladıklarını duyurmuştu. Karzai iddialarını destekleyecek her hangi bir gerçek sunmadı.
Son yıllarda Karzai'nin sürekli olarak AİE liderliği ile görüşmelerin başladığını ya da devam ettiğini duyurduğunu hatırlatalım. Ancak her defasında bu haberlerin yalan olduğu ortaya çıktı ve Afganistan İslam Emirliği liderliği tarafından yalanlandı.
Buna karşın Batılı haber servisleri Amerikan kaynaklarının Karzai'nin açıklaması hakkında resmi yorumlar yapmayı reddettiklerini ancak özel sohbetlerde müzakerelerin "çok erken bir aşamada" olduklarını söylediklerini bildiriyor. "Bu çok erken aşama" ile ne demek istedikleri açıklanmadı.
Yine, Amerika-NATO haçlı orduları ne yapacakları konusunda göze çarpan tartışmalar yapıyor. Onlar arasında kimse Afganistan'da ki haçlı seferlerinin başarısız olduğu gerçeğini inkar etmiyor. Ancak, "Afgan bataklığından" nasıl çıkacakları konusunda ciddi anlaşmazlıklar vardır.
2011 yılı resmi rakamlara göre, 100,000 den fazla Amerikalı haçlı ve 50,000 kadar diğer NATO ülkesinden haçlı askerinin Afganistan'da Demokrasi için savaşmakta olduğunu hatırlatalım. Karzai birliklerinin işbirlikçi köle sayısı 150,000-200,000 kadar olduğunu tahmin ediliyor.
Obama "başkanlık görevine başladığı" 2009 yılında, Afganistan'da bulunan Amerikan birliklerinin sayısı 34,000'i aşmıyordu. Nitekim, bu Nobel barış ödülü sahibi, Amerikalı haçlı işgalcilerinin sayısını neredeyse 3 kat arttırdı ancak bu asker arttırımı ülkesinin içinde bulunduğu perişan durumda herhangi bir önemli değişikliğe neden olmadı.
Dahası, her yıl, Afganistan İslam Emirliği Mücahidlerinin sayısı ve eylemleri büyümektedir. 2011'in başlangıcından beri AİE Mücahidleri birlikleri ülkenin stratejik olarak önemli çeşitli yerlerinde Amerikan-NATO haçlı askerlerini sürdü.
Mücahidler Afganistan topraklarının %70-80 nini kontrol altında tutarken, Amerikan-NATO işgalcileri büyük şehirlerde konuşlanıyor ve onların askeri üsleri botlarıyla bastıkları az miktarda toprak parçası dışında fiili olarak hiç bir yeri kontrol edemiyor.
Amerika-NATO haçlıları, Mücahidler gittikçe daha fazla yol ve iletişim hattını kesmekte olduğundan askerlerine ikmal yapmakta büyük zorluklar yaşıyor.
Çok sayıda yorumcuya göre, Şeyh Usame bin Laden Şehid olduktan sonra Amerika "görevin tamamlandığı" ve daha fazla itibar kaybetmeden Afganistan'dan huzur içinde kaçabileceğini öne sürüyor. Bu yüzden, "Taliban ile müzakereler", her ne kadar icat edilmiş olsa da kaçışını gizlemek için Amerika'nın buna ihtiyacı vardır.
Ancak, Washington'da Kabil'de ki Amerikan yanlısı kukla rejimi desteklemek göreviyle Afganistan'da çok sayıda büyük Amerikan askeri üssü bulundurmaya devam edilmesi taraftarları da vardır. Bu planın destekçileri Taliban muhalifleri arasında 400-500,000 işbirlikçi köle asker ve polis unsurunun silahlandırılması ve eğitilmesini önerdi. Aslında ülkeyi Mücahidleri içeren ve kuklaların bulunduğu olmak üzere ikiye bölmeyi önermektedirler.
Kavkaz Center