Kurtubi tefsiri:
"Uğrumuzda cihad edenleri" bizim uğrumuzda yani bizim rızamızı isteyerek cihad edenleri..,
es-Süddî ve başkaları dediler ki: Bu âyet-i kerime savaşın farz kılınışından önce inmiştir. İbn Atiyye dedi ki: Âyet-i kerime örfen bilinen cihaddan öncedir. Burada sözü edilen cihad, Allah'ın dini uğrunda ve O'nun rızasını talep yolunda umumi bir cihaddır. el-Hasen b. Ebi'l-Hasen dedi ki: Âyet-i kerime Allah'a çokça ibadet eden kimseler hakkındadır. İbn Abbas ile İbrahim b. Edhem şöyle demişlerdir: Bu âyet-i kerime bildikleri gereğince amel eden kimseler hakkındadır. Peygamber (sav) da şöyle buyurmuştur: " Bildikleriyle amel edene Allah bilmediklerini öğretir."
Bazı ilim adamları da yüce Allah'ın: "Allah'tan korkun. Allah size öğretiyor." (el-Bakara, 2/282) buyruğuna işaret edildiğini kabul etmişlerdir. Ömer b. Abdulaziz de şöyle demiştir: Bilmediğimiz şeyleri öğrenmemizi engelleyen husus, bildiklerimizle amel etmekteki kusurumuzdur. Eğer bizler bildiklerimizin bir kısmı ile amel edecek olursak, şüphesiz ki Allah bizlere bedenlerimizin (fiilen) elde edemeyeceği kadar ilme bizi mirasçı kılar. Yüce Allah: "Allah'tan korkun, Allah size öğretiyor" diye buyurmaktadır.
Ebu Süleyman ed-Dârânî dedi ki: Âyet-i kerimede sözü edilen cihad yalnızca kâfirlerle savaşmak değildir, O dine yardımcı olmaktır, batı olan görüşlerini reddetmek, zalimlerin kökünü kazımaktır. Bunun en büyük şekli de iyiliği emredip kötülükten alıkoymaktır. Allah'a itaat uğrunda nefislere karşı mücahede de onun bir parçasıdır ve en büyük cihad budur.
Süfyan b. Uyeyne, İbnu'l-Mübarek'e dedi ki: Sen insanların ihtilâf ettiklerini görecek olursan, mücahidlerle ve serhadlerde İslam diyarını koruyanlarla birlikte olmaya bak. Şüphesiz ki yüce Allah: "Elbette Biz onları yollarımıza İletiriz" diye buyurmaktadır.
ed-Dahhak dedi ki: Âyet-i kerimenin anlamı şudur Hicret yolunda cihad eden kimseleri elbette îman üzere sebat yollarına ileteceğiz. Daha sonra şöyle demektedir: Dünyada sünnete tabi olmak, âhirette cennete benzer. Âhiret-te cennete giren kurtulur. Aynı şekilde dünyada da sünnete yapışan kurtulur.
Abdullah b. Abbas dedi ki: Bize itaat yolunda cihad edenleri elbette Biz de mükâfat yollarımıza ileteceğiz. Bu da itaatin genel anlamıyla kaydedilen bütün görüşleri kapsar.
Abdullah b. ez-Zübeyir'in şu sözü de buna yakındır: Hikmet der ki: Beni arayıp da bulamayan, iki yerde beni arasın: Bildiğinin en güzeli İle amel etsin ve bildiğinin en kötülerinden uzak kalsın.
el-Hasen b. el-Fadl dedi ki: ifadede bir takdim ve te'hir vardır. Yani Bizim kendilerine hidayet verdiğimiz kimseler, asıl yolumuzda cihad edenlerdir.
"Biz onları yollarımıza iletiriz." Yani cennet yollarına. Bu açıklamayı es-Süddî yapmıştır. en-Nekkaş dedi ki: Allah onları hak dine uymayı muvafık kılar. Yusuf b. Esbât dedi ki: Yani Biz onların niyetlerini, sadakalarını, namaz ve oruçlarını Allah için ihlâslı kılacağız.
.....
"İhsan ve ihsan edenlerdin anlamına dair açıklamalar daha önceden el-Bakara Sûresi'nde (2/195. âyetin tefsirinde) ve başka yerlerde geçmiş bulunmaktadır.
Şanı yüce Allah, bu cihad edenlerle, yardımı ve onlara ihsan edeceği zaferlerle onları korumak, onları doğru yola iletmekle birliktedir. Bunlarla ve diğer herkesle İse; onları kuşatmak ve kudreti İle birliktedir. Her iki birlikte oluş arasında ise büyük bir fark vardır.