Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Makale Anne Kafamda Bit Var

A Çevrimdışı

Ademoqlu

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
40zA70.jpg



Bugün Tarık Akan da öbür âleme intikâl etmiş. Herkesin sonuçta gideceği yer orası. Kimi iyi gider kimi kötü gider. Bütün ölümler gibi buda geride kalanlar için ibret olmuyorsa ölmek de sağ yaşamak da aslında farksızdır.

İslâmi câmia haklı olarak adamı eleştirdi, hakaret etti, arkasından demediklerini bırakmayıp twitter de adamı TT'ye aldılar. Aslında bu benim meselem değil. Bu dünya da yaşadığı filmi Allâh ona tekrar izlettirecek, hesabını da tastamam görecektir elbet.
Küçükken bir kitabını okumuştum 'Anne kafamda bit var' adında. Orada da çektiği zorlukları, gördüğü işkenceleri anlatıyordu. Dikkatimi çeken, o batıl davası için çektiği onca çileye rağmen gittiği yoldan vazgeçmemiş, ahirette hiçbir fayda vermeyecek fikirleri yılmadan, değişmeden savunmaya devam etmişti.

Biz müslümanlar olarak kaçırdığımız nokta ise şurası; O bu derece kendi inancında samimi iken, fikirleri için gerektiğinde taksi şoförlüğü yapıp, gerektiğinde parasız pulsuz yaşama talipken bizler neden İslâmi davamızda samimi değiliz. O açık yüreklilikle İslâma hakaret edip, şu dönemi karanlık olarak vasfederken bizler aydınlık olan İslâmı yaşamaktan hayâ ediyor, utanıp sıkılıyoruz. Bir şeyi yapmamak için bahaneler üretip oflayıp küflüyoruz.
Kabul edelim biz değerlerimizi yaşamıyor gerektiğinde savunamıyoruz. Sonra da batıl yolun kahramanlarına hakaret edip duruyoruz.

Her daim aklımızda bulunsun kardeşler;

"Yaşarken farklı olanlar ölürken de farklı olurlar."


Said Özdemir
16.09.2016
 
A Çevrimdışı

Ademoqlu

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Geçenlerde Komünist Helin Bölek açlık eyleminden dolayı öldü. Benimde 3 sene önce okuduğum bu yazı aklıma geldi. Normalde güçlü bir hafızaya sahip değilim ama demek ki etkilemiş beni bu yazı. Sizlede paylaşıyım inş.
 
Ummu Aişe Çevrimdışı

Ummu Aişe

حسبنا الله ونعم الوكيل
Site Emektarı
Biz müslümanlar olarak kaçırdığımız nokta ise şurası; O bu derece kendi inancında samimi iken, fikirleri için gerektiğinde taksi şoförlüğü yapıp, gerektiğinde parasız pulsuz yaşama talipken bizler neden İslâmi davamızda samimi değiliz.
Bu satırlara karşı çok şey söylemek istiyorum ama onun yerine hiç bir şey söylemiyorum; arif olanlar (ve yarası olanlar) sessizliğimden ne diyeceğimi anlayacaklardır nasılsa.
 
M Çevrimdışı

Mustafa Sabri

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Amele dönüşmeyen bir imanın Allah katında değeri ne olabilir ki ? Evet bizlerdeki en büyük sıkıntı dilimizle söylediğimiz şeyleri amellerimizle yalanliyoruz.
Günümüzde Müslümanların hedef değil yol yöntem sorunu var, yani tevhidi biliyor iman etmiş ama hayatına aktarmada bocaliyor ,tam anlamıyla Müslümanların arasında vahdetin oluşmaması , kişinin bireysel olarak müşrik toplumun içinde yalnız kalmasına neden oluyor , bir taraftan tevhid dinini yaşamaya çalışırken bir taraftan bu cahiliye topluluğunun içinde bulunma zorunluluğu çoğu kişide amellerde pasifliğe ve karamsarlığa neden oluyor. Tevhidle gerçek İslam'la ilk tanıştığımız zamandaki samimiyet ve heyecan niçin hep aynı kalmıyor azalıyor , inancımızı hayatımıza yansıtmamak, dünyevileşmek, bireyselleşme v.s. daha bir çok sebep bulabiliriz, Rabbim inşallah mazeretlerimizi kabul eder.
Kişinin İmanının ölçüsü , o kişinin imanı için hayatında nelerden vaz geçtiği ile belli olur , bizler hiç bir bedel ödemeden , sahabelerle ,şehitlerle aynı cennete talip oluyoruz . Allah c.c. bizleri avfetsin.
 
Ummu Aişe Çevrimdışı

Ummu Aişe

حسبنا الله ونعم الوكيل
Site Emektarı
Amele dönüşmeyen bir imanın Allah katında değeri ne olabilir ki ? Evet bizlerdeki en büyük sıkıntı dilimizle söylediğimiz şeyleri amellerimizle yalanliyoruz.
Günümüzde Müslümanların hedef değil yol yöntem sorunu var, yani tevhidi biliyor iman etmiş ama hayatına aktarmada bocaliyor ,tam anlamıyla Müslümanların arasında vahdetin oluşmaması , kişinin bireysel olarak müşrik toplumun içinde yalnız kalmasına neden oluyor , bir taraftan tevhid dinini yaşamaya çalışırken bir taraftan bu cahiliye topluluğunun içinde bulunma zorunluluğu çoğu kişide amellerde pasifliğe ve karamsarlığa neden oluyor. Tevhidle gerçek İslam'la ilk tanıştığımız zamandaki samimiyet ve heyecan niçin hep aynı kalmıyor azalıyor , inancımızı hayatımıza yansıtmamak, dünyevileşmek, bireyselleşme v.s. daha bir çok sebep bulabiliriz, Rabbim inşallah mazeretlerimizi kabul eder.
Kişinin İmanının ölçüsü , o kişinin imanı için hayatında nelerden vaz geçtiği ile belli olur , bizler hiç bir bedel ödemeden , sahabelerle ,şehitlerle aynı cennete talip oluyoruz . Allah c.c. bizleri avfetsin.
"Tek başına ümmet olan peygamberin" haberi bize bu konuda rehberdir aslında ahi. Bununla birlikte tek de değiliz, bir sürüyüz ama hepimiz kopmuş tesbih tanesi misali darmadağınız. Bir yerde toplanıp, yapılması gereken bir iş için ortaklaşa düzgünce çalışamıyoruz bile. Benim mensubu olduğum bir dernek yok, cemaat yok, ücra bir beldede olduğum için daha tek bir kardeşim ile yüzyüze görüşmüşlüğüm yok. Çevremden tevhidi kıyısından köşesinden tanımış var ama, -sıkı sıkıya tutunduğu için- cehaletinden tastamam sıyrılmış bir insan bile yok. Benim gibi kaç kişi varsa, hepsine umutsuzca çağrım:

Bakın burdayız, özelde aynı şeyleri yaşıyoruz ve çevreye karşı tek başımıza görünsek de tek değiliz, burda birlikteyiz. Sahabenin çektiği acıların yüzde birini bile çekmiş değiliz. Yalnızlığımız da, etkisizliğimiz de, tastamam şu internet denilen "bela veya nimeti" düzgün kullanmayı bilemeyişimizden. Birlikten güç doğar, herkes elini taşın altına sokarsa çok şey başarılabilir; herşey sanal oldu zaten, o zaman başarı da sanalda elde edilmeye çalışılmalı. Ama "ben ne yapabilirim ki" dersek hiç bir şey yapamayız. "Ben" değil, "Biz" ile bir şeyler yapabiliriz çünkü.. Ve en zayıfımızın hali olan bu durumda bile, interneti düzgün kullanmayı bilemeyişimizden ötürü çektiğimiz yalnızlık, sadece bizim suçumuz.

"Eski yönetici" olarak bugüne kadar hep bunları söyledim, "Biz" diyebileceğim bir kaç kardeş ile de hedeflerimize varmaya güç yetiremeyince ben de vazgeçenlerden oldum. Vazgeçtim, çünkü hedeflerimize ulaşmak için bahsettiğim bir kaç kardeş ile hırsımız devam etse de, ne yazık ki yetmedi. Benim yürütmeye çalıştığım toplu tüm çalışmalar iptal şu an, ben ve geri kalan kardeşlerimiz de çoğu gibi mustakil takılıyoruz artık. Bu halimizle -inşaAllah ileride elde edebileceğimiz- küçük, küçücük kişisel başarılarımızla övünmek hakkımız olacak mıdır bilmiyorum; çok şey yapabilecekken "hiç bir şey yapamamış olmamızın" acısını da ne zaman atlatırım bilemiyorum... Sadece üzgünüm, o kadar.

Not: "Yöneticilikten ayrılmam şart mıydı?" Güzel soru. Gidenlerin eksikliği, kalanların üzerine ek görev yükü oldu. Bunun üzerine, ilerlemeyen işler yüzünden törpülenen sinirim, en son tutmakta zorlandığım sivri bir dile sebep oldu. Bu yüzden bahsettiğim kalan kardeşlerime de haksız yere yüklendim, kalp kırar oldum en sonunda ve "bükemediğin bileği öpeceksin" misali (sebebi esasında "gidenlerin" olmakla birlikte) başarısızlıklarımız yüzünden kalan kardeşlerimi kırmaya devam etmektense, kendi görevime de son verdim.

Bu aşamada tüm kalbini kırdıklarım hakkını helal etsinler, sizlerin suçu yoktu gerçekten.
 
Üst Ana Sayfa Alt