Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Arap Baharı ABD Projelerinin İflasıdır - Eymen el Zevahiri

Aseerun Çevrimdışı

Aseerun

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
arap-bahari-6.jpg


Arap Baharı ABD Projelerinin İflasıdır

Şeyh Eymen el Zevahiri

Allah'ın adıyla,
Allah'a hamd olsun ve Allah'ın salat ve selamı onun rasulüne ehline ve ashabına ve ona, kıyamete dek tabi olanlara olsun.
Allah'ın selamı rahmeti ve bereketi yeryüzündeki bütün Müslüman kardeşlerimizin üzerine olsun

Ve bundan sonra;
Amel ve uzun sabrın ardından çok önemli günlere şahitlik etmekteyiz, özellikle tağuti-küfri yönetimlerin ve onların efendisi olan Amerika'nın tarihe dolu dolu zulümlerinin geçtiği günlerde bu tağut, kafir, zalim ve fasık olanların düşüşünü ve yenilgisini görmekteyiz.
Özellikle Amerika'ya, kendi evinde vurulduğu Pearl Harbor (Japonların Amerikan savaş gemilerine uçaklar ile yaptıkları intihar saldırısı) saldırılarından sonraki en büyük darbe olan, mücahitlerin Amerika'yı kendi evinde vurduğu 11 Eylül saldırıları sonrası hezimetler serisi başlamış oldu.
Önce Irak'ta çekilmeye mecbur kaldı, sonra Tunus'taki kuklasını kaybetmesi, sonra Afganistan'daki yenilgiden dolayı çekilmek istedi, sonra bütün silahları ve kimyasalları vermesine ve kullanmasına rağmen Libya'da yenilgiye uğradı, İslam'a karşı savaşan kuklasını kaybetti.


Libyalı Müslümanları, mücahitleri ve ribat ehlini, kendi adımıza, Müslümanlar adına ve zulme uğrayan bütün şerefli insanlar adına kutluyoruz.
Zulüm, hırsızlık ve despotlukla sürdürülen 40 yıllık bir rejim İslami Hareket'in başlamasıyla bitmiş oldu.


Ey Libyalı kardeşimiz, bu zaferi ve yardımı kanlarınız ve parça parça olmuş cesetleriniz ile elde ettiniz. Bu zaferi kimsenin çalmasına izin vermeyin. Özellikle sizin elinizden almak için bekleyen batılı güçlere ve NATO birliklerine vermeyin. Unutmayın ki NATO Birlikleri Afganistan ve Irak'taki kardeşlerinizi öldürmekte. Gizli ve açık hapishanelerde ve Guantanamo'da hapsetmektedir, Filistin'de Beytül Makdis'te kardeşlerinize tuzak kurmakta ve Müslümanların mallarını ve doğal zenginliklerini hava ve kara orduları ile tehdit ederek elde etmeye çalışmaktadır.


NATO sizin İslam'ı bırakmanızı ve İslam Şeriatı ile hükmetmemenizi ilk isteyecek olanlardır. NATO güçleri sizlerin küfür kanunları ile hükmetmenizi istemeye ve şunu söylemeye başladılar; "Aranızdan bozguncuları ve ayrılıkçıları ve şiddet yanlılarını uzaklaştırın". Ne zaman böyle demeye başladılarsa bilin ki, şerefli ve değerli Müslüman kardeşlerimizi kast etmişlerdir, Onlar ki malları ve canları ile topraklarını ve dinlerini işgalcilere karşı koruyanlardır.
NATO ve bunların başı olan Amerika hiçbir zaman şerefli ve dini üzere sebat eden mücahit kardeşlerinizle beraber olmanızı istemezler. Lakin onlar kendileri için çalışan ve istediğini yapan kuklalarla olmanızı isterler.
O zaman bunlar Müslümanlara Vahhabi, usulcü, şiddet yanlıları, halkı ve çocukları katleden olarak gösterir ve lugatte ne kadar kötü isim varsa o isimleri verirler. Amerika ve müttefikleri bütün güçlerini sırf İslam yani Allah'ın kanunlarıyla hükmedilmesin diye harcarlar.


Bunun aksine onlar dinsiz ve Müslüman olmayanların devletleri yönetmesini isterler. İslamı kabul etmeyen, batılı fikir ve kanunları benimseyen, Cihad'a Müslümanları teşvik etmeyen, Müslümanların mallarını ve ırzlarını korumaya teşvik etmeyen kişileri yönetime getirirler.
Bilin ki bu kişiler Amerika ve batının dostu ve sevdigi kişilerdir. Batı güçleri bunlara maddi ve manevi desteği verirler. Çok açık bir şekilde bazı müesselere verdikleri gibi.
Ey Libyalı Müslüman, mücahid , faziletli ve şerefli kardeşlerimiz, ey İslam'ın yardımcıları; yepyeni bir devlet inşa etmektesiniz. Bu devleti yalnızca Allah'ın şeriatı ile hükmederek ıslah edin. Batı ve onlara yardımcı olanların tuzaklarına düşmeyin ve onların fikir ve kanunlarından uzak durun.


Islah ancak ve ancak Allah'ın şeriatı olan İslam'dadır. Buna sımsıkı tutunun ve sakın bırakmayın. İslam şeriatına ters olan bütün görüşlerden vazgeçin ve bırakın. Ancak bu şekilde düzelir ve sabit kalabilirsiniz. Ve cihat amelini bırakmayın ve başınıza Allahtan korkan, salih ,muttaki ve Allah'a kul olmak isteyenleri seçin. Bu ıslah yolunu izleyerek başarılı olursunuz.


Ey zorluk günlerini geçiren ve büyük savaşlardan çıkan kardeşlerimiz; bu nimete çokça şükredin ve sımsıkı tutunun. Allah azze ve celle size çok büyük bir nimet ve zafer verdi... Allah'ın Kur'an-ı Kerim'de Musa aleyhisselamın dilinden buyurduğu gibi: "Dediler ki: 'Sen bize gelmeden önce de bize işkence edildi, geldikten sonra da.' Mûsâ, 'Umulur ki, Rabbiniz düşmanınızı helâk edecek ve sizi bu yerde (Mısır'da) egemen kılıp, nasıl davranacağınıza bakacaktır' dedi." Araf-129
Allah'tan sizi düşmanlarınızın şerrinden ve tuzaklarından korumasını niyaz ederim. AMİN.
Özellikle İlat ve Ummuraşşeş (Mısır) bölgesinde operasyon yapan kardeşlerimizi müjdeliyorum. Allah'tan onların amelini devamlı ve mübarek kılmasını temenni ediyorum. Allah'tan onlara çokça hayır vererek Siyonistlerin sonunu getirmelerini isterim. Bu operasyonlarla İsrail'in savunucusu ve koruyucusu olan Mısır askeri meclisi ve onların başı olan yöneticileri, İsrail'e karşı cihat eden kardeşlerimizi Cin bölgesinden (Mısır'da bir bölge ismi) çıkararak gerçek yüzlerini ortaya koymuş oldular.


Ama aynı askeri meclis Kaddafi Libyalı kardeşlerimizi yok ederken harekete geçmedi, İsrail Gazzeli kardeşlerimizi bombalarken harekete geçmedi. Ama ne zaman ki İslam mücahitleri Mısır'da özellikle İlat ve Ummuraşşaş ve Mısır'ın farklı bölgelerinde İsrail'i vurmaya başlayınca İsrail'in sınırlarını mücahitlere karşı savunmaya başladı. Ve bu olaylardan sonra Mısır Askeri Meclisinin BM'ye olan yakınlığı, İsrail'in selameti ve sınırlarını korumak istemesi dolayısıyla Amerika'dan yardım akmaya başlamıştır.
Mısırlı kardeşlerimize şunu hatırlatmak istiyorum; Mısır Askeri Meclisi şu anda bile İsrail devletine kendi topraklarından doğalgaz akışını izin verirken, Gazze'deki kardeşlerimizin acil ihtiyaçları olan sağlık aletleri ve ilaçlar da dahil olmak üzere yiyecek, içecek ve yapılan para yardımlarının geçişine izin vermemektedir.


Mısırlı gençlerimize gelince; İsrail Konsolosluğu'na yapmış oldukları protesto gösterilerinden dolayı onları kutluyoruz. Özellikle konsolosluktaki İsrail bayrağını indirmeleri büyük bir başarıydı çünkü bu bayrak Hüsnü Mübarek ve şu an yönetimde bulunan Askeri Meclis'in dalgalanmasına izin vermiş olduğu bayraktır.
Şerefli ve izzetli kardeşlerimiz; İsrail konsolosluğuna yapmış olduğumuz saldırı sonrası ülkenizden kaçan İsrail konsolosunun bir daha geri dönmesini ve İsrail ile yapılan anlaşmaların devam etmesini engelleyin. Mısır ile İsrail arasında, Hüsnü Mübarek ve ondan önce yapılan anlaşmaları ve şimdiki Askeri Meclisin yapmış olduğu anlaşmaları (Camp David gibi) tarihten örnekler vererek daha sonraki konuşmalarımda anlatacağım.
Mısır Askeri Meclisi'nin İlat operasyonunu yapan mücahitleri yakalamak için bütün gücünü sarfetmesi bizlere Amerika'nın ve İsrail'in menfaatlerini korumaya istekli olduğunu gösteriyor.

Cezayirli kardeşlerimize şunu demek istiyorum; Libyalı kardeşlerimizin zaferinden sonra onların yolunu izleyin. Nasıl ki Libyalı ve Tunuslu kardeşlerimiz başlarındaki tağutları devirdiler sizde onlar gibi başınızdaki tağutu devirin.
Ey Cezayirli İslam yardımcıları ve mücahitleri, Ey bedel ödeyen, kanları dökülen Cezayir halkı... Niçin susuyorsunuz! Zalim olan, İslam şeriatını istemeyen ve İsrail dostu olan, çocuklarınızın ağızlarından lokmalarını alıp Kuzey Afrika'ya Amerika'nın ve Fransa'nın yerleşmesine ve korunmasına harcayan Tağuta karşı niçin suskunsunuz? Müslüman kardeşleriniz sizin cihada başlamanızı istiyor. Zalim ve fasıklara karşı ise Allah'tan yardım istemenizi tavsiye ediyor. Müslümanları öldüren, mallarını yağmalayan ve İslam'ın kutsiyyetlerini aşağılayanlara karşı cihad etmeyenlere Allah azze ve celle şöyle buyuruyor: "Size ne oluyor da, Allah yolunda ve "Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver" diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz? (Nisa 75)
Son olarak Libyalı kardeşlerimizi bu büyük zaferlerinden dolayı kutluyorum. Sizler bu mübarek zaferinizle müminlerin kalplerini sevinçle doldurdunuz ve Müslüman ve mazlum halkı savundunuz. Bu yolda emin adımlarla ilerleyerek Allah'ın izniyle Trablus'u fethettiniz ve Rabbimden temenni ederim ki tıpkı Trablus'u feth ettiğiniz gibi sizi Mescid-i Aksa'yı da fethederek müminleri sevindirirsiniz.


Dualarımızın sonunda hamd Allah'adır. Salat ve selam onun Rasülüne, ehline, ashabına olsun.

Esselamu aleykum verahmetullahi ve bereketühü.


Eymen el-Zevahiri


pressmedya





 
Z Çevrimdışı

zor sevda

Üyeliği İptal Edildi
Banned
libyada elinde silah ı olan sokağa çıkıyor kabileler çatışıyor inşALLAH iç savaş çıkmaz
 
C Çevrimdışı

caner ozek

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Ortadoğu'da gerçek Muslim hükümetlerin kurulması ve bu devrimlerin gerçekleşmesi ABD ve İsrail'in bir oyunu. Bunu tek gözlü muslimin göremiyorlar. Evet, asıl şimdi İslam devleti olma yolunda bulunuyor Arab ülkeleri. İsrail'in de istediği tam olarak bu. Yakında Ortadoğu'da çok büyük bir savaş çıkacak. İsrail başta İran ve Turkiye olmak üzere muslim halkları kışkırtmaya devam edecek. Muslim halkların kızgınlıkları öyle bir noktaya gelecek ki, "Artık şu İsrail'e haddini bildirelim." diye hükümetlerine çağrıda bulunacaklar. Zaten gerçek muslim hukumetlerin başa getirilmesindeki amaç bu. İsrail'e karşı cesur olsunlar ve İsrail'in bu ülkelere saldırmak için bir bahanesi olsun. "Biz kendimizi savunuyoruz. Onlar bize saldırıyorlar, bir şeyler yapmazsak yok olacağız." gibi bir bahaneyle kendilerini haklı çıkarmaya çalışacaklar. İSRAİL, BAŞTA İRAN VE TURKİYE OLMAK ÜZERE, BÖLGEDE KENDİSİNE KAFA TUTAN ÜLKELERE SALDIRACAK! Muslim halklar sanıyorlar ki, "İsrail ufacık bir devlet. İki tane bombayla yıkılıp, gidecek.!" Gerçek öyle değil. Hakikate İsrail, birkaç yıl içinde ABD'nin yerini alarak süper güç olacak bir devlet. Göreceksiniz.. Ortadoğu'da yaptığı katliamla gücünü tüm dünyaya isbat edecek. Aynı zamanlarda, Yahudi bankacılar ve Yahudi işadamları ABD dolarını iflas ettirecekler. Göreceksiniz.. Onların ekonomide çok büyük bir güçleri var ve ABD doalrını batıracaklar. ABD doalrının batmasıyla, bütün dünya çapında ekonomik krizler başlayacak. Geçen yıllarda ABD'de çıkan bir krizle, Avrupa'da ne kadar büyük bir sallantı olduğunu biliyorsunuz. Dünya ekonomisinin şu an temelinde bulunun ABD dolarının çökmesiyle ne olacağını siz düşünün! İsrail, hem büyük bir askeri güç gösteriyle hem de dünya ekonomisinin çöküşüyle beraber DÜNYANIN SÜPER GUCU konumuna gelecek. İşte bu devrimlerin ve İran'a bu kadar muhlet verilmesinin sebebi bu. Turkiye'nin sesinin bu kadar yüksek çıkmasına ve yükselmesine izin vermelerinin sebebi bu. Halbuki halk bilmiyor ki, İsrail ile çıkacak bir savaşta, ellerinde çalışan bir tane bile uçak kalmayacak.! Bilmiyorlar ki, tankların bile kontrolünü sağlayamacaklar.! Bilmiyorlar ki, İsrail, bütün savunma sistemlerini çökertebilecek bir teknolojiye sahib.! Ortadoğu'da büyük bir katliam olacak ve muslim halklar yenilecekler. Rasulullah'ın haber verdiği, dünyada başlayacak olan Deccal öncesi ekonomik kriz ve kıtlık, başgösterecek. Fakat merak etmeyin, kısa sürecek. Birkaç yıl içerisinde İmam El Mehdi'nin zuhuruna şahid olacaksınız. Ve ardı ardına gelen, Kıyamet'in büyük alametleri.. Zafer İslam'ın.! Allah bizleri, Deccal'in fitnesinden muhafaza etsin.

www.youtube.com/watch?v=7CMygZ779Eo&feature=related

www.youtube.com/watch?v=MebAU4dpxdw
 
Aseerun Çevrimdışı

Aseerun

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Komplo teorilerine benzer bir cevap.. Devrimlerin Abd ve İsrail oyunu olduğunu söylüyorsunuz. Yani halkların kışkırtılmaları tamamen dış güçlere bağlı öylemi? Bakın şöyle bir tablo çizecek olursak, karşımızda halklar var ve bu halklar yıllardır baskı, zorbalık ve diktatörlükle yönetiliyor. Hem sosyal hem iktisadi hakları kısıtlanıyor. Dinlerini rahatça yaşayamıyorlar. Tutuklanma ve faili meçhul cinayetler had safhada... Bu halkın belli bir süre sonra ayaklanması mı normaldir ayaklanmaması mı? Sizin ve komplocu zihniyetin unuttuğu birşey var; Bu halklar zulüm gördüler ve zulme karşı başkaldırdılar. Bunun dış güçlerin lehine olması bunun hakikatini değiştirmez keza öyle birşey de yok... Tunus, Libya, Mısır, Suriye, Yemen, Ürdün ve arap ülkelerin başındaki diktatörler tamamen abd kuklalarıdır. Abd'nin bunların indirilmesinde çıkarı ne olabilir? Kuklalar değişiyor diyebilirsiniz belki ama halkların ayaklanmasının abd oynu olarak lanse etmeniz adaletsizliktir.
Batı medyasının şuan müslümanlar üzerinde hakim oldukları bir düşünce var oda; Müslümanlar güçsüzdür! Güçlü birşeyin ardında abd vardır! fikridir... Bunu 11 eylül içinde söylediler..
Müslüman halkların gücünü görmezden gelemeyiz. Ayaklanan ülkeleri tek tek ele aldığımızda şuana kadar geç bile kaldıklarını görürüz. Örneğin Suriye halkı 1982'de ayaklandıktan sonra ülkede bulunan olağanüstü hal müslümanlara yaşama hakkı bile tanımıyordu. Siz bu insanların nasıl ayaklanmadıklarına şaşırdınız ülkedeki hale tanık olsanız...
Keza Libya'daki onbinlerce tutuklu müslüman, Tunus'taki laik islam düşmanı rejim, Mısır'da zalim diktatör, Yemen'de abd güdümlü devlet ve arap ülkelerindeki hain yöneticiler... Bunlar müslüman halkların ayaklanmaları için çok büyük sebepler. Ki ayaklanmalara baksanız kışkırtma v.b bir durumu göremezsiniz.
Olaylara islami bir çizgi ile yaklaşmanız gereklidir. Yok herşey israilin elinde olacak, süper güç olacak biz tank bile yürütemeyeceğiz v.s gibi teoriler bana kalırsa Allah'a güvenin az olmasındandır. Çünkü o dilerse az bir topluluk süper güç denilen topluluklara gelip gelecektir.

Arap baharının bundan sonraki sürecinde yöneticilerin İslami çizgide olmaması elbette üzülecek bir durumdur. Ama bu biz müslümanlar için umut kaynağı olmalıdır. Libya'da şeriatın ilan edilmesi insallah bizler için güzel umutlar doğurmuştur. Tabi bu diğer ülkelerinde aynı çizgide olacağı anlamına gelmez. Devrimi müslümanlar yapar yönetime dış güçler mudahele olabilir. Zaten Şeyh'te bunun için müslümanları uyarmış ve devrimi kaptırmamalarını söylemiştir. Zira bunun yakın örneğini Pakistan'da gördük.. Şehidlerin kanları kurumadan laiklik söylemleri başladı. Umarız bunun aynısı Suriye ve diğer dvrimler için geçerli olmaz. Çünkü protestolarında Allahu ekber diye haykıran bir halk bunlar..

Mucahid liderler arap devrimlerinin hepsine destek verdi ve bunları islami çizgide yürütmelerini nasihat ettiler. Ama kesinlikle bu halklara yüz çevirmediler. Hala da destekliyorlar.

Son olarak Abd ve İsrail, Yemen'de kesinlikle muhaliflerin kazanmasını istemiyor. Orda bulunan mucahidlerin iktidara geçeceğinden endişeliler. Bunu Yemen başkanı Salih kendi ağzından söyledi ve abd'den yardım istedi. Yine Suriye'de üstten Esada göndermeler yapsalarda Esadın kalması onların işine gelir. İsrail sınırlarını koruyan bir haindir Esad. O yüzden israil asla gitmesini istemez. Libya'da ise şeriatın ilan edilmesine karşı etekleri tutuşmuş durumdadır nato'nun.. Bunları batı yanlısı haber kaynaklarına bakarsanız anlamanız kolaydır.
Velhasıl, Batı bu arap baharından farkettirmesede endişeli.. Çünkü halkları yönetebilecek kabileyiti yok. Ancak başlarındaki kuklaları yönetebilir. Ve bizlerinde duası bu devrimlerin hak çizgisinden çıkmayarak tamamlanması ve şehidlerin kanıyla şer'i bir devlet kurulmasıdır. Elbette bu kolay olmayacaktır ama bizlerin bu doğrultuda çizgisini belirtmesi şarttır.
Selam ile...
 
kskaya Çevrimdışı

kskaya

Üye
İslam-TR Üyesi
israilin sonu yakın inşaallah rahat ol kimse 6 milyonluk ülkeye dünyayı yedirmez
cin rusya at başı oynayan türkiye iran 80 tane nükler bulunan hindistan kore ingiltere asıl tehlike bu zamanda altan sezsiz gelen cin rusyadır eğer abd cökerse cöküşü cinin elinden olacak meydan boş kalırsa müslümanlar tükürse orayı boğarlar 6 günlük arap israil savaşını iyi analiz et nolmuş mısır iclere doğru ilerlerken italy abd mısır limanındaki bütün mısır donanmasını bombalamış

katılmıyorum hocaya o onun görüşleri onu bağlar lübnanda gördük israil gücünü darmadağın oldu okadar basitmi bütün dünyaya nükler bomba atmak oldu attı irana bir tane nükler komple bitirdimi bizede suuda mısıra PAKİSTANA MALEZYAYA VSİRE VSİRE ATMASI LAZIM BOMBAYLA OLSA BU İŞLER CECENİSTAN AFGANİSTANDA BOMBALANMADIK YERMİ KALDI NOLDU İSLAM PESMİ ETTİ DEVAM İNŞAALAH GÜCLENEREK
 
İZZETLİ Çevrimdışı

İZZETLİ

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
israil nükleher bomba atar çünkü onların başka çareleri kalmaz çok iyi düşünüp hareket etmek lazım ve duyduğum kadarıyla 200 üzerinde nükleer bombası varmış ve eminim her biri fırlatılmaya hazır bekliyordur ve rotalarıda bellidir
 
C Çevrimdışı

caner ozek

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Bunları batı yanlısı haber kaynaklarına bakarsanız anlamanız kolaydır.

Kardeşim, bütün yazının özeti işte bu cümle. Batı ve batı yanlısı haber kaynakları.. İşte malesef görmek istemediğiniz şey, bütün bunların batının güdümündeki basından gelenler olduğu.

Diyorsun ki: "Tunus, Libya, Mısır, Suriye, Yemen, Ürdün ve arap ülkelerin başındaki diktatörler tamamen abd kuklalarıdır.

Böyle söyleyen birisinin, siyasetten hiç anlamadığı ve basından duyduğundan başka bir şey bilmediği çok açık. Asla hakaret olsun diye söylemiyorum, gerçekten de sadece onların gösterdikleri şekilde görüyorsunuz. Muammer Kaddafi mi ABD kuklasıydı? Az çok tarih bilen birisi, bu söze güler. Muammer Kaddafi'ye Allah rahmet eylesin. O hep, Batı karşıtı politika izledi ve onlara fayda sağlayacak şeylerden uzak durdu; onlarla anlaşmadı. Keşke sadece medyadan duyduklarınla bir kimseyi zalim veya ABD kuklası olarak ilan etmeseydin...

Sadece şu videoda anlatılanlar, Libya'daki yönetim hakkında az çok bilgi edinmemizi sağlar.
Kaddafinin Libya Halk?na 42 Y?ll?k Zulmü.Böyle Zulm Bize de U?rasa Ke?ke - YouTube

Biliyorum. Televizyonlardan, devrim yapan insanların "Allahu Akbar" nidalarını duymak ve "Şeriat geliyor!" demek hoşunuza gidiyor. Bunlar hangi muslimin hoşuna gitmez ki? Fakat birde bunların, görünmeyen ve küffar tarafından bilinen yüzü var. Doğrusu şu ki; basın, halkları istediği gibi yönlendirebilir. Basın, halkları istediği gibi yönlendirebilir. Basın, halkları istediği gibi yönlendirebilir. İnsanlara öyle şeyler anlatılır ve gerçekler öylesine gizlenir ki, feraset sahibi olmayan halk kesim, aslında zulme uğramamış olmasına rağmen kendisini baskı altında hissedebilir ve meydanlara çıkıp, "Zulme karşıyız. Dikdötörlerin gitmesini istiyoruz." diye bağırabilir. Bu konuda bir çok örnek veririm de uzatmak istemiyorum.

11 Eylül'de, ticaret binalarının mucahidler tarafından yıkılmış olabilme ihtimalini de çok seviyorsunuz, biliyorum. Lider vasfıyla birisinin çıkıp, "Biz Filistin'de emniyeti yaşamadıkça, Amerika'dakiler de emniyette olmayı düşünmesinler." demesi, muazzam bir derecede gurur meydana getiriyor. Bunları ve bunlardan başka olan ve olmasını istediğiniz şeylerin, üzerinizdeki etkisini de çok iyi biliyorum. Fakat sizler ister görmeyin, isterseniz de görmezden gelmeye çalışın bir gerçek var. O da şu; Allah bizden yüz çevirdi ve bugün muslimin zillet içinde. Dünyada, ABD ve İsrail'in dediği oluyor.

Uçaklar, tanklar mevzuuna gelirsek.. Evet, dediğimin arkasındayım. Kesinlikle bu bir gerçek ki, ABD istemezse bugün bir tane bile uçak Türkiye'de UÇAMAZ.! İsrail isterse, Türkiye'deki uzaktan iletişimli olan sistemleri ve hava savunma sistemlerini durdurabilir. Kabul etsekte böyle, etmesekte böyle...

Bu Komutan?m?z? Fazla Ya?atmazlar Helal Olsun Pa?am Sana. - YouTube

Allah Subhanehu ve Teala'nın kudreti ve iradesi mevzuuna gelirsek.. Uçak kalkmasa da, tank yürümese de, bir tane kurşun atılmasa da, Allah vaadini yerine getirmeye KADİR. Çok yakın zamanda, Allah'ın izniyle, İslam tüm dünyaya hakim olacak. Fakat bu, ne Mısır'a şeriatın gelmesiyle olacak.. Ne Libya'nın zalim olmayan(!) bir yönetime kavuşmasıyla olacak.. Ne Afganistan'da, Çeçenistan'da veya herhangi bir bölgede iki tane kurşun sıkıp, üç beş kafiri öldürmekle olacak.. Ne Filistin'de taş atmakla olacak.. Bugün Ortadoğu coğrafyasında gördüğün İslami devletlerin belki de hepsi, bir seneye kalmadan yıkılacak. Savaş çığlıklarını duymamak için sağır olmak lazım. Bugünlerde İsrail Genel Kurmay Başkanı bir konuşma yaptı ve şöyle dedi: "En yakın zaman da Gazze'ye gerçek bir saldırı düzenleyeceğiz. Hiç bir direnişin ve provakasyonnu peşinde koşmayacağız. Direk olarak kontrolu sağlamak için ve düzenli bir şekilde gireceğiz." Benim kanaatime göre, bu olay, bahsettiğim büyük savaşın çıkmasına sebeb olabilir. Kabul etmeyebilirsin ama şu bir gerçek ki, İsrail çok fazla nükleer silaha ve yüksek bir teknolojiye sahib. Yakında göreceksin.. Avrupa ve Asya ülkeleri de iflas edecekler. Sen bunlara komplo teorisi diyebilirsin. Ama çok yakında bunlar gerçekleştiği zaman anlayacaksın.. "Saçma geliyordu ama gerçekten de oldu ya..." diyeceksin. Ben bu konuda hiç kimseyle tartışmam bile. Nasıl ki bir ateistin, "Allah yoktur." demesiyle, Allah yok olmuyorsa, bize inanmayanların "Komplo teorisi." demesiyle de, komplo teorisi olmaz. İmam El Mehdi'nin, İsa'nın ve Deccal'in çıkacağına inandığım gibi, buna da inanıyorum. En doğrusunu Allah bilir. Hala bir umutla o günleri görmemeyi umuyorum. Her ne kadar İsa ve El Mehdi beni cezbetse de, Deccal'in fitnesinden ve imanımı kaybetmekten olan korkup, bunları görmek istememeye beni itiyor.

Ben televizyon izlemem. Gazete okumam. Hele hele "Radikal İslamcı" görünen ve gördüğüm web sitelerinden ve TV kanallarından asla bir şey dinlemem. Bakarsam da, muslime ne anlatılıyor; muslimin nereye doğru gidiyor; bu haberin sonucunda muslimin nasıl bir şekle girer, nasıl bir şekilden çıkar..? Bunları anlamak için bakarım. Amerika ve Avrupa kaynaklı olduğunu kesin bildiğim kaynaklara bakarım. Feraset sahibi olduğumu düşünüyorum. Onlar ne konuşuyorlarsa, sahiblerinin iyiliği için konuşuyorlardır ve benbunu kesin olarak biliyor olurum. Benim tercihim her zaman bu oldu. El Cezire'nin gerçekten kime hizmet ettiğini bilmiyorum. Kanal 7'nin gerçekten kime hizmet ettiğini bilmiyorum. Ama CNN ve Kanal D'nin kime hizmet ettiğini çok iyi biliyorum. Fox'un da kime hizmet ettiğini çok iyi biliyorum. Ve eğer oralarda bangır bangır, "İslami terör örgütleri Dünya Ticaret Binalarını vurdular." diyorsa, işlerine öyle geldiği için bunu söylüyorlardır. Arkasından da, "Terörist başı Usame Bin Ladin'in yakalanması ve terör örgütünün tasviyesi için Nato, Afganistan'a asker gönderecek." diyorsa, bilirim ki Ticaret binalarının yıkılması, işte buna zemin hazırladı. Yanlış anlaşılmasın. Usame Bin Ladin'e veya El Kaide'ye terör örgütü falan demiyorum. Allah'a bıraktım, en doğrusunu o bilir. Ben sadece, olaylara bakış açımı anlatmaya çalışıyorum.

Biraz uzun oldu kardeşim, hakkını helal et. Bu kardeşin için de dua et. Eğer yanlış şeyler düşünüyorsam veya eksiklerim varsa, Allah Teala bana en güzelini öğretsin ve hatalarımı affetsin. Siz kardeşlerim için, daha da fazlasını versin ve bizi Muhammed'in bayrağı altında haşr etsin. -Sallallahu aleyhi ve sellem.-

Selam..
 
Aseerun Çevrimdışı

Aseerun

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Kardeşim, bütün yazının özeti işte bu cümle. Batı ve batı yanlısı haber kaynakları.. İşte malesef görmek istemediğiniz şey, bütün bunların batının güdümündeki basından gelenler olduğu.

Diyorsun ki: "Tunus, Libya, Mısır, Suriye, Yemen, Ürdün ve arap ülkelerin başındaki diktatörler tamamen abd kuklalarıdır.

Böyle söyleyen birisinin, siyasetten hiç anlamadığı ve basından duyduğundan başka bir şey bilmediği çok açık. Asla hakaret olsun diye söylemiyorum, gerçekten de sadece onların gösterdikleri şekilde görüyorsunuz. Muammer Kaddafi mi ABD kuklasıydı? Az çok tarih bilen birisi, bu söze güler. Muammer Kaddafi'ye Allah rahmet eylesin. O hep, Batı karşıtı politika izledi ve onlara fayda sağlayacak şeylerden uzak durdu; onlarla anlaşmadı. Keşke sadece medyadan duyduklarınla bir kimseyi zalim veya ABD kuklası olarak ilan etmeseydin...

Sadece şu videoda anlatılanlar, Libya'daki yönetim hakkında az çok bilgi edinmemizi sağlar.
Kaddafinin Libya Halk?na 42 Y?ll?k Zulmü.Böyle Zulm Bize de U?rasa Ke?ke - YouTube

Batı yanlısı haber kaynaklarına bakmanızı Libyada ki şeriattan duydukları rahatsızlığı farketmeniz için söylemiştim. Yoksa ben tv izleyen bir insan değilim. Ama fikir edinmek açısından zıt görüşteki haber kaynaklarından incelerim.
Muammer Kaddafi'nin ve diğerlerinin abd kuklası olmadığını söylüyorsunuz.. ve benim basın kaynaklı konuştuğumu..
Şunu söyleyeyim ben özellikle türk basınını takip etmem. Bunları Şeyhlerin konuşmalarından, makalelerinden öğreniyoruz ve gerçekleri görüyoruz elhamdulillah. Şuan dünyada abd'nin en iyi istihbarat kaynağının Ürdün olduğunu biliyormusunuz? Hatta Şeyh Abdullah Azzam'dan, Şeyh Zerkavi'nin şehadetine vesile olan... (Humam el Belavi'nin röportajını izlerseniz ürdün istihbaratının cürümlerini ve ne kadar abd kuklası hain bir devlet olduğunu anlarsınız.)
Yemen'de abd istedği mekanı bombalatıyor, istediği insanı ortadan kaldırtabiliyor. Başkanı Salih tamamen onların isteklerinde göre hareket ediyor. Şeyh Enver el Evlaki'nin röportajını izlediğinizde Yemen devletinin abd ile ilişkileri anlarsınız. Şeyh Yemen devletinin bilinmeyen taraflarını açıklıyor. Allah şehadetini kabul etisn..
Bu videolar çok önemli ve sahih kaynaklardır.
Gelelim Kaddafi'ye.. size bir haber metni sunuyorum;
" Libya'nın başkenti Trablus'un özelliklke El Kaide üyelerinin ve İslamcıların tutulduğu ve 1996 yılında 1200 El Kaide üyesinin Kaddafi tarafından katledilmesiyle bilinen Ebu Salim cezaevi tamamen boşaltıldı.
Üyeleri genellikle Afgan-Rus savaşında Ruslara karşı savaşan ve ABD işgalinde de Taliban'ın yanında direnen Küresel Cihadcılardan oluşan El Cemaatul Mukatele (CihadCemaati) üyelerinin çoğunlukta olduğu Ebu Salim cezaevinden tam 40 bin diğer bir cezaevinde ise 25 bin mahkum serbest bırakıldı."

Siz zulmü sadece ekonomik boyut olarak mı algılıyorsunuz? Elektrik, su yu bedava vermiş demek zulüm yapmıyormu demektir? Bu katledilen müslümanların ve senelerdir içeride bulunan müslümanların suçu neydi?? Olaylara objektif bakmalısınız. Kaddafi zalim ve hain birisidir ve cezasını da en güzel bir şekilde buldu..

Heralde ülke diktatörlerinin batıya karşı yukarıdan havlamalarını gerçekçi bulmuyorsunuzdur umarım.

Suriye'ye gelecek olursak, Esad ihvan'a karşı en sert diktatör olmasına rağmen (Sadece onun döneminde 17.000 den fazla kişi tutuklandı Suriye İnsan hakları raporuna göre)
sırf siyonistere düşman(!) olduğu için Hamas'a izin veriyor ülkesinde.. İhvana karşı olan bir insanın Hamas'ı barındırması ne kadar mantıklıdır? israil'e meydan okuyor güya.. Şuan Golan tepelerindeki İsrail sınırlarını kim koruyor sanıyorsunuz; ESAD! Bunlar yukarıdan havlarlar aşağıda aslında köleden başka birşey değildirler.

Mısır ve diğer ülkelerinin de ne kadar batı kuklası olduğunu tek tek yazmama gerek yok sanırım. Şunu merak ediyorum siz bunları basından öğrendiğimi iddia ediyorsunuz, hangi basın hangi medya bunları kukla zalim diktatör olarak veriyor??

Biliyorum. Televizyonlardan, devrim yapan insanların "Allahu Akbar" nidalarını duymak ve "Şeriat geliyor!" demek hoşunuza gidiyor. Bunlar hangi muslimin hoşuna gitmez ki? Fakat birde bunların, görünmeyen ve küffar tarafından bilinen yüzü var. Doğrusu şu ki; basın, halkları istediği gibi yönlendirebilir. Basın, halkları istediği gibi yönlendirebilir. Basın, halkları istediği gibi yönlendirebilir. İnsanlara öyle şeyler anlatılır ve gerçekler öylesine gizlenir ki, feraset sahibi olmayan halk kesim, aslında zulme uğramamış olmasına rağmen kendisini baskı altında hissedebilir ve meydanlara çıkıp, "Zulme karşıyız. Dikdötörlerin gitmesini istiyoruz." diye bağırabilir. Bu konuda bir çok örnek veririm de uzatmak istemiyorum.

Basın aslında devrimlerin çoğu yüzünü yansıtmıyor. Çok az bir kısmını biliyoruz ne yazık ki.. Benim Suriye konusunda biraz bilgim olduğu için onu örnek vereceğim. Şuan basında çıkanların %1 bile olmadığını söylüyor orda yaşayanlardan birisi.. Diyorsunuz ki zulme uğramamış halk kesimi kendisini öyle hissedebilir. Subhanallah! Vallahi bizim olaya muşahede olduğumuz kadarıyla bile ne zulümler dönüyor ortada.
Suriye'de Hafız Esad'dan sonra ülkedeki olağanüstü hal ne demektir biliyormusunuz? Devlet istediği kişiyi (özellikle islamcılar için geçerli) tutuklayabilir ve hiç bir sorgu sual olmadan kendsini öldürebilir veya senelerce hapishanelerde tutabilir, yine bu kanunun maddelerine göre Müslüman kardeşlerden olmak idam suçudur. Arap ülkelerine gitme imkanınız oldu mu hiç bilmiyorum ama orda ÖZGÜRLÜK adına hiçbir şey yok.. Sİz burda oturup rahat bir şekilde hükümeti eleştirebilirsiniz ama orda bu ölüm sebebidir. Ordaki müslümanların ne kadar zor durumda olduklarına ben şahid oldum. Ve vallahi geç bile kaldılar ayaklanmakta...
Bana bir ülke söyleyin orda zulüm yoktu bu halk boşuna ayaklandı diye...?

Bu devrimlerin küffar yüzü nedir peki? Veya basın bize bunları gösteriyor(!) da neyi saklıyor ? Buyrun açıklarsanız bilgilenmiş oluruz..

11 Eylül'de, ticaret binalarının mucahidler tarafından yıkılmış olabilme ihtimalini de çok seviyorsunuz, biliyorum. Lider vasfıyla birisinin çıkıp, "Biz Filistin'de emniyeti yaşamadıkça, Amerika'dakiler de emniyette olmayı düşünmesinler." demesi, muazzam bir derecede gurur meydana getiriyor. Bunları ve bunlardan başka olan ve olmasını istediğiniz şeylerin, üzerinizdeki etkisini de çok iyi biliyorum. Fakat sizler ister görmeyin, isterseniz de görmezden gelmeye çalışın bir gerçek var. O da şu; Allah bizden yüz çevirdi ve bugün muslimin zillet içinde. Dünyada, ABD ve İsrail'in dediği oluyor.

Evet müslümanalr zillet içindedir ama unuttuğunuz bir hadis var; İmran bin Husayn'dan (r.a)Rasulullah'ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Ümmetimden bir taife, hak üzere savaşmaya devam edecektir. Onlar kendilerine düşmanca davrananlara karşı galiptirler. Öyle ki,bunların sonuncusu Mesihu'd-Deccal'e karşı savaşacaktır." (Sünen-i Ebu Dâvud, 2170 )

Son olarak şunu söyleyeyim; ABD'nin her işine gelen bizim aleyhimize olacak diye birşey yoktur. 11 Eylül'ü Allah'ın izni ile 19 mücahid gerçekleştirdi ve bu Abd için ekonomik, toplumsal, güvenlik ve bir çok açıdan yıkım oldu. Her ne kadar müslümanlara "biz yaptırdık!" imajını vermeye çalışsalarda ve dünyada inanan nadir ülkelerden birisi olsakda.. İşte medyayı burda iyi kullanıyorlar ve müslümanlarında kendilerini süper güç(!) olarak görmelerini sağlıyorlar.

BBC gözüyle 11 Eylül sald?r?lar?n?n ekonomik bilançosu - YouTube

Şuan müslümanların yaptığı iki kurşun sıkıp üç beş kafiri öldürmek değildir. Mucahidler hem ekonomik hem toplumsal hem de askeri güç bakımından düşmanlarıyla savaşıyorlar. Bunları küçük göremezsiniz.. Allahu teala bunların elleriyle İslam'ı galip getirecektir biiznillah. Ve bu cephelerde yenildiklerini düşman kendiside itiraf ediyor. Cıa ajanının bu konuşmalarını dinleyin;
El Kaide Daha m? Güçlü? CNN - Michael Scheuer - YouTube
Usame Ola?anüstü Birisidir - CIA Ajan? - Michael Scheuer - YouTube

Mucahidlerin gücü bizlerin bildiğinden daha fazla emin olun. İşte burda basın bizi yanıltıyor diyebilirsiniz. Çünkü düşman bile ne kadar güçlü olduğumuzu bizden daha iyi biliyor.
Biraz uzun oldu kardeşim, hakkını helal et. Bu kardeşin için de dua et. Eğer yanlış şeyler düşünüyorsam veya eksiklerim varsa, Allah Teala bana en güzelini öğretsin ve hatalarımı affetsin. Siz kardeşlerim için, daha da fazlasını versin ve bizi Muhammed'in bayrağı altında haşr etsin. -Sallallahu aleyhi ve sellem.-
Selam..

Amin kardeşim. Allah olaylara rızası doğrultusunda bakmamızı nasip etsin.. Ve aleykum selam..
 
Aseerun Çevrimdışı

Aseerun

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Şeyh Ebu Yahya el Libi'nin Kaddafi öldürülmeden önce vermiş olduğu beyanat: Kaddafi'ye: Yeşil kitabın ve ailenle defol git


LİBYA’DAKİ HALKIMIZA
O hâlde, ey hakîkat yolunun yolcusu! Tek başına kalmış olsan bile cihâdı terk etme, zâlimlere karşı Allah yolunda savaş! Unutma ki sen, ancak kendi eylemlerinden sorumlusun. Bu sorumluluğun gereği olarak, bütün inananları cesaretlendirerek savaşa teşvik et ve hiçbir zaman ümidini yitirme; çünkü siz üzerinize düşeni yaptığınız takdirde, Allah kâfirlerin gücünü kıracaktır! Unutma ki, Allah’ın kudreti sınırsız, cezâsı da pek çetindir!
( Nisa/84.)

Tağut, zalim, dine savaş açan ve içinde bulunduğumuz günlerde yuvaları tek tek dağılmaya başlayan sistemleri Allah’ın bu sözü ne de güzel anlatmaktadır:

Derken, kendilerine yapılan bu öğüt ve uyarıları unuttular; Biz de cezâ olarak, başlarındaki sıkıntı ve belâları kaldırdık ve önlerinde bütün nîmet ve refah kapılarını ardına kadar açtık. Ve nihâyet, kendilerine bahşedilen bu zenginlik ve nîmetler yüzünden küstahlık edip şımardıkları ve Allah’ı, âhireti unutarak zevk ve sefaya daldıkları bir sırada, bir âfet, bir deprem, bir kaza, bir hastalık, bir ölüm ile onları ansızın yakaladık; ve işte o anda, bütün ümitleri sönüverdi! Böylece, zulüm ve haksızlık eden toplumların kökü kazındı ve târih sahnesinden silinip gittiler. Öyleyse, zâlimlere hak ettikleri cezâyı veren ve iman eden kullarını kurtarıp yücelten âlemlerin Rabb’i Allah’a hamd olsun!

Belki de bu sistemler sürekli ayakta olacaklarını düşündüler. Güçleriyle, istikrar ve imkânlarıyla gururlandılar. Liderleri değişik lakaplar aldı, büyüklendi ve böbürlendiler. Saltanatlarını bölgenin her karışına yaydılar. Zannettiler ki güçleri her yere yeter. Hepsi de halkını her fırsatta şuna çağırdı:

Firavun şöye dedi. Ey halkım! Mısır’ın yönetimi benim elimde değimli? Ayaklarımın altında akan şu nehirler, kanallar benim değil mi? Görmüyor musunuz? Zuhruf/51

Onlar isyankârlıklarına, açık zulümlerine, Müslüman halkları zayıf kılacak şekilde kendi hevâlarına göre parti ve gruplara ayırmalarına rağmen utanmadan, tüm güzelliklerin kaynağı olduklarını halka izzet, şeref ve özgürlükleri veren kişiler olduklarını, kendileri olmasa bu halkların zayıflık ve güçsüzlük içerisinde olacaklarını iddia ediyorlar. Aynen kendilerinden önceki liderleri ve model aldıkları Firavun’un söylediklerini söylüyorlar

Ben size sadece kendimce uygun gördüğüm görüşü bildiriyor ve size tutulması gerek doğru yola iletiyorum. Mümin/29

Ancak bu zulüm ve isyankârlıklar ne kadar uzarsa uzasın ve ne kadar ağını yayarsa yaysın gerçeklere galip gelemez, hakikati ortadan kaldıramaz. Bu yönetimler ellerindeki devasa basın-yayın araçlarına rağmen, gece gündüz Allah’a hamd eden, bakanların gözlerini kamaştıracak şekilde yüzleri aydınlananların varlığını engelleyemediler. O zalimler bilmelidirler ki Allah’ın emri indiğinde ondan dönüş yoktur, hiçbir güç ve korkak yalancılar ondan kurtulamaz.(Allah bir topluluk için de kötülük isterse, onu geri çevirecek kuvvet yoktur. Artık Allah’tan başka kendilerini koruyacak kimse olmaz. Rad/11

Olan biten budur ancak hani bakıp da ibret alacak veya öğüt alacak olanlar?

Peki, günümüz inkârcıları yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı ki, bu ibret verici manzaraları görsünler de, düşünebilecekleri bir akla, gerçeğin sesini duyabilecekleri kulaklara ve doğruyu görebilecekleri gözlere sahip olsunlar? Çünkü unutmayın ki, sâdece kafalardaki gözler kör olmaz; fakat asıl gönüllerdeki gözler kör olur ki, işte en büyük felâket budur! Zira kör sadece, gözleri görmeyen değildir. Asıl kör olan; kalbi kibir, cehalet, inat, önyargı perdeleriyle örtülmüş olduğu için gerçeği göremeyen, hakikati idrak edemeyen kişidir. Hac/46)

Hal böyle iken fitilin ucu Tunus’ta ateşlendi. Öyle ki oradaki zalim ve bedbaht sistem; yaratıcıya savaş açmış, insanları aşağılayıp zulmetmekte, haklarını gaspetmekte ve halkı en ufak haklardan bile mahrum bırakmaktaydı. Bu rejim insanın düşünebileceği en çirkin durumdaydı. Bu sistem, zulüm ve kandırmalarını sürdürüp zevk, sefa, yalan ve sarhoşluk içerisindeyken, her şeyin sahibi olan Allah da mühlet veriyordu. Bunlar kendilerini öven ve destek veren haçlı ülkeleri ile işbirliği yaptılar. O ülkeler ki kendilerini açık bir acziyet içerisine sokuyor ve ülkelerine demokrasi adı altında istedikleri her türlü necis kurumu yerleştiriyorlardı. Böyle bir durumda bu temiz halkın çaba gösterip karşısında hiçbir şeyin duramayacağı bir direniş sergilemeleri gerekiyordu. Onlar dinlerini de dünyalarını da bozacak zulümleri, baskıları ve ezilmeleri tattılar. Bunun için korkacakları hiçbir şey yoktu.
Tağutların durumu bir gecede ters düz oldu. Yeryüzü bütün genişliğine rağmen kendilerine dar gelmeye başladı. Saltanatları, hazineleri, malları ve diğer varlıkları bunlara engel olamadı. Hatta dostları dahi onları bırakıp kendilerini köpek yerine dahi koymadılar. Zeynel Abidin Bin Ali kendisiyle işbirliği yapan Suudi ailesi haricinde hiçbir yerde sığınak bulamadı. Suud yönetimi ki kendileri gibi tağutların dışında hiç kimseye kalpleri yumuşamaz, insanlıkları görünmez. Ve onlar ki Allah’ın dostlarına zulmettiler. Heva ehlinin yalan dolan fetvalarıyla Allah’ın taraftarlarını saf dışı bıraktılar. Suud zalimine karşı duran mücahidlere karşı bu satılık alimler şu hadisi delil getiriyorlar “Ayr dağından Sevr dağına kadar olan yerler Medine’nin haremidir. Ve şu ayet ile zalim Suud’u korumaya çalışıyorlar. Her kim orada (Harem) Kitap ve Sünnet’e aykırı bir iş yapanları veya bidat çıkaranları korursa Allah’ın, meleklerinin ve bütün insanların lâneti onun üzerine olsun. Allah Teâlâ kıyamet gününde o kimsenin ibadetlerini ve tövbesini kabul etmeyecektir’’ asıl bu zalim tağutlar ki dünyadaki herkes, gerek Müslüman olanı ve gerek kâfir olanı yaptıkları zulümleri, kötülükleri biliyor. Artık yüzlerine hakkı söylemeyecek misiniz? Bu temiz halkın tecrübesi diğer halklara da örnek oldu, onlar ancak kendilerine musallat olanları değiştirerek bulundukları durumdan kurtulabilirler. Güçlü olan Mısır halkı batıyı ve doğuyu sarsacak bir kıyamda bulundular, bu kıyam ki Mısır’ın güzel halkına değişik zulümleri tattıran yeryüzünün firavunlarından biri olan Hüsnü Barak’a karşı yapıldı.
Allah kendi selefleri olan Mısır’ın eski yöneticiler hakkında şöyle buyuruyor;

Doğrusu Firavun ülkesinde zorbalık yaptı, büyüklük tasladı. Halkını çeşitli fırkalara ayırdı. Onlardan bir topluluğu, erkek evlatlarını kesmek, kız evlatlarını ise hayatta bırakmak suretiyle özellikle zayıflatmak istiyordu. O bozguncunun teki idi.

Hüsnü Mübarek hapishaneleri doldurdu, önderleri sürüp öldürdü, dine savaş açtı. Açıkça ve gizleme ihtiyacı duymadan en büyük din düşmanları olan Amerika ve Yahudilerin yanında saf aldı. Mısır’ı, istedikleri gibi ifsad edip diledikleri herşeyi yapmak için onlara açtı. Bunlar olurken zavallı halk bir lokma bulmak, ailesini geçindirmek için gece gündüz uğraşarak zar zor geçiniyordu. Bu tağutlar zayıflara acımadılar, fakirlere merhamet etmediler, muhtaçlara bakmadılar, yoksula yönelmediler. Hatta aksine halklarının açlığını daha da arttırdılar. Gazze’yi kuşattılar, yer üstünden ve altından halkına bütün kapları kapadılar. Bütün bunları Yahudilerin rızasını kazanmak ve o pis oluşumlarını korumak için yaptılar.

Bıçak kemiğe dayandığı ve Allah’ın kaçışı olmayan hükmü uygulanmaya başladığı anda; bu halk aslan gibi yardımlaşıp birbirlerini destekleyerek zulmü kaldırmak, kaybedilmiş değerlerini elde etmek için kıyama kalktılar. Sabredip sebat ettiler, dik durup kalıp çarpıştılar. Orta Doğu ülkelerin deki isyanlar nedeniyle özellikle Amerika başta olmak üzere batı ülkeleri hayrete düştü. Gözleri önünde vefakâr işbirlikçisi ve itaatkâr kulu üstünlüğünü kaybediyor, yönetimini yitiriyordu. Mübarek halkın sebatı, fedakârlığı ve onurlu duruşu karşısında direnemedi, selefleri gibi silinip tarihin çöplüğüne atıldı.

Ve dünyada ebedi kalmak, dünyaya kazık çakmak için yapılmış piramitlerle simgelenen saltanata ve muazzam ordulara sahip o zâlim diktatöre, kazıklı Firavuna! Rabbinin yaptığını görmedin mi? İşte Allah, bunların hepsini cezâlandırıp yok etti! Çünkü onlar, egemenlik kurdukları ülkelerde hak ve adâlet sınırlarını çiğneyerek olabildiğince azgınlaşmış, Ve büyük bir ahlâkî yozlaşmaya, çürümeye yol açarak, oraları fesada boğmuşlardı. Bu yüzden Rabb’in, kimini kasırgayla yok ederek, kimini bir depremle yerin dibine geçirerek, kimini denizde boğarak üzerlerine peş peşe azap kamçıları yağdırdı! Bundan sonraki zâlim toplumları da benzer nice felâketlerle cezâlandıracaktır. Çünkü Rabb’in, kullarının her hâlini her an gözetlemektedir (Fecir/10–14 )

Daha sonra Peygamber’e (s.a.s) iftira atan bu asrın yalancı Müseyleme’sinin sırası geldi. Kaddafi iki azı dişin arasında kaldı. Batısında Tunus, doğusunda da Mısır. Bütün bunlar Libya halkı onun elleriyle 42 yıldan fazla bir sürede yeryüzü halklarının nerdeyse görmediği tarzda, kötülükleri ve köleliği tattıktan, halkı çürümüş, batıl ve kokuşmuş fikirlerine, pervasız politikasına ve ahmakça görüşlerine alet ettikten sonra oldu. Şayet Allah halkın kıyamına maruz kalmadan bu pis zalimin sağlam kalmasını, yatağında ölmesini dileseydi, bu nesilden nesile geçecek bir utanç olurdu. Ancak Allah inananlara yol açtı. Her şey onun elin dedir. Kaddafi’nin ahmaklık ve tuhaflıklarının bir sonu yok, denediği sefih tgecrübeleri bitmez ahmaklıkları bitmiyor, zulmü de birbirinden karanlıktı. Bununla beraber gün geçtikçe zulmü ve saygısızlığı artıyor, kendi oğullarını insanlara ve ülkenin mallarına musallat etti. Onlar da fesadı yaydılar, kendi mallarıymış gibi halkın zenginliklerine ellerini uzattılar. İnsanları da kendi köleleri gördüler, yaptıkları sorgulanmazdı. Ortalığı dağıtmak için suç çetelerini yaydılar, haddi hesabı olmadan kimini yakalıyorlar, kimini öldürüyorlar, yakıp yıkıyorlar, korkutuyorlardı. Libya halkı zulmü ve aşağılamayı durdurmak için komşularından esinlenerek, atalarının cesurluklarını ihya ederek ayağa kalktı.

Bu kara sistem, zalim olan benzerlerine ilhak olma yolunda bozulmaya başladı, bunun için de var gücüyle elinde kalan son mallara musallat olmak için son hilelerine sarılıyor. Ancak heyhat! Öç alma vakti geçti gitti. İnsanların kalplerine korku salan bu putun kendisini korku sardıktan sonra, bu kayanın karşısında fedakârlık yaparak, cesaretle katı bir duruş sergilediler. Bu halk Bingazi’de, Beyda’da, Derna’da, Cidabya’da, Trablus’ta, Misrata’da, Zaviye’de ve diğer şehirlerde duruşunu kayıtlara geçirdi. Onlar tehditlere boyun eğmediler, vaatlere aldanmadılar, boş ve yalan şeylere yönelmediler. Bu halk; ülkeyi bölen, insanları aşağılayan sisteme asalet oklarını attılar, sen, çocukların, soyun, askerlerin ve yeşil kitabınla tarihin en pis çöplerine atılacaksınız. Allah’ın bu ayeti seni içermektedir.

Mal ve ailesiz, tek olarak yarattığım, sonra çok mal, servet ve etrafında dolaşan oğullar verdiğim, her türlü imkânı önüne serdiğim o adamın hakkından gelmeyi sen bana bırak! Hala da açgözlülükle imkânlarını daha da artırmama hevesleniyor. Hiç heveslenmesin! Çünkü o bizim ayetlerimize karşı inatçı kesildi. Müzemmil/11-16

Bu kırk yıl ömrünü geçirdin ey şerrin babası! Malının haddi hesabı yok. Oğulların var, saltanatına mühlet verildi, sense büyük günahlarını arttırmaktan başka bir şey yapmadın. İşte bugün sen çağırıyorsun ama elinde ki mal kopuyor, (servetim, malım bana fayda etmedi. Bütün gücüm, iktidarım yok oldu gitti. Hakka/27–28.

Ellerin kurusun ve yine ellerin kurusun! Kaybol git! Kimse sana üzülmez.

Böylece, Firavun ve ordusu, sahip oldukları bütün güzellikleri geride bırakarak Kızıldeniz’in karanlık sularına gömüldüler! Onlar arkalarında neler bırakmışlardı neler; meyvelerle dolu yemyeşil bahçeler, şırıl şırıl akan pınarlar, Cömertçe ürün veren ekinlikler, lüks ve konforlu saraylar, Ve içinde sefa sürdükleri daha nice nîmetler... İşte böyledir zâlimlerin âkıbeti… Ve onların ardından, başka bir toplumu bu nimetlere varis kıldık. Firavun ve ordusu öyle büyük bir lânete uğramıştı ki, ne gök ehli ağladı arkalarından, ne de yeryüzü sâkinleri; kendilerine tövbe etmek için ikinci bir fırsat da verilmedi! (Duhan/25–29)

Ey! Vefalı kabileleriyle gururlu halk! Rabbinden yardım dileyerek, hedefini belirleyerek, sözünü yenileyerek, amacını kastederek şüphe ve endişe olmaksızın yoluna devam et. Kaddafi’yi utanç köşesine atın! Çünkü geri adım atmanın ve dönmenin sonucu, daha önce başınızdan geçenden daha şiddetli, daha zalimce, olacaktır. Artık yarım çözümlere yer yoktur. Ölüm tek bir defadır, arzulayanın arzusu nispetinde arzular ve endişe edenin endişesi nispetinde endişeler gerçekleşir.

‘’dilediğin şeref için ezilirsen
Yıldızların ötelerine aldanma!
Küçük bir şey için ölmenin tadı
Büyük bir şey için ölümün aynısı’’

Sonra bu davetim Libya’da kalan salih âlimler, öğütçü davetçiler, ihlas sahibi entellektüeller ve namuslu gençler içindir. Onların yapması gereken bu devrimden sonra en güzel meyveleri ekmektir. Bütün bu uğraşıdan, fedakârlıktan ve yorgunluktan sonra bu devrimi kendi çıkarlarından başka bir şey bilmeyen, kendi isteklerinden başka bir şey bilmeyen, kendi şehvetleri dışında başka bir şey arzulamayan işbirlikçilerin ellerine bırakmasınlar. Çünkü onlar size zulmederler, kanlarınızı akıtırlar ve çabalarınızı boş çıkarırlar. Ve silahlarınızı kendi ellerinizde bulundurun, gücünüz yettiği kadar toplayıp biriktirin, ama sakın ha, sakın! İfrata gitmeyin, silahları suç aletlerine çevirmeyin. Vallahi bu zalimler halklarının silahlarını almadan onları zelil edemediler. Onların güçlerini aldılar, sürüler haline getirdiler, sonra savunma olmaksızın alıp kestiler. Kaddafi ve çetesi bu silah açısından sizden daha güvenilir değildir. Kullanmada da sizden daha usta değildir. İnsanları korumada da sizden daha hırslı değiller. Bu silahları onlara serbest bırakıp size yasaklayabilecek olan kim? Bu silahlar hakkı gerçekleştirme de, mazluma yardımcı olmada, haramlara engel olmada size yardım aracı olsunlar. Ama bu silahlarla haram kanları akıtmaktan, ya da masum kişilere zarar vermekten veya insanların evlerini, mallarını ve dükkânlarını yıkmaktan ya da iç savaşa sebep olmaktan sakının!

Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur.
Muhakkak ki sizin kanlarınız, mallarınız ve ırzlarınız birbirinize haramdır.

Evet, bu şekilde haklar iade edilir, zulüm kaldırılır, tağutlara engel olunur, zalimler ortadan kaldırılır. Allah her şey için bir müddet belirlemiştir. Bu evrenin bir metodu vardır, bunu takip eden amacına ulaşır, takip etmeyen ise ulaşamaz. Bedel ödenmeden izzet olmaz, fedakârlık olmadan şeref olmaz. Korkaklar, öne atılan bir kalbe ve gururlu bir kişiliğe sahip olmadan kılıçtan ve mızraktan müstağni kalmaz. Zeki ve cesur bir kalbe, namuslu bir kişiliğe sahip olursan zulümler senden uzak kalır. İzzeti isteyen kişi şanlı yaşar, ya da yok olur gider.

Bir toplum kendi özündeki nitelikleri değiştirmediği sürece, Allah onların durumunu -ister iyilik, ister kötülük yönünde olsun- değiştirmez. (Rad/11)

Kullara musallat olmuş olan, ateş ve demirin gücünü bulunduran, isteklerini ve politikalarını uygulamada askerlerine başvuran bu sistemlerin; bu yaptıklarından ve krallıklarından; kendilerini caydıracak bir güç veya fedakârlıkla karşılarında boyun eğmeden duracak birileri olmadan vazgeçmeyeceklerini öğrendik. Onların iktidarda kalmasının bedeli iktidarlarını düşürmenin bedelinden kat kat daha ağırdır. Öncede sonrada hüküm ancak Allah’ındır.

Allah azze ve celle şöyle buyuruyor;

Deki mülkün gerçek sahibi olan Allah’ım sen mülkü dilediğine verirsin ve mülkü dilediğinden geri alırsın. Dilediğini yüceltir, dilediğini de alçaltırsın. Her türlü iyilik senin elindedir. Gerçekten sen her şeye kadirsin
(Ali İmran/26)

Sıkıntıları, baskıları, korkuyu geçmite yaşayıp ve hala yaşayan Müslüman halkımız bilsin ki kendilerinin gerçek mutluluğu, refah içinde olmaları ve sade özgürlükleri gerçek bir şekilde kulların Rabbi olanın şeraitine dönmelerinden geçiyor. O şeriat ki adalet şeriatıdır, iyilik şeraitidir, rahmet şeraitidir, izzet şeraitidir, düzenleyici şeraittir, doğru yol şeraitidir.

Ayrıca bu kitabı sana her şey için bir açıklama, bir hidayet ve rahmet kaynağı ve Müslümanlar için bir müjde olarak indirdik. Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt verir
(Nahl/89–90)

Bütün beşeriyet, İslam’ın dışında rahatına kavuşmak için çaba gösterdiği sürece; sıkıntının, darlığın, sefaletin, yokluğun ve zulmün dışında başka bir şey bulmaz. Her ne kadar bu zulüm zalime ve daha zalime göre değişse bile. Dereceleri değişik olsa bile şer şerdir.

Allah c.c şöyle buyurmuştur;
erkek veya kadın, mümin olarak kim iyi amel işlerse, onu mutlaka güzel bir hayat ile yaşatırız. Ve mükâfatlarını, elbette yapmakta olduklarının en güzeliyle veririz. ( nahl/97 )

Ve yine şöyle buyuruyor;
Kim benim hidayetime uyarsa o sapmaz ve bedbaht olmaz. Kimde beni anmaktan yüz çevirirse şüphesizi onun sıkıntılı bir hayatı olacak ve biz onu, kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz (Taha/123-124)

Bunun üzerine; işbirlikçi ve bozguncu bu sistemlerin düşmesi gerçek değişim sürecinde son aşama değildir. Gerçekte bu bir adımdır, ardından başka adımlar gelecektir. Çabadır, arkasından başka çabalar olacaktır. Hepimiz doğru Müslüman’ın dilediği amaca ulaşacağız. O’da Allah’ın kelimesinin en üstün olmasıdır, adalet yayılsın, güvenlik gerçekleşsin, haklar korunsun, insanın değeri muhafaza edilsin, bunlar hepsi de ancak İslam Şeriatiyle mümkün olabilir. Onun dışında ki her şey susamışın su sandığı çöldeki seraptır. Yaklaştığında su olmadığını görür. Yolun ortasında duran kişi gideceği yere ulaşamaz. Davetçilerin, mücahitlerin, İslami cemaatlerin coşkularını kaybedip, vazgeçilmemesi gereken ve açıklanmasından utanılmaması gereken öncelikli amaçlarını unutmamaları gerekmektedir. Bu amaçlara davet etmeleri ve ulaşılması için çaba gösterilmesi gerekiyor, bu gün gerçekleşenleri usanmadan, yorulmadan, bozmadan ve geri dönmeden devam etmeleri için azık yapmaları gerekir. Bu direnişlerin gerçekleştirdiği en büyük şey; bu sistemlerin insanlar arasına yerleştirdiği korku ve paniği yıkmasıdır. Sistemler halkları o kadar korkutmuştu ki sağlarından, sollarından, önlerinden ve arkalarından geldiğini onları takip ettiğini iddia edip -yaptıklarına dikkat etmeleri, hareketlerinin takip edilmekte, sözlerinin dinlenilmekte olduğu korkusunu yaymışlardı. Bu devrimler bu korkuyu yıktı. Kendi halkına aslan kesilip, onları kendi isteklerine alet ediyorken bu gün zayıf ve savunmasız bir duruma düştüler. Halk değişimin yöntemini öğrendi, korku zamanının geçtiğini, bu liderlerin başkaldırdıkları zaman halklarının iradesi karşısında zayıf olduklarını, tamamıyla idrak etti. Israrın ısrarla karşılık bulacağını, arzuların çaba göstermeden gerçekleşmeyeceğini anladılar. Bütün zalimlerin kafasında kendilerinden bile daha güçlü olan, daha önceki seleflerinin portresi şekil alacaktır. Ve kendi mülklerinin ciddi bir direnişe ipotekli olduğunu, öncekilere ilhak olacaklarını anladılar. Bu tağutların kendi üsluplarıyla yaydıkları korku ve tehditlere rağmen bütün bu fedakârlıkları gösteren bu halklar, yollar açıldığı, hakikatler açığa çıktığı, bu yolun doğruluğunu teyit ettikleri zaman hak kelimesinin yücelmesi için ellerinden gelen çabayı göstereceklerdir. Çünkü bu halklar arasında büyük hayırlar vardır, kalplerinde yer etmiş, fıtratlarında dolaşmaktadır. Her ne kadar bazen kendilerine sıkıntılar isabet etse de usanmazlar, gücünü, benliğini, cesaretini ve ilerlemelerini koruyacaklardır. Ve adaletsizliğe razı olmak bu halkın doğasında yoktur. Bundan dolayı mücahitler; uzun zamandan beri ümmeti harekete geçirmeye çalışıyorlardı, kendi ırzlarını korumaları için mücadeleye sokmaya çalışıyorlardı, cihada çığırıyorlardı, bu tağutlara karşı yapmaları gerekene çağırıyorlardı. Mücahitler kimlerdir? Bu gün değişik savaş meydanlarında kendi canlarını feda edenlerdir, ölmek için savaşlarda çarpışanlar, bu ümmetin sadece bir parçasıdır. Mücahidler bu ümmetin rahminden çıktılar, bu ümmetin kutsallarını savundular, bu ümmetin üzerinden zulüm kalksın diye kalkıp öne atıldılar, mustazaflara yardım etmek için direniş gösterip fedakârlık yaptılar. Onları harekete geçiren Allah’ın şu sözüdür:

Size ne oldu da Allah yolunda ve Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz!
(Nisa/75)

O zaman, İslam ümmeti ve mücahitleri arasında tefrika çıkaran bütün davet ve fikirler etkisiz ve başarısızdır. Kabul edilmez fikirlerdir. Bizler direniş gösteren halkın kalplerindeki korku duvarlarının yıkılmasının, zorlukları kolaylaştırıp fedakârlık yapmalarının en büyük sebebi nadide ve güzide olan kahraman mücahit evlatlarının duruşundan başka bir nedene dayanmadığından hiç şüphe etmiyoruz.. Onlar bu asrın tağutu, terörün merkezi, bozgunun anavatanı olan Amerika karşısında dik duruyorlar, öyle ki Allah’ın mücahitleri muvaffak kılmasıyla Amerika’nın prestiji rüzgârın savurduğu saman gibi oldu. Bu gerçek; şunu bilmemizi gerektiriyor; Allah yolunda cihat; ümmeti uyandırmanın yoludur, hayat kanının damarlardan çıkmasının yoludur, şeref yapılarının kurulmasının yoludur, kalpleri titreten korkunun kalplerden atılmasının yoludur, insanları cesur yetiştirmenin ve atılgan olmalarını sağlayan yoldur.

Allah şöyle buyurmuştur
Ey iman edenler! Allah ve Elçisi, bireysel toplumsal, kültürel, ekonomik, siyasi, ahlâkî... yönlerden yeniden dirilişinizi sağlayacak bir konuda size çağrı yaptığında, bu çağrıya mutlaka uyun! Şunu iyi bilin ki, Allah, kişi ile kalbi arasına girer ve onu, itaatkârlığı sayesinde günaha düşmekten koruyup iyiliklere yönlendirir. Unutmayın ki, hepiniz eninde sonunda ölümü tadacak ve yaptıklarınızın hesâbını vermek üzere O’nun huzurunda toplanacaksınız.
(Enfal/24)

Ey İslam ümmeti! Vefalı gençlerinle yan yana şerefli bir duruş sergile. Bu gençler dinini ve ırzını savunuyorlar, topraklarına ve değerlerine sahip çıkıyolar. Onlara destek verin, onlara yardımcı olun, çünkü onların gücü sizin gücünüzdür. Onların zaferi sizin zaferinizdir, onların zarar görmesi sizin zarar görmenizdir. Bu direnişler şunu açığa çıkardı; Kafir hükümetler kendi çıkarlarından ve başka bir şey bilmiyor. Bir tehlike sezmedikleri sürece konuşmazlar, konuştuklarında da utanmadan arlanmadan, boş açıklamalarda bulunuyorlar, değişim rüzgârlarının estiğini gördüklerinde, işbirlikçilerinin göçmelerini gördüklerinde işe karışıyorlar. Ve temiz halka bütün dönemlerde biz sizinleyiz, sizin yanınızdayız dediler.

Mesela İran’da gösteriler yapılmaya başladığında sadece iki kişi ölmüş olmasına rağmen Amerikalı yaşlı kadın Dışişleri Bakanı Clinton açıklama yapmaya utanmadı. Obama da İran halkını cesarete çağırdı. Sanki meydanlar kan gölüne dönmüş, kahramanları öldürülmüş gibi. Oysa Kaddafi’nin çeteleri toplarıyla, tüfekleriyle ve uçaklarıyla bütün dünyanın gözü önünde binlerce insanın kanını akıtıp katliamlar yaptılar, üstüne birde bu zalim ve oğlu çıkıp tehditler savurdu. Buna rağmen katliam uzadıkça uzadı. Onların açıklamalarıysa ilk önce taraflara kendileri kontrol etmeleri, şiddetten uzak durmaları ve diyaloga geçmeleri gerektiği söylemlerini aşmadı. Bu da sadece 40 yıl boyunca kendilerinin faydalanıp bilge halkının mahrum bırakıldığı Libya Petrolüne göz diktikmelerinden dolayıdır. Mısır’da olan biten de böyledir, kaypakça açıklamalar, gaf ve bozukluklarda bulundular. Ne zaman ki sistemin düşeceğini, kurtuluşun olmadığını anladılar, halka destek vererek yön değiştirdiler. Zaferlerinden ve özgürlüklerini elde ettiklerinden dolayı onları kutladılar. Oysa vefakâr işbirlikçilerinin eliyle halkı bu özgürlükten mahrum bırakıyorlardı. Müslüman halkımız bilsin ki; özgürlüğü, değeri ve refahı, sahip oldukları gücün farkına varmadan, batıya olan bağlılıklarını koparmadan, kişisel yenilgiden soyutlanmadan, elde edemezler. Onların hükmüne bağlı kaldıkları, uygarlıklarına özendikleri, politikalarına düşkün oldukları sürece bunlar olmayacaktır. Size ağlıyormuş gibi görünen, çıkarlarınızı gözetiyormuş gibi davranan Batı hükümetleri var oldukları sürece size çeşitli kötülüklerde bulunan bu tağutların güçlenmesini sağladı. Onlar kendi hazinelerini doldurmak kendi halkının hayat seviyesini yükseltebilme adına bu tağutları sizin zenginliklerinizi, yer altı değerlerinizi sömürmek için size musallat ettiler. Size de ölümden başka bir şey vermediler. Filistin’de kardeşlerinizi katleden Siyonist oluşuma destek veren de onlardır.

Mısırın Firavunu olan Hüsnü Barak’ın sistemine destek veren Amerika değil midir? O ne oluyor da bugün Mısır halkının özgürlüğünden bahsediyor, Ali Abdullah Salih’in sistemine destek veren Amerika ve batı hükümeti değil midir? Amerika ve Fransa halkını en ufak bir haktan bile mahrum bırakan Zeynel Abidin’e tam destek vermiyorlar mıydı? O zaman şimdi ne oluyor da kalkmış şimdi özgürlüklerini elde ettiklerinden dolayı halkları kutluyorlar. Bu özgürlükleri kısıtlayan yada kısıtlayana destek veren kimdi? Bu gün yeryüzünde var olan bütün zalim sistemlere destek veren, ve kendi halkına musallat kılan kimdir? Bu münafık, ikiyüzlü, hilekâr ülkeler değil mi? O zaman eğer biz ve haklarımız, gerçek bir şerefle yaşamayı elde etmede ciddiysek; batının bize yerleştirdiği aşağılık kompleksinden kurtulmamız gerek. Hatta çoğu kişi izzetin, şerefin, özgürlüğün ve refahın onların yolundan gitmekten, arkalarından gitmekten ve o kötü kafilelerine kuyruk olmaktan geçtiğin düşünüyorlar.

Allah c.c şöyle buyuruyor: Kim izzet ve şeref istiyorsa, bilsin ki, izzet ve şerefin hepsi Allah’ındır.

Allah’tan İslam ümmeti için itaat ehlini izzetli kılacak, isyan ehlini zelil kılacak, iyiliğe emreden kötülüklerden nehyeden hayırlar vermesini diliyorum. Ve yine Allah’tan öldürülenlere merhamet etmesini, yaralılara şifa vermesini, esirleri kurtarmasını diliyorum.

İlah salât etti elçisi Muhammed’e
Rezalet ve zillet verdi düşmanı Muammer’e
Ömer (R.a) Şöyle buyurmuştur : Biz; allah’ın islamla şereflendirdiği bir toplumuz, Şerefi başka yerde aramayız.
 
Aseerun Çevrimdışı

Aseerun

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Suriye'nin Direnişçi Halkına

Şeyh Eymen el Zevahiri

[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Şarkın İzzetli Diyarı Şam'dır
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]"Kendileriyle savaşılanlara, zulme uğramış olmaları sebebiyle, (savaş konusunda) izin verildi.Şüphesiz Allah onları zafere ulaştırmaya kadirdir." (Hac 39)
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Bismillah...
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Allaha hamd olsun, Salat ve selam Allah'ın Resulüne, aline, ashabına ve onları dost edinenlere olsun...
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi tüm Müslüman kardeşlerimin üzerine olsun...
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Bu mesajımı ribat, cihad, izzet, yiğitlik ve cömertlikle, zillete başkaldırmış, zulme ve zalimlere karşı koymuş, fedakârlıkta yarışan yüce Şam ehline yöneltmek istiyorum.
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Sizlere Derim ki: Ey Kahraman Yiğitler, Ey Mücahidler, İyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar! Sizlere Selam Olsun!
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Ey Zulme ve Katliama Uğramış Mustazaf Mazlumlar Sizlere Selam Olsun !
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Ey Kardeşlerimiz! Sizlere Selam Olsun! Sizler zalim, hain ve haddini aşmış bir zorbanın zulmüne, fesadına, ihanetine, küresel zorbalarla işbirliği yapana ve Golan Tepelerini Siyonistlere peşkeş çekene karşı direnişiniz ile ders verdiniz! Selam Sizlere Olsun! Sizler yüce dağlar gibisiniz! Zulmün her türlüsüne uğradığınız halde başı dik durdunuz! Ne zaman sizden biri şehit olsa sizden yüzlerce yiğit şehadet için öne atılmakta... Ne zaman sizden biri esir alınsa sonu esaret olsa da öne atılırsınız... Sevgili Suriye'nin her karışındaki İslam'ın aslanlarına ve yiğitlerine selam olsun!
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Şu kafiyelerimle mazeretlerimi sunduğum....
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Saba rüzgarı ile üşüyen ve gözyaşları dinmeyen....
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Uğradığı felaketler vasfedilemeyecek kadar büyük olan....
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Uğradığı her felaket ile gönlümde derin yaralar oluşan Şam Ehline Selam Olsun !...
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Ey kahraman yiğitler! Öne atılmanızla örnek oluşturdunuz. İslam ve Arap alemine fedakarlığınızla, sebatınız ve zulme karşı direnişinizle ders veriyorsunuz. Nasıl olmasın ki! Siz Şamlılar ribat, cihad ve şehadetin erlerisiniz. Sizler Halid Bin Velid'in, Ubeyde Ibni Cerrah'ın (Allah Onlardan Razı Olsun), İmam Evzai'nin, Nureddin Zengi'nin, Selahaddin Eyyubi'nin, İbni Teymiyye'nin, İzzeddin Kassam'ın ve Mervan Hadid'in evlatlarısınız (Allah hepsine rahmet etsin) !
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Ey Şam! Sen İslam'ın sütannesi değimlisin?
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Senin İslam'a olan hizmetlerin unutulur mu?
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Senin için Selahaddin'den daha güzel bir tac olabilir mi?
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]O taçdan daha süslüsü seni niteleyebilir mi?
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif] Der'a, Cisr Şuğur, Marati Numan, Banyas, Humus, Kahraman Hama'daki, ribat ve cihad Şam'ının her karışındaki hür, kahraman ve cesur yiğitlere selam olsun! Yalın göğüsleriniz ile tank ateşine, top ateşine ve havanlara karşı koymaktasınız.
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Geceleri ölüm ve bombalamalarla......Gündüzleri ise esaret ve yıkımla geçer.....
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Bombalar patladıkça ufku kızarır ve kararır....
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Refahını yitirdikten sonra onu sana kim geri verebilir, sorun....
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Onun (Esad) kalbi ile taş arasında bir fark var mı....
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Haklarını arayanlar geldiğinde dediler ki....Kanuna baş kaldıran çeteler birliğimizi hedef aldılar.....
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Ona deyin ki: "Bilakis sen suç çetelerinin liderisin, hainlerin önderi ve bozguncuların büyüğüsün, cellatların başı ve terörle savaş adı altında İslam'a karşı savaşta Amerika'nın işbirlikçisi ve İsrail sanırlarının koruyucususun"...
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Deyin ki : "Zillet dönemi kapanmıştır, aldatma dönemi artık bitmiştir, soygun düzeni iflas etmiştir"...
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Deyin ki : "Korku zincirlerini kırdık, işkence dolu hapishanelerinizi yerle bir ettik. Suriye'nin mücahitleri ve hür insanları olarak şereflice yaşamaya ya da şehitler olarak ölmeye karar verdik."
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Bir memleket ki, gençleri yaşamak için ölüme koşmakta......milletinin yaşamı için kendilerini feda etmekte...
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Ölüm ve hayatın arasında durdunuz....rahattan vazgeçtiğinizde onları zora soktunuz....
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Eğer hürler ölüm kasesinden içmeyeceklerse öyleyse kim bu kaseden içer ki....
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Fedakarlık olmadan haklar elde edilemez.....Ölüm nice nesillere hayat verir....Esaret nice nesillere özgürlük getirir....
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Onu çalacak her el için özgürlüğün kapısı kan kırmızısıdır....
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Ey Şam'ın Özgür İnsanları ve Mücahidleri! Zannediyorum ki, dünya müstekbirlerinin oyunlarından ve Haçlıların hilelerinden habersiz değilsiniz. Yönetime geldiğinden beri Beşşar Esad ile işbirliği içinde olan Amerika bugün sizinle beraber olduğunu söylemekte. Öfkenizin Esad'ın tahtını salladığını gören, Tunus ve Mısır'da iki büyük işbirlikçisini yitiren Amerika, İsrail'in sınırlarını ihlâsla koruyan Esad'ın yerine devriminizi ve cihadınızı işlevsiz bırakacak, Amerika süreci takip edip kendi çıkarlarını gözetecek bir düzen getirmek ve sizlere de az bir özgürlük vererek ümmeti kandırmanın peşinde.
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Batı'ya güzel duygular besleyen kişiye de ki....Serabı güzel görene bunun ne faydası olur ki....
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Muhaliflerin vaadleri sizi kandırmasın....düzelteceğim iddiasıyla ülkeleri gasp ederler....
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Vallahi fırsat olursa onlara hazırladıklarımız kabir ve hançerdir....kuzu postuna bürünmüş kurtlar bugün ümmetin kurtarıcısı gibi görülüyor....
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Amerika ve Obama'ya deyin ki : "Bizler Fatihlerin evlatlarıyız, mücahitlerin torunlarıyız, mücadelecilerin varisleriyiz"...Deyin ki onlara : "Bizler hürriyet mücadelesi veriyoruz, bozguncu tağutlardan kurtuluş ve İslam topraklarını özgürleştirme mücadelesi veriyoruz".....
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Deyin ki onlara : "Allah'ın izniyle mübarek öfkemiz ve sert direnişimiz muzaffer cihad bayrağı sevgili Kudüs'ümüzün üzerinde dalgalanmadıkça durmayacaktır".
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Ribat ve cihad diyarı Şam'daki Ehlimiz ve kardeşlerimiz! Allah biliyor ki, şayet Haçlılarla sürdürdüğümüz amansız savaşımız ve Sykes-Picot ile çizilen ve yöneticilerimizin kutsadığı sınırlarımız olmasa ben ve kardeşlerim bugün sizinle birlikte ve aranızda olur, sizi ölümüne savunur ve göğüslerimizi sizlere siper ederdik. Ancak bizi sevindiren o ki, Şam'da bunu yapacak yeterli mücahid ve murabitler ziyadesiyle bulunmaktadır. İslam'a ve Müslümanlara olan yardımınıza karşılık Allah sizi hayır ile mükâfatlandırsın. Ey Şam'ın evlatları Celal sahibi Allah size hayırlar versin, Şarkın İzzetli Diyarı Şam'dır.
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Davamızın Sonu Allah'a Hamd Etmek ve Resulüne Salât ve Selam Getirmektir.
[FONT=Bookman Old Style, Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuhu.
 
Aseerun Çevrimdışı

Aseerun

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
704833.jpg



El Kaide'nin Libya asıllı liderlerinden ve grubun ideologlarından şeyh Atiyyetullah yayınladığı bir mesajla Arap Baharının ABD'nin bölgedeki projelerinin iflası olduğunu belirtti

Halkların Devrimi… Fasid Arap Rejimlerinin Çöküşü… İstikrar Putunun Yıkılışı…



Ve Yeni Bir Başlangıç


Araplar ve dünyadaki tüm insanlarla beraber biz de Tunus ve Mısır’daki devrimlerin yayılışını büyük bir coşku ve azimle izliyoruz. Yaşlanmış ve çökmüş Firavun’un -Hüsnü Mubarek- kemiklerinin kırılışını, karşımda kalbi davul gibi çarpan bir Yahudi kalbiyle beraber duyar gibiyim. Onun çarpıntısı, Allah’ın bu önemli olaylarla onların kalbine attığı dehşet ve korku nöbetleriyle sersemliyor.


Haberleri birkaç günlük periyotlarla takip ediyoruz. Müslümanlar için, işlerinin daha da düzelmesi için… Ve Allah’ın Tunus’un insanlarını bu korkak tağuttan; Mısır’ı tağutundan ve onun bayağılığından, iğrenç, despot, saldırgan, zalim ve vahşi rejimden kurtulmaları için… Mısır’ın halkı için, işlerinin daha da düzelmesi ve O’nun bu devrimleri İslam’a ve Müslümanlara faydalı kılması için dua ediyoruz. Bunun en iyisi olmadığı ve istediklerimizin tamamıyla gerçekleşmediği doğru; fakat birkaç tane belanın veya daha fazlasının ortadan kaldırılması herkesi memnun eden bir şeydir. Bunun, Allah’ın izniyle, gelecekteki daha güzel şeyler için iyi bir adım olmasını umuyoruz.


Bundan dolayı, Tunus, Mısır, Cezayir, Libya, Ürdün, Yemen ve diğer ülkelerin Arap ve Müslüman halkların, onlara Allah’ı, tarihi, Allah’ın yaratışındaki sünnetlerini hatırlatacak; ayrıca onlara bu evrensel derslerdeki gizli amaçları ve ibretleri açıklayacak birilerine bugünlerde ihtiyacı var. Bu, vaizlerin, ilim talebelerinin ve İslami hareketlerin yerine getirmesi gereken önemli bir roldür.


Bu devrimler -özellikle de Mısır’daki devrim- sadece yozlaşmış ve bir başbelası haline gelmiş Mısır ve Arap hükümetlerine karşı gerçekleşmiş değil. (Bu devrimlerin) Farklı farklı amaçları var ve karışık bir durum... Devrimler bölgenin tarihi ve sosyal ilişkileri açısından bir dönüm noktası. Mısır’daki çöküş sadece Hüsnü Mübarek ve rejiminin değil, ayrıca istikrar konseptinin de çöküşüydü. (İstikrar) Aşağılık tağutlar tarafından tapınılan ve diğer insanları da ona tapmaları için zorladıkları bir puttur. “Bölgenin istikrarı”, onların (hükümetlerin) huzuru için gerekli olan her şeyi desteklemektir. Ayrıca müsrif, kibirli ve rezil hayatlarını yok edebilecek; onların tahtlarının, ülkeyi ve (kendi aralarında ve aileleriyle büyük kısmını paylaştıkları) ülke kaynaklarını despotça idarelerinin ve zavallı, aşağılık İsrail devletinin sınırlarını tehdit edebilecek her türlü şeyden emniyette olmasıdır. Buna ek olarak cihadi saldırılardan (İsrail’in) güvenliğini ve korunmasını garantilemektir.

Önce Tunus’ta olduğu gibi Mısır’da da hükümet yıkıldı. Belki Yemen ve Ürdün, ardından Libya, Cezayir, ve Fas da onları izleyebilir.


Ben bu makalemi basıma yolladığım zamanlar Libya’da, günah ve ahlaksızlık sınırlarını oldukça aşan, (ülke) kendilerinin ve köpeklerinin mülküymüş gibi davranan bu şerli ve deli tağuta ve ailesine karşı düzenlenen bu devrimde bize tabi olan Müslümanların sayısının arttığıyla ilgili haberler çıkmaya başlamıştı. Allah’tan o insanları düzeltmesini ve Allah-u Teala’ya itaat edenlerin yüceldiği, günahkarların alçaldığı yer olan Libya’nın halkını ve durumunu düzeltmesini diliyoruz.


Bu Allah’ın insanlara örnek vermesidir. Genç jenerasyon, sapıtmış Arap rejimlerinin tüm bozma ve yatıştırma gayretlerine rağmen neler yapabileceğini modern dünyaya gösterdi. Fakat hükümet aptal ve bihaber, her şeyden daha fazla şehvetleriyle ilgileniyor. Bu devrim zaman dikkate alınmadan da olabileceğini gösterdi. Bunlar, tarihten, tecrübelerimizden, insana dair bilgilerimizden, psikoloji ve sosyoloji üzerine basit bir çalışmadan anlayabileceğimiz evrensel sabitelerdir. Ümmetimizde ve İslam toplumlarında biriken bozulma hiçbir patlama olmaksızın çok uzun süre devam edemez. Onun fitili Allah’ın dilediği ve görevlendirdiği biri tarafından ateşlenecek. Patlayıcının miktarı önemli değildir, fesadın miktarıyla karşılaştırılamaz. Bu onun patlayıcı olmasından ve süresinin dolmasından kaynaklanır. Allah insanların düşünceleri ve niyetleri hakkında en iyisini bilir. Ahirette mutlu olacaklardan başkası, oraya vardığında kayıptan başka bir şey bulamayacaklar. Allah’a sığınırız. Fakat tüm bu gayretler bu zalim hükümete karşı koymak için birleştirildi. Bu, bana şair Ahmed Matar’ın bir dörtlüğünü hatırlattı:


Kafiyelerin zalimlerin tahtlarını deviremeyeceklerini biliyorum
Fakat ben onun derisini hayvanın derisini işleyenle işledim
Zamanı geldiğinde ve akıp gittiğinde onu yalınayağın ellerinden aldığımda
Ayakkabı yapmak için hazırlanmış deri olur

Ama ben iki önemli noktaya işaret


1- Tunus’ta ayaklanmalar başlamadan önce, tağut Bin Ali’nin zamanında –sanırım kardeşimiz Şeyh Ebu Muslim el-Cezayiri’nın yazmış olduğu- bir makale okumuştuk. O Tunus rejiminin yakında yıkılacağını, bir devrim veya buna benzer bir durum olacağını umuyordu. Bu ilginç bir husus ve ben gençlerin değerlendirme, öğrenme ve tahmin etme konularında iyi bir konumda olduklarını hatırladığımda Allah’a şükrettim. Allah’a şükürler olsun, anlamak ve farkında olmak için gücümüz var.


2) El-Kaide’ye ve liderlerine -Şeyh Usame bin Ladin ve diğerleri- hitaben İslam’a, Muslumanlara ve Tunus’taki din kardeşlerine ve bacılarına yardım etmeleri çağrısında bulunan, Tunuslu bir bacımızın yazmış olduğu İnternette yayılan bir mektup… İşin aslını veya gerçeği tam olarak yansıtıp yansıtmadığını tahkik edemesek de, son derece üzücüdür. Allah’ın, İslam’ın, güzel ahlakın ve safiyetin düşmanları olan lanetli tağutlara karşı öfkemizin artması için bir sebeptir. Kötülüğü birbirine benzeyen tağutlar, onların takipçileri ve hükümetleri bölgeye yayılmıştır. Çoğu kişinin yapabileceği bir şey yoktu. Allah sabrı ihsan etmeseydi insanlar patlama durumuna gelmişlerdi. Kardeşlerime dediğim gibi sadece iki seçeneğimiz var: Ya zayıf ve mazlum kardeşlerimizle beraber Allah’a yönelerek boyun büküp dua etmek; ya da sabit kalıp cihadımıza devam etmek... Cihadımızın devamlılığı ve kararlılık, dinimize, ümmetimize ve zayıf ve mustazaf kardeşlerimize yardım etmek için Allah’ın bizlere vermiş olduğu en önemli imkandır. Müslüman kardeşlerimizin bize duyduğu sevgi ve güvene dayanarak, dünyanın neresinde olursa olsun tüm kardeşlerime şunu açıklamak isterim: Onların söylediği gibi El-Kaide’nin sihirli bir değneği yok. Ey sevgili ve onurlu kardeşlerim! Bizim durumumuz Mu’tasım’ın Ammuriye’deki durumu gibi ya da başı ve sonu görülemeyen ordular gönderecek bir şekilde değil. El-Kaide bu mücadeleci ve mucahid ümmetin sadece küçük bir parçasıdır. Bunu abartmayın! Yapabileceklerimizi bilmeli ve birbirimize iyilik, takva ve Allah yolunda cihad için yardım etmeliyiz. Herkes yeri ve görevine göre yapabildiğini ve onun için uygun olanı yapmalıdır. Allah, sadıkların doğruluğu, samimi kişilerin ihlası ve zayıfların duası nedeniyle zaferi verir ve zorlukları kolaylaştırır. Eğer bu mektup gerçekten Tunus’taki bacımızdan geldiyse, (bu mektup) Allah’ın izniyle Bin Ali’nin tağuti hükümetinin sonunun ve zorluğumuzun hafiflemesinin bir göstergesidir. O bacımızın şuanki durum hakkında başka bir mektup yazmasını umuyorum. Gerçi bu tamamıyla hayal ettiğimiz ve istediğimiz olmasa bile şüphesiz birçok zorlukların hafiflemesidir. İsteğimiz, Allah’ın izniyle beraberinde birçok güzellikler ve rahmet getirmesidir.

Islahatçılar, mücahidler ve ümmetin vaizleri bu tarihi fırsatı değerlendirmeli ve harekete geçmeli, vaazlarını, eğitimlerini, ıslahatlarını başlatmalı veya artırmalı, birçok engellerin ve prangaların yok olduğu bu devrim sonrası dönemde oluşan imkan ve özgürlük imkanından faydalanmalıdırlar. Özet olarak, gençleri sorunları tam olarak anlamaya; dar ufuklu, felce uğramış gibi hareketsiz ve düşüncesiz olmamaya çağırıyoruz. Birbirinden farklı olan –örneğin Tunus’taki Nahda partisindeki kardeşler gibi- çeşitli İslami hareketler arasındaki farklar konusunda aşırıya kaçmamalıdırlar. Bilakis, kendi yollarını inşa etmeli ve hazırlık yapmalıdırlar. Aynı durum Mısır, Sınai, Refah ve diğer yerlerdeki kardeşler için de geçerlidir. Şefkatli ve terbiyeli olun, önderlik ettiğinizi anlama kapasitesi farklı farklı olan insanlara karşı tolerans gösterin. Şunu her zaman aklınızda tutun ki, ümmetimiz çok zor ve karışık bir zamandadır ve onlarca hatta yüzlerce yıldır süren bir zilletten sonra sadece şu an kıyama kalkmayı ve (tağutları) kovmayı denemektedir. Gençler durumdan yeteri kadar farkında olmalıdır. Tüm bunlar din, dini koruma, hakkı haykırmak ve doğru yöntemi açıklamak için çalışma arzusuyla çelişmez. Bilakis bahsettiğimiz şu güzel özelliklerde birleşin: nezaket, edep, şefkat, merhamet, Müslümanlarla –hatta tüm insanlarla- ilişkilerinde iyi davranmak. Temel prensibiniz şu olmalıdır: Edebin ve hikmetin tüm çeşitleriyle beraber iyi olmalı, doğru söylemeli ve engel oluşturabilecek tüm problemlerden kaçınmalıyım. Şunu anlayın ki, Allah size rahmet etsin, gerçeğin farklı dereceleri vardır ; bazıları vardır ki kelimede ya da fiilde terkedilemez, bazıları vardır ki engelleyici veya karşıt faktörden dolayı terkedilebilir. Çalışın ve bunu iyi anlayın, faydalı bilgileri idrak edebilmek ve kendinizi belirli bir farkındalık ve derin anlayış seviyesine çıkarmak için kalplerinizi açın.

Tunus, Mısır olan ve yakında diğer yerlerde de olacak olan bu devrimler gerçekten birçok hakikatı ortaya çıkardı. Bu Allah’ın Müslümanlara büyük bir lütfudur. Elbette herkes, bu tarihi olaylar hakkında yazmaya başlayacak ve çok fazla yazacaklardır da.


Bu konudaki çeşitli bakış açıları hakkında konuşmak istiyorum:

1) Onların aksi görmesine rağmen despot, tağuti polis devletlerinin kırılganlığı/zayıflığı... Onlar palavralarla dolu, ölmek üzere olan içten içe çürümüş devletlerdir. Yakında halk kitleleri harekete geçecekler ve devrimler yapacaklar. Onlar yıkılacak ve liderleri diğer ülkelere kaçacaklar; çünkü bizim topraklarımızda onları saklayacak bir kertenkele deliği bile yoktur! Birçok kimse bu hükümetlerin hiçbir değerlerinin, iyilik ve faydalarının olmadığını; bilakis sadece otoriteleri, polisleri, subayları –kendisinden faydalandıkları, liderlerine sıkı sıkıya bağlı- sosyete kesiminden dolayı bir değere sahiptirler.


2) Herkes kâfir Batı’nın Müslümanların isteklerini asla umursamadığını görmüş oldu. Ağladıklarında sadece timsah gözyaşları dökerler. Sadece kendi arzuları için bölgenin istikrarını ve tüm acımasızlığını, zulmünü, halkı üzerindeki baskısını, özgürlükleri üzerindeki kısıtlamalarını, Batı tarafından bilinen büyük fesadını, hatta en temel insani hakların yokluğunu hiç önemsemeden sağmal inekleri olan rejimlerin devamını isterler. Halklarımızın karşılaştığı krizleri, mahrumiyetleri ve haksızlıkları ve hatta daha fazlasını, çok iyi bilmesine rağmen Batı’nın ilgilendiği tek şey, kendi ekonomik çıkarlarını garantilemek ve bizim topraklarımızdaki ve toplumlarımızdaki kaynakları kendi marketlerine endüstrilerine pompalamak için şimdiki gidişatı korumaktır. Bu konu, Amerika’nın ve diğerlerinin durumu gibi Fransa’nın Tunus’taki olay karşısındaki tutumu sayesinde herkes için son derece açık bir hale geldi.


3) En önemli görüntülerden birisi de bu dönme Arap hükümetleri ve yahudiler(İsrail) arasındaki kuvvetli bağ ve Hüsnü Mübarek Mısırı’nın nasıl biliçli olarak yahudilerin güvenliğini sağladığı ve korumalığını yaptığıdır. Herkes yahudilerin Hüsnü ve rejimini nasıl tuttuğunu ve onun düşüşünden dolayı nasıl korktuklarını gördü. Bugün birçok insan bu hain ve kâfir rejimlerin (Mısır, Ürdün, Suriye ve diğer değersiz Arap devletleri) ve adi İsrail devletinin varlığının kalıcı olmadığını gördü. Çünkü bizim galip geleceğimiz ve herkesin Allah’a boyun eğeceği çabuk gelen bir savaşa ümmetimiz başlayacaktır (?) . Allah’ın izniyle bu yakında mutlaka gerçekleşecektir.


4)Münafık Suud rejimi ve Hain-ul Harameyn Kral (Abdullah) Al-i Suud –kendisi ölüme iyice yaklaşmışken- tüm (zayıf) gücünü, Amerika’nın durumuna karşıt olmasına rağmen Hüsnü La-Mubarek için kullanması... Bu (Kral Abdullah’ın) onlara (Amerikalılara) karşı herhangi bir şeyde ilk muhalefeti olabilir. Arap yarımadasındaki ve diğer yerlerdeki topluluklar, Kral Abdullah Al-i Suud’un –Mısır halkının ihtiyaçlarını, isteklerini ve güçlü devrimlerini hiç umursamadan- Hüsnü’nün düşüşünü engellemek için elinden gelenin en iyi şekilde onu desteklediğini ve rejimin tüm iğrençliğini, zulmünü ve fesadını umursamadan para yardımı yaptığını görmüş oldular.


5) “Suudi Arabistan”daki zeki kimselere, aklı olan kimselerin ibret alması için bazı basit sorular soruyoruz. Niçin Abdullah Al-i Suud laik, İsrail ajanı, Amerikan dostu ve yahudilerin sevgilisi Hüsnü’yü destekledi? Abdullah Al-i Suud Hüsnü’nün ve rejiminin İslam’a karşı savaştaki konumunu, haksız malları yiyerek midelerini dolduran şişman “canavarlar”ın durumunu bilmiyor mu? Abdullah Al-i Suud’un tutumu onun dininin, merhamet duygusunun ve ümmetle ilgilenme aşkının bir sonucu mudur? Abdullah Al-i Suud dine ve ahirete hiç ihtimam gösterdi mi?


Bunlar, Allah kalplerini mühürlemeden önce özgür doğup, kendilerini alıkoyan, ihtarı hesaba katan insanların ruhlarında mesken edinen sorulardır:

“Ey inananlar, sizi diriltecek, size can verecek şeylere çağırdıkları zaman Allah’a ve Peygambere icâbet edin ve bilin ki Allah, hiç şüphe yok, insanın kendisiyle kalbinin arasına girer ve hiç şüphe yok ki onun huzurunda toplanacaksınız.” ( Enfal : 24 )

… ve tayfundan önce, ve çok geç olmadan önce.

Yemendeki mücahid kardeşlerimize Ali Abdullah Salih rejiminin en zayıf durumunda olduğunu, kıyamın kaçınılmazlığını ve mutlaka onun da devrileceğini hatırlatmayı unutmadım. Bu yüzden kardeşlerime bunun büyük bir fırsat olduğunu hatırlatma ihtiyacı duymuyorum-politik olarak, askeri ve kültürel olarak. Allah’ın başarıyı, takvayı ihsan ettiği ve hidayet verdiği savaşta böyle bir kaç defa fırsat doğar?

Allah’ın izniyle, ileriki zamanlarda takipçimiz Müslümanlarla, özgürlüğüne yeni kavuşmuş toplumlarla ve iyiliğin, emniyetin, şerefin, izzetin, huzurun ve saadetin Rabbi Allahu Teala’nın dini İslam’a tabi olup hayatına uygulamak için bir fırsat bekleyen Müslüman toplumlarla irtibata geçeceğiz.


“Erkek olsun, kadın olsun, bir mü’min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz.” ( Nahl : 97 )

“Dedi ki: Kiminiz kiminize düşman olarak, hepiniz oradan inin. Artık size benden bir yol gösterici gelecektir; kim benim hidayetime uyarsa artık o şaşırıp sapmaz ve mutsuz olmaz. Kim de benim zikrimden yüz çevirirse, artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır ve biz onu kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz.” ( Taha : 123-124 )
 
K Çevrimdışı

Kemalat

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
İsrailin ATOM bombası atması , belki attıgı ülkeyi tamamnen yok etmesede büyük yıkım olacak ,ama esas bilinmiyen ŞU
atılan bombanın çıkardıgı RADYASYON,RADYOAKTİFE BULUTLAR sanıyormusunuz uzaya gidecek kimbilir belki o bulutlar ALLAHın hikmetiyle İSRAİLE geri gelmiyecegini kim garanti eder, ATOM silahını ABD 1945 de attı,ama ülke olarak binlerce kilometreler vardı,ozamanki bombalarda dahada düşüktü ,İSRAİL İSLAM düşmanlıgından ötürü elindeki nükleer silahların kapasitesini muhtemelen yüksek tutmuştur HERKES ÖLSÜN diye ama o ,kendi kazdıgı KUYUYA ÇOK FENA DÜŞECEKTİR..
İrana atması bile kendine ,büyük zarar verecektir , İran tarafından gelecek rüzgar,ve bulutları önlüyecek gücüde yok , Nükleer silahların olması bir yerdede CAYDIRICI unsurdur,ha birde bunun uluslararası sıkıntısıda olacaktır kimbilir ,devamlı İSRAİLİ destek veren ülkelerede O bulutlar ulaşır ...
İsrail NüKLER silahı kullandıgı zaman, ona yagacak normal FÜZELER onu NÜKLEER silahın etkisinden beterde eder..
İsrail ve onun yandaşlarının korkusu İranın eline NÜKLEER silahın geçmesi degil ,Nükleer Teknolojinin İSLAM dunyasında olmasıdır...
Gerçi onların ŞEYTANİ PLANLARI olsada esas olan ALLAH ın MUTLAK PLANIDIR geçerli olan...
Bu iş çocuk korkutmasına döndü , İsrail ve yandaşlarının elindeki NÜKLEER silahların, hepsinin aynı anda atılmasının İMKANSIZLIGINI hepsi çok iyi bilir ,ABD-RUSYA ikide bir NÜKLER silahların azaltılması anlaşmasını imzalar..
Pakistandaki NÜKLEER silahların ABD ye baglı birliklerce korundugunu , bileniniz varmı orada devamlı iç karışlıklık oldugundan ( daha dogrusu kasten çıkarıldıgı) için o NÜKLEER silahları ,ABD bir yerde garantiye almış gözüküyor nede olsa orada içten itifak buldugundan mesele olmuyor..İrana yapılan yaygarayı PAKİSTANA yapılmaması bundandır , bir tarafta garanti,bir tarafta ne yapacagı bilinmiyen Korktukları ŞERİATLA yönetilen İRAN ...
Bana kalırsa İsail kendi korkularının kurbanı olacak , yaptıkları zülümler ARŞ a kadar dayandıgından ,ve dunyadada en çok ŞIMARTILAN DEVLET olmasıyla ,ALLAH ın şaşmaz İLAHİ ADALETİ onların üzerine OLACAKTIR.....
saygılar...
 
K Çevrimdışı

Konul

Üye
İslam-TR Üyesi
Kardeshim sen İsraili cok buyutuyorsun. O dediyin shey olmayacak. İsrail senelerce Filistinle savashiyor, eger oyle gucluyse once Filistini ortadan kaldirsin. Dunyada super guc diyilen bir shey yok. O sadece insanlarin dushuncesidir. Super guc bildiyimiz Amerikaya yalniz bir musluman yani Usame bin Laden kafa tuta bildiyse ve bu savashta qalip geldiyse İsrail dahil hic bir super guc ulke falan yok. Her shey Allahim iradesine bagli.
 
H Çevrimdışı

hazerhun

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
allah cc. ekini ve dikeni birlikte ve ekin için de dikeni de birlikte yaratmış diken ayıklanırsa ekin daha verimli olur ,atalar bakarsan bag olur bakmassan dağ olur d. bir müslüman ülkelere bir de bize düşman ülkelere baktıgımızda bir yarış var olduk olalı,ya onlar bizi yok edecekler ya biz onları yan yana ikiside olsun dersen ekin zayıf kalır öyleyse tek olmaya çalışmamız lazım ,kurana sünnete ve allahın salih kullarına sarılmakla kişinin kalbi saflaşırsa karışısındakini de o nisbette idrak ve hisseder bazılarında bu saflık o dereceye varırki aradakiler saydamlaşır insan saflaştıkca arındıkca hem de hafifleşirarap baharı islam ülkelerinin birleşmesi için küfür le hakkın bir yarışıdır inşallah birlik oluruz birligi destekleyenlerden allah razı olsun
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt