Ğulat Devleti 1: Aşırılar ve Müslümanları Siper Edinme
Tarih boyunca islam düşmanları, müslümanların kardeşlerinin kanını ne kadar yücelttiğini bildiklerinden dolayı müslümanları siper olarak kullanmışlardır. Örnek olarak tatarlar ne zaman bir şehre girmek istemişlerse geçmiş savaşlardan esir aldıkları müslümanlardan bir topluluğu kendilerine siper edinmişlerdir. Bu şekilde yapmalarının sebebi müslümanların mancınık veya okla yapacağı saldırılarından korunmak istemeleriydi. Nitekim onlar müslümanların kardeşlerini hedef almayacaklarını çok iyi biliyordu.
İslam fukahası müslümanların kalkan olarak kullanımı meselesini, zannı galip ile kardeşlerine isabet etme riski olduğu zaman düşmana ateş açmak caiz midir? diye tartışma gereği duymuşlardır ve bunun için bazı kurallar ve şartlar öne sürmüşlerdir.
Irak Dewle Örgütü, müslümanın kalkan olarak kullanım meselesini çok basite indirgemiştir. Bu tutumlarıyla müslümanların içine karışmış kafirleri öldürme argümanı ile bir çok müslümanın ölmesine sebep olmuşlardır. Öne sürmüş oldukları bu argümanla kendilerine yöneltilen bu töhmeti inkar etme çabasına girmişlerdir.
Tarihten kopuk bir şekilde geçmişi hesaba katmadan Dewle örgütü müslümanı kalkan edinme meselesine yeni bir fıkıh uydurmuştur.
Devle örgütünün tarihte düzenlenen tatar saldırılarını günümüzde öldürme, tekfir ve hainlik şekliyle alimlere, mücahitlere ve kendilerine muhalefet eden herkese uyguladığını \ tebdil etttiğini görürsün. Onlar müslümanları öldürme cürmünü işlerken muharip kafirleri ve tağutları kendilerine kalkan olarak kulanmışlardır.
Muhalifleriyle savaşırken arkasına sığınmış oldukları kalkan dillerine pelesenk etmiş oldukları şu sözdür: Kafirleriyle, münafıklarıyla ve tağutlarıyla bütün dünya bize karşıdır.
Bütün bunlara rağmen sair müslümanlarla birlik sağlıyorlar mı? Hayır! Bilakis onlara hücum ediyorlar, onlarla savaşıyorlar ve onların hain olduğunu iddia ediyorlar!!
Şayet biri onları tenkit etmeye kalkarsa veya bir nasihatçi onlara “Allah’tan korkun! Ellerinizi müslümanların üzerinden çekin” diye nasihat edecek olursa onları hemen “Kafirler ve tağutlar bize karşı ve sen onlara bizim aleyhimizde yardım ediyorsun ve bize karşı onlarla dostluk kuruyorsun” kalkanıyla korunurlar!!
O zaman herkese gerekli olan bu aşırı/fanatik insanların (moğolca/hunharca) ilerlemeleri, geriye kalan bütün alimlere ve mücahitlere ulaşıncaya kadar dilsiz mi kalmalarıdır!!!
Bu da müslümanların kalkan olarak kullanılma mesesindeki yeni bir duraktır. Şayet müslümanların kalkan olarak kullanılma mesesindeki fetvaları ilk halinde kalsaydı bu daha iyiydi.
Ey Dewle örgütünün gençleri Allah’tan korkun! Aranızda salih kimseler olduğu gibi şerli kimselerde bulunmakta. Hepiniz umumi bir ceza ile karşılaşmadan evvel sizden iyi kimseler kötüleri engellesin veya terk etsin.
Şeyh Münzir eş-Şami (Tevhid ve Cihad Minberi)
Ğulat Devleti 2: Aşırılar ve Siyaset
Bizlere itham ettikleri ve iftiralarda bulundukları şeylerin en çirkini; bize beyat etmeyen kimselerin kanını helal gördüğümüzü, onları harici saydığımızı söylemeleridir. Ayrıca bu Irak’ta Dewle’nin politikasıymış Allah’a sığınırız. Suphanallah! Bu büyük bir iftiradır! Bizim cemaatimizden ayrılan, bizimle ahitleşmeyen ve beyatini bozan kimseyi öldürmekten veya kanını helal görmekten Allah’a sığınırız. Bu bize atılan iftiraların en çirkinidir. Bana ulaştığına göre cihadın sırtlan ve tilkilerinden olan insanlardan bazıları kafası karışıp ayrılan kardeşlerimize şöyle demektedirler: Dewle onların kanlarını helal görüyor. Onlara Dewle sizi susturacak ve sizi fişleyecek diyerek aralarında korku yaymaktadırlar. Biz de onlara bu iftiraları tasdik etmemelerini söylüyoruz. Biz sadece fırkalaşmama, cemaate dönüş yapma ve Dewlede ki kardeşlerinizin bağrında safları bir kılma noktasında Allah’tan korkun diye uyarıda bulunuyoruz.
Sizler 2013-06 tarihinde Ebu Muhammed Adnani’nin yapmış olduğu konuşmasından dokunaklı bir bölümünü okumuş oldunuz.
Bir sene sonra 2014-06 tarihinde ise sizlere şöyle diyerek ortaya çıkıveriyor:
Bütün müslümanları uyarıyoruz: hilafetin ilan edilmesiyle bütün müslümanların üzerine biat etmesi ve halife İbrahim’e (!!) yardım etmesi vacip olmuştur! Artık şer’i olarak halifenin gücünün genişlediği ve askerlerinin ulaştığı bütün emirlikler, cemaatler, vilayetler ve örgütler fes olmuştur.
Her tabi olan kimsenin yanında maruf olan askerin ulaşmasıyla (bununla bazı ergenlerin halifeye biat edilmesi kastedilmekte) cihadi cemaatlerin bu akıl ve yaş olarak ergenlerin var olmasıyla meşruluğu fes olacağıdır.
Şayet saçları Allah yolunda cihad ederken ağarmış kimseler diğerlerine biat etmeyi reddettikleri zaman bu ergenler ne yapacaklar? Adnani sana cevabı verircesine şöyle diyor: Her kim safları ayırmak isterse kafasını kurşunla parçalayın.
Yukarıda zikredilen konuşmada tilkilerin söylemiş oldukları “Ey Dewleden ayrılan kimseler size susturup ve fişleyecekler” sözleri nefyedilmişti ve Adnani ancak ayrılan kimselerin kardeşlerinin bağrına dönmelerini talep etmişti. Ancak bugün Cevlani’nin savaşın durması ve düşmana karşı birleşme çağrısına hilafet gençleri komutanlarından gelen “size boğazlamak için geldik” direktiflerine uyarak red cevabını verdiler.
Bütün bunlardan sonra gerçek tilki kimdir bilmiyorum!
Şeyh Münzir eş-Şami (Tevhid ve Cihad Minberi)
Ğulat Devleti 3: Aşırılar ve Silsile Tekfir
- Dewle örgütü Özgür Suriye Ordusu’nun tamamını; onların tabiatını ve aynı şekilde bu isimden kaynaklanan geniş mefhumlarını anlamadan tekfir etmekle başladı işe. Sonra İslam cephesi onların nazarında kanları helal mürtedlere dönüştü. Hatta şer’i heyet olarak isimlendirmiş oldukları konsey bu konuda (onların mürtedliği hakkında) bir beyanat bile yayınladı.
- Kendilerine tabi olan kimselerin sinelerine bunu iyice yerleştirdikten sonra Nusret Cephesinin hatalarını dillerine dolamaya başladılar. Böyle yaparak, Nusret Cephesi mürtedlere yardım ediyor argümanını öne sürerek onlar aleyhinde tekfir kapısını aralamayı amaçlamaktaydılar. Örneğin 09-02-2014 tarihinde Dewle örgütünün yayınladığı (vilayetul hayr) bir beyanda Nusret Cephesini aşağıda geldiği şekilde nitelendirmekteydi:
Bu açıklamadan sonra Dewle’nin şer’i heyeti, İslam Cephesi hakkında yayınladığı tekfir beyanatı gibi Nusret Cephesi hakkında da yayınlamaya ihtiyaç duymadı.
- Sonra Nusret Cephesini alenen tekfir etmeye başladılar. Nusret Cephesini tekfir ettiklerine dair bazı şahitler:
- a) Nusret Cephesi’nin mürtedliğini öne sürerek Selahaddin eş-Şişani’nin aracılığını reddetmeleri.
- b) İtham ederken şöyle demekle yetinmeye başladılar; Bu Nusret Cephesi askerlerinden onun hükmü ölümdür!
- Sonra tehlikeli bir söz meydana geldi. Artık İslam Devleti ile “mücerret savaş” riddet olarak kabul görmeye başladı. Hatta mürtedleri desteklemeyen kimselerin bile onlara savaş açması riddet olarak itibar görmeye başladı. Bunun bir çok örneği vardır:
- a) Buna “Arkanızda Bulunanları Def Edin” başlığıyla başladılar.
Sonra şunları söylemeye başladılar: “Şuaytat mürtedleri islam devleti askerlerine hainlik yaptığında ancak islam devleti tarafından acımasız ve sert bir karşılık verilmiştir.”
Bu kişilerin mürted olduklarının delilleri nelerdir? Elbette hiçbir delil yoktur. İslam devletinin askerlerinden birini öldürmek veya onunla savaşmak artık riddet olmuştur!!!
- b) Müslümanların boyunlarını kesme cürümleri için bahaneler edindiler. Bu iki kimse gibi;
https://twitter.com/11998821/status/528253231873675264
Boyunları vurulan bu iki kimsenin öncesinde ve sonrasında “İslam Devletiyle savaşıyor” veya “Dewleyle savaşan Sahveler” töhmeti ile bir çok kimsenin boyunlarını vurdular.
İddia etmiş olduğunuz gibi mal karşılığında olsa bile sizinle hevadan dolayımı savaşıyor? Öldürmüş olduğunuz bir akrabasının intikamını almak için asabiyet (kavmiyetçilik) den dolayımı savaşıyor? Sizin sapkınlığınıza ve ifsadınıza inandığından dolayı mı savaşıyor? Bunların hangisi riddeti gerekli kılmaktadır? Bu nasıl cehalet, sapıklık ve körlüktür?
Sonra bunların tekfirler Tanzim Sururiyye olarak isimlendirilen guruba da ulaştı. Dewlenin yayın organlarının 22 Ağustos 2014 tarihinde yayınlamış olduğu beyanda olduğu gibi…
https://twitter.com/qadamon/status/505804826043617280
Beyanda şunlar yer almaktadır:
Cihad gençlerine düşmanlıkları en şiddetli olan Sururiler ve ispiyoncuların kısası Allah’ın izniyle yakında alınacaktır. Bu kısas sadece kafirler ve nusayriler için değildir. Bilakis o aynı zamanda islam devleti mücahitlerine düşmanlıkları en şiddetli olan Sururi mürtedlerine de yöneliktir. Ki İslam Devleti mücahitleri Sururilerin lideri olan Muhammed Surur Zeynul Abidin’in ihanetleri ile dolup taşmıştır.
- Onların yanında olmayan her bir gurup tövbe etmesi gereken kişilere dönmüştür. Bunun şahidi ise vilayetul bereke nin yayınlamış olduğu beyanattır:
Bu beyanatta Halkla İlişkiler Müdürlüğü tövbe etmek isteyen kimselere tövbe kapısını açtığını ilan etmektedir. Tövbeye davet ettiği insanlardan bazı sınıfları zikrettikten sonra en sonuncusu:
- Özgür Suriye Ordusu, Ahraru Şam, Nusret Cephesi ve hangi gurup olursa olsun bunlara intisap eden kimseler.
Dikkat et! Hangi gurup olursa olsun diyerek bu hükmü genele yayıyorlar (umumileştiriyorlar).
Beyanatta şöyle geçmektedir:
Zikri geçen kimselere binaen İslam Devleti ve halife yönetiminin olduğu bölgelerde yakalanmadan önce tevbe için halkla ilişkiler müdürlüğüne başvurulması gerekmektedir. Aksi takdirde soruşturma başlatılacak ve tövbe etmeden önce tutuklanma halindeyken idare hiçbir şekilde müdahil olmayacaktır.
Bundan sonra tekfirin kendisinde arttığı kimselerle savaşıldığı sırada ‘aşırılıkla savaş etmek’ bize gelip çatmıştır. Ancak (zannedilen) hilafetin genişlemesiyle bu daha da artmıştır.
Bütün bunlara rağmen aşırılıkla vasıflandıklarında bu onları rahatsız etmiştir!!
Şeyh Münzir eş-Şami (Tevhid ve Cihad Minberi)
Tercüme: @muhammedulvan