Ebu Katade el-Filistini
İki zıt şeyin aşırılıkta birleşmeleri, hakka karşı düşmanlıkta onları aynı noktada bir araya getirir. Aşırılığın her iki tarafı da zıttı ile birleşmeye ulaştırdığını görmekteyiz. Müteşedditlerin aşırılığı, gevşeklerin aşırılığı gibidir. Haricilerin aşırılığı, Murcie’nin aşırılığı gibidir. Bugün, İslam ehline karşı düşmanlıkta Haricilerin Murcielerle birleştiğini görmekteyiz. Yine İslam ehline karşı savaşta ve onlara tuzak kurmada Haricilerin Nusayrilerle hatta Yahudilerle uzlaştıklarına tanıklık etmekteyiz. Yine İslam ehline karşı savaşta aşırı Murcielerin laiklerle birleştiğini görmekteyiz.
Gerçek adı Yusuf ed-Değari, lakabı ise “Ebu Abdurrahman” olan Libyalı mücrim, laiklerle yan yana durup Derne şehrine saldırmak için aşırı Murcilere önderlik ediyor. Derne halkını ve oradaki Müslümanları hedef alıyor. Şehrin imamı ve halkın önderi olması hasebiyle “Şeyh Ğıryani”yi hedef alıyor. Onu tekfir ediyor ve bunu şehir halkına saldırmanın ve katliamlarda bulunmanın gerekçesi olarak gösteriyor.
Bugün İslam ile laikliğin savaşı yürümektedir. Mürtedlere ve zındıklara karşı Ehl-i Sünnet’in savaşı. Bizler ise, cehalet ve ahmaklıkla kendi aramızda tefrikaya düşmekteyiz. Bu tefrikamızla (düşmana), kendimizi yok edici silahı ve kökümüzü kurutucu araçları takdim etmekteyiz.
Mücrim aşırılar, riddet hükmüyle “Kassam Tugayları” yiğitlerinden İslam ehline yardım eden mücahidleri öldürüyor; Yahudiler ve küfür ve riddette onların dini üzere olanlar da buna seviniyorlar. Bugün mücrim “Medhali” taraftarları Derne’de İslam ehline karşı savaşıyor. Bazı ahmak cahiller de, şeriatı desteklediğini iddia ederek onların öncüsü Şeyh Ğıryani gibilerinin tekfirinin maddelerini sunuyor! Derne’deki İslam ehlinin gitmesinden sonra, Derne’de tevhid ve İslam’dan geriye ne kalacağını bilmiyoruz.
Gerçekten de bu kimseler İslam ehline karşı küfre yardım etmekteler. Aşırıların tek dertlerinin İslam ehlini öldürmek olduğu bir dönemde, aşırılara karşı kâfirlerin desteklenmemesi hususunda söz birliği edilmiştir. Bugün imani gayret ölüyor, bir iki şahsa karşı olan nefislerin gazabı ve kini harekete geçiyor. Aşırıların orta yaşlılarından bazıları, aşırılara tekfir maddesini sunuyor. Bununla birlikte bu kimseler, saldırdıkları ve yerdikleri kimseler hakkındaki tekfir aşırılığını engellemede insanların en zayıf olanlarıdır. Herkes farklı yerlerde –Gazze’de, Derne’de ve başka yerlerde- İslam ehlini bitirmek için bir araya geliyor.
Pusulanız bozuk, menheciniz batıl ve sizler selefin yolu hakkında hiçbir şey bilmemektesiniz. Sizin yüzünüzden, çocukluğunuzdan ve İslam’ın küfre, riddete ve zındıklığa karşı savaşını ifsadınızdan dolayı sıkıntılar gördük.
Bin kez söyledik: Batıl batıldır, yanlış yanlıştır, bid’at bid’attir; yeryüzü ehlinden hiç kimse insanlara dinin öğretilmesine engel olamaz. Lakin hükümleri indirgeme hususunda bilgi sahibi olmayan bir topluluk arasında hakkın izharı babı altında gizlenmesi; küçüklerin kelimeleri alıp Müslüman insanları katletme ve tekfir etme silahlarının namlusuna sürdükleri ve sizlerin de onların katliam ve tekfir fesatlarını gemleyemediğiniz bir zamanda, Müslümanları sevme ve -bid’atlarıyla birlikte- Müslümanların düşmanlarına karşı desteklenmeleri ilmini neşretmeniz gerekir. Kelimelerinizin, ‘sizin de onları dini üzere olduğunuzu, ancak hükmü indirgemede ihtilaf ettiğiniz’ zannı ile mücrimlerin kalplerini rahatlatmaması için, bu insanların bozukluklarını ve bid’atlerini gizlemeniz ve teşhir etmemeniz gerekir.
İlim müfsitlerin ve mücrimlerin ellerinde fesat aracı olmaya dönüştüğünde, ilmin gizlenmesi, ilimden ve ilmin siyasetindendir. Ayırt etmeden ve menhecimize bakmadan küfür bize karşı birleştiğinde, İslam ehlinin sevilmesinin yayılması, ilimden ve ilmin siyasetindendir. İnsanları saptırma sebebi olduğunda, ilmin kaynağının verilmemesi de ilimden ve ilmin siyasetindendir.
Ey topluluk, eğer başka şeyler de söyleseydim, hata etmiş olmazdım. Bunlar, ilim ehlinin kitaplarındaki öncelikli ilimlerdir. Bunları bilmeyenler, bir kelime konuşmadan önce nefislerini gömmeye daha layıktırlar.
İslam ehlinin gençleri ve Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’in ümmeti hakkında Allah’tan korkun. Kıyamet günü gururunuzu ve kelimelerinizi amel sayfalarınızda karşınızda göreceksiniz.
Bugün insanların dalaleti meselesi, sadece itikat konularında değildir. Bugün tağutlara velayet gösterenler, akide meselelerinde uzun mücadeleler vermiş kimselerdir. İmanın gücüyle küfre karşı duranlar arasında, itikadında mürcie olanlar bulunmaktadır. Bugünkü vakıamızda pusulanın hakikati; kâfirlere, zındıklara ve mürtetlere karşı Müslümanlarla ve İslam’ın yanında durmadır. Bugünün pusulası budur. Bunda hata eden, yönünü bozmuş, çabasını boşa çıkarmış ve halini ifsat etmiştir.
Kuşkusuz Müslümanlara karşı olan her bir mermi veya söz, kâfirlere yardımdır. Bu bazen öncesinde bir ittifak olmadan takdir ile başlar, sonra kâfir ve mürtetlerle ittifaklara ve düzenlemelerle sonlanır. Bağdadi devletinin tabilerinden olan aşırıların tecrübeleri buna şahitlik etmektedir. Bazılarında bu durumu, bu dinin düşmanları tarafından talep edilmesi üzerine muhalifleri hakkında kötü söz söylemelerinde gördük.
Dininiz için dikkatli olun; bid’atta günah gibidir; kişi hidayet ve ilim olmadan ona tabi olduğunda, küfrün vesilesi olur.
Allah’ım, mücahidlere ve tüm Müslüman kullarına yardım et.
Mütercim: Muhammed Atta
İki zıt şeyin aşırılıkta birleşmeleri, hakka karşı düşmanlıkta onları aynı noktada bir araya getirir. Aşırılığın her iki tarafı da zıttı ile birleşmeye ulaştırdığını görmekteyiz. Müteşedditlerin aşırılığı, gevşeklerin aşırılığı gibidir. Haricilerin aşırılığı, Murcie’nin aşırılığı gibidir. Bugün, İslam ehline karşı düşmanlıkta Haricilerin Murcielerle birleştiğini görmekteyiz. Yine İslam ehline karşı savaşta ve onlara tuzak kurmada Haricilerin Nusayrilerle hatta Yahudilerle uzlaştıklarına tanıklık etmekteyiz. Yine İslam ehline karşı savaşta aşırı Murcielerin laiklerle birleştiğini görmekteyiz.
Gerçek adı Yusuf ed-Değari, lakabı ise “Ebu Abdurrahman” olan Libyalı mücrim, laiklerle yan yana durup Derne şehrine saldırmak için aşırı Murcilere önderlik ediyor. Derne halkını ve oradaki Müslümanları hedef alıyor. Şehrin imamı ve halkın önderi olması hasebiyle “Şeyh Ğıryani”yi hedef alıyor. Onu tekfir ediyor ve bunu şehir halkına saldırmanın ve katliamlarda bulunmanın gerekçesi olarak gösteriyor.
Bugün İslam ile laikliğin savaşı yürümektedir. Mürtedlere ve zındıklara karşı Ehl-i Sünnet’in savaşı. Bizler ise, cehalet ve ahmaklıkla kendi aramızda tefrikaya düşmekteyiz. Bu tefrikamızla (düşmana), kendimizi yok edici silahı ve kökümüzü kurutucu araçları takdim etmekteyiz.
Mücrim aşırılar, riddet hükmüyle “Kassam Tugayları” yiğitlerinden İslam ehline yardım eden mücahidleri öldürüyor; Yahudiler ve küfür ve riddette onların dini üzere olanlar da buna seviniyorlar. Bugün mücrim “Medhali” taraftarları Derne’de İslam ehline karşı savaşıyor. Bazı ahmak cahiller de, şeriatı desteklediğini iddia ederek onların öncüsü Şeyh Ğıryani gibilerinin tekfirinin maddelerini sunuyor! Derne’deki İslam ehlinin gitmesinden sonra, Derne’de tevhid ve İslam’dan geriye ne kalacağını bilmiyoruz.
Gerçekten de bu kimseler İslam ehline karşı küfre yardım etmekteler. Aşırıların tek dertlerinin İslam ehlini öldürmek olduğu bir dönemde, aşırılara karşı kâfirlerin desteklenmemesi hususunda söz birliği edilmiştir. Bugün imani gayret ölüyor, bir iki şahsa karşı olan nefislerin gazabı ve kini harekete geçiyor. Aşırıların orta yaşlılarından bazıları, aşırılara tekfir maddesini sunuyor. Bununla birlikte bu kimseler, saldırdıkları ve yerdikleri kimseler hakkındaki tekfir aşırılığını engellemede insanların en zayıf olanlarıdır. Herkes farklı yerlerde –Gazze’de, Derne’de ve başka yerlerde- İslam ehlini bitirmek için bir araya geliyor.
Pusulanız bozuk, menheciniz batıl ve sizler selefin yolu hakkında hiçbir şey bilmemektesiniz. Sizin yüzünüzden, çocukluğunuzdan ve İslam’ın küfre, riddete ve zındıklığa karşı savaşını ifsadınızdan dolayı sıkıntılar gördük.
Bin kez söyledik: Batıl batıldır, yanlış yanlıştır, bid’at bid’attir; yeryüzü ehlinden hiç kimse insanlara dinin öğretilmesine engel olamaz. Lakin hükümleri indirgeme hususunda bilgi sahibi olmayan bir topluluk arasında hakkın izharı babı altında gizlenmesi; küçüklerin kelimeleri alıp Müslüman insanları katletme ve tekfir etme silahlarının namlusuna sürdükleri ve sizlerin de onların katliam ve tekfir fesatlarını gemleyemediğiniz bir zamanda, Müslümanları sevme ve -bid’atlarıyla birlikte- Müslümanların düşmanlarına karşı desteklenmeleri ilmini neşretmeniz gerekir. Kelimelerinizin, ‘sizin de onları dini üzere olduğunuzu, ancak hükmü indirgemede ihtilaf ettiğiniz’ zannı ile mücrimlerin kalplerini rahatlatmaması için, bu insanların bozukluklarını ve bid’atlerini gizlemeniz ve teşhir etmemeniz gerekir.
İlim müfsitlerin ve mücrimlerin ellerinde fesat aracı olmaya dönüştüğünde, ilmin gizlenmesi, ilimden ve ilmin siyasetindendir. Ayırt etmeden ve menhecimize bakmadan küfür bize karşı birleştiğinde, İslam ehlinin sevilmesinin yayılması, ilimden ve ilmin siyasetindendir. İnsanları saptırma sebebi olduğunda, ilmin kaynağının verilmemesi de ilimden ve ilmin siyasetindendir.
Ey topluluk, eğer başka şeyler de söyleseydim, hata etmiş olmazdım. Bunlar, ilim ehlinin kitaplarındaki öncelikli ilimlerdir. Bunları bilmeyenler, bir kelime konuşmadan önce nefislerini gömmeye daha layıktırlar.
İslam ehlinin gençleri ve Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’in ümmeti hakkında Allah’tan korkun. Kıyamet günü gururunuzu ve kelimelerinizi amel sayfalarınızda karşınızda göreceksiniz.
Bugün insanların dalaleti meselesi, sadece itikat konularında değildir. Bugün tağutlara velayet gösterenler, akide meselelerinde uzun mücadeleler vermiş kimselerdir. İmanın gücüyle küfre karşı duranlar arasında, itikadında mürcie olanlar bulunmaktadır. Bugünkü vakıamızda pusulanın hakikati; kâfirlere, zındıklara ve mürtetlere karşı Müslümanlarla ve İslam’ın yanında durmadır. Bugünün pusulası budur. Bunda hata eden, yönünü bozmuş, çabasını boşa çıkarmış ve halini ifsat etmiştir.
Kuşkusuz Müslümanlara karşı olan her bir mermi veya söz, kâfirlere yardımdır. Bu bazen öncesinde bir ittifak olmadan takdir ile başlar, sonra kâfir ve mürtetlerle ittifaklara ve düzenlemelerle sonlanır. Bağdadi devletinin tabilerinden olan aşırıların tecrübeleri buna şahitlik etmektedir. Bazılarında bu durumu, bu dinin düşmanları tarafından talep edilmesi üzerine muhalifleri hakkında kötü söz söylemelerinde gördük.
Dininiz için dikkatli olun; bid’atta günah gibidir; kişi hidayet ve ilim olmadan ona tabi olduğunda, küfrün vesilesi olur.
Allah’ım, mücahidlere ve tüm Müslüman kullarına yardım et.
Mütercim: Muhammed Atta