
AŞiYANDAN YANA BAK!
Ey Melik’in mülkünde destursuz gezen densiz
Ömrün hevâ örsünde, elde kalan âna bak
Ne doğumun tesadüf, ne varlığın nedensiz
Kaldır da bir başını Âşiyân’dan yana bak!
Hitapsa beklediğin gelmek için kendine
Bir lahzâ soluklan da kulak ver en son dîne
Bilal ezan okurken, gül kokarken Medîne
Zifirden filizlenen, güne doğan tana bak!
Düşün, ahenk içinde şu koca Kâinatta
Hep mühr-ü İlâhî var dört mevsim her sanatta
şüpheye mahal varsa ikrâra kanaatta
Damarda seyr-ü sefer, kıpkırmızı kana bak!
Secdeleri zül sayıp, "payitahtım var" deme!
Hakka ahdinden cayıp, "zevk-ü sefâ kâr" deme!
Nankörlük etme ayıp, şeytana hünkâr deme!
İbret al Firavun’dan, kaçınılmaz sona bak!
Dağlara tırmansan da, mağrur, kendinden emin
Vuslat için gün sayar bastığın ruy-i zemin!
Son nefesle çözülür mahiyeti gizemin
Yar toprağın bağrını, taze denen tene bak!
Mecit AKTÜRK
Ne doğumun tesadüf, ne varlığın nedensiz
Kaldır da bir başını Âşiyân’dan yana bak!
Hitapsa beklediğin gelmek için kendine
Bir lahzâ soluklan da kulak ver en son dîne
Bilal ezan okurken, gül kokarken Medîne
Zifirden filizlenen, güne doğan tana bak!
Düşün, ahenk içinde şu koca Kâinatta
Hep mühr-ü İlâhî var dört mevsim her sanatta
şüpheye mahal varsa ikrâra kanaatta
Damarda seyr-ü sefer, kıpkırmızı kana bak!
Secdeleri zül sayıp, "payitahtım var" deme!
Hakka ahdinden cayıp, "zevk-ü sefâ kâr" deme!
Nankörlük etme ayıp, şeytana hünkâr deme!
İbret al Firavun’dan, kaçınılmaz sona bak!
Dağlara tırmansan da, mağrur, kendinden emin
Vuslat için gün sayar bastığın ruy-i zemin!
Son nefesle çözülür mahiyeti gizemin
Yar toprağın bağrını, taze denen tene bak!
Mecit AKTÜRK