“Kim Allah’ın indirdiği hükmünü / hükümlerini kalbiyle tasdik etmez, diliyle de inkâr ederse, bu kâfirdir. Allah’ın hükmünü kalbiyle tasdik edip diliyle de ikrar ettiği halde, fiilen onu uygulamayan kimse ise, yine Allah’ın hükmüyle (kalbiyle tasdik etmek suretiyle doğru olduğuna) hükmetmiş, ancak o hükmü fiilen terk etmiştir. Bu sebeple bu kimse söz konusu ayetin tehdidine dahil değildir.” (Razi, ilgili ayetin tefsiri).
Biz de muhakkik alimlerimizi tasdik ederek diyoruz ki, ayette yer alan “Mâ enzelellah” (Allah’ın indirdiği şeyler) ifadesinde geçen “mâ” umumu ifade eder. Buna göre, yalan söyleyen, gıybet eden, başkasının kalbini kıran veya başka herhangi -en küçük- bir günah işleyenin kâfir olması gerekir ki, bu düşünce Ehl-i sünnet alimlerinin ittifakıyla yanlıştır.
b) Sorudaki detaylarda da ihtiyatlı olmanın gereğine inanıyoruz. Çünkü, iman kalbin tasdiki ve lisanın takririnden ibarettir. Ehl-i sünnet alimlerine göre, bu şartlara uygun bir mümin olduğunu söyleyen bir kimsenin tekfir edilmemesi gerekir.
Buna göre, bir kimse Allah’ın bildirdiği iman esaslarına samimi olarak iman ettiği halde, “Ben bu asırda laik bir düzene taraftarım.” derse, bunun din dairesinin dışına atmamak gerekir.
Şayet gerçekten İslam’a inanmadığı için böyle bir düşünceye sahip ise, bunu zorla İslam dairesinin içine sokmaya da kimsenin hakkı yoktur.
Fahreddin er-Râzî nin bu tefsirini nasıl anlamak lazım ? eğer bir kişi herkes dinini rahatca yaşasın diye laikim derse bu kişi tekfir edilirmi ? Laiklerin tamamını tekfir etmemekmi gerekir ?
Biz de muhakkik alimlerimizi tasdik ederek diyoruz ki, ayette yer alan “Mâ enzelellah” (Allah’ın indirdiği şeyler) ifadesinde geçen “mâ” umumu ifade eder. Buna göre, yalan söyleyen, gıybet eden, başkasının kalbini kıran veya başka herhangi -en küçük- bir günah işleyenin kâfir olması gerekir ki, bu düşünce Ehl-i sünnet alimlerinin ittifakıyla yanlıştır.
b) Sorudaki detaylarda da ihtiyatlı olmanın gereğine inanıyoruz. Çünkü, iman kalbin tasdiki ve lisanın takririnden ibarettir. Ehl-i sünnet alimlerine göre, bu şartlara uygun bir mümin olduğunu söyleyen bir kimsenin tekfir edilmemesi gerekir.
Buna göre, bir kimse Allah’ın bildirdiği iman esaslarına samimi olarak iman ettiği halde, “Ben bu asırda laik bir düzene taraftarım.” derse, bunun din dairesinin dışına atmamak gerekir.
Şayet gerçekten İslam’a inanmadığı için böyle bir düşünceye sahip ise, bunu zorla İslam dairesinin içine sokmaya da kimsenin hakkı yoktur.
Fahreddin er-Râzî nin bu tefsirini nasıl anlamak lazım ? eğer bir kişi herkes dinini rahatca yaşasın diye laikim derse bu kişi tekfir edilirmi ? Laiklerin tamamını tekfir etmemekmi gerekir ?