Tesettür İslam âlimlerin hepsinin ittifakıyla kadınların şahsi noktasında ziynetlerini namahremlerden sakınması ve gizlemesidir. Yani bu ziynetlerden maksat küçük ziynetler olan kadının altın ve gümüş gibi takılarının sergilendiği yerlerin teşhir edilmemesi, büyük ziynetler ve en ehemmiyetlisi olan boy, pos, güzellik, beden ve endam gibi erkeklerin nazarlarını çekecek ve gönül oyunlarına kapı açacak olan yerlerini geniş ve baştan aşağı bir örtü ile setr etmesidir. Alimlerin çoğusu bu tesettürün içine yüzü de dahil etmişlerdir. Çünkü göz, kaş, yanak, dudak birer ziynet olmasının delili bu azaların da daha büyük gönül ilişkilerine giden yolda küçük gönül ilişkilerinin fidanlığı olduğunu bu zinetleri tasvir eden şiirler ve şarkıların olması gösteriyor.Hanefi âlimleri her ne kadar el ve yüz mahrem değildir demişlerse de o yüzlere zaruret olmadığı zaman bakmanın haram olduğunu beyan etmişlerdir.
Tesettürün toplum nazarında ölçüsü ise evinde namahremlere görünmemesi, zaruret halinde bir işi için dışarı çıktığında evi dışında da tepeden tırnağa bol bir elbise giyinerek ziynetlerini gizlemesi, giyiminin erkek kisvesi şeklinde olmaması, erkeklerin cinsi duygularını harekete geçirecek koku sürünmemesi, kıyafetinin erkek giysisini andırmaması ve ecnebi kıyafetlerine benzememesi gerekir şeklindedir.
Bir kimsenin örtmesi gereken ve başkasının bakması haram olan yerlerine avret yeri denir. Başka bir görüş ise Tesettür şer-i olarak çarşaf, ferace ve car denilen örtülere münhasır olmayıp baştan aşağıya doğru sarkıtılarak bol vücut hatlarını belli etmeyecek şekilde bütün vücudu örten ve çeşitli renk ve süslemerle cazip hali olmayan caydırıcı olup heva ve hevesleri uyandıracak bir vasfı olmayan herhangi bir örtü cilbab vasfını taşır. Denilmektedir.
Bütün bu görüşleri içine alan şahsi görüşüm ise kadının siyasi, idari ve içtimai olsun zaruret olmadığı müddetçe kadın ve erkeğin birbine görünmemesidir. Yani erkekle kadının aynı ortamda zaruret olmadığı müddetçe ihtilat halinde bulunmamasıdır. çünkü örtü ile ilgili ayeti kerimenin üç defada üç mertebeyi natık olmak üzere nazil olması 33-59 ayeti kerimesi yüzün örtülmesini, 33-53 ayeti kerimesi irhayı ,hicab yani perdeyi indirmek,olan içtimai hayatta haremlik selamlık uygulanması ,24-31-33 ayeti kerimesi şer-i bir zaruret olmadıkça kadınların hanelerinden çıkmamaları ile nehyolunmaları gösteriyor.
hakikat böyle iken erkek ve kadının aynı ortamda iktisadi içtimai idari olarak karma eğitim görmesini kuranın yasakladığı gerçeğini hep gözardı ediyoruz.müslüman bir bayanın erkeklerle aynı ortamda göz göze diz dize el ele ihtilat halinde okumayacağı gerçeğini görmemezlikten gelip sorunu sadece başörtüsü olarak gösteriliyor.halbuki bir bayanın başörtülü olarak bile erkeklerle aynı ortamda okumayacağını kimse dile getirmiyor. yazımızın üst kısmındada belirtiğimiz gibi tesettür sadece kadının örtünmesi değil erkeklerle aynı ortamda bulunmaması da tesettürün bir parçasıdır.sadece başörtülü yada tesettürlü olmak yetmiyor.tesettürlü türbanlı olarak okuyanların erkeklerle etkileşim içinde bulunmalarının acı neticeleri flört olarak karşımıza çıkıyor.belli bir zaman sonra bu flörtçüler işin zine olmadığını iddaya başlıyorlar aralarında nikah yapıyorlar.bugün okuyan türbanlıların çoğusu maalesef flört tuzağına düşebiliyorlar..ulvi bir gaye iddiasıyla çıktıkları yolda sufliyatın zinanın flörtün kurbanı oluyorlar.karma eğitim denilen erkek ve kadının olduğu ortamlarda kendini muhafaza etmenin zor olduğunu görüyoruz.bayanlar ne kadar kendini muhafaza etmeye çalışsa da etkileşim içinde olduğu erkekler bu örtülülerinin her bir hareketini bir mesaj olarak algılayabilir.bu gerçeği dile getiren ayeti kerime kadınlara hitaben yabancı erkeklerle konuşurken onlara karşı sesinizi inceltmeden vakarla ve ciddi konuşun yoksa kalblerinde cinsel hastalık olanlar ümide kapılabilirler.ihtarı gösteriyorki bugün senden silgi açaçak isteyen yarın senden kalbini ve sevgini isteyebilir.ihtilatta kaçınılmaz olan gerçek bakışmalar ,yakınlaşmalara yakınlaşmalar buluşmalara buluşmalar tenhalaşmalara tenhalaşmalarda zinaya zemin hazırlamkatıdr..
Hem Okumanın en mühim gayesi allah rızası olmalı,üniversitelerde okumanın neticesi sadece öğretimdir eğitim yoktur.bir insanın okuduğu bölümle mesleği ile ilgili bilgilerden ibarettir.toplum hayatını düzenleyen ahlak ve din kurallarından mahrumdur üniversitelerdeki bu eğitim..laik sistemin üniversitelerinin kapısı önünde durupta eğitim hakkımızı engellemeyin deminin hiç bir mantığı yoktur.çünkü üniversitelerin profları doçentleri dekanları ahlak ve dinden mahrum olmaları sebebiyle eğitime muhtaç. allah rızasına uymuyan okulda okuyup zalim ve kafirlerin dinsiz kanunlarına boyun eğmeye kendini mecbur görüp,kadiri mutla olan allahın emrine karşı mecburiyet görmeyip emirlerini çiğnemenin insanı şirke küfre götürebileceğini şu ayet ihtar ediyor.allahın ayetleri uccuza satmayın.
Hem imana kurana hizmet etmenin şartı sadece üniversite okumak değilki.öyle imanlı bayanlar varki yüz tane üniversite mezunu bayanı her konuda susturacak ilime sahipler.okuyun ama tefsir,akaid,kelam,fıkıh,ilmihal,hadis ilmi okuyun,bu ilimlere üniversiteye gitmeden sahip olan kadın erkek alimlerle dolu memleketimiz.tebliğin yeri sadece üneversiteler değildir.insan önce tebliğe ailesi ,akrabası komşusu mahallesi şehri gibi dairelerden başlamalıdır.bu daireleri bırakıp üniversite kapılarında sadece tebliğe kendini memur bilmemeli.yok sadece dünyanın üç kuruşluk mevki makam alkış teveccühe para ve yalancı rahatına dini değişip satanlara diyecek bir sözümüz yok kuranın ihtar ve tehditlerine kulak asmadan başını açarak erkeklerle ayını ortamda okuyanlar bizim nasihat ve sözlerimize ne kıymet verebilirlerki.benim yaptığım sadece konuşan hakikate katiplik yapmaktan ibarettir.yazdıklarımın içine nefsim karışmışsa hakkınızı helal edin.
Tesettürün toplum nazarında ölçüsü ise evinde namahremlere görünmemesi, zaruret halinde bir işi için dışarı çıktığında evi dışında da tepeden tırnağa bol bir elbise giyinerek ziynetlerini gizlemesi, giyiminin erkek kisvesi şeklinde olmaması, erkeklerin cinsi duygularını harekete geçirecek koku sürünmemesi, kıyafetinin erkek giysisini andırmaması ve ecnebi kıyafetlerine benzememesi gerekir şeklindedir.
Bir kimsenin örtmesi gereken ve başkasının bakması haram olan yerlerine avret yeri denir. Başka bir görüş ise Tesettür şer-i olarak çarşaf, ferace ve car denilen örtülere münhasır olmayıp baştan aşağıya doğru sarkıtılarak bol vücut hatlarını belli etmeyecek şekilde bütün vücudu örten ve çeşitli renk ve süslemerle cazip hali olmayan caydırıcı olup heva ve hevesleri uyandıracak bir vasfı olmayan herhangi bir örtü cilbab vasfını taşır. Denilmektedir.
Bütün bu görüşleri içine alan şahsi görüşüm ise kadının siyasi, idari ve içtimai olsun zaruret olmadığı müddetçe kadın ve erkeğin birbine görünmemesidir. Yani erkekle kadının aynı ortamda zaruret olmadığı müddetçe ihtilat halinde bulunmamasıdır. çünkü örtü ile ilgili ayeti kerimenin üç defada üç mertebeyi natık olmak üzere nazil olması 33-59 ayeti kerimesi yüzün örtülmesini, 33-53 ayeti kerimesi irhayı ,hicab yani perdeyi indirmek,olan içtimai hayatta haremlik selamlık uygulanması ,24-31-33 ayeti kerimesi şer-i bir zaruret olmadıkça kadınların hanelerinden çıkmamaları ile nehyolunmaları gösteriyor.
hakikat böyle iken erkek ve kadının aynı ortamda iktisadi içtimai idari olarak karma eğitim görmesini kuranın yasakladığı gerçeğini hep gözardı ediyoruz.müslüman bir bayanın erkeklerle aynı ortamda göz göze diz dize el ele ihtilat halinde okumayacağı gerçeğini görmemezlikten gelip sorunu sadece başörtüsü olarak gösteriliyor.halbuki bir bayanın başörtülü olarak bile erkeklerle aynı ortamda okumayacağını kimse dile getirmiyor. yazımızın üst kısmındada belirtiğimiz gibi tesettür sadece kadının örtünmesi değil erkeklerle aynı ortamda bulunmaması da tesettürün bir parçasıdır.sadece başörtülü yada tesettürlü olmak yetmiyor.tesettürlü türbanlı olarak okuyanların erkeklerle etkileşim içinde bulunmalarının acı neticeleri flört olarak karşımıza çıkıyor.belli bir zaman sonra bu flörtçüler işin zine olmadığını iddaya başlıyorlar aralarında nikah yapıyorlar.bugün okuyan türbanlıların çoğusu maalesef flört tuzağına düşebiliyorlar..ulvi bir gaye iddiasıyla çıktıkları yolda sufliyatın zinanın flörtün kurbanı oluyorlar.karma eğitim denilen erkek ve kadının olduğu ortamlarda kendini muhafaza etmenin zor olduğunu görüyoruz.bayanlar ne kadar kendini muhafaza etmeye çalışsa da etkileşim içinde olduğu erkekler bu örtülülerinin her bir hareketini bir mesaj olarak algılayabilir.bu gerçeği dile getiren ayeti kerime kadınlara hitaben yabancı erkeklerle konuşurken onlara karşı sesinizi inceltmeden vakarla ve ciddi konuşun yoksa kalblerinde cinsel hastalık olanlar ümide kapılabilirler.ihtarı gösteriyorki bugün senden silgi açaçak isteyen yarın senden kalbini ve sevgini isteyebilir.ihtilatta kaçınılmaz olan gerçek bakışmalar ,yakınlaşmalara yakınlaşmalar buluşmalara buluşmalar tenhalaşmalara tenhalaşmalarda zinaya zemin hazırlamkatıdr..
Hem Okumanın en mühim gayesi allah rızası olmalı,üniversitelerde okumanın neticesi sadece öğretimdir eğitim yoktur.bir insanın okuduğu bölümle mesleği ile ilgili bilgilerden ibarettir.toplum hayatını düzenleyen ahlak ve din kurallarından mahrumdur üniversitelerdeki bu eğitim..laik sistemin üniversitelerinin kapısı önünde durupta eğitim hakkımızı engellemeyin deminin hiç bir mantığı yoktur.çünkü üniversitelerin profları doçentleri dekanları ahlak ve dinden mahrum olmaları sebebiyle eğitime muhtaç. allah rızasına uymuyan okulda okuyup zalim ve kafirlerin dinsiz kanunlarına boyun eğmeye kendini mecbur görüp,kadiri mutla olan allahın emrine karşı mecburiyet görmeyip emirlerini çiğnemenin insanı şirke küfre götürebileceğini şu ayet ihtar ediyor.allahın ayetleri uccuza satmayın.
Hem imana kurana hizmet etmenin şartı sadece üniversite okumak değilki.öyle imanlı bayanlar varki yüz tane üniversite mezunu bayanı her konuda susturacak ilime sahipler.okuyun ama tefsir,akaid,kelam,fıkıh,ilmihal,hadis ilmi okuyun,bu ilimlere üniversiteye gitmeden sahip olan kadın erkek alimlerle dolu memleketimiz.tebliğin yeri sadece üneversiteler değildir.insan önce tebliğe ailesi ,akrabası komşusu mahallesi şehri gibi dairelerden başlamalıdır.bu daireleri bırakıp üniversite kapılarında sadece tebliğe kendini memur bilmemeli.yok sadece dünyanın üç kuruşluk mevki makam alkış teveccühe para ve yalancı rahatına dini değişip satanlara diyecek bir sözümüz yok kuranın ihtar ve tehditlerine kulak asmadan başını açarak erkeklerle ayını ortamda okuyanlar bizim nasihat ve sözlerimize ne kıymet verebilirlerki.benim yaptığım sadece konuşan hakikate katiplik yapmaktan ibarettir.yazdıklarımın içine nefsim karışmışsa hakkınızı helal edin.
