Allahu Teâlâ yaratmış olduğu mahluklardan istediği adına yemin edebilir, fakat O'nun yarattığı kulların O’nun adından başkasıyla yemin etmeleri câiz değildir. Mâlesef günümüzde bir çok insan Allah’tan başkaları adına yemin etmektedir. Bir şeyin adına yemin etmek o şeyi aşırı bir şekilde büyütmek ve ona hürmet göstermektir. Bu durum ise Allah’tan başkaları için uygun değildir. İbni Ömer merfû olarak şu hadisi rivâyet ediyor:
((ألاَ إنَّ اللهَ يَنْهَاكُمْ أنْ تَ�*ْلِفُوا بِآبَائِكُم مَنَ كَانَ �*َالِفًا فَلْيَ�*ْلِفْ بِاللهِ أوْلِيَصْمُتْ))
“Dikkat edin! Allah atalarınız adına yemin etmenizi yasaklamıştır. Kim yemin ederse Allah adına yemin etsin ya da sussun.” [1]
İbn-i Ömer’den merfû olarak rivâyet edilen başka bir hadis şöyledir:
((مَنْ �*َلَفَ بِغَيْرِ اللهِ فَقَدْ أشْرَكَ))
“Kim ki Allah’tan başkası adına yemin ederse şirke düşmüş olur.” [2]
Başka bir hadiste Peygamberimiz şöyle buyurur:
((مَنْ �*َلَفَ بِالأَمَانَةِ فَلَيْسَ مِنَّا))
“Kim ki emâneti (güvenilirliği) üzerine yemin ederse bizden değildir.” [3]
Aynı zamanda Kâbe adına, emânet adına, şeref, lânet, bereket, birinin hatırı, Peygamberin hatırı, baba veya ana hatırı, çocukların hatırı v.b. şeyler üzerine yemin etmek câiz değildir. Kim ki böyle bir yemin etmişse günahının kefâreti “Lâ İlahe İllallah” demesidir.[4]
Yine bu konuyla ilgili halkın kullandığı bazı şirkî sözler vardır. Örnek olarak şunları sayalım: “Allah’a ve sana sığınırım”, “Ben Allah’a ve sana tevekkül ediyorum”, “Bu Allah’tan ve sendendir”, “Benim için bir Allah bir de sen varsın”, “Benim için gökte Allah, yerde sen varsın”, “Şâyet Allah ve falanca olmasaydı şöyle olurdu”,[5] “Ben İslam'dan beriyim”, “Ey zamanın uğursuzu” gibi sözler şirkî sözlerdir. İçinde zamana, (dehre) sövüş bulunan bütün ibâreler de hüküm olarak yukarıdakilerle aynıdır. Çünkü bunun mânâsı bunları yaratan Allah’a sövmektir. Bir olay için “Tabiat böyle istedi” demek de yanlıştır. Mesih’in kulu, Peygamber’in kulu, Resûl’ün kulu, Hüseyin’in kulu gibi ibâreler kullanmak da kesinlikle doğru olmayıp bu ibârelerin insanı harama ve şirke düşüreceği âşikârdır.
Yine “İslam sosyalizmi”, “İslam demokrasisi”, “Halkın irâdesi Allah’ın irâdesidir”, “Din, Allah için, vatan herkes içindir”, “Araplık namına”, “uyanış namına”, “Reformistlik namına” gibi ibâreler de harama ve şirke düşüren ibârelerdir. Herhangi birine “Melikül Mülûk”(Kralların Kralı), “Hakimlerin Hakimi” demek, bir münâfık veya kâfir için; seyyid (efendi) demek veya bu mânâya gelecek kelimeler kullanmak ta şirke düşüren ibârelerdir. Pişmanlık, hasret, ifâde eden; (şâyet), (eğer) gibi kelimeleri kullanmak ta şeytana kapı aralayacağından söylenmesi caiz değildir. Meselâ: “Allah’ım şâyet istersen beni af et” demek gibi.[6]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Buhârî rivâyet etmiştir. “Fethu’l-Bârî”ye bak. 11/530.
[2] İmamı Ahmed rivâyet etmiştir. 2/125. Sahihu’l- Câmi’ye bak. 6204.
[3] Ebu Dâvud rivâyet etmiştir. Hadis Silsiletü’s-Sahih’de yer almaktadır. No: 94.
[4] Buhârî, Feth :11/536
[5] Doğrusu bu ibâreyi (sonra) lafzının kullanarak söylemektir. “Allah’tan sonra sana güveniyorum” ibâresi doğrudur. Bunun gibi diğer kelimelerde de uygun ölçüler kullanılmalıdır.
[6] Geniş bilgi için bak. “Mu'cemi’l-Menâhiyel-Lafziyye”. Şeyh Ebu Bekir Ebu Zeyd..