Bel’am’la ilgili olduğu değerlendirilmesi yapılan ayet meali şudur: “Onlara, kendisine ayetlerimizden verdiğimiz ve fakat onlardan sıyrılıp çıkan, o yüzden de şeytanın takibine uğrayan ve sonunda azgınlardan olan kimsenin haberini oku. Dileseydik elbette onu ayetlerle yükseltirdik. Fakat o, yere saplandı ve hevâ/hevesinin peşine düştü. Onun durumu tıpkı köpeğin durumun a benzer: Eğer üstüne varsan, dilini çıkarıp solur, bıraksan da dilini sarkıtıp solur. İşte ayetlerimizi yalanlayan kavmin durumu budur. Bu kıssayı anlat, umulur ki düşünür, ibret alırlar.” (A’raf, 175-176) Müfessirlerin büyük bir çoğunluğu, kıssası anlatılması istenen bu adamın, Benï İsrail bilginlerinden Bel’am bin Baura olduğunu açıklar. Duası makbul bir bilgin olan bu kişi, kavminin ısrarı üzerine Hz. Musa’ya beddua etmiş, o yüzden dili göğsüne kadar sarkmış.
Sahip bulunduğu ilim hazinelerine karşılık, “dünya” için “din”ini satan, ahiretini dünyaya değişen ve bu doğrultuda azgın yöneticiler ve tağutlarla işbirliği yapan, onlara hizmet veren, dini ve bilimi âlet edip kullanarak insanları zalimlerin buyruğuna ve boyunduruğuna sokan kimliği simgeleyen bir addır Bel’am.
Tabiri caizse, Allah’ın peygamberine karşı, Allah adına mücadele veren ve halk katındaki itibarını bahane ederek tevhid mücadelesine karşı direnen bir azgın! Bir kısım müfessirler, bu ayetin, Ümeyye bin Ebi’s-Salt hakkında nazil olduğunu beyan etmişlerdir. Bu kişinin de, Hz. Muhammed (s.a.v.)’e nübüvvet görevi verilmeden önce “hanif”lerden olduğu, Allah’ın kısa bir süre içerisinde peygamber göndereceğini söyleyip durduğu halde, gurura kapılıp O’na iman etmediği bilinmektedir. Rivayetlerdeki ortak yön, muayyen bir şahsı tariften çok, onun prototip karakterini ortaya koymasıdır. Nüzul sebebinin hususi olması, hükmün umumi olmasına engel değildir. Kıyamete kadar Bel’am’ın vazifesini yapan “Bel’am” tipi, bu karakterin yapısı ortaya konulmaktadır. İnsanları “Allah adını kullanarak” aldatan, hevâ ve heveslerini tatmin için tevhid akidesini tahrip eden Bel’am’ın etkisi korkunçtur.
Sahip bulunduğu ilim hazinelerine karşılık, “dünya” için “din”ini satan, ahiretini dünyaya değişen ve bu doğrultuda azgın yöneticiler ve tağutlarla işbirliği yapan, onlara hizmet veren, dini ve bilimi âlet edip kullanarak insanları zalimlerin buyruğuna ve boyunduruğuna sokan kimliği simgeleyen bir addır Bel’am.
Tabiri caizse, Allah’ın peygamberine karşı, Allah adına mücadele veren ve halk katındaki itibarını bahane ederek tevhid mücadelesine karşı direnen bir azgın! Bir kısım müfessirler, bu ayetin, Ümeyye bin Ebi’s-Salt hakkında nazil olduğunu beyan etmişlerdir. Bu kişinin de, Hz. Muhammed (s.a.v.)’e nübüvvet görevi verilmeden önce “hanif”lerden olduğu, Allah’ın kısa bir süre içerisinde peygamber göndereceğini söyleyip durduğu halde, gurura kapılıp O’na iman etmediği bilinmektedir. Rivayetlerdeki ortak yön, muayyen bir şahsı tariften çok, onun prototip karakterini ortaya koymasıdır. Nüzul sebebinin hususi olması, hükmün umumi olmasına engel değildir. Kıyamete kadar Bel’am’ın vazifesini yapan “Bel’am” tipi, bu karakterin yapısı ortaya konulmaktadır. İnsanları “Allah adını kullanarak” aldatan, hevâ ve heveslerini tatmin için tevhid akidesini tahrip eden Bel’am’ın etkisi korkunçtur.