Abi tekfir İslam'da var olan birşey nitekim Allah (ac) :
"Sizi yaratan O’dur. İçinizden kimi kâfir kimi de mümindir. Allah yaptıklarınızı görendir."
(64/Teğabûn, 2) buyuruyor. Ve daha fazla örnek de verilebilir benim burada kastedmek istediğim bilgim dahilinde Tekfir ayrı birşey Haricilik ayrı birşey diye biliyorum. Sizin de Konuyu detaylı araştırıp vebal altına girmemenizi istiyorum mesela;
Haricilerin özellikleri nelerdir?
1 – Büyük Günah sahibi “ebedi cehennemdedir” derler.
2 – Büyük Günah sahibini tekfir ederler.
3 – Hakem olayında Hz. Ali ve muhatablarını Allahın hükmüyle hükmetmedikleri gerekçesiyle tekfir ederler.
4 – İlim ehli olmayan cahil,kaba-saba insanlardır.
5 – Katı kalblidirler. Müslümana şiddetli ve öfkeli, kafire yumuşak davranırlar.
6 – “Hüküm ancak Allah’ındır” haricilerin sloganıdır.fakat Allahın hükmünü bilmezler.
7 – Peygamberimizi dahi adaletsizlik ile suçlayan sapık bir düşünceleri vardır.Bir gün Hz Peygamber ganimet dağıtırken biri çıkar, “Ya Muhammed, adil ol! Adaletle dağıtmadın!” der. Kıpkırmızı olan Hz Peygamber“Ben adil olmazsam daha kim adil olur?”der ve şunu bildirir:“Dikkat edin, bunun neslinden (bu cinsten) ilerde bir kavim zuhur edecek Okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkacaklar”Buhari, Megazi, 61; Müslim, Zekat 144-146
8 – Zahiri ibadetlere düşkündürler. Onların ibadetlerini gören kendi ibadetini küçümser. Hz Peygamberin tarifiyle,“Sizden biri onların namazı yanında kendi namazını, onların orucu yanında kendi orucunu küçük görür Lakin onların imanı boğazlarını aşmaz”Buhari, Menakıb, 25; Müslim, Zekat, 147; İbnu Mace, Mukaddime, 12ancak okudukları Kur’an boğazlarından geçmez, okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkarlar.
9 – İlk Hariciler genelde çöl Araplarıdır. İslam öncesinde fakir bir halde yaşamışlardır Çölde yaşamaya devam ettiklerinden İslama girince de ekonomik durumları iyileşmez Bunların fikirleri basit, tasavvurları dardır
Bu yüzden dinde mutaassıp, muhakeme güçleri noksan insanlardır Çabuk öfkelenirler, kolaylıkla infiale kapılırlar Yaşadıkları çöl misali, sert tabiatlı, katı kalplidirler..
10 – Cehaleti mazeret olarak kabul etmezler. Günahkâr kimsenin özel şartlarını, durumlarını gözetmeden tekfir ederler.
11 – Hoşgörüsüz, fanatik kimselerdir.
12 – Kendi uydurdukları batıl kaide ve ölçülerle insanları değerlendirirler.- Mesela çocuğunu devletin okullarına göndermek bunların inancında küfürdür.- İslam devleti olmadığı için Türkiye’de Cuma namazı kılınmaz!- Devletin yaptırdığı camilerde namaz kılınmaz!- Devletin maaşını alan imam ve müezzinler bunların gözünde Bel’amdır, arkalarında namaz kılınmaz!- Oy vermek mutlak olarak küfürdür!- Devletin mahkemelerine gitmek ve muhakeme olmak mazeretsiz küfürdür!- Devlet kafir olduğu için devlet mallarını çalmak veya zarar vermek bunların fıkhında helaldir!
13 – İbn-i Ömer bunlar için şöyle der: “Bunlar, insanların en şerlileridir. Kâfirler hakkında inen ayetleri almış ve Müslümanlara uygulamışlardır.”(Buhari muallak olarak, “İnkarcıların ve Haricilerin Öldürülmesi” babında rivayet etmiştir.)
14 – Kur’an ve Sünnetin, Fıkhın inceliklerini bilmezler ;Buhari ve Muslim, Muaze adındaki kadından şöyle rivayet ederler:“Aişe’ye; ‘Hayızlı kadın neden orucu kaza ediyor da namazı kaza etmiyor?’ diye sordum.Bana; ‘Sen Harurilerden (harici) misin?’ dedi. Ben; ‘Hayır, ama soruyorum’ dedim.Bunun üzerine şöyle dedi: ‘Hayızlı olduğumuz zaman orucu kaza etmemiz emredildi ancak namazı kaza etmemiz emredilmedi.’”
15 – İbn-i Hacer’in sahih olduğunu bildirdiği bir sened ile Hariciler hakkında İbn-i Abbas’tan Radıyallahu Anhuma şöyle rivayet eder:“Kur’an’ın muhkemlerine iman ederler ancak muteşabihleri ile helak olurlar.”( Fethu’l-Bari, “Mürtedlere İstitabenin Uygulanması” kitabı)
16 – “Said bin Museyyeb’e; ‘Kadın parmağını kesmenin cezası nedir?’ diye sordum. ‘On deve’ diye cevap verdi. Ben; ‘İki parmağı kesilirse, cezası ne olur?’ diye sordum. ‘Yirmi deve’ dedi. Ben; ‘Üç parmak kesilirse’ dedim. ‘Otuz deve’ dedi. Ben yine; ‘Dört parmak kesilirse’ diye sordum. O; ‘Yirmi deve’ diye cevap verince kendisine; ‘Neden yarası ve acısı arttığı halde cezası azaldı?’ dedim.Bana; ‘Sen Iraklı mısın?’ dedi. Ben; ‘Hayır, ama öğrenmek istiyen bir cahil veya bildiğini pekiştirmek isteyen bir âlimim ’dedim. Bunun üzerine şöyle cevap verdi:‘’Ey kardeşimin oğlu, sünnet böyledir.’’Kadının diyeti erkeğin diyetinin yarısı kadardır. Bu mesele hakkında el-Muğni ve diğer kitapların “Diyetler” bölümüne bakınız.
Not: O dönem Irak, haricilerin yatağı idi.
17 – Onların bir diğer niteliği ise, batıl görüşlerini yaldızlamaları ve ona hak süsü vermeleridir. Bu nedenle ciddi bir bilgisi veya derin basireti olmayan kişiler onlara kanar ve peşlerinden giderler.Ali’yi tahkime zorladıklarında “Kendilerine Kitap’tan bir pay verilenleri görmedin mi? Aralarında Allah’ın Kitabı hükmetsin diye çağrılıyorlar da, onlardan bir bölümü yüz çeviriyor. Onlar, işte böyle arka dönenlerdir”(Al-i İmran/23)ayetini dillerine doladılar. Ali’nin Radıyallahu Anhu kendilerine hitap etmesi esnasında,“Hüküm ancak Allah’ındır” diyerek bağırdılar. Bunun üzerine Ali bin Ebi Talib Radıyallahu Anhu, “Batıl için kullanılan hak bir söz” diyerek onlara cevap verdi.
18 – Genellikle toplum içine karışmazlar, topluma ayak uyduramazlar.
19 – Harici fikir tabii olarak kendi fıkhını oluşturmuştur.
20 – Harici düşüncesindekiler devlet memurluğunu küfür olarak kabul ettikleri için memuriyet ve devlete bağımlı meslekler edinmezler.hatta bazıları ticaret bile yapmayıp inşaatta çalışır.
21 – İbn ebî Evfâ radiyallahu anh’dan rivayete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Hariciler, cehennem köpekleridir.”İbn Mâce mukaddime.173
22 – Ali b. ebî Talib radiyallahu anh’den rivayete göre, hariciler hakkında şöyle demiştir:“Hariciler arasında eli kısa, eli küçük veya eli çolak birisi vardır. Eğer sevinçten heyecana kapılacak olmasaydınız, Nebi diliyle o kimseyi öldürenlere, Allah’ın vereceği sevap sözünü size haber verirdim.” Ubeyde dediki: “Ben, Ali’ye: “Bu sözü bizzat Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’den işittin mi?” dedim. Ali de: “Kâ’be’nin Rabbine andolsun ki işittim” diye üç sefer söyledi.İbn Mace. Mukaddime.167 Ebû Dâvud, Sünnet: 31; Müslim, Zekat:
23 – Haricilerin genellikle yaşları küçük, akılları kıt, tecrübesiz kimselerdir.Abdullah b. Mes’ud radiyyallahu anh’dan rivayete göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:“Kıyamete yakın zamanlarda yaşları küçük, tecrübesiz, aklı noksan bir grup çıkacaktır. Bunlar, insanların en hayırlısı olan Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in sözlerinden bahsedecekler ve Kur’ân okuyacaklar. Fakat o okudukları bu Kur’ân, boğazlarından aşağıya geçmeyecek, okun yaydan fırlayıp çıktığı gibi İslâm’dan çıkacaklar. Kim, onlara rastlarsa hemen onları öldürsün. Çünkü onları öldürmek Allah katında onları öldürenlere sevap kazandırır.”Müslim, Zekat: 48; Tirmizî, Fiten: 24.İbn Mace Mukaddime.168.
24 – Ebû Seleme radiyallahu anh’den rivayete göre, şöyle demiştir: “Ebû Saîd el Hudrî’radiyallhu anhye: “Sen, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’ın Haruriye (Harici)liler hakkında bir şey anlattığını işittin mi? diye sordum. O da şöyle dedi: “Rasûlullah’tan işittim şöyle diyordu: “Onlar, öyle ibadet yaparlar ki, siz, o toplumun namazlarının yanında kendi namazınızı, onların oruçları yanında kendi orucunuzu küçük göreceksiniz. Onlar, dinden okun yaydan fırladığı gibi çıkacaklardır. (Bu dinden çıkma işi o kadar hızlı ve farkına varılmadan olacak ki okun sahibi okunun avı delip geçtiğini görür fakat) Okun avı delip geçtiğini tetkik etmek için okun demirine bakar, orada kannamına hiçbir şey göremez, okun kirişine bakar, orada da bir şey bulamaz. Okun kendisine ve yelesine bakar, yine bir şey bulamaz ve göremez. Ve bir şey görüp göremeyeceğinden daima şüphe içinde bulunur durur.” Buhari.6931.Müslim. Zekât: 4.İbn Mace “Akılları zayıf.”Hadiste geçen “ahlâm”, “hilm” kelimesinin çoğuludur. Anlamı akıldır. Buna göre hadisin manası onların akılları aşağılıktır, zayıftır demek olur. Nevevî şöyle der: Bu hadisten anlaşıldığına göre araştırma ve basiret gücü, yaş kemale erdiğinde, hayat tecrübesi çok olduğunda ve akıl kuvvetli olduğunda meydana gelir.
25 – Kur’anı tilavet ederler ancak manasını, hikmetlerini anlamazlar ;Ebû Zerr radiyallahu anh den rivayete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Benden sonra ümmetimden -veya ümmetimden bir grup- Kur’ân okuyacaklar fakat okudukları Kur’ân, boğazlarından aşağıya (kalblerine) geçmeyecektir. Okun yaydan fırladığı gibi dinden çıkacaklardır. Ve sonra dine tekrar dönmeyeceklerdir. Onlar, insanların ve hayvanların en şerlileridir.” Abdullah b. Samit şöyle diyor: “Ben, bu hadisi işittikten sonra Hakem b. Amr el Gıfarî’nin kardeşi Rafi’ b. Amr’a anlattım o da şöyle dedi: “Ben de bunu, aynı şekilde Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’dan işitmiştim.”Müslim, Zekat: 48; Tirmizî, Fiten: 24.İbn Mace. Mukaddime.170
26 – İbn Ömer radiyallahu anh ‘den rivayete göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöylebuyurdu:“Gençlerden bir grup meydana gelecek ve onlar Kur’ân okuyacaklar. Okudukları Kur’ân, boğazlarından aşağı (kalplerine) inmeyecektir. Bunlar, hangi asırda ve zamanda çıkarsa çıksın, onların kökü kesiktir.”İbn Ömer diyor ki: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’dan:”Onlardan bir grup çıktıkça onların kökü kesiktir”sözünü yirmiden fazla işitmişimdir.” (İbn Ömer hadisin son parçasını şöyle aktardı)”Sonunda bu cemaatin yapıp ettiklerinden dolayı bunlar arasından deccal çıkacaktır.”İbn Mâce. Mukaddime.174.
Bu şekilde uzatılabilir abi. Bu yüzden Haricilik nedir veya Tekfir nedir bunları da iyi bilmek gerekir yoksa kim müslüman kim kâfir karıştırılabilir, bunu ayıran kesin çizgi Tekfir'dir diye biliyorum Allah en doğrusunu bilir. Kim olursa olsun Harici ise, veya Tekfirci ise delilleri ile bunlar dile getirilir.
Ebu Hanzala'nın bazı fikirlerine aşırı diyorlar fakat, ne olursa olsun kim olursa olsun biz Allah'tan korkup Nasihat etmemiz lazım. Başkalarının yaptığı gibi bazı isimlerle bizde yaftalarsak bizim de onlardan bir farkımız kalmaz. Bu yüzden ağzımızdan çıkan her bir kelimenin hesabını O dehşetli günde Rabbimize vereceğiz, bunu iyi düşünmek lazım.
Rabbim bilerek veya bilmeyerek yaptığımız yanlışlarımızı affetsin ve bizi düzeltsin. (Amin)