Beşinci Rükün
Âhiret Gününe Îman
Ehl-i Sünnet vel-Cemaat, âhiret gününe îmân ederler.Bunun anlamı; kıyâmet günü Allah Teâlâ'nın kitabında, Rasûlünün de ölüm sonrasından itibaren cennetliklerin cennete, cehennemliklerin ise cehenneme gireceği zamana kadar meydana gelecek şeylere dâir vermiş oldukları haberlerin tümüne ve kıyâmet gününe tam bir tasdik ve kesin bir şekilde inanmaktır.
Allah Teâlâ, kıymetli kitabında âhiret gününü vurgulu bir şekilde çokça sözkonusu etmiş, onu her yerde dile getirmeye önem vermiş, her münasebetle ona dikkat çekmiş, gerçekleşeceğini kesin ifâdelerle vurgulamış, onu çokça hatırlatmış ve âhiret gününe îmân ile Allah’a îmân etmeyi birbirine bağlı olarak zikretmiştir.
Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
"Onlar sana indirilene de senden önce indirilene de îmân ederler. Onlar âhirete de şüphe etmeksizin inanırlar." (Bakara Sûresi, 4)
Ehl-i Sünnet vel-Cemaat, kıyâmetin ne zaman kopacağının Allah Teâlâ tarafından bilindiğine, O'ndan başka hiç kimsenin onu bilmediğine îmân ederler.
Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
"Kıyâmetin ne zaman kopacağının ilmi, muhakkak ki Allah’ın indindedir." (Lokman Sûresi, 34)
Allah Teâlâ, kıyâmetin ne zaman kopacağını kullarından saklı tutmuş olmakla birlikte kopmasının artık yaklaştığına delâlet eden birtakım emâre, alâmet ve şartlar kılmıştır.
Ehl-i Sünnet vel-Cemaat, kıyâmetin kopmasının emâreleri olan küçük ve büyük alâmetlerinin tümüne îmân ederler.Çünkü bunlar da âhirete îmân kapsamına girer.
Kıyâmetin Küçük Alâmetleri:
Bu alâmetler, kıyâmetten oldukça uzun zaman önce ortaya çıkacak olan alâmetlerdir.Bunlar alışılagelen türden olurlar. Kimileri de büyük alâmetlerle birlikte ortaya çıkabilir. Kıyâmetin küçük alâmetleri oldukça çoktur. Bunlardan sahih olanların bir kısmını hatırlatalım:
Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-’in gönderilmesi, onunla nübüvvet ve risâletin sona ermesi, onun vefat etmesi,Beytul-Makdis’in fethedilmesi, fitnelerin ortaya çıkması,yahudi ve hristiyanlar gibi geçmiş ümmetlerin izinden gidilmesi, deccallerle peygamberlik iddiâsın-da bulunanların ortaya çıkması.
Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- hakkında hadisler uydurulması,sünnetinin reddedilmesi,yalanın artması, haberlerin araştırılmadan nakledilmesi, ilmin kaldırıl-ması ve aşağılık kimselerde ilmin aranması, cehâlet ve fesâdın ortaya çıkması, sâlihlerin yok olması, İslâm’ın esaslarının tek tek ortadan kalkması, ümmetlerin Muhammed-sallahu aleyhi ve sellem-'in aleyhine birbirlerini çağırmaları, sonra da İslam ve müslümanların gârip olmaları.
Öldürme olaylarının çoğalması, belâ ve sıkıntıların çokluğundan dolayı ölümün temenni edilir hale gelmesi, kabirdekilere gıpta edilmesi, belâların şiddeti dolayısıyla kişinin ölmüş birisinin yerinde olmayı temenni etmesi, ani ölümlerin, deprem ve hastalıklar dolayısıyla ölümlerin çoğalması, erkeklerin sayıca azalıp kadınların çoğalması, kadınların giyinmiş oldukları halde çıplak olmaları, zinânın yollarda bile yaygınlaşması, insanlara coplarla vuran polislerden zâlim güçlerin ortaya çıkması.
Çalgının, içkinin, zinânın, fâizin ve erkeklerin ipek elbiseler giymelerinin ortaya çıkması ve bunların helâl kabul edilmesi, yerin dibine geçmenin, insanların şekillerinin değişmesi ve (Lut kavminin uğradığı azap gibi) insanların başlarına taşların yağdırılması.
Emânete riâyet edilmemesi, ehil olmayanların işbaşına getirilmeleri, insanların ayak takımından olan kimselerin liderlik etmeleri, aşağılık kimselerin, hayırlı kimselerin üzerine hâkim olmaları, cariyenin efendisini doğurması, yüksek bina yapmakta yarışılması, insanların câmileri süslemekte birbirlerine karşı övünmeleri, putlara ibâdet edilip ümmette şirk ortaya çıkıncaya kadar zamanın değişikliğe uğraması.
Yalnızca tanıdık kimselere selâm verilmesi, ticâretin çoğalması, çarşıların birbirine çok yakın hale gelmesi, insanların ellerinde pek çok malın bulunmasına rağmen şükredilmemesi, cimriliğin çoğalması, yalancı şâhitliğin çoğalması, hak şâhitliğin gizlenmesi, hayasızlığın ortaya çıkması,düşmanlıkların, birbirinden nefret etmenin, kin duymanın, akrabalık bağının kesilmesi ve kötü komşuluk ilişkisinin baş göstermesi.
Zamanın yakınlaşması ve vakitlerin bereketinin azalması, hilâlin ilk doğduğu anda birkaç günlük gibi gözükmesi, gecenin vakit ilerledikçe karardığı gibi gibi fitnelerin de çokça ortaya çıkması, insanların birbirine yabancılaşması, İslam’ın teşvik ettiği sünnetlerin hafife alınması ve yaşlı kimselerin gençlere benzemeye çalışmaları.
Yırtıcı hayvanların ve cansız varlıkların insanlarla konuşması, altın madeninden bir dağın arkasında Fırat nehrinin suyunun çekilmesi ve mü’minin gördüğü rüyanın doğru çıkması.
Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-’in şehri Medine, pislikleri dışarıya atan bir şehirdir.Orada yalnızca takvâ sahibi sâlih kimselerin kalacak olması, Arap yarımadasının tekrar yemyeşil arazilere ve ırmaklara dönüşmesi, insanların kendisine itaat edecekleri Kahtân kabilesinden bir kişinin ortaya çıkması.
Rumların çoğalması ve müslümanlarla savaşmaları, müslümanların taş ve ağaç:
“Ey müslüman! İşte bir yahudi, gel onu öldür” (Buharî) diyecek şekilde yahudilerle savaşmaları.
İstanbul nasıl fethedildiyse, Roma da öyle fethedilmedikçe kıyâmet kopmayacaktır.
Ve sahih hadislerle sabit olmuş daha pek çok alâmet vardır.
Selef-i Salih Akidesi
Abdullah b. Abdulhamid el-Eseri
Âhiret Gününe Îman
Ehl-i Sünnet vel-Cemaat, âhiret gününe îmân ederler.Bunun anlamı; kıyâmet günü Allah Teâlâ'nın kitabında, Rasûlünün de ölüm sonrasından itibaren cennetliklerin cennete, cehennemliklerin ise cehenneme gireceği zamana kadar meydana gelecek şeylere dâir vermiş oldukları haberlerin tümüne ve kıyâmet gününe tam bir tasdik ve kesin bir şekilde inanmaktır.
Allah Teâlâ, kıymetli kitabında âhiret gününü vurgulu bir şekilde çokça sözkonusu etmiş, onu her yerde dile getirmeye önem vermiş, her münasebetle ona dikkat çekmiş, gerçekleşeceğini kesin ifâdelerle vurgulamış, onu çokça hatırlatmış ve âhiret gününe îmân ile Allah’a îmân etmeyi birbirine bağlı olarak zikretmiştir.
Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
"Onlar sana indirilene de senden önce indirilene de îmân ederler. Onlar âhirete de şüphe etmeksizin inanırlar." (Bakara Sûresi, 4)
Ehl-i Sünnet vel-Cemaat, kıyâmetin ne zaman kopacağının Allah Teâlâ tarafından bilindiğine, O'ndan başka hiç kimsenin onu bilmediğine îmân ederler.
Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
"Kıyâmetin ne zaman kopacağının ilmi, muhakkak ki Allah’ın indindedir." (Lokman Sûresi, 34)
Allah Teâlâ, kıyâmetin ne zaman kopacağını kullarından saklı tutmuş olmakla birlikte kopmasının artık yaklaştığına delâlet eden birtakım emâre, alâmet ve şartlar kılmıştır.
Ehl-i Sünnet vel-Cemaat, kıyâmetin kopmasının emâreleri olan küçük ve büyük alâmetlerinin tümüne îmân ederler.Çünkü bunlar da âhirete îmân kapsamına girer.
Kıyâmetin Küçük Alâmetleri:
Bu alâmetler, kıyâmetten oldukça uzun zaman önce ortaya çıkacak olan alâmetlerdir.Bunlar alışılagelen türden olurlar. Kimileri de büyük alâmetlerle birlikte ortaya çıkabilir. Kıyâmetin küçük alâmetleri oldukça çoktur. Bunlardan sahih olanların bir kısmını hatırlatalım:
Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-’in gönderilmesi, onunla nübüvvet ve risâletin sona ermesi, onun vefat etmesi,Beytul-Makdis’in fethedilmesi, fitnelerin ortaya çıkması,yahudi ve hristiyanlar gibi geçmiş ümmetlerin izinden gidilmesi, deccallerle peygamberlik iddiâsın-da bulunanların ortaya çıkması.
Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- hakkında hadisler uydurulması,sünnetinin reddedilmesi,yalanın artması, haberlerin araştırılmadan nakledilmesi, ilmin kaldırıl-ması ve aşağılık kimselerde ilmin aranması, cehâlet ve fesâdın ortaya çıkması, sâlihlerin yok olması, İslâm’ın esaslarının tek tek ortadan kalkması, ümmetlerin Muhammed-sallahu aleyhi ve sellem-'in aleyhine birbirlerini çağırmaları, sonra da İslam ve müslümanların gârip olmaları.
Öldürme olaylarının çoğalması, belâ ve sıkıntıların çokluğundan dolayı ölümün temenni edilir hale gelmesi, kabirdekilere gıpta edilmesi, belâların şiddeti dolayısıyla kişinin ölmüş birisinin yerinde olmayı temenni etmesi, ani ölümlerin, deprem ve hastalıklar dolayısıyla ölümlerin çoğalması, erkeklerin sayıca azalıp kadınların çoğalması, kadınların giyinmiş oldukları halde çıplak olmaları, zinânın yollarda bile yaygınlaşması, insanlara coplarla vuran polislerden zâlim güçlerin ortaya çıkması.
Çalgının, içkinin, zinânın, fâizin ve erkeklerin ipek elbiseler giymelerinin ortaya çıkması ve bunların helâl kabul edilmesi, yerin dibine geçmenin, insanların şekillerinin değişmesi ve (Lut kavminin uğradığı azap gibi) insanların başlarına taşların yağdırılması.
Emânete riâyet edilmemesi, ehil olmayanların işbaşına getirilmeleri, insanların ayak takımından olan kimselerin liderlik etmeleri, aşağılık kimselerin, hayırlı kimselerin üzerine hâkim olmaları, cariyenin efendisini doğurması, yüksek bina yapmakta yarışılması, insanların câmileri süslemekte birbirlerine karşı övünmeleri, putlara ibâdet edilip ümmette şirk ortaya çıkıncaya kadar zamanın değişikliğe uğraması.
Yalnızca tanıdık kimselere selâm verilmesi, ticâretin çoğalması, çarşıların birbirine çok yakın hale gelmesi, insanların ellerinde pek çok malın bulunmasına rağmen şükredilmemesi, cimriliğin çoğalması, yalancı şâhitliğin çoğalması, hak şâhitliğin gizlenmesi, hayasızlığın ortaya çıkması,düşmanlıkların, birbirinden nefret etmenin, kin duymanın, akrabalık bağının kesilmesi ve kötü komşuluk ilişkisinin baş göstermesi.
Zamanın yakınlaşması ve vakitlerin bereketinin azalması, hilâlin ilk doğduğu anda birkaç günlük gibi gözükmesi, gecenin vakit ilerledikçe karardığı gibi gibi fitnelerin de çokça ortaya çıkması, insanların birbirine yabancılaşması, İslam’ın teşvik ettiği sünnetlerin hafife alınması ve yaşlı kimselerin gençlere benzemeye çalışmaları.
Yırtıcı hayvanların ve cansız varlıkların insanlarla konuşması, altın madeninden bir dağın arkasında Fırat nehrinin suyunun çekilmesi ve mü’minin gördüğü rüyanın doğru çıkması.
Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-’in şehri Medine, pislikleri dışarıya atan bir şehirdir.Orada yalnızca takvâ sahibi sâlih kimselerin kalacak olması, Arap yarımadasının tekrar yemyeşil arazilere ve ırmaklara dönüşmesi, insanların kendisine itaat edecekleri Kahtân kabilesinden bir kişinin ortaya çıkması.
Rumların çoğalması ve müslümanlarla savaşmaları, müslümanların taş ve ağaç:
“Ey müslüman! İşte bir yahudi, gel onu öldür” (Buharî) diyecek şekilde yahudilerle savaşmaları.
İstanbul nasıl fethedildiyse, Roma da öyle fethedilmedikçe kıyâmet kopmayacaktır.
Ve sahih hadislerle sabit olmuş daha pek çok alâmet vardır.
Selef-i Salih Akidesi
Abdullah b. Abdulhamid el-Eseri