A
Çevrimdışı
Bakara 22 — O (Rabb) ki; yeryüzünü, sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten su indirip onunla türlü türlü meyvelerden sizin için rızık çıkardı. O halde bile bile Allah'a eşler koşmayınız.
Buhârî ve Müslim'de İbn Mes'ûd'un naklettiği hadîste denilir ki:
, «Ben ey Allah'ın Rasûlü, günâhların en büyüğü hangisidir? diye sorduğumda, buyurdu ki; Allah seni yaratmış olduğu halde kendisine şirk koşmandır.»
Muâz'ın hadîsi de buna benzer. O'nun naklettiği hadîste Rasûlullah (s.a.) buyurur ki: «Bilir misin Allah'ın kulları üzerindeki hakkı nedir? O'na ibâdet edip hiç bir şeyi O'na ortak koşmamalarıdır.» Bir başka hadîste ise şöyle buyurulur:
«Sizden hiç biriniz Allah isterse ve falan da isterse demesin, ancak Allah isterse desin, sonra falan da isterse desin.»
Hammâd İbn Seleme der ki; Abdülmelik Tufeyl'den nakletti ki o şöyle demiş : Her uyuyanın gördüğü gibi ben de bir rüya gördüm ve ben sanki Yahudilerden bir topluluğun yanında idim, onlara siz kimsiniz dedim? Onlar, biz Yahûdîleriz dediler. Onlara dedim ki, «Üzeyir, Allah'ın oğludur» diyen topluluk siz misiniz? Onlar da, «Allah isterse ve Muhammed de isterse» diyen topluluk siz misiniz? dediler. Sonra Hıristiyanlardan bir topluluğun yanından geçtim ve onlara siz kimsiniz diye sordum?. Onlarda, biz Hıristiyanlarız dediler. Onlara «Mesîh Allah'ın oğludur» diyen topluluk olmalısınız dediğimde, onlar da siz «Allah isterse ve Muhammed isterse» diyen topluluk olmalısınız dediler. Sabah olunca bazı kişilere gördüğüm rü'yâyı haber verdim, sonra Rasûlullah (s.a.)'a gelip durumu bildirdim. O, bunu kimseye söyledin mi? dediğinde evet dedim. Bunun üzerine ayağa kalktı Allah'a hamd ve sena etti, sonra şöyle buyurdu: İmdi Tufeyl bir rü'yâ görmüş ve onu da sizden kimilerine haber vermiş. Siz şöyle şöyle diyordunuz, benimse onu men etmem gerekiyordu, binâenaleyh «Allah dilerse ve Muhammed dilerse» demeyin, sadece «yalnız ve yalnız Allah dilerse deyin.» İbn Mer-dûyeh bu âyetin tefsirinde Hammad İbn Seleme'den bu hadîsi nakleder. Ibn Mâce ise aynı hadîsi bir başka şekilde Abdülmelik İbn Ümeyr'-den rivayet eder.
Süfyân İbn Saîd el-Sevrî... İbn Abbâs'dan nakleder ki, adamın biri Rasûlullah (s.a.)'a «Allah ve sen istersen» demiş. Bunun üzerine Hz. Peygamber sen Allah'a ortak mı koşuyorsun demiş. «Yalnız ve yalnız Allah isterse» deyin buyurmuş. Bu hadîsi İbn Merdûyeh rivayet eder ve Neseî de tahrîc eder. Aynı hadîsi İbn Mâce, İsa İbn Yûnus'un hadîsinden tahric eder. Bütün bunlar Allah Teâlâ'nın zâtındaki tevhidi korumak ve muhafaza etmek içindir.
Yine İbn Abbâs'tan nakledilir ki: «O hâlde bile bile Allah'a eşler koşmayınız» âyetinden maksad fayda ve zarar vermeyen ortakları Allah'a ortak koşmayınız demektir. Siz biliyorsunuz ki Allah'tan başka sizi rızıklandıran hiç bir Rabb yoktur ve yine iyice biliyorsunuz ki, Rasûlullah (s.a.)'ın da'vet ettiği tevhîd inancı şüphe ve kuşkunun bulunmadığı hakkın kendisidir.
İbn Ebu Hatim der ki; Ahmed İbn Amr... İbn Abbâs'dan nakleder ki, O Allah Azze ve Celle'nin «O halde bile bile Allah'a eşler koşmayınız» âyetindeki eşlerin şirk olduğunu belirtmiştir. Şirkin karanlık gecede siyah taş üzerindeki karıncanın adımından daha gizli olduğunu bildirmiştir. Bu, «Allah'a ve senin hayatına yemîn ederim ki ey falan, kendi hayatıma and içerim ki» demek gibidir. Keza şu köpek olmasaydı bize hırsız gelirdi, evde şu kaz olmasaydı hırsız içeri girerdi gibi sözler de böyledir. Keza adamın arkadaşına «Allah ve sen istersen» sözü de böyledir. Yine Allah ve falanca olmasaydı, falanca olmasaydı sen bunu yapamazdın gibi sözlerin hepsi birer şirktir.
Hadîs-i Şerifte vârid olmuştur ki adamın biri Rasûlullah (s.a.)'a «Allah ve sen istersen» demiş Rasûlullah (s.a.) da sen beni Allah'a eş mi koştun buyurmuştur. Bir başka hadîste ise Rasûlullah (s.a.) : Eğer Allah isterse ve falan da isterse diyerek Allah'a eş koşmamış olsanız siz ne güzel bir kavimsiniz buyurmuştur.
İmâm Ahmed İbn Hanbel der ki bize Affân... Haris el Eş'arî'den nakletti ki; Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur. Allah Azze ve Celle Zekerriyyâ aleyhisselâmın oğlu Yahya aleyhisselâma beş kelime ile amel etmesini ve İsrâiloğullarına da bunlarla amel etmelerini emretmişti. Yahya (a.s.) bu konuda yavaş davranıyordu. Hz. İsâ O'na dedi ki: Sen kendinin amel etmesi ve İsrâiloğullarına da amel etmelerini söylemek üzere beş kelime ile emrolundun, ya onu sen tebliğ et veya ben onlara tebliğ edeyim. Hz. Yahya dedi ki kardeşim sen benden önce davranırsan benim azâblanmamdan veya helak olmamdan korkarım. Sonra Hz. Yahya İsrâiloğullarmı Beyt-el-Mukâddes'te topladı, mabed dolmuştu, yüksek yere oturdu, Allah'a hamd ve sena etti, sonra dedi ki, doğrusu Allah bana onlarla amel etmem ve size de amel etmenizi emretmem üzere beş kelime buyurmuştur. Bunlardan birincisi Allah'a ibâdet edip O'na hiç bir şeyi şirk koşmamanızdır. Bunun misâli bir adamın misâli gibidir ki, altın veya kâğıttan kendi husûsî mülkiyle bir köle satın almıştır. Köle çalışıp gelirini efendisinden başkasına vermektedir. Sizden hanginiz kölenizin böyle olmasından hoşlanırsınız? Doğrusu Allah sizi yaratmış ve rızkınızı vermiştir. Öyleyse O'na ibâdet edin ve kendisine hiç bir şeyi ortak koşmayın. Ve size namazı emretmiştir. Allah kendi vechini kulunun yüzüne doğru diker, kul dönmedikçe o dönmez. Binâenaleyh namaz kıldıktan sonra dönmeyiniz. Ve size orucu emretmiştir. Bunun misâli de şu adamın misâli gibidir ki, beraberinde süzme bir misk torbası vardır, hepsi o miskin güzel râyihasından istifâde ederler. İşte oruç tutan kimsenin ağzının kokusu Allah katında misk kokusundan daha güzeldir. Ve size sadakayı emretmiştir, bunun misâli de o adamın misâli gibidir ki, onu düşmanlar esîr etmişlerdir. Ellerini boyunlarına bağlamışlar ve boynunu vurmak üzere önlerine getirmişlerdir. Adam onlara kendi nefsimi kurtarayım mı diye sormuş, az veya çok bir şeyle, kendini kurtarmaya çalışmış ve nefsini ölmekten alıkoymuştur. Allah size çok çok Allah'ı zikretmenizi emretmiştir, bunun misâli, bir adamın misâli gibidir ki düşmanlar onun izinden hızlıca koşarak kendisini aramaktadırlar, adam sağlam bir kaleye girmiş ve korunmuştur. İşte kul da Allah'ın zikri üzerinde bulunursa en iyi kalede korunmuş olur. Haris el-Âş'arî de der ki Rasûlullah (s.a.) sonra şöyle buyurdu : «Ben de size Allah'ın bana emrettiği beş şeyi emrediyorum. Bunlar : Cemâat, dinleme, itaat, hicret ve Allah yolunda cihâd'dır. Şüphesiz ki cemaattan bir karış boyu dışarı çıkan boynundan İslâmın boyunduruğunu çıkarmış olur, ancak cemaata dönerse kurtulur. Kim de câhiliyet iddiasında bulunursa o cehennemin yakacaklarındandır. Dediler ki, Ey Allah'ın Rasûlü namaz kılsa, oruç tutsa da mı? Buyurdu ki, namaz kılsa, oruç tutsa ve kendisinin müslüman olduğunu sansa da. Siz müslümânları Allah Azze ve Celle'nin kendilerine vermiş olduğu isimlerle çağırın. Müslümanlar, mü'minler Allah'ın kullarıdır.» Bu hadîs hasen bir hadîstir. Bu âyette onun şahidi: «Muhakkak ki Allah sizi yaratmış ve rızıklandırmıştır, öyleyse O'na ibâdet edin ve hiç bir şeyi O'na ortak koşmayın» âyet-i celîlesidir.
ibni kesir tefsirinden alıntı...
Buhârî ve Müslim'de İbn Mes'ûd'un naklettiği hadîste denilir ki:
, «Ben ey Allah'ın Rasûlü, günâhların en büyüğü hangisidir? diye sorduğumda, buyurdu ki; Allah seni yaratmış olduğu halde kendisine şirk koşmandır.»
Muâz'ın hadîsi de buna benzer. O'nun naklettiği hadîste Rasûlullah (s.a.) buyurur ki: «Bilir misin Allah'ın kulları üzerindeki hakkı nedir? O'na ibâdet edip hiç bir şeyi O'na ortak koşmamalarıdır.» Bir başka hadîste ise şöyle buyurulur:
«Sizden hiç biriniz Allah isterse ve falan da isterse demesin, ancak Allah isterse desin, sonra falan da isterse desin.»
Hammâd İbn Seleme der ki; Abdülmelik Tufeyl'den nakletti ki o şöyle demiş : Her uyuyanın gördüğü gibi ben de bir rüya gördüm ve ben sanki Yahudilerden bir topluluğun yanında idim, onlara siz kimsiniz dedim? Onlar, biz Yahûdîleriz dediler. Onlara dedim ki, «Üzeyir, Allah'ın oğludur» diyen topluluk siz misiniz? Onlar da, «Allah isterse ve Muhammed de isterse» diyen topluluk siz misiniz? dediler. Sonra Hıristiyanlardan bir topluluğun yanından geçtim ve onlara siz kimsiniz diye sordum?. Onlarda, biz Hıristiyanlarız dediler. Onlara «Mesîh Allah'ın oğludur» diyen topluluk olmalısınız dediğimde, onlar da siz «Allah isterse ve Muhammed isterse» diyen topluluk olmalısınız dediler. Sabah olunca bazı kişilere gördüğüm rü'yâyı haber verdim, sonra Rasûlullah (s.a.)'a gelip durumu bildirdim. O, bunu kimseye söyledin mi? dediğinde evet dedim. Bunun üzerine ayağa kalktı Allah'a hamd ve sena etti, sonra şöyle buyurdu: İmdi Tufeyl bir rü'yâ görmüş ve onu da sizden kimilerine haber vermiş. Siz şöyle şöyle diyordunuz, benimse onu men etmem gerekiyordu, binâenaleyh «Allah dilerse ve Muhammed dilerse» demeyin, sadece «yalnız ve yalnız Allah dilerse deyin.» İbn Mer-dûyeh bu âyetin tefsirinde Hammad İbn Seleme'den bu hadîsi nakleder. Ibn Mâce ise aynı hadîsi bir başka şekilde Abdülmelik İbn Ümeyr'-den rivayet eder.
Süfyân İbn Saîd el-Sevrî... İbn Abbâs'dan nakleder ki, adamın biri Rasûlullah (s.a.)'a «Allah ve sen istersen» demiş. Bunun üzerine Hz. Peygamber sen Allah'a ortak mı koşuyorsun demiş. «Yalnız ve yalnız Allah isterse» deyin buyurmuş. Bu hadîsi İbn Merdûyeh rivayet eder ve Neseî de tahrîc eder. Aynı hadîsi İbn Mâce, İsa İbn Yûnus'un hadîsinden tahric eder. Bütün bunlar Allah Teâlâ'nın zâtındaki tevhidi korumak ve muhafaza etmek içindir.
Yine İbn Abbâs'tan nakledilir ki: «O hâlde bile bile Allah'a eşler koşmayınız» âyetinden maksad fayda ve zarar vermeyen ortakları Allah'a ortak koşmayınız demektir. Siz biliyorsunuz ki Allah'tan başka sizi rızıklandıran hiç bir Rabb yoktur ve yine iyice biliyorsunuz ki, Rasûlullah (s.a.)'ın da'vet ettiği tevhîd inancı şüphe ve kuşkunun bulunmadığı hakkın kendisidir.
İbn Ebu Hatim der ki; Ahmed İbn Amr... İbn Abbâs'dan nakleder ki, O Allah Azze ve Celle'nin «O halde bile bile Allah'a eşler koşmayınız» âyetindeki eşlerin şirk olduğunu belirtmiştir. Şirkin karanlık gecede siyah taş üzerindeki karıncanın adımından daha gizli olduğunu bildirmiştir. Bu, «Allah'a ve senin hayatına yemîn ederim ki ey falan, kendi hayatıma and içerim ki» demek gibidir. Keza şu köpek olmasaydı bize hırsız gelirdi, evde şu kaz olmasaydı hırsız içeri girerdi gibi sözler de böyledir. Keza adamın arkadaşına «Allah ve sen istersen» sözü de böyledir. Yine Allah ve falanca olmasaydı, falanca olmasaydı sen bunu yapamazdın gibi sözlerin hepsi birer şirktir.
Hadîs-i Şerifte vârid olmuştur ki adamın biri Rasûlullah (s.a.)'a «Allah ve sen istersen» demiş Rasûlullah (s.a.) da sen beni Allah'a eş mi koştun buyurmuştur. Bir başka hadîste ise Rasûlullah (s.a.) : Eğer Allah isterse ve falan da isterse diyerek Allah'a eş koşmamış olsanız siz ne güzel bir kavimsiniz buyurmuştur.
İmâm Ahmed İbn Hanbel der ki bize Affân... Haris el Eş'arî'den nakletti ki; Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur. Allah Azze ve Celle Zekerriyyâ aleyhisselâmın oğlu Yahya aleyhisselâma beş kelime ile amel etmesini ve İsrâiloğullarına da bunlarla amel etmelerini emretmişti. Yahya (a.s.) bu konuda yavaş davranıyordu. Hz. İsâ O'na dedi ki: Sen kendinin amel etmesi ve İsrâiloğullarına da amel etmelerini söylemek üzere beş kelime ile emrolundun, ya onu sen tebliğ et veya ben onlara tebliğ edeyim. Hz. Yahya dedi ki kardeşim sen benden önce davranırsan benim azâblanmamdan veya helak olmamdan korkarım. Sonra Hz. Yahya İsrâiloğullarmı Beyt-el-Mukâddes'te topladı, mabed dolmuştu, yüksek yere oturdu, Allah'a hamd ve sena etti, sonra dedi ki, doğrusu Allah bana onlarla amel etmem ve size de amel etmenizi emretmem üzere beş kelime buyurmuştur. Bunlardan birincisi Allah'a ibâdet edip O'na hiç bir şeyi şirk koşmamanızdır. Bunun misâli bir adamın misâli gibidir ki, altın veya kâğıttan kendi husûsî mülkiyle bir köle satın almıştır. Köle çalışıp gelirini efendisinden başkasına vermektedir. Sizden hanginiz kölenizin böyle olmasından hoşlanırsınız? Doğrusu Allah sizi yaratmış ve rızkınızı vermiştir. Öyleyse O'na ibâdet edin ve kendisine hiç bir şeyi ortak koşmayın. Ve size namazı emretmiştir. Allah kendi vechini kulunun yüzüne doğru diker, kul dönmedikçe o dönmez. Binâenaleyh namaz kıldıktan sonra dönmeyiniz. Ve size orucu emretmiştir. Bunun misâli de şu adamın misâli gibidir ki, beraberinde süzme bir misk torbası vardır, hepsi o miskin güzel râyihasından istifâde ederler. İşte oruç tutan kimsenin ağzının kokusu Allah katında misk kokusundan daha güzeldir. Ve size sadakayı emretmiştir, bunun misâli de o adamın misâli gibidir ki, onu düşmanlar esîr etmişlerdir. Ellerini boyunlarına bağlamışlar ve boynunu vurmak üzere önlerine getirmişlerdir. Adam onlara kendi nefsimi kurtarayım mı diye sormuş, az veya çok bir şeyle, kendini kurtarmaya çalışmış ve nefsini ölmekten alıkoymuştur. Allah size çok çok Allah'ı zikretmenizi emretmiştir, bunun misâli, bir adamın misâli gibidir ki düşmanlar onun izinden hızlıca koşarak kendisini aramaktadırlar, adam sağlam bir kaleye girmiş ve korunmuştur. İşte kul da Allah'ın zikri üzerinde bulunursa en iyi kalede korunmuş olur. Haris el-Âş'arî de der ki Rasûlullah (s.a.) sonra şöyle buyurdu : «Ben de size Allah'ın bana emrettiği beş şeyi emrediyorum. Bunlar : Cemâat, dinleme, itaat, hicret ve Allah yolunda cihâd'dır. Şüphesiz ki cemaattan bir karış boyu dışarı çıkan boynundan İslâmın boyunduruğunu çıkarmış olur, ancak cemaata dönerse kurtulur. Kim de câhiliyet iddiasında bulunursa o cehennemin yakacaklarındandır. Dediler ki, Ey Allah'ın Rasûlü namaz kılsa, oruç tutsa da mı? Buyurdu ki, namaz kılsa, oruç tutsa ve kendisinin müslüman olduğunu sansa da. Siz müslümânları Allah Azze ve Celle'nin kendilerine vermiş olduğu isimlerle çağırın. Müslümanlar, mü'minler Allah'ın kullarıdır.» Bu hadîs hasen bir hadîstir. Bu âyette onun şahidi: «Muhakkak ki Allah sizi yaratmış ve rızıklandırmıştır, öyleyse O'na ibâdet edin ve hiç bir şeyi O'na ortak koşmayın» âyet-i celîlesidir.
ibni kesir tefsirinden alıntı...