İ
Çevrimdışı
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ
إِنَّ الْحَمْدَ لِلَّهِ نَحْمَدُهُ وَنَسْتَعِينُهُ مَنْ يَهْدِهِ اللَّهُ فَلاَ مُضِلَّ لَهُ وَمَنْ يُضْلِلْ
فَلاَ هَادِي لَهُ وَأَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ
وَأَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ
قَالَ رَبِّ اشْرَحْ لٖى صَدْرٖی وَيَسِّرْ لٖى اَمْرٖی وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِنْ لِسَانٖی يَفْقَهُوا قَوْلٖی
Bu konu forumda farklı zamanlarda başlayan ve bir türlü sonu gelmeyen devle meselesini derleyip toparlamak adına hazırlanmıştır. Konudaki haberler, Ekim 2013-Kasım 2014 Tarihleri arasında Ummetislam, Islahhaber, Pressmedya, İncanews başta olmak üzere çeşitli haber sitelerinin yaptığı haberlerdir, ayrıca islam-tr.org’dan kardeşlerimin haber bölümünde paylaştıklarıdır. Konu yaklaşık 9 bölümden oluşacaktır. Kardeşlerimden ve forum yöneticilerinden ricam, bölümlerin tamamı bitene kadar haber paylaşımı dışında bir yorumda bulunulmamasıdır. Bu konu forumda çeşitli yerlerde ve zamanlarda tartışıldı, tartışılıyor ve şüphesiz ki tartışılmaya devam edilecektir...
Kararsızların karanlığına ışık tutar inşaAllah...
BÖLÜM - 1
Şeyh Eymen el Zevahiri: Cihadimizin Temel Prensipleri:
Mücadelemizin Genel Esasları
1. Bu aşamada çalışmalarımızın iki boyutu olduğu sır değildir:
Birincisi askeri, ikincisi tebliğ ve propaganda boyutudur.
2. Askeri çalışmalar öncelikle küresel küfrün başı olan Amerika ve müttefiki İsrail’i, sonrasında ise ülkelerimizi yöneten yerel müttefiklerini hedef alır.
a. Amerika’yı hedef almanın amacı gücünü tüketmek ve eski Sovyetler Birliği’nin kaderiyle karşılaşması için askeri, insani ve iktisadi kayıpların altında ezilerek kan kaybından ölmesini sağlamaktır. Bunun neticesinde topraklarımız üzerindeki hakimiyeti zayıflayacak ve müttefikleri birbiri ardınca düşecektir.
Arap dünyasındaki devrimler Amerikan nüfuzunun zayıfladığını ortaya çıkardı. Afganistan ve Irak’ta mücahidlerin eliyle aralıksız darbeler alan ve Eylül 2001’den beri iç güvenliğine dair sürekli tehditlerle karşılaşan Amerika, Müslüman ülkelerdeki baskıdan kurtulmak için ileri karakollar kurmaya karar verdi. Ancak hadiseler temsilcilerinin yüzünde patladı. Allah’ın izniyle gelecek aşama dünya meselelerinde Amerikan nüfuzunun daha da azaldığına ve Amerika’nın kendi kabuğuna geri çekildiğine şahit olacak ve hükümetlerdeki temsilcileri ile müttefiklerini de zayıflatacaktır.
b. Amerika’nın temsilcileri yerden yere değişmektedir. Bu konuda temel prensip kendileri ile çatışmanın kaçınılmaz olduğu ülkeler hariç onlarla savaşmaktan uzak durmaktır.
Mesela Afganistan’da onlara karşı mücadele Amerika’ya karşı verilen savaşın bir parçasıdır.
Pakistan’da onlara karşı mücadele etmek Afganistan’ı Amerikan işgalindan kurtarmak için verilen savaşı tamamlamaktır, daha sonra ise Pakistan’daki mücahidler için güvenli bir sığınak vazifesi görecek ve Pakistan’da İslami sistemin kurulması için verilecek mücadelede başlangıç noktası olarak kullanılacak bölgeler oluşturma amacını taşımaktadır.
Irak’ta onlara karşı verilen mücadele Sünni topraklarını Amerika’nın Safevi (Şii) varislerinden kurtarma amacını taşımaktadır.
Amerikan varlığının ihmal edilebilir ve belirsiz olduğu Cezayir’de sisteme karşı verilen mücadele sistemi zayıflatmak, Cihadi nüfuzunu İslami Mağrib’e, Batı Afrika’nın sahil bölgelerine ve Sahra’nın güneyine ulaştırma amacını taşımaktadır. Bir süredir bu bölgede Amerika ve müttefikleri ile çatışma ihtimali aşikar hale gelmektedir.
Arabistan Yarımadası’ndaki mücadele Amerika’nın vekaletini yaptıkları içindir.
Somali’de Amerika’nın vekilleri ile verilen mücadele Haçlı işgaline öncülük yaptıkları içindir.
Suriye’deki mücadele idarecilerin -bırakın cihâdîyi-, yalnızca İslami olan bir teşebbüsün varolmasına bile izin vermemeleri ve iyi bilinen İslam’ın kökünü kazıma çabaları gerçeğine dayanmaktadır.
Kudüs muhitinde en önemli ve birincil mücadele Yahudilere karşıdır ve Oslo görüşmeleri ile iktidara gelen yerel yöneticiler konusunda mümkün olduğu kadar sabredilmelidir.
3. Tebliğ ve propaganda faaliyetlerine gelince, bunlar Haçlı saldırısının getirdiği tehditler hakkında ümmeti bilinçlendirmek, hüküm ve idarenin yalnızca Allah’a ait olduğu bağlamında Tevhid’in gerçek manasını anlatmak, İslam kardeşliğinin önemi ve Müslüman topraklarının bütünlüğünü vurgulamaktır. Allah’ın izniyle bu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in metoduna dayalı Hilafeti kurmada bir önsöz vazifesi görecektir.
Tebliğ alanında iki cepheye odaklanılmalıdır:
Birincisi: Allah’ın izniyle Hilafet kurulana kadar Haçlılar ve müttefikleri ile mücadele sorumluluğunu sırtlayan ve sırtlamaya devam edecek olan Mücahid öncüleri eğitmek ve yetiştirmek.
İkincisi: Kitleleri bilinçlendirmek, teşvik etmek, seferber olup idarecilerine isyan etmeleri ve İslam’ın ve İslam için çalışanların saflarına katılmaları için caba sarf etmek.
İkinci Kısım: Gerekli Esaslar
Bu önsöze dayanarak şer’î siyaset kaideleri ışığında menfaati koruma (maslahat) ve zarardan kaçınma (mefsedet) amacı taşıyan aşağıdaki kuralları ortaya koyabiliriz:
1. Seferber olmalarını sağlamak amacıyla halk arasındaki bilinçlenmeyi artırmaya odaklanmak. Benzer şekilde İslam inancı güçlü, kurallarına uyan, müminlere karşı alçakgönüllülük gösteren ve kafirlere karşı izzetli duran organize, birleşik, fikriyatı güçlü ve uyanık bir cihadi güç oluşturmak için Mücahid öncüleri arasındaki bilinç ve idraki güçlendirmeye odaklanmak. Aynı zamanda mesaj ve fikriyatımızın korunması ve Cihad çağrımızın Müslümanlar arasında yayılması için Mücahidlerin saflarındaki ilim ve propaganda kabiliyetlerine sahip kişilerin öne çıkmasının sağlanmasına azami çaba sarfedilmelidir.
2. Askeri alanda küresel küfrün başı Amerika’nın askeri ve finansal olarak kan kaybederek ölmesine, insan kaynakları kuruyup bir ric’at ve inziva aşamasına ulaşmasına ve kendi kabuğuna çekilmesine kadar mütemadiyen zayıflatılmasına odaklanılmalıdır. Allah’ın izniyle çok yakında olacak.
Bütün mücahid kardeşler Batı-Siyonist-Haçlı ittifakının dünyanın her yerindeki çıkarlarını hedef almayı başlıca görevleri olarak düşünmelidir. Bu amaçla ellerinden gelen çabayı göstermeliler.
Benzer şekilde kardeşler mümkün olan bütün metodları kullanarak Müslüman esirleri kurtarmak için azami çaba sarfetmeliler. Bu metodlara esirlerin tutulduğu hapishaneleri basmak ve karşılığında Müslüman esirlerin serbest bırakılması için İslam topraklarının işgaline katılan ülkelerin vatandaşlarını rehin almak da dahildir.
Bunları söylemekle birlikte, inançsızlığın başı Amerika’ya odaklanma siyasetimizin Müslüman kitlelerin dilleri ile cihad etmeleri veya kendilerine zulmeden idarecilere karşı silaha sarılma hakları ile çelişmediğini netleştirmek gerekir. Bu sebeple Kafkaslardaki kardeşlerimizin Rus zalimleri ile cihad etmeleri doğrudur. Bu sebeple Keşmir’deki kardeşlerimizin mücrim Hindularla cihad etmek haklarıdır. Doğu Türkistan’daki kardeşlerimizin de Çinli zalimlere karşı cihad etmeleri aynı şekilde haklarıdır. Benzer şekilde kardeşlerimizin Filipinler, Burma ve Müslümanların zulme uğradığı her toprak parçasında zalimlerle cihad etmeleri haktır.
3. Mecbur bırakılmadıkça yerel rejimlerle silahlı çatışmaya girmekten kaçının. Mesela Afganistan’da olduğu gibi yerel rejim Amerikan güçlerinin bir parçasıysa, Somali ve Arap Yarımadası’nda olduğu gibi Amerikalıların adına Mücahidlerle savaşıyorsa veya İslami Mağrib, Suriye ve Irak’taki gibi Mücahidlerin varlığına bile tahammül edemiyorsa.
Ancak mümkün olduğu kadar yerel rejimlerle silahlı çatışmaya girmekten kaçınılmalıdır.
Eğer savaşmaya zorlanırsak onlara karşı mücadelemizin Haçlıların Müslümanlara saldırısına karşı direnişimizin bir parçası olduğunu net olarak belirtmeliyiz.
Ayrıca yerel idarecilerle olan çatışmamızı pasifize etmeye güç yetirebildiğimiz zamanlarda tebliğ fırsatlarını kullanmak, bakış açımızı ifade etmek, inananları teşvik etmek, eleman temini, finansman temini ve destekçiler kazanmak için bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmemiz gerekmektedir. Mücadelemiz uzun bir mücadeledir ve Cihad güvenli üslere ve istikrarlı biçimde adama, finansman ve teknik desteğe ihtiyaç duymaktadır.
Ancak bu politika hiçbir şekilde Haçlı saldırısının vekilleri olan yerel rejimlere kolay av olmadığımız mesajını vermekle çelişmemektedir. Bir süre sonra gelse bile her şeye münasip bir cevap verilmelidir. Bu kural kendi şartları çerçevesinde neyin uygun olduğuna bakılarak her cephede uygulanmalıdır.
4. Ehl-i Sünnet’le savaşmadıkları takdirde Rafiziler, İsmaililer, Kadiyaniler ve aşırı Sufiler (Ğulât-ı Sûfiyye) gibi sapkın mezheplerle savaşmaktan kaçınılmalıdır. Ehl-i Sünnet’le savaşsalar bile verilen cevap doğrudan savaşa katılanlarla sınırlı olmalıdır. Aynı zamanda sadece kendimizi savunduğumuzu net olarak belirtmeliyiz. Aralarındaki bize karşı savaşa katılmayanlar ve aileleri evlerinde, ibadet yerlerinde, dini merasimleri ve dini toplantılarında hedef alınmamalıdır. Ancak bu bizleri itikat ve amellerindeki sapkınlığı devamlı olarak belirtmekten alıkoymamalıdır.
Mücahidlerin kontrolleri altındaki alanlara gelince, bu mezheplere hikmetle muamele edilmeli, İslam’a davet edilmeli, şüpheleri yok edilerek bilinçlendirilmeli ve daha büyük bir zarara yol açmayacak şekilde iyiliği emredip kötülük nehyedilmeli, bu suretle Mücahidlerin sürülmesi, kitlelerin isyan etmesi ve düşmanların bu bölgeleri işgal etmek için istismar edebileceği huzursuzluklar çıkması gibi hadiselerin önüne geçilmelidir.
5. Müslüman topraklarında yaşayan Hrıstiyan, Sih ve Hindu topluluklarına karışmaktan kaçının. Eğer hadlerini aşarlarsa buna mukabil haddi aşmaları ile orantılı bir cevap yeterli olacaktır. Bu ise küresel küfrün başı Amerika ile mücadele ettiğimiz ve kendileri ile bir savaş başlatmak istemediğimiz, inşallah yakın gelecekte İslam devleti kurulunca kendileri ile barış içinde yaşamayı arzu ettiğimizi ifade eden bir açıklama ile birlikte yapılmalıdır.
6. Genel olarak bize karşı silaha sarılmamış veya düşmanca bir faaliyete yardım etmemiş kişilerle savaşmaktan ve onları hedef almaktan kaçının, Haçlı ittifakı ile Haçlıların yerel vasilerine odaklanın.
7. Bizimle savaşanların aileleri olsalar bile muharip olmayan kadın ve çocuklarla savaşmaktan ve onları öldürmekten kaçının. Mümkün olduğu kadar onları hedef almayın.
8. Müslümanlara patlamalarla, öldürme ile, kaçırma ile, mal ve zenginliklerini yok etme ile zarar vermekten kaçının.
9. Düşmanı başka Müslümanlarla veya bizimle savaşmayanlarla karışık halde bulundukları camiler, pazarlar ve toplantılarda hedef almaktan kaçının.
10. İslam alimlerine saygı gösterin ve şereflerini savunun. Onlar Peygamberin (sav) varisleri ve ümmetin liderleridir. Bu zorunluluk doğruyu söyleyen ve bu uğurda fedakarlıklarda bulunan alimler söz konusu olduğunda daha da önemlidir. Şeytani alimlerle mücadelemiz ortaya attıkları şüpheleri çürütmek ve inkar edilemez ihanetlerinin delillerini halka sunmakla sınırlıdır. Müslümanlara ya da Mücahidlere karşı askeri bir eyleme girişmedikleri müddetçe kendileriyle savaşılmamalı ve öldürülmemelidirler.
11. Diğer İslami gruplarla alakalı duruşumuz:
a. Anlaştığımız noktalarda birlikte hareket eder ve anlaşamadığımız noktalarda birbirimizi düzeltir ve nasihat ederiz.
b. Bizim asıl savaşımız İslam düşmanları ve İslam’a düşmanlık besleyenlere karşıdır. Bu sebeple diğer İslami gruplarla olan farklılıklarımız bizi askeri, propaganda, ideolojik ve siyasi cephelerde İslam düşmanlarının karşılarına çıkmaktan alıkoymamalıdır.
c. Eğer İslam’a bağlılığını bildiren bir grubun kafir düşmanların yanında bize karşı savaşa karıştığı vaki olursa Müslümanlar arasında fitne kapısını kapatmak ve düşmanla birlikte savaşmayanlara zarar vermemek için bu gruba saldırganlığını durdurmaya kafi gelecek asgari bir cevaptan fazlası ile karşılık verilmemelidir.
12. Mazlumların zalimlere karşı devrimleriyle alakalı duruşumuz:
Destek-Katılım-Rehberlik:
a. Destek: İki taraftan birinin Müslüman yahut gayri müslim olduğuna bakılmaksızın zalime karşı zulme uğrayanı desteklemek Şeriat’ın bir zorunluluğu olduğu için zulme uğrayan desteklenir.
b. Katılım: Zalime karşı mazlumu savunmak bizlere farz kılınan iyiliği emretmek ve kötülükten nehyetmenin bir parçası olduğu için zulme uğrayan savunulur.
c. Rehberlik: Amellerin gayesinin Allah’ın emirlerine uyarak Tevhid’i kurmak, İslami bir sistem ve İslami bir devlet kurarak Şeriat’ı en üstün yapma olduğu anlatılarak yapılır.
13. Zulme uğrayan Müslümanların hakkını savunan ve sözleri, faaliyetleri ve fikirleri ile haddi aşan zalimlerin karşısına çıkan herkesi desteklemek ve cesaretlendirmek. Destek vermeye devam ettikleri müddetçe bu kişilere sözlü yahut fiziksel saldırıda bulunmaktan kaçının ve Müslümanlara düşmanlık göstermeyin.
14. Müslümanların haklarını korumak ve nerde olursa olsun kutsallarına saygı göstermek.
15. Müslüman veya gayri müslim zulüm mağduru olmuş kişilere yardım etmek ve zalimlere karşı destek vermek. Gayri müslim olsalar dahi bu kişilere yardım edenleri desteklemek ve yardımda bulunmak.
16. Mücahidler kendilerine yapılan yanlış ve adaletsiz her ithamı çürütmek için çaba göstermeli ve bu ithamlarla alakalı hakikatleri açığa kavuşturmalıdır. Eğer mücahidlerin bir hata yaptıkları belli olursa Mücahidler hatalarından dolayı Allah’tan bağışlanma dilemeli, kendilerinin hataya düşen şahsın yaptığı yanlıştan beri olduklarını ilan etmeli, Şeriat’ın kuralları çerçevesinde ve güçlerinin azami miktarınca zarar gören kişileri tazmin etmeye çalışmalıdırlar.
17. Bu belge gizli bir sır içermemektedir ve daha ziyade genel bir açık rehber niteliğindedir. El Kaide Cihad Cemaati altında çalışan tüm grupların liderlerine, sorumluluk ve vazife sahibi kişiler olsun sıradan insanlar olsun tüm destekçi ve sempatizanlara bu rehberi takipçileri arasında yaymaları çağrısında bulunuyoruz. Bu belgenin amacı sadece Şeriat’ın getirdiği kuralları korumak ve İslami Cihad çalışmasının bu aşamasında Şeriat’ın kuralları ile çelişmeyen ve prensipleri ile bağdaşan yorum ile muhtemel zararların önüne geçmektir.
Biz yalnızca Allah’ın rızasını isteriz ve doğru yola ileten yalnızca O’dur. Salat ve selam Muhammed’in, ailesinin ve ashabının üzerine olsun. Son duamız şudur ki tüm hamd ve senalar alemlerin rabbi olan Allah’adır.
Kaynak: Pressmedya
http://www.pressmedya.com/?aType=yazarHaber&ArticleID=4830
El Kaide'nin Cihad Adina Islenen Suclardan Beraat Ilani:
El Kaide Sozcusu Azzam Amriki’nin Ocak 2011 Tarihli Tavsiye Mektubu
Bu belge Amerikali El Kaide sozcusu Adam Gadahn (Azzam Amriki) tarafindan tarafindan Ocak 2011’de bilinmeyen birisine yazilmistir. Belgenin birinci kisminda Gadahn 11 Eylul’un onuncu yildonumu hakkinda El Kaide’ye medya stratejisi tavsiyeleri vermektedir. Bu mektup esasen Bin Ladin’in Ekim 2010’da Atiyye’ye mektubunda (Belge arsiv no: SOCOM-2012-0000015) yazdigi rica ve sorulara bir cevap niteligi tasimaktadir. Belgenin diger kisimlarinda Gadahn Irak Islam Devleti ve Pakistan Talibani’nin taktiklerini elestirmekte, metodlarini keskin bir bicimde hedef almakta ve El Kaide’ye her iki grupla da munasebetini bitirdigini acikca ilan etmesini tavsiye etmektedir. Belge bu meselelerin samimi bir degerlendirmesinin yer aldigi bir beyanat ile bitmektedir.
Adam Gadahn’in mektubunun belge arsiv nosu: SOCOM-2012-0000004
Ceviren notu:Metinde Seyh olarak bahsedilen kisi Usame bin Ladin’dir. Iki Seyh lafzindan kasit ise Usame bin Ladin ve Eymen Zevahiri’dir.
Tam Metin Cevirisinin Baslangici
Bismillahirrahmanirrahim
1- Konusmanin iceriginin incelenmesi ve seyhin bu asamada ortaya cikmasinin faydasinin degerlendirilmesinden sonra:
Konusmanin icerigi guzel, ve ara secimlere gore duzenlenmemis olmamasi iyi, istenilen herhangi bir zamanda yayinlanabilir, en dogrusunu Allah bilir. Ancak konusmada bahsedilen bir eski baskana dair uyarida bulunmak istiyorum. Eger kastedilen Seyh Eymen’in de bir aciklamasinda bahsettigi Benjamin Franklin ise, hatirlatmak isterim ki Benjamin Franklin baskan degil, bir devlet adamidir, Amerika’nin ve Amerikan anayasasinin kurucularindandir. Onun soyledigi rivayet edilen bu sozleri Seyh Eymen’in aciklamasindan baska bir yerde duymadim. Bu hikayenin kaynagini ve Amerikalilar arasindaki populerligini bilmiyorum. Ancak boyle bir hata insanlar tarafindan Seyhe hakaret etmek ve bilmedigi konularda konusmakla suclamalarina sebep olabilir. Buna delil olarak baskanlarla baskan olmayan devlet adamlarini karistirmasi gosterilebilir. Aslinda dolarin uzerinde resmi oldugu icin bircok Amerikali da Benjamin Franklin’in devlet baskani oldugunu dusunur ancak bu hata politika hakkinda konusanlar, tartisan ve fikir beyan edenler tarafindan yapilmaz. Bu normal insanlar arasinda cok yapilan ancak uzmanlarin yapmadigi bir hatadir.
Bu sozlerim “onceki baskan” lafziyla Benjamin Franklin kast edildi isedir. Baska biri kastediliyorsa bu yazdiklarimi dikkate almayin.
Seyhi bu asamada meydana cikarmanin faydasina gelince bu meseleye tum yonleriyle bakmali ve su noktalari dikkate almaliyiz:
- Ara secimlerin gecmesinden bagimsiz olarak bu an Seyhin konusmasini yayinlamasi icin uygun bir zamandir. Bu, Amerika’daki tum konusmalarin ekonomi uzerine olmasi ve bunlar konusurlurken savas ve savasin ekonomiyi zayiflatmasi hususu unutuldugu veya gozardi edildigi icindir. Tipki Amerika’daki bir Pakistanli gazetecinin dedigi gibi, Obama’nin secim sonrasi basin konferansinda gelen tum sorular ekonomik durumun kotulugu ve krizden cikmanin yollari uzerineydi. Ancak tek bir gazeteci bile Obama’ya Irak ve Afganistan’daki savaslarina harcanan milyarlarca dolarin Amerikan ekonomisine etkisini sorarak onu utandirmaya cesaret edemedi.
- Su anda Seyhin gorunmesi munasiptir boylece Manhattan ve Washington saldirilarinin 10. yildonumunde ortaya cikmis olacaktir. Gunluk veya haftada bir iki defa olmadikca Seyhin her gorunusunun etkisi olacaktir. El Kaide’ye karsi yurutulen acimasiz savastan bagimsiz olarak Seyhin medyada gorunmesi basli basina dikkat ceken birseydir.
- Unutmamaliyiz ki Islam dunyasinda Seyhin sirf sihhat ve afiyette oldugunu bilmek icin gorunmesini isteyen milyonlarca hayrani vardir. Mesaj ve konusmalarimizda soylediklerimizi dinlemeyen ve degerlendirmeyen Amerikali ve Avrupalilardan once bu kisiler hedeflenmelidir.
- Ayrica cephelerde kritik anlar yasayan ve badire ustune badire atlatan mucahid kardeslerimizi de unutmamaliyiz. Onlar Seyhi gormekten mutlu olacaklar ve Seyhin gorunusu Allah’in izniyle morallerini artiracaktir. Seyhin tum bolgelerdeki mucahidlere yonelik bir video konusmasi yayinlayarak onlara moral vermesi, sabir tavsiye etmesi, yaptiklarini dogrulamasi ve yol gostermesinin munasip olacagini dusunuyorum. Cogu insan yazilari okumaz, okusa bile gorsellerden daha cok etkilenir.
Onemli olan sey, Seyhin videoda gozukmesinin bir guvenlik sorununa yol acmayacagi ve konusmada duzeltilmesi gereken bir hata olmadigidir. Seyh secimlerden sonra yayinlamada mutmain oldugu takdirde –sukut ikrardan gelir- tereddutsuz ve gecikme olmadan yayinlanabilecegi kanaatindeyim, en dogrusunu Allah bilir.
2- 10. Sene-i devriyeye hazirlanma meselesi, medyaya sunulmasi ve medyanin genel olarak nasil kullanilacagi meselesi:
11 Eylul yildonumu oncesi ve sonrasinda mesajlarimizi iletmek icin kullanilacak Amerikan kanallari arasinda sahsi kanaatime gore tarafsizlik ve profesyonellik acisindan bir fark yoktur. Profesyonel bir bakis acisiyla Fox News haricindeki tum kanallar ayni seviyededir, bu (Fox News) bildiginiz gibi tarafsiz degildir.
CNN Ingilizce kanalinin tarafsizligina gelince, bu kanal digerlerinden daha fazla hukumetle isbirligi icinde gozukmektedir (tabiiki Fox News haric ). CNN’in Arapca versiyonu Es Sahab yayinlari hakkinda kaliteli raporlar sunmakta ve orijinal metinlerden bolca alinti yapmaktadir. (CNN Arapca) diger kanallardan farkli olarak Reuters, AP vb ajanslardan degil, dogrudan orijinal yayinlarimizdan alinti yapiyorlar.
MSNBC kanalinin iyi ve tarafsiz olabilecegini dusunurdum ancak gecenlerde tartismaya acik beyanlarda bulunduklari icin en meshur muhabirlerinden iki tanesini kovdu, Keith Olberman ve Lubnanli Octavia Nasser. (Lubnanli muhabir olumunden sonra bir Sii imami Muhammed Huseyin Fazlallah’i ovdu ve Hizbullah’in mucizelerinden biri diye adlandirdi, galiba kendisi Sii).
CBS kanalindan Seyh bahsetmisti, onun da digerleri gibi oldugunu dusunuyorum ancak 60 dakika adinda meshur populer bir programlari var uzun yayin saatleri sebebiyle iyi bir sohrete sahip.
ABC kanali fena degil, aslinda bizim icin en iyi kanallardan biri olabilir. El Kaide meselesi ile oldukca ilgililer, ozellikle de terorizm uzmani muhabir Brian Ross. Kanal Seyhle yaptigi roportajdan hala gurur duyuyor. (11 Eylul’un) 4. yildonumunde de benim konusmamdan kesitler yayinladi ve metni internet sitesinde nesretti.
Sonuc olarak diyebilirim ki mesajlarimizi yayinlamak icin guvenebilecegimiz bir kanal yoktur. Bunlar yayinlayan kanallar mesaji carpitabilir. Bunu da mesaji istedikleri sekilde yorumlayacak analist ve uzmanlari yayina cikararak yaparlar. Veya mesaji gozardi edip sahislara karsi bildigin butun metodlari kullanarak bir karalama kampanyasi da baslatabilirler.
Ancak mesela onumuzdeki yildonumu icin sorulari kanalin hazirlayacagi, iyi bir kamera ile cekilecek yuzyuze ozel bir roportaj yapmayi kabul edecek bir kanal bulabiliriz. Bu sefer ozel bir haber yapmak icin bunu kabul edeceklerdir: 10 yildan beri Seyh Usame veya Seyh Eymen’le yapilan ilk basin roportaji. Ozellikle de roportaj yapilacak kisi Seyhin kendisi ise. Bu son 9 yildir ortalikta fazla gozukmemesi sebebiyledir. Son iki video yayinimizdaki kotu kamera kalitesi muminlerin videodaki kisinin Seyh olup olmadigi hakkinda spekulasyon yapmasina sebep oldu, El Cezire’de yayinlanan –Bin Ladin, canli mi olu mu?- programini gormussunuzdur.
Bu minvalde yuksek kalite (HD) bir konusma videosu 10. yildonumunde bazi kanallarin ilgisini cekebilir. Eger Seyhin yeni konusmasinin kalitesi onceki iki konusmaya gore cok yuksek olursa kaliteyi azaltarak oncekilere benzer hale getirin, bu konuda ciddiyim.
Genel olarak gonderdigimiz butun materyalleri birden fazla kanala gonderelim ki aralarinda bir rekabet olsun. Mesela ABC, CBS, NBC ve CNN kanallarina, belki PBS ve VOA’ya gonderilebilir. Fox News’i ise birakin ofkesinde gebersin. Tabiki bu onerim belli bir kanalla roportaj vb yayinlar icin ozel bir anlasma yapmadi iseniz gecerlidir.
Ikinci metod onerime gelince bu Seyhin Abdulbari Atwan ve Robert Fisk’le iletisiminde bahsettigine yakindir. Materyalleri farkli ulkelerde El Kaide meselelerine ilgi gosteren bir grup yazar ve bagimsiz gazeteciye gondermeyi oneriyorum. Ingiltere’de Atwan ve Fisk, beli baskalari da, Amerika’da Brian Russ, Simon Hirsh, Jerry van Dyke ve baskalari, Kanada’da Eric Margolis ve Gwynne Dyer bunlardandir. Avrupa’da ise Kunar’daki Taliban’la bir sure zaman geciren ve sonra Taliban’in da normal hayati, ailesi, cocuklari olan, gulup eglenen insanlar olduklarini gosteren bir film cektigi icin Bati’da elestirilen Norvecli muhabir (Paul Refsdal- Ceviren). Pakistan’da Hamid Mir ve Salim Safi, Geo kanalindaki Jirga programinin yapimcisi, Rahimullah Yusuf Ziya ve Jamal Ismail. El Cezire’de …. (varsa birisi bosluga isimlerini yaz). Misir’da Dr Muhammed Abbas ve digerleri, Urdun’de Ekrem Hicazi, Yemen’de Abdulillah Haydar Sai -hapisten birakildiysa ve hala El Kaide ile ilgiliyse. 30-50 gazeteci ve yazara gonderirsek guzel olur. Bunlarin hepsine bir grup uluslararasi medya mensubu arasina ozel olarak secildiklerini ve 11 Eylul’in 10. yildonumunde kendilerine onlara ozel medya materyalleri gonderecegimizi bildiririz. Konuya ilgilerini celbetmek ve misyonumuzu anlatmak vb gerekceler sebebiyle.Seyhin mesajinda bahsettigi seyler de bu materyallerin icinde olursa iyi olur. Onlari mesela yildonumunden 5 gun once bir sifre ile bu materyalleri indirebilecekleri bir siteye yonlendirebiliriz. Bunu yapmanin internet ve medyada calisan kardeslerimiz icin kolay oldugunu zannediyorum.
Irtibata gectiklerimizin ucte birinin konuya ilgi duydugunu dusunurseniz bu misyonumuzu gazete ve televizyonlarda yayinlayacak 10 gazeteci demektir. Bu deneme basarili olursa her onemli hadisede bunu tekrar etmenizi oneririm, listedeki mesajlarimizi alacak gazeteci ve muhabir sayisi da artirilabilir.
Sadece El Cezire ve cihad forumlarina dayali bir medya stratejisi kullanisli degil. El Cezire de artik diger kanallar ve ajanslar gibi El Kaide duyurularini yayinlamak icin sartlar koymaktadir. Diplomatik nitelikteki mesajlar ise onlarin medyasinda yayinlanmaya uygun degildir, mesela iki Seyhin (Ladin ve Zevahiri) sel hakkindaki mesajlari, zira El Kaide’nin bu yuzu insanlara gosterilmemelidir.
Cihad forumlari ise Muslumanlarin coguna itici gelmektedir veya onlara kapalidir. Bu forumlardaki katilimcilarin sert soylemleri ve bagnazliklari El Kaide’nin imajini carpitmaktadir. Forumlar ayrica Selefilere fazla meyillidir, herhangi bir selefiye de degil, Muslumanlar icindeki kucuk bir akimin icindeki kucuk bir akim olan cihadci selefilere yonelik pozitif onyargi vardir. Cihadci Selefilerse trendlerin icinde sadece kucuk bir trenddir.
Bu arada, Dr Muhammed Misari’nin cihad forumlarinda mukemmel yorumlari var, ancak onun forumu (El Tecdid) digerlerinden iyi degil, hatta bana daha kotu gibi gorunuyor. Misari diger cihad sahalarina gore Irak hakkindaki analizinde de dogru tesbitler yapmisti. Supheleri sona erdirmek icin diyorum ki: Dr’un (Misari) kitabindaki yorumlarimi okuyanlar forumlar ve Irak Islam Devleti hakkinda bahsedilenlere benzer seyler soyledigimi bilirler. Bunlarin hepsi Devle’nin emirleri olduruldukten sonra Misari’nin yaptigi duyurudan oncedir. Dr’un kitabina yaptigim yorumlar bundan 2 ay oncedir, dolayisiyla dusuncelerim Misari’nin kitabindan kaynaklanmadi. Ancak bu iki meselede aramizda fikir birligi vardi. (Diger meselelerde ise, mesela Tevhid’in tanimi, bazi fikih meseleleri, onun Siilere karsi abartili sertligi, turbe ve mezarlari ziyaret edenler, bidat ve şirkle alakali fikirlerinde ise aramizda hicbir fikir birligi yoktur).
Vurgulamak istiyorum ki uzun suredir devlet ilan etmek konusunda icim rahatti. Ancak Zerkavi’nin (Allah rahmet eylesin) El Kaide adina yaptigi islerden rahatsizdim. Butun bunlar Seyhler Zevahiri, Atiyye ve Ubeyde (Munir) tarafindan bilinmektedir. Benim bu konudaki durusum yeni degil ancak fitne cikarmaktan korktugum icin organizasyonun resmi durusunu takip ettim ve kendi kendimi elestirdim. Not edilmelidir ki bu durusumu sizin gibi alimler ve bazen de Es Sahab’daki kardesler haricinde kimseyle konusmuyorum. En nihayetinde bunlar bazi fikir ve tavsiyelerdir, bunlari dusunup degerlendirmek icin zaman ayirmanizi rica ediyorum, Allah sizi ve beni dogru fikirlere iletsin. Fikirlerimde onyargili degilim, onyargim sebebiyle birilerini savunuyor veya elestiriyor degilim. Eger bu konuya giristeki sozlerimde bir keskinlik varsa bu konusmalarda ve yazilarda alistigim tarz sebebiyledir. Ancak tarzimi daha esnek ve daha az keskin hale getirmeye calisiyorum, yardim Allah’tandir.
3- Davamizin Hakliligini Tum Dunyaya, Ozellikle Avrupalilara Gostermek ve Bunun Onundeki Engeller:
Faziletli Seyh Manhattan savasinin 10. yildonumu hazirliklari hakkinda konusurken davamizin hakliligini dunyaya ve ozellikle de Avrupalilara anlatmamizin oneminden bahsetti. Seyh bu noktayi onceki mesaj ve aciklamalarinda vurguladi. Bu talimatlara cevaben ve Ubeyde kardesle istisare ettikten sonra Irlandalilara bir mesaj hazirlamaya basliyordum, bunun icin gerekli materyalleri toplamaya baslamistim. Bunu yapmaya Irlandalilarin Filistin meselesine sempatisini, Irlanda mahkemelerinin terorizmle suclanan Muslumanlara yumusak muamelesini ve Bush’un hacli savaslarina katilmamasini fark ettikten sonra karar verdim (ancak Irlanda’nin Somali ordusunu egitmek icin Avrupa Birligi gucu bunyesinde kucuk bir birligi var). Bu mesaja yardimci olan bir baska sey de Irlanda’yi etkileyip gencleri ulke disina gitmeye surukleyen son ekonomik krizdi. Diger bir sey de seks skandallari vb seylerden sonra Irlanda’da Katolik kilisesine karsi buyuyen ofkeydi. Ordaki insanlar sekulerizme yoneliyorlar ki onlar ateist Avrupa’nin en dindar milletiydi, neden onlara Islam’i gostermeyelim?
Ayrica Arap dunyasindaki Hristiyanlara da Arapca bir mesaj hazirlayarak onlari Islam’a davet etmeye ve Islam Devleti’ne karsi olan isgalci Islam dusmanlariyla isbirligi yapmamalari konusunda uyarmayi dusunuyordum. Muslumanlar Hz Omer zamaninda Kudus’u fethettigi zaman atalarinin sevinmesi gibi onlar da Islami ilerlemeyi hos karsilamaliydilar.
Tam bu esnada Bagdat’ta Katolik kilisesine saldiri meydana geldi, saldiri bizim de destekledigimiz Irak Islam Devleti orgutu tarafindan yapilmisti ve ister begenelim ister begenmeyelim insanlar bu orgutu Irak El Kaidesi olarak biliyordu. Bu saldiri beni durdurdu ve iki tane mesaj projem uzerinde tekrar dusundum. Eylemler sozden daha etkili oldugu icin yaptiklari sey ve sonrasinda yayinladiklari aciklama insanlarin sempatisini kazanmaya yardimci olmuyor. Bu saldiri Ortadogu Katolikleri Israil’le anlasmazliklarini izhar edip Yahudileri ve muttefiklerini kizdirmis, ve Katolikler Filistin isgalini hakli cikarmak icin Incil’i gerekce olarak kullanmayi reddetmisken yapilmistir.
Ayrica Katolikler tarihsel olarak Yahudilerin onemli dusmanlari olmustur. Hacli seferlerinin basini ceken Evanjelik Protestanlarin da orijinal dusmanlaridirlar. Katoliklerin geneli bugunlerde diger Ortodox ve Protestanlara gore Muslumanlara karsi daha anlayislidir. Bunlari soylerken –aramizdaki- dusmanligi kaldirmiyor ve imkanlari olsa Anglo-Saxon Protestanlarin yaptigi gibi Muslumanlarla savasmazlardi demiyorum. Papa’nin ve diger kilise liderlerinin de Islam’a dusmanliklarini inkar etmiyorum, Islam onlarin guclerinin devamina en buyuk tehdit, ozellikle de Avrupa’da. Suraya buraya misyonerler gondererek Muslumanlara dinden cikmalarini telkin ettiklerini de inkar etmiyorum. Ancak burda halktan, gunumuzdeki durumdan, dusmanliklarinin ve misyonerlik faaliyetlerinin boyutundan bahsediyorum. Katoliklerin Islam’a karsi cabalarini diger kiliselerin, Evanjelik Protestanlar, Kipti Kilisesi ve diger nefret dolu Ortodoxlarla kiyaslayamayiz. Bosna’da bile Katolik Hirvatlarin Ortodox Sirplara karsi Muslumanlarin yaninda durdugunu gorduk. Gecenlerde de Venezuella hakkinda bir raporda uzerinde “Islam herkesin mirasidir” yazan bir duvar resmini gordum.
Sonuc olarak Katolikler ozellikle kilise skandallari ve kabul edilmeyen politikalari sonrasinda Vatikan’a karsi buyuyen ofke sebebiyle Allah’a cagirmak ve mucahidlerin hakli davasina ikna edilmek icin bereketli bir topraktir. Ancak Bagdat’ta ve daha once Musul’da yapilanlar gibi Irak’ta Hristiyanlara yapilan saldirilar bu mesaji iletmemize yardimci olmamaktadir. Kendileriyle konustugumuz kisiler Vatikan’a karsi bir ofke duysalar dahi normal insanlarin, kadinlar , cocuklar ve erkeklerin kilisede ayin esnasinda hedef alinmasini anlamayacaktir.
Medyada rapor edildigine gore bu hadisedeki en tuhaf meselelerden biri de saldirganlarin Kipti kilisesi (Ortodox) manastirlarindan birinde hapsettigi Kamelia Sihata ve Vefa Qastantin’i serbest birakmadigi takdirde ellerindeki rehineleri oldureceklerini ve Irak’taki Hristiyanlara topyekun savas ilan edeceklerini soylemeleridir. Hristiyanligi ve mezheplerini bilen herkese malumdur ki Katolik kilisesi ile Ortodox kilisesi arasinda hicbir iliski yoktur ve iki taraf da digerini bidatci hurafeci saymaktadir. Eger bariscil ortak yasam ve diyalog caginda olmasaydik bu iki mezhep gecmiste oldugu gibi birbirinin kanini dokerdi.
Hristiyanlarin bakis acisiyla ornek vermek gerekirse herhangi bir mezhebe bagli bir silahli grup Felluce’de bir Sunni camisine saldirsa (Sahva camisine degil), namaz kilan cemaati esir alip Irak’taki Ehli Sunnete savas acmakla tehdit etse Siiler Bagdat’in Sadr semtindeki Huseyniyelerde tuttuklari Sunnileri serbest birakir mi? Bu akil sahibi bir kisiye mumkun gozukmekte midir? Boyle bir durumda bu silahli grubun neden bu eylemi yaptigini mi yoksa arkasinda kim oldugunu, kimlerle isbirligi yaptigini mi dusunuruz?
Irak Islam Devleti’nin bu politikasi Bush’un Avrupa’yi ve dunyadaki akil insanlari tersleyen politikasinin aynisi degil midir? Bush ya bizimle yada teroristlerle birliktesiniz demis ve tarafsizliga meydan birakmamisti. Irak’taki bu grup da burda Hristiyanlara ya bizimle yada Maliki hukumetiyle birliktesiniz demekte ve tarafsiz kalmalarina izin vermemektedir. Ya kendisini savunmaktan aciz olan ve sizi savunma ihtimali hic olmayan hayali devletimize cizye odersiniz yada sizin mulklerinizi yok ederiz. Bizim konustugumuz ve Seyh’in beyanat ve mesajlarinda bahsettigi adalet bu mudur?
Irak’taki Hristiyanlarin Amerika’nin veya hukumetin yaninda yeraldigina dair delil var midir? Benim fikrime gore –yaniliyor olabilirim- bu meselenin zayif Hristiyan gruplarinin Amerika yada hukumetle isbirligi yapmasi ile bir alakasi yoktur. Aksine bu, Devle grubunun hayali devletlerinin gercekligine inanmalari ve Omer Bagdadi (o zamanki Irak Islam Devleti lideri-Ceviren) tarafindan soylenen herseye inanmaya meyilli olmalari ile alakalidir. Bagdadi Irak Hristiyanlarinin Islam Devleti’nin kurallarina gore yeni bir anlasma imzalamasi ve cizye odemesi gerektigini soyluyor. Neye karsi? Hic.
Bu konuda alimlerin beyanatlarina dayanmak gereksizdir. Burda maslahat ve oncelikler hakkinda konusuyoruz, meselenin kokleri hakkinda degil.
Gecenlerde Seyh Usame’nin konusmasinda bahsettigi sey ne guzeldir: Atalarimizin (selefin) yaptigi sert beyanatlar guc ve hukumranlik sahibi olunan gunlerde yapilmistir ve zayiflik zamanlarina uygun degildir. Ben de diyorum ki: Alimlerin cihadla alakali bazi fetvalari da boyledir, bu fetvalar Islam’in guclu ve savunulabilir oldugu zamanlarda verilmistir. Yani bu fetvalar gunumuz gibi zayiflik zamanlarinda uygulanamaz. (Burda kastettigim seyler bazilarinin bahsettigi mesela kiliseleri yikmak, sapkinlik dolu dini kitaplari yakmak ve gunumuz cihadina uymayabilecek bu gibi diger seylerdir. Bizim savasimiz tabiati onlarinkinden farklidir ve bizim saldirilardan korunmak gibi baska onceliklerimiz vardir).
Seyh Usame’nin uc yil onceki “Cozum” konusmasina gore Irak Islam Devleti’nin Hristiyanlara tavri nasildir? -Irak Islam Devleti’nin Hristiyanlara olan tavri- Seyh Eymen’in Beraat Kitabi’nda Kiptilere yaptigi konusmada verdigi mesajin neresindedir? (Kitabi gozden gecirdim ve bu kismi 14. bolumde “10. kisimda bahsedilenler uzerine notlar” dipnotunda buldum. Herkesin burayi okumasini tavsiye ediyorum zira burda yazilanlar hayali Irak Hilafeti’nin iki Seyh Usame ve Eymen’in durusuna aykiri yaptiklari ihlalleri gosteriyor). Bu tavir Seyh Abdullah Azzam’in Arap topraklarindaki Hristiyanlar hakkindaki esnek durusunun (Tevbe suresinin tefsirine bakin) neresindedir? Bu tavir kiliselerin patlatilmasi fikrine karsi cikan Ebu Muhammed Makdisi’nin durusunun neresindedir? Uyari: Makdisi kilise bos olsa bile patlatilmasina karsi cikiyor, ya insan dolu bir kilisenin patlatilmasi nasildir?
Ceviren notu: 2011 Ocak ayinda yazilan bu mektupta Irak Islam Devleti’nden Irak Hilafeti diye bahsedilmesi kayda deger. Bu El Kaide’nin Isid’in hilafet arayisinda oldugunu basindan beri bildigini gosterir.
Yemin ederim ki liderlerimiz ve alimlerimizin aciklamalariyla onlarin muttefiklerinin, veya baska bir ifadeyle onlari takip ettigini iddia edenlerin yaptiklari arasindaki tezat tuhaftir.
Ozet olarak bazi Musluman gruplarin kafirlere yonelik iyi analiz edilmemis ve anlasilmamis davranislarina karsi durusumuzu netlestirmeliyiz. Tanzim’in (Kaide) ve liderlerinin bu konulardaki pozisyonu net bir sekilde tanimlanmalidir.
Sozde Irak Islam Devleti’nin El Kaide’nin talimati olmaksizin veya herhangi bir istisarede bulunmaksizin yaptigi eylemlerden duydugumuz memnuniyetsizligi belirtmenin El Kaide’ye bir zarari olacagini ve bunu belirtmenin onunde bir engel oldugunu dusunmuyorum. Bu beyan er yada gec yapilmalidir, mumkunse ivedilikle yapilmalidir. El Kaide’nin Irak Islam Devleti orgutu ile arasindaki kurumsal baglari kopardigini ilan etmesi gerektigini dusunuyorum. Tanzim Kaide’tul Cihad ile Irak Islam Devleti arasinda senelerdir zaten bir munasebet mevcut degil. (2006’daki) Devlet ilan etme karari El Kaide liderleri ile istisare edilmeden alinmisti. Bu kendilerinden menkul kararlari hem Irak icinde hem Irak disinda mucahidlerin ve destekcilerinin saflarinda bolunmelere yol acti. Tanzim Kaide ile Irak Islam Devleti arasinda iyiligi emr ve kotulugu nehyetmemizi tavsiye eden iman ve Islam’dan baska ne baglanti kalmistir?
Bu Tanzim Kaide icin tek cikar yoldur, aksi takdirde Irak Islam Devleti grubunun fiilleri ve aciklamalari sebebiyle itibari daha fazla zarar gorecektir; bu grubun yaptiklari El Kaide’ye mal edilmektedir. Ve kesinlikle yasak olan igrenc isler arasinda camilerin ve diger yerlerin patlayicilarla (bombalarla) hedef alinmasi vardir, bu eylemler Afganistan, Pakistan ve bazen de Irak’ta meydana gelmektedir. Bu meseledeki durusumuzu ve gerekcelerimizi Avrupalilardan once Muslumanlara anlatmak zorundayiz. (Bu konunun detaylari icin bir sonraki kisma bakin).
Robert Fisk’in kendisinin ve diger insanlarin Bagdat’taki kilise saldirisina tepkisini anlattigi yeni bir makalesini okudum, yazinin onemli bolumlerini ve anafikrini tercume etmeme izin verin.
Yazinin basligi: Bati El Kaide saldirisini kolaylastiriyor. Tarihi 6 Kasim 2010.
“Bagdat’taki kilise katliaminin Ortadogu’daki insanlari korkutma hizi ayaklarinin altindaki topragin ne kadar kaygan oldugunun bir isaretidir. Bizim Bati’daki televizyon haberlerinden farkli olarak El Cezire ve El Arabiya bu katliamin tum dehsetini gosteriyor. Kollar, bacaklar, bassiz govdeler katliamin anlami hakkinda bir suphe birakmiyor. Bolgedeki butun Hristiyanlar bu saldirinin manasini anladi. Esasen Irak Siilerine yapilan saldirilarin mezhepci tabiatina baktigimda El Kaide’nin –dusundugumuzden farkli olarak dunya terorunun merkezi olmak yerine- icat edilen en mezhepci organizasyonlardan biri olup olmadigini merak ediyorum. Bolgedeki zulumler araciligi ile Bati’nin (Israil’i de sayiyorum) yaptigi kan naklinden beslenen bir degil birden cok El Kaide oldugunu dusunuyorum. (Robert Fisk bolgedeki zulumleri bir hastayi dirilten kan nakillerine benzetiyor).
Aslinda hukumetlerimizin bizi korkutmak, dehsete dusurmek ve kucuk hayatlarimiza guvenlik getirmek icin kendilerine itaat etmemizi saglamak icin bu terore ihtiyac duyup duymadiklarini da merak ediyorum. Ayni zamanda hukumetlerimizin Ortadogu’da yaptiklarinin bizim guvenligimizi tehdit eden asil seyler oldugu gercegini bir gun anlayip anlamayacaklarini da merak ediyorum. Isfahan Lordu Blair bunu hep inkar etti, hatta 7/7 bombacilarindan biri olum sonrasi yayinlanan videosunda Londra’daki katliami gerceklestirme sebebinin Irak’ta yapilanlar oldugunu dikkatlice izah etmesine ragmen. Bush da bunu hep inkar etti ve El Kaide Fransa’ya saldirma vaadini yerine getirirse Sarkozy de inkar edecektir.
Notlar: 7/7: 7 Temmuz 2005’te Londra metrosunu hedef alan, 52 kisinin oldugu 4 bombali saldiri. (Ceviren)
Isfahan Lordu Blair: Fisk (Ingiltere basbakani Tony) Blair’i eski Ingiliz imparatorlugu temsilcilerine benzetiyor. Irak isgali esnasinda onu Kut’ul Amare Lordu Blair diye cagirirdi, simdi savas ruzgarlari Iran’a dogru eserken Isfahan Lordu Blair diye cagiriyor.
El Kaide’ye (Irak Islam Devleti- Ceviren) gelince, bolgede misket bombasi gibi tehditler yaymaktadir. Ortadogu’daki tum Hristiyanlar da hedef olacaktir, Misir’in 2 milyon Kipti Hristiyani Luxor’daki iki haftalik dini festivallerinde korunmak zorunda olacaktir. El Kaide 2 Musluman kadinin rizalari hilafina Kipti kilisesi tarafindan tutuldugunu iddia ettikten sonra (festival) yuzlerce polis tarafindan kusatilmistir. Bu kadinlarin durumu Islam’a donup kocalarini bosamalarindan kaynaklanmis bir mesele olabilir, Misir’daki Kipti kilisesi bosanmaya izin vermemektedir.
(Sonra Fisk Hizbullah’in Lubnan hukumetine Hariri suikasti ile alakali uluslararasi sorusturmayi reddetmesini talep etmesinin akabinde Lubnan Sunnileri ile Siiler arasinda ortaya cikan problemlerden bahsediyor. Sonra guney Beyrut’ta bir Hristiyan mezarinin hakarete ugramasi sonrasinda Muslumanlarla Hristiyanlar arasinda artan sorunlardan ve atesli Siiler ve Hristiyanlarin Bagdat kilise saldirisi hakkinda yaptigi aciklamalardan bahsediyor).
Bati korkmus Hristiyanlara yardim etmek icin yeterli guce sahip degildir. Hristiyan politikacilarin yaptiklari, Ortadogu’da yeni bir Hristiyan trajedisi ortaya cikarmistir.
Sonra Fisk Kaliforniya’daki Amerikalilarin Hristiyanligin doguya degil batiya ait bir din olduguna inandiklarindan bahsediyor. El Kaide onemsizligi dolayisiyla Lubnan’daki mezar saldirisinin sorumlulugunu kabul etmedi. Ancak Sii Iran’in ve Hizbullah’in muttefigi Bessar Esed’in belirttigi gibi El Kaide’nin Lubnan’da varligi bulunmaktadir ve bu (Hizbullah’la ittifaki) Esed’i Bin Ladin’in organizasyonuna dusman yapmaktadir. Sonra Fisk Bessar’in El Hayat gazetesine verdigi bir demecten bahsediyor: “Biz El Kaide’den birlesik ve guclu bir yapiymis gibi bahsediyoruz. Bu dogru degil, ancak kendisini El Kaide olarak adlandiran bir entelektuel trend halinde mevcut. Bu organizasyon durumun bir sonucudur, bir sebep degildir. Anarsi ve zayif kalkinmanin bir sonucudur, siyasi hatalarin bir sonucudur. Bu organizasyonun her yerde, Suriye, Arap ve tum Islam ulkelerinde varoldugunu soylemek onun yaygin ve popularite sahibi oldugu anlamina gelmez.”
Ancak Esed ne butun siyasi toplantilari gozetim ve kontrol altinda tutan kendi rejimini ne de diger Arap ulkelerini aklayabilir. Bu kontroller Muslumanlari ziyaret ettikleri tek kurum olan camilerde siyaseti konusmaya zorladi. Bu haftanin en buyuk ironisi efendilerimiz ve patronlarimizin Suudi Arabistan’daki Vehhabi rejimini ucaklardaki kargo bombalari hakkinda Bati’yi uyardiklari icin ovmeleri oldu. Halbuki Usame bin Ladin ve adamlarini senelerce besleyen ayni Suudi Arabistan’di.
Ortadogu diktatorleri halklarini korkutmak da istemektedirler ve Misir’in fakir halki idarecilerinden nefret etmektedir (Sanki El Kaide’yi kuran Suudi Arabistan’dir demek istiyor). Ancak ayni zamanda bu idareciler Misir’da bir Islam devrimi gerceklesmesini de onlemek istemektedirler. Ve Bati da Kahire’de, Libya’da, Cezayir’de, Suriye’de, Suudi Arabistan’da… ve diger ulkelerde bir Islam devrimi olmamasini temin etmek istemektedir. Oncelikli problem hem El Kaide’nin hem de Bati’nin bu rejimlere zarar vermeye calismasidir. Boylece (Bati) Irak’i Sii ve Hristiyanlarla corba yapiyor (Irak eski Baasci dusmanlarini infaz etmekle mesgulken ve bir hukumete sahip degilken Irak’in demokrasi olup olmadigi sorusu alakasiz). Ve Pakistan’da drone saldirilari yapmaya, Afganistan’da masumlari bombalamaya ve Arap dunyasindaki iskence rejimlerini tolere etmeye devam ediyoruz. Ve Israil’in daha fazla Filistin topragi calmasina musade ediyoruz. Korkarim ki bu ayni eski hikaye. Barisi getirecek olan dunya terorune karsi istihbarat savaslari degil adalettir, ancak liderlerimiz bunu hala itiraf etmeyecek.”
Fisk’in makalesinin sonu.
4- Bu Artik Tahammul Sinirini Asmistir: Kan Dokulmesine Musamaha Gosterme Trajedisi ve Bu Tehlikeli Olguya Karsi Vazifemiz:
Mucahidler olarak adlandirilan bazi kisiler tarafindan halka acik mekanlarin ve camilerin bombalanmasi trajedisi devam etmektedir ve bugunlerde en zirvesindedir. O kadar ki bunlar bos iddialar degildir. Bildigim bazi korkunc hadiselerden bahsedecegim, bilmediklerim ise bildiklerimden daha korkunctur.
- (Pakistan) Carsadda koyunde Aftab Ahmed Khan Shirbow’u oldurmek amaciyla bayram namazi esnasinda bir caminin patlatilmasi. Saldiri basarisiz olmus ve 50’den fazla siradan koylu hayatini kaybetmistir. Bu saldiri emrini Beytullah Mesud vermistir.
- Vezir asiretinden Iyiligi Emr ve Kotulukten Nehy organizasyonunun lideri Haci Namdar’i oldurmek icin Hayber’de bir caminin patlatilmasi. Kendisi oldurulmemis, aksine camideki 15 kisi hayatini kaybetmistir. Bu saldiri emri Beytullah Mesud tarafindan verilmistir. Birkac ay sonra Haci Namdar bir toplantida silahli saldirida oldurulmustur.
- Pesaver yakinlarindaki Camrud’da Cuma namazi esnasinda baska bir caminin patlatilmasi. Patlamada 50’den fazla insan hayatini kaybetmis ve cok sayida kisi yaralanmistir. Cami askeri kislanin yakinlarindaydi ve camide namaz kilan askerler de bulunuyordu. Olenler arasinda askerler de vardi ancak cami herkese aciktir. Camide bolge halki ve ana caddeye yakin oldugu icin seyahat edenler de bulunuyordu.
- Butun bolgelerde kalabalik yerlerde, yayalarin, alisverise cikanlarin ve normal halkin yogun oldugu yerlerde herhangi bir gerekce belirtmeksizin isgalci askerlere, kukla askerlere ve polislere, hukumet memurlarina, hukumetten ihale alan ozel sirket calisanlarina yapilan cok sayida saldiri. Bu kisilere daha dikkatli ve hassas saldirilar yapilabilirdi, veya bu saldirilar pazarlardan, kalabalik caddelerden ve meskun bolgelerden uzakta yapilabilirdi.
- Somali baskentinde 3 bakani oldurmek icin doktorlarin mezuniyet torenine yapilan bir bombali saldiri. Bakanlar cok sayida yeni mezun doktorla birlikte saldirida oldu. Sebab Hareketi saldiriyla alakalari oldugunu reddetti. En dogrusunu Allah bilir.
- Serhad vilayetinde Lakki Marwat sehrinde bir halka acik oyun sahasinda gerceklesen patlama. Oyunu seyreden 100 kisi olduruldu. Oyun sahasinin hedef alinma gerekcesi orda bulunan birkac lesker (asker) ve Baris Komiteleri olarak bilinen seyin orda kurulmasiydi. Bu komitenin mucahidlere bir kere bile saldirdigi ispat edilmemistir. Simdi bu gunahkar operasyondan sonra hicbir sakalli insan Taliban uyesi oldugu suphesiyle sorgulanmadan bolgeye girememektedir. Bu saldiridan sorumlu olan kisinin Kuzey Veziristan’da bir Taliban lideri oldugu soyleniyor, ismi Bedr Mesud olabilir.
- Bircok bolgedeki kontrol noktalarina caiz olmayan yontemlerle bombali saldiri yapilmasi. Bu kontrol noktalarina saldirilar kalabalik saatlerde cok sayida yaya ve arac bulundugu esnada yapiliyor. Trafigin yavas oldugu diger zamanlarda hedef alinabilinirlerdi. Baska bir mesele de var; fedai eylemcisi baska bir yere saldiri yapmaya giderken kontrol noktasinda yolu kesilip arabasi ve ustu aranmaya kalkildigi zaman cevresindeki insanlara ne olur diye dusunmeden bombayi patlatiyor. Eylemciye boyle durumlarda olene kadar savasmasi icin silah verilmelidir, bu silahi cevresindeki insanlari korkutup uzaklastirarak bombayi patlatmak icin de kullanabilir. Bu fetvalari kimin verdigini yada bu tur saldirilarin mesru oldugunu kimin soyledigini bilmiyorum.
- Guney Veziristan’da Candola sehrinde bir restoranda Turkistan Batani ve muttefigi olan Qara Zeyneddin’e yapilan basarisiz oldurme tesebbusu. Patlamada korumalarindan iki tanesi oldu ve olen diger 10 kisi Mesud ve Batani asiretlerinden restoranda bulunan normal insanlardi.
- Mohmand asiret bolgesinde bir pazarda 3 ay once gerceklestirilen bombali saldiri. Saldiri Jirga’yi hedef aliyordu. (Jirga: Asiret onde gelenlerinin istisare toplantisi- Ceviren). Saldiranlar Jirga’nin orda yapildigini dusunduler ancak Jirga tedbir olarak baska bir yere alinmisti. Saldirida 100’den fazla insan oldu ve nerdeyse hepsi de Jirga ile hic alakasi olmayan normal alisveris yapan insanlardi. Taliban, sozcusu Ihsanulllah Ihsan araciligiyla bu saldiriyi ustlendi ve halktan olenler icin uzuntu duyduklarini belirterek taziyelerini iletti. Biz de ona en azindan durust oldugu icin tesekkur ediyoruz.
Azzam Amriki’nin Mektubu- 2. Kisim
- Islamabad’daki Islam Universitesi’nin bombalanarak cok sayida kiz ve erkek ogrencinin oldurulmesi. Bu saldiri Kari Huseyin Mahmud tarafindan ustlenildi.
- Pakistan Takhar vilayetinin Talekan sehrinde merkez camiinin bombalanmasi. Saldirinin amaci Kunduz eyaleti valisi Muhammed Omer’i oldurmekti. Patlamada vali ile birlikte namaz kilan 30 kisi daha hayatini kaybetti.
- Guney Veziristan’in Wana sehrinde Ramazan ayinin ortasinda Mevlevi Nur Muhammed’in camisinde meydana gelen patlama. Mevlevi ile birlikte camide Kuran ogrenen 30 kisi daha saldirida hayatini kaybetti. Saldiridan Ozbekler ve Hekimullah Mesud’un grubu sorumlu tutuldu.
- Son olarak Dera Adam Khel’de bir camiye Cuma namazi esnasinda yapilan saldirida 70 kisinin olmesi ve cok sayida kisinin yaralanmasi. Saldiridan sorumlu kisinin Tarik Afridi oldugu ve saldirinin hedefinin Afridi’ye muhalif olan asiret liderleri veya Afridi karsiti Taliban uyeleri oldugu soyleniyordu. Bu gruplarin arasinda uzun suredir suikastler ve adam kacirmalarla dolu bir kan davasi vardi. Tarik Afridi’nin grubu saldiriyi ustlendi. Ona muhalif olan gruba Mumin Afridi liderlik ediyordu ve Veziristan’da ikamet ettigi ve Vezir asireti ile iyi iliskileri oldugu soyleniyordu. Butun bu detaylari gazetelerden aldim ve dogrulugu hakkinda 100% emin degilim. Ancak Pakistan Talibani’nin kotu sohretinden dolayi ve bu olaylar birbirini dogruladigi icin soylediklerimden suphem yoktur. Bu hadiseler Pakistan Talibani’ni bilen Rahimullah Yusuf Ziya gibi gazeteciler tarafindan bildirilmistir, en dogrusunu Allah bilir. Bu saldirinin ayni gunu aksam bazi saldirganlar Pesaver’de bir camiye aksam namazi esnasinda bomba atti. Hedef Pakistan Talibani’na muhalif bir asiret lideri veya polislerden birinin ailesiydi. Saldirida Afgani camisinin imam dahil 5 kisi oldu ve cok sayida kisi yaralandi.
Not: Azam Tarik ve Veliurrahman Mesud Dera Azam Khel’deki saldiridan bir gun sonra gazeteleri arayarak Pakistan Talibani’nin bu saldiri ile bir alakasi olmadigini ve Blackwater sirketinin bu olayin arkasinda oldugunu soyledi. Tarik Afridi adina gazetecilere acilan telefonun sahte oldugunu soylediler. Burda tuhaf olan saldiriyi yaptigi iddia edilen Tarik Afridi’nin kendini savunmak icin gazetecileri aramamasidir. Belki telefonu calismiyordu veya telefon numarasinda bir problem vardi, belki de telefonunu kullanma konusunda Veliurrahman’dan daha dikkatliydi. Burda bahsedilmesi gereken baska bir sey de gazetecilerle telefon gorusmesinde Azam Tarik’in New York’daki Times meydanini patlatmak isteyen Faysal Sehzad ile Pakistan Talibani arasinda bir baglanti olmadigini soylemesidir. Ancak bu konuda Tehrik-i Taliban’in medya kolu Umar Studio bir film yayinlamisti. Bundan sonra Azam Tarik’in soylediklerine kim inanacaktir?
Ayrica Ozbeklerin oldugunu tahmin ettigim Umma Medya tum kabaliklari ile Lal Mescidi saldirisina misilleme olarak camileri patlatacaklarini ve asiret bolgelerindeki diger camileri bombalayacaklari sozu verdikleri bir film yayinladi. Filmde Dera Adam Khel, Kohat, Mohmand ve diger bolgelerde egitim yaptiklari gosteriliyordu. Ayrica gazetecileri oldurme tehdidinde bulundular ve El Cezire muhabirinin pazar bombalamalarinin Pakistan Talibani’nin isi olmadigini soyledigi bir goruntu yayinladilar, ancak digerleri Taliban’i sucluyordu. (Gazetecinin) bu tavri o gunahkarlarin yaptiklarini hafifletmedi.
Bu beyanatlari durumun vehametini ve saflarin icindeki yaygin cehaleti gosteren iki hikaye ile noktaliyorum.
Birinci hikaye: Bir yildan biraz fazla bir sure once Arap muhacirlerden birinin ogluyla aramda Pakistan’da camilerde meydana gelen patlamalarla alakali bir konusma gecti. Ona bunun kabul edilebilir olmadigini, organizasyonun liderlerinin ve ilim talebelerinin camilere saldirilarin durdurulmasini istediklerini soyledim. Hatta cami bir askeri veya hukumet yerleskesinde olsa ve bunu bildiren bir aciklama yayinlanmis olsa bile. Pakistan’daki alimler Siileri kafir goren Seyh Isa’nin bile (Allah onu esaretten kurtarsin) Pakistan’daki Sii camilerinin patlatilmasini kabul etmedigi soyledi.
Elbette bunun istisnalari vardir, zira Seyh Isa bayram namazi esnasinda ordunun ve hukumetin onde gelenlerine saldirmayi planliyordu ve Rawalpindi’deki askeri camiye El Kaide’deki kardeslerin saldirdigi bana bildirildi. Bu cami diger camilerden farkli olarak iceri girmek icin askeri kimlik karti gerektiriyordu). Bu genc benim anlattiklarimi kabul etmedi ve camilerin cogunun –belki de hepsinin- muhbirler, casuslar ve hukumet memurlari ile dolu ser mekanlari oldugunu, bu kisilere merhametleri olmadigini soyledi. Bunu da babasinin kendisine anlattigi Seyyid Kutub’un Fizilal’il Kuran isimli tefsirinden bir bolume dayandiriyordu. Ona dedim ki: Peki, eger bu camileri seytani mekanlar olarak goruyorsan onlari yik, ama icinde ibadet eden insanlar varken patlatma. Tartisma burda sona erdi, onun ikna olup olmadigini bilmiyorum.
Dusunun ki bir genc adam Seyyid Kutub’un bir beyanini genellestirerek camileri icindekilerle birlikte patlatmaya hazir.
Ikinci hikaye: Bir grup savasci ordu ile savasmak icin Kurram asiret bolgesine giderek bolgedeki Pakistan Talibani ile bulustu. Ana caddelerin birinde orduya pusu kurdular. Ordu devriyesinin gecisi gecikti. Iclerinden biri eger askerler gelmezse ne yapacagiz diye sordu. Gruptaki Taliban lideri o zaman Siilere saldiririz dedi. Soru soran tekrar peki ya Siiler de gelmezse diye sordu, yerel grubun lideri o zaman munafiklara saldiririz dedi, yani normal halk ve yoldan gecenlere. Disaridan gelen grubun lideri ofkelendi ve buna karsi cikti, yerel grubun lideri ise utandi ve saka yaptigini soyledi. Disardan gelen grubun lideri “savascilarinin ve grubunun uyelerinin onunde boyle bir saka nasil yapabilirsin?” dedi. Bu hikaye bana o disardan gelen grubun komutani olan kardes tarafindan anlatildi.
Bu soylediklerim selden bir damladir zira mucahidlere ve guvendigim kisilere gore dogru oldugundan emin oldugum hadiselere odaklanmaya calistim. Yoksa bu liste gayet uzundur ve bu kisiler tarafindan gerceklestirilen soygun, adam kacirma ve diger suclara hic deginmedim.
Camilere saldirma ve masumlarin kanini dokmenin tarihte Hariciler, Karamitalar, Haccac bin Yusuf, Haclilar, Mogollar ve Ozbekistan’in milli kahramani Timurlenk, Yahudi ve Rafizilere has bir davranis oldugu biliniyor. (Timurlenk Ozbek degil ancak Ozbekler onun sertligini ve acimasizligini seviyor gibi gorunuyor). Gunumuzde ise Amerikalilar, Hicaz ve Necd’in krallari, Suriye’nin idarecileri ve Pakistan’in Pervez Muserref’i gibi Arap ve diger tagutlar bunlardandir. Simdi Hamas, Afgan ve Pakistan Taliban Hareketleri gibi mucahidlere atfedilen bu tur davranislari yapanlar kimlerdir?
Suphem yoktur ki bu ulkelerdeki cihadi hareketlerin basina gelen seyler talihsizlik degil, bilakis bizim gunah ve adaletsizliklerimiz, icimizden bazilarinin gunahlari ve digerlerinin buna sessiz kalmalari sebebiyle Allah’in bize verdigi bir cezadir.Bu sozlerimin bir abarti veya goz korkutma oldugunu dusunmuyorum zira bu konuda cok sayida Kuran ayeti, hadis ve alimlerin sozleri vardir ve onlari tekrara hacet yoktur. Bunlarin bazilari Ebu Yahya (Libi)’nin El Rabiyun ve Zafer Yuruyusu mektubunda belirtilmisti, ben de bazilarini bu konuyla alakali hazirladigim aciklamada belirttim ve insallah daha sonra yazacagim.
Diyebilirsiniz ki: Fakat biz bu haddi asanlari kabullenmedik, onlara hala razi gelmiyor ve onlari dogru yola iletmek icin her firsatta rehberlik ediyor ve nasihatte bulunuyoruz. Ben de derim ki: Evet, bunlari biliyorum, cok da iyi yaptiniz. Zira belirttigim hadiselerin bazilari bu cami patlatmalarini onlemek icin bu gruplara nasihat ve tavsiyelerde bulunan ancak maalesef cogu sefer muhataplarinin dar vizyonu, kucuk akillari, kalplerinin acimasizlik, gaddarlik, asirilik ve tolerans gostermemeye meyilli olmasindan dolayi basarisiz olan alimler tarafindan bana iletilmistir.
Ben derim ki: Bu meseledeki gayretlerinizle guzel bir is yaptiniz, ancak sizin bu fiilleri tekziplerinizde kullandiginiz usluba dair nacizane fikrimi belirtmeme izin verin. Bana oyle geliyor ki uslubunuz bu fiilleri reddetme derecesine erismemektedir; nasihat ve tekziplerinizi gizlilik icinde yapiyor, bu gizlilikte bir maslahat goruyor ve fiilleri acikca reddettiginizi ilan etmenin saflarda bolunmeye yol acacagini, zaafiyetlerinizi afise edecegini ve dusmanlarin bu zayif noktalarinizi kullanacagini dusunuyorsunuz.
Saflarin bolunmesi ihtimalini ele alirsak, bu sadece bir ihtimaldir ve belki de bu sahislarin mucahidlerin arasinda bulunmamasi daha hayirlidir, zira onlar yikanip temizlenmesi gereken kirli bir nokta gibidirler.
Zayif noktalarimizi dusmanlarimiza afise etmemeye gelince, bu saldirilar yemin ederim ki daha buyuk bir utanc ve daha fena bir zayifliktir ve dusmanlarimiz tarafindan bizim aleyhimize ziyadesiyle istismar edilmektedir. Bu saldirilar dindar ve sadik mucahidlerin imajini bozmak icin istismar edildi. Artik bircok insan mucahidleri batil yollarla insanlarin mallarini almada tereddut etmeyen, camileri patlatan ve bir iki dusman oldurmek icin onlarca insanin kanini doken insanlar olarak goruyor. Bunlari yaparken de muzik dinlemiyor ve yabanci kadinlara bakmaktan sakiniyorlar, ancak bunlar halk icin ufak meselelerdir ve fazla birsey ifade etmemektedir. Elbette bunlar onemsiz meseleler degildir ancak bahsettigimiz gunahlar ile de kiyas edilebilir mikyasta degildir. Bu baglamda bazi Seyhler ve vaizler mucahidleri zamanin Karamitasi olarak tarif etmektedir ve bu iddialarina cok kisiyi inandirmayi basardilar. Bunun sorumlulugu –veya sorumlulugun buyuk kismi- bizim omuzlarimizdadir. Bu yasak fiillerle alakali meselelerdeki durusumuzu netlestirmeyerek yanlis anlasilmalara katkida bulunduk. Ayrica suclamalari fiilleri yapan kisilere degil de Blackwater sirketine yonelterek bu mucrimlerin fiillerine devam etmelerine imkan tanidik.
Seyh Abdurrahman’in –Atiyyetullah- gecen sene Pazar saldirilari ile alakali fetvasinin taslaginda bu fiillerin bazi cihad gruplari tarafindan islenme ihtimaline degindigini, saldirgan ve curumus davranislari olanlari vurguladigini, ancak bazi kardeslerin tavsiyesi uzerine fetvayi yayinlamadan once bu paragrafi cikardigini ogrendim. (Allah onlara rehberlik etsin).
Bu kismi silmesini tavsiye eden kisiler bu tur saldirilarin bizim saflarimizdaki kisiler tarafindan gerceklestirildigini itiraf etmememiz gerektigini soylediler: Bu demektir ki bir medya blokaji uyguluyoruz! Ve bu davranis bircok acidan yanlistir: Bu dini bir meseledir, bir fetvadir, iyiligi emredip kotulugu nehyetmedir, medya ablukasi uygulanacak basit bir kurumsal sır degildir. Hakikati gizlemenin veya geciktirmenin dini acidan bircok mahzuru vardir ve bunu biliyorsunuz. Artik bu mesele herkese ifsa olmustur ve uzak yakin herkes tarafindan bilinmektedir, sessizligimiz ancak insanlar tarafindan nefret edilmemize yol acacak, onlerinde Sessiz Seytanlar olarak gozukecegiz. Haram fiillerin islendigini goruyoruz ve hicbir harekette bulunmuyoruz, tavizkar gorunuyoruz, bu katiller hayatta iken onlari ovuyoruz ve oldukleri zaman taziye gonderiyoruz, ahlaksizliklarina dair ne bilirsek bilelim onlari iyi isler yapanlardan sayiyoruz. En iyi ihtimalle bizler etrafinda olup bitenden haberdar olmayan dikkatsiz ve ihmalkar kisiler olarak goruluyoruz.
Bu fiilleri reddetme konusunda benimsedigimiz gizlilik meselesine geri donersek derim ki: Reddettigimiz bu fiilerin insanlar uzerinde hicbir cekinme ve utanma olmaksizin islenmesi durumu ile karsi karsiyayiz. Bu davranis saflarimizi bir ates gibi sarmistir. Bilinen yasak fiil isleyenden baskasinin yasak oldugunu bilmedigi bir fiilden farkli degerlendirilir. Ikinci tur fiilde gizlilik ve bunun reddedildigini ilan etmemek ise yarar ancak ilk tur fiilde ret aciktir. Bu (acikca reddetmek) reddedilen fiili islemeyi planlayanlari veya bu isi yapanlari taklit etmeyi dusunenleri caydirabilir. Bu reddin ilanini biz ihmal ediyoruz. Bu sekilde bizim reddimiz eksik kalmistir, en dogrusunu Allah bilir.
En azindan “Allah’im, Halid’in yaptigindan ben beriyim” diyen Peygamberimiz (sav)’in sozunu ornek almaliyiz. O bu sozu14 yuzyil sonra bize kadar ulasti, bunun uzerinde dusunun.
Dusunce: Yapilmasi gereken sey bu fiilleri isleyenleri teker teker cagirip azarlamak degildir, gereken fiilin kinanip tekzip edilmesi, failin iyiliklerini sevmek ve kotuluklerine, Seriat’tan uzaklasmasina bugz etmektir. Bazi durumlarda failleri acikca uyarmak ve insanlari onlar hakkinda ikaz etmek gerekebilir. Bu eger bu kimseler halk icinde ve kendi icimizde vahsetleri ile sohret kazanmislar, bu fiilleri isledikleri ispat edilmis, fiiller mukerrer defalar islenmis ve nasihate kulak asilmamis isedir.
Burada eklemek isterim ki bu fiilleri reddettigimizi ilan etmeyi lazim kilan sebeplerden biri de alimlerin gizliden veya aciktan tekzip edememesidir. Bu daha once bahsettigim fiillerden mesul olan bazi kimselerden habersiz olmamiza ektir.
Soylediklerimize dayanarak hatalardan tevbe etmek, yolu duzeltmek, zafer cagrisi yapmak icin ve bize elem veren acilardan kurtulma yolunda ilk adim olarak bu yaziyi hazirladim. Umarim ki Allah alimlere bu konuyu inceleyip gozden gecirme ve benzer acikmalar yapmalari icin yardim eder. Bu konuda iyi tanimlanmis ve dogrudan meseleye egilen konusmalara ihtiyacimiz var.
Onerilen metin su sekildedir:
Beraat ve Ikaz
Rahman ve Rahim Olan Allah’in Adiyla
Kadir olan Allah svt. buyurmustur ki: Sizinle savasanlarla savasin ve asiri gitmeyin, suphesiz Allah asiri gidenleri sevmez (Bakara-190).
El Kaide organizasyonu, Emirleri, alimleri ve destekcileri muteaddit defalar Muslumanlari toplanma mekanlarinda hedef alan silahli operasyonlari, Muslumanlarin kanlarinin, vucutlarinin, ruhlarinin ve mallarinin kutsalligini dikkate almayan operasyonlara karsi cikmistir. Bu beraat Muslumanlarin bulundugu pazarlar, caddeler, restoran ve otelleri icermektedir. Bu beraat esas olarak camilerin patlatilarak ibadet eden Muslumanlarin basina yikilmasini da icermektedir. Bunlarla alakali olarak Kuran’in ve diger dini kitaplarin yikim ve tahrip amacli yorumlanmasi da bu beraata dahildir.
El Kaide organizasyonunun bu fiillerden beraat ilani sadece bos bir medya odakli adim degildir, El Kaide bu fiilleri isleyenlere dogrudan ve ozel kanallar araciligi ile nasihat uzerine nasihat vermistir ve vermektedir. Bu nasihatlerle feci islerin tekrarinin onlenmesi ve yanlislarinin duzeltilmesi hedeflenmistir. Bu cabalar bazi durumlarda meyve vermis ve bazi kisiler dogru yola geri donmustur. Ancak kendilerini hayal kirikligina ugratan, dusmanlarinin safinda yer alan veya ihanet eden kimselerden intikam almak icin yanlis metodlari ve carpik bir fikhi takip eden kimseler vardir, bu kimseler masum Muslumanlarin kanlari pahasina bile olsa bu yontemleri takip etmede israr etmektedir. Bu kör intikam ruhu ve cahiliye toleranssizligi durust olan sadik mucahidlerin davranislarindan degildir.
Burada tekraren acikca ilan ediyoruz: Herhangi bir cihad grubunun gerceklestirdigi Muslumanlarin kanlari ve mallarinin kutsalligini dikkate almayan operasyonlari reddediyoruz. Bu suclarin El Kaide Cihad Organizasyonu’na atfedilmesini reddediyoruz. Bu saldirilardan sorumlu kisilerin El Kaide ile baglantili oldugu ispat edilirse El Kaide o kisilerle alakali gerekli islemleri yapacaktir. El Kaide’nin bu konudaki pozisyonu ve karari suc olan fiil cihad adina ve Seriati ikame etmek adina veya iyiligi emredip kotulukten nehyetme adina gerceklestirilirse dahi degismeyecektir. Allah’in dininde yasaklanmis olan bu eylemlerle bir alakamiz yoktur. Bu kisisel suclari farz olan cihad vazifesinden caymak icin bir bahane olarak kullanmak da kabul edilemez, zira bir hata daha buyuk bir hatayi mazur kilmaz. Bu suclarin mesulu olan kimseleri zillet icinde bir dunya hayati ve aci verici azapla dolu bir ahiret hayati ile ikaz ediyoruz. Zulmetmenin vahim sonuclari vardir ve Hesap Gunu’nde zulum karanliktir.
Adaletten ayrilmak yenilgi ve hayal kirikliginin, Muslumanlarin ve mucahidlerin basina gelen felaketlerin ve fitnelerin sebeplerinden biridir. Allah svt. buyurur ki: Icinizde sadece zulmedenlere isabet etmekle kalmayan bir musibetten korkun. Bilin ki Allah’in azabi pek cetindir (Enfal-25). Bu curumleri ve cahiliye fiillerini islemede israr edenler bilmelidir ki digerlerinin orumcek agindan zayif oldugu argumani ile kendi gruplari, ideolojileri ve sancaklari icin Musluman kani doken diger bolgelerdeki gruplarin kaderi onlar icin kacinilmaz sondur.
Muslim’in rivayet ettigi bir hadiste Rasulullah (sav) buyurur ki: Kim itaatten disari cikar ve cemaatten ayrilir ve bu hal uzere olurse cahiliye olumu ile olur. Kim ki koru korune cekilmis bir bayrak altinda savasir, asabiyet (irkcilik) icin ofkelenir ve asabiyete cagirir ve bu esnada oldurulurse bu cahiliye olumudur. Kim ki ummetimin uzerine gelip iyi ile kotu olan arasinda ayrim yapmadan vurur, mumin olanlara hurmet etmez ve ahid sahibine verdigi sozu yerine getirmezse o benden degildir, ben de ondan degilim. (Muslim- Imaret 53).
Hayret ediyorum ki bazi kimseler o mekanda bulunan bir veya birkac kisiyi oldurme adina kendilerine ve baskalarina ibadet eden Muslumanlarla dolu camileri, Muslumanlarin toplandigi mekanlari patlatma izni veriyorlar. Hayretim bu patlamalar tufeklerin bolca bulundugu, kolayca ve ucuza alinabildigi yerlerde gerceklestigi zaman daha da artmaktadir. Eger hedef alinan sahis gercekten oldurulmeyi hak ediyorsa neden hicbir aklin ve dinin kabul etmeyecegi dostla dusmani, cocukla yasliyi, erkekle kadini ve Muslumanla kafiri ayirmayan gelisiguzel saldirilar yerine baska yontemler kullanmiyoruz? Kafirlerin kalelerinde degil de Musluman sehirlerinde savastiginizi unuttunuz mu?
Eger bu barbarca yontemin asiret geleneklerinizde, halkinizin adetlerinde bulundugu veya Emiriniz ve Seyhiniz tarafindan buna musamaha gosterildigini iddia ederseniz deriz ki: Bizim Islam’imizda buna izin yoktur, sizin adet ve gelenekleriniz yerin dibine batsin! Seriat kaidelerine gore idare edilmeyen bir savasin serefi yoktur. Eger bu savas Seriati ihlal eden insan yapimi anayasa ve kanunlardan farki olmayan asiret geleneklerine ve insanlarin fikirlerine gore idare ediliyorsa bilin ki biz bu kurallari takip etmiyor ve reddediyoruz.
Mucahid kardesim: Bu fiillerden mutmain olan, bunlarin emrini veren veya uygulayan ya egitilmeye muhtac bir cahildir yada dusmanlara fayda saglamak icin mucahidlerin saflarina sokulmus bir ajandir.
Mucahidleri ve cihadi tahrif eden bu suc fiillerden sorumlu olanlarin yalnizca az sayida marjinali temsil ettigini umit ediyoruz. Ancak herkese iyiligi emredip kotulugu nehyetme ve zalimi cezalandirma vazifesini hatirlatiyoruz. Allah’in elcisi (sav) demistir ki: "Ya iyiligi emredip kotulukten alikoyarsiniz yada Allah size oyle bir ceza gonderir ki ona dua edersiniz ancak Allah duaniza icabet etmez (Tirmizi rivayet etmistir).
Veya buyurdugu gibi insanlar zalimi gorup de durdurmazsa Allah uzerlerine bela gonderir.
Veya baska bir sozunde buyurdugu gibi: Kardesinizi zalim de olsa zulum de gorse destekleyin. Sordular: Ey Allah’in elcisi, zulme ugrayana yardim ederiz ancak zalime nasil yardim edelim? Dedi ki: Zulm etmesine engel olarak."
Bu yuzden her Musluman ve mucahid yasaklanmis olan bu zulum fiillerini isleme niyetine olan insanlar veya liderler taniyorsa bu zat kendi Emiri bile olsa uyarmali ve nasihat etmelidir. Eger nasihate kulak asmazsa bu kisiyi rapor etmelidir. Ancak putperestlerin guvenlik guclerine degil, zira bu daha buyuk bir adaletsizlik, hata ve fena bir suctur. Gerekli tedbirleri alacagindan emin oldugu alimlere ve mucahid liderlerine rapor etmelidir. Bu Kadir olan Allah’in emrinin yerine getirilmesidir: Ey iman edenler. Kendi nefsinizin, ana babanizin ve yakinlarinizin aleyhine bile olsa Allah icin sahitlikte bulunarak adaleti geregi gibi uygulayan kimseler olun (Nisa-135).
Mucahidin Allah’a itaatsizlikte Emirine itaat etmesi yasaklanmistir. Eger bir Musluman Allah’in seriatini ihlal eden bir mesele uzerine emrolunursa Allah’in kilici Halid bin Velid (Allah ondan razi olsun) bile olsa Emirine itaat etmemelidir. Oyleyse emri veren daha asagi bir mevkide ise durumu nedir? Eger emir konusunda kafasi karisiksa ve bir alime danisma imkani yoksa kalbine danismali, dinine ve ahiret hayatini dusunmelidir. Muslumanlarin nefsleri, mallari ve serefleri haklarindaki hukmu ve buyuk gunahlari hatirlamalidir. Gun ortasindaki gunesten daha parlak olan bir delil olmadikca Muslumanlarin kanlarinin asla dokulmemesi gerektigini, mallarinin gaspedilip onurlarina halel getirilmemesi gerektigini, ona zarar verip kafir ilan etmemek gerektigini unutmamalidir.
Allah buyurdu ki: Kim bir mumini kasten oldururse onun cezasi ebedi kalacagi cehennemdir. Allah ona gazap etmis, onu lanetlemis ve ona buyuk bir azap hazirlamistir. Ey iman edenler! Allah yolunda savasa ciktiginiz zaman dostu dusmani ayirt etmek icin iyi anlayip dinleyin, iyice arastirin. Size selam verip Musluman oldugunu soyleyen kimselere dunya hayatinin menfaatlerine goz dikerek sen mumin degilsin demeyin. Allah katinda cokca ganimetler vardir. Onceleri siz de onlar gibiydiniz de Allah size lutufta bulundu. O halde iyi anlayip dinleyin, suphesiz Allah islediginiz gizli acik butun amellerden haberdardir (Nisa 93-94). Buhari’den rivayet edilen bir hadiste “mumin haram kani dokmedikce din uzere olur” buyrulmaktadir.
Rasulullah (sav): “Mumin insanlarin elinden ve dilinden emin oldugu kimsedir, muhacir ise Allah’in yasak ettigi seylerden uzaklasip onlari terk edendir” buyurmustur.
Son olarak Mucahid kardesleri uyarmak isterim ki cihad vazifesinde bulunmak ve hatta Allah icin can vermek cihadimizi buyuk gunahlarla bozmus ve gec olmadan tovbe etmemissek bizi Allah’in gazabindan korumaz. Bunun iyi bir ornegi Tebuk seferine katildiklari halde Allah’in ayetleri ile alay eden bir grup insandir. Baska bir ornek Rasulullah’in savaslarindan birinde oldurulen bir adamin hikayesidir. Insanlar o sehit oldu dediler, Rasulullah (sav) bunu yalanladi ve “hayir, ben onu cehennem elbisesi icinde gordum” dedi. Sonra Rasulullah Omer bin Hattab’a “Omer, git ve insanlara Cennete ancak inananlar girebilir diye seslen” dedi. Omer dedi ki: Disari ciktim ve Cennete ancak inananlar girebilir diye nida ettim. Muslim’den rivayet edilmistir.
Yani bu dunyadaki her sehit Hesap Gunu’nde sehit degildir. Ayrica obur dunyada sehidin tum gunahlari da affolunmaz. Bunlarin icinde para borcu bulunmaktadir. Muslim’in naklettigi bir hadiste peygamberimiz “Borcu haric sehidin tum gunahlari affolunur” buyurmustur. Imam Nevevi bu hadis uzerine demistir ki: Borcun muaf tutulmasi tum kul haklari uzerine bir ifadedir. Cihad ve sehadet insanlarin uzerindeki kul haklarini ortadan kaldirmamakta, ancak Allah’in haklari affedilmektedir. Bazi rivayetlerde belirtildigi gibi sehit olan zatin birkac dinar borcu varsa bu borc odenmeden cennete alinmaz. Oyleyse birsuru, hatta yuzlerce Muslumani mutlak bir zulumle oldurenin hali nasildir? Bu kisi cennete alinmamaya daha layiktir.
O halde gunahlarimizdan tovbe etmek icin insiyatifi ele alalim, en kucugunden en buyugune kadar affolunmalari icin dua ve niyazda bulunalim, Allah’in zaferini isteyip gazabindan sakinalim. Mallarimizin ve evlatlarimizin bize fayda saglamayacagi gun gelmeden once hatalardan donmeli ve adaleti tesis etmeliyiz.
Alemlerin Rabbi Allah’a hamd, Muhammed’e (sav), ailesine ve ashabina selam olsun.
-Beraat Deklarasyonunun Sonu-
Bu beyanattan tatmin olduysaniz hem Pakistan hem de Afganistan’daki Taliban Hareketi’nin hikmet sahibi liderleri ve diger gruplar tarafindan gozden gecirilmesini tavsiye ediyorum. Bu beyanat bu minvalde genis bir kampanyanin baslangici olmalidir. Ubeyde kardesin guzel bir fikri var, -Selahaddin’in Torunlari veya baskalari tarafindan gonderilen- teyplerin sonuna cihadda yapilan yaygin hatalara karsi uyaracak ve fikhi talimatlar verecek bir konusma eklenmesini oneriyor. Bu konusma mesela onerdigim deklarasyon metninde gecen ayet ve hadisleri icerebilir. “Size selam verip Musluman oldugunu soyleyen kimselere dunya hayatinin menfaatlerine goz dikerek sen mumin degilsin demeyin”, “mumin haram kani dokmedikce din uzere olur” veya “mumin insanlarin elinden ve dilinden emin oldugu kimsedir, muhacir ise Allah’in yasak ettigi seylerden uzaklasip onlari terk edendir” gibi. Bunun oncesinde de “Mucahid kardes, Allah’in su ayetini hatirla” veya “Ey mucahid, Allah’in elcisinin su sozlerini hatirla” gibi uyarilar yerlestirebiliriz. Veya ayet ve hadisler yerine kendimiz tavsiye verebiliriz, mesela: “Cami ve pazarlarin bombalanmasina hayir, haram kani dokmek ve calinti mala el koymak zulumdur, haddi asmak Allah’in gazabini celbeder ve zaferi geciktirir” gibi.
Mucadele edilmesi gereken baska hatalar da vardir, bunlari baska bir yazimda degerlendirebilirim.
Son olarak alemlerin Rabbi Allah’a hamd edelim, Allah’im sana sukrederiz ve sehadet ederiz ki Allah’tan baska ilah yoktur ve senden magfiret dileriz.
Ceviren: Ekrem Yilmaz 22/10/2014
Kaynak: http://justpaste.it/AzzamAmriki
BÖLÜM – 1 SONU