Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Makale BİZ KİMİZ VE NE İSTİYORUZ?

Necati Koçkesen Çevrimdışı

Necati Koçkesen

İyi Bilinen Üye
İslam-tr Yazar
BİZ KİMİZ VE NE İSTİYORUZ?

Biz dediğim ne bir gurup, ne bir cemaat, ne bir tarikat, ne de bir partidir. Biz dediğim kesim, Allah’a ve Allah’tan gelen her şeye şeksiz şüphesiz îman etmiş, Allah’ın kitabı Kur’an’ı Hakîm’i mutlak mânâda hayat nizamı kabul etmiş, yine peygamber efendimizin sünnetlerini, hadislerini de Kur’an’ın hayata dökülmüş birer tefsiri olarak kabul etmiş Müslümanlardır.

Bizim tek amacımız var; mâdem ki bizler Müslümanız, Allah’ın hükümleriyle bize hükmedilmesini, dinimizin emir ve yasakları doğrultusunda hayat sürmemizi istiyoruz. Bu bizim inancımızın gereğidir. Bu yüzden de dinimize aykırı olan her türlü sitemi, ideolojiyi, izimi reddediyoruz. İslamın ortadan kaldırılarak onun yerine konulan demokrasiyi de reddettiğimiz için demokrasinin birer şubeleri olan partileri de (adı ne olursa olsun) reddediyoruz.

Birileri çıkıp şöyle diyebilir: Kardeşim, kim senin dinini yaşamana engel oluyor, dinini yaşamak istiyorsan yaşa. Bilinsin ki, bunu diyen insanlar islamı ve îmanı bilmeyen kimselerdir. Böyleleri dini namaz, oruç, zekat ve hactan ibâret sanan insanlardır. Din dört temel üzerine kurulmuştur.

1. Akâid. Yâni iman esasları. Buna göre iman esaslarına zıt olan bütün inançlar, düşünceler reddedilmelidir.

2. İbâdât. Yâni ibâdetler. Bütün ibâdetler Allah ve rasûlünün belirlediği şartlara göre, hiç kimsenin baskısı ve belirleyiciliği olmadan yapılabilmelidir. Oysa islam dışı sistemler Müslümanların ibadetlerine de müdâhale ederler. Câmilerde bâdetlerin nasıl yapılacağını, vaazların nasıl ve ne çerçevede yapılacağını, hutbelerde nelerin söylenebileceğini veya söylenemeyeceğini bu sistemler belirler. Ne Diyânet İşleri Başkanları, ne müftüler, ne imamlar, ne de hatipler onların sistemlerine aykırı bir konuşma yapamazlar. Üstelik islam dışı sistemleri övmelerini, o sistemin savunucularına duâ etmelerini ve içinde bulundukları sistemin halka benimsetilmesini isterler. Böylece halkın dini yanlış veya eksik anlamalarını ve uyutulmalarını isterler.

3. Ukûbât. Yâni cezalar. Bütün ceza hukuku islama göre düzenlenmelidir. Allah’ın hükmüne, peygamberin hükmüne aykırı olan her hüküm bâtıl veya küfürdür ve reddedilir. Oysa gayri islâmî düzenlerde bütün ceza hukuku beşerin aklına göre düzenlenmiştir. Bu kanunlar, yasalar çıkarılırken de islama uygun mudur değil midir diye bakılmaz. Tam aksine içinde bulunulan küfür sisteminin yasalarına uygun olarak çıkarılırlar. Bundan dolayı bütün bu cezâ hükümleri ile islama savaş açılmış olunur. Bütün bu ceza hukuku ile Allah’a, “sen insanların ibadetlerine karış, bizim cezâ hukukumuza karışma” denilmiş olur.

4. Ahlak. Müslümanlar için bütün ahlâkî değerler islamın belirlediği ahlâkî kurallardır. Müslümanlar için islam neye iyi diyorsa o iyidir, neye de kötü diyorsa o kötüdür. Oysa gayri islâmî sistemlerin belirli bir ahlak yapısı yoktur. Devamlı değişen, bugün iyi görülen şeyin yarın kötü görüldüğü, bugün kötü görülen şeyin ise yarın iyi görüldüğü bir ahlak sistemi vardır. Bütün bu ahlâkî kurallar ile de islamla çatışır.

Şimdi, siz islamın dört temelinden akâidi, cezâ hukukunu ve ahlak kurallarını kaldırır sâdece ibadetlere serbestlik verirseniz (ona da ne kadar serbestlik verdikleri tartışılır), ortada din diye bir şey kalmaz. Sistemin istediği ve izin verdiği kadar bir din olur. O din de Allah’ın dini olmaz.

İslam dışı sistemlerin içinde yer alarak islama ve Müslümanlara hizmet edebileceğini sananlar bilsinler ki, o sistemin içinde yer aldıkları an islamın dört temelinden üçünü inkâr ediyorlar demektir. Nitekim dün mücâhid olanların bugün o sistemin içinde yer aldıklarında demokrasiyi nasıl amaç edindiklerini, demokrasinin fazîletlerinden(!) nasıl bahsettiklerini, lâikliğin islama zıt olmadığını nasıl anlatma gayreti içinde olduklarını hep görmekteyiz. Dahası, dün kendileri gibi düşünen insanların kendilerini eleştirdiklerinde nasıl onlara kızdıklarını, kendilerini eleştiren islam âlimlerinin üzerlerine nasıl gittiklerini, onların aleyhlerine nasıl dâvâlar açtıklarını hepimiz görüyoruz, biliyoruz.

Sadece namaz kılarak, oruç tutarak, hacca giderek, zekat vererek Müslüman olunabileceğini ve Müslüman kalınabileceğini düşünecek olanlara da diyoruz ki: Mahkemelere gittiğiniz zaman ne ile hükmediliyorsunuz? Evlenirken nasıl evleniyorsunuz, boşanırken nasıl boşanıyorsunuz? Miras taksiminizi islama göre mi yapıyorsunuz yoksa küfür sisteminin küfür kanunlarına göre mi? Ticaret hukukunuz neye göre yürüyor? Bunları hiç düşündünüz mü? Bunlar olmadan islam olur mu?

İşte bunlardan dolayı bizler (yâni Müslümanlar) diyoruz ki; mâdemki bizler mü’minleriz, o halde inancımızdan dolayı islam dışı tüm sistemleri ve o sistemlerin yan kollarını reddediyoruz. Rabbimizin bize emrettiği din üzere kalmaya ve bu minval üzere Rabbimizin huzûruna varmaya gayret ediyoruz. Bunun dışında kim ki bizleri şucu, bucu diyerek adlandırır, çeşitli yaftalarla bizleri suçlamak isterlerse onları reddediyoruz ve hakkımızı helal etmiyoruz. Rabbimizin bize münasip gördüğü mü’min ve muslim isimleri bizim için yeter.

Îmanı sahih olan her Müslüman da günahı ile sevabı ile bizim kardeşimizdir. Fakat kim ki islamın inanç esaslarından tâvizler veriyorsa, islamın bir çok hükmünü kabul etmiyorsa, namaz da kılsalar, oruç da tutsalar, her sene hacca da gitseler, zekatlarını da verseler onlar bizim kardeşlerimiz değildirler. Biz onlardan uzağız onlar da bizden uzaktırlar. Bunun böyle bilinmesini istiyoruz. Bu inanç, duygu ve düşüncede olan kardeşlerime selam olsun.

Necati Koçkesen.
 
Son düzenleme:

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt