Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Biz Şüphe Etmeye İbrahim'den Daha Lâyığız. Hadisinin İzahı Nedir?

E Çevrimdışı

ebu-ahmed

Üye
İslam-TR Üyesi
Selamun aleykum ve rahmetullah,

Müsned ile Buhârî ve Müslim'in Sahîh'lerinde Zührî kanalıyla...
Ebu Hurayra (r.anh) den rivayet edilen bir hadîste Allah Rasûlü şöyle buyurmuştur : Biz şüphe etmeye İbrahim'den daha lâyığız. «Hani İbrahim : Ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster, deyince : İnanmıyor musun? demişti. O da: Hayır öyle değil, ama kalbim iyice mutmain olsun, demişti.» (Bakara, 260)

Bu hadis hakkında alimlerimizin açıklamalarını yazar mısınız?
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum selam we rahmetullah ;

"Yine bir zaman İbrahim: "Rabbim, ölüleri nasıl diriltirsin bana göster." demişti. Allah da: "İnanmıyor musun?" dedi. İbrahim: "Evet inanıyorum, fakat kalbim iyice mutmain olsun istiyorum." dedi. Allah: "Öyleyse dört tane kuş al, onları kendine alıştır sonra da kesip her dağın başına onlardan birer parça koy. Sonra onları çağır. Koşarak sana geleceklerdir. Bil ki Allah her şeye galibdir, hüküm ve hikmet sahibidir." dedi." (Bakara 260)

Bize Ahmed İbn Salih, Ebu Hurayra (r.anh)'den , Rasulullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir.
"Biz, şubhe etmeye İbrahimden daha layıkız. Zira İbrahim, Rabbine "Ey rabbim, ölüleri nasıl diriltirsin bana göster." demişti. Allah da "İnanmıyor musun?" dedi. İbrahim "Evet inanıyorum fakat kalbim iyice mutmain olsun istiyorum." dedi".
(Buhari, K. Tefsir el-Kur'an sure 2, bab: 42, Hadis no: 60; Muslim, K. el-İman, bab: 238 Hadis No. 151)


Abdullah b. Abbas (r.anhuma)'da İbrahim'in, Allah'tan, ölüleri nasıl dirilteceğini göstermesini istemesinin sebebinin, hatırına gelen bir şubhe olduğuna işaret ederek bu âyet hakkında şunu söylemiştir:
"Bana göre Kur'anda bu âyetten daha çok ümit verici bir âyet yoktur." Yani kul, belli hususlarda şubheye düşse dahi bu âyet-i kerime kulun dinden çıkmış olmayacağını, bu şubhesini giderme yollarını aramasının gerektiğini beyan etmektedir ki bu da devamlı olarak Şeytanın vesvesesine maruz kalan insan için en büyük ümit kaynağıdır."
Abdullah b. Abbas'ın bu kanaatini rivayet eden Said b. el-Museyyeb diyor ki: "Bir zaman bir araya geleceklerine dair Abdullah b. Abbas'la, Abdullah b. Amr b. el-Ass sözleştiler. Biz o zaman genç çocuklardık.
Onlardan biri diğerine: "Allah tealanın kitabında bu ummet için en büyük ümit veren âyet hangisidir?" diye sordu.
Abdullah b. Amr. dedi ki: "Ey Muhammed, kullarıma şöyle dediğimi söyle. Ey kendi aleyhlerine haddi aşan kullarım, Allahın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şubhesiz kî Allah, bütün günahları bağışlar. Muhakak ki o çok affeden ve çok merhamet edendir." (Zumer 53) âyetidir.
Abdullah b. Abbas da: "Sen ummet için bu âyetin en büyük ümit kaynağı olduğunu söylüyor isen de aslında ummet için ondan da daha fazla ümit verici âyet şu âyetir. "Bir zaman İbrahim, "Rabbim, ölüleri nasıl diriltirsin?" demişti. Allah da, "İnanmıyor musun?" dedi. İbrahim: "Evet inanıyorum. Fakat kalbim iyice mutmain olsun istiyorum." dedi"(Bakara 260)

Rasûlullah'ın buradaki "Biz şubhe etmeye İbrahim'den daha haklıyız" sözü, İbrâhîm'in de, Rasûlullah'ın da öldükten sonra diriltilme hakkında şubhe ve tereddütleri bulunduğunu ifâde etmez. İbrâhîm ilk hilkate kıyâs ederek bunun ne şekilde olacağını gözle görmek ve aklî istidlalini şuhûdî bir bilgi ile sağlayarak îmânında bir selâbet, kalbinde bir sukûnet te'mîn etmek istemişti. Âyetin devamında bildirildiği üzere İbrâhîm'in bu arzusu yerine getirildi. Kendisi tarafından kesilen ve hayatî unsurları birbirine karıştırılan dört kuşun bütün maddî parçaları İlâhî Kudret'in ilişmesiyle birleştirildi ve İbrahim'e gösterildi.

Biz şubhe etmeye İbrahim'den daha layığız.” hadisinin manası;
"Eğer İbrahim (a.s) şubhe etseydi, biz bu şubheye daha layık olurduk. Biz şubhe etmediğimize göre, İbrahim (a.s) şubhe etmemiştir." demektir. (Bu hadîs değişik şekillerde izâh edilmişse de, en meşhûr manâ budur. Bu hususta bütün teviller: İbn Kesîr, III, 323; Hazin, I, 411; Alûsî, III, 27)

Yani "Şayet peygamberlere şubhe arız olması söz konusu olsaydı, ben buna öbürlerinden daha çok layığım. Görüyorsunuz ki bende hiçbir şubhe yok. Öyleyse bilin ki, İbrahim hiçbir şubheye düşmemiştir." demektir.
İbrahim'in bu isteği dirilişin mahiyeti değil, keyfiyeti hakkındadır. İbrahim (a.s), "nasıl diriltiyorsun?" demiştir, "acaba diriltir misin?" (Afîf Abdulfettah Tabbara. Maa'l-Enbiyâ fi'l-Kur'âni'l-Kerîm, Beyrut, 1989, 17. bsk., sf:120) dememiştir. Keyfiyeti sormak ise, ancak san'at-ı ilahiyye'nin esrârını görmeye olan şevk ve arzudan dolayıdır. (Muhammed Ali es Sabûnî, en-Nubuvve ve'l-Enbiyâ, Mektebetu'l-Gazalî, Dımeşk, 1985, 3.bsk., sf: 72) İnsanların ilimce en kâmil olanı, bilinmeyenleri bilmeye en fazla rağbetli olanlarıdır. (Merağî, III, 27)
İmam Nevevî'nin ifâdesiyle- burada "yakinin ziyâdeleşmesi"ni taleb etmiştir.
Seyyid Kutub'a göre ise, "Bu arzu imânın varlığına, kemâl ve istikrarına bağlı olmayan bir arzudur. Bir burhan istemek veya imânın takviyesi için değildir. Başka bir şeydir, başka bir tadı vardır..." (Seyyid Kutub, fî Zılâl, I, 302)

Bu hadisle ilgili şu teviller de yapılmıştır:
- Hadîs İbrahim’in şubhe içinde olduğunu kabul eden bir topluluğu reddetmek için söylenmiştir. İlgili ayetler gelince, bazı kimseler, “İbrâhîm şubhe etti” demişlerdi. Peygamber (a.s.); onların yanlış düşündüklerini bildirmek, kendi tevazusunu ve İbrâhîm’e olan takdirini göstermek için öyle buyurmuştur.
Peygamberimiz “Biz” derken kendini değil, şubhelenmesi câiz olan ummetini kastetmiştir.
İbrâhîm, ilme'l-yakîn derecesinden bizzat muşahede etmek suretiyle ‘ayne'l-yakîn mertebesine yükselmeyi istemiştir. Bunun için Rabb’inden, ölüleri nasıl dirilttiğini görmeyi dilemiştir. Peygamber de bu manayı kastederek, “Biz buna ondan daha layığız” buyurmuştur. Yoksa ne kendisi ne de İbrâhîm, şubhe etmemiştir.
Aslında bu ifadesiyle İbrâhîm kendi ummeti için, onların kalblerindeki şubhe izale olsun diye Rabb’inden, ölüleri nasıl dirilttiğini görmeyi istemiştir.
İbrahim’den Allâh’ın diriltmesi konusunda değil, ölüleri nasıl dirilttiğinin keyfiyeti konusunda bir şubhe söz konusu olmuştur.
Bu şubhe, Peygamber olmadan önce henüz çocukken olmuştu.



Taberi diyor ki: "İbrahim'in sorusunun sebebinin, kalbine Şeytan tarafından sokulan bir şubhe olduğunu söyleyen görüş, tercihe şayan olan görüştür. Zira bu hususta Rasulullah'tan nakledilen sahih bir hadis rivayet edilmektedir.
Âyet-i kerimede "Fakat kalbim iyice mutmain olsun." buyrulmaktadır. Bu ifadede zikredilen "Kalbim mutmain olsun." cümlesi mufessirler tarafından iki şekilde izah edilmiştir.
a- Said b. Cubeyr, Dehhak, Katade, Rebi' b. Enes, Mucahid ve İbrahim en-Nehaiye göre "Kalbim mutmain olsun" ifadesinden maksat: "Kalbim sukuna ersin ve ulaştığı yakin ile huzura kavuşsun. Yakinim ve imanım artsın." demektir.
b- Abdullah b. Abbas'a göre ise "Kalbim mutmain olsun" ifadesinden maksat, "Kalbim senden bir şey dilediğinde dileğini kabul ettiğini ve bir şey istediğinde de istediğini verdiğini bilmiş olsun." demektir. (Taberi Tefsiri)
 
Üst Ana Sayfa Alt