Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Çalışmayan Ev Hanımı, Eşinin Kazancıyla Kendi Adına Kurbana Niyetlenip Kesebilir mi?

Mercan Çevrimdışı

Mercan

Eski nick : Salih Kul
İslam-TR Üyesi
abi selamun aleykum,
sorum, çevrem ve ailemde yıllardır gördüğüm
çalışmayan kadının, eşinin kazancıyla kurban kesebilme ihtimali?
mesela bir sene erkek kendi kazancıyla niyetlenip kesiyor, diğer sene kadın eşinin kazancıyla niyetlenip kesiyor? bu bir kadın bir erkek diye sürüp gidiyor.
çalışmadığı halde eşinin kazancıyla kadın kurban kesebilir mi?
kurban sevabı alır mı?
erkek, bu sene sıra eşimde, eşim kesiyor, sıra onda. (doğru mu?)
imkanları varsa bay ve bayan ikiside kesebilir mi?, kesmeli mi? (kadın:çalışmayan ev hanımı)

şimdiden, Allah razı olsun.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Aleykum selam we rahmetullah kardeşim;

Evin rızkını teminle yükümlü aslolan erkektir. Kurban da aslolan evveliyatla evde yükümlü olan erkektir. Çalışıp parayı kazanan erkek - koca, kendisi kesmesi durumunda ev için yeterlidir. Erkek kendi adına kestikten sonra, hanımı için de kesebilir. Fakat kendisi kesmeye niyetlenmeyib, üzerine kurban yükümlülüğü olmayan hanımı keserse, erkek kurban kesmemesinden dolayı gunahkar olur!
Aslında ailedeki fertler çalışsa da çalışmasa da (maddi durumu uygun olsa da olmasa da), sadece erkek koca/baba'nın kurban kesmesi, cumhura göre ailenin kurbanı olarak yeterli görülmüştür.

Kadının maddi durumu iyi, nisab miktarından (81 gr. altın) fazla ise kendi adına kurban kesebilir.



Bir Ev Halkı İçin, Tek Bir Kurban Yeterli midir?

Hanefî mezhebine göre, yükümlülük şartlarına sahib olan herkes kurban kesmekle yükümlüdür.
Alimlerin çoğunluğuna göre ise, bütçeleri aynı/tek olup, aynı evde yaşayanlar adına aile reisinin kesmesiyle, diğerlerinden de sorumluluk düşer.

Cumhurun görüşü, hem Allah Rasûlu (s.a.v.)’nün beyanatı ve pratiğe dayanan hadislerdir. Misal olarak :
Ey insanlar! Her sene, her ev halkına kurban kesmek gerekir (Nesai, 2 /188 ; Ebu Davud, Edahi, 2/ 29; İbn Mace, Edahi, 1/ 233; Tirmizi, 2/ 196) buyurmuştur.
Yine Rasûlulullah (s.a.v.), kurban bayramında bir koç kurban etmiş ve Bismillâh! Allahım! Muhammed’den, onun hane halkından ve Muhammed ummetinden kabul buyur!(Muslim, “Edâhî”, 19) diye dua etmiştir


Kurban kesmenin vacib olduğunu söyleyen İslâm hukukçuları (Hanefiler) aynı zamanda kurbanın tek tek fertlere dönük bir ibadet olduğu kanaatindedirler (aynî vacib).
Kurban kesmenin sünnet olduğunu söyleyenlerden bazılarına göre (Ebû Yûsuf (182/798) gibi) de, bu ibadet aynî bir sünnettir. Dolayısıyla aile bireylerinden birinin kurban kesmesi yeterli değildir; yükümlülük şartlarını taşıyan herkesin kesmesi gerekir. (Mergînânî, el-Hidâye, IV,71; Kadızâde Şemsuddîn Ahmed, Netâicu’l-efkâr, IX,510-1)


İmam Mâlik (179/795)’e göre ise, bir davar, sığır veya deveyi, kişinin kendisi ve şer’an nafakalarını sağlamakla yükümlü bulunduğu aile bireyleri adına kesmesi caizdir. Ancak Mâlik’in görüşü, adına kurban kesilen bireylerin kurbanlık hayvana iştiraki yönüyle değil, sırf kendi adına satın almakla birlikte söz konusu kişileri de buna ortak etmesi bakımından yani sevab itibariyledir. Diğer bir ifadeyle Mâlikî hukukçulara göre, kurban kesen kimsenin niyet etmesi halinde aynı kurbanın sevabına nafaka halkası içinde bulunan birlikte oturduğu yakınlarını da iştirak ettirebilir ve bu kurban onlar için de yeterli olur. (İbn Ruşd, Bidâyetu’l-muctehid, I,351-352) Bununla birlikte İmam Mâlik, maddî durumu iyi olanların ayrı ayrı her bir fert için kurban kesmelerinin daha uygun olacağını belirtmektedir. (Mâlik, el-Mudevvene, I,547; Bâcî, el-Muntekâ, Beyrut 1403/1983, III,97)

İmam Şâfiî ve Hanbelî fakihler de benzer bir yaklaşımla kurbanın kesen açısından aynî sünnet, nafakalarını sağlamakla yükümlü olduğu aile fertleri açısından kifaî sünnet olduğu kanaatindedirler. Nasıl ki farz, aynî ve kifâî farz olmak üzere ikiye ayrılıyorsa sünnet de aynî ve kifâî kısımlarına ayrılır ki, aile bireyleri açısından kurban kifâî sünnet örneklerindendir.
Burada aynî oluş, gücü yeten herkesin kesmesinin sünnet olduğunu, kifaî oluş da içlerinden birinin kesmesiyle diğer aile fertlerinden talebin sâkıt olduğu ve sünnetin yerine gelmiş olacağı anlamına gelmektedir. Kesilen kurbanın tek bir davar, sığır ya da deve olması arasında herhangi bir fark yoktur. Kurban edilebilme özelliklerine sahib bir hayvan olması yeterlidir. (Nevevî, Ravdatu’t-tâlibîn, II,466-467; Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, Kahire 1377/1958, IV,283; Şevkânî, es-Seylu’l-cerrâr, IV,77-78; Bardakoğlu, “Kurban”, DİA, İstanbul 2002; XXVI, 438)

Aynı şekilde Rasûl-u Ekram (s.a.v.)’in, saf beyaz, semiz ve boynuzlu iki koçtan bir tanesini; ummetinden kurban kesmeyenler adına, diğerini de kendisi ve aile fertleri adına kurban olarak kestiği muteber kaynaklarda ifade edilmektedir. (Buhâhî, “Edâhî”, 7; Muslim, “Edâhî”, 18; Ebû Dâvûd, “Edâhî”, 3,4; Tirmizî, “Edâhî”, 2; Nesâî, “Dahâyâ”, 14,28-31; İbn Mâce, “Edâhî”, 1; Dârimî, “Edâhî”, 1.
Bu husustaki rivayetleri topluca görmek için Tahâvî, Şerhu Me‘âni’l-âsâr, III,475-7)

Ayrıca Hâkim (405/1014)’in el-Mustedrak’inde sened bakımından sahih olduğunu belirttiği, “Rasûlullah (s.a.v.) bütün ev halkı için tek bir koç kurban ederdi(Zeylaî, Nasbu’r-râye, IV,210) şeklinde bir rivayet de bulunmaktadır.
Her ne kadar İbn Şihâb ez-Zuhrî (124/742)’den, “Allah Rasûlu, kendisi ve hanesi halkı adına deve ya da sığır dışında hayvan kurban etmemiştir(Muvatta, “Dahâyâ”, 5) şeklinde bir rivayet bulunmakta ise de, sıhhati hususunda herhangi bir tartışmanın söz konusu olmadığı bu rivayetler, İbn Şihâb’ın tesbitini doğrulamamaktadır.

Diğer yandan aynı içerikte olmak üzere Peygamber (s.a.v.) dönemi uygulaması hakkında bilgi veren rivayetler de bulunmaktadır.
Abdullah b. Hişâm anlatıyor: “Annem beni Peygamber (s.a.v.)’e getirdi. Allah Rasûlu (s.a.v.) başımı sıvazladı, bana dua etti. Rasûl-u Ekram (s.a.v.) bütün hanesi halkı adına tek bir koç kurban ederdi.
(Beyhakî, es-Sunenu’l-kubrâ, IX,450
Taberânî el-Mu’cemu’l-Kebîr’de rivayet etmiştir. Ravileri Senette ismi geçen raviler, Buhârî ya da Muslim’in kitaplarındaki hadislerin senetlerinde yer alan ravilerdendir. Heysemî, Mecmau’z-zevâid, Beyrut 1967, IV,21)

Aynı konuda bilgi veren başka bazı sahabîlerin, zamanla meydana gelen anlayış farklılıklarına da işaret ettikleri görülmektedir.
Ashabın önde gelenlerinden Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.anh) anlatıyor: “(Peygamber (s.a.v.) zamanında) biz bir tek koyun/koç kurban ederdik. Kişi bunu kendisi ve aile fertleri adına keserdi; yerlerdi ve ikram ederlerdi. Fakat bilâhare insanlar (dindarlık konusunda) birbirleriyle yarış ve rekabete girdiler de, kurban kesmek mağrurluk alâmeti oldu.
(Muvatta’, Dahâyâ 4,5; Tirmizî, Edâhî 10; İbn Mâce, Edâhî 10.
Hasen sahih bir hadistir. Ahmed ve İshak bu görüştedir. Bazılarına göre ise küçükbaş hayvan ancak bir kişi için kurban edilebilir ki, Abdullah b. el-Mubârak bu kanaatte olanlardandır. Tirmizî, Edâhî 10. Nevevî’nin değerlendirmesine göre hadis sahihtir. el-Mecmû’, VIII,384)

Aileden bir kişinin kurban kesmesinin yeterli olduğu hususuyla ilgili olarak zamanla oluşan farklı telakkiden şikayetlenen diğer bir sahabî de Huzeyfe b. Esîd’dir. Şöyle demiştir:
“Ebû Bekir ve Ömer’in sünnet olarak algılanacağı endişesiyle kurban kesmediklerini gördüm. Ne var ki kurban konusundaki sünnete vakıf olduktan sonra ailem beni sıkıntıya (cefâ) soktu. Öyle ki artık herkes için ayrı bir kurban kesiyorum.” (Taberânî el-Mu’cemu’l-kebîr’de rivayet etmiştir. Ravileri Senette ismi geçen raviler, Buhârî ya da Muslim’in kitablarındaki hadislerin senetlerinde yer alan ravilerdendir. Heysemî, Mecmau’z-zevâid, Beyrut 1967, IV,18)

Aynı sahabîden nakledilen diğer bir rivayette ; Ebû Bekir ve Ömer (r.anhuma)’nın halkın da kendilerine tabi olacağı/kendileri gibi yapacağı endişesiyle aileleri adına kurban kesmedikleri, halbuki şimdi ailesinin kendisini bu hususta zora soktuğu bilgisi bulunmaktadır. (Beyhakî, es-Sunenu’l-kubrâ, IX,444)

Ne ilginçtir ki, Huzeyfe b. Esîd, hane halkı adına tek bir kurbanın yeterli olması şeklindeki Rasûl-u Ekram (s.a.v.) dönemi uygulamasından vazgeçilerek, herkes için ayrı ayrı kurban kesmeye doğru bir dönüşümden şikayetlenirken, Ebu Serîha, hiç kurban kesmeme eğiliminden şikayetlenmektedir:
“Peygamber zamanında kurban ibadetinin nasıl yerine getirildiğiyle ilgili uygulamayı (sünnet) öğrendikten sonra bu hususta ailem beni sıkıntıya soktu. Rasûl-u Ekram (s.a.v.) zamanında hane halkının tamamı için bir, bilemedin iki kurban kesilirdi. Şimdi ise komşularımız, onun kurban kesmesi gerekmez, diyerek bizi pintileştirdi/cimrileştirdi.”
(İbn Mâce, “Edâhî”, 10; Beyhakî, es-Sunenu’l-kubrâ, IX,450; Şevkânî, Neylu’l-evtâr, V,157.
Bûsirî ez-Zevâid’de diyor ki: Sened bakımından sahih, ravileri de sikadır)
Fakat bu rivayet ve şikayetlenmelerin ortak noktası, Rasûlullah (s.a.v.)’in bizzat kendi tatbikatı ve devrindeki uygulama, hane halkı adına tek bir kurban kesme şeklinde iken bilâhare farklı bir uygulamanın baş göstermiş olmasıdır.

Bütün bu rivayetler, nafaka halkasına dahil olup hayatlarını aynı çatı altında sürdüren aile bireyleri adına tek bir kurban kesmenin yeterli olduğu hususunda herhangi bir tereddüde mahal bırakmamaktadır. Ayrıca bu husustaki rivayetlerin geneli dikkate alındığında ashab-ı kiramın Peygamber zamanında kurban ibadetini bu şekilde yerine getirdikleri, Rasûl-u Ekram (s.a.v.) bu uygulamadan haberdar olmasına rağmen herhangi bir olumsuz tavır sergilemediği anlaşılmaktadır. Bir küçükbaş hayvanın kaç kişi adına kurban edilebileceği hususunda fukaha arasında bazı ihtilaflara rastlanmakta ise de (Tahâvî, Şerh Meâni’l-âsâr, III,477; Şevkânî, Neylu’l-evtâr, V,157) , bir ev halkının tamamı adına bir küçükbaş hayvanın kafi olduğu hususunda bu rivayetler açık ve kesindir. Bu hususta, “nafaka halkasına dahil bulunan aile bireylerinin tamamı adına içlerinden birinin kurban kesmesi, yükümlülüğün sakıt olması anlamında değil, kurbanın sevabını onlara bağışlama yani sevabda ortaklıktır” şeklindeki yorumlar (Kâsânî, el-Bedâi’, V,70), rivayetlerin bu tür yorumlara imkan vermeyecek sarahatte olması; nesih ya da tahsis iddiası (Tahâvî, Şerh Meâni’l-âsâr, III,477) ise, delilden yoksun bulunması itibariyle mucerred iddiadan öte geçememektedir.
Bu sarahat karşısında, hedy kurbanının sırf bir kişi için kesilebileceği hükmünden hareketle, udhiyye kurbanı hakkında da kıyas yoluyla aynı hükmün geçerli olması gerektiği iddiası (İbn Ruşd, kurbanın fert ya da aile adına kesilmesiyle ilgili olarak fakihler arasındaki ihtilafın sebebini bu şekilde açıklamaktadır. Bidâyetu’l-muctehid, I,352.
Ayrıca Azîmâbâdî, Avnü’l-ma’bûd, Tah: Abdurrahman Muhammed Osman, Beyrut 1979, VIII,6; Şevkânî, Neylu’l-evtâr, V,15), rivayet itibariyle sahih, hükme delâleti de sarih naslar karşısında itibara alınmaz (fâsidu’l-i’tibâr). (Azîmâbâdî, Avnu’l-ma’bûd, VIII, 6; Şevkânî, Neylu’l-evtâr, V, 157)

Son bir husus olarak beriltilmelidir ki, kurban ibadetinin sebebi vakittir ki bu da bayram günleridir (eyyâmu’n-nahr). (Kadızâde Şemsuddîn Ahmed, Netâicu’l-efkâr IX, 506)
Binaenaleyh sebeb tekrar ettikçe kurban kesmenin hükmü de tekrar eder. Dolayısıyla mükellefiyet şartlarını taşıyan bir Müslüman, kendisi ve nafaka halkasına dahil bulunan aile bireyleri adına ömrü boyunca kurban bayramına ulaştıkça kurban keser. Emrin tekrara delâlet etmesiyle ilgili usul tartışmaları bir yana, Ey insanlar! Her sene, her ev halkına kurban kesmek gerekir (Nesai, 2 /188 ; Ebu Davud, Edahi, 2/ 29; İbn Mace, Edahi, 1/ 233; Tirmizi, 2/ 196) şeklindeki hadis, bu hükmün açık delilidir.

Küçük çocuğa gelince:

Ebu Hanife ile Ebu Yusuf un görüşünde sahih olana göre, küçüğün malından kurban kesmek vacibdir.
Onlara göre onun yerine babası veya vasisi kurban keser, küçük de mümkün olduğu kadar kurbanından yer, tüketilen şeylerin dışında geriye kalan ile aynından yararlanılan elek, kalbur gibi şeyler satın alır. Tüketilen şeyler alamaz. Veli (fıtır sadakasında da olduğu gibi) küçük çocuklarından her birisi için bir koyun yahut da yedi kişi için bir deve ya da bir sığır keser.

İmam Muhammed ve Zufer şöyle demektedir:
Veli, kendisinin özel malından kurban keser, küçük çocuğun malından kesmez.
Hanefilerde Zahirru'r-rivaye'ye göre -ki bu bazılarına göre azhar olub fetvaya esas olan görüştür- (ed-Durru'l-Muhtâr, V, 222; Tebyînu'l-Hakâik, VI, 2, 3; Tekmiletu Fethi'l-Kadîr, VIII, 67-70; el-Lubâb, IH, 232 vd.), küçük çocuk için kurban kesmek mustehabdır, vacib değildir. Babanın küçük çocuğun malından kurban kesme hakkı yoktur, çünkü bu hâlis bir yakınlaştırıcı ibadettir. İbadetlerde aslolan ise -fıtır sadakasının hilâfına- başkasının sebebiyle kimseye vacib olmamasıdır. Fıtır sadakasının böyle olmasının sebebi ise onda meûnet manasının bulunmasıdır. Bu sadakanın sebebi ise, kendisine infak ettiği ve velayeti altında bulunan bir kişinin bulunmasıdır. Ercah görüş de budur.

(Meûnet' : Yerine ödeme yapılan nefis veya mal türünden olub korunması, muhafaza edilmesi sonucunu veren harcama demektir. Fıtır sadakası meûnet manası da taşıyan bir ibadettir. Onun ibadet olması muhtaç kimselere tasaddukta bulunmak suretiyle Allah'a yaklaştıncı olmasındandır. Meûnet olması ise, Hanefîlere göre geçindirmekle yükümlü olduğu ve üzerinde velayet hakkı bulunan hizmetçisi, küçük oğlu gibi kimseler sebebiyle mükellef üzerine -nafakası gibi- vacib olmasından dolayıdır. el-Vasîtfî Usuli'İ-Fıkh, 151 -birinci baskı)

Malikîler de küçük çocuk için kurban kesmek sünnettir, demektedirler. (eş-Şerhu'l-Kebîr, II, 118)
Şafiîlerle Hanbelîler ise küçük çocuk için kurban kesmek sünnet değildir, demektedirler. (Muğni'l-Muhtâc, IV, 283; Keşşâfu'l-Kınâ', III, 17; Kalyubî ale'lel-Muhallâ ale'l-Minhâc, II, 249)

Netice olarak, küçük çocuk adına velisinin malından kurban kesmek, Hanefîlerle Malikîlere göre mustehabtır.
 
Mercan Çevrimdışı

Mercan

Eski nick : Salih Kul
İslam-TR Üyesi
Erkek kendi adına kestikten sonra, hanımı için de kesebilir. Fakat kendisi kesmeye niyetlenmeyib, üzerine kurban yükümlülüğü olmayan hanımı keserse, erkek kurban kesmemesinden dolayı gunahkar olur!


Beynim şoka uğradı yine.
İyiki varsınız.
Abi Allah razı olsun, Rabbim ilmini artırsın.
 
Üst Ana Sayfa Alt