Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Cennet'e Götüren ve Cehennem'den Uzaklaştıran Yollar

Z Çevrimdışı

Zeyd bin Hârise

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Muâz b. Cebel (r.a)'den, dedi ki: Ey Allah'ın Rasulü dedim, bana beni Cennet'e girdirecek ve beni Cehennem'den uzaklaştıracak bir ameli bildir. Peygamber (S.A.S.) şöyle buyurdu: "Büyük bir şey hakkında soru sordun. Bununla birlikte Yüce Allah'ın kolaylaştırdığı kimse için de şüphesiz ki o çok kolaydır. Allah'a, O'na hiçbir şeyi ortak koşmaksızın ibadet edersin, namazı dosdoğru kılarsın, zekâtı verirsin, Ramazan orucunu tutarsın ve Beyt'i haccedersin."
Daha sonra şöyle buyurdu: "Sana hayrın kapılarını da göstereyim mi? Oruç bir kalkandır, sadaka su ateşi nasıl söndürüyorsa günahı öylece söndürür. Bir de kişinin gece ortasında namaz kılması." Daha sonra şu buyruğu okudu: "Yanları yataklarından uzak kalır.... Hiçbir kimse bilmez."(es.secde 32/16-17P)

Sonra da şöyle buyurdu: "Sana işin başı, temel direği ve tepesinin zirvesini haber vereyim mi?" Evet ey Allah'ın Rasulü, dedim, şöyle buyurdu: "İşin başı İslâm, temel direği namaz, tepesinin zirve noktası da cihâddır." Sonra şöyle buyurdu: "Sana bütün bunların esasını da haber vereyim mi?" Ben de: Evet, ey Allah'ın Rasulü, deyince dilini tutup şöyle buyurdu: "Buna gereği gibi hakim ol!" Ey Allah'ın Peygamberi dedim, biz konuştuğumuz şeylerden dolayı da sorgulanacak mıyız? Rasulullah (S.A.S.) şöyle buyurdu:
1- Bu iki âyet-i kerimenin meali şöyledir: "Yanları yataklarından uzak kalır, Rablerinden korkarak ve umarak O'na dua ederler. Onlara verdiğimiz rızıktan da infâk ederler. Onlar için o yaptıklarına mükâfat olmak üzere gözleri aydınlatıcı neler gizlendiğini hiçbir kimse bilemez." (es-Secde, 32/16-17)

"Hay anan seni kaybedesice! İnsanları yüzüstü -yahut da burunları üzerine-Cehennem'e yıkan, dillerinin biçtiklerinden başka bir şey midir ki? (2)


Bu Hadisin Önemi.

Hadis-i şerif Cennet'e girişin, Cehennem'den kurtuluşun yollarını açıkça ifade etmektedir. Bu ise çok büyük bir iştir. Allah bu maksatla Kitapları indirmiş, Peygamberleri göndermiştir. Allah'ın Peygamberleri de bunun için sıkıntı ve zorluklara katlanmışlardır.

Ameller Cennet'e girişin sebebidir.
Bu hadis-i şerifte amellerin Cennet'e girişe sebep teşkil ettiğine dair delil vardır. Yüce Allah'ın şu buyruğu da Kur'ân-ı Kerim'den buna tanıklık etmektedir: "İşte bu Cennet, size yapageldiğiniz amelleriniz sebebiyle miras verilmiştir."(ez-zuhruf, 43/72) İbn Kesir der ki: "Yani sizin salih amelleriniz Allah'ın rahmetinin sizi kapsamasına sebep teşkil etmiştir. Çünkü hiçbir kimsenin ameli o kişiyi Cennet'e sokmaz; kişi Allah'ın lütuf ve rahmeti ile Cennet'e girebilir."(3)

Rasulullah (S.A.S.)'m: "Sizden hiçbir kimseyi kendi ameli asla kurtaramaz."(4) Hadisiin anlamı da İbn Receb'in dediği gibi şu şekildedir: Bizatihi amel dolayısıyla hiçbir kimse, Cennet'e hak kazanamaz. -Ancak Yüce Allah lütuf ve rahmetiyle o ameli buna sebep kıldığından dolayı bu böyledir. Bizatihi amelin kendisi de Allah'ın kullarına lütuf ve rahmetinin bir tecellisidir. O halde Cennet ve Cennet'e götüren yollar da bütünüyle Allah'ın rahmetidir. (5)
Büyükçe Bir İş:

Rasulullah (s.a)'m: "Sen büyük bir iş hakkında soru sordun" diye buyurmuş
2- Nevevi der ki: Bu hadisi Tirmizi rivayet etmiş olup, hadis hasen sahihtir, demiştir, el-Elbâni de el-îrvâ adlı eserinde (II, 139) senedi hasendir, demiştir. Sahihu'l-Câm'îde ise (V, 29-30) sahihtir, demektedir. İbn Ebi Şeybe'nin Kitâbu'i-İman adlı eserinde ise bundan sonra gelen rivayet yollan sebebiyle sahihtir, denilmektedir.
3- İbn Kesir, VII, 226
4- Buhâri, VII, (181; Rikaak 18); Müslim Şerhi, V, 681
5- Câmiu'i'Ulumi ue'i-Hikem, 226

muş olması, Cennete girişin büyük bir iş olduğunu göstermektedir. Çünkü ası! kurtuluş budur. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Kim ateşten uzaklaştırılır da Cennet'e sokulursa şüphesiz ki o, kurtuluşa ermiştir."(Al-i imrân, 3/185) Rasulullah (s.a) da bir adama şunu sormuş: Namazda iken ne diyorsun? O şöyle demiş: Önce teşehhüd getiriyorum, sonra Allah'tan Cennet'i diliyor, Cehennem'den de O'na sığınıyorum. Ama Allah'a yemin ederim ki ne senin mırıldandığın şeyi ne de Muâz'ın mırıldandığı şeyi güzelce söyleyebiliyorum. Rasulullah (S.A.S.): "Zaten hepimiz o çerçevede mırıldanıp duruyoruz. (6}
Cehennem' ateşinden kurtuluş da büyük bir iştir. Çünkü orada insanlar arasında azabı en hafif olacak kişi, ayaklarının tabanındaki çukura konulacak kor ateşten dolayı beyni kaynayacak olan bir kişi olacaktır.
İşte onun için Allah, Peygamberlerini kullara göndermiştir. Ta ki o Peygamberler de insanların Cehennem' ateşinden kurtuluşuna, Cennet'i de elde etmelerine sebep teşkil etsinler. Bunun için de Peygamberler sapasağlam dağların katlanamayacağı zorluklara katlanmışlardır.
Basan Allah'tandır:

Rasulullah (S.A.S.)'ın: "Ve şüphesiz ki o, Allah'ın kendisine kolaylaştırdığı kimseye de kolaydır" buyruğu başannın tümüyle Yüce Allah'ın elinde olduğuna işaret etmektedir. Allah hidayeti kime kolaylaştırırsa, o kimse hidayet bulur. Allah'ın bunu kolaylaştırmadığı kimse de helak olur, hüsrana uğrar. O bakımdan müslüman kimsenin, kendisine hidayeti ve hidâyete götüren yollan izlemeyi kendisine lütfetmesini samimi bir kalp ile isteyerek Allah'a yönelmelidir. Şanı Yüce Allah da hidâyeti elde etmek uğrunda nefsine karşı mücadele edip cihad eden kimseye hidâyet vereceğini, bu hususta onu başarılı kılacağını va'detmektedir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Bizim uğrumuzda cihâd edenleri elbette bizim yollarımıza iletiriz. Şüphesiz ki Allah, ihsan edenlerle beraberdir."(ei-Ankebut, 29/69}
Dinin Rükünleri:
Rasulullah (S.A.S.): "Ona hiçbir şeyi ortak koşmaksızın Allah'a ibadet

6- Bk. Sahihu'l-Câmi, 3158 (Ebû Dâuûd, Salât 124; İbn Mâce, İkamet 26, Dua 4.

edersin, namazı dosdoğru kılarsın, zekâtı verirsin, Ramazan orucunu tutarsın, Beyt'i haccedersin" diye buyurarak, dinin farz kılmış olduğu hükümleri yerine getirmenin Cennet'e girişe sebep teşkil ettiğini ifade etmiştir. Daha önce geçen hadis-i şeriflerde İslâm'ın rükünlerine dair açıklamalar yapılmıştı.


Hayra Götüren Yollar:
Rasulullah (S.A.S.), Muâz b. Cebel'e dinin emirlerini yerine getirişin, nimete girişe ve Cehennem'den korunmaya sebep teşkil ettiğini bildirdikten ve "sana hayrın kapılarını da göstereyim mi?" diye buyurduktan sonra, ona nafile ve müstehap türünden hayır yollarını göstermiştir. Şüphesiz Allah'ın dostlarının en hayırlı olanları, Mevlâlarına dinin farzlarını yerine getirdikten sonra nafilelerle yakınlaşmaya çalışan kimselerdir. Rasulullah (S.A.S.) Muaz b. Cebel'e bu hayır yollarından bazılarını şöylece zikretmektedir:

1- "Oruç bir kalkandır" buyruğu ile ilgili olarak İbn Receb şunları söylemektedir: Kalkan (el-Cünneh) kulun siper edinerek kendisi ile korunduğu şeydir. Savaş esnasında gelecek darbelerden kişiyi koruyan kalkan gibi. İşte oruç da oruç tutan kimseyi dünyada masiyetlerden öylece korur. Bu oruç kişiyi masiyetlerden koruyan bir kalkan olduğuna göre, ahirette de ateşe karşı koruyan bir kalkan olur. Dünyada masiyetlere karşı kalkanı bulunmayan bir kimsenin, ahirette kendisini ateşten koruyacak bir kalkanı olmaz.(7)
Müslüman bir kimsenin aşağıdaki günlerde oruç tutması meşru' kılınmıştır:
a) Aşurâ (10 Muharrem) günü, - b) Hacı olmayan kimseler için Arefe günü,
c) Haftanın pazartesi ve perşembe günleri,
d) Her kameri aydan üç gün (tercihan 13, 14, 15.nci günler) oruç tutmak,
e) Bir gün oruç tutup bir gün yemek,
f) Şevval'den altı gün,
g) Allah'ın ayı olarak bilinen Muharrem ayını oruç tutmak,
7- Camiu'l-Ulumi ve'l-Hikem, 257

h) Şaban ayını oruçla geçirmek(8>

2- Rasulullah (S.A.S.)'ın: "Sadaka günahı söndürür." buyruğunda kastedilen sadaka nafile sadakadır, Bunda geçen günah (el-Hatie) ise, bu gibi nafile ibadetlerle silinen küçük günahlardır. Çünkü büyük günahların tevbeye ihtiyaçları vardır ve ilim adamlarının açıklamış olduğu tevbe şartlarının da yerine getirilmesi mutlaka gereklidir. Nafile sadakayı teşvik eden pek çok hadis-i şerif vârid olmuştur ki, bunların birkaçını zikredelim:
Ebu Hureyre (r.a)'den dedi ki: Rasulullah (s.a) şöyle buyurdu: "Kim helâl kazançtan -ki Allah helâl olandan başkasını kabul etmez- bir hurma kadar sadaka verecek olursa, Allah onu sağ eliyle kabul eder. Sonra da onu sizden herhangi birinizin tayını büyütmesi gibi sahibi adına onu büyütür. Ta ki bir dağ gibi oluncaya kadar."<9)
Ukbe b. Amir (r.a)'den, dedi ki: Rasulullah (s.a)'ı şöyle buyururken dinledim: "Her kişi insanlar arasında hüküm verilip bitirilinceye kadar sadakasının gölgesinde bulunacaktır."
Yezid dedi ki: Ebu Mersed küçük bir çörek yahut bir soğan dahi olsa sadaka vermeksizin hiçbir günü geçmezdi.tı0)
Bu konudaki hadis-i şerifler pek çoktur ve bilinmektedir .(11)
3- Rasulullah (S.A.S.)'ın: "Ve kişinin gece ortasında kıldığı namazı" diye buyurduktan sonra Yüce Allah'ın: "Yanları(12) yataklarından uzak kalır"*13' ayetini "hiçbir kimse bilmez" buyruğuna kadar (yani es-Secde, 32/16-17'nci âyetleri) okudu.
Hadisin bu anlamdaki bölümünde sözü edilen gece namazı da aynı şekilde sadaka gibi günahları söndürür. Buradaki namazdan kasıt, gece na-
8- Davetçi kardeşimiz Şeride e!-Mauşerci'nin bu günleri oruçla geçirmenin meşruiyyetine delâlet eden ve bunu teşvik eden hadisleri bir araya getirmiş olduğu "Risâletü Siyami't-Te-tavvu' (nafile oruç risalesi)"ni okumalarını tavsiye ederim.
9- Buharı, II, 12; Müsüm Şerhi, III, 50 Lafız Buhâri'nindir. Bk. Sahihu't-Terğib, no: 849
10- Ahmed ve başkaları rivayet etmiştir. Bk. el-Elbâni, Sahihu't-Terğib, No: 866 11-Bk. el-Elbani, Ag.e., II, 359
12- Kurtubi, Tefsir'inde der ki: Yani yanlan yatıp uyudukları yerderden (yataklarından) uzak durur, ayağa kalkarlar (XIV, 99)
13- Kurtubi, Tefsirinde der ki: Uyunulan yerlerden uzak kaldıkları kastedilmektedir. (XIV, 99)

mazı (teheccüd)dır. Aralarında Mücâhid, el-Evzai ve başkalarının da bulunduğu müfessirlerden bir topluluk bu kanaattedir.
Gece namazının faziletine dair pek çok hadis-i şerif vârid olmuştur. Bunlardan bazıları:
Peygamber (s.a) buyurdu ki: "Farz namazdan sonra en faziletli namaz gece namazıdır.I1(14)
Yine Rasulullah (S.A.S.) şöyle buyurmuştur: "Ey insanlar selâmı yayınız, yemek yediriniz, akrabalık bağlarını gözetiniz. İnsanlar uykuda iken gece namaz kılınız, Cennet'e esenlikle girersiniz."*15)
Yine Rasuîullah (S.A.S.) şöyle buyurmaktadır: "Cennet'te öyle köşkler vardır ki, içlerinden dışları, dışlarından da içleri gözükür. Allah bu köşkleri yemek yediren, selâmı yayan, geceleyin insanlar uykuda iken namaz kılan insanlara hazırlamıştır."(ı6)
Yine Rasulullah (s.a) şöyle buyurmuştur: "Gece namazı kılmaya bakınız! Çünkü gece namazı sizden önceki salihlerin alışkanlığı, Rabb'inize yakınlaştırıcı bir amel, günahlara bir keffâret ve günahlardan da alıkoyucu bir Özelliktedir. "<17>
Gece namazının faziletine dair hadis-i şerifler gerçekten pek çoktur.(18)
İşin Başı, Temel Direği ve Tepesinin Zirve Noktası: Rasulullah (S.A.S.), "Sana haber vereyim mi?" şeklindeki soruyla Muâz (R.A.)'a açıklamalarda bulunmaktadır. Bu ise öğretim esnasında güzel bir yöntemdir. Çünkü bu, öğrencinin verilecek derse dikkatini toplar ve verilecek cevabı azruyla beklemesini sağlar:
1- İşin başı İslam'dır. İşten kasıt, Yüce Allah'ın kendisiyle Muhammed (s.a)'i gönderdiği dindir. Bu din de İslâm'dır. Burada da asıl maksat şehadet kelimelerini getirmektir. Şehadet kelimelerinin bu dindeki yeri, vücutta başın konumuna benzer. Baş koparılacak olursa, bundan sonra insanın ha-

14- Müslim Şerhi, III, 230; Hadisin başı ise, "Orucun en faziletlisi..." şeklindedir.
15- Sahih bir hadistir, Tirmizi rivayet etmiştir. Bk. el-Elbâni, Sahihu't-Terğib, No: 612
16- Sahih bir hadistir, İbn Hibban rivayet etmiştir. Bk. Sahihu't-Terğib No: 614
17- Hasen bir hadistir, Tirmizi ve başkaları tarafından rivayet edilmiştir, aynı eser, No: 620
18- Bk. el-Elbâni, Aynı eser, II, 252-263

yatta kalması sözkonusu değildir. İşte şehâdet kelimelerini ikrar edip kabul etmeyen kimsenin: dini de olmaz, müslümanlığı da sözkonusu değildir.
2- Dinin temel direği ise namazdır. Çünkü namazın bu dinde çok büyük bir yeri vardır. Tıpkı otağın kendisi olmaksızın ayakta durması mümkün olmayan ortadaki temel direği ne ise; kulun da namazsız dininin ayakta durmasına imkân yoktur.
3- Dinin tepesinin zirve noktası ise cihâddır. Cihâd dindeki en üstün ve en yüce mertebedir. Çünkü cihâd ile yüce Allah'ın adı yücelir ve İslâm dini cihâd sayesinde diğer dinlerden üstün olur. Münafık yahudi ve hristiyanlar arasından domuzluk eden hain, müslüman gözüken, batılcılarm da kökü bununla kazınır.
Bundan dolayı. İmam Ahmed (Allah'ın rahmeti üzerine olsun) şu kanaate sahip idi: Cihad farz amellerden sonra amellerin en faziletlisidir.
Cihadı teşvike dair pek çok naslar vârid olmuştur. Bunlardan bazıları:
Ebu Zerr (r.a)'den, dedi ki: Ey Allah'ın Rasulü dedim, hangi amel daha faziletlidir? O: "Allah'a iman ve O'nun uğrunda cihad etmek" diye buyur-du.<19>
Yine Rasulullah (S.A.S.) şöyle buyurmuştur: "Allah yolunda sabahleyin yahut da bir öğleden sonra bir çıkış, üzerinde güneşin doğup battığı her şeyden daha hayırlıdır."(20)
Ebu Hureyre (r.a)'den, dedi ki: Ey Allah'ın Rasulü, Allah yolunda cihâda denk nedir? diye soruldu, şöyle buyurdu: "Siz buna güç yetiremezsiniz ki?" Bu sorularını Ona iki ya da üç defa tekrarladılar, her seferinde O; "Buna güç yetiremezsiniz ki" diye buyuruyordu. Sonra şöyle buyurdu: "Allah yolunda cihad edenin misali, orucuna da namazına da aralık vermeksizin oruç tutan ve Allah'ın âyetlerini okuyarak namaz kılan, Allah'a dua edip yalvaran ve bu amellerini, Yüce Allah yolunda;Eİhad eden mücahid geri dönüneeye kadar sürdüren kimsenin haline benzer."(21>
Bu husustaki naslar da aynı şekilde pek çoktur.

19-Buhâri, VIII, 216; Müslim Şerhi, I, 269
20- Buhâri, III, 2O2'de, yer alan hadisin bir parçasıdır. Müslim Şerhi, IV, 546
21- Buhâri, III, 201; Müslim Şerhi, IV, 544 Lafız Müslim'in.


Dili Korumak:

Rasulullah (S.A.S.)'ın: "Peki, bütün bunların ne ile düzene gireceğini sana haber vereyim mi?" sorusuna karşılık: Evet, ey Allah'ın Rasuiü, dedim. Bunun üzerine Rasulullah (S.A.S.) dilini tutup şöyle buyurdu: "Sen bunu tut!" Ben Ey Allah'ın Peygamberi, biz konuştuğumuz şeylerden dolayı da mı sorgulanacağız? deyince şöyle buyurdu: "Hay anan seni kaybedesice! İnsanları ateşe yüzleri üstü -yahut da burunları üstü- yıkan onların dillerinin biçtikleri şeylerden başkası mıdır ki?" buyruğuna gelince; bu asıl hayrın, dili tutmaktan ve onu Yüce Allah'ın rızasına uygun şekilde doğrultmaktan kaynaklandığına delildir. Allah'ın, dilini koruması hususunda yardımcı olduğu kimsenin, işlerin dizginlerini elinde tuttuğunu ve dünya ve âhirette, hayra muvaffak kılındığını gösterir.
İbn Receb der ki: Dillerin biçtiklerinden kasıt, haram sözlerin cezası ve bu sözler dolayısıyla sözkonusu olacak cezalandırmalardır. İnsan söz ve davranışlarıyla iyiliklerin de kötülüklerin de tohumlarını eker. Daha sonra da Kıyamet gününde ektiklerini biçer. Her kim hayırlı söz ve amel ekecek olursa, o ilâhi lütuf biçecektir. Her kim kötü söz veya davranış ekerse, yarın pişmanlık biçecektir. Hz. Muâz'ın rivayet ettiği bu hadisin zahiri, insanların Cehennem'e girişlerine en çok sebep teşkil eden hususun dilleriyle söyledikleri sözler olduğunu ortaya koymaktadır. Şüphesiz ki, şirk de konuşma masiyetinin kapsamına girmektedir. Şirk ise Yüce Allah'ın nezdinde günahların en büyüğüdür. Yine onun kapsamına Allah hakkında bilgisizce söz söylemek de girmektedir. Bu da şirkin bir arkadaşıdır. Yine bunun kapsamına, Yüce Allah'a şirk koşmaya denk tutulmuş yalan şahidlik de girmektedir. Büyücülük, iftira ve buna benzer büyük günahlar ile yalan, gıybet, ko-ğuculuk gibi küçük günahlar da dil ile işlenen günahların kapsamındadır. Diğer ameli günahların da beraberinde bunlara destek mahiyetinde sözün işlediği günahlar da çoğunlukla bulunur.{22)
Bundan dolayı bu ümmetin selefi, dilin dizginlerini serbest bırakmaktan sakindırmıştır. Zira dil insanı helak oluşun uçurumlarına götürür. İbn Abbâs (r.a), dilini tutarak şöyle demiştir: Yazıklar olsun sana, hayır söyle ganimet elde edersin, yahut kötülük söylemeyip sus ki esenliğe kavuşasın, aksi tak-dirde şunu bil ki pek yakında pişman olacaksın.<23>

22- Câmiu'l-Ulumi ue'l-Hikem, 260
23- Aynı yer.

Bu Hadisten çıkartılan bazı hükümler:

1- Bu hadiste Muâz b. Cebel (r.a)'in salih amellere ileri derecede önem verdiğine bir delil vardır.
2- Bu hadiste öğretim yollarından bir yola dikkat çekilmektedir. Bu da oldukça müstesna bir eğitim yoludur ve bu soru sorma yöntemidir ki, Rasu-lullah (S.A.S.)'ın: "Sana haber vereyim mi, bildireyim mi?" sözünde ortaya çıkmaktadır.
3- İnsanlara öğretimde tedrici metodu izlemek. İşe dinin esas ve kaidelerini öğretmekle başlanır, sonra da tedrici olarak diğer hususlara geçilir.
4- Nafilelerle Allah'a yakınlaşmanın fazileti büyüktür.
5- Aynı şekilde Allah yolunda cihadın mevkii ve önemi de dile getirilmektedir
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst Ana Sayfa Alt