Dr. Abdullah AZZAM
Ey kardeşlerim! Şüphesiz cihad Endülüs'ün ilk kenti Ferdinand'ın ve İzabella'nın eline düştüğü günden beri takriben 600 seneden beri farz-ı ayndır. Ve tekrar İslâm beldelerinin her karış toprağı kurtarılıp üzerinde la ilahe illallah sancağı dalgalanıncaya kadar cihad farz-ı ayn olmaya devam edecektir. Dava Afganistan davası ya da Filistin davası değildir.
Her ne kadar bu davalar İslâm'ın önde gelen davalarındansalar da ve her ne kadar Filistin davası İslâm âleminin ilk davası ise de, savaş şu anda Afganistan'da şiddetlenmiştir ve bizler, Allah bizimle düşmanlarımız arasında hükmedinceye kadar Afganistan'da savaşacağız. Sonra iş burada bitmiyor. Farz-ı ayn son bulmuyor.
Cihad için inşaallah diğer ücra yerlere geçeceğiz. Allah'ın mübarek kıldığı Filistin'e veya başka bir yere geçeceğiz. Ve bu işin arkasını bırakmayıp devamlı sürdüreceğiz. Çünkü cihad farizası namaz ve oruç gibi farz-ı ayndır.
Nasıl ki namaz insandan ancak öldüğü zaman sakıt olur ise, cihad farizası da aynı şekilde insan ancak öldüğü zaman düşer. Yine nasıl ki insan aziz ve celil olan yüce Allah'ın huzuruna çıkıncaya kadar oruç tutması üzerine farz ise ve sadece hastalık anları müstesna bırakılmış ise, cihad farizası da aynı şekildedir. İnsandan ancak üç mazeret ile sakıt olur. Yüce Allah bunu Kur'ân-ı Kerim'inde zikretmiştir:
"(Cihada katılmamaları yüzünden) köre herhangi bir günah yoktur; topala bir günah yoktur; hastaya bir günah yoktur..." (Fetih, 17)
İşte yüce Allah bu üç kimseyi cihaddan müstesna kılmıştır. Bu üç sınıfın dışındakilere cihad farz-ı ayndır.
Bana bir genç gelerek: "Ben tıp fakültesinde öğrenciyim, filan üniversitedeyim, birinci sınıfı bitirdim" dedi. Üniversitede takdir almış, ailesi içinde saygı gören bir gençti. Dedi ki: "Ben birinci seneyi veya ikinci seneyi bitirdim. Ne dersin?
Ben gelip cihada mı katılayım, yoksa tıp fakültesini mi bitireyim?" Ben de ona dedim ki: "Ben Kur'ân ve Sünnet'i taradım. Doktor olana cihad etmemede bir zorluk yoktur" diye bir şey bulamadım. Tıp Fakültesine girmenin kişiyi cihada katılmaması için mazur kalacağını herhangi bir yerde bulamadım. Buna rağmen bir takım insanlar mühendislik fakültesine girmeyi bir gerekçe göstererek cihaddan geri kalmış ve Allah yolunda cihada katılmamış olmayabilirler. Bazı insanlar cihadın sadece işsizler için bir ibadet olduğunu zannediyorlar.
Suudi Arabistan'da oturma izni alamayan, iş bulamayan yahut polis tarafından kovalanıp kamyonlara yüklenerek çeşitli yerlere götürülen vb. insanlara cihadın farz olduğunu zannederler. Buna mukabil bir şirkete başkanlık yapan veya belli bir müessese açan, hatta bakkal çalıştıran veya basit bir ticaret yapanın cihada gitmesindense, işini yürütmesinin daha evlâ olduğunu zannederler.
Ey kardeşler! Kim ticarethanesini, şirketini, üniversitesini, vazifesini veya bakanlığını hatta başbakanlığını Allah yolunda cihad etmeden daha önce görecek olursa onlar yüce Mevlâ'nın şu kelamını çok iyi dinlesin ve kendilerinin ne halde olduklarına karar versinler:
"De ki: babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, kabileniz, elde ettiğiniz mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret ve hoşlandığınız evler, eğer size Allah'tan, Rasulü'nden ve Allah yolunda cihaddan daha sevimli geliyorsa, Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah,fasıklar güruhuna hidayet etmez." (Tevbe, 24)
"Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin..." Âyet-i kerimedeki "bekleyin" ifadesinin manası nedir? Adeta yüce Allah birisi için. "Sabret, sana ne yapacağımı ben göstereceğim" demekte ve cezayı zikretmeksizin onu tehdit etmektedir. Bu, tehdidin en şiddetli-sidir. Bekle, sana göstereceğim. Ne gösterecektir? Allah yolunda cihad etmeyip, savaşa çıkmayan bir kimseye mutlaka ölümünden önce bir musibet gelecektir.
O kimsenin kurtulması mümkün değildir. Nitekim Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuşlardır: "Her kim savaşa çıkmadan, savaşa çıkan bir askeri teçhizatlandırmadan ve yine savaşa katılan bir erin aile efradını hayırlı bir şekilde gözetlemeyi üzerine almadan ölecek olursa, Allah kıyamet günü gelmeden önce mutlaka onun başına bir felâket getirecektir." (Bkz.İbn Mace.Kit. Cihad,)
Âyet-i kerimede: "... Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah fasıklar güruhunu hidayete erdirmez" buyurulmaktadır. Böylece cihaddan geri kalanlar için üç türlü ceza zikredilmektedir:
1. Yüce Allah'ın indireceği büyük musibet,
2. Yüce Allah'ın o kimseye hidayet etmeyeceği,
3. Yüce Allah'ın o kimsenin fasıklardan olduğuna şehadet etmesi,"Allah fasıklar güruhunu hidayete erdirmez."
Ey kardeşlerim! Şüphesiz cihad Endülüs'ün ilk kenti Ferdinand'ın ve İzabella'nın eline düştüğü günden beri takriben 600 seneden beri farz-ı ayndır. Ve tekrar İslâm beldelerinin her karış toprağı kurtarılıp üzerinde la ilahe illallah sancağı dalgalanıncaya kadar cihad farz-ı ayn olmaya devam edecektir. Dava Afganistan davası ya da Filistin davası değildir.
Her ne kadar bu davalar İslâm'ın önde gelen davalarındansalar da ve her ne kadar Filistin davası İslâm âleminin ilk davası ise de, savaş şu anda Afganistan'da şiddetlenmiştir ve bizler, Allah bizimle düşmanlarımız arasında hükmedinceye kadar Afganistan'da savaşacağız. Sonra iş burada bitmiyor. Farz-ı ayn son bulmuyor.
Cihad için inşaallah diğer ücra yerlere geçeceğiz. Allah'ın mübarek kıldığı Filistin'e veya başka bir yere geçeceğiz. Ve bu işin arkasını bırakmayıp devamlı sürdüreceğiz. Çünkü cihad farizası namaz ve oruç gibi farz-ı ayndır.
Nasıl ki namaz insandan ancak öldüğü zaman sakıt olur ise, cihad farizası da aynı şekilde insan ancak öldüğü zaman düşer. Yine nasıl ki insan aziz ve celil olan yüce Allah'ın huzuruna çıkıncaya kadar oruç tutması üzerine farz ise ve sadece hastalık anları müstesna bırakılmış ise, cihad farizası da aynı şekildedir. İnsandan ancak üç mazeret ile sakıt olur. Yüce Allah bunu Kur'ân-ı Kerim'inde zikretmiştir:
"(Cihada katılmamaları yüzünden) köre herhangi bir günah yoktur; topala bir günah yoktur; hastaya bir günah yoktur..." (Fetih, 17)
İşte yüce Allah bu üç kimseyi cihaddan müstesna kılmıştır. Bu üç sınıfın dışındakilere cihad farz-ı ayndır.
Bana bir genç gelerek: "Ben tıp fakültesinde öğrenciyim, filan üniversitedeyim, birinci sınıfı bitirdim" dedi. Üniversitede takdir almış, ailesi içinde saygı gören bir gençti. Dedi ki: "Ben birinci seneyi veya ikinci seneyi bitirdim. Ne dersin?
Ben gelip cihada mı katılayım, yoksa tıp fakültesini mi bitireyim?" Ben de ona dedim ki: "Ben Kur'ân ve Sünnet'i taradım. Doktor olana cihad etmemede bir zorluk yoktur" diye bir şey bulamadım. Tıp Fakültesine girmenin kişiyi cihada katılmaması için mazur kalacağını herhangi bir yerde bulamadım. Buna rağmen bir takım insanlar mühendislik fakültesine girmeyi bir gerekçe göstererek cihaddan geri kalmış ve Allah yolunda cihada katılmamış olmayabilirler. Bazı insanlar cihadın sadece işsizler için bir ibadet olduğunu zannediyorlar.
Suudi Arabistan'da oturma izni alamayan, iş bulamayan yahut polis tarafından kovalanıp kamyonlara yüklenerek çeşitli yerlere götürülen vb. insanlara cihadın farz olduğunu zannederler. Buna mukabil bir şirkete başkanlık yapan veya belli bir müessese açan, hatta bakkal çalıştıran veya basit bir ticaret yapanın cihada gitmesindense, işini yürütmesinin daha evlâ olduğunu zannederler.
Ey kardeşler! Kim ticarethanesini, şirketini, üniversitesini, vazifesini veya bakanlığını hatta başbakanlığını Allah yolunda cihad etmeden daha önce görecek olursa onlar yüce Mevlâ'nın şu kelamını çok iyi dinlesin ve kendilerinin ne halde olduklarına karar versinler:
"De ki: babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, kabileniz, elde ettiğiniz mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret ve hoşlandığınız evler, eğer size Allah'tan, Rasulü'nden ve Allah yolunda cihaddan daha sevimli geliyorsa, Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah,fasıklar güruhuna hidayet etmez." (Tevbe, 24)
"Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin..." Âyet-i kerimedeki "bekleyin" ifadesinin manası nedir? Adeta yüce Allah birisi için. "Sabret, sana ne yapacağımı ben göstereceğim" demekte ve cezayı zikretmeksizin onu tehdit etmektedir. Bu, tehdidin en şiddetli-sidir. Bekle, sana göstereceğim. Ne gösterecektir? Allah yolunda cihad etmeyip, savaşa çıkmayan bir kimseye mutlaka ölümünden önce bir musibet gelecektir.
O kimsenin kurtulması mümkün değildir. Nitekim Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuşlardır: "Her kim savaşa çıkmadan, savaşa çıkan bir askeri teçhizatlandırmadan ve yine savaşa katılan bir erin aile efradını hayırlı bir şekilde gözetlemeyi üzerine almadan ölecek olursa, Allah kıyamet günü gelmeden önce mutlaka onun başına bir felâket getirecektir." (Bkz.İbn Mace.Kit. Cihad,)
Âyet-i kerimede: "... Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah fasıklar güruhunu hidayete erdirmez" buyurulmaktadır. Böylece cihaddan geri kalanlar için üç türlü ceza zikredilmektedir:
1. Yüce Allah'ın indireceği büyük musibet,
2. Yüce Allah'ın o kimseye hidayet etmeyeceği,
3. Yüce Allah'ın o kimsenin fasıklardan olduğuna şehadet etmesi,"Allah fasıklar güruhunu hidayete erdirmez."