Cihadı Desteklemenin 44 Yolu
Rahman ve Rahim olan Allah'ın Adıyla
Cihad İslam’daki en büyük ameldir ve ümmet, bu amelin uygulanması ile kurtuluşa erer. Tıpkı günümüzde olduğu gibi Müslümanların toprakları kâfirler tarafından işgal edildiği, zorbaların zindanları Müslüman esirlerle doldurulduğu, Allah’ın hükümlerinin yeryüzünden kaldırıldığı, İslam’ın kökünün kazınması adına saldırıda bulunulduğu zaman cihad, tüm Müslümanların üzerine farz haline gelir. İşte bu durumda çocuk ebeveyninden, kadın kocasından ve borçlu alacaklısından izin almadan bu ameli yerine getirmelidir.
Sevgili kardeşlerim ve bacılarım bu mesele o kadar önemli ve acil bir meseledir ki düşmanımız herhangi bir millet veya ırk değildir. Düşmanımız, küresel uzantıları olan bir küfür sistemidir. İşte bu küfür sistemi daha önce olmadığı kadar bize karşı komplolar kuruyor. Peygamber efendimizin hadisinde bildirdiği üzere Rumlar ve Müslümanlar arasında yaşanacak büyük savaşa doğru yaklaşmaktayız.
Tekrar bu noktanın üzerinde önemle durulması gerekir. Şöyle ki: Bugün cihad, her ehliyetli müslümanın üzerine farzdır. Bu suretle Allah’ın rızasını kazanmak isteyen bir kişinin cihad ameli için yolar araması ve cihadı desteklemesi üzerine bir borçtur. Kardeşlerimizin ve bacılarımızın Allah yolunda cihadı nasıl destekleyebileceklerini göstermek adına aşağıda 44 yöntem listelenmiştir:
1.Halis Bir Niyete Sahip Olma
Mücahidlerin saflarına katılabilmek için halis bir niyete sahip olmalısınız. Allah Rasulü : "Kim gazve yapmadan ve gaza yapmayı temenni etmeden ölürse nifaktan bir şube üzerine ölmüş olur." buyurmuştur.. (Müslim)
Cihad için hazırlık yapmak veya yapmamak niyetlerin birer göstergesidir. Yüce Allah:
‘’Onlar eğer savaşa çıkmak isteselerdi, elbette bunun için bir hazırlık yaparlardı. Fakat Allah, onların harekete geçmelerini istemedi de onları geri bıraktı ve onlara, “Oturun, oturan acizlerle beraber” denildi.‘’ buyurmuştur. (Tevbe 46)
Savunma cihadının koşulları âlimler tarafından 5 koşul olarak bildirilmiştir ki bu âlimlerden biri olan Ebu Kudame, bu koşulları şöyle listeler: İslam, ergenlik çağına ulaşma, akıl sağlığı, mali yeterlilik, fiziki (bedensel) yeterlilik. Eğer bir kişi mali yetersizlik içinde olup kendisini mali anlamda destekleyecek kimseyi bulamazsa ve bu illetten veya yetersizlikten dolayı eziyet duyarsa bu durum kendisi için cihaddan geri kalmak adına mazeret oluşturur. O vakit; bu durum, cihaddan geri kalma nedeniyle üzüntü içerisinde olan kişilerin halis niyetlerinin birer alametidir. Allahu Teâlâ, Tebük gazvesine katılım için gerekli giderleri karşılamaya güç yetiremeyenler için: ‘’Kendilerini bindirip (cepheye) sevk edesin diye sana geldikleri zaman, senin, “Sizi bindirebileceğim bir şey bulamıyorum” dediğin; bu uğurda harcayacakları bir şey bulamadıklarından dolayı üzüntüden gözleri yaş döke döke geri dönen kimselere de bir sorumluluk yoktur. ‘’ buyurmuştur.
2. Şahadet ile Ödüllendirilmek Adına Allah’a Dua Etme
Allah Rasulü (s.a.v): "Kim sıdk ile Allah'tan şehid olmayı taleb ederse, Allah onu şehidlerin derecesine ulaştırır, velev ki yatağında ölmüş bile olsa" buyurmuştur. (Müslim)
Şehadet için dua etmen Allahu Teâlâ’yı hoşnut eder çünkü bu durum canını Allah yoluna adadığının bir göstergesidir. Fakat bunun yalnızca mırıldandığın kelimeler olmaması hususunda alabildiğine dikkatli olmalısın. İçtenlikle şehadet için duada bulunan kimse; cihad çağrısı kendisine ulaştığı zaman bu çağrıyı cevapsız bırakmayan ve büyük bir şevk ile Allah yolunda şehadeti arayan kimsedir.
Allah düşmanlarının başarılı olmasının ve Müslümanların bozguna uğrayıp topraklarının işgal edilmesinin sebebi Müslümanların şehadet aşkını yitirmesidir.
Allah Rasulü (s.a.v): ‘’Sizin üzerinize milletler (müslüman olmayanlar) adeta bir yiyeceğe üşüşür (vahşi hayvanlar) gibi üşüşecekler.” Orada bulunanlardan birisi şöyle dedi:
- Bu durum bizim azlığımızdan mı olacak? Allah Rasülü (sav);
- Hayır! Bilakis siz çok olacaksınız. Fakat sizin çokluğunuz suyun üzerindeki çer çöp gibi olacaktır. Allah düşmanlarınızın kalbinden sizin korkunuzu sökecek de sizin kalbinize ‘’vehn’’ bırakacak. Orada bulunanlardan birisi:
- Vehn nedir ey Allah Rasulü? dedi
- Vehn dünyayı sevmek ve ölümden hoşlanmamaktır."diye buyurmuştur. (Ebu Davud)
Şehadet kültürümüzün yeniden canlandırılmaya ihtiyacı vardır çünkü Allah düşmanları; bizim ölüme olan rağbetimizden korktukları kadar başka hiçbir şeyden korkmamaktadırlar.
3. Mal ile Cihad
Bir ayetin dışında tüm ayetlerde mal ile yapılan cihad, beden ile yapılan cihaddan önce zikredilmiştir. Bu durum bizim mal ile yapılan cihadın önemine dikkatimizi çekmek içindir çünkü cihadın, mal ile desteklenmeye ihtiyacı vardır. Bir başka deyişle para yoksa cihad da yoktur ve cihad, büyük miktarda paraya ihtiyaç duyar. Kurtubi tefsirinde sadaka verilen malın 10 katına kadar lakin cihadı desteklemek için harcanan malın 700 katına kadar artırılacağını belirtir ve cihadın büyük miktarda mala ihtiyaç duyuşunun nedenini açıklar.
Yüce Allah : ‘’Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum gibidir. Allah, dilediğine kat kat verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.“ buyurmuştur. (Bakara 261)
Muhtemelen batıda yaşayan Müslümanların cihad için yapabilecekleri en büyük katkı malları ile cihada destek vermeleridir çünkü mücahidlerin paraya duydukları ihtiyaç adama duyduklarından daha fazladır. Şeyh Abdulla Azzam bu durumu, ‘’Adamlar cihada ihtiyaç duyuyor cihad ise paraya’’diye özetlemiştir.
4. Mücahidler İçin Para Toplama
Müstakil olarak şahsi paranızdan bağışta bulunarak diğerlerini aynısını yapmaya teşvik edebilirsiniz. Allah Rasulü ‘’Hayırlı bir amel için başkalarına rehberlik eden kimse amel edenlerin elde ettiği sevabı elde eder.’’ diye buyurmuştur. Mücahidler için para toplayarak Resulullah’ın gazveye çıkmadan önce sıklıkla uyguladığı bir sünnetini ihya edebilirsiniz.
5. Bir Mücahid Donatma
Allah Resulü : ‘’Kim Allah yolunda bir askerin teçhizatını temin ederse bizzat gaza yapmış olur.’’ buyurmuştur. Bu temin ediş, bir mücahidin ulaşım masrafları da dâhil olmak üzere tüm giderlerini içine alır. Bu durum zenginlerin, bir mücahid donatma vasıtası ile fakirlerin ise savaşarak cihadın ecrine birlikte ulaşmaları adına bir fırsat meydan getirir.
6. Bir Mücahidin Ailesinin Bakımını Üzerinize Alma
Bir mücahidin ailesinin bakımını üstlenme; ancak onların korunması, ihtiyaçlarının karşılanması, mali olarak desteklenmesi ve namuslarının korunması vasıtası ile gerçekleşir.
Allah Resulü: ‘’Her kim bir mücahidin ailesinin bakımını üstlenir ve onu donatırsa mücahidin kazandığı ecrin yarısını elde eder.’’ buyurmuştur. (Müslim)
Allah Rasulü : "Mücâhidlerin hanımları (evlerinde) oturan erkeklere anneleri gibi haramdır. (Evinde) oturanlardan bir erkek, mücahidlerden bir adama ailesi hususunda vekil olur (da sonra ona hıyanet ederse, vekil kalan kimse) kıyamet gününde mücahid için durdurulur ve (mücahide); "şu (adam) ailen hususunda sana (kötü bir) vekil olmuştu. Onun iyiliklerinden dilediğin kadarını al" denir. RasûluIIah bize dönüp; (Mücahid'in onun sevabını alma hususundaki tutumunun nasıl olacağı hakkında) "Tahmininiz nedir?" diye sordu. (Müslim)
Allah Rasulü : “Kim bizzat gazveye katılmaz veya bir gaziyi techiz etmez veya bir gazinin ailesini hayırlı bir şekilde himaye etmez ise, Allah kıyamet gününden önce ona hiç beklemediği bir musibet ulaştırır." buyurdu. (Ebu Davud)
Eğer bir kimse ailesinin güvenliği konusunda endişe duyarsa şeytan ona bu konuda galip gelebilir ve cihada gitme isteğinin önüne geçebilir. Buna rağmen şeytana uymayarak cihada gitse bile şeytan, bulunduğu yerde kendisine gelerek geride bıraktığı sevdikleri hususunda kalbine vesveseler verebilir. Bu nedenle mücahidlerin ailelerinin bakımı üstlenilerek onların maneviyatlarının güçlenmesine katkıda bulunulabilir ki bu durum İslam’ın neden ailelerin bakımına ve mal ile mücahidlerin desteklenmesine önem verdiğinin bir göstergesidir.
7. Bir Şehid Ailesini Mali Olarak Destekleme
Şehid İslam ve Müslümanlar için çarpışan kişidir. O, hayatını benim ve senin için feda ediyor. Bu nedenle şehid ailelerinin onurlandırılmaya ve desteklenmeye ihtiyaçları vardır. Cafer bin Ebu Talip, Mute savaşında şehid edildiği zaman Allah Resulu karısına şöyle buyurdu: “Cafer’in ailesi için yemek hazırla zira onlar dertleri ile meşgullerdir.” ve ardından Cafer’in evini ziyaret etti. (Ebu Davud -Tirmizi)
İmam Ahmed’in rivayet ettiğine göre Cafer bin Ebu Talib’in şehadet haberi Rasulullah’a ulaştığında Hz. Peygamber, Cafer’in evini ziyaret etti ve onun karısından çocuklarını kendisine getirmesini istedi. Çocuklar geldiğinde onları kucakladı, öptü ve her iki gözünden yaşlar döküldü. Ebu Cafer’in karısı Esma, Peygambere Ebu Cafer’e bir şey olup olmadığını sorunca Rasulullah (s.a.v) Cafer’in şehit olduğunu bildirdi. Bunun üzerine Esma ağlamaya ve feryat etmeye başladı. Daha sonra Allah Rasulü oradan ayrıldı ve karısına: ” Ebu Cafer’in ailesi için yemek hazırlamayı unutma zira onları hüzün kaplamıştır.” buyurdu.
Şehidin çocukları, ümmetin içinden kendilerine babaları gibi ilgi gösterecek birisine ihtiyaç duymaktadırlar. Bununla beraber şehidin karısının tekrar evlenmeyi arzu etmesi halinde buna uygun koşullar sağlanmalıdır. Bu durum, iki kültürel değişikliğin sağlanması gerekliliğini icap ettiriyor.
İlk olarak: Müslüman toplumların boşanmış veya dul kalmış kadınlar hakkında bakış açılarını değiştirmeleri gerekiyor. Maalesef günümüzde erkekler boşanmış veya dul kalmış kadınlardan imtina ediyorlar. Müslüman kadınların boşanma veya dul kalma durumunda damgalanma halini bertaraf etmemiz gerekiyor.
İkinci olarak: Müslüman toplumları günümüzde birden çok evliliğe (poligamy) karşı hoşgörü sahibi değiller ki bu durum özellikle savaş zamanlarında gereklilik arz etmektedir. Bu hoşgörüsüzlük milyonlarca Müslüman kadını, evliliğin nimetlerinden yoksun bırakmak anlamına gelmiyor mu? Zira Ebu Cafer şehit olduğunda Hz.Ebubekir onun karısı ile evlenmiş ve çocuklarının bakımını üstlenmişti.
8. Savaş Esirlerinin Ailelerini Maddi Olarak Destekleme
Mücahidlerin ailelerini mali olarak desteklediğiniz gibi savaş esirlerinin ailelerini de mali anlamda destekleyin. Bu durum, Allah yolunda olan kardeşlerimizin gelecekte şehit veya tutsak edilmeleri halinde ailelerinin bakımlarının üstlenileceğini bilmeleri açısından son derece itinayla üzerinde durulması gereken bir normdur.
9. Zekâtları Mücahidlere Verme
Zekâtın dağıtımı sekiz kategoriyle sınırlıdır. Bu konuda yüce Allah: “Sadakalar, ancak fakirler, miskinler, zekât toplama görevlileri, kalpleri İslama ısındırılmak istenenler, köleler, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmışlar içindir. Allah tarafından kesin olarak böyle farz edildi. Allah, herşeyi bilendir, hikmet sahibidir. “ buyurmuştur. (Tevbe 60)
Allah yolunda, ‘’fisebilillah’’ deyimiyle mücahidlere işaret edilmiştir. Bu konuda Maliki fıkıhçılarından Ebu Bekir bin El Arabinin beyan ettiği üzere İmam Malik şöyle der: Allah yolunda olmanın türü çoktur ancak bu ayette ‘’Allah yolunda’’ deyimiyle Allah yolunda savaşanlara işaret edildiğine dair herhangi bir görüş ayrılığı yoktur.
İmam Nevevi, El Minhacın zekat harcamalarına dair bölümünde: ‘’Allah yolundaki mücahide verilecek zekat, mücahidin ayrılışından geri dönüşüne kadar geçen süre zarfında hem kendisinin hem de ailesinin giderlerini kapsar. Velev ki uzun zaman geri dönmeyecek olsa da.’’ der.
Günümüzde birçok insan zekâtlarını mücahidlere vermemektedir. Eğer Müslümanlar, kendilerini şeytanın fısıldamalarından kurtarırlarsa günümüzde zekatı vermenin en iyi şeklinin zekatlarını mücahidlere göndermek olduğunun farkına varacaklardır. Çünkü Allah Rasulü : “Sadaka, (zekat) 5 durum haricinde varlıklı kimselere verilemez.” buyurmuş ve bu hallerden biri olarak Allah yolunda savaşanları da saymıştır. (Ebu Davud)
Mademki zekât, varlıklı olsalar dahi mücahidlere verilebiliyor buna karşın günümüzde bir mücahid, zekâtın verilebileceği kişilerin nitelikleri bakımından fakirlik, muhtaçlık, yolda kalmışlık ve Allah yolunda olma açısından sekiz kategoriden dördünü kendisinde barındırıyor ise durumu nedir?
Öyleyse zekâtlarınızı mücahidlere verin ve diğerlerini benzerini yapma hususunda teşvik edin.
10. Mücahidlerin Tıbbi İhtiyaçları Hususunda Katkıda Bulunma
Mücahidler, kendilerine sağlanabilecek tıbbi yardıma son derece ihtiyaç duymaktadır. Onlar, doktorlar ve ilaçlarla birlikte kapılarının kendilerine açıldığı hastaneler ve kliniklere ihtiyaç duyuyorlar. Yüzbinlerce Müslüman doktor bulunmasına rağmen bir çok yaralı mücahid öyküsü duyuyoruz ki bunlar basit yaralara sahip olmalarına rağmen tıbbi yardım yokluğu nedeniyle acı içerisinde ölene kadar can çekişiyorlar. Allah’ın rızasını talep ve Müslümanlara menfaat sağlamak adına tıp tahsil eden Müslümanlara “Neredesiniz?” diye soruyoruz.
Çeçenistan’da bulunan büyük Müslüman komutan Hattab, savaşta yaralanmıştı fakat kardeşleri onun bakımını yapacak Müslüman doktor bulamadılar .Bu nedenle onu, “kızıl haça” götürerek silah tehdidi altında tedavisini yaptırmak zorunda kaldılar!! Müslüman sağlık çalışanları, büyük bir sorumluluk taşıyorlar ve onların yapacakları katkı cihad için vazgeçilemeyecek boyuttadır. Doğrusu onların ecrinin, savaşanlara nazaran daha fazla olduğunu umuyorum.
11. Mücahidlere Moral Desteği Sağlama ve Onları Cesaretlendirme
İmamların kendileri için dua ettiklerini duymaları, âlimlerin kendilerini destekler mahiyette fetvalar vermeleri ve Müslümanların kendilerini övmeleri mücahidlerin moralini artırmanın yanında cihadı sürdürme adına onlara direnç kazandırıyor. Bununla beraber birçok Müslümanın mücahidlerin aleyhinde konuşmalarla onlara ihanet ettiğini görüyoruz. Yine aynı zamanda birçok âlimin, mücahidlere karşı savaşan mürted hükümetleri destekler mahiyette fetvalar yayınladığına şahit oluyoruz. Bunların, mücahidler üzerinden uyguladıkları ihanetleri hafife alınamayacak derecede zararlı etkiye sahiptir.
12. Mücahidleri Müdafaa Etme ve Koruma
Allah Rasulü (s.a.v): “Her kim Müslüman kardeşinin şerefini korursa Allah ta kıyamet gününde onun yüzünü ateşten korur.” buyurmuştur. (Tirmizi)
Bu nedenle bizi ve dinimizi müdafaa eden bir kişiyi savunmamız bizim dini görevlerimizdendir. Nitekim başlıca kural; İslam uğruna hayatlarını feda eden kardeşlerimizin söz ve amellerimizle yanında yer almak ve yine Allah Subahane ve Teâlâ’nın düşmanı olan kâfirlerle söz ve amel birliği içerisinde olmamaktır. Ve eğer birisi gerçekleri dile getiremiyorsa en azından sessizliğinizi muhafaza etmeli.
13. Batılı Medyanın Yalanları ile Mücadele Etme
Birçok müslümanın algıları batı medyası tarafından şekillendirilmiştir. Yüce Allah bu konuda: “Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın.“ diye buyurmaktadır. O halde şayet haberler fasıktan değil de kâfirden geliyorsa durum nedir?
Batı medyasının tehlikeli tarafı, gerçeklerin ve tarafsızlığın üzerini perdeleyerek hakikatlere set çekmek ve bu suretle aslında iblisin sözcülüğünü yapıyor olmaktan ibarettir. Batı medyasının, batılıların vahşetini sürekli biçimde gizleme rolünü büyük bir ustalıkla oynadığını buna karşın Müslümanların küçük ihlallerini abartarak servis ettiğini göremiyor musunuz? Hakikatte iblisin takipçileri olmalarına rağmen kendilerini Allah’ın evliyası ve onun yolunda savaşanlar olarak ve yine günümüzün firavunu ve onun askerleri olmalarına rağmen ne kadar başarılı bir şekilde kendilerini hayırlı askerler olarak lanse ettiklerini etiklerini göremiyor musunuz? Batı medyası, yalanlarını Müslüman halkın büyük bir kısmına yayma suretiyle onları aldatma konusunda gerçekten çok maharetlidir.
Hakikatte ise batı medyası, mücahidleri şeytan gibi lanse eder, onlar hakkında yalanlar ortaya atar, hatalarını abartarak sunar, aralarındaki ihtilafları körükleme gayreti içerisindedir, mücahid liderlerin şereflerini karalama girişimlerinde bulunur, gerçekleri dile getiren âlimleri görmezden gelir veya onları şeytan gibi gösterir buna karşın sahte alimleri sürekli destekleyerek onları göklere çıkarır.
Sevgili kardeşlerim ve bacılarım öyleyse sizin görevinizin bir kısmı, Müslümanların bu konu hakkında farkındalıklarını artırma adına mücadele etmektir. Müslümanları batı medyası hakkında dikkatli ve titiz davranma hususunda teşvik etmelisiniz. Müslüman bir kimse güvenilir bir Müslüman tarafından onaylanmadığı sürece batının kaynaklarına itimat etmemeli. “Güvenilir” Müslüman kaynaktan bahsediyorum çünkü yukarıdaki ayet bizi, asi (fasık) müslümandan gelen haberler konusunda uyarıyor. Bunları, medyanın söylediği hiçbir şeye hatta hava tahminlerine dahi itimat etmememiz gerektiği anlamında söylemiyorum. Hayır! Söylemek istediğim, İslam ve Müslümanlar hakkında söylediklerine itimat etmemeniz gerektiğidir. Oldukça objektif ve samimi bir haber kaynağı dahi kendisine Müslümanlarla ilgili bir haber ulaştığında bir yalancıya dönüşebilir. Bu durum, tarihin başlangıcından beri kâfirlerin Müslümanlara ne şekilde davrandığının bir göstergesidir.
14. Münafıkları Ortaya Çıkarma
Münafıklar, Peygamber zamanında olduğu gibi günümüzde de Müslüman toplumlar için büyük bir tehlike arz ediyorlar. Allah Resulu, (s.a.v) yalanlarını açığa vurmak suretiyle münafıklarla mücadele etmişti. Küfürle savaşımız öncelikle kılıçlar vasıtasıyla gerçekleşirken münafıklar ile savaşımız öncelikli olarak sözlerimizle gerçekleşir. Din perdesinin arkasına saklanarak zehirli fikirlerini yayan münafıklarla mücadelenin yolu, gerçekleri açıklamak ve onların yalanlarını açığa vurmaktır. Onlara karşı silahınız ise Kuran ve Sünnettir.
Bu münafıklardan bazıları son derece karizmatik olabilir. Oldukça etkileyici görünebilirler fakat onların hepsi sahtedir. Yüce Allah onlar hakkında: “Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider. Konuşurlarsa sözlerine kulak verirsin. Onlar sanki elbise giydirilmiş kereste gibidirler. Her kuvvetli sesi kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan sakın! Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan) çevriliyorlar!” buyurmuştur. (Münafikun 4)
Sahte alimlerin ve sapkın ideolojilerin ne mal olduklarının anlaşılması için ifşa edilmeleri gerekmektedir.
15. Diğerlerini Cihad İçin Teşvik Etme
Diğerlerini ibadete yönelik hayırlı bir amel işlemek adına teşvik etmekle iyiliği emretmiş ve kötülükten nehyetmiş olursunuz. Buna ek olarak diğerlerini, cihada iştirak etmeleri için teşvik etmekle özellikle sorumlu tutulduğumuz bir ibadetini yerine getirmiş olursunuz ki yüce Allah bu konuda: “Ey Peygamber! Mü’minleri savaşa teşvik et. Eğer içinizde sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) yüz kişi bulunursa, inkâr edenlerden bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir kavimdir.“ buyurmuştur (Enfal 85)
Yüce Allah yine: “Artık Allah yolunda savaş! Sen ancak kendinden sorumlusun! Mü’minleri de savaşa teşvik et. Umulur ki Allah inkâr edenlerin gücünü kırar. Allah’ın gücü daha üstündür, cezası daha şiddetlidir.“ buyurmaktadır. (Nisa 84)
16. Mücahidleri Koruma ve Sırlarını Muhafaza Etme
Bizim dillerimize sahip çıkmaya ihtiyacımız var. Bazen sarf ettiğimiz bir söz, istemeyerekte olsa bir kardeşimizin tehlikeyle karşı karşıya kalması ile sonuçlanabilir. Bir Müslüman, sır muhafazası noktasında huylarını geliştirmelidir. Asrı saadette bir sahabe, Allah Rasulu (s.a.v) tarafından kendisine verilen sırrı kendi karısına dahi açmıyordu. Bazen eş, ebeveyn, çocuklar ve kardeşler gibi yakınlarınızdan sır saklamak isteyebilirsiniz çünkü onlar son derece saldırıya açık durumda olabilirler. Bir Müslüman, ’’bir şeyin yalnızca bilmesi gereken kişi tarafından bilinmesi’’ kuralı üzerinde emek sarf ederek söylemesi gerektirdiğinden fazlasını söylememeyi öğrenmelidir. Cihad amellerinin birçoğu gizlidir ve doğal olarak el altından yürütülmektedir. Kardeşlerim ve bacılarım bundan dolayıdır ki sarf ettiğiniz sözler hususunda ziyadesiyle dikkatli olmalısınız. Birçok cihad ameli, hayırlı ve samimi olmasına rağmen ağzı gevşek olan kardeşlerimiz nedeniyle zarar görmektedir. Allah’ın düşmanları yeni katılımcı kisvesi altında dini çalışmalara nüfuz etmeye çalışacaklar ve size, tüm bunları Müslümanları koruma adına yaptıklarını söyleyeceklerdir. Onlarla bir arada bulunduğunuz süre zarfında belki sizin beğendiğiniz âlimlerin kitaplarını beraberlerinde taşıyor olabilirler. Bu durumda sizin, mücahidleri koruma açısından üzerinize düşen rolün bir kısmı; Müslüman cemaatleri, içlerindeki ajanlara karşı uyarmaktır. Yüce Allah bu konuda: “…Sizden kim onları dost edinirse, kuşkusuz o da onlardandır…” buyurmaktadır. (Maide 51)
17. Mücahidler İçin Dua Etme
Asla samimi bir duanın gücünü hafife almayın… Allah Rasulü (s.a.v) bu konuda: ”Bu ümmete içlerinden zayıf olanların duaları sayesinde zafer verilir.” buyurmaktadır. Allah’a en yakın olduğunuz anlarda yani secdelerinizde mücahidlere dua edin. Duanın önemli bir şekli de namazlarınızda okuduğunuz kunut dualarıdır. Mücahidlerin güçlü (dayanıklı) olması adına imamlarınızı namazlarda kunut okumaya teşvik edin. Bu Allah Rasulunun sünnetidir.
Geçmiş savaşların birinde İslam ordusunun komutanı askerlerine, Muhammed bin Vasi’nin ne yaptığını sordu. Askerler geri geldiklerinde onun, parmağını kaldırıyor vaziyette dua ediyor olduğunu haber verdiler. İslam ordusunun komutanının cevabı ise: ” Allah’a dua eden o parmak, bana bin adamdan daha sevimli gelir.” oldu.
18. Cihad Haberlerini Takip Etme ve Yayınlama
Cihad haberlerini ve mücahidleri takip etmek önemlidir. Çünkü:
• Bu sayede cihada olan alakanızı canlı tutmuş olursunuz.
• Bu sayede ümmetle olan bağlarınızı güçlendirmiş olursunuz.
• Mücahidlerin kahramanca amellerini görerek cihada katılım adına kendinizi teşvik etmiş olmanın yanında şehitlerin yiğitliklerine şahit olarak şehitliğe olan arzunuzu alevlendirmiş olursunuz.
• Mücahidlerin haberlerini takip eden kişiler Allah’ın, kullarını nasıl koruduğuna ve zafere doğru rehberlik ettiğine şahit olacaklardır. Allah Rasulunun hadislerinde andığı taifetul mansuranın liderliğinde ümmetin İslam çağına doğru nasıl başı çektiğini göreceklerdir.
• Tarih kitapları veya cihad fıkhı üzerine kitaplar okumak size bakış açısı (teori) kazandırır. Öte yandan mücahidlerin haberlerini takip etmek ise günümüzün dünyasında kardeşlerimizin teoriyi nasıl pratiğe geçirdiklerine dair somut ve gerçek örnekler edinmemizi sağlar.
Cihad haberleri, Hz. Âdem’den itibaren mevcut olup kıyamete kadar sürecek olan hayır (hak) ve şer (batıl) arasındaki çarpışmanın haberleridir. Bu çarpışmaya dair gelişmeleri takip etmek bizi, Kur’an’ın ışığına doğru sevk eder. Bu bilince sahip olarak Kur’an okuyan kimsenin Allah’ın kitabına olan bağlılığı, fildişi kulesinde yaşayan (toplumdan kendisini soyutlamış biçimde yaşayan) bir kişiye oranla daha kuvvetlidir. Allah’ın kitabı ile olan bu sıkı bağ ise mücahidlerin saflarına katılım suretiyle çarpışma içinde yer almakla birlikte doruk noktasına ulaşır.
Son olarak yalnızca sahih kaynaklardan güvenilir haberler yayabileceğini belirterek 13. Maddede neyi ifade etmek istediğimi tekrarlama ihtiyacı duyuyorum. Çünkü dedikodu haberler yaymak münafıklara has bir niteliktir.
Yüce Allah bu konuda: ”Kendilerine güvenlik (barış) veya korku (savaş) ile ilgili bir haber geldiğinde onu yayarlar. Hâlbuki onu peygambere ve içlerinden yetki sahibi kimselere götürselerdi, elbette bunlardan, onu değerlendirip sonuç (hüküm) çıkarabilecek nitelikte olanları onu anlayıp bilirlerdi. Allah’ın size lütfu ve merhameti olmasaydı, pek azınız hariç, muhakkak şeytana uyardınız.” buyurmaktadır. (Nisa 83)
19. Mücahidlerin ve Onların Âlimlerinin Makalelerini Yayınlama
Maalesef bazı Müslümanlardan, mücahidleri destekleyen âlimlerin yetersiz olduklarına, mücahidlerin net bir yöntemden yoksun olduklarına, ne yaptığını bilmez bir şekilde düşünmeden hareket ettiklerine ve gerici olduklarına dair iddialar duyuyoruz. Bu gibi iddiaların gerçekle yakından uzaktan ilgisi bulunmamaktadır. Bir yığın alim ve strateji uzmanı bugün cihadı desteklemektedir. Bu durum iddia sahiplerine göre problem arz eder çünkü bu kişilerin birçoğunun katledilmesi, hapsedilmesi veya yer altına çekilmeye zorlanması onların doğru yolda olduklarının birer göstergesidir. Buna rağmen hala cihad amelini destekler mahiyette yığınla materyale ve stratejiste sahibiz. Aslında cihad eğilimi bulunan âlimlerin makaleleri şer’i olarak kökleri son derece derinlere dayanır çünkü onlar ne düşündüklerini açıkça dile getirirler bir başka deyişle şer’i delilleri inkar etmeye ihtiyaç duymazlar, şer’i metinleri çarpıtmazlar, diğerlerinin sahip olması muhtemel değişik görüşleri araştırırlar. Mücahidlerin âlimleri, tüm bunları Allah’tan başka kimseden korkmadan ve hiçbir kınayıcının kınamasından çekinmeden aşikâr bir biçimde yaparlar. Onlar Kur’an ve sünneti ölçü olarak almanın yanında ibni Hacer,İbni Kesir, İmam Nevevi, Kurtubi, İbni Teymiye ve dört mezhep imamı gibi ümmetin birçok alimlerinden alıntı yaparlar. Onların saklayacak gizleyecek bir şeyleri yoktur. Bu durum onların çalışmalarının son derece şeffaf ve ikna edici olmasını beraberinde getirir. Buna mukabil gerçek şu ki yayımcıların veya medyanın çıkış noktası mücahidlere ve yandaşlarına saldırmaktır ve onlar, bu çalışmaların sponsorlarını riske etmezler. Bu nedenle biz mücahidlerin haberlerini yayma açısından sorumluluk taşıyoruz. Bu noktada bize katkıda bulunabilecek bazı yöntemler ise:
• Mücahid âlimlerin kitaplarını ve risalelerini arkadaşlarınıza ve ailelerinize dağıtın
• Online materyaller postalayın
• Bu tür çalışmaları yayımlamak için web siteleri kurun
• Web sitelerinin sayısı artana kadar diğerlerine bu konuda rehberlik edin
• E-mail listeleri oluşturun
• Mescitlere bolca doküman yerleştirin
• Toplantılarda bolca materyal dağıtın
• Makalelerin önemli yerlerini yuvarlak içine alın ve bunlar üzerinde çalışın
20. Yayımlanan Fetvalar Vasıtası ile Mücahidleri Destekleme
Gerçekleri içtenlikle dile getiren âlimlerimiz bulunmaktadır. Birçok âlim de benzerini yapma hususunda teşvik edilmeli, kardeşlerimiz bu âlimleri desteklemeli ve onların, ihtiyaç duyduklarında yardımlarına hazır olduğunuzu bilmelerini sağlamalısınız. Bu âlimlerin fetvalarının her bölgede bu yolda çalışanlara dağıtımını sağlamalısınız.
Mücahidlerin yöntemleri ile hemfikir birçok genç kardeşlerimizin ve bacılarımızın mevcut olmasına rağmen bu kişiler âlimlerin, mücahidlerin yöntemlerini uygun bulduklarına dair fetvalarını görmedikçe samimi bir şekilde bu işe sarılamıyorlar. Eninde sonunda bu yolda çalışan kişiler, âlimlerin kendilerine yol gösterdiğini görmek isteyeceklerdir.
21. Âlimlere ve İmamlara, Mücahidlerle İlgili Bilgiler ve Haberler Aktarma
Çünkü bir kişinin âlim olması onun her şeyden haberdar olduğu anlamına gelmez. İşin doğrusu belirli bir alanda uzmanlaşmış kişiler diğer alanlara pek ilgi göstermezler bu nedenle diğer alanlar açısından bilgisiz konumuna düşebilirler. Âlimlere ve imamlara sağlam materyallerin sağlanması gerekir. Birçok âlimle aramda geçen konuşmalarda (onlardan bazıları dünyada önde gelen âlimler idi) onların mücahidler hakkında bilgi yoksunluğu içerisinde olduklarını görmüş olmam beni hayrete düşürdü. Onların mücahidler açısından bilgi yoksunluğu içerisinde olmalarının nedeni bu bilgileri İslam düşmanlarının bildirilerinden, yayımlarından ve haberlerinden alıyor olmalarıdır. İslam düşmanları Müslüman âlimlerin ümmet üzerinde var olan etkisinin farkındalar. Bu nedenle âlimlere özel bir ilgi gösteriyorlar. İslam düşmanları, âlimlerimizin abeste iştigal eden sorunlar üzerinde birbirleriyle tartıştıklarını ve mücadele ettiklerini görüyor olmaktan ve ümmetin bu şekilde dikkatinin dağıtılması ile yüzlerini gerçek sorunlardan dönüyor olmalarından büyük bir haz duymaktalar.
Kardeşlerimiz ve bacılarımız benzer konumdaki âlimleri etkilemeye çalışmalılar çünkü bir âlimin görüşünü etkilemek suretiyle binlerce Müslüman’ın görüşünü etkileyebilirsiniz. Âlimlerin okuması için dikkatlice seçilmiş materyaller tedarik edin. Başlangıç olarak onlara kısa-öz materyaller verebilirsiniz. Âlimlerin oldukça meşgul olduklarını ve masalarının üzerinde okunmayı bekleyen birçok materyal olduğunu hatırınızdan çıkarmayın ve verdiğiniz materyalleri okusalar da okumasalar da onları takip etmeye devam edin. Okudukları konuları, onlarla muhalif gibi değil öğrenci gibi müzakere edin. Tartışmaya açık sorularla onlarla yüz yüze gelmekten uzak durun çünkü onların korkuları veya tedbirli olmaları size samimi olarak inanmadıkları ancak bir kere söylemiş olmaktan dolayı terk edemeyip savunmak durumunda kalacakları sulandırılmış cevaplar vermelerine neden olabilir.
Öte yandan Cuma hutbeleri ile ilgili konularda imamlara telkinlerde bulunun ve onlara Cuma hutbelerinde kullanmak üzere bilgiler temin edin.
22. Beden Sağlığı
Allah Rasulü bu konuda: “Güçlü mümin, Allah katında güçsüz müminden daha sevimli ve hayırlıdır. Aslında her ikisinde de hayır vardır.” buyurmuştur. (Müslim)
Beden sağlığı, cihad hazırlığının bir bölümünü oluşturur. Ancak cihad, vücut geliştiricilerine ihtiyaç duymaz. Cihadın, saatlerce yürüyebilme, uzun mesafeleri koşabilme (gerilla harbi açısından önemlidir) hızlı koşabilme (şehir savaşları açısından önemlidir) ve dağlara tırmanabilme kapasitesine sahip mücahidlere ihtiyacı vardır. Bir mücahid, bahsettiğimiz bu tür faaliyetleri yüklerini taşıdığı esnada yerine getirebilmelidir. Bosna ve Çeçenistan gibi cihad bölgelerinde formda olmayan kardeşlerimiz, tüm grubun hızını kesmeleri nedeniyle hem mücahidlerin sırtındaki bir yükü simgeliyordu hem de kolayca düşmanın eline geçiyorlardı. Egzersizlere dayanma gücü, güç ve esneklik kazanma adına yapılan egzersizlerden önce gelir.
Müslümanlar cihada gitmiyor olsalar bile beden sağlığı onlar için önemlidir. Örneğin; formda bir Müslüman formda olmayan diğerine nazaran zindanlara ve işkencelere karşı daha dayanıklıdır.
İlk nesil Müslümanlar, askeri bir yaşam tarzı sürdürmeleri nedeniyle devamlı suretle formdaydılar. Hz Ömer zamanında Mısıra vali olarak atanan Amr bin El As, Cuma hutbesinde şöyle sesleniyordu: “Atlarınız kilo kaybetmediği müddetçe hiçbirinizin kilo aldığını görmek istemiyorum. Eğer böyle birisini görürsem gerektiği miktarda maaşını keserim.”
Yani sevgili kardeşlerim halis bir niyetle yapılan egzersizler ibadete yönelik bir amel sayılır. Bacılarımız bundan muaf tutuldukları fikrine kapılmasınlar. Zira Müslüman bacılarımızın da formda olmaya ihtiyaçları vardır ve bu kardeşlerimizin egzersiz yapabilmeleri için helal alternatiflere ihtiyaç duymaktayız.
23. Silah Eğitimi
Cihad, bugün zorunluluk arz ettiği için cihad için hazırlanmakta zorunluluk arz eder ve ”Zorunlu bir ameli yerine getirmek için ihtiyaç duyulan her şey zorunlu hale gelir.” şeklindeki şer’i kaide bu zorunluluğu ifade eder.
Silah eğitimi, cihad hazırlığının zorunlu bölümlerinden birini meydana getirir. Yüce Allah bu konuda: “Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Onlarla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah’ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz…” buyurmuştur. (Enfal 60)
Allah Rasulü ise: ”Güç atmaktır, güç atmaktır.” buyurmuştur. (Müslim)
Silah eğitimi; memleketinde bu eğitim imkânına ulaşamaman halinde para ve zaman harcamak suretiyle başka memlekete giderek bu silah eğitimi almana değecek kadar kritik bir meseledir.
24. İlk Yardım Eğitimi
Mücahidler, birçok durumda hastaneye ulaşma imkânına sahip değiller. Bu gibi durumlarda ilk yardım eldeki tek seçenek haline geliyor. Buna mukabil ilk yardım görevlisi kardeşlerimiz ve bacılarımız zorlu cihad koşulları ile ilgili olmadığı müddetçe hiçbir tıbbi eğitim almaya ihtiyaç duymazlar. Bu gibi ihtiyaçlar (cihad tecrübesi ve ilk yardım eğitimi) tıbbi sahada görevli kardeşlerimiz ve cihad konusunda tecrübe sahibi kardeşlerimiz arasında koordineli bir çalışma ile saptanarak giderilebilir.
25. Cihad Fıkhını Öğrenme
Cihad fıkhını öğrenme; âlimlerin, günümüzde mücahidlerin karşılaştıkları meselelerden cihadın hükmü, darul harb’in hükümleri, sivillerle ilgili meseleler, munzam(ek-aşkın) zarar, gayrimüslimlerle yapılan güvenlik anlaşması meselesi, imamın yokluğunda cihad ve Müslüman dünyasında mevcut hükümetlerin hükmü gibi meseleler hakkında verdikleri fetvaları da kapsar. Bu konular cihadın faziletlerini öğrenmek kadar önemlidir. İçimizden her birinin günümüz cihadının rotasını değiştiren âlimlerin ve düşünürlerin makalelerini incelemeye ihtiyacı var.
26. Mücahidleri Koruma Ve Onları Destekleme
Yüce Allah bu konuda: “…Eğer din konusunda sizden yardım isterlerse, sizinle aralarında sözleşme bulunan bir kavme karşı olmadıkça, yardım etmek üzerinize borçtur. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir. “ buyurmaktadır. (Enfal 72)
Ve yine yüce Allah: “İman edip hicret eden ve Allah yolunda cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya; işte onlar gerçek mü’minlerdir. Onlar için bir bağışlanma ve bol bir rızık vardır.” buyurmaktadır. (Enfal 74)
Mücahidler kendilerini tehlikenin içerisinde buldukları zaman onlara koruma teklifinde bulunmamız gerekmektedir. Bunun oldukça maliyetli bir koruma olması kuvvetle muhtemeldir fakat bu Allah’ın rızasını elde etme adına yapılan bir fedakârlıktır.
Taliban, yabancı mücahidlere güvenli bir sığınak sunduğu için bir bedel ödedi. Hükümetlerini kaybettiler fakat bu bir yenilgiden ziyade bir zafer anlamına geliyordu. Çünkü Allah indinde onlar kazandılar. Dünyalık maliyetlerin ne önemi var eğer dinine sıkı sıkıya tutunmuşsan ve ne önemi var dünyalık kazançların, eğer dinin konusunda sallantıdaysan…
Aramızda bulunan mücahidler için evlerimizi açmalı ve ihtiyaçları konusunda onlara destek önerisinde bulunmalıyız. Zira Ensar, aynen bu şekilde yüksek konumlara ulaşıp ödüllendirilmemiş midir?
27. Vela-Bera Akidesini Geliştirme
Allah’a, Rasulune ve müminlere olan bağlılığımızın bildirimi öte yandan kâfirlere ve onların ilahlarına karşı olan husumetimizin beyan edilmesi suretiyle İslam dairesinde hak ettikleri nezaketin (!) kendilerine gösterilmesidir.
Bu konuda yüce Allah: “İbrahim’de ve onunla birlikte bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır. Hani onlar kavimlerine, “Biz sizden ve Allah’ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah’a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir…” buyurmuştur. (Mümtehine 4)
Öte yandan Yüce Allah, kendi yolunda çarpışan kişiyi şu şekilde tarif eder: “…Onlar mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar…” (Maide 54)
Bir mücahid; Allah’a, Rasulüne ve müminlere sadakat gösterme ile kâfirlere karşı husumet beyanının ne anlama geldiğini oldukça iyi kavramış olmalıdır. İbni Teymiyye bu konuda: “Bir mümin, sana eziyet edip zulmetse dahi ona sevgi beslemek zorundasın buna karşın sana karşı merhametli olsa dahi bir kâfire sevgi beslememelisin.” der.
Kâfirlere olan kinimiz, askeri akidemizin başlıca öğesini teşkil eder. Yüce Allah’ın, kâfirlere karşı kalbimizde sevgi beslediğimiz sürece bize zafer ihsan etmeyeceğini artık idrak etmemiz gerekiyor. Allah’a tam anlamıyla sadakat gösterip O’nun düşmanlarına karşı tam bir husumet içerisinde olmak Allah’ın, peygamberleri ve onların inkârcı kavimleri arasında verdiği hüküm için gerekli öncü ilahi koşuldu. Keza peygamberler ve toplulukları, Allah’a gerçek manada sadakat gösterip inkârcılarla birlikteliklerine tam anlamıyla son vermedikleri sürece hiçbir zaman zafere erişememişlerdir.
28. Müslüman Esirler İçin Sorumluluklarımızı Yerine Getirme
Rasululllah bu konuda: “Esiri kurtarın.” şeklinde buyurmuştur. (Buhari)
Âlimlerimiz, tüm servetlerini sarf etmek zorunda kalsalar dahi Müslümanların, savaş esirlerini kurtarmalarının onlar için bir görev olduğunu belirtirler. Bir çok mücahid, yeryüzünün tüm kıtalarına dağılmış hapishane hücrelerinde unutulmuş ve can çekişir halde. Müslüman esirlerin durumu açısından ümmetin bilincini artırmalı, onlara dualarımızda yer vermeli ve kurtuluşları için mücadele etmeliyiz.
29. Online Cihad
Cihad çağrısını yayma ile mücahidlerin haberlerini takip etme açısından internet son derece elverişli bir ortam. Aşağıdaki bir veya birden fazla yöntemi uygulayarak kardeşlerimizin ve bacılarımızın online cihad’a katkı yapmaları mümkün olabilir:
• Cihadla ilgili haberlerin gönderilebileceği sansürsüz ve ücretsiz tartışma forumları oluşturun.
• Kardeşlerimizi ve bacılarımızı ilgilendiren haberleri paylaşmaya yönelik mail listeleri oluşturun.
• Cihada dair yazılmış eserleri ve haberleri postalayın veya mail olarak gönderin.
• Cihad alanındaki boşluğu doldurmak adına mücahidlerin ve Müslüman esirlerin haberleri ile cihad eserlerinin yayınlanacağı web siteleri kurun.
30. Çocuklarımızın Cihad ve Mücahid Sevgisini Artırma
Çocuklarımızın cihada ve mücahidlere olan sevgilerinin artırılması gerekmektedir. Zengin cihad tarihimizden aktaracağımız hikâyelerle bunu sağlayabiliriz. Onları Ali bin Talip, Halid bin Velid, Ebu Ubeyde, Saad bin Ebu Vakkas, Fatih Sultan Mehmed, Muhammed bin El Kasım ve Selahaddin Eyyubi’lerle yetiştirmeliyiz. Onların kendilerine seçecekleri örnek insanlar ise günümüzün cihad kahramanları olmalı. Öte yandan çocuklarımızın, geçmişin Firavunu, Karunu ve Ebu Cehili ile birlikte günümüzün Firavunlarını, Karunlarını ve Ebu Cehillerini hor ve hakir görmelerini sağlamalıyız. Bununla birlikte çocuklarımıza, “beladan uzak dur ve iyi çocuk ol” mantığı yerine “başının belaya girmesine neden olsa da doğru olanı yap” mantığını aşılamalıyız. Onların pasif olmaktan ziyade aktif olmaya ihtiyaçları var. Zübeyr bin Avvam, (cennetle müjdelenen on sahabeden biri) oğlu Abdullah’ı henüz çocuk yaşta olmasına rağmen alışkanlık kazanması için savaş meydanına götürürdü. Abdullah, henüz çocuk olması nedeniyle savaşamasa da babası tarafından kendisine savaş meydanında bulduğu yaralı kâfirlerin işini bitirmesi için küçük bir bıçak verilmişti. Sonraları Abdullah yetişti ve bu ümmetin muhteşem savaşçılarından biri haline geldi.
Fiziksel cihad, öncelikle erkeklerin etkili olduğu bir alan olmasına rağmen bacılarımızın hala bir mücahid hanımı gibi yaşamayı öğrenmelerine ihtiyaç duyuyoruz. Bacılarımız, cihada gitmesi halinde kocalarına destek olmalı, şehid düşmeleri halinde rıza göstermeli ve esir düşmeleri halinde ise sabır göstermeliler. Mücahid bacılarımız Ensar’ın kadınları gibi olabilmeli. Onlar; babalarını, kardeşlerini, kocalarını ve oğullarını İslam uğrunda kaybetmelerine rağmen Mühacirleri hoş bir biçimde karşıladıkları, evlerini onlara açtıkları ve mallarını onlar için harcadıkları esnada bu amellerle neler kazandıklarını çok iyi biliyorlardı.
31. Lüks Yaşantıdan Kaçınma
Şeyh Abdullah Azzam, devamlı suretle lüksün cihadın düşmanı olduğunu dile getirirdi. Cihad zordur ve sizden fedakârlık talebinde bulunur. Bu nedenle lüks yaşantıdan kaçınmak suretiyle kişiyle cihad arasında var olabilecek engelleri bertaraf edebilirsiniz. Sert zeminde uyuyabilirsiniz, annelerinizin veya eşlerinizin sizin için hazırladığı yemeklerin haricinde yiyecekler yiyebilirsiniz, namaz ve gusül abdestleri için soğuk su kullanabilirsiniz ve her gün duş alma imkânının bulunmamasına da aldırış etmemelisiniz. Mücahidliğe talip olan bir kardeşimiz, şehvetini kontrol altına tutabilmeli ve nefsine boyun eğmemelidir. Bunun haricinde uyku alışkanlıklarını, gece namazları ile beslenme alışkanlıklarını ise pazartesi -perşembe oruçları ile değiştirerek nefislerinizi terbiye etmelisiniz. Gerçek mücahid, dünyanın tüm nimetlerinden Allah rızası için vazgeçebilen kişidir.
32. Mücahidlere Avantaj Sağlayacak Beceriler Edinin
Cihad alanı geniştir ve bu durum birçok beceri talebini beraberinde getirir. Kardeşlerimiz ve bacılarımız bu becerileri edinmeli ve İslam’ın hizmetine sunmalıdır. İslam’ın hizmetine verme noktası üzerinde durmak istiyorum çünkü birçok Müslüman, çalışmalarının ve derece elde etme çabalarının yalnızca Allah rızası için olduğunu iddia ediyor fakat nihayetinde hizmet ettikleri cepleri ve bencil arzuları oluyor.
33. Cihad İçin Çalışan Cemaatlere Katılma
Günümüzde cemaat çalışmaları Müslümanlar için bir zorunluluktur çünkü yükümlükler konusunda Allah’ın hükümlerine müracaat ettiğimiz zaman cemaatin bir zorunluluk olduğunu görürüz. Bugün bir çok cemaat İslam için çaba gösteriyor öyleyse biz hangisine dâhil olmalıyız?
Günümüzde azami derecede ihtiyaç duyulmasına rağmen en fazla ihmal edilen bir ibadet olan cihad, Allah’a imandan sonra en büyük ameldir. Öyleyse sizin için gerekli olan şey, cihad için çalışan cemaatlere katılmayı ana gaye edinmenizdir. Tüm İslam cemaatleri, cihad için çalışmaz bir başka ifadeyle cihad için çalışan cemaatlerin sayısı yetersizdir.
Buna karşın Allah Rasulunun hicretinden sonra cihad emredildiğinden beri sahabe topluluğu, cihadı kendilerine temel odak noktası edinerek her zaman bunun içinde yer aldılar. Rasulullah ile birlikte Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali ve Muaviye zamanlarında da bu durum geçerliydi. Şer’i dokümanlardan, Rasulullah’ın 19 gazveye bizzat iştirak ettiği ve bizzat 55 seriyye gönderdiği tarzında bilgiler elde etmekteyiz. Ve O, tüm bunları 10 yıl gibi kısa bir zaman zarfında gerçekleştirmişti. Aynı şeyler peygamberden sonra gelen Raşid Halifeler için de söylenebilir.
34. Manevi Hazırlık
Müslümanların bozguna uğraması düşmanın kuvvetinden ziyade Müslümanların zafiyeti ile ilintilidir. Yüce Allah bu konuda: “Başınıza her ne musibet gelirse, kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder.“ buyurmuştur (Şura 30)
Ağır dini sorumluluğu yüklenebilme adına manevi hazırlık gerekir. Çünkü Allah Rasulü ağır sorumluluk taşıyordu ve yüce Allah peygamberin, kendisini bu duruma manevi olarak hazırlaması için O’na şöyle vahyediyordu: “Ey örtünüp bürünen (Peygamber)! Kalk, birazı hariç olmak üzere geceyi; yarısını ibadetle geçir. Yahut bundan biraz eksilt. Yahut buna biraz ekle. Kur’an’ı ağır ağır, tane tane oku. Şüphesiz biz sana (sorumluluğu) ağır bir söz vahyedeceğiz. “ (Müzzemmil 1-5)
Şüphesiz yüce Allah’ın en ağır buyruklarından biri olan cihad için bir çok hazırlık yapmak gerekir.
35. Gerçek Âlimler Konusunda Diğerlerine Rehberlik Etme
Sahte âlimlerin caiz olduğuna dair görüş bildirdiği hususlarda uyanık olmalıyız. İslam düşmanlarının medyayı tamamen kontrol altında tutuyor olmalarının yanında Müslümanların başındaki hükümetler de İslam’ın ılımlı formunu temsil ettiği kanısında oldukları güvenilir figürleri terfi ettirerek şöhretli kişilere dönüştürüverirler. Sahte bir âlim öncelikle Müslüman memleketlerinden birine büyük müftü olarak görevlendirilir ve geri döndüğünde bir anda dünya standartlarında bir âlim oluverir. Bunları şöhretli hale getirebilmek için gerekli olan televizyon ve radyo programları hazırlanması da ihmal edilmez. Diğer yandan gerçek âlimler ise tehdit edilir, hapsedilir ve öldürülür. Medyanın bu kişileri görmezden gelmesi nedeniyle birçok insan gerçek âlimlerin farkında değildir. Bu durum onları hükümet âlimlerinden daha az bilgili yapar mı? İşin aslı şu ki; gerçekten bilgili (muttali) olan âlimler, yalın bir biçimde ne düşündüklerini açıkça dile getirebilenlerdir çünkü onlar hakkı tanırlar ve ilan ederler.
Bu nedenlerden dolayı gerçek âlimler konusunda diğerlerine rehberlik etmek tüm kardeşlerimizin ve bacılarımızın için birer sorumluluktur.
36. Hicret İçin Hazırlık
Müslümanlar, gayri Müslimlerle bir arada yaşamakla kendilerini kâfirlerin merhametine bırakmaktalar. Medine’de İslam devleti kurulduğunda Allah Rasulü, kâfirlerin arasında yaşamanın gayri meşru olduğunu ilan etmişti. Müslümanlar, uygun fırsat doğduğunda kendilerini ayrılığa hazırlamalılar. Hicret hazırlığı, yalnızca Gayri Müslim memleketlerde yaşayan Müslümanlarla sınırlı değildir bilakis tüm Müslümanları kapsar çünkü çoğunlukla cihad, hicret talep eder. Allah Rasulünün: “Savaşılacak düşman var olduğu sürece hicret durmaz.” (İmam Ahmed) buyurmasının nedeni işte budur.
37. Mücahidlere Nasihat Etme
Mücahidler hatalar yapabilirler, kusurlu olabilirler ve nasihat verilmesine ihtiyaç duyabilirler. Nasihatlerinizi doğrudan kendilerine iletme, mektupla gönderme veya internet yoluyla postalama yöntemlerinden herhangi birini tercih edebilirsiniz. Nasihatleriniz, yalnızca onların kusurlu noktalarını içermemeli aynı zamanda yeni fikir önerilerini ve tehlikelere karşı onları uyarılarınızı da kapsamalı. Bu noktada önemli olan husus, tüm bunları, kardeşlerinizin eleştirisini yapmak adına değil Allah rızası için yaptığınıza emin olmaktır.
38. Fitne Hadislerini İnceleme
Fitne hadisleri, Allah Rasulünün kendisinden sonra ümmetin başına gelecek olayları bildirdiği hadislerdir. Aşağıda zikredilen nedenlerden dolayı fitne hadisleri üzerinde incelemelerde bulunmak önemlidir. Şöyle ki:
• Her şeyden önce bu kategorideki hadislerin bol miktarda olması bu hadislerin önemine işaret etmektedir.
• Allah Rasulünün konuşmaları kısa ve özdür. Hâlbuki bize aktarılana göre Allah Rasülü, güneşin doğuşundan batışına kadar namaz vakitleri haricinde mola vermeden devamlı suretle ashabına bir konudan bahsediyordu. Peki, konu ne idi? Konu, peygamberin vefatından kıyamete kadar geçecek süre zarfında ümmetin başına gelecek olaylar idi. Eğer bu konu bu kadar önemli değilse neden Allah Rasulu bütün gün bu konudan bahsediyordu?
• Sahabe bu konuyla oldukça ilgiliydi ve Allah Rasulüne, ahir zamanda olacaklardan kendilerini nasıl koruyacakları soruyorlardı.
Fitne hadislerini öğrenme ve öğretmede mücahidler için büyük faydalar vardır. Şöyle ki
• En önemli yararı, kişinin ahir zamanda yapılacak hatalardan kendisini nasıl koruyabileceğini öğrenebilmesidir.
• Bir Müslüman, ümmetin nereye doğru gittiği ve zafere nasıl ulaşabileceği konusunda genel bir anlayış edinebilir.
• Cihad, bu ümmetin tarihinde önemli bir rol oynamıştır. Fitne hadisleri öğrenilerek kişisel bakış açısının içine (merkezine) cihad yerleştirebilir. Bu ümmetin en büyük iki lideri olan Mehdi (a.s) ve Meryem oğlu İsa (a.s) ahir zamanda cihad edenlerden olacaklardır.
• Bu hadisler, ümmetin ahir zamanda zafere doğru yürüyüşünün seçimler veya barışsever yöntemlerle değil ancak Allah yolunda mücadele sayesinde olacağını açık bir biçimde gözler önüne serer.
• Fitne hadislerini inceleyerek cihadın, Müslümanların vizyonunu netleştirme konusunda oynadığı rolü idrak edebilir ve onları, mücahidlerin saflarına katılma konusunda teşvik edebilirsiniz.
39. Firavunu ve Sihirbazlarını Teşhir Etme
Müslüman dünyasının mevcut hükümetleri, Musa’ya karşı firavun rolünü oynarken dalkavuk âlimler ise büyük halk yığınlarını aldatmak adına firavunun sihirbazları rolünü ifa ediyorlar. Ümmetin düşmanları olan haçlılar ve Siyonistlerle yan yana olan hükümetler ve onların dalkavuk âlimleri adeta bir üçgenin üçüncü kenarını teşkil ediyorlar.
40. Neşidler
Müslümanların, cihad eğitimi için canlandırılmaya ihtiyaçları var. Rasulullah’ın zamanında Müslümanları canlandırmak ve kâfirlerin cesaretlerini kırmak adına şiir sanatına başvurulurdu. Günümüzde ise bu görevi neşidler yerine getirebilir. İyi bir neşid, kitaplar ve konferanslar vasıtasıyla ulaşamadığınız hedef kitleye oldukça geniş alanlara yayılmak suretiyle ulaşabilir. Neşidler, daima cihadın altyapısını oluşturan her yaştan gençlere ilham verir. Cihad kültürünün oluşturulması açısından neşidler önemli bir unsurdur. Arapça neşidler oldukça bol miktarda olmasına karşın İngilizce neşidler çok nadir bulunabiliyor. Bu nedenle yetenekli şairlerin ve şarkıcıların bu sorumluluğu üzerlerine almaları önem taşımaktadır.
Şehitlik, cihadın tek çıkar yol oluşu, mücahidlerin desteklenmesi, günümüz cihad liderlerinin desteklenmesi (gençleri liderlere bağlama) , ümmetin durumu, gençlerin sorumlulukları, İslam’ın zaferi ve din müdafaası gibi konular neşidlerin kapsayabileceği konulara örnek oluşturabilir. Neşidler, barıştan ziyade hâkimiyet üzerinde ve zafiyetten ziyade güç üzerinde odaklanmalıdır. Bunun yanında, güçlü ve canlandırıcı olmalılar kadınsı ve özür beyan eder tarzda değil. İngilizce bir neşid duymuştum; neşidi seslendiren erkek olmasına rağmen ses ve içerik oldukça kadınsı idi bu durum mide bulantısına yol açabilir.
41. Düşmanların Ekonomilerini Boykot
Sümame bin Üsal Müslüman olduğunda Mekke’ye buğday taşıyan kervanları, kendi bölgesinden (Yemame) geçtiği esnada önlemek suretiyle Kureyş’i boykot etmişti. Günümüzde ise Müslümanlar, düşmanların mallarını almamak suretiyle onların ekonomilerini boykot edebilirler.
42. Arapça Öğrenme
Cihadın uluslararası dili, Arapçadır. Bir çok cihad yazını yalnızca Arapçada mevcuttur ancak yayımcılar, bu eserleri tercüme etmek suretiyle risk almayı arzu etmezler. Ne kadar kötü ki cihad yazınlarının tercümesi için para ve zaman harcayanlar genellikle batılı istihbarat servisleridir. Fakat bunları sizinle paylaşma konusunda gönüllü değillerdir. Diğer yandan Arapça, tüm cihad bölgelerinde yabancı mücahidler arasında hakim olan dildir bu nedenle Arapça bilmemek, kendi kendinizle konuşma sonucuna yol açabilir. Mücahidler arasında iletişimin sağlanabilmesi açısından önemi nedeniyle ortak dil olmaya en uygun aday Arapçadır.
43. Cihad Eserlerini Diğer Dillere Tercüme Etme
Daha evvel bahsettiğim gibi cihad eserlerinin birçoğu Arapçadır. Arapçaya ek olarak yabancı dil bilen kardeşler ve bacılar, en önemli eserleri kendi dillerine tercüme etmeliler. Tüm değişim akımlarından önce entelektüel değişim gelir. Selahaddin’in yükselişinin temelinde kendi zamanında cihad hakkında yazılanların artış göstermesinin olduğu rivayet edilir. Günümüzde de bunun benzer şekilde meydana geldiğini görüyoruz. Cihadın yeniden canlanması, her dilde Müslümanlar arasında yer bulabilmesine bağlıdır.
44. Diğerlerine, Taifetul Mansura’nın Niteliklerini Öğretme
Allah Rasulü: “Ümmetimden bir grup, Allah’ın emri üzere savaşmaya devam eder. Bunlar, düşmanlarına galiptirler. Muhalifleri onlara zarar veremezler; bu hal kıyamete kadar devam eder.” buyurmuştur. (El Hakim)
Her birimiz, bu muzaffer fırkaya katılmak için gayret göstermeliyiz. Aşağıda sayılan niteliklerden bu fırkayı tanıyabilirsin:
• Cemaat olmaları: Müşterek halde ve işbirliği içerisinde hayır için çalışırlar.
• Savaşmaları: Bu fırkanın temel özelliği savaştır. Yalnızca bu nitelik, günümüzde İslam için çalışan birçok cemaati elemek için yeterlidir.
• Muhaliflerinin onlara zarar verememesi: Zarar veremezler çünkü yüce Allah onlarla birliktedir. Başka bir rivayette ise hadisin bu bölümü şu şekildedir: “ ..Kendilerine ihanet edenler onlara zarar veremezler..” Bu da; birçok Müslüman tarafından ihanete uğrayacak olmalarına rağmen bu durumun onlara zarar veremeyeceği anlamına gelmektedir.
• Muzaffer olacaklar: Burada bahsedilen zafer ille de bu dünyada düşmanlara karşı elde edilen zafer olmak zorunda değildir. Burada kastedilen; dinlerini korumaları ve şehit olarak Allah’la buluşana kadar savaşmaları açısından başarı göstermiş olmaları olabilir. Ve yine asla vazgeçmeyecekleri, asla ödün vermeyecekleri ve İslam sancağını taşıma hususunda asla tereddüt etmeyecekleri anlamlarına da gelebilir.
Diğerlerinin gerçeğe ulaşmalarına yardımcı olması adına onlara Taifetu’l Mansura’yı öğretin. İslam hakkında temel bilgilere ve sağduyuya sahip her Müslüman, cemaatleri hevesle taklit etmeyi bırakıp tarafsızca düşündüğü zaman tüm bu sayılan nitelikleri günümüzde hangi cemaatin temsil ettiğini kolayca idrak edebilir. Tüm bu nitelikler, onlara tıpa tıp uymaktadır.
Kardeşlerim ve bacılarım... Bunlar günümüzde cihadı nasıl destekleyeceğinize dair bazı öneriler. İşin aslı bu öneriler pratiğe dökülmediği sürece fazla bir anlam taşımıyor. Bu nedenle lütfen elinizden geldiği kadar uygulamaya çalışın ve diğerlerine de benzerini yapma hususunda nasihat verin.
Son olarak Allah’tan dileğimiz; bize rehberlik ederek doğru yola ulaştırması, sözünü dinleyip takip edenlerin en hayırlılarının arasına katmasıdır. Ey rabbimiz bizi mücahidlerin arasına kat ve düşmanlarımıza karşı bize zafer nasip et. Amin...
Şeyh Enver El Evlaki
Risaleyi Bilgisayarınıza İndirmek İçin Tıklayın
Salih Dualarınızda bizleri de unutmayın.
Tak-Va.CoM
Enformasyon Grubu
Rahman ve Rahim olan Allah'ın Adıyla
Cihad İslam’daki en büyük ameldir ve ümmet, bu amelin uygulanması ile kurtuluşa erer. Tıpkı günümüzde olduğu gibi Müslümanların toprakları kâfirler tarafından işgal edildiği, zorbaların zindanları Müslüman esirlerle doldurulduğu, Allah’ın hükümlerinin yeryüzünden kaldırıldığı, İslam’ın kökünün kazınması adına saldırıda bulunulduğu zaman cihad, tüm Müslümanların üzerine farz haline gelir. İşte bu durumda çocuk ebeveyninden, kadın kocasından ve borçlu alacaklısından izin almadan bu ameli yerine getirmelidir.
Sevgili kardeşlerim ve bacılarım bu mesele o kadar önemli ve acil bir meseledir ki düşmanımız herhangi bir millet veya ırk değildir. Düşmanımız, küresel uzantıları olan bir küfür sistemidir. İşte bu küfür sistemi daha önce olmadığı kadar bize karşı komplolar kuruyor. Peygamber efendimizin hadisinde bildirdiği üzere Rumlar ve Müslümanlar arasında yaşanacak büyük savaşa doğru yaklaşmaktayız.
Tekrar bu noktanın üzerinde önemle durulması gerekir. Şöyle ki: Bugün cihad, her ehliyetli müslümanın üzerine farzdır. Bu suretle Allah’ın rızasını kazanmak isteyen bir kişinin cihad ameli için yolar araması ve cihadı desteklemesi üzerine bir borçtur. Kardeşlerimizin ve bacılarımızın Allah yolunda cihadı nasıl destekleyebileceklerini göstermek adına aşağıda 44 yöntem listelenmiştir:
1.Halis Bir Niyete Sahip Olma
Mücahidlerin saflarına katılabilmek için halis bir niyete sahip olmalısınız. Allah Rasulü : "Kim gazve yapmadan ve gaza yapmayı temenni etmeden ölürse nifaktan bir şube üzerine ölmüş olur." buyurmuştur.. (Müslim)
Cihad için hazırlık yapmak veya yapmamak niyetlerin birer göstergesidir. Yüce Allah:
‘’Onlar eğer savaşa çıkmak isteselerdi, elbette bunun için bir hazırlık yaparlardı. Fakat Allah, onların harekete geçmelerini istemedi de onları geri bıraktı ve onlara, “Oturun, oturan acizlerle beraber” denildi.‘’ buyurmuştur. (Tevbe 46)
Savunma cihadının koşulları âlimler tarafından 5 koşul olarak bildirilmiştir ki bu âlimlerden biri olan Ebu Kudame, bu koşulları şöyle listeler: İslam, ergenlik çağına ulaşma, akıl sağlığı, mali yeterlilik, fiziki (bedensel) yeterlilik. Eğer bir kişi mali yetersizlik içinde olup kendisini mali anlamda destekleyecek kimseyi bulamazsa ve bu illetten veya yetersizlikten dolayı eziyet duyarsa bu durum kendisi için cihaddan geri kalmak adına mazeret oluşturur. O vakit; bu durum, cihaddan geri kalma nedeniyle üzüntü içerisinde olan kişilerin halis niyetlerinin birer alametidir. Allahu Teâlâ, Tebük gazvesine katılım için gerekli giderleri karşılamaya güç yetiremeyenler için: ‘’Kendilerini bindirip (cepheye) sevk edesin diye sana geldikleri zaman, senin, “Sizi bindirebileceğim bir şey bulamıyorum” dediğin; bu uğurda harcayacakları bir şey bulamadıklarından dolayı üzüntüden gözleri yaş döke döke geri dönen kimselere de bir sorumluluk yoktur. ‘’ buyurmuştur.
2. Şahadet ile Ödüllendirilmek Adına Allah’a Dua Etme
Allah Rasulü (s.a.v): "Kim sıdk ile Allah'tan şehid olmayı taleb ederse, Allah onu şehidlerin derecesine ulaştırır, velev ki yatağında ölmüş bile olsa" buyurmuştur. (Müslim)
Şehadet için dua etmen Allahu Teâlâ’yı hoşnut eder çünkü bu durum canını Allah yoluna adadığının bir göstergesidir. Fakat bunun yalnızca mırıldandığın kelimeler olmaması hususunda alabildiğine dikkatli olmalısın. İçtenlikle şehadet için duada bulunan kimse; cihad çağrısı kendisine ulaştığı zaman bu çağrıyı cevapsız bırakmayan ve büyük bir şevk ile Allah yolunda şehadeti arayan kimsedir.
Allah düşmanlarının başarılı olmasının ve Müslümanların bozguna uğrayıp topraklarının işgal edilmesinin sebebi Müslümanların şehadet aşkını yitirmesidir.
Allah Rasulü (s.a.v): ‘’Sizin üzerinize milletler (müslüman olmayanlar) adeta bir yiyeceğe üşüşür (vahşi hayvanlar) gibi üşüşecekler.” Orada bulunanlardan birisi şöyle dedi:
- Bu durum bizim azlığımızdan mı olacak? Allah Rasülü (sav);
- Hayır! Bilakis siz çok olacaksınız. Fakat sizin çokluğunuz suyun üzerindeki çer çöp gibi olacaktır. Allah düşmanlarınızın kalbinden sizin korkunuzu sökecek de sizin kalbinize ‘’vehn’’ bırakacak. Orada bulunanlardan birisi:
- Vehn nedir ey Allah Rasulü? dedi
- Vehn dünyayı sevmek ve ölümden hoşlanmamaktır."diye buyurmuştur. (Ebu Davud)
Şehadet kültürümüzün yeniden canlandırılmaya ihtiyacı vardır çünkü Allah düşmanları; bizim ölüme olan rağbetimizden korktukları kadar başka hiçbir şeyden korkmamaktadırlar.
3. Mal ile Cihad
Bir ayetin dışında tüm ayetlerde mal ile yapılan cihad, beden ile yapılan cihaddan önce zikredilmiştir. Bu durum bizim mal ile yapılan cihadın önemine dikkatimizi çekmek içindir çünkü cihadın, mal ile desteklenmeye ihtiyacı vardır. Bir başka deyişle para yoksa cihad da yoktur ve cihad, büyük miktarda paraya ihtiyaç duyar. Kurtubi tefsirinde sadaka verilen malın 10 katına kadar lakin cihadı desteklemek için harcanan malın 700 katına kadar artırılacağını belirtir ve cihadın büyük miktarda mala ihtiyaç duyuşunun nedenini açıklar.
Yüce Allah : ‘’Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum gibidir. Allah, dilediğine kat kat verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.“ buyurmuştur. (Bakara 261)
Muhtemelen batıda yaşayan Müslümanların cihad için yapabilecekleri en büyük katkı malları ile cihada destek vermeleridir çünkü mücahidlerin paraya duydukları ihtiyaç adama duyduklarından daha fazladır. Şeyh Abdulla Azzam bu durumu, ‘’Adamlar cihada ihtiyaç duyuyor cihad ise paraya’’diye özetlemiştir.
4. Mücahidler İçin Para Toplama
Müstakil olarak şahsi paranızdan bağışta bulunarak diğerlerini aynısını yapmaya teşvik edebilirsiniz. Allah Rasulü ‘’Hayırlı bir amel için başkalarına rehberlik eden kimse amel edenlerin elde ettiği sevabı elde eder.’’ diye buyurmuştur. Mücahidler için para toplayarak Resulullah’ın gazveye çıkmadan önce sıklıkla uyguladığı bir sünnetini ihya edebilirsiniz.
5. Bir Mücahid Donatma
Allah Resulü : ‘’Kim Allah yolunda bir askerin teçhizatını temin ederse bizzat gaza yapmış olur.’’ buyurmuştur. Bu temin ediş, bir mücahidin ulaşım masrafları da dâhil olmak üzere tüm giderlerini içine alır. Bu durum zenginlerin, bir mücahid donatma vasıtası ile fakirlerin ise savaşarak cihadın ecrine birlikte ulaşmaları adına bir fırsat meydan getirir.
6. Bir Mücahidin Ailesinin Bakımını Üzerinize Alma
Bir mücahidin ailesinin bakımını üstlenme; ancak onların korunması, ihtiyaçlarının karşılanması, mali olarak desteklenmesi ve namuslarının korunması vasıtası ile gerçekleşir.
Allah Resulü: ‘’Her kim bir mücahidin ailesinin bakımını üstlenir ve onu donatırsa mücahidin kazandığı ecrin yarısını elde eder.’’ buyurmuştur. (Müslim)
Allah Rasulü : "Mücâhidlerin hanımları (evlerinde) oturan erkeklere anneleri gibi haramdır. (Evinde) oturanlardan bir erkek, mücahidlerden bir adama ailesi hususunda vekil olur (da sonra ona hıyanet ederse, vekil kalan kimse) kıyamet gününde mücahid için durdurulur ve (mücahide); "şu (adam) ailen hususunda sana (kötü bir) vekil olmuştu. Onun iyiliklerinden dilediğin kadarını al" denir. RasûluIIah bize dönüp; (Mücahid'in onun sevabını alma hususundaki tutumunun nasıl olacağı hakkında) "Tahmininiz nedir?" diye sordu. (Müslim)
Allah Rasulü : “Kim bizzat gazveye katılmaz veya bir gaziyi techiz etmez veya bir gazinin ailesini hayırlı bir şekilde himaye etmez ise, Allah kıyamet gününden önce ona hiç beklemediği bir musibet ulaştırır." buyurdu. (Ebu Davud)
Eğer bir kimse ailesinin güvenliği konusunda endişe duyarsa şeytan ona bu konuda galip gelebilir ve cihada gitme isteğinin önüne geçebilir. Buna rağmen şeytana uymayarak cihada gitse bile şeytan, bulunduğu yerde kendisine gelerek geride bıraktığı sevdikleri hususunda kalbine vesveseler verebilir. Bu nedenle mücahidlerin ailelerinin bakımı üstlenilerek onların maneviyatlarının güçlenmesine katkıda bulunulabilir ki bu durum İslam’ın neden ailelerin bakımına ve mal ile mücahidlerin desteklenmesine önem verdiğinin bir göstergesidir.
7. Bir Şehid Ailesini Mali Olarak Destekleme
Şehid İslam ve Müslümanlar için çarpışan kişidir. O, hayatını benim ve senin için feda ediyor. Bu nedenle şehid ailelerinin onurlandırılmaya ve desteklenmeye ihtiyaçları vardır. Cafer bin Ebu Talip, Mute savaşında şehid edildiği zaman Allah Resulu karısına şöyle buyurdu: “Cafer’in ailesi için yemek hazırla zira onlar dertleri ile meşgullerdir.” ve ardından Cafer’in evini ziyaret etti. (Ebu Davud -Tirmizi)
İmam Ahmed’in rivayet ettiğine göre Cafer bin Ebu Talib’in şehadet haberi Rasulullah’a ulaştığında Hz. Peygamber, Cafer’in evini ziyaret etti ve onun karısından çocuklarını kendisine getirmesini istedi. Çocuklar geldiğinde onları kucakladı, öptü ve her iki gözünden yaşlar döküldü. Ebu Cafer’in karısı Esma, Peygambere Ebu Cafer’e bir şey olup olmadığını sorunca Rasulullah (s.a.v) Cafer’in şehit olduğunu bildirdi. Bunun üzerine Esma ağlamaya ve feryat etmeye başladı. Daha sonra Allah Rasulü oradan ayrıldı ve karısına: ” Ebu Cafer’in ailesi için yemek hazırlamayı unutma zira onları hüzün kaplamıştır.” buyurdu.
Şehidin çocukları, ümmetin içinden kendilerine babaları gibi ilgi gösterecek birisine ihtiyaç duymaktadırlar. Bununla beraber şehidin karısının tekrar evlenmeyi arzu etmesi halinde buna uygun koşullar sağlanmalıdır. Bu durum, iki kültürel değişikliğin sağlanması gerekliliğini icap ettiriyor.
İlk olarak: Müslüman toplumların boşanmış veya dul kalmış kadınlar hakkında bakış açılarını değiştirmeleri gerekiyor. Maalesef günümüzde erkekler boşanmış veya dul kalmış kadınlardan imtina ediyorlar. Müslüman kadınların boşanma veya dul kalma durumunda damgalanma halini bertaraf etmemiz gerekiyor.
İkinci olarak: Müslüman toplumları günümüzde birden çok evliliğe (poligamy) karşı hoşgörü sahibi değiller ki bu durum özellikle savaş zamanlarında gereklilik arz etmektedir. Bu hoşgörüsüzlük milyonlarca Müslüman kadını, evliliğin nimetlerinden yoksun bırakmak anlamına gelmiyor mu? Zira Ebu Cafer şehit olduğunda Hz.Ebubekir onun karısı ile evlenmiş ve çocuklarının bakımını üstlenmişti.
8. Savaş Esirlerinin Ailelerini Maddi Olarak Destekleme
Mücahidlerin ailelerini mali olarak desteklediğiniz gibi savaş esirlerinin ailelerini de mali anlamda destekleyin. Bu durum, Allah yolunda olan kardeşlerimizin gelecekte şehit veya tutsak edilmeleri halinde ailelerinin bakımlarının üstlenileceğini bilmeleri açısından son derece itinayla üzerinde durulması gereken bir normdur.
9. Zekâtları Mücahidlere Verme
Zekâtın dağıtımı sekiz kategoriyle sınırlıdır. Bu konuda yüce Allah: “Sadakalar, ancak fakirler, miskinler, zekât toplama görevlileri, kalpleri İslama ısındırılmak istenenler, köleler, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmışlar içindir. Allah tarafından kesin olarak böyle farz edildi. Allah, herşeyi bilendir, hikmet sahibidir. “ buyurmuştur. (Tevbe 60)
Allah yolunda, ‘’fisebilillah’’ deyimiyle mücahidlere işaret edilmiştir. Bu konuda Maliki fıkıhçılarından Ebu Bekir bin El Arabinin beyan ettiği üzere İmam Malik şöyle der: Allah yolunda olmanın türü çoktur ancak bu ayette ‘’Allah yolunda’’ deyimiyle Allah yolunda savaşanlara işaret edildiğine dair herhangi bir görüş ayrılığı yoktur.
İmam Nevevi, El Minhacın zekat harcamalarına dair bölümünde: ‘’Allah yolundaki mücahide verilecek zekat, mücahidin ayrılışından geri dönüşüne kadar geçen süre zarfında hem kendisinin hem de ailesinin giderlerini kapsar. Velev ki uzun zaman geri dönmeyecek olsa da.’’ der.
Günümüzde birçok insan zekâtlarını mücahidlere vermemektedir. Eğer Müslümanlar, kendilerini şeytanın fısıldamalarından kurtarırlarsa günümüzde zekatı vermenin en iyi şeklinin zekatlarını mücahidlere göndermek olduğunun farkına varacaklardır. Çünkü Allah Rasulü : “Sadaka, (zekat) 5 durum haricinde varlıklı kimselere verilemez.” buyurmuş ve bu hallerden biri olarak Allah yolunda savaşanları da saymıştır. (Ebu Davud)
Mademki zekât, varlıklı olsalar dahi mücahidlere verilebiliyor buna karşın günümüzde bir mücahid, zekâtın verilebileceği kişilerin nitelikleri bakımından fakirlik, muhtaçlık, yolda kalmışlık ve Allah yolunda olma açısından sekiz kategoriden dördünü kendisinde barındırıyor ise durumu nedir?
Öyleyse zekâtlarınızı mücahidlere verin ve diğerlerini benzerini yapma hususunda teşvik edin.
10. Mücahidlerin Tıbbi İhtiyaçları Hususunda Katkıda Bulunma
Mücahidler, kendilerine sağlanabilecek tıbbi yardıma son derece ihtiyaç duymaktadır. Onlar, doktorlar ve ilaçlarla birlikte kapılarının kendilerine açıldığı hastaneler ve kliniklere ihtiyaç duyuyorlar. Yüzbinlerce Müslüman doktor bulunmasına rağmen bir çok yaralı mücahid öyküsü duyuyoruz ki bunlar basit yaralara sahip olmalarına rağmen tıbbi yardım yokluğu nedeniyle acı içerisinde ölene kadar can çekişiyorlar. Allah’ın rızasını talep ve Müslümanlara menfaat sağlamak adına tıp tahsil eden Müslümanlara “Neredesiniz?” diye soruyoruz.
Çeçenistan’da bulunan büyük Müslüman komutan Hattab, savaşta yaralanmıştı fakat kardeşleri onun bakımını yapacak Müslüman doktor bulamadılar .Bu nedenle onu, “kızıl haça” götürerek silah tehdidi altında tedavisini yaptırmak zorunda kaldılar!! Müslüman sağlık çalışanları, büyük bir sorumluluk taşıyorlar ve onların yapacakları katkı cihad için vazgeçilemeyecek boyuttadır. Doğrusu onların ecrinin, savaşanlara nazaran daha fazla olduğunu umuyorum.
11. Mücahidlere Moral Desteği Sağlama ve Onları Cesaretlendirme
İmamların kendileri için dua ettiklerini duymaları, âlimlerin kendilerini destekler mahiyette fetvalar vermeleri ve Müslümanların kendilerini övmeleri mücahidlerin moralini artırmanın yanında cihadı sürdürme adına onlara direnç kazandırıyor. Bununla beraber birçok Müslümanın mücahidlerin aleyhinde konuşmalarla onlara ihanet ettiğini görüyoruz. Yine aynı zamanda birçok âlimin, mücahidlere karşı savaşan mürted hükümetleri destekler mahiyette fetvalar yayınladığına şahit oluyoruz. Bunların, mücahidler üzerinden uyguladıkları ihanetleri hafife alınamayacak derecede zararlı etkiye sahiptir.
12. Mücahidleri Müdafaa Etme ve Koruma
Allah Rasulü (s.a.v): “Her kim Müslüman kardeşinin şerefini korursa Allah ta kıyamet gününde onun yüzünü ateşten korur.” buyurmuştur. (Tirmizi)
Bu nedenle bizi ve dinimizi müdafaa eden bir kişiyi savunmamız bizim dini görevlerimizdendir. Nitekim başlıca kural; İslam uğruna hayatlarını feda eden kardeşlerimizin söz ve amellerimizle yanında yer almak ve yine Allah Subahane ve Teâlâ’nın düşmanı olan kâfirlerle söz ve amel birliği içerisinde olmamaktır. Ve eğer birisi gerçekleri dile getiremiyorsa en azından sessizliğinizi muhafaza etmeli.
13. Batılı Medyanın Yalanları ile Mücadele Etme
Birçok müslümanın algıları batı medyası tarafından şekillendirilmiştir. Yüce Allah bu konuda: “Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın.“ diye buyurmaktadır. O halde şayet haberler fasıktan değil de kâfirden geliyorsa durum nedir?
Batı medyasının tehlikeli tarafı, gerçeklerin ve tarafsızlığın üzerini perdeleyerek hakikatlere set çekmek ve bu suretle aslında iblisin sözcülüğünü yapıyor olmaktan ibarettir. Batı medyasının, batılıların vahşetini sürekli biçimde gizleme rolünü büyük bir ustalıkla oynadığını buna karşın Müslümanların küçük ihlallerini abartarak servis ettiğini göremiyor musunuz? Hakikatte iblisin takipçileri olmalarına rağmen kendilerini Allah’ın evliyası ve onun yolunda savaşanlar olarak ve yine günümüzün firavunu ve onun askerleri olmalarına rağmen ne kadar başarılı bir şekilde kendilerini hayırlı askerler olarak lanse ettiklerini etiklerini göremiyor musunuz? Batı medyası, yalanlarını Müslüman halkın büyük bir kısmına yayma suretiyle onları aldatma konusunda gerçekten çok maharetlidir.
Hakikatte ise batı medyası, mücahidleri şeytan gibi lanse eder, onlar hakkında yalanlar ortaya atar, hatalarını abartarak sunar, aralarındaki ihtilafları körükleme gayreti içerisindedir, mücahid liderlerin şereflerini karalama girişimlerinde bulunur, gerçekleri dile getiren âlimleri görmezden gelir veya onları şeytan gibi gösterir buna karşın sahte alimleri sürekli destekleyerek onları göklere çıkarır.
Sevgili kardeşlerim ve bacılarım öyleyse sizin görevinizin bir kısmı, Müslümanların bu konu hakkında farkındalıklarını artırma adına mücadele etmektir. Müslümanları batı medyası hakkında dikkatli ve titiz davranma hususunda teşvik etmelisiniz. Müslüman bir kimse güvenilir bir Müslüman tarafından onaylanmadığı sürece batının kaynaklarına itimat etmemeli. “Güvenilir” Müslüman kaynaktan bahsediyorum çünkü yukarıdaki ayet bizi, asi (fasık) müslümandan gelen haberler konusunda uyarıyor. Bunları, medyanın söylediği hiçbir şeye hatta hava tahminlerine dahi itimat etmememiz gerektiği anlamında söylemiyorum. Hayır! Söylemek istediğim, İslam ve Müslümanlar hakkında söylediklerine itimat etmemeniz gerektiğidir. Oldukça objektif ve samimi bir haber kaynağı dahi kendisine Müslümanlarla ilgili bir haber ulaştığında bir yalancıya dönüşebilir. Bu durum, tarihin başlangıcından beri kâfirlerin Müslümanlara ne şekilde davrandığının bir göstergesidir.
14. Münafıkları Ortaya Çıkarma
Münafıklar, Peygamber zamanında olduğu gibi günümüzde de Müslüman toplumlar için büyük bir tehlike arz ediyorlar. Allah Resulu, (s.a.v) yalanlarını açığa vurmak suretiyle münafıklarla mücadele etmişti. Küfürle savaşımız öncelikle kılıçlar vasıtasıyla gerçekleşirken münafıklar ile savaşımız öncelikli olarak sözlerimizle gerçekleşir. Din perdesinin arkasına saklanarak zehirli fikirlerini yayan münafıklarla mücadelenin yolu, gerçekleri açıklamak ve onların yalanlarını açığa vurmaktır. Onlara karşı silahınız ise Kuran ve Sünnettir.
Bu münafıklardan bazıları son derece karizmatik olabilir. Oldukça etkileyici görünebilirler fakat onların hepsi sahtedir. Yüce Allah onlar hakkında: “Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider. Konuşurlarsa sözlerine kulak verirsin. Onlar sanki elbise giydirilmiş kereste gibidirler. Her kuvvetli sesi kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan sakın! Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan) çevriliyorlar!” buyurmuştur. (Münafikun 4)
Sahte alimlerin ve sapkın ideolojilerin ne mal olduklarının anlaşılması için ifşa edilmeleri gerekmektedir.
15. Diğerlerini Cihad İçin Teşvik Etme
Diğerlerini ibadete yönelik hayırlı bir amel işlemek adına teşvik etmekle iyiliği emretmiş ve kötülükten nehyetmiş olursunuz. Buna ek olarak diğerlerini, cihada iştirak etmeleri için teşvik etmekle özellikle sorumlu tutulduğumuz bir ibadetini yerine getirmiş olursunuz ki yüce Allah bu konuda: “Ey Peygamber! Mü’minleri savaşa teşvik et. Eğer içinizde sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) yüz kişi bulunursa, inkâr edenlerden bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir kavimdir.“ buyurmuştur (Enfal 85)
Yüce Allah yine: “Artık Allah yolunda savaş! Sen ancak kendinden sorumlusun! Mü’minleri de savaşa teşvik et. Umulur ki Allah inkâr edenlerin gücünü kırar. Allah’ın gücü daha üstündür, cezası daha şiddetlidir.“ buyurmaktadır. (Nisa 84)
16. Mücahidleri Koruma ve Sırlarını Muhafaza Etme
Bizim dillerimize sahip çıkmaya ihtiyacımız var. Bazen sarf ettiğimiz bir söz, istemeyerekte olsa bir kardeşimizin tehlikeyle karşı karşıya kalması ile sonuçlanabilir. Bir Müslüman, sır muhafazası noktasında huylarını geliştirmelidir. Asrı saadette bir sahabe, Allah Rasulu (s.a.v) tarafından kendisine verilen sırrı kendi karısına dahi açmıyordu. Bazen eş, ebeveyn, çocuklar ve kardeşler gibi yakınlarınızdan sır saklamak isteyebilirsiniz çünkü onlar son derece saldırıya açık durumda olabilirler. Bir Müslüman, ’’bir şeyin yalnızca bilmesi gereken kişi tarafından bilinmesi’’ kuralı üzerinde emek sarf ederek söylemesi gerektirdiğinden fazlasını söylememeyi öğrenmelidir. Cihad amellerinin birçoğu gizlidir ve doğal olarak el altından yürütülmektedir. Kardeşlerim ve bacılarım bundan dolayıdır ki sarf ettiğiniz sözler hususunda ziyadesiyle dikkatli olmalısınız. Birçok cihad ameli, hayırlı ve samimi olmasına rağmen ağzı gevşek olan kardeşlerimiz nedeniyle zarar görmektedir. Allah’ın düşmanları yeni katılımcı kisvesi altında dini çalışmalara nüfuz etmeye çalışacaklar ve size, tüm bunları Müslümanları koruma adına yaptıklarını söyleyeceklerdir. Onlarla bir arada bulunduğunuz süre zarfında belki sizin beğendiğiniz âlimlerin kitaplarını beraberlerinde taşıyor olabilirler. Bu durumda sizin, mücahidleri koruma açısından üzerinize düşen rolün bir kısmı; Müslüman cemaatleri, içlerindeki ajanlara karşı uyarmaktır. Yüce Allah bu konuda: “…Sizden kim onları dost edinirse, kuşkusuz o da onlardandır…” buyurmaktadır. (Maide 51)
17. Mücahidler İçin Dua Etme
Asla samimi bir duanın gücünü hafife almayın… Allah Rasulü (s.a.v) bu konuda: ”Bu ümmete içlerinden zayıf olanların duaları sayesinde zafer verilir.” buyurmaktadır. Allah’a en yakın olduğunuz anlarda yani secdelerinizde mücahidlere dua edin. Duanın önemli bir şekli de namazlarınızda okuduğunuz kunut dualarıdır. Mücahidlerin güçlü (dayanıklı) olması adına imamlarınızı namazlarda kunut okumaya teşvik edin. Bu Allah Rasulunun sünnetidir.
Geçmiş savaşların birinde İslam ordusunun komutanı askerlerine, Muhammed bin Vasi’nin ne yaptığını sordu. Askerler geri geldiklerinde onun, parmağını kaldırıyor vaziyette dua ediyor olduğunu haber verdiler. İslam ordusunun komutanının cevabı ise: ” Allah’a dua eden o parmak, bana bin adamdan daha sevimli gelir.” oldu.
18. Cihad Haberlerini Takip Etme ve Yayınlama
Cihad haberlerini ve mücahidleri takip etmek önemlidir. Çünkü:
• Bu sayede cihada olan alakanızı canlı tutmuş olursunuz.
• Bu sayede ümmetle olan bağlarınızı güçlendirmiş olursunuz.
• Mücahidlerin kahramanca amellerini görerek cihada katılım adına kendinizi teşvik etmiş olmanın yanında şehitlerin yiğitliklerine şahit olarak şehitliğe olan arzunuzu alevlendirmiş olursunuz.
• Mücahidlerin haberlerini takip eden kişiler Allah’ın, kullarını nasıl koruduğuna ve zafere doğru rehberlik ettiğine şahit olacaklardır. Allah Rasulunun hadislerinde andığı taifetul mansuranın liderliğinde ümmetin İslam çağına doğru nasıl başı çektiğini göreceklerdir.
• Tarih kitapları veya cihad fıkhı üzerine kitaplar okumak size bakış açısı (teori) kazandırır. Öte yandan mücahidlerin haberlerini takip etmek ise günümüzün dünyasında kardeşlerimizin teoriyi nasıl pratiğe geçirdiklerine dair somut ve gerçek örnekler edinmemizi sağlar.
Cihad haberleri, Hz. Âdem’den itibaren mevcut olup kıyamete kadar sürecek olan hayır (hak) ve şer (batıl) arasındaki çarpışmanın haberleridir. Bu çarpışmaya dair gelişmeleri takip etmek bizi, Kur’an’ın ışığına doğru sevk eder. Bu bilince sahip olarak Kur’an okuyan kimsenin Allah’ın kitabına olan bağlılığı, fildişi kulesinde yaşayan (toplumdan kendisini soyutlamış biçimde yaşayan) bir kişiye oranla daha kuvvetlidir. Allah’ın kitabı ile olan bu sıkı bağ ise mücahidlerin saflarına katılım suretiyle çarpışma içinde yer almakla birlikte doruk noktasına ulaşır.
Son olarak yalnızca sahih kaynaklardan güvenilir haberler yayabileceğini belirterek 13. Maddede neyi ifade etmek istediğimi tekrarlama ihtiyacı duyuyorum. Çünkü dedikodu haberler yaymak münafıklara has bir niteliktir.
Yüce Allah bu konuda: ”Kendilerine güvenlik (barış) veya korku (savaş) ile ilgili bir haber geldiğinde onu yayarlar. Hâlbuki onu peygambere ve içlerinden yetki sahibi kimselere götürselerdi, elbette bunlardan, onu değerlendirip sonuç (hüküm) çıkarabilecek nitelikte olanları onu anlayıp bilirlerdi. Allah’ın size lütfu ve merhameti olmasaydı, pek azınız hariç, muhakkak şeytana uyardınız.” buyurmaktadır. (Nisa 83)
19. Mücahidlerin ve Onların Âlimlerinin Makalelerini Yayınlama
Maalesef bazı Müslümanlardan, mücahidleri destekleyen âlimlerin yetersiz olduklarına, mücahidlerin net bir yöntemden yoksun olduklarına, ne yaptığını bilmez bir şekilde düşünmeden hareket ettiklerine ve gerici olduklarına dair iddialar duyuyoruz. Bu gibi iddiaların gerçekle yakından uzaktan ilgisi bulunmamaktadır. Bir yığın alim ve strateji uzmanı bugün cihadı desteklemektedir. Bu durum iddia sahiplerine göre problem arz eder çünkü bu kişilerin birçoğunun katledilmesi, hapsedilmesi veya yer altına çekilmeye zorlanması onların doğru yolda olduklarının birer göstergesidir. Buna rağmen hala cihad amelini destekler mahiyette yığınla materyale ve stratejiste sahibiz. Aslında cihad eğilimi bulunan âlimlerin makaleleri şer’i olarak kökleri son derece derinlere dayanır çünkü onlar ne düşündüklerini açıkça dile getirirler bir başka deyişle şer’i delilleri inkar etmeye ihtiyaç duymazlar, şer’i metinleri çarpıtmazlar, diğerlerinin sahip olması muhtemel değişik görüşleri araştırırlar. Mücahidlerin âlimleri, tüm bunları Allah’tan başka kimseden korkmadan ve hiçbir kınayıcının kınamasından çekinmeden aşikâr bir biçimde yaparlar. Onlar Kur’an ve sünneti ölçü olarak almanın yanında ibni Hacer,İbni Kesir, İmam Nevevi, Kurtubi, İbni Teymiye ve dört mezhep imamı gibi ümmetin birçok alimlerinden alıntı yaparlar. Onların saklayacak gizleyecek bir şeyleri yoktur. Bu durum onların çalışmalarının son derece şeffaf ve ikna edici olmasını beraberinde getirir. Buna mukabil gerçek şu ki yayımcıların veya medyanın çıkış noktası mücahidlere ve yandaşlarına saldırmaktır ve onlar, bu çalışmaların sponsorlarını riske etmezler. Bu nedenle biz mücahidlerin haberlerini yayma açısından sorumluluk taşıyoruz. Bu noktada bize katkıda bulunabilecek bazı yöntemler ise:
• Mücahid âlimlerin kitaplarını ve risalelerini arkadaşlarınıza ve ailelerinize dağıtın
• Online materyaller postalayın
• Bu tür çalışmaları yayımlamak için web siteleri kurun
• Web sitelerinin sayısı artana kadar diğerlerine bu konuda rehberlik edin
• E-mail listeleri oluşturun
• Mescitlere bolca doküman yerleştirin
• Toplantılarda bolca materyal dağıtın
• Makalelerin önemli yerlerini yuvarlak içine alın ve bunlar üzerinde çalışın
20. Yayımlanan Fetvalar Vasıtası ile Mücahidleri Destekleme
Gerçekleri içtenlikle dile getiren âlimlerimiz bulunmaktadır. Birçok âlim de benzerini yapma hususunda teşvik edilmeli, kardeşlerimiz bu âlimleri desteklemeli ve onların, ihtiyaç duyduklarında yardımlarına hazır olduğunuzu bilmelerini sağlamalısınız. Bu âlimlerin fetvalarının her bölgede bu yolda çalışanlara dağıtımını sağlamalısınız.
Mücahidlerin yöntemleri ile hemfikir birçok genç kardeşlerimizin ve bacılarımızın mevcut olmasına rağmen bu kişiler âlimlerin, mücahidlerin yöntemlerini uygun bulduklarına dair fetvalarını görmedikçe samimi bir şekilde bu işe sarılamıyorlar. Eninde sonunda bu yolda çalışan kişiler, âlimlerin kendilerine yol gösterdiğini görmek isteyeceklerdir.
21. Âlimlere ve İmamlara, Mücahidlerle İlgili Bilgiler ve Haberler Aktarma
Çünkü bir kişinin âlim olması onun her şeyden haberdar olduğu anlamına gelmez. İşin doğrusu belirli bir alanda uzmanlaşmış kişiler diğer alanlara pek ilgi göstermezler bu nedenle diğer alanlar açısından bilgisiz konumuna düşebilirler. Âlimlere ve imamlara sağlam materyallerin sağlanması gerekir. Birçok âlimle aramda geçen konuşmalarda (onlardan bazıları dünyada önde gelen âlimler idi) onların mücahidler hakkında bilgi yoksunluğu içerisinde olduklarını görmüş olmam beni hayrete düşürdü. Onların mücahidler açısından bilgi yoksunluğu içerisinde olmalarının nedeni bu bilgileri İslam düşmanlarının bildirilerinden, yayımlarından ve haberlerinden alıyor olmalarıdır. İslam düşmanları Müslüman âlimlerin ümmet üzerinde var olan etkisinin farkındalar. Bu nedenle âlimlere özel bir ilgi gösteriyorlar. İslam düşmanları, âlimlerimizin abeste iştigal eden sorunlar üzerinde birbirleriyle tartıştıklarını ve mücadele ettiklerini görüyor olmaktan ve ümmetin bu şekilde dikkatinin dağıtılması ile yüzlerini gerçek sorunlardan dönüyor olmalarından büyük bir haz duymaktalar.
Kardeşlerimiz ve bacılarımız benzer konumdaki âlimleri etkilemeye çalışmalılar çünkü bir âlimin görüşünü etkilemek suretiyle binlerce Müslüman’ın görüşünü etkileyebilirsiniz. Âlimlerin okuması için dikkatlice seçilmiş materyaller tedarik edin. Başlangıç olarak onlara kısa-öz materyaller verebilirsiniz. Âlimlerin oldukça meşgul olduklarını ve masalarının üzerinde okunmayı bekleyen birçok materyal olduğunu hatırınızdan çıkarmayın ve verdiğiniz materyalleri okusalar da okumasalar da onları takip etmeye devam edin. Okudukları konuları, onlarla muhalif gibi değil öğrenci gibi müzakere edin. Tartışmaya açık sorularla onlarla yüz yüze gelmekten uzak durun çünkü onların korkuları veya tedbirli olmaları size samimi olarak inanmadıkları ancak bir kere söylemiş olmaktan dolayı terk edemeyip savunmak durumunda kalacakları sulandırılmış cevaplar vermelerine neden olabilir.
Öte yandan Cuma hutbeleri ile ilgili konularda imamlara telkinlerde bulunun ve onlara Cuma hutbelerinde kullanmak üzere bilgiler temin edin.
22. Beden Sağlığı
Allah Rasulü bu konuda: “Güçlü mümin, Allah katında güçsüz müminden daha sevimli ve hayırlıdır. Aslında her ikisinde de hayır vardır.” buyurmuştur. (Müslim)
Beden sağlığı, cihad hazırlığının bir bölümünü oluşturur. Ancak cihad, vücut geliştiricilerine ihtiyaç duymaz. Cihadın, saatlerce yürüyebilme, uzun mesafeleri koşabilme (gerilla harbi açısından önemlidir) hızlı koşabilme (şehir savaşları açısından önemlidir) ve dağlara tırmanabilme kapasitesine sahip mücahidlere ihtiyacı vardır. Bir mücahid, bahsettiğimiz bu tür faaliyetleri yüklerini taşıdığı esnada yerine getirebilmelidir. Bosna ve Çeçenistan gibi cihad bölgelerinde formda olmayan kardeşlerimiz, tüm grubun hızını kesmeleri nedeniyle hem mücahidlerin sırtındaki bir yükü simgeliyordu hem de kolayca düşmanın eline geçiyorlardı. Egzersizlere dayanma gücü, güç ve esneklik kazanma adına yapılan egzersizlerden önce gelir.
Müslümanlar cihada gitmiyor olsalar bile beden sağlığı onlar için önemlidir. Örneğin; formda bir Müslüman formda olmayan diğerine nazaran zindanlara ve işkencelere karşı daha dayanıklıdır.
İlk nesil Müslümanlar, askeri bir yaşam tarzı sürdürmeleri nedeniyle devamlı suretle formdaydılar. Hz Ömer zamanında Mısıra vali olarak atanan Amr bin El As, Cuma hutbesinde şöyle sesleniyordu: “Atlarınız kilo kaybetmediği müddetçe hiçbirinizin kilo aldığını görmek istemiyorum. Eğer böyle birisini görürsem gerektiği miktarda maaşını keserim.”
Yani sevgili kardeşlerim halis bir niyetle yapılan egzersizler ibadete yönelik bir amel sayılır. Bacılarımız bundan muaf tutuldukları fikrine kapılmasınlar. Zira Müslüman bacılarımızın da formda olmaya ihtiyaçları vardır ve bu kardeşlerimizin egzersiz yapabilmeleri için helal alternatiflere ihtiyaç duymaktayız.
23. Silah Eğitimi
Cihad, bugün zorunluluk arz ettiği için cihad için hazırlanmakta zorunluluk arz eder ve ”Zorunlu bir ameli yerine getirmek için ihtiyaç duyulan her şey zorunlu hale gelir.” şeklindeki şer’i kaide bu zorunluluğu ifade eder.
Silah eğitimi, cihad hazırlığının zorunlu bölümlerinden birini meydana getirir. Yüce Allah bu konuda: “Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Onlarla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah’ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz…” buyurmuştur. (Enfal 60)
Allah Rasulü ise: ”Güç atmaktır, güç atmaktır.” buyurmuştur. (Müslim)
Silah eğitimi; memleketinde bu eğitim imkânına ulaşamaman halinde para ve zaman harcamak suretiyle başka memlekete giderek bu silah eğitimi almana değecek kadar kritik bir meseledir.
24. İlk Yardım Eğitimi
Mücahidler, birçok durumda hastaneye ulaşma imkânına sahip değiller. Bu gibi durumlarda ilk yardım eldeki tek seçenek haline geliyor. Buna mukabil ilk yardım görevlisi kardeşlerimiz ve bacılarımız zorlu cihad koşulları ile ilgili olmadığı müddetçe hiçbir tıbbi eğitim almaya ihtiyaç duymazlar. Bu gibi ihtiyaçlar (cihad tecrübesi ve ilk yardım eğitimi) tıbbi sahada görevli kardeşlerimiz ve cihad konusunda tecrübe sahibi kardeşlerimiz arasında koordineli bir çalışma ile saptanarak giderilebilir.
25. Cihad Fıkhını Öğrenme
Cihad fıkhını öğrenme; âlimlerin, günümüzde mücahidlerin karşılaştıkları meselelerden cihadın hükmü, darul harb’in hükümleri, sivillerle ilgili meseleler, munzam(ek-aşkın) zarar, gayrimüslimlerle yapılan güvenlik anlaşması meselesi, imamın yokluğunda cihad ve Müslüman dünyasında mevcut hükümetlerin hükmü gibi meseleler hakkında verdikleri fetvaları da kapsar. Bu konular cihadın faziletlerini öğrenmek kadar önemlidir. İçimizden her birinin günümüz cihadının rotasını değiştiren âlimlerin ve düşünürlerin makalelerini incelemeye ihtiyacı var.
26. Mücahidleri Koruma Ve Onları Destekleme
Yüce Allah bu konuda: “…Eğer din konusunda sizden yardım isterlerse, sizinle aralarında sözleşme bulunan bir kavme karşı olmadıkça, yardım etmek üzerinize borçtur. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir. “ buyurmaktadır. (Enfal 72)
Ve yine yüce Allah: “İman edip hicret eden ve Allah yolunda cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya; işte onlar gerçek mü’minlerdir. Onlar için bir bağışlanma ve bol bir rızık vardır.” buyurmaktadır. (Enfal 74)
Mücahidler kendilerini tehlikenin içerisinde buldukları zaman onlara koruma teklifinde bulunmamız gerekmektedir. Bunun oldukça maliyetli bir koruma olması kuvvetle muhtemeldir fakat bu Allah’ın rızasını elde etme adına yapılan bir fedakârlıktır.
Taliban, yabancı mücahidlere güvenli bir sığınak sunduğu için bir bedel ödedi. Hükümetlerini kaybettiler fakat bu bir yenilgiden ziyade bir zafer anlamına geliyordu. Çünkü Allah indinde onlar kazandılar. Dünyalık maliyetlerin ne önemi var eğer dinine sıkı sıkıya tutunmuşsan ve ne önemi var dünyalık kazançların, eğer dinin konusunda sallantıdaysan…
Aramızda bulunan mücahidler için evlerimizi açmalı ve ihtiyaçları konusunda onlara destek önerisinde bulunmalıyız. Zira Ensar, aynen bu şekilde yüksek konumlara ulaşıp ödüllendirilmemiş midir?
27. Vela-Bera Akidesini Geliştirme
Allah’a, Rasulune ve müminlere olan bağlılığımızın bildirimi öte yandan kâfirlere ve onların ilahlarına karşı olan husumetimizin beyan edilmesi suretiyle İslam dairesinde hak ettikleri nezaketin (!) kendilerine gösterilmesidir.
Bu konuda yüce Allah: “İbrahim’de ve onunla birlikte bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır. Hani onlar kavimlerine, “Biz sizden ve Allah’ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah’a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir…” buyurmuştur. (Mümtehine 4)
Öte yandan Yüce Allah, kendi yolunda çarpışan kişiyi şu şekilde tarif eder: “…Onlar mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar…” (Maide 54)
Bir mücahid; Allah’a, Rasulüne ve müminlere sadakat gösterme ile kâfirlere karşı husumet beyanının ne anlama geldiğini oldukça iyi kavramış olmalıdır. İbni Teymiyye bu konuda: “Bir mümin, sana eziyet edip zulmetse dahi ona sevgi beslemek zorundasın buna karşın sana karşı merhametli olsa dahi bir kâfire sevgi beslememelisin.” der.
Kâfirlere olan kinimiz, askeri akidemizin başlıca öğesini teşkil eder. Yüce Allah’ın, kâfirlere karşı kalbimizde sevgi beslediğimiz sürece bize zafer ihsan etmeyeceğini artık idrak etmemiz gerekiyor. Allah’a tam anlamıyla sadakat gösterip O’nun düşmanlarına karşı tam bir husumet içerisinde olmak Allah’ın, peygamberleri ve onların inkârcı kavimleri arasında verdiği hüküm için gerekli öncü ilahi koşuldu. Keza peygamberler ve toplulukları, Allah’a gerçek manada sadakat gösterip inkârcılarla birlikteliklerine tam anlamıyla son vermedikleri sürece hiçbir zaman zafere erişememişlerdir.
28. Müslüman Esirler İçin Sorumluluklarımızı Yerine Getirme
Rasululllah bu konuda: “Esiri kurtarın.” şeklinde buyurmuştur. (Buhari)
Âlimlerimiz, tüm servetlerini sarf etmek zorunda kalsalar dahi Müslümanların, savaş esirlerini kurtarmalarının onlar için bir görev olduğunu belirtirler. Bir çok mücahid, yeryüzünün tüm kıtalarına dağılmış hapishane hücrelerinde unutulmuş ve can çekişir halde. Müslüman esirlerin durumu açısından ümmetin bilincini artırmalı, onlara dualarımızda yer vermeli ve kurtuluşları için mücadele etmeliyiz.
29. Online Cihad
Cihad çağrısını yayma ile mücahidlerin haberlerini takip etme açısından internet son derece elverişli bir ortam. Aşağıdaki bir veya birden fazla yöntemi uygulayarak kardeşlerimizin ve bacılarımızın online cihad’a katkı yapmaları mümkün olabilir:
• Cihadla ilgili haberlerin gönderilebileceği sansürsüz ve ücretsiz tartışma forumları oluşturun.
• Kardeşlerimizi ve bacılarımızı ilgilendiren haberleri paylaşmaya yönelik mail listeleri oluşturun.
• Cihada dair yazılmış eserleri ve haberleri postalayın veya mail olarak gönderin.
• Cihad alanındaki boşluğu doldurmak adına mücahidlerin ve Müslüman esirlerin haberleri ile cihad eserlerinin yayınlanacağı web siteleri kurun.
30. Çocuklarımızın Cihad ve Mücahid Sevgisini Artırma
Çocuklarımızın cihada ve mücahidlere olan sevgilerinin artırılması gerekmektedir. Zengin cihad tarihimizden aktaracağımız hikâyelerle bunu sağlayabiliriz. Onları Ali bin Talip, Halid bin Velid, Ebu Ubeyde, Saad bin Ebu Vakkas, Fatih Sultan Mehmed, Muhammed bin El Kasım ve Selahaddin Eyyubi’lerle yetiştirmeliyiz. Onların kendilerine seçecekleri örnek insanlar ise günümüzün cihad kahramanları olmalı. Öte yandan çocuklarımızın, geçmişin Firavunu, Karunu ve Ebu Cehili ile birlikte günümüzün Firavunlarını, Karunlarını ve Ebu Cehillerini hor ve hakir görmelerini sağlamalıyız. Bununla birlikte çocuklarımıza, “beladan uzak dur ve iyi çocuk ol” mantığı yerine “başının belaya girmesine neden olsa da doğru olanı yap” mantığını aşılamalıyız. Onların pasif olmaktan ziyade aktif olmaya ihtiyaçları var. Zübeyr bin Avvam, (cennetle müjdelenen on sahabeden biri) oğlu Abdullah’ı henüz çocuk yaşta olmasına rağmen alışkanlık kazanması için savaş meydanına götürürdü. Abdullah, henüz çocuk olması nedeniyle savaşamasa da babası tarafından kendisine savaş meydanında bulduğu yaralı kâfirlerin işini bitirmesi için küçük bir bıçak verilmişti. Sonraları Abdullah yetişti ve bu ümmetin muhteşem savaşçılarından biri haline geldi.
Fiziksel cihad, öncelikle erkeklerin etkili olduğu bir alan olmasına rağmen bacılarımızın hala bir mücahid hanımı gibi yaşamayı öğrenmelerine ihtiyaç duyuyoruz. Bacılarımız, cihada gitmesi halinde kocalarına destek olmalı, şehid düşmeleri halinde rıza göstermeli ve esir düşmeleri halinde ise sabır göstermeliler. Mücahid bacılarımız Ensar’ın kadınları gibi olabilmeli. Onlar; babalarını, kardeşlerini, kocalarını ve oğullarını İslam uğrunda kaybetmelerine rağmen Mühacirleri hoş bir biçimde karşıladıkları, evlerini onlara açtıkları ve mallarını onlar için harcadıkları esnada bu amellerle neler kazandıklarını çok iyi biliyorlardı.
31. Lüks Yaşantıdan Kaçınma
Şeyh Abdullah Azzam, devamlı suretle lüksün cihadın düşmanı olduğunu dile getirirdi. Cihad zordur ve sizden fedakârlık talebinde bulunur. Bu nedenle lüks yaşantıdan kaçınmak suretiyle kişiyle cihad arasında var olabilecek engelleri bertaraf edebilirsiniz. Sert zeminde uyuyabilirsiniz, annelerinizin veya eşlerinizin sizin için hazırladığı yemeklerin haricinde yiyecekler yiyebilirsiniz, namaz ve gusül abdestleri için soğuk su kullanabilirsiniz ve her gün duş alma imkânının bulunmamasına da aldırış etmemelisiniz. Mücahidliğe talip olan bir kardeşimiz, şehvetini kontrol altına tutabilmeli ve nefsine boyun eğmemelidir. Bunun haricinde uyku alışkanlıklarını, gece namazları ile beslenme alışkanlıklarını ise pazartesi -perşembe oruçları ile değiştirerek nefislerinizi terbiye etmelisiniz. Gerçek mücahid, dünyanın tüm nimetlerinden Allah rızası için vazgeçebilen kişidir.
32. Mücahidlere Avantaj Sağlayacak Beceriler Edinin
Cihad alanı geniştir ve bu durum birçok beceri talebini beraberinde getirir. Kardeşlerimiz ve bacılarımız bu becerileri edinmeli ve İslam’ın hizmetine sunmalıdır. İslam’ın hizmetine verme noktası üzerinde durmak istiyorum çünkü birçok Müslüman, çalışmalarının ve derece elde etme çabalarının yalnızca Allah rızası için olduğunu iddia ediyor fakat nihayetinde hizmet ettikleri cepleri ve bencil arzuları oluyor.
33. Cihad İçin Çalışan Cemaatlere Katılma
Günümüzde cemaat çalışmaları Müslümanlar için bir zorunluluktur çünkü yükümlükler konusunda Allah’ın hükümlerine müracaat ettiğimiz zaman cemaatin bir zorunluluk olduğunu görürüz. Bugün bir çok cemaat İslam için çaba gösteriyor öyleyse biz hangisine dâhil olmalıyız?
Günümüzde azami derecede ihtiyaç duyulmasına rağmen en fazla ihmal edilen bir ibadet olan cihad, Allah’a imandan sonra en büyük ameldir. Öyleyse sizin için gerekli olan şey, cihad için çalışan cemaatlere katılmayı ana gaye edinmenizdir. Tüm İslam cemaatleri, cihad için çalışmaz bir başka ifadeyle cihad için çalışan cemaatlerin sayısı yetersizdir.
Buna karşın Allah Rasulunun hicretinden sonra cihad emredildiğinden beri sahabe topluluğu, cihadı kendilerine temel odak noktası edinerek her zaman bunun içinde yer aldılar. Rasulullah ile birlikte Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali ve Muaviye zamanlarında da bu durum geçerliydi. Şer’i dokümanlardan, Rasulullah’ın 19 gazveye bizzat iştirak ettiği ve bizzat 55 seriyye gönderdiği tarzında bilgiler elde etmekteyiz. Ve O, tüm bunları 10 yıl gibi kısa bir zaman zarfında gerçekleştirmişti. Aynı şeyler peygamberden sonra gelen Raşid Halifeler için de söylenebilir.
34. Manevi Hazırlık
Müslümanların bozguna uğraması düşmanın kuvvetinden ziyade Müslümanların zafiyeti ile ilintilidir. Yüce Allah bu konuda: “Başınıza her ne musibet gelirse, kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder.“ buyurmuştur (Şura 30)
Ağır dini sorumluluğu yüklenebilme adına manevi hazırlık gerekir. Çünkü Allah Rasulü ağır sorumluluk taşıyordu ve yüce Allah peygamberin, kendisini bu duruma manevi olarak hazırlaması için O’na şöyle vahyediyordu: “Ey örtünüp bürünen (Peygamber)! Kalk, birazı hariç olmak üzere geceyi; yarısını ibadetle geçir. Yahut bundan biraz eksilt. Yahut buna biraz ekle. Kur’an’ı ağır ağır, tane tane oku. Şüphesiz biz sana (sorumluluğu) ağır bir söz vahyedeceğiz. “ (Müzzemmil 1-5)
Şüphesiz yüce Allah’ın en ağır buyruklarından biri olan cihad için bir çok hazırlık yapmak gerekir.
35. Gerçek Âlimler Konusunda Diğerlerine Rehberlik Etme
Sahte âlimlerin caiz olduğuna dair görüş bildirdiği hususlarda uyanık olmalıyız. İslam düşmanlarının medyayı tamamen kontrol altında tutuyor olmalarının yanında Müslümanların başındaki hükümetler de İslam’ın ılımlı formunu temsil ettiği kanısında oldukları güvenilir figürleri terfi ettirerek şöhretli kişilere dönüştürüverirler. Sahte bir âlim öncelikle Müslüman memleketlerinden birine büyük müftü olarak görevlendirilir ve geri döndüğünde bir anda dünya standartlarında bir âlim oluverir. Bunları şöhretli hale getirebilmek için gerekli olan televizyon ve radyo programları hazırlanması da ihmal edilmez. Diğer yandan gerçek âlimler ise tehdit edilir, hapsedilir ve öldürülür. Medyanın bu kişileri görmezden gelmesi nedeniyle birçok insan gerçek âlimlerin farkında değildir. Bu durum onları hükümet âlimlerinden daha az bilgili yapar mı? İşin aslı şu ki; gerçekten bilgili (muttali) olan âlimler, yalın bir biçimde ne düşündüklerini açıkça dile getirebilenlerdir çünkü onlar hakkı tanırlar ve ilan ederler.
Bu nedenlerden dolayı gerçek âlimler konusunda diğerlerine rehberlik etmek tüm kardeşlerimizin ve bacılarımızın için birer sorumluluktur.
36. Hicret İçin Hazırlık
Müslümanlar, gayri Müslimlerle bir arada yaşamakla kendilerini kâfirlerin merhametine bırakmaktalar. Medine’de İslam devleti kurulduğunda Allah Rasulü, kâfirlerin arasında yaşamanın gayri meşru olduğunu ilan etmişti. Müslümanlar, uygun fırsat doğduğunda kendilerini ayrılığa hazırlamalılar. Hicret hazırlığı, yalnızca Gayri Müslim memleketlerde yaşayan Müslümanlarla sınırlı değildir bilakis tüm Müslümanları kapsar çünkü çoğunlukla cihad, hicret talep eder. Allah Rasulünün: “Savaşılacak düşman var olduğu sürece hicret durmaz.” (İmam Ahmed) buyurmasının nedeni işte budur.
37. Mücahidlere Nasihat Etme
Mücahidler hatalar yapabilirler, kusurlu olabilirler ve nasihat verilmesine ihtiyaç duyabilirler. Nasihatlerinizi doğrudan kendilerine iletme, mektupla gönderme veya internet yoluyla postalama yöntemlerinden herhangi birini tercih edebilirsiniz. Nasihatleriniz, yalnızca onların kusurlu noktalarını içermemeli aynı zamanda yeni fikir önerilerini ve tehlikelere karşı onları uyarılarınızı da kapsamalı. Bu noktada önemli olan husus, tüm bunları, kardeşlerinizin eleştirisini yapmak adına değil Allah rızası için yaptığınıza emin olmaktır.
38. Fitne Hadislerini İnceleme
Fitne hadisleri, Allah Rasulünün kendisinden sonra ümmetin başına gelecek olayları bildirdiği hadislerdir. Aşağıda zikredilen nedenlerden dolayı fitne hadisleri üzerinde incelemelerde bulunmak önemlidir. Şöyle ki:
• Her şeyden önce bu kategorideki hadislerin bol miktarda olması bu hadislerin önemine işaret etmektedir.
• Allah Rasulünün konuşmaları kısa ve özdür. Hâlbuki bize aktarılana göre Allah Rasülü, güneşin doğuşundan batışına kadar namaz vakitleri haricinde mola vermeden devamlı suretle ashabına bir konudan bahsediyordu. Peki, konu ne idi? Konu, peygamberin vefatından kıyamete kadar geçecek süre zarfında ümmetin başına gelecek olaylar idi. Eğer bu konu bu kadar önemli değilse neden Allah Rasulu bütün gün bu konudan bahsediyordu?
• Sahabe bu konuyla oldukça ilgiliydi ve Allah Rasulüne, ahir zamanda olacaklardan kendilerini nasıl koruyacakları soruyorlardı.
Fitne hadislerini öğrenme ve öğretmede mücahidler için büyük faydalar vardır. Şöyle ki
• En önemli yararı, kişinin ahir zamanda yapılacak hatalardan kendisini nasıl koruyabileceğini öğrenebilmesidir.
• Bir Müslüman, ümmetin nereye doğru gittiği ve zafere nasıl ulaşabileceği konusunda genel bir anlayış edinebilir.
• Cihad, bu ümmetin tarihinde önemli bir rol oynamıştır. Fitne hadisleri öğrenilerek kişisel bakış açısının içine (merkezine) cihad yerleştirebilir. Bu ümmetin en büyük iki lideri olan Mehdi (a.s) ve Meryem oğlu İsa (a.s) ahir zamanda cihad edenlerden olacaklardır.
• Bu hadisler, ümmetin ahir zamanda zafere doğru yürüyüşünün seçimler veya barışsever yöntemlerle değil ancak Allah yolunda mücadele sayesinde olacağını açık bir biçimde gözler önüne serer.
• Fitne hadislerini inceleyerek cihadın, Müslümanların vizyonunu netleştirme konusunda oynadığı rolü idrak edebilir ve onları, mücahidlerin saflarına katılma konusunda teşvik edebilirsiniz.
39. Firavunu ve Sihirbazlarını Teşhir Etme
Müslüman dünyasının mevcut hükümetleri, Musa’ya karşı firavun rolünü oynarken dalkavuk âlimler ise büyük halk yığınlarını aldatmak adına firavunun sihirbazları rolünü ifa ediyorlar. Ümmetin düşmanları olan haçlılar ve Siyonistlerle yan yana olan hükümetler ve onların dalkavuk âlimleri adeta bir üçgenin üçüncü kenarını teşkil ediyorlar.
40. Neşidler
Müslümanların, cihad eğitimi için canlandırılmaya ihtiyaçları var. Rasulullah’ın zamanında Müslümanları canlandırmak ve kâfirlerin cesaretlerini kırmak adına şiir sanatına başvurulurdu. Günümüzde ise bu görevi neşidler yerine getirebilir. İyi bir neşid, kitaplar ve konferanslar vasıtasıyla ulaşamadığınız hedef kitleye oldukça geniş alanlara yayılmak suretiyle ulaşabilir. Neşidler, daima cihadın altyapısını oluşturan her yaştan gençlere ilham verir. Cihad kültürünün oluşturulması açısından neşidler önemli bir unsurdur. Arapça neşidler oldukça bol miktarda olmasına karşın İngilizce neşidler çok nadir bulunabiliyor. Bu nedenle yetenekli şairlerin ve şarkıcıların bu sorumluluğu üzerlerine almaları önem taşımaktadır.
Şehitlik, cihadın tek çıkar yol oluşu, mücahidlerin desteklenmesi, günümüz cihad liderlerinin desteklenmesi (gençleri liderlere bağlama) , ümmetin durumu, gençlerin sorumlulukları, İslam’ın zaferi ve din müdafaası gibi konular neşidlerin kapsayabileceği konulara örnek oluşturabilir. Neşidler, barıştan ziyade hâkimiyet üzerinde ve zafiyetten ziyade güç üzerinde odaklanmalıdır. Bunun yanında, güçlü ve canlandırıcı olmalılar kadınsı ve özür beyan eder tarzda değil. İngilizce bir neşid duymuştum; neşidi seslendiren erkek olmasına rağmen ses ve içerik oldukça kadınsı idi bu durum mide bulantısına yol açabilir.
41. Düşmanların Ekonomilerini Boykot
Sümame bin Üsal Müslüman olduğunda Mekke’ye buğday taşıyan kervanları, kendi bölgesinden (Yemame) geçtiği esnada önlemek suretiyle Kureyş’i boykot etmişti. Günümüzde ise Müslümanlar, düşmanların mallarını almamak suretiyle onların ekonomilerini boykot edebilirler.
42. Arapça Öğrenme
Cihadın uluslararası dili, Arapçadır. Bir çok cihad yazını yalnızca Arapçada mevcuttur ancak yayımcılar, bu eserleri tercüme etmek suretiyle risk almayı arzu etmezler. Ne kadar kötü ki cihad yazınlarının tercümesi için para ve zaman harcayanlar genellikle batılı istihbarat servisleridir. Fakat bunları sizinle paylaşma konusunda gönüllü değillerdir. Diğer yandan Arapça, tüm cihad bölgelerinde yabancı mücahidler arasında hakim olan dildir bu nedenle Arapça bilmemek, kendi kendinizle konuşma sonucuna yol açabilir. Mücahidler arasında iletişimin sağlanabilmesi açısından önemi nedeniyle ortak dil olmaya en uygun aday Arapçadır.
43. Cihad Eserlerini Diğer Dillere Tercüme Etme
Daha evvel bahsettiğim gibi cihad eserlerinin birçoğu Arapçadır. Arapçaya ek olarak yabancı dil bilen kardeşler ve bacılar, en önemli eserleri kendi dillerine tercüme etmeliler. Tüm değişim akımlarından önce entelektüel değişim gelir. Selahaddin’in yükselişinin temelinde kendi zamanında cihad hakkında yazılanların artış göstermesinin olduğu rivayet edilir. Günümüzde de bunun benzer şekilde meydana geldiğini görüyoruz. Cihadın yeniden canlanması, her dilde Müslümanlar arasında yer bulabilmesine bağlıdır.
44. Diğerlerine, Taifetul Mansura’nın Niteliklerini Öğretme
Allah Rasulü: “Ümmetimden bir grup, Allah’ın emri üzere savaşmaya devam eder. Bunlar, düşmanlarına galiptirler. Muhalifleri onlara zarar veremezler; bu hal kıyamete kadar devam eder.” buyurmuştur. (El Hakim)
Her birimiz, bu muzaffer fırkaya katılmak için gayret göstermeliyiz. Aşağıda sayılan niteliklerden bu fırkayı tanıyabilirsin:
• Cemaat olmaları: Müşterek halde ve işbirliği içerisinde hayır için çalışırlar.
• Savaşmaları: Bu fırkanın temel özelliği savaştır. Yalnızca bu nitelik, günümüzde İslam için çalışan birçok cemaati elemek için yeterlidir.
• Muhaliflerinin onlara zarar verememesi: Zarar veremezler çünkü yüce Allah onlarla birliktedir. Başka bir rivayette ise hadisin bu bölümü şu şekildedir: “ ..Kendilerine ihanet edenler onlara zarar veremezler..” Bu da; birçok Müslüman tarafından ihanete uğrayacak olmalarına rağmen bu durumun onlara zarar veremeyeceği anlamına gelmektedir.
• Muzaffer olacaklar: Burada bahsedilen zafer ille de bu dünyada düşmanlara karşı elde edilen zafer olmak zorunda değildir. Burada kastedilen; dinlerini korumaları ve şehit olarak Allah’la buluşana kadar savaşmaları açısından başarı göstermiş olmaları olabilir. Ve yine asla vazgeçmeyecekleri, asla ödün vermeyecekleri ve İslam sancağını taşıma hususunda asla tereddüt etmeyecekleri anlamlarına da gelebilir.
Diğerlerinin gerçeğe ulaşmalarına yardımcı olması adına onlara Taifetu’l Mansura’yı öğretin. İslam hakkında temel bilgilere ve sağduyuya sahip her Müslüman, cemaatleri hevesle taklit etmeyi bırakıp tarafsızca düşündüğü zaman tüm bu sayılan nitelikleri günümüzde hangi cemaatin temsil ettiğini kolayca idrak edebilir. Tüm bu nitelikler, onlara tıpa tıp uymaktadır.
Kardeşlerim ve bacılarım... Bunlar günümüzde cihadı nasıl destekleyeceğinize dair bazı öneriler. İşin aslı bu öneriler pratiğe dökülmediği sürece fazla bir anlam taşımıyor. Bu nedenle lütfen elinizden geldiği kadar uygulamaya çalışın ve diğerlerine de benzerini yapma hususunda nasihat verin.
Son olarak Allah’tan dileğimiz; bize rehberlik ederek doğru yola ulaştırması, sözünü dinleyip takip edenlerin en hayırlılarının arasına katmasıdır. Ey rabbimiz bizi mücahidlerin arasına kat ve düşmanlarımıza karşı bize zafer nasip et. Amin...
Şeyh Enver El Evlaki
Risaleyi Bilgisayarınıza İndirmek İçin Tıklayın
Salih Dualarınızda bizleri de unutmayın.
Tak-Va.CoM
Enformasyon Grubu