Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Cihadı Terkedenlerin Öne Sürdükleri Mazeretler

C Çevrimdışı

cennettalibi

Üye
İslam-TR Üyesi
c_had_desteklemeyenler_diriliszamani_com.gif






Ey kendisine farz kılınan cihattan yüz çeviren, tevfik kanunlarından sapan! Bil ki, sen muhakkak uzaklaşma ile karşı karşıyasın... ALLAH'a yemin olsun ki, murada nail olmakla mesut olmaktan mahrum oldun. Savaştan kaçmanın,kahramanların savaşlarında bulunmayışının, ALLAH yolunda mal ve can ile cimri davranmanın sebebini keşke bilseydim.

Bunun sebebi; uzun yaşama arzusu, ecelin saldırma korkusu, mal ve ehilden bir mahbubun; çoluk-çocuk ve hizmetçiden, kardeşten, yakından, kerim olan bir dosttan, sıcak bir arkadaştan, salih amelleri çoğaltma arzusundan, güzelliği ve çekiciliği olan bir zevcenin sevgisinden, korucu komşundan yüksek mevkilerden, ihtişamlı köşklerden, huzurlu bir gölgeden, şık giyimden veya afiyetli bir yiyecekten başka bir şey midir? Seni cihattan alıkoyan bunlardan başka bir şeyi değildir. Rabbinden seni uzaklaştıran da bundan başka bir şey değildir.


Ey benim kardeşim, bunlar senden sudur edecek güzel şeyler değildir. ALLAH'ın (c.c.) şu sözünü duymuyor musun?:Ey iman edenler, ne oldu ki size ALLAH yolunda savaşa kuşanın denildiği zaman yerinizde ağırlaşıp kaldınız. Ahiretten cayıp dünya hayatına mı razı oldunuz?! Ama ahirettekine göre bu dünya hayatının yararı pek azdır.(Tevbe: 9/38)

Sana yazacağım kesin hüccetlere kulak ver. Sana sunulacak apaçık burhanları dinle! Ki bilesin, seni cihattan alı koyan sadece mahrumiyet, gecikmendeki sebep de sadece nefis ve şeytandır. Senin uzun yaşama umuduna sükunet etmen, ecelin hücum etmesinden korkman, gelmesi kesin olan ölümden kaçman, yürünmesi gerekli olan yolda yürümekten korkmana gelince, ALLAH'a yemin olsun ki cihatta
geçmek öne geçenlerin ömrünü kısaltmayacağı gibi, cihattan geri kalmak da geri kalanların ömrünü arttırmaz.

“Her ümmet için bir ecel vardır. Onların ecelleri gelince ne bir saat ertelenebilirler, ne de öne alınabilirler.(Araf: 7/34)

Oysa ALLAH kendi eceli gelmiş olan hiçbir kimseye kesinlikle ertelemez. ALLAH yaptıklarınızdan haberdardır.(Münafikun: 63/11)

color=teal]Her nefis ölümü tadıcıdır. Sonra bize döndürüleceksiniz." (Ankebut: 29/57)

Ölümün sarhoşluğu var, ey günahkar! Canın çıkmasının korkusu çok büyüktür, ama farkında değilsiniz. Kabrin öyle bir azabı var ki, ondan ancak salihler kurtulur. Ve orada sorgulayıcı iki meleğin sorgusu vardır.ALLAH iman edenleri dünya hayatında ve ahirette sapasağlam sözle sebat içinde kılar. Zalimleri şaşırtıp saptırır. ALLAH dilediğini yapar?” (İbrahim: 14/27)

Bu büyük tehlikeden sonra, kişi ya saittir, ebedi nimetlerin içine gider veya şakidir, Cehennemin azabına gider. Şehide gelince; o, tüm bunlardan emindir. Bu helak edici şeylerden korkmaz.
Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:”Şehid öldürülmenin acısını ancak bir cimcik kadar hisseder.(1)Şehidin öldürülmeden duyduğu, ancak sizin çimdiklenmekten duyduğunuz kadardır (2)

Ey benim kardeşim! Bu fırsatı değerlendirmekten seni alı koyan nedir? Sonra bu fırsatı değerlendirirsen kabirdeki azaptan kurtulur, ALLAH indindeki en güzel ve en iyi sonucu kazanır, sorgulama sınavı ile ondan sonraki korku ve dehşetten emin olursun.”
“Şehitler Rabbleri katında diridirler ve rızıklandırılıyorlar. ALLAH'ın kendi fazlından kendilerine verdiği ile sevinirler ve kendilerinden sonra gelenlere müjdelemek isterler. “(Al-i İmran: 3/170)

“Ruhları yeşil kuşların içinde İliyyin Cennetlerinde dolaşırlar.”(3)Bu şerefli ölüm ile, acı dolu şu ölüm arasında ne kadar çok fark var. Eğer cihattan beni alıkoyan; ehlim, malım, çoluk-çocuğumdur diyorsan, şüphesiz ALLAH (c.c.) gizlenemeyecek derecede apaçık bir şekilde şöyle buyurmaktadır:

”Bizim katımızda sizi bize yaklaştıracak ne mallan' nız, ne de evlatlarınızdır" (Sebe: 34/37)

Kadınlara, oğullara kantar kantar yığılmış altını, gümüşe, salma güzel atlara, hayvanlara ve ekinlere duyulan tutkulu şehvet insanlara süslü ve çekici kılındı. Bunlar dünya hayatının metaldir. Asıl varılacak güzel yer ALLAH katında olacaktır."(Al-i İmran: 3/14)

Bilin ki dünya hayatı ancak bir oyun (eğlence türünden) tutkulu bir oyalama bir süs, kendi aranızda bir övünme, mal ve çocuklarda bir çoğalma tutkusudur. Bir yağmur örneği gibi. Onun bitirdiği ekincilerin hoşuna gitmiştir. Sonra kuruyuverir bir de bakarsın ki, sapsarı kesilmiş sonra o bir çer çöp oluvermiştir. Ahirette ise şiddetli bir azap ALLAH'tan bir mağfiret ve bir hoşnutluk vardır. Dünya hayatı aldanış olan bir metadan başka bir şey değildir." (Hadid: 57/2)

Bu konuda ayetler çok, deliller çok açık ve aydınlatıcıdır.
Hadiste şöyle buyruluyor:”Eğer dünyanın ALLAH katında sivrisineğin bir kanadı kadar değeri olsaydı, bir kafiri onda tek bir su ile sulamazdı”.(4)Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur.”Cennette, birinizin kamçısının yeri kadar yer, dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır. ALLAH yolunda bir gecelemek veya bir sabahlamak dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır. Cennet ehlinden bir bayanın örtüsü dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır.(5)Bu büyük mülk ve saltanattan ehlin seni nasıl alıkoyuyor? Ki bunlar, çok geçmeden ölecekler. Değişik eller onları parçalar, afet ve musibetler onları bölük pörçük eder. Onlardan sadır olan cimrilik, verimsizlik, düşmanlık ve kötü ahlak senden olan şansların kaybolmasıyla sana karşı olan kinleri... Malın az olduğu bir zamanda senden ayrılışları...
Durumların değişmesiyle sana karşı olan sevgilerinin değişmesi... Bundan daha büyüğü ALLAH'a dönüşte senden kaçmaları, sorgulama yerinde zerre taneleri seni hesaba çekmeleridir. Öyle ki, her biri kurtulmak için tüm günah ve ağır yüklerini sana yüklemek isterler.Peki gidici ve zeval bulucu olan (malın) seni nasıl alıkoyuyor? Onun kaybıyla arkadaşlar kaçar, çoluk çocuk dağılır. Sana o kadar sokulan dostun seni terkeder. Sonra Kıyamet günü nereden kazandın ve nereye infak ettin diye ondan sorulursun.

“O günde sorgu ne kadar zordur. O gün, evet o gün; çocuklar yaşlanır, korku büyük olur. îzdiham çok olur. Çekişme şiddetli olur. Her emziren emzirdiğini terkedip kaçar. Her gebe karnımdakini bırakır. (Hac: 22/2)

Mücrimler simalarından tanınır. Kahkül ve ayaklarından tutulur? “(Rahman: 55/41)

O günde zenginler az ve pek az olandan, hakir ve şerefli de eksik ve tam olandan sorgulanacaklar. Fakirler zenginlerden beş yüz sene evvel Cennete girecekler. Onlar orada yerler içerler ve Darus-Selam'da refah içinde olurlar. Ve sen ey zengin, malından dolayı sen bunlardan yoksunsun.O mal, az olduğunda gam ve zahmetini arttırır, çok olduğunda da seni zengin ve azgın kılar. Eğer ölür ve arkanda bırakırsan seni aşağılar. Önünde de onun üzerinde sorgulanacağın bir yer var. O günü bilir misin? Farzet ki dünya ve içindekiler senin olsun. Onun çekiciliğine ve aldatıcılığına meyletsen dahi, onun sonu fani olma ve senin de ondan mutlaka ayrılman söz konusu olmayacak mı?

Hadiste Nebi'nin (s.a.v) şöyle dediği rivayet edilir.” Dünya'mın tümünü içindekilerle beraber sana göstereyim mi?"Evet ey ALLAH'ın Rasulü" dedim. Bunun üzerine elimden tutup Medine'nin vadilerinden bir vadiye getirdi. Bir de ne göreyim? Orada insanların kafa taslarının, pisliklerinin, çürümüş kemiklerin külünün, (hayvanların) kemiklerinin bulunduğu bir çöplük var.Ey Ebu Hureyre dedi. "Bu kafalar sizin hırslı olduğunuz gibi hırslıydılar. Sizin umduklarınızı umuyorlardı. Sonra onlar bugün derişiz kemikler olarak düşmüşler. Bu pislikler yediklerinin çeşitleridir. Kazandıkları yerden kazandılar ve onu midelerine indirdiler. İnsanlar da ondan uzak durmaya başladılar. Bu yanmış, ufalmış, çürümüş küller onların elbiseleriydi. Sonra onları rüzgar savurup duruyor. Bu kemikler üzerlerine ülkeleri gezdikleri bineklerinin kemikleridir. Buna rağmen dünyanın üstünde ağlayan ağlasın.
”(6)Der ki; "Bizi daha ayrılmadan şiddetli bir ağlama tuttu."Eğer keremli çocuğunu ve ona karşı şefkatli ve merhametli babanın şefkatini hatırlıyorsan,

ALLAH (c.c.) şüphesiz şöyle diyor:”Şüphesiz sizin mallarınız ve çocuklarınız birer fitnedir. ALLAH'ın indinde ise büyük ecir vardır."(Teğabun: 64/15)

ALLAH'a yemin olsun ki O, çocuğa karşı anasından babasından, kardeş ve amcalarından daha şefkatli ve merhametlidir. Nasıl da olmasın? Onlardan önce O, iç organların karanlıklarında rahmetinin memelerinden terbiye eden, anaların rahimlerinde ve babaların meniden kalbi O'nun lütuf ve rahmetinin elinde olandır. O zaman senin şefkatin neredeydi? Ona karşı titreyişin, yakınlığın ve uzaklığın neredeydi? Ve o nasıl seni nimetler diyarından ve Kerim olan Rabbinin yakınlığından nasıl seni alıkoyabiliyor?

Eğer o küçük bir çocuk ise, sen onunla gamlanırsın, büyük İse onunla üzüntü duyarsın, sağlıklı ise, üzerine titrersin, hasta ise kalbin onun zayıflığı ile muzdarip olur. Terbiye edersen, zar ve taatinden çıkar, nasihatte bulunursan, sinirlenir ve ki tutar. Çoğu çocukta olan mutad isyan bir tarafa. Önün alırsan seni korkutur. Müsamaha edersen seni cimrileştiriri Zühdedersen seni rağbet ettirir. Onunla büyük bir fitneye uğramışsın. Halbuki bunu minnet sayıyorsun. Bela onunla umumi olmuştur. Halbuki sen onu nimet sayıyorsun. Gamım la sevinmeni istiyorsun, ferahlığının hüznünle olmasını! zararınla kazanmasını, mizanının hafifliği karşısında dirhemlerinin çoğalmasını istiyorsun. Onun sebebiyle sana güvenemiyeceği şeylere yükleniyorsun. Onun için her darlığa girersin. Ey adam onu hatırından atıp, seni ve onu rahata bırak. Kendinden sonra onun rızkında seni ve onu rızıklandırana tevekkül et. Mülk ve melekütte onun tedbirini ALLAH'a teslim ettin, fakat ölümünden sonra çocuğunun tedbirini O'na vermiyorsun.

“ Onun tedbirinde az veya çok bir payın var mıdır ?Göklerin yerin ve aralarında olanların mülkü ALLAH'ındır. Dönüş de O'nadir.”(Maide: 5/18)

ALLAH'a yemin olsun ki ne kendine, ne de ona bir yarar veya zarar sağlamaya gücün yetmez. Hayat ve dirilmeye de yetmez. Onun ömründe azıcık bir uzatmaya gücün yetmeyeceği gibi, rızkında bir çekirdek kadar artırmaya gücün yetmez. Halbuki ölüm aniden seni avlar, kabirde yıkılır, ameline esir olursun. Aziz olan senin çocuğun senden sonra yetim olur. Varislerin malını bölüştürür. Ev ahalin darmadağınık olur. Ve keşke şehitlerle beraber olsaydım da büyük bir kurtuluş ile kurtuluşa erseydim dersin. Sana şöyle denilir:Heyhat! Geçen geçmiştir. Hasretler büyük olmuş. Takdim ettiğin iyilik ve günahlarınla baş başa kaldın." İçinde bulunduğun aldatıcı durumdan seni ikaz eden aziz ve gafur olan ALLAH'ın sözünü işitmiyor musun?

Ey insanlar! Rabbinizden korkup sakının ve öyle bir günün azabından korkun ki, (o gün) hiçbir baba çocuğu için bir karşılık veremez ve hiçbir çocuk da babası için bir karşılık verebilecek (durumda) değildir.

“Şüphesiz ALLAH'ın vaadi haktır. Artık dünya hayatı sizi aldatmasın. Aldatıci(lar) da sizi ALLAH ile aldatmasın."(Lokman: 31/33)Çocuğun eğer saidlerden ise,cennetler sizi bir araya getirir. Eğer şakilerden ise, o zaman sana şimdiden Cennet ve ateş ehli ile iyiler ve kötüler bir araya gelmesin. Umulur ki ALLAH sana şehadeti nasip kılar da, ona şefaat edersin. Ondan ayrılışın onun kurtuluşunun vesilesi olur. O zaman onu azaptan kurtaracak şeye haris olur ve onda çaba göster. Çünkü yarın: "Kişi o gün kendi kardeşinden, annesinden babasından, eşinden ve çocuklarından kaçar. O gün onlardan her birisinin kendine yetecek bir işi vardır.(Abese: 80/34-37)

Şüphesiz bu apaçık bir beyanın ta kendisi dir.ALLAH dilediğini dosdoğru yola iletir."(Bakara: 2/213)

Eğer bana ağır gelen kardeş yakından, dost ve ahbaptan ayrılmadır diyorsan, o.zaman sanki sen tüm yaratıkların başına kıyamet kopmuş kıyamettesin.”O gün dostlar, muttakiler hariç birbirlerine düşmandırlar."(Zuhruf: 43/67)[/color

]Eğer dostluk ALLAH için ise, şüphesiz ebedi nimetler içine iliyyun sizi bir araya getirir. Eğer dostluk ALLAH için değilse, o zaman arkadaş arkadaşla haşrolunmadan ayrılık olsun. Çünkü, kişi ahirette arzusuna ortak olduğundan dolayı sevdiği ile beraber haşr olunur. Eğer o muttakilerden ise, kardeşine yardımı dokunur. Eğer bedbahtlardan ise, ona zarar verir. Dost ve yakınların bu dünyadaki cefası yüz çevirmesi, vefasızlığı, mutsuz kılmaları, saf niyetli olmamaları, senin yanında değişmeleri, üzerine renk atmaları, sana kötülükleri, senden ayrı durmaları, kalplerinin gizledikleri illet ve hastalıklar bir yana, eğer zorluğa girersen senden vazgeçerler. Ayağın kayarsa kendilerini senden uzak tutarlar.

Bolluğun kardeşleri, darlığın düşmanlarıdır. Dostlukları zenginlikle paraleldir. Ahbaplıkları meşakkatlerle doludur. Malın azalırsa seni usandırırlar, halin yerinde olursa o zaman kardeşin nasıl da kardeş olur. Eğer bu beyanda şüphe edersen, imtihan esnasında yakin olarak açığa çıkarlar. Eğer temiz bir insanla kardeş olmayı başarmışsan veya vefakar bir insan ile dost olmuşsan, o zaman yarın, doğru sözlülerin en doğru sözlü olanının dediği gibi

"Onların göğüslerinde kinden ne varsa tümünü sıyırıp çektik. Kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar." (Hicr: 15/47)Ey adam! Ne dost ne de yakın seni cihattan alıkoymasın. Belki güneş batmadan ayrılırsınız. O zaman da büyük sevabı kaçırmış, en yakın dostun senden ayrılmış, derecelerden arzu ettiğinden mahrum olursun. Pişman olursun, ancak pişmanlık sana bir şey kazandırmaz.

Hadiste Cebrail Nebi'ye (s.a.v):Ey Muhammed Şüphesiz ALLAH sana şöyle buyuruyor: “Dilediğin kadar yaşa, sonunda mutlaka öleceksin. Dilediğini sev, ama muhakkak ondan ayrılacaksın. Hangi ameli yaparsan yap, muhakkak onunla cezalandırılacaksın.”(7)

Bu az kelimelerin kapsadığı ölüm, sevilenlerden ayrılma amellere göre cezaya bir bak! Ve bu inzardan uzak dur Çünkü o bir inzardir.

”Şüphesiz bunda görenler için ibret var."(Al-iİmran:3/13)

Eğer, beni engelleyen makamım, yüksek mevkim, izzetimdir diyorsan, makamın sana ulaşıncaya kadar onu seven kaç kişinin ondan ayrıldığını onun gölgesi, seni gölgelendirinceye kadar ona imrenen kaç kişinin üzerinden geçtiğini keşke bir buseydin. Onlardan ayrıldığı gibi senden de ayrılacaktır. Sanki şimdi onu yaşıyorsun.Ve görünen o ki onun gelip çalmasıyla, kalbin hasetle dolu, göğsünde hüzünle mamur olarak dostlarından ayrılıyorsun. Makam ve mevki olarak içinde bulunduğun ortam devam etmedi. Başarı sebepleri diye talep ettiklerinle kurtuluşa ? ermedin. Talep ettiklerine ulaşamadın. Halbuki kişiyi ? ateşten çıkaracak, dünya sultanlarının en büyüğü kadar ve onun on misli kadarı ile beraber Cennete girecek olanlarla! beraber Cennete girmek için başka sebepler var.

Daha önce geçmiş nebi, sıddık, şehit ve salihlerle beraberi olmaya ne dersin? Makam ve mevkideki güçlük ve zorluk, kötü sonuç, kazanacağın çok düşman ve çok hasetçi, bunların! gizledikleri kin ve nefret, malının elden gitmesiyle sana yapacakları sövmeler, gelecek olanın gelmemesiyle ah men, bununla hizmetçi ve ihtişamının çoğunun gideceği daha.

Önce ayakların öpmekten gurur duyan kişilerin senden yüz çevireceği. Evet tüm bunlar sana sır değildir.

Şöyle rivayet olunmuş Kerim olan melek, yüce Rab'dan bir yazıyla gelir. Onda Hay ve ölümsüz olandan Hay ve ölmeyecek olan insana. Ey Kulum ben bir şeye ol derim, o da oluverir. Seni de bir şeye ol dediğinde oluverir şeklinde kıldım.(8)

Hadiste:Cennet ehlinden derecesi düşük olan, başında on beş bin hizmetçisi olandır. Birinizin başındaki en küçük inci, doğu ile batı arasını aydınlatabilir.

Tirmizi ve İbn Hıbban Sahihlerinde şunu rivayet etmişler:”Cennet ehlinden en düşüğünün seksen bin hizmetçisi, yetmiş iki zevcesi var. Ona inci, yakut ve Zeberced'den bir köşk yapılır ki, büyüklüğü Cabiye (Dımeşk'in beldelerinden bir belde) ile San'a arası kadardır”.


“Ve aziz ve gaffar olan ALLAH'a kulak ver.Melekler ona her bir kapıdan girip şöyle derler: Sabrettiğinize karşılık selam size, dünya yurdunun sonu ne güzel." (Rad: 13/23-24)

ALLAH'a yemin olsun ki bu gözlerin onunla aydınlanacağı şeydir.Böylece çalışanlar da bunun benzeri için çalışmalıdır “(Saffat: 37/61)

Eğer ayrılması bana zor gelen köşküm ve onun gölgesi, sağlam yapısı, yüksek yeri, ondaki ihtişamım ve hizmetçilerim, sevincim ve nimetlerindir diyorsan, acaba o, toprak taş ve çamurdan sıva, demir ve keresteden, hurma çubuklarından başka bir şey midir?

Süpürülmezse çöple dolar. Kandil yakılmasa kapkaranlık olur. Binaya bakılmasa yıkılması erken olur. Ona bakım yaparsan neticesi yine yıkımdır. Çok geçmeden toprak gibi olur. Sakinleri dağılır, hizmetçiler oradan gider. İzi silinir, haberi kaybolur, şekli silinir ismi unutulur.

Rivayet olunmuş ki:” ALLAH (c.c.) Adem'i (a.s) yeryüzüne indirdiğinde ona şöyle demiş:Yıkılması için bina yap. Halbuki o yok olmak için doğmuş”.(9)

Haberde: "ALLAH'ın bir meleği vardır ki, her gün ölüme yaklaşınız ve yıkılması için bina yapınız.”

Ey Mağrur adam! Kısa bir süre sonra yok olacak köşkünü yüksek, aydınlık, nehirleri akan, dalları, sevinci sürekli olan bir yurtla değiştir.
Onun yapısını sorarsan kerpiçleri var ki gümüştendir. Kerpiçleri var ki altındandır. Orada yorgunluk yoktur. Meşakkat yoktur. Toprağını sorarsan o misk kokuludur.!! Taşlarım sorarsan inci ve değerli taşlardır.(10)

Onun nehirlerini soruyorsan onda sütten nehirler, bal*dan nehirler ve kevser nehirleri vardır.

Onun köşklerini sorarsan, orada yük (11)

sekliği yetmiş mil olan incilerden yapılmış köşkler, yeşil yakuttan göz kamaştırıcı köşkler veya kırmızı yakuttan yapılmış çok yüksek köşkler vardır. Orada her köşede mümin için hizmetçiler vardır. Bahçesinin çok geniş oluşundan onlar birbirlerini göremez.(12)

Onun yaygısından sorarsan, onun astan ağır işlenmiş atlastandır. Acaba (astarları buysa) üstleri nasıldır? O yük-sekçedir. Her bir döşek arası kırk yıldır onların üzerinde ne uyku gelir ne uyuklama olur. Onların üstünde onlar karşılıklı bağdaş kurup otururlar.

”Kimi kimine dönüp sorarlar.”(Tur: 52/25)Onun yiyeceğinden sorarsan, onun sofraları konulmuş, yemeği daimi, kesip-eksilmeyen ve yasaklanmayan meyveler; "Arzulayıp seçecekleri meyveler, canlarının çektiği kuş etleri. (Vakıa: 56/20 21)Onlara mühürlü, katıksız bir şaraptan içirilir ki onun sonu misktir. Şu halde yarışmak isteyenler, bunun için yarışsınlar."(Mutaffifin: 83/25 26)

Cennetin ehli kazai hacet yapmazlar. Tükürmezler ve sümkürmezler. Yiyecekleri derilerinden misk kokusu, rengi de inci renginde süzülüp akar. Bir de bakarsın ki, karın önceki halini almış.(13)

Onun hizmetçilerinden sorarsan onlar; "Çevrelerinde gençlikleri ve dinçlikleri ebedi kılınmış civanlar dolaşır durur. Sen onları gördüğün zaman saçılmış birer inci sanırsın.Her nereye bakarsan bir nimet ve büyük bir mülk görürsün."Onların üzerinde hafif ipek ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler vardır. Gümüşten bileziklerle bezenmişlerdir. Rableri onlara tertemiz bir şarap içirmiştir."Şüphesiz, bu, sizin için bir mükafattır. Sizin çaba harcamanız şükre değer görülmüştür."(İnsan: 76/19-22)

Özetle, sana anlattıklarımın tümü, haberlerde Kur'an ve hadiste
gelenlerdir. Yoksa Cennette, gözün görmediği, kulağın işitmediği ve hiçbir beşerin hatırına gelmediği şeyler de vardır.(14)

Onların bu büyük nimet ve yüce makamdaki kalmalarından soracak olursan, orada onlar ebediyen kalıcılardır. Orada diridir, ölmezler. Gençtirler, yaşlanmazlar. Sıhhatlidirler, hastalanmazlar. Sevinçlidirler, üzülmezler. Razıdırlar, kızıp Öfkelenmezler. Nimetin kesintisinden ve kovulmaktan emindirler.(15)

Ayrıca onlar güvenli bir makamda olup, "Oradaki duaları, Alalhım, sen ne yücesin'dir ve oradaki dirlik temennileri "selam"dır. Dualarının sonu da: "Gerçekten, hamd Alemlerin Rabbi olan ALLAH'ındır."(Yunus: 10/10)

Ve sen, bu büyük, eşsiz bucaksız mülk ile, kısa ömürlü ve düşük değerli köşkünün kıyasını aklınla yap. Ve şehadetle ondan ayrıldığında nelere mazhar olacağına bir bak. Ama şu bir gerçektir ki, içinde bulunduğun makam şüphesiz aldatıcıdır.(Bunu her şeyden) haberi olan ALLAH gibi sana hiç kimse haber veremez."(Fatır: 35/14)

Gecikmeden amacım; amelimin ıslahı içindir diyorsan, bu da aldanmaktan ve uzun amel peşinde koşmaktandır. ALLAH'a yemin olsun ki, makdur ecelde gecikme olmuş değildir

.”Ey insanlar, hiç şüphesiz ALLAH'ın vaadi haktır. Öyleyse dünya hayatı sîzi aldatmasın ve aldatıcılar da, sizi ALLAH ile (ALLAH'ın adını kullanarak) aldatmasın."(Fatır: 35/5)

ALLAH'a yemin olsun ki, bu, şeytanın tuzaklarından başka bir şey değildir.

Bu ALLAH'ın velilerinin ve salihlerinin amaçlarından değildir. Eğer söylediğinde doğru isen, sahabe ve tabiin bu amaca daha evla kişiler değil midir? Eğer onlar ecelin tayinine niyetlenseydiler, ALLAH uğrunda korkunç halleri yaşamaz, müşrik ve kafirlerle cihat etmez, şehir kasaba ve ülkeleri kuşatmazlardı.

Ey şaşkın adam! Kulaklarınla ALLAHu Teala'nın şu sözünü dinlemez misin?:"Hafif ve ağır savaşa kuşanıp çıkın ve ALLAH yolunda mallarınızla ve canlarınızla cihat edin. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır." (Tevbe: 9/41)ALLAH'ın şu sözünü tefekkür etmez misin?

”ALLAH, cihat edenleri oturanlara göre büyük bir ecirle üstün kılmıştır. “(Nisa: 4/95)

Hadiste:”Bir adamın, ALLAH yolundaki safında bir defa durması ehlinin evinde yetmiş yıl yapacağı ibadetten daha efdaldır.(16)

Ey mağrur! Şüphe yok ki mücahidin uykusu, gece kıyamından ve yılların orucundan daha efdaldır. Bunun geni açıklaması gelecektir. Yardım istenen ALLAH'tır.Farzet ki; sen söylediğin şeylerde doğru söylüyorsun.

“Senin amelin kabul ve red arasında dolaşıp durmuyor mu? Önünde korkulacak dehşetli ve korkunç bir durum yok mu? Acaba önünde dehşet dolu haşir günü yok mu? Ve ALLAH'a yemin olsun ki eğer amel etmişsen bu amelin seni kurtaracağını veya alçaltacağını bile ALLAH gizlediklerinizi de açığa vurduklarınızı da bilir." (Nemi: 27/25)

"Andolsun, ölseniz de, öldürülseniz de şüphesiz ALLAH'a varıp toplanacaksınız."(Al-i İmran: 3/158)

Eğer eşimden ve onun güzelliğinden, ona yakın olmakla olan cinsiyetle onunla buluşmakta hasıl olan sevinçten ayrılmak doğrusu bana güzel gelmiyor diyorsan. Farzet ki eşin kadınların en güzeli, asrının en güzel kadını olsun. Onun başlangıcı değersiz bir nutfeden sonu da kokuşmuş tiksindirici cesetten başka bir şey midir? O, bu iki nokta arasında da pislik taşır. Hayzı, ömrünün yarısından seni engeller. Sana karşı isyanı itaatinden daha fazladır. Sürme çekmezse gözleri bulanık olur. Süslenmezse çirkinliği ortaya çıkar. Taranmazsa saçı dağınık kalır. Yağlanmazsa parlaklığı söner. Koku sürünmezse pis kokar. Temizlenmezse pis kokar. Hastalıkları çok, bıkkınlığı seridir. Büyüdüğünde adeti kesilir. Yaşlandığında zayıf düşer. Ona karşı iyi davranırsın ancak, kızgınlığında o bunu inkar eder.

Nebi'nin (s.a.v) dediği gibi: "Zaman boyu kadınlardan birisine iyilik edersen ve o senden bir şey görürse "senden hiç iyilik görmedim der.(17)

Ondan en kötü şeyi istersin. Onun ayrılmasından ve cefasından siz çevirmesinden korkarsın. Onun sevgisi sana çalışmayı, yorulmayı, şiddetli, meşakkati ve bitkinliği yükler. Seni helak edici yollara düşürür. En düşük arzusunda helak olmanı ister. Muradına ermek için seni sever. Bu geçtiğinde senden yüz çevirir, senden ayrılır. Senden başkasının talep etmeye başlar. Seni bıktırır ve sana karşı buğzunu izhar eder. Lisanı hal ile her ne kadar sözlü olarak söylemiyorsa da şöyle der. Benimle oranı kesme ve (dolayısıyla) (bana) infak et veya benden ayrıl ve boşa. Kısacası ancak eğrilik üzere yararlanabilirsin. Beraberliğin ancak zorluk ve sıkıntı ile olur. ALLAH aşkına bak bu işe! Bunun sevgisi nimetler ve sevinçler diyarında nurdan yaratılmış, civaneler ve hurilere beraber villalar (köşklerin) gölgesinde yaşayanlara ulaşmaktan nasıl da seni engelliyor. ALLAH'a yemin olsun ki, şehdin kanı kurumadan onlarla karşılaşır. Gözleri onların nurunu görmek mutluluğuna erişir.

Bunlar; hur-i aynıdır. (Göz kamaştırıcı derecede) güzeldirler. Tertemiz bakiredirler. Sanki onlar yakuttur. Senden önce onlara ne bir insan ne de bir cin dokunmuş. Konuşmaları yumuşak ve nazikçedir. Soyları mutedil ve güzeldir. Saçları tek renktir. (Simsiyah sapsarı vs.) Değerleri büyüktür. Gözleri zayıf bakışlıdır. Güzellikleri göz kamaştırıcıdır. Cemalleri parıldıyor. Nazlıdırlar, (görünüşte) Gözleri sürmelidirler. Şekli şemali güzeldir. Konuşması tatlıdır. Yaratılışı hayrette bırakır. Ahlakı güzeldir. Takılan güzel ve değerlidir. Giysileri zarif ve hoştur. Sevgisi çoktur. Bıkkınlığı söz konusu değildir. Gözlerini sana mahsur kılmış, senden başkasına bakmaz. Arzu ettiğin kadar sana sevgiyle bağlanmış. Tırnağı görünse ay(m) nuru yoktur. Bilezikleri geceleyin görünse kainatta karanlık kalmaz. Eldeki bilezik yerleri görürse tüm insanları tutsak kılar. Yer ve gök arasında (o) çıkarsa ikisinin arasını (güzel) kokuyla doldurur. Şayet denizlere tükürürse (en) tatlı su (lar) gibi olur. Ona baktıkça senin gözünde onun güzelliği artar. Onunla oturdukça güzelliğinin üstüne güzellik gelir.

Bunları duyup onlara kavuşmak için çaba sarfetmeyip yerinde oturmak akıllı bir insana uygun düşer mi? Şunu bil ki, zevcenden ayrılmak seni takip ediyor ve olması da gerekir. Sanki (o) olmuş bile. înşALLAH Cennet ikinizi buluşturur. Eğer o salihelerden ise orada onunla buluşmak ne güzeldir. Yine eğer o salihelerden ise onunla buluşman (visal) için ondan mutlaka ayrılman gereken sadece ölüm vaktidir. Onu ahirette, niteliklerini sadece ALLAH'ın bildiği en güzel hur-i aynalardan bulursun. Onda tiksindiğinin ondan gittiğini, onda (ki) kötü hasletlerin yok olduğunu, ahlakının güzelleştiğini, yaratılışının kemale erdiğini, sürmeli ve güzel gözlü parıldayan güzellikte, bakire, tahire, hayız ve nifazdan temizlenmiş olduğunu, necasetten (artık) uzak olduğunu, eğriliğinin gittiğini, sevgisinin arttığını, nurunun arttığını, bu dünyada olduğu gibi, orada da güzellik ve nurda huri aynalara üstün kıldığını görürsün... (o zaman) bu gün ALLAH (rızası) için ondan ayrıl (ki) ALLAH onun karşılığını versin. Eğer Cennet ehlinden ise mutlaka senin olur ve ey adam bu ebedi mekandan bu alemin hiçbir süslü aldatmacası seni oyalamasın. ALLAH'a yemin olsun ki, bu dünya, karar yeri, toplanma ve kaynaşma yeri değildir. Bu öyle yer ki, bu gün güldürürse, yarın seni ağlatır. Seni sevindirirse akabinde seni aşağılar. Şayet nimetlerin tümü onda toplansa, intikamı (ceza, öcü) seri olur. Bolluk olursa (zamanla) kıtlığa dönüşür. (Nimetleri, mal,mülkü) toplanmışsa yine darmadağın olur. Bir araya toplasa bölük-pörçük olur. Eksilirse ona sıkıntı verir. Zengin olursa zorluk çeker. Bu daha da artarsa onu helak eder. Yaşlanırsa helak eder. Aydınlarıysa arkasını döner. Duru olursa zulmeder. Yapıları çoğalırsa, kapıcıları (dilencileri) da çoğalır. Onunla iyi buluşmuşken ayrılık gelir. Yakınlığı uzak, sevgilisi kovulmuş görüntüsü serap, tatlılığı azaptır. Üzüntü, keder, tasa, sıkıntı, gam, ayrılık ve firak, şaki ve şikak (zorluk ve meşakkat) hastalık ve dert, meşakkat ve yorgunluk diyarıdır. Çokluğu az, azizi zelil, zengini fakir büyüğü hakirdir. Afetle doludur. Esef, vah vahları çoktur. Saflığı azdır. Vefasızdır. Sözlerine güven olmadığı gibi, vaatlarmı ifa etmez. Sevgilisi yorgun, aşığı şaşkın, ona güvenen mahcuptur. Muhakkak ki o (dünya) ayıplarını örtmüş, musibetlerini gizlemiş, felaketlerini gizlemiştir. Hurafeleriyle aldatmış, rüşvetiyle aldatmıştır. Tuzaklarını kurmuş, ağlarını örmüş, düşüklüğünü mubah kılmış, kılıcını çekmiş, güzel yönlerini gösterip, çirkin yerlerini örtmüştür.

Ve ey adamlar! Buluşma, buluşma diye sesleniyor. Onunla buluşma, ona kavuşmayı dileyen, onun ağına düşmüş, onun kötü durumu ona görünmüş, cezası büyük olmuştur. Şerri ile ilgili cehaletinden onun esaretine düşmüş, tuzağı (onun) basma gelmiş, dünya halini görmediğinden pişmanlıktan ellerini ısırır. Gözyaşından sonra kan ağlar. Kötü sonuca kadar dilediğini ona vermiş, kaçmak için çaba gösterir, ancak kaçması imkansız... Hey adam! Nefsini helaktan önce ikaz et. Ayrılmak zorlaşmadan önce nefsini onun esaretinden kurtar. Tevfik ve saadet ayaklan üzere kalk... Umulur ki ALLAH farzıyla sana şehadeti nasip eder... Bu sevaptan hiçbir sebep ona hiçbir sebep seni geride bırakmasın...

Akıllı kişi, büyük azim için paçalarını sıvayandır. İsabetli görüşlü de cihatta nasibi olandır. Tembelliğe saplanan ayaklan kaymış, pişmanlığın fayda vermeyeceği zamanda pişman olur. En yüksek Cennet odalarında şehitleri gördüğünde de, aşırı gittiğinden ve her şeyin elden gitmesinden dişlerini gıcırdatır

.”ALLAH ise, hakkı söyler ve (doğru olan) yola yöneltipiletir." (Ahzap: 33/4) ALLAH bize yeter. O ne güzel vekildir."(Al-İİmran: 3/173)

Alıntılar:
1.El-Camiu Li Ahkamil Kuran: 8/140-142
2.Ebu Davud Buyu: 3/740
3.Şuabul İman: 2/92.
4.Ahmed b. Muhammed b. Abdurrahman Ebu Ubeyd El-Hara-vi'dir. Yakutun Mu'cemu'1-Ude-ba'sı: 4/360-361.
5.Hadis 116 numara ile gelecek.
6.El-Camiul Ezher el-Hadisin Nebiyyil Enver: 1/225
7.Takribut Tehzib s.328
8.Takribut Tehzib s. 161.
9.Buhari Rikak: 15.
10.Hadisi, ilk bölümü itibariyle Ubade b. Samit ve Ebu Umame'derl (r.a) ve 179-181 rakamla gelecek olan hadis. Hadisin ikinci bölümü itibariyle de geçen 32 ve 36 numaralı hadisler teyid etmektedir.
11.Takribu't-Tehzib s.111-112.
12. Takribut Tehzib s.31.
13. İbn Mace Cihad: 2/923
14.Takribut Tehzib 33.
15.Takrîbut Tehzib s.137.
16.Müslim İmaret: 47.
17.Ebu Davud Cihad: 18,
18.Takribu't-Tehzib s. 124.
19.Abdurrezzak Musannaf: 5/172.
20.El-Camiu li Ahkamil Kuran: 8/152



Salih Dualarınızda Bizleride Unutmayınız
Diriliszamani.com'daki Kardeşleriniz...


not... İnş Yakında Seslendirilmiş Halde Paylaşılacak
 
KavlulFasl Çevrimdışı

KavlulFasl

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Cezekallahu Hayran.Akim ne kadar Güzel hazırlamışsınız.Rabbim Ecrinizi Daim etsin İnşallah.
 
Üst Ana Sayfa Alt