Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Haber Civegözü Kapısı Kapatıldı

farkındayız Çevrimdışı

farkındayız

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
turkiye-cilvegozu-sinir-kapisini-kapatti.jpg


20:13, 12 Aralık 2013 Perşembe
Türkiye Cilvegözü Kapısını Kapattı
Cilvegözü Sınır Kapısı'nın Suriye tarafı, 7 Aralık'da İslam Cephesi direnişçilerinin kontrolüne geçti

Türkiye, Hatay'ın Cilvegözü ilçesindeki sınır kapısındaki ticari faaliyetler ile araç ve insan geçişlerini, Suriye tarafında Özgür Suriye Ordusu'nun kontrolu kaybetmesi nedeniyle durdurma kararı aldı. Cilvegözü Sınır Kapısı'nda 12 Şubat 2013'te yaşanan bombalı saldırının ardından Türkiye, Cilvegözü'nde "ara bölge içinde sadece ticari ürün geçişi" yapılmasına izin veriyordu.

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Cilvegözü Sınır Kapısı'nın tümüyle kapatıldığını yazılı bir açıklamayla duyurdu. Açıklamada, Cilvegözü Sınır Kapısı'nın Suriye tarafında çatışmalar yaşandığı belirtildi. Ayrıca Özgür Suriye Ordusu'ndan ayrılan ılımlı İslami bir grup olan ve 7 ayrı muhalif grubu bünyesinde barındıran Suriye İslam Cephesi'nin, Suriye tarafında kontrolu ele geçirdiği kaydedildi.

Cilvegözü'nde 2013'de 20 milyon dolarlık ticaret

Bu noktada iki ülke arasındaki ticari ilişkilere baktığımızda, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, Türkiye'den Suriye'ye 2012 yılında 498 milyon dolarlık ihracat gerçekleşti. Ocak-Haziran 2013 döneminde ise, 458 milyon dolarlık ihracat yapıldı.

Cilvegözü Sınır Kapısı'ndan gerçekleşen ticari geçişlerde Suriye'deki iç savaş başladıktan sonraki en hareketli dönem 2013 yılı olarak ortaya çıktı. Sadece Cilvegözü Sınır Kapısı aracılığıyla Suriye'ye yapılan ihracaat ise, 2010'da 283 bin 786 dolar; 2011'de 6 bin 157 dolar ve 2012'de 364 bin 583 dolar olarak gerçekleşti. TÜİK’e göre, Cilvegözü'nden Ocak-Ekim 2013 döneminde de, 20 milyon 343 bin 829 dolarlık ihracat yapıldı.

TÜİK'in 2008 - 2012 dönemi arasındaki turizm istatistiklerine göre, Cilvegöze Sınır Kapısı'ndaki insan trafiği istatistikleri ise şöyle:
2008 2009 2010 2011 2012
Yabancı girişi 264.113 313.512 508.214 390.567 273.460
Yabancı çıkışı 252.540 303.604 483.457 378.597 227.946
Vatandaş girişi 246.439 300.327 519.811 489.466 115.415
Vatandaş çıkışı 241.587 309.247 532.410 503.399 114.934







12 Ekim 2013
Türkiye, BM Güvenlik Konseyi kararı doğrultusunda El Kaide ve Taliban bağlantılı hesaplara el konulmasına karar verdi
Türkiye’de BM listesinde yer alan 349 kişi ve 67 kuruma ait menkul ya da gayrimenkuller tespit edilirse, malvarlığı durdurulacak. Listede yer alan isimler arasında Usame Bin Ladin’in öldürülmesinin ardından El Kaide’nin liderliğine getirilen Eymen El Zevahiri ile Afganistan’ın eski başbakanlarından, Hizb-i İslam Partisi’nin kurucusu Gulbeddin Hikmetyar ile Taliban rejiminin çok sayıda bakan, bakan yardımcısı ve üst düzey görevlisi de bulunuyor. Listede El Kaide üyesi 3 Türk de yer aldı. Bir dönem MİT’e muhbirlik yaptığı da iddia edilen Mevlüt Kar ile 2005’te Türk vatandaşlığından çıkarılan Atilla Selek ve 2007’den bu yana Almanya’da cezaevinde bulunan Adem Yılmaz’ın olası mal varlıkları donduruldu.
BM Güvenlik Konseyi, El Kaide ve Taliban yönetici ve üyelerine ilişkin böyle bir kararı geçmişte de almıştı. Türkiye’nin ise Suudi işadamı Yasin El Kadı’nın da aralarında bulunduğu bazı kişi ve kurumlarla ilgili endişeleri nedeniyle listeye çekinceli yaklaştığı belirtildi. Ancak uluslararası alanda sıkıntı yaratan bu süreç, terörün finansmanının önlenmesine ilişkin yasanın bu yılın başında TBMM’den geçirilmesi ve bu yasadan kaynaklanan yönetmeliklerin de kısa bir süre önce hazırlanıp yürürlüğe sokulmasının ardından ivme kazandı. Türkiye de BM Güvenlik Konseyi kararı doğrultusunda El Kaide ve Taliban yönetici ve üyelerine yönelik mal varlığını dondurma kararı aldı. Resmi Gazete’nin önceki günkü sayısında yayımlanan kararla, listedeki El Kaide bağlantılı 219 kişi ve 63 kurumla, Taliban bağlantılı 130 kişi ve 4 kurumun Türkiye’deki olası mal varlıkları donduruldu.
Mal varlıkları dondurulanlar arasında Taliban rejiminin çok sayıda bakan ve bakan yardımcısı, aralarında Kabil Valisi Abdulmanan Niyazi’nin ve Kabil Belediye Başkanı Hamdullah Numani’nin de bulunduğu kent yöneticileri bulunuyor. Yüksek Mahkeme Başhakimi Nur Muhammed Sakıp, Askeri Mahkeme Başkanı Abdülrahman Ağa ile çok sayıda yargı mensubu ile diplomatlar ve bürokratlar da listede yer buldu.
GÜL İMZALADI
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün imzasının ardından Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu kararında, “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1267 (1999), 1988 (2011) ve 1989 (2011) sayılı kararlarıyla listelenen kişi, kuruluş veya organizasyonların tasarrufunda bulunan malvarlığının dondurulmasına ilişkin ekli Kararın yürürlüğe konulması; Maliye Bakanlığı’nın 12/9/2013 tarihli ve 5092 sayılı yazısı üzerine, 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanunun 5’inci maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 30/9/2013 tarihinde kararlaştırılmıştır” denildi.


12.12.2013 14:50
Milli Gazete: Libya, Mısır ve Mali gibi işgal altında olan üç Müslüman ülkenin vatandaşlarının ve şirketlerinin mal varlıklarına BM'nin dayatmasıyla el konuldu


Milli gazete bugün birinci sayfadan verdiği haberde, AKP hükümetine sert çıkış yaparak, "sözde Teröre Finansman Yasası ilk icraatlarını gerçekleştirmeye başladı" sözleri ile, "Hükümet Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararıyla “terörist” denerek yaftalanan Müslümanların mal varlıklarına el koymaya başladı" ifadelerine yer verildi.
Milli Gazete, daha önce bunun gerçekleşeceğine dair endişelerin olduğuna dair yapılan haberleri hatırlatarak, "daha önce gündeme getirdiğimiz ve yasalaşması durumunda İslami örgüt, dernek ve kuruluşlara yapılacak olan yardımların engelleneceğini belirttiğimiz sözde Teröre Finansman Yasası ilk icraatlarını gerçekleştirmeye başladı. Libya, Mısır ve Mali gibi işgal altında olan üç Müslüman ülkenin vatandaşlarının ve şirketlerinin mal varlıklarına BM’nin dayatmasıyla el konuldu" denildi.
Milli gazetede yer alan haber şöyle:
Millî Gazete’nin daha önce gündeme getirdiği ve yasalaşması durumunda İslami örgüt, dernek ve kuruluşlara yapılacak olan yardımların engelleneceğini belirttiği sözde Teröre Finansman Yasası ilk icraatlarını gerçekleştirmeye başladı. Hükümet Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararıyla “terörist” denerek yaftalanan Müslümanların mal varlıklarına el koymaya başladı.
Libya, Mısır ve Mali gibi işgal altında olan üç Müslüman ülkenin vatandaşlarının ve şirketlerinin mal varlıklarına BM’nin dayatmasıyla el konuldu. Millî Gazete’nin ısrarla yasalaşması durumunda doğabilecek tehlikeleri gündeme getirmesine rağmen Meclis’ten geçen yasa tasarısı BM’nin “terörist” dediği her kişi, kurum ve kuruluşun mal varlıklarına el koymayı öngörüyor.
Bakanlar Kurulu; BM’nin direktifiyle Mali uyruklu Muhammed Lahbous (35), Mısır uyruklu Muhammad Jamal ABD-Al Rahim Ahmet Al-Kashıf (50) ve Libya uyruklu ABD-Al-Hamıd-Al-Maslı (38) adlı şahıslar ile Mısır, Libya ve Mali’de faaliyet gösteren Muhammad Jamal Network adlı şirket hakkında Terörizmin Finansmanının Önlenmesi gerekçesiyle mal varlıklarını dondurma kararı verdi.
Millî Gazete’nin daha önce gündeme getirdiği ve yasalaşması durumunda İslami örgüt, dernek ve kuruluşlara yapılacak olan yardımların engelleneceğini belirttiği sözde Teröre Finansman Yasası ilk icraatlarını gerçekleştirmeye başladı. Hükümet Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararıyla “terörist” denerek yaftalanan Müslümanların mal varlıklarına el koymaya başladı. Libya, Mısır ve Mali gibi işgal altında olan üç Müslüman ülkenin vatandaşlarının ve şirketlerinin mal varlıklarına BM’nin dayatmasıyla el konuldu. Millî Gazete’nin ısrarla yasalaşması durumunda doğabilecek tehlikeleri gündeme getirmesine rağmen meclisten geçen yasa tasarısı BM’nin “terörist” dediği her kişi, kurum ve kuruluşun mal varlıklarına el koymayı öngörüyor. Hükümet BM tarafından terör örgütü listesinde bulunan El-Kaide ile bağlantılı oldukları iddiası ile Libya, Mısır ve Mali uyruklu 3 kişi ile bir şirketin Türkiye’deki mal varlıklarına el koydu.
Hükümet, El-Kaide ile bağlantılı oldukları gerekçesiyle Libya, Mısır ve Mali uyruklu 3 kişi ile bir şirket hakkında Türkiye’deki mal varlıklarını dondurma kararı verdi. Bakanlar Kurulu; Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin kararlarıyla listelenen kişi, kuruluş veya organizasyonların tasarrufunda bulunan mal varlığının dondurulması kararı kapsamında El-Kaide ile bağlantılı oldukları iddia edilen Mali uyruklu Muhammed Lahbous (35), Mısır uyruklu Muhammad Jamal ABD-Al Rahim Ahmet Al-Kashıf (50) ve Libya uyruklu ABD-Al-Hamıd-Al-Maslı (38) adlı şahıslar ile Mısır, Libya ve Mali’de faaliyet gösteren Muhammad Jamal Network adlı şirket hakkında Terörizmin Finansmanının Önlenmesi gerekçesiyle mal varlıklarını dondurma karı verdi.


22:49, 10 Aralık 2013 Salı
Konya'da El Kaide Operasyonu 3 faklı adreste yapılan eş zamanlı operasyonda 3 kişi gözaltına alındı.

incanews / Haber Merkezi
Konya İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi Pazartesi günü bir ihbar üzerine Selçuklu ve Karatay ilçelerindeki 3 ayrı adrese operasyon düzenledi. Bir süredir teknik takip yapılan A.T.(33), P.S. (31) ve B.A (27) isimli şüpheliler eş zamanlı baskında gözaltına alındı. Konya TEM Şube Müdürlüğünde ifadesi alınan şüpheliler, mahkemeye sevk edildi. Daha sonra polisler tarafından adliyeden çıkarılan şüpheliler cezaevine gönderildi.Baskın yapılan adreslerde bomba yapımında kullanılan 250 kiloya yakın kimyevi madde ele geçirildi. Kimyasal maddelerden alınan örnekler incelenmek üzere laboratuvara gönderildi. Polisin bomba yapımında kullanılan malzemelerin Suriye'ye gönderilmek için temin edildiği ihtimalinin üzerinde durduğu öğrenildi.



Son güncelleme: 11 Aralık 2013 Çarşamba 20:20
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden ve Bursa'lı Müslümanların yargılandığı Hizb-ut Tahrir davası 06.12.2013 tarihinde yapılan karar duruşmasında yüksek cezalar verilerek karara bağlandı. Dava kapsamında yargılanan 8 kişiye toplamda 67,5 yıl ceza verildi.

Küre Medya / Haber Merkezi


https://www.islam-tr.org/turkiye-ha...r-uludag-universitesini-basti.html#post317406
 
E Çevrimdışı

Ebu & Dücane

Guest
Ekli dosyayı görüntüle 3842
Bu kararı ile, Kıyamın başından beri Suriye halkının yanında olduğunu söyleyen Türkiye;
bölgenin, halkın İslam Devleti ve Hilafet taleplerini destekleyen cephelerden biri ve İslam Devleti kurmak için mücadele eden İslam Cephesi’nin eline geçmesinden sonra, sınır kapısını kapattı..
Bu şu demek oluyor: Türkiye HİLAFET isteyenlere karşı durarak, Suriye Devrimini çalmaya çalışan ÖSO ile Batı’nın yanındadır….
 
R Çevrimdışı

Rebi3

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Birleşmiş Milletlerin kulu laik Türkiye devleti menfaatlerine uymayınca Allah'ın kulları olan mücahidleri ve mazlum suriye müslümanlarını hemen satıveriyor. Zaten hep böyledir tağutların işleri, bir müddet böyle gider sonra yine bir sihirbazlık yaparlar cahilleri kandırırlar.Tevhid ehli dışında herkes "maşaAllah helal olsun işte müslüman lider" der. Halbuki esasta İslam dininin,İslam aleminin ve Müslümanların hiç bir şey kazandığı yoktur.
 
farkındayız Çevrimdışı

farkındayız

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Boğaziçi Üniversitesi Fener Rum Patriği'ni 'ekümenik' ilan etti13 Aralık 2013

22515105.jpg


  • Boğaziçi Üniversitesi önümüzdeki hafta Fener Rum Patriği Bartholomeos’a fahri doktora unvanı verecek.

Bartholomeos'a Türkiye'de verilecek bu ilk fahri doktora töreni için hazırlanan davetiyelerde, Patrik'ten "ekümenik" ifadesiyle bahsedildi.
AB Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Haluk Ilıcak ise, Patrik Bartholomeos'tan "ekümenik" olarak bahsedilmesini eleştirdi.

"RUSLAR BİLE EKÜMENİK KABUL ETMEDİ..."

Ilıcak, twitter hesabından yaptığı açıklamada dünyadaki en geniş Ortodoks nüfusuna sahip olan Rusya'nın bile Patrik Bartholomeos"un "ekümenik" sıfatını kabul etmediğini belirterek, şöyle yazdı;
"Dünyadaki en geniş Ortodoks toplumuna sahip Moskova Patriği/Patrikliği Bartholomeos'un ekümenik sıfatını henüz kabul etmemiştir. Moskova Patriğine Fener'in ekümenik olduğunu "kabul ettirecek" bu ön alıştan dolayı Boğaziçi Üniversitesini tebrik ediyorum."

TÜRKİYE "EKÜMENİK" SIFATINI TANIMIYOR

Patrik Bartholomeos için pek çok ülke "ekümenik"- (evrensel) sıfatını kullanırken, Türkiye bu sıfatı tanımıyor.
Türkiye'nin Patrik'in "ekümenik" sıfatına karşı çıkma nedeni ise, bu sıfatın Bartholomeos'u Türkiye'deki bir azınlık grubunun lideri konumundan çıkarıp, "evrensel dini lider" haline getirmesi.
Fener Patriği'nin 6. yüzyıldan gelen "ekümenik" sıfatı, "eşitler arasında ilk" olarak yorumlanıyor ve Ortodoks Hristiyanların uluslararası toplantılarında Fener Patriği'ne toplantıya başkanlık etme imkanı tanıyor.

TÜRKİYE'DE İLK FAHRİ DOKTORA
Patrik Bartholomeos'a fahri doktor unvanı, Çevre Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü’nün önerisi ile ‘Dünyada ekolojik denge ve biyolojik çeşitliliğin korunması, endüstriyel kirlilik, temiz içme suyu kaynaklarının geniş kitlelere temini ve küresel iklim değişikliği gibi çeşitli çevre konularında öncülük yaptığı girişimler, geniş kitlelere yönelik olarak düzenlediği faaliyetler ile küresel ölçekte etkili olan farklılık yaratan mesajları nedeniyle’ verildi.
Daha önce dünyanın çeşitli üniversitelerinden 20'ye yakın fahri doktora unvanına layık görülen Patrik Bartholomeos'a, ilk kez Türkiye'deki bir üniversite de bu unvanı verecek. Tören 19 Aralık'ta gerçekleşecek.
Törene ilişkin Rektör Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu’nun imzasını taşıyan davetiyede şu ifade yer alıyor;
“Ekümenik Patrik Bartholomeos I için düzenlenen fahri doktora unvanı takdim törenine katılımızı saygılarımla rica ederim”
 
portalkal Çevrimdışı

portalkal

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Ekümenikliği ,fatih ortaya çıkartmıştı,papaya alternatif koyup hırıstıyanları 2 ye bölmek için,başarılıda oldu.cumhuriyet ise müslümandan çok kafire çalıştığı için kaldırdığı ekümenikliği adından bile rusya korkuyorsa gerçekleştiğinde olacakları bir hayal edin
ortpdoksların başı tr de ve bütün balkanları vs siyaseten elinde...
 
farkındayız Çevrimdışı

farkındayız

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Haberi buraya ekledim. Çünki birbiri ile ilişkili bu haberler


1:56, 13 Aralık 2013 Cuma

mansetinca.jpg


CIA Eski Başkanı'ndan 3 Suriye SenaryosuCIA eski başkanı Michael Hayden, "Esed'in kazanması Suriye'nin en iyi seçeneği olabilir" dedi.

incanews / Haber Merkezi
CIA eski başkanı Michael Hayden, "Suriye'deki mezhep katliamı bölgesel güvenlik için öyle bir tehlike ki Beşar Esed rejiminin zaferi beklenebilecek en iyi sonuç olabilir" dedi.
Sivillere karşı kimyasal silah kullanmakla suçlanmasından sonra Washington, Esed'in savaş yönetimini kınamış, hava saldırısıyla tehdit etmiş ve çekilmesini talep etmişti.
Birleşik Devletler aynı zamanda Esed yönetimiyle savaşan bazı isyancı gruplara milyonlarca dolarlık öldürücü olmayan yardım yapıyor.


Fakat 2009 yılına dek CIA'in başkanı olan ABD Hava Kuvvetleri emekli generali Michael Hayden, isyancılardan birinin kazanmasının muhtemel üç sonuçtan biri olmadığını söyledi.


Hayden Jamestown Vakfı'nın yıllık konferansında şöyle dedi: "Üçüncü seçenek Esed'in kazanmasıdır. Ve şu an söylemeliyim ki ne kadar kötü gelse de, ben bu çok çok kötü üç seçenek arasından en iyisinin bu olduğunu düşünüyorum."


Bahsettiği sonuçlardan ilki devam eden çatışmanın Sünni ve Şii gruplar arasında daha da aşırılaşması.


Esed Suriye'nin Alevi, Şii ve Hristiyan azınlıkları tarafından desteklenirken isyancı gruplara Sünni Müslümanlar egemen.


Hayden'in en muhtemel sonuç olarak gördüğü ikinci sonuç ise "Suriye'nin tasfiyesi" ve 1916'da Fransız ve İngiliz imparatorlukları arasında yapılan anlaşmada belirlenen sınırların kaybolup tek devletli yönetimin bitmesi.


Hayden, "Bu Sykes-Picot anlaşmasının sonu anlamına geliyor." diye ekledi.


İngiliz diplomat Mark Sykes ve Fransız meslektaşı François Georges Picot Ortadoğu'yu ileride bağımsız Arap devletlerinin sınırları olarak hizmet veren bölgelere ayırmıştı.
Hayden "Yüzyıllık yerleşmenin çöküntüsü Lübnan, Ürdün ve Irak'a da kaos yayabilir" uyarısında bulunarak şöyle devam etti:


"Devletin tasfiyesinden çok korkuyorum. Sykes Picot'un bilfiil tasfiyesinden. Ve şimdi medeniyetin kavşağında kendini kontrol edemeyen yeni bir boşluk var. Suriye'de devam eden bu olaylar aşırı Sünniler'in Ortadoğu coğrafyasının önemli yerlerini ele geçirmesine ve Suriye devletinin ve Biladü'ş Şam'ın infilakına sebep olacaktır.


Savaş, Suriye'de 2011'in başlarında Esed'in demokrasi yanlısı portestolar üzerine baskı kurmasıyla başladı ve yaklaşık 126.000 kişinin ölümüne sebep olan bir iç savaşa döndü.
İran ve Lübnan Hizbullah'ı tarafından desteklenen Esed, büyük ölçüde aşırı cihad grupları tarafından domine edilen çeşitli Sünni isyancı gruplarla savaşa mahkum oldu.
 
farkındayız Çevrimdışı

farkındayız

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
11:30, 14 Aralık 2013 Cumartesi
Amerika

esed-bati.jpg



Batı Esed'i desteklemeye karar verdi

BBC muhabiri Batılı ülkelerin El Kaide'nin öncülüğündeki İslamcıların güçlenmesi karşısında Esed rejimine destek vermeyi tercih ettiklerini yazdı




Washington'ın Suriye Cumhurbaşkanıyla ilgili söylemi giderek sertleşiyordu.
Dışişleri Bakanı John Kerry, Beşar Esad'ın kendi halkına karşı kimyasal silah kullanarak Adolf Hitler ve Saddam Hüseyin gibilerin olduğu listeye adını yazdırdığını söylemişti.
Birkaç hafta sonraysa Kerry Şam'ın kimyasal silahların imhası anlaşmasında gösterdiği işbirliğini övmekle birlikte, yine de Esad'ın gitmesi gerektiğini söylüyordu.
Aynı zamanda Suriye genelinden gelen haberler, El Kaide bağlantılı radikal İslamcı gruplar El Nusra Cephesi ve Irak ve Şam'da İslam Devleti'nin (IŞİD) başrolünü oynadığı şiddet olaylarına odaklanmaya başladı.
Yıl sona ererken, Batı'nın Suriye'de seçtiği müttefikler darbe üstüne darbe yerken, siyasetçiler düşünülemez bir şeyi, Esad'la birlikte çalışmanın ona karşı olmaktan daha çok şey kazandıracağını düşünmeye başladı mı?
"Seçenek yok"

ABD ya da İngiltere Dışişleri Bakanlıkları'nın açıkça söylediği bir düşünce değil bu. Ama bir hafta önce saygın bir ABD'li eski diplomat Ryan Crocker New York Times gazetesine "Esad rejimiyle yeniden konuşmaya başlamanın zamanının geldiğini" söyledi.
Crocker, "Esad kötü olsa da, yokluğunda yerini alacak cihatçılar kadar kötü değil" dedi.
Irak ve Suriye'de büyükelçilik görevleri de yapmış olan Crocker belirli konularla ilgili bir diyalogtan bahsettiğini ve bunun "çok, çok sessiz yapılması" gerektiğini vurguladı.
Ama diğer gözlemciler daha da ileri gidiyor.
Washington'daki siyasetçilerin sık sık görüşlerine başvurduğu Oklahoma Üniversitesi Ortadoğu Çalışmaları Merkezi Direktörü Profesör Joshua Landis, "Birisi artık ortaya çıkıp, Esad'ın kalması gerektiğini söylemeli. Başka bir çare yok" diyor.
Landis en başından beri Suriye'de isyancıların silahlandırılmasını karşı çıkıyor ve bu politikanın "yüzlerinde patlayacağını" söylüyordu.
Landis El Kaide bağlantısı olmayan İslamcı Örgütlerle yeni oluşturulan İslami Cephe'yle girişilen deneme nitelikli temasların da daha iyi sonuç vermeyeceğini vurguluyor.
Landis, "Büyükelçi Crocker kendi görüşlerini ifade ediyor olabilir ama Dışişleri Bakanlığı'nın ne düşündüğünü bilir" diyor.
ABD'li Kongre üyeleri de kaygılarını dillendiriyor.
Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu Başkanı Cumhuriyetçi Partili Mike Rogers, geçtiğimiz günlerde Suriye'de El Kaide militanlarının daha önce görülmemiş bir oranda toplanmasından duyduğu kaygıdan bahsetti.
Rogers geçen hafta John Hopkins Üniversitesi'nde düzenlenen bir konferansta "Cephedeki isyancıları etkin bir şekilde araştıracak bir sistemimiz yok. Bu felakete davetiye çıkartan bir durum" dedi.
Çözümün bir parçası mı?

Hal böyleyken Beşar Esad yine vazgeçilemez görülmeye başlıyor. Ülkesinin kimyasal silahlarını teslim eden ve belki de El Nusra Cephesi ve IŞİD'a karşı koyabilecek ve yenebilecek bir lider.
İlk hedefteki, Suriye'nin kimyasal silahlarının imhasındaki gelişme umut verici ama gecikmeler de olabilir. En zehirli kimyasalların tasfiyesi için 31 Aralık'a kadar tanınan son süreye artık uyulamayacağı iyice netleşiyor.
Suriye Ordusu Şam-Humus otoyolunda isyancıların elindeki son noktayı da bu hafta başında ele getirdiklerini iddia etti. Ancak konvoyların Akdeniz kıyısındaki Lazkiye limanına ulaşmasını garanti altına almak için ek ağır malzemeye ihtiyaç duyduklarını belirttiler.
Yani bu kritik aşamadaki başarı tamamen Suriye hükümetinin cephedeki gelişmeleri kontrol edebilme kabiliyetine bağlı.
Uzun vadede, ikinci hedef radikal İslamcılarla mücadele büyük ihtimalle daha hayati önemde olacak.
Görünürde bu uzun süredir radikal İslamcıların gerçek bir tehdit olduğunu söyleyen Esad yönetimiyle çıkarların birleşmesi demek.
Ancak Suriyeli liderler bu konuda hiç samimi davranmadılar ve El Kaide Suriye'de gerçek bir tehlike haline gelmeden çok önce alarm zillerini çaldılar. Ayrıca El Nusra ve IŞİD nihayet sahneye çıkana dek kuşkulu bir şekilde bu örgütlerin üzerine gitmediler.
Obama yönetimini eleştirenler Cumhurbaşkanı Esad'dan yardım istemenin hiç bir iyi sonuç getirmeyeceğini söylüyor.
Sınırlı Temas

ABD'nin eski NATO Büyükelçisi Kurt Volker, "Esad'ı sorun olarak görmek yerine ortağımız haline getirdik" diyor.
Avrupa Dışilişkiler Konseyi'nden Daniel Levy de "İnsanların böyle bir adım atması çok zor. ABD zaten İran konusunda Suudilerle zorlu bir mücadele içinde. 'Esad bizim adamımız' diyerek başka bir kavga başlatmaları çok düşük bir ihtimal" şeklinde konuşuyor.
Cumhurbaşkanı Esad Irak'ın işgali sırasında kısa bir süreliğine olduğu gibi belki asla "Günün Adamı" olmayabilir.
Ancak geçtiğimiz günlerde cephede kazandığı başarılar, Batı'nın kimyasal silahlarından acilen kurtulma isteği ve ülkeye cihatçıların akışıyla birleştiğinde bir süre daha öyle ya da böyle Esad'la iş yapacakmışız gibi görünüyor.
BBC




incanews
 
HAMAS Çevrimdışı

HAMAS

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Allah azze ve celle Suriyeli müslümanlara basiret verip en kısa zamanda birleşerek topyekün kıyama kalkmalarını nasipt etsin.
 
Üst Ana Sayfa Alt