ÇOCUK SAHİBİ OLMAYI ARZU ETMENİN MÜSTEHAP OLUŞU
Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
"Artık onlara (ha*nımlarınıza) yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdığını talep edin”. [1]
Şu'be'nin Hakem'den rivayetine göre Mücahid, bu ayet*teki "Allah'ın yazdığı şey" in çocuk olduğunu söylemiştir. Ayrıca Hakem, İkrime, Hasan Basri, Süddi ve Dahhak da aynı görüştedirler.
Bu rivayetler içerisinde isnadı Rasulullah (s.a.v)'e en yakın olan rivayet şudur:
"Muhammed b. Sa'd, babasın*dan, o da amcasından, o da babasından, o da babasından rivayet ettiğine göre İbn-i Abbas bu ayette kasdedilen şeyin çocuk olduğunu söylemiştir.
İbn Zeyd ise bundan maksadın cinsi münasebet olduğu görüşündedir.
Katâde "Allah'ın sizin için yazdığı ruhsatı isteyiniz" demiştir.
Yine İbn Abbas'tan başka bir rivayete göre, bundan maksadın, Kadir Gecesi olduğunu söylemiştir.
Meseleyi derinliğine ele alacak olursak diyebiliriz ki; cinsi münasebette bulunan bir kişide neredeyse aklına başka bir şey gelmeyecek derecede ihtiyacını giderme ve şehvet düşüncesi ağır basmaktadır. Bundan dolayı yüce Allah, oruç gecesi fecrin doğuşuna dek cinsi münasebeti mübâh kılmak suretiyle ümmetin yükünü hafifletirken, onları irşad edip yönlendirdi ki, bu tür lezzetlerde sırf kendi rızasını talep etsinler, yanlızca şehvet düşüncesiyle onlara yaklaşmayıp, bilâkis bununla Allah'ın kendilerine takdir buyurduğu ecri ve kendi bellerinden çıkan, Allah'a kulluk edip, O'na hiç bir şeyi ortak koşmayacak çocuğu istesinler ve Allah'ın kendilerine helâl kıldığı ruhsatları, bunların kabul edilmesini sevmesinden hareketle arzu etsinler. Zira Allah, kulun günah işlemesini nasıl kerih görüyorsa, verdiği ruhsatlarla amel etmesinden de öylece hoşlanır.
Allah'ın müminler için yazdığı şeylerden biri de Kadir Gecesi'dir. Onlar, bunu arzu etmekle de emrolunmuşlardır. Şayet "Kadir Gecesi ile kadınlara yaklaşma arasında ne gibi bir ilişki var?" diye sorulursa, şu cevabı vere*biliriz:
"Burada onlara mubah-kılınan cinsi münasebetin, bin aydan hayırlı olan bu geceyi talep etme hususunda onları gaflete düşürmemesi için yüce Allah, müminleri irşad ederek adeta diyor ki:
"Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşabilirsiniz. Ancak bu, Allah'ın sizin için yazdığı ve sizleri üstün kıldığı bu geceyi istemekten alıkoyup meşgul etmesin." Allahu a'lem.
Enes b. Malik'in rivayetine göre, Rasûlullah (s.a.v) evlenmeyi emreder ve kadınlardan uzak durmayı şiddetle neyhedip şöyle buyururdu:
"Sevimli ve doğurgan kadınl*arla evleniniz. Zira kıyamet günü ben, sizin çokluğunuzla peygamberlere karşı iftihar edeceğim." [2]
Ma'kil b. Yesar, Rasûlullah'ın şöyle dediğini rivayet ediyor:
"Bir adam Rasûlullah'a gelerek:
“Ben soylu ve güzel bir kadın buldum, yanlız çocuk doğurmuyor. Onunla evleneyim mi?" diye sordu. Rasûl-ü Ekrem de:
“Hayır, diye cevap verdi. Derken adam ikinci defa geldi. Rasûlullah yine menetti. Sonra üçüncü defa geldi. Bunun üzerine Rasûl'ü Ekrem:
"Doğurgan kadınlarla evleniniz. Çünkü ben, sizin çok*luğunuzla iftihar edeceğim" buyurdu. [3]
Abdullah b. Amr, Rasulullah'ın şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
"Çocuk doğuran kadınlarla evleniniz. Zira ben, kıya*met gününde sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim".[4]
Hz. Aişe, Rasul-ü Ekrem'in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
“Nikâh, benim sünnetimdir. Kim benim sünnetimle amel etmezse, benden değildir. Evleniniz, zira ben kıyamet gününde ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim. [5]
Hammad b. Seleme, Asım'dan, o da Ebu Salih'ten, o da Ebu Hureyre'den, Rasul-u Ekrem'in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
“Şüphesiz kulun cennetteki derecesi yükseltilir. O da der ki:
"Ey Rabbim, bu nereden gelmedir? "Allah (c.c.) da "Senden sonra çocuğunun senin için istiğfar etmesinden dolayıdır". buyurur." [6]
Çocuk Sahibi Olmayı Teşvik Eden Hadisler:
Ebu Hassan'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
"Benim iki çocuğum vefat etmişti. Ebu Hureyre'ye:
“Rasûl-u Ekrem'den bize rivayet ettiğin hadislerden ölülerimiz hakkında gönlümüzü hoş edecek bir söz işitmedin mi? diye sordum. O da şöyle dedi:
“Evet, işittim. "Onların küçükleri cennetin dü'muslarıdırlar.[7] Onlardan birisi babası-veya ebeveyniyle kar*şılaşır ve tıpkı benim, senin şu elbisenin kenarından tuttuğum gibi, onların elbisesinin kenarından veya elinden tutar da Allah babasını kendisiyle birlikte cennete koyuncaya kadar bırakmaz." [8]
İmam Ahmed diyor ki:
“Bize Veki', ona Şu 'be, ona da Muaviye b. Kurra babasından şöyle rivayet etmiştir:
"Bir adam, yanında çocuğuyla Rasûl-u Ekrem'e gel*mişti. Rasûl-u Ekrem ona:
“Onu seviyor musun? diye sorunca, o da:
“Ya Rasulallah, benim onu sevdiğim gibi, Allah da seni sevsin, dedi. Rasûl'u Ekrem daha sonra onu göremeyince:
“Filanın oğlu ne haldedir? Diye sordu. Ashab-ı Kiram:
“Ya Rasulallah! O çocuk öldü, dediler. Bunun üzerine Rasul'u Ekrem çocuğun babasına:
“Cennetin kapılarından hangisine varsan, onu mutlaka seni orada bekler bir vaziyette bulmayı istemez misin? buyurdu. Bir adam:
“Ya Rasulallah! Bu yanlızca bu kişiye mi mahsus, yoksa hepimiz için geçerli mi? diye sorunca, Rasul-u Ekrem:
“Hepiniz için, buyurdu." [9] Yine İmam Ahmed diyor ki:
“Bize Abdullah, ona Abdu Rabbih b. Barig el-Hanefi, ona da Ebu Zümeyl el- Hanefi şöyle rivayet etti:
İbn-i Abbas'tan işittim, diyordu ki:
“Rasûl-u Ekrem şöyle buyurmuştur:
"Ümmetimden her kimin, henüz buluğ çağına varma*mış iki çocuğu kendisinden önce vefat ederse, o kişi behemahal cennete girecektir." Bunun üzerine Hz. Aişe:
“Anam babam sana feda olsun, peki bir tek çocuğu ölen kimse ne olacak? diye sorunca Rasul'u Ekrem:
“Bir tek çocuğu ölen de, buyurdu. Yine Hz. Aişe:
“Peki ümmetinden, kendisinden önce hiç çocuğu ölmeyen kimse? deyince, Rasul-u Ekrem:
“O zaman da ümmetimin kendisinden önce vefat etmiş olan yakını ben olurum. Benim vefatım gibi hiç bir şeye üzülmezler, buyurdu. [10]
Sahıhayn'da, Ebu Said el-Hudri'den yapılan bir rivayete göre, Rasul-u Ekrem kadınlara şöyle buyurmuştur:
“Sizden üç çocuğu vefat eden bir kadın için, o çocuklar cehenneme karşı muhakkak perde olacaklardır. Kadınlardan biri:
“Peki iki çocuğu vefat eden? diye sorunca, Rasûl-u Ekrem:
“İki çocuğu vefat eden de, buyurdu." [11] Müslim'in sahihinde Ebu Hureyre'den buna benzer bir hadis daha nakledilmiştir.[12]
Bu hadisi ayrıca İbn-i Mes'ud ve Ebu Berze el-Eslemi'de rivayet etmişlerdir.[13]
Sahihayn'daki Ebu Hureyre'den nakledilen bir hadiste Rasûl-u Ekrem şöyle buyurmuştur:
“Henüz bulûğ çağına ulaşmadan üç çocuğu ölen bir müslümana-yemin bozacak kadar bir süre hariç [14] ateş dokunmayacaktır.[15]
Enes b. Malik'den rivayet edildiğine göre, Rasul-u Ekrem şöyle buyurmuştur:
"Henüz bulûğ çağına ermemiş üç çocuğu vefat eden bir müslümanı, o çocuklara rahmetinden dolayı Allah muhak*kak cennete koyacaktır "[16]
Ebu Hureyre rivayet ediyor: "Bir kadın peygambere bir çocuğunu getirerek:
“Ya Rasulallah! Bunun için dua et. Zira, üç tanesini defnettim, deyince, Rasul-u Ekrem:
“Üç çocuk mu defnettin? diye sordu. Kadın:
“Evet, deyince, Rasul-u Ekrem:
“Muhakkak sen, sağlam bir koruyucu ile cehennemden korundun, buyurdular. [17]
Yine Ebu Hureyre'den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: [18]
“İnsan öldüğü vakit, şu üç şey dışında bütün amelleri kesilir; Devam eden bir sadaka veya faydalanılan bir ilim yahut kendisi için dua eden salih bir evlat. [19]
Aile Efradının Az veya Çok Oluşu
Şöyle bir soru sorulabilir:
"Yetimler hususunda adaleti yerine getiremeyece*ğinizden korkarsanız size helâl olan kadınlarla ikişer, üçer, dörder evlenin. Bunlar arasında da adalet yapamayaca*ğınızdan korkarsanız bir tane alın yahut elinizdeki cariyelerle yetinin. Haksızlık yapmamanız için en uygun olan budur [20]" ayeti hakkında ne dersiniz? Zira îmam Şafii, bu ayetteki "Zalike edna en la teûlû" cümlesine "aile efradımızın çok olmaması için en uygun olan budur" manasını vermiştir. Bu da, aile efradının az olması gerektiğine işaret etmez mi? "Bu soruya şu cevabı verebiliriz:
"Evet, İmam Şafii bunu söylemiştir ancak, selef ve haleften müfessirlerin çoğunluğu ona muhalefet ederek "Ayetin manası, zulüm ve haksızlık yapmamanız için en uygun olan budur" şeklindedir, demişlerdir. Bir kişi haksızlık ve zülüm yaptığı zaman denir [21] kelimesi de bu köktendir. Zira mirastaki payı artmış olmaktadır. Ayrıca bir kimse muhtaç duruma düştüğü zaman denir.
Nitekim ayeti kerimede "Eğer yoksulluğa düşmekten korkarsanız, biliniz ki, Allah dilerse kendi lütfundan sizi zengin eder [22] buyrulmuştur. Şair diyor ki:
Fakir, ne zaman zengin olacağını bilemez, Zengin de ne zaman yoksulluğa düşeceğini bilemez. kelimesindeki aile efradının çokluğu manasına gelince, bu mana ne ne de kelimes vardır. Bu anlam nin ifal babında bulunmaktadır. Kişinin aile efradı çok olduğu vakit denir. Sütü bol oldu ve hurması bol oldu kelimeleri de böyledir. Lügat alimlerinin görüşü budur.
Vahidi," Basit " adlı eserinde diyor ki:
"Bütün tefsir ve lügat alimlerinden rivayet edildiğine göre, ayette geçen cümlesi "Haksızlık ve zulüm yapmamamız için" anlamına gelmektedir. Bu mana ayrıca merfu olarakta rivayet edilmiştir. Nitekim Hz. Aişe bu ayet hakkında Rasûl-u Ekrem'in "zulmetmemeniz için " dediğini rivayet etmiştir.[23] Aynı şekilde "haksızlık etmemeniz " lafzıyla da rivayet edilmiştir.
Bu, aynı zamanda İbn-i Abbas, Hasan Basri, Katade, Rabi, Süddi, Ebu, Malik, İkrime, Ferra, Zeccac, İbn Kuteybe ve İbn-u'l-Embari'nin de görüşüdür.
Ben de derim ki:
Her ne kadar Ferra, İmam Şafii'nin lügat açısından zikrettiği bu görüşünü Kisai'den" Sahabeden bazıları, bir kimsenin aile efradı çok olduğu zaman derlerdi.
Bu lügat, bedevilerden işittiğim fasih bir lügattir" dediğini rivayet ediyorsa da; bazı sebeblerden dolayı, söylediğimiz ilk mana daha belirgin görünmektedir:
1- Nun "aile efradı çok oldu" anlamının, Kisai'nin rivayeti dışında lügatte kullanılmadığı bilinmektedir. Geri kalan lügat alimleri Kisai'ye muhalefet etmişlerdir.
2- Bu mana Rasul-u Ekrem'den de rivayet edilmiştir. Bu, her ne kadar garip bir hadis ise de tercih için elverişlidir.
3- Bu mana, Hz. Aişe ve İbn-i Abbas'tan da rivayet edilmiştir. Bu iki sahabenin görüşüne muhalefet eden her hangi bir müfessir de bilinmemektedir. Hakim Ebu Abdillah diyor ki:
"Bize göre sahabini tefsiri merfu hükmün*dedir."
4- Doğurgan kadınlarla evlenmenin müstehap oluşu ve Rasulallah'ın kıyamet gününde ümmetinin çokluğu ile iftihar edeceğine dair zikretmiş olduğumuz deliller, bu tür bir tefsiri reddetmektedir.
5- Ayetin akışı, müslümanları, hakkında zulüm ve haksızlık yapmaktan endişe duydukları bir durumdan baş*ka bir hale yöneltme konusundadır. Nitekim yüce Allah, ayetin başında "Eğer yetim kadınlar hususunda adaleti yerine getiremiyeceğinizden korkarsanız, size helal olan kadınlardan ikişer üçer, dörder alın" [24] buyurmak suretiyle yetimlere zulmetmekten kurtulacakları yolu onlara göster*miştir. Bu yol da, kendilerine helal olan yetişkin kadınlarla evlenmeleridir. Daha sonra bu kadınlar arasında eşit davranmamak suretiyle ortaya çıkabilecek zulüm ve haksı*zlıktan kurtulacakları yolu da göstererek "Bu kadınlar arasında da adalet yapamayacağınızdan korkarsanız, bir tane alın; yahut elinizdeki cariyelerle yetinin" buyurmuş*tur. Sonra da bir kadınla evlenme veya cariyelerle yetin*menin zulüm ve haksızlık yapmamaya daha uygun olduğu*nu bildirmiştir. Ayetten maksadın bu olduğu gayet açıktır.
6- "Eğer dört kadın arasında adalet yapamayaca*ğınızdan korkarsanız, bir kadınla evlenin veya dilediğiniz cariyeleri tercih edin" sözü ile "Çünkü bu, aile efradınızın çok olmaması için daha uygundur" sözü arasında bir münasebet bulunmamaktadır. Tam tersine bu iki mana birbirine yabancıdır. Bu noktayı iyi düşün.
7- Yüce Allah'ın, müslümanlara şöyle seslenmiş olması aklen mümkün değildir:
"Eğer dört kadın arasında adil davranamayacağınızdan korkarsanız, o takdirde 100 veya daha fazla cariye alabilirsiniz. Çünkü bu, aile efra*dınızın çok olmaması için daha uygundur."
8- "Haksızlık yapmamanız için en uygun olan budur" ayeti, önceki her iki hükmün de illetidir. Bu iki hüküm şunlardır:
a- Müslümanların yetimlerle evlenmekten, yetişkin kadınlarla evlenmeye yönlendirilmeleri,
b- Dört kadınla evlenmekten bir kadınla evlenmeye veya cariyelerle yetinmeye yönlendirilmeleridir.
İşte bu hükümlere illet olarak "aile efradınızın az olması"nı göstermek uygun değildir.
9- Yüce Allah, "Yoksul ve muhtaç duruma düşmekten korkarsanız değil de "Adil davranamayacağınızdan korkar sanız" buyurmuştur. Şayet maksat aile efradının azlığı olsaydı, yukarıdaki şekilde söylenmesi daha münasip olurdu.
10- Yüce Allah, yasaklanan bir hükmü zikrederek yasak lamayı bir illete bağlar veya bir şeyi mubah kılarak mubah oluşunu bir illet ile açıklarsa, illetin; illetlenmiş hükmün tam tersiyle çakışması gerekmektedir. Yüce Allah burada yetimlerden başkasıyla evlenmeyi ve bir tek kadınla veya cariyelerle yetinmenin mubah oluşunu, zülüm yapmamaya daha yakın olması illetine bağlamıştır. Oysa aile efradının çok olmasının, illetlenmiş bu hükmün zıddı olmadığı malûmdur. Binaenaleyh, bunun illet yapılması da uygun değildir. [25]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Bakara:187
[2] Ahmed b. Hanbel: 3/158; Ebu Hatim İbn-i Hibbân 4018
[3] Ebu Dâvûd: 2050; Nesai 3227
[4] Ahmed b. Hanbel: 2/172
[5] İbn-i Mâce: 1846
[6] Ahmed b.Hanbel: 2/509; İbn-i Mâce 3660
İbn Kayyim El-Cevziyye, İslamda Çocuk Bakımı Ve Terbiyesi, Esra Yayınları: 15-18.
[7] Dü'müs, sudan ayrılmayan kurbağa yavrularıdır. Bu benzetmeden amaç onların cennette serbestçe dolaştıklarını anlatmaktır.
[8] Müslim: 2635
[9] Ahmed b.Hanbel: 5/35
[10] Ahmed b-Hanbel 1/334
[11] Buhari: 101; Müslim:2633
[12] Müslim: 2632
[13] Tirmizi:1061
[14] Yani "içinizden oraya gitmeyecek hiç kimse yoktur. Bu Rabbi'nin üze*rine aldığı bir hükümdür" âyetindeki Allalahu Teâlânın yeminin yerine gelmesi kadar bir zaman.
[15] Buhâri: 1250-51; Müslim: 2632
[16] Buhari: 1248
[17] Müslim:2636
[18] Müslim:1631
[19] İbn Kayyim El-Cevziyye, İslamda Çocuk Bakımı Ve Terbiyesi, Esra Yayınları: 18-22.
[20] Nisâ: 3
[21] Avlu'l-Ferâiz, hisselerin artması demektir.
[22] Tevbe: 28
[23] Zevâid-u İbn-i Hibbân: 1730
[24] Nisa: 3
[25] İbn Kayyim El-Cevziyye, İslamda Çocuk Bakımı Ve Terbiyesi, Esra Yayınları: 23-27.