Ürdün halkından hayır üzere olduğunu sandığım bir kişi tanıyorum. Çocuklarını İslami bir terbiye ile yetiştirmek için elinden gelen gayreti sarf ediyor.
1. Takva üzere kurulmuş bir evi, fazilet sahibi, dindar da bir hanımı va
2. Çocuklarını Allah için sevip, Allah için buğz etme akidesi ile yetiştiriyor
3. Onları seçkin İslâmi okullara gönderiyor ve bu okulların çocuklarını İslâmi terbiye ile eğitmesine karşılık ağır masraflarını da üstleniyor
4. Evinde hiçbir şekilde normal Tv alıcısı kullanmıyor, aksine sadece İslâmi programlar izlenmesi çin Mecid Kanallarının alıcısı mevcut. Çocukları yerel televizyon kanallarını seyretmiyor, yerel radyo kanallarını da dinlemiyorlar
5. Çocuklarını yetiştirirken bilhassa Allah’ı yüceltmenin anlamı konusuna eğiliyor ve bunun için de her fırsatı değerlendiriyor
6. Hem kendi ailesi hem de eşinin ailesi dindar kimseler
İşte bu şahsı, bir gün, yemek esnasında birinci sınıfta okuyan oğlunun sorusu oldukça şaşırtmış: “Babaa! Kim daha büyük? Kral mı, yoksa Allah mı?” (Ürdün Kralını kastediyor
Çocuğun babasını dürüstlüğünden ötürü asla suçlamıyorum, o: “Eğer benim çocuğum bu şekilde düşünüyorsa, eğitimi ondan düşük olan çocuklar nasıldır kim bilir! Ve onu bu şekilde düşündüren nedir?” diye soruyo
Kardeşlerim, doğrusu bu çocuğun sorusu oldukça tehlikeli işaretler içeriyor
Evet, o büyüdükçe Allah’ın kraldan daha büyük olduğunu anlayacak! Fakat bu nasıl bir beyin yıkamadır ki, toplumsal akıl üzerinden çocuklara uygulanmakta ve onlar da- babalarının bütün koruma çabalarına rağmen- kralın Allah’a benzer olduğunu, belki de O’nu geçtiğini zannedebilmektedirler!
Açık bir şey ki, bilhassa da dev boyutta olanlarıyla, her yerde kralın resimlerinin asılı olması ve milli marş konusunda diretilmesi, çocukların okullarda Kur’an’da onlara böyle bir şey emredilmediği halde, marş esnasında kımıldamadan durmalarının emredilmesi! Yüceltme ve tazim görüntüler
Görünen o ki işte bu şeyler çocuklarımızın bilinçaltına bizim hayal edebileceğimizden daha büyük mesajlar göndermektedir.
Çocuk büyüdükçe Allah’ın kraldan daha büyük olduğunu evet anlayacak! Lâkin çocuğun şahsiyetinde genellikle hayatı boyunca etkilerini bırakan bu tehlikeli hassas dönemde, Allah-u Teâlâ’yı tazim ibadeti kalbinde yara aldıktan sonra...
Bu sebeple, yaratılmışlardan duydukları korku şirk derecesine varan ve Allah’a isyan olan hususlarda onlara olan itaatleri de Ahiretlerini satacak dereceye ulaşan insanlar gördüğünde sakın şaşırma!
Çocuklarına hakikatleri anlatmada kusurlu davranan babaların hiçbir mazereti yoktur!
“Ey insanlar! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyunuz.” (Tahrim Sûresi, 6)
Çocuklarının kalbinde azâmetin (yüceliğin) tek başına Allah’a ait olduğunu ve kulların hepsinin zelil halde mertebe olarak O’nun altında olduğunu, kendi nefislerine bile ne zarar ne yarar sağlayamadıklarını, öldürmeye, yaşatmaya ve yeniden diriltip yaymaya güçleri yetmediğini, başkalarına yapmak şöyle dursun kendilerine bunları yapacak yetkinlikte olmadıkları hakikatini yerleştirmek için babaların hiçbir mazeretleri yoktur!
Ve yine yeryüzünün bütün hükümdarlarının zamanla mülklerinin bir anda ellerinden çekilip alınabileceğini, onların da yiyip, içtiğini ve bunun sonucunda def-i hâcet giderdiklerini, sonra öldüklerini ve cesetlerini kurtların yediğini, sonra da mülklerinin onlara hiçbir fayda sağlamadan yalın ayak ve çıplak halde Allah’ın huzurunda duracaklarını ve orada sadece amellerin fayda sağlayacağını çocuklarına açıklamak için babaların hiçbir mazeretleri yoktur!
Kim iyilik yaptı ise, o Cennet'tedir, kim de kötülük yaptı ise yüzüstü ateşe sürüklenir.
İşte bunların hepsi unutsanız da, onları açıklamaktan korksanız da mazereti olmayacak hakikatlerdir ey Babalar! Bunlar kimsenin inkâr edemeyeceği hakikatlerdir ve bir yıldan üç yıla kadar hapsi olacak bir “dil uzatma” ya da “makama hakaret” değildir(2) Ey Baba, oğlun sana “hakaret” ve sorun getirmesin diye bazı konularda “ayrıntılara” girmekten çekiniyorsan eğer, senin bu çekingenliğin, oğluna hakikatleri sunmandan ve ona sevgiyle dostluğun ve nefretle düşmanlığın hangi esaslar üzerine olması gerektiğini öğretmenden daha basit bir şey değil midir? Tıpkı hadisteki gibi: “İmanın en sağlam kulpu, Allah için sevmek, Allah için buğz etmek, Allah için dost olup, Allah için düşmanlık beslemektir.”
Bu makaleyi okuduktan sonra oğluna, krala giden o bilge adamın kıssasını anlat, o bilge adam, krala demişti ki: “Şayet çok susuz kalsan ve suyla aranda bir engel olsa, o engeli kaldırabilmek için mülkünün yarısını harcar mıydın?”
Kral dedi ki: “Evet”. Bilge: “Peki, suyu içsen ve sonra da bir sıkıntıdan ötürü def-i hâcet gideremesen, mülkünün diğer yarısını da onu giderebilmek için harcar mıydın?”
Kral yine “evet” dedi.
Bunun üzerine bilge: “Bir içimlik suya denk olmayan bu mülk de nedir öyleyse?! (Sakın servetine güvenme)” diye cevap verdi.!
Dr.İyad Kunaybi
Çeviri: Kulliyetu Neva
1. Takva üzere kurulmuş bir evi, fazilet sahibi, dindar da bir hanımı va
2. Çocuklarını Allah için sevip, Allah için buğz etme akidesi ile yetiştiriyor
3. Onları seçkin İslâmi okullara gönderiyor ve bu okulların çocuklarını İslâmi terbiye ile eğitmesine karşılık ağır masraflarını da üstleniyor
4. Evinde hiçbir şekilde normal Tv alıcısı kullanmıyor, aksine sadece İslâmi programlar izlenmesi çin Mecid Kanallarının alıcısı mevcut. Çocukları yerel televizyon kanallarını seyretmiyor, yerel radyo kanallarını da dinlemiyorlar
5. Çocuklarını yetiştirirken bilhassa Allah’ı yüceltmenin anlamı konusuna eğiliyor ve bunun için de her fırsatı değerlendiriyor
6. Hem kendi ailesi hem de eşinin ailesi dindar kimseler
İşte bu şahsı, bir gün, yemek esnasında birinci sınıfta okuyan oğlunun sorusu oldukça şaşırtmış: “Babaa! Kim daha büyük? Kral mı, yoksa Allah mı?” (Ürdün Kralını kastediyor
Çocuğun babasını dürüstlüğünden ötürü asla suçlamıyorum, o: “Eğer benim çocuğum bu şekilde düşünüyorsa, eğitimi ondan düşük olan çocuklar nasıldır kim bilir! Ve onu bu şekilde düşündüren nedir?” diye soruyo
Kardeşlerim, doğrusu bu çocuğun sorusu oldukça tehlikeli işaretler içeriyor
Evet, o büyüdükçe Allah’ın kraldan daha büyük olduğunu anlayacak! Fakat bu nasıl bir beyin yıkamadır ki, toplumsal akıl üzerinden çocuklara uygulanmakta ve onlar da- babalarının bütün koruma çabalarına rağmen- kralın Allah’a benzer olduğunu, belki de O’nu geçtiğini zannedebilmektedirler!
Açık bir şey ki, bilhassa da dev boyutta olanlarıyla, her yerde kralın resimlerinin asılı olması ve milli marş konusunda diretilmesi, çocukların okullarda Kur’an’da onlara böyle bir şey emredilmediği halde, marş esnasında kımıldamadan durmalarının emredilmesi! Yüceltme ve tazim görüntüler
Görünen o ki işte bu şeyler çocuklarımızın bilinçaltına bizim hayal edebileceğimizden daha büyük mesajlar göndermektedir.
Çocuk büyüdükçe Allah’ın kraldan daha büyük olduğunu evet anlayacak! Lâkin çocuğun şahsiyetinde genellikle hayatı boyunca etkilerini bırakan bu tehlikeli hassas dönemde, Allah-u Teâlâ’yı tazim ibadeti kalbinde yara aldıktan sonra...
Bu sebeple, yaratılmışlardan duydukları korku şirk derecesine varan ve Allah’a isyan olan hususlarda onlara olan itaatleri de Ahiretlerini satacak dereceye ulaşan insanlar gördüğünde sakın şaşırma!
Çocuklarına hakikatleri anlatmada kusurlu davranan babaların hiçbir mazereti yoktur!
“Ey insanlar! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyunuz.” (Tahrim Sûresi, 6)
Çocuklarının kalbinde azâmetin (yüceliğin) tek başına Allah’a ait olduğunu ve kulların hepsinin zelil halde mertebe olarak O’nun altında olduğunu, kendi nefislerine bile ne zarar ne yarar sağlayamadıklarını, öldürmeye, yaşatmaya ve yeniden diriltip yaymaya güçleri yetmediğini, başkalarına yapmak şöyle dursun kendilerine bunları yapacak yetkinlikte olmadıkları hakikatini yerleştirmek için babaların hiçbir mazeretleri yoktur!
Ve yine yeryüzünün bütün hükümdarlarının zamanla mülklerinin bir anda ellerinden çekilip alınabileceğini, onların da yiyip, içtiğini ve bunun sonucunda def-i hâcet giderdiklerini, sonra öldüklerini ve cesetlerini kurtların yediğini, sonra da mülklerinin onlara hiçbir fayda sağlamadan yalın ayak ve çıplak halde Allah’ın huzurunda duracaklarını ve orada sadece amellerin fayda sağlayacağını çocuklarına açıklamak için babaların hiçbir mazeretleri yoktur!
Kim iyilik yaptı ise, o Cennet'tedir, kim de kötülük yaptı ise yüzüstü ateşe sürüklenir.
İşte bunların hepsi unutsanız da, onları açıklamaktan korksanız da mazereti olmayacak hakikatlerdir ey Babalar! Bunlar kimsenin inkâr edemeyeceği hakikatlerdir ve bir yıldan üç yıla kadar hapsi olacak bir “dil uzatma” ya da “makama hakaret” değildir(2) Ey Baba, oğlun sana “hakaret” ve sorun getirmesin diye bazı konularda “ayrıntılara” girmekten çekiniyorsan eğer, senin bu çekingenliğin, oğluna hakikatleri sunmandan ve ona sevgiyle dostluğun ve nefretle düşmanlığın hangi esaslar üzerine olması gerektiğini öğretmenden daha basit bir şey değil midir? Tıpkı hadisteki gibi: “İmanın en sağlam kulpu, Allah için sevmek, Allah için buğz etmek, Allah için dost olup, Allah için düşmanlık beslemektir.”
Bu makaleyi okuduktan sonra oğluna, krala giden o bilge adamın kıssasını anlat, o bilge adam, krala demişti ki: “Şayet çok susuz kalsan ve suyla aranda bir engel olsa, o engeli kaldırabilmek için mülkünün yarısını harcar mıydın?”
Kral dedi ki: “Evet”. Bilge: “Peki, suyu içsen ve sonra da bir sıkıntıdan ötürü def-i hâcet gideremesen, mülkünün diğer yarısını da onu giderebilmek için harcar mıydın?”
Kral yine “evet” dedi.
Bunun üzerine bilge: “Bir içimlik suya denk olmayan bu mülk de nedir öyleyse?! (Sakın servetine güvenme)” diye cevap verdi.!
Dr.İyad Kunaybi
Çeviri: Kulliyetu Neva