Soru:
Aleykum selam we rahmetullah;
Anne - babanın, reyhanı olan çocuklarının eğitimine, sağlığına önem vermesi, dikkat etmesi fıtri bir özellik olmakla beraber, bunu aşırıya (kaybedeceği bir fitnesi olmadan) kaçmadan uygulaması işin önemli tarafıdır.
Hele ki, sormuş olduğunuz, çocuğun güneş ihtiyacını karşılayabilmek için Dar'ul Harb'te dışarıya (güneşe) çıkma sorunu ortaya çıkmaktadır.
Her ne kadar, İslam, kadını başı boş bırakmadığı gibi, zorunlu olma durumlarında (çocuğun D vitamini/güneş) ihtiyacı varsa, hastalık vb. gibi) tesettürünüze riayet ederek uygun alanlarda, tedavisi için çocuğunuzu dışarıya çıkarabilirsiniz. Tabi böyle bir ihtiyaç zaruri değil iken, (normal güneş, D vitamini almasına rağmen) bunu bir mecburiyetmiş gibi görüp, dışarlarda bulunması da uygun düşmez.
"Mallarınız ve evlatlarınız sizin için bir imtihandır." (Teğabun, 15)
Konuyla ilgili çocuğun, Babanın (baba-anne) üzerinde bulunan haklarını zikrederek konuyu kapatalım:
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Hepiniz bir sürünün çobanı gibisiniz. Çoban sürüsünü koruduğu gibi, siz de evlerinizde ve emriniz altındakileri cehennemden korumalısınız! Onlara Müslümanlığı öğretmelisiniz. Öğretmezseniz mesul olacaksınız."
(Buhârî, Vesâyâ, 9; Muslim, İmâre, 20)
Çocuğun, anne baba üzerindeki haklarından biri, ona güzel bir isim koymaktır.
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur : "Sizler kıyamet günü isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağrılacaksınız. Öyleyse isimlerinizi güzel yapın.” (Ebu Davud, Edeb 69)
Bunun haricinde sırasıyla çocuğun anne sütünü 2 yıl vermek gelir.
“Anneler, çocuklarını iki tam yıl boyunca emzirirler; bu hüküm, emzirmeyi tamamlamak isteyenler içindir. ... "Eğer anne ile baba aralarında istişare ederek karşılıklı rızâ ile çocuğu iki seneden önce sütten kesmek isterlerse, onlara bir günah yoktur....." (Bakara 233)
“Biz insana, anne ve babasına iyilik etmesini emrettik. Annesi onu zaaftan zaafa düşerek taşıdı. Sütten kesilmesi de iki yıl sürdü. Bana, annene ve babana şükret; dönüşün ancak Banadır, dedik.” (Lukman 14)
Çocuğa İslami bilgileri / dini eğitimini ver(dir)mesi de babanın üzerindeki haklarındandır.
"Mallarınız ve evlatlarınız sizin için bir imtihandır." (Teğabun, 15)
Bir başka haklardan biri de "çocukların arasında adaletli olmak, davranmaktır".
Numan b. Beşir den rivayet edildiğine göre o şöyle anlatmaktadır:
Babam bana malından bir şeyler hibe etmişti. Annem Amra Bintu Ravaha: Bu hibeye Rasulullah (s.a.v)'i şahid kılmazsan kabul etmiyoruz dedi. Bunun üzerine bana yaptığı hibeye şahid kılmak için babam beni de alarak Rasulullah (s.a.v) e gittik. Durumu öğrenen Hz. Peygamber (s.a.v), babama: "Başka çocukların da var mı?" diye sordu.
Evet cevabı üzerine, "Aynı şekilde bütün çocuklarına hibede bulundun mu?" dedi.
Babam hayır deyince, Hz. Peygamber (s.a.v): "Allah tan korkun, çocuklarınız hususunda adil olun" dedi.
Babam oradan ayrıldı ve hibeden vazgeçti.
(Muslim, Hibat, 13)
Bu hadisten de açıkça anlaşıldığı üzere çocuklar arasında adil davranmak çocukların ebeveyni üzerindeki haklarındandır. Bazı İslam âlimleri, çocuklar arasında eşit davranmak sadece maddi konularda değil, öpücüğe varıncaya kadar her şeyde şarttır demişlerdir.
Nitekim Hz. Enes (r.anh) dan rivayet edildiğine göre; Bir adam Hz. Peygamber (s.a.v) in yanında otururken oğlunun biri gelir. Adam çocuğunu öper ve dizinin üstüne oturtur. Az sonra kızı gelir. Adamcağız onu öpmeksizin önüne oturtur.
Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v): "Böyle yaparak aralarında eşit davranıyor musun?" diyerek onu kınar.
(İbrahim Canan, Peygamberimizin Sünnetinde Terbiye, Tuğra Neş., İst., trs, s.175)
Selamun aleykum
Ben kadınların evden dışarı zaruret olmaksızın çıkmamaları gerektiğini öğrendikten sonra Allah'ın izniyle bunu uygulamaya oldukça gayret ediyorum. Alışverişimizi eşim yapar. Doktora bile gidecek olsam (ya da çocuk için) eşim işe geç gider, bizi götürür. Tüm bunlara etken biraz da yaşadığımız yerde bana eşlik edebilecek bir akraba ya da arkadaşımın bulunmaması.
Sorum şu ki, eskiden kızımı (şimdi 3 yaşına yaklaştı) günlük yarım ya da bir saatliğine; enerjisini atsın, güneş ışığı, temiz hava alsın diye bir ekmek ya da bir kutu süt alma bahanesiyle gezmeye çıkartırdım. Ancak bu öğrendiklerimden sonra kendimle beraber çocuğumu da evde tutar oldum. Eşim izin veriyor, çıkın gezin diyor. Hatta çıkmadığım için biraz da kızıyor.
Benim yaptığım aşırıya kaçmak mı olmuş acaba? Çocuğumun üzerimde onu günlük dışarı çıkarmam gibi bir hakkı var mı, dolayısıyla bu bir zaruret sayılır mı?
Aleykum selam we rahmetullah;
Anne - babanın, reyhanı olan çocuklarının eğitimine, sağlığına önem vermesi, dikkat etmesi fıtri bir özellik olmakla beraber, bunu aşırıya (kaybedeceği bir fitnesi olmadan) kaçmadan uygulaması işin önemli tarafıdır.
Hele ki, sormuş olduğunuz, çocuğun güneş ihtiyacını karşılayabilmek için Dar'ul Harb'te dışarıya (güneşe) çıkma sorunu ortaya çıkmaktadır.
Her ne kadar, İslam, kadını başı boş bırakmadığı gibi, zorunlu olma durumlarında (çocuğun D vitamini/güneş) ihtiyacı varsa, hastalık vb. gibi) tesettürünüze riayet ederek uygun alanlarda, tedavisi için çocuğunuzu dışarıya çıkarabilirsiniz. Tabi böyle bir ihtiyaç zaruri değil iken, (normal güneş, D vitamini almasına rağmen) bunu bir mecburiyetmiş gibi görüp, dışarlarda bulunması da uygun düşmez.
"Mallarınız ve evlatlarınız sizin için bir imtihandır." (Teğabun, 15)
Konuyla ilgili çocuğun, Babanın (baba-anne) üzerinde bulunan haklarını zikrederek konuyu kapatalım:
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Hepiniz bir sürünün çobanı gibisiniz. Çoban sürüsünü koruduğu gibi, siz de evlerinizde ve emriniz altındakileri cehennemden korumalısınız! Onlara Müslümanlığı öğretmelisiniz. Öğretmezseniz mesul olacaksınız."
(Buhârî, Vesâyâ, 9; Muslim, İmâre, 20)
Çocuğun, anne baba üzerindeki haklarından biri, ona güzel bir isim koymaktır.
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur : "Sizler kıyamet günü isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağrılacaksınız. Öyleyse isimlerinizi güzel yapın.” (Ebu Davud, Edeb 69)
Bunun haricinde sırasıyla çocuğun anne sütünü 2 yıl vermek gelir.
“Anneler, çocuklarını iki tam yıl boyunca emzirirler; bu hüküm, emzirmeyi tamamlamak isteyenler içindir. ... "Eğer anne ile baba aralarında istişare ederek karşılıklı rızâ ile çocuğu iki seneden önce sütten kesmek isterlerse, onlara bir günah yoktur....." (Bakara 233)
“Biz insana, anne ve babasına iyilik etmesini emrettik. Annesi onu zaaftan zaafa düşerek taşıdı. Sütten kesilmesi de iki yıl sürdü. Bana, annene ve babana şükret; dönüşün ancak Banadır, dedik.” (Lukman 14)
Çocuğa İslami bilgileri / dini eğitimini ver(dir)mesi de babanın üzerindeki haklarındandır.
"Mallarınız ve evlatlarınız sizin için bir imtihandır." (Teğabun, 15)
Bir başka haklardan biri de "çocukların arasında adaletli olmak, davranmaktır".
Numan b. Beşir den rivayet edildiğine göre o şöyle anlatmaktadır:
Babam bana malından bir şeyler hibe etmişti. Annem Amra Bintu Ravaha: Bu hibeye Rasulullah (s.a.v)'i şahid kılmazsan kabul etmiyoruz dedi. Bunun üzerine bana yaptığı hibeye şahid kılmak için babam beni de alarak Rasulullah (s.a.v) e gittik. Durumu öğrenen Hz. Peygamber (s.a.v), babama: "Başka çocukların da var mı?" diye sordu.
Evet cevabı üzerine, "Aynı şekilde bütün çocuklarına hibede bulundun mu?" dedi.
Babam hayır deyince, Hz. Peygamber (s.a.v): "Allah tan korkun, çocuklarınız hususunda adil olun" dedi.
Babam oradan ayrıldı ve hibeden vazgeçti.
(Muslim, Hibat, 13)
Bu hadisten de açıkça anlaşıldığı üzere çocuklar arasında adil davranmak çocukların ebeveyni üzerindeki haklarındandır. Bazı İslam âlimleri, çocuklar arasında eşit davranmak sadece maddi konularda değil, öpücüğe varıncaya kadar her şeyde şarttır demişlerdir.
Nitekim Hz. Enes (r.anh) dan rivayet edildiğine göre; Bir adam Hz. Peygamber (s.a.v) in yanında otururken oğlunun biri gelir. Adam çocuğunu öper ve dizinin üstüne oturtur. Az sonra kızı gelir. Adamcağız onu öpmeksizin önüne oturtur.
Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v): "Böyle yaparak aralarında eşit davranıyor musun?" diyerek onu kınar.
(İbrahim Canan, Peygamberimizin Sünnetinde Terbiye, Tuğra Neş., İst., trs, s.175)