Çoraplar Üzerine Mesh Etmek
(Çorap ayağa sarılır. Zerkeşi der ki: Isınmak maksadıyla yünden yapılan bir örtüdür. Hanbeli'lerin Şerhu'l-Munteha'sında şöyle denilmektedir: Deriden olmayan ve mest şeklinde ayağa giyilen her şeyin adı bu olabilir. Yani ister yünden isler pamuk, kıl, çuha veya ketenden yapılmış olsun.)
Kösele ile kaplanmış veya altlarına taban geçirilmiş olması hâlinde çoraplar üzerine meshin cevazı konusunda fakihler ittifak halindedirler. (Cümlede geçen "tenli" tabiri hem kişinin ayağına ayakkabı giymesi, hem de hayvana nal çakmak için kullanılır)
Normal çoraplar konusunda ise fakihlerin iki görüşü vardır:
Birinci görüşü cumhur temsil etmektedir ki, bunlar Ebu Hanife, Maliki'ler ve Şafii'lerdir. Bunlara göre çorabın üzerine mesh etmek caiz değildir.
Diğer görüşün sahibleri ise Hanbelî'ler ile Hanefi'lerden İmam Muhammed ile Ebu Yusuf'tur. Fetva onların görüşüne göre olup, câiz olduğu şeklindedir. Bu konuda mezheblerin görüşü aşağıdaki gibidir: (ed-Durru'l-Muhtâr, I, 248 vd.; Fethu'l-Kadîr, I, 108 vd.; et-Bedâyi' 1,10; Merakı'l Felâh, 21 Bidâyetu'l-Muctehid, ı, 19; eş Şerhu's-Sağîr, I, 153; eş-Şerhu'l-Kebîr, I, 141; Muğni'l- Muhtâc, I, 66; el-Mecmâ' I, 539 vd.; el-Muhezzeb, I, 21; ei-Muğnî, I, 295; Keşşafu'l-Kınâ', I, 124 130)
İmam Ebu Hanife'nin görüşü :
Kösele geçirilmiş veya taban çakılmış olmadığı sürece, çoraplar üzerine meshetmek caiz değildir. Çünkü çorap meste benzemez ve onunla devamlı yürümek -taban çakılmış olması hali mustesna- mümkün değildir. Diğer taraftan çoraplar üzerine meshin caiz olduğunu ifade eden hadis de buna hamledilir.
Kösele geçirilmiş (mucelled)den kasıt, üstüne de altına da kösele konulmuş demektir.
Ancak İmam Ebu Hanife ömrünün son dönemlerinde İmam Ebu Yusuf ile İmam Muhammed'in görüşüne dönmüştür ve hastalığı esnasında çorapları üzerine meshetmiş, kendisini ziyaret edenlere de şöyle demiştir:
"Vaktiyle insanları alıkoyduğum işi kendim yaptım."
Onun bu sözlerini, görüşünden vazgeçtiğine delil kabul ettiler.
Ebu Yusuf ile Muhammed ise -ki Hanefî mezhebinde fetva onların görüşlerine göredir- şöyle demişlerdir:
"Kalın olmaları ve arkalarını göstermeyecek şekilde şeffaf olmamaları hâlinde, çoraplar üzerine meshetmek caizdir.
Çünkü Peygamber (a.s.) çorapları üzerine meshetmiş bulunuyor: (Dört Sünen sahibi tarafından el-Muğîre b. Şu'be'nin rivayeti ile kaydedilmiştir. Tirmizî, hasen-sahih bir hadistir, demiştir. Ibni Mace ve Taberanî'de bu rivayet Ebu Musa'dan, aynca Taberânî'de Bilâl (r.anh)'dan rivayet edilmektedir. Bu son iki rivayette zayi/lık vardır. Nasbu'r-Raye, 1,184.)
Zira çorap kalın olursa onunla yürümek mümkün olur. Günümüzün yün çoraplarında olduğu gibi.
Böylece Hanefî'lerde muftâbih (fetvaya esas görüş)'in kendileriyle bir fersah veya daha fazla yürünebilecek ve kendi kendisine ayakta durabilecek, altını göstermeyecek ve şeffaf olmayacak şekildeki kalın çoraplar üzerine meshin caiz olması olduğu anlaşılmış oluyor. (Türkiye'de Erzurum taraflarında örülen çizme gibi kendiliğinden ayakta durabilecek kalınlıktaki çoraplar böyledir. Müt.)
Malikilerde Ebu Hanîfe gibi, çorapların âdeten onlarla yürümenin mümkün olması ve böylece mestler gibi olabilmeleri için içten ve dıştan onlara deri geçirilmiş olması şartını Koşmuşlardır ki, çoraplar üzerine meshe dair hadisler buna hamIedilir.
Şafiiler ise iki şartla çorapların üzerine meshi caiz görmüşlerdir:
Birincisi, onlarla devamlı yürünebilecek şekilde sert ve sık dokunmuş olması; ikincisi, tabanına kösele geçirilmiş olmasıdır.
Bu iki şart olmadığı takdirde çorap üzerine meshetmek câiz değildir.
Çünkü o vakit bunlar da devamlı olarak üzerinde yürüme imkanı vermeyen bez parçası gibi olurlar.
Beyhakî, Muğîre'nin rivayet ettiği: "Peygamber (a.s.); "hem çoraplarının üzerine, hem de mestlerinin üzerine meshetti." şeklindeki hadisin zayıf olduğunu söylemiştir.
Aynca: "Muhaddisler Ebu Musa ve Bilâl'in hadislerinin de zayıf olduğunu belirtmişlerdir." demektedir.
Hanbelîlerde mest hakkında söz konusu edilen iki şartı, çoraplar üzerine meshetmek için de öngörürler. Bu şartların bulunması hâlinde çorapların üzerine meshi mubah kabul ederler ki, bu iki şart şöyledir:
Çorabın, ayağın hiç bir kısmını göstermeyecek şekilde sık dokunmuş olması ve bu çoraplarla peşpeşe yürümenin mümkün olup kendiliğinden dik durabilmesidir.
Buna delil de dokuz kadar sahabeden rivayet edilmiş bulunan çoraplar üzerine meshin mübahliğına dair olan rivayetleri gösterirler. Söz konusu bu dokuz sahabe:
Ali, Ammâr, İbni Mes'ûd, Enes, İbni Ömer, el-Berâ, Bilâl, İbni Ebu Evfâ ve Seni b. Sa'd (r.anhum)dırlar. Diğer taraftan Atâ, Hasan u'l-Basrî, Said b. el-Museyyeb, İbni Cü-beyr, en-Nehaî ve es-Sevrî gibi tabiînden meşhur bir grup kimse de bu görüşü kabul etmişlerdir.
Çoraplar üzerine meshetmek hadis-i şeriflerde sabit olmuştur ki, onların bazıları şöyledir:
Muğîre'nin rivayet ettiği hadis:
"Rasulullah (a.s.) abdest aldı ve çorapları üzerine de, mestleri üzerine de meshetti."
(imam Ahmed ile Ebu Dâvud, Tirmizî ve ibni Mâce rivayet etmiş olup, Tirmizî sahih olduğunu belirtmiştir. Aynca bu hadis-i şerif Ebu Musa el-Eş'ari'den de rivayet edilmiştir. Ancak hadis muttasıl ve kavi değildir. Neylu'l-Evtâr, 1,179. imam Zeylaî, Nesefyi Muğûre hadisini rivayet edenlerden zikretmişse de İbni Teymiye, Muntaka'l-Ahbâr'da Neseî'nin istisna edildiğini belirtmektedir.)
Bilâl'in (r.anh) hadisi:
"Rasulullah (a.s.)'ı hem üste giydiği ikinci mest üzerine meshederken, hem de sarığın üzerine meshederken gördüm."
(Bu hadisi Ahmed, Tirmizi ve Taberanî rivayet etmişlerdir. Hadiste sözü geçen "el-Mulk" mestin üzerine giyilen şey veya boğazlan kesilmiş olan ayakkabıdır. "Himâr" imame, Said b. Mansur'un Hz. Bilal'den yapiığı rivayette geçmektedir ki: "Nasif ve himar (başörtüsü) üzerine meshediniz." şeklindedir a.g.e.)
Tercih edilen görüş ise Hanbelî'lerin görüşüdür. Çünkü bu görüş ashab-ı kirâmın ve tabiinin fiiline dayanmakta; diğer taraftan Muğîre'nin rivayet ettiği hadiste olduğu Hanefi'lerce de fetvaya esas olan görüş budur.
Çoraplar üzerine mukim onları çıkartıncaya kadar bir gün bir gece süreyle mesheder, seferi için ise bu süre üç gündür. Hanbelî'lere göre ise hem çoraplar üzerine, hem de ayakkabıların derileri üzerine vacib olan miktar kadar meshetmesi vacibdir.
(prof. Dr. Vehbe Zuheyli; İslam Fıkhı Ansiklopedisi C.1, S: 253-256)
İbn Hazm; Muhallâ isimli eserinde (El-Muhallâ, 2/80 58) çoraplar üzerine mesh işini, isimlerini zikrettiğimiz bazı kişilere dayandırmıştır. Muhallâ'nın ibaresi şöyledir:
"İster Mest, ister çorap olsun, topukların üzerine çıkmış olması şartıyla, ayaklara giyilmesi helâl olan herşey üzerine mesh sünnettir.
Abdestli olarak giyildiği zaman; Mukîm için bir gün, bir gece (24 saat), musafir için geceleri ile beraber 3 gün (72 saat), çorap üzerine mesh caiz görülmüştür. Bu müddetlerden fazla için mesh helâl olmaz."...
İbn Hazm, çoraplar üzerine mesh hadislerini tahrîc ettikten sonra dedi ki; "Seleften bir topluluk, çoraplar üzerine meshin cevazına hükmetmiştir. Sonra; Kâ'b b. Abdullah'a isnda edildiğine göre Kâb; Ali b. Ebî Tâlib'in (k.v.) bevl ettiğini, sonra na'linleri ve çorapları üzerine meshettiğini gördüm, demiştir. Ve İbn Ömer'in; Çorapları ve na'linleri üzerine meshettiğini Ebû Culâs rivayet etmiştir. Ve ismail'in, babasından rivayetine göre babası; Berâ b. Azib'in çoraptan ve na'linleri üzerine meshettiğini gördüm demiştir.
Ve Ebû Mesûdi'l-Bedrî'den, Haris b. Hemmâm b. İbrahim'in rivayetine göre Ebî Mesûdi'l-Bedrî; Çorapları ve na'linleri üzerine meshederdi. Ve Âsimi'l-Ah vel'den rivayete göre O; Enes b. Mâlik'in çorapları üzerine meshettiğini gördüm demiştir. Ve îbn Ömer'den rivayete göre O şöyle demiştir;
Ömer b. El-Hattâb bir Cum'a günü bevletti, sonra abdest aldı ve çorapları ve na'linleri üzerine meshetti ve insanlara Cum'a namazını kıldırdı.
Ebû Mesûd'dan, Ebû Vâil'in rivayetine göre; Ebû Mes'ûd, kıl'dan yapılmış çorapları üzerine meshetrniştir. Ve Yahye'l-Bekkâ'dan rivayete göre O; İbn Ömer'in "çoraplar üzerine mesh, mestler üzerine mesh gibidir." dediğini işittim, demiştir."
(Bu rivayetlerin tamamını Abdiir'razzâk ve İbn Ebî Şeybe ve Beyhakî musaııneflerinde nakletmişlerdir. Abdur'razzâk; r. 745-773, 777, 779-781, 782, İbn Ebî Şeybe: 1/188, Beyhakî: 1/285.)
SAHÂBE'NİN BÜYÜKLERİNDEN VE ONLARDAN SONRAKİLERDEN RİVAYET OLUNAN HADİSLER
"İnce olsalar da çoraplar üzerine mesh'in cevazı konusundadır."
Muhezzeb şerhinde İmam Nevevî demiştir ki; ince olsa da, çoraplar üzerine meshin cevazını, Ömer ve Ali'den (r.anhuma), Şafiî meslektaşlarımız hikaye etti. Ve yine bunlar, çoraplar üzerine mesh'in cevazını Ebû Yûsuf tan, Muhammed' den, İshak'tan ve Dâvûd'dan naklettiler. Sonra Nevevî dedi ki; ince olsa da, çorap üzerine mesh'i mubah görenler, Peygamberimiz, "çorapları ve na'linleri üzerine meshetti" şeklindeki Muğîre hadisini delili getirdiler ve Ebû Musa'dan da bunun benzeri, merfu' olarak rivayet edilmişti.
Nevevî'nin kelâmı burada son bulmuştur.
Bu rivayetde, daha önceki görüşe ziyade olarak, "Çorap ince olsa da mesh caiz olur" görüşü Sahabe tarafından açık olarak söylenmektedir. Selefin bundan önceki rivayetinin ıtlakından anlaşılmış olsa da, durum bir kez daha açıklanmıştır. Zira, mutlaklarda aslolan, onu kayıtlayan bir hüküm gelinceye kadar, ıtlakı üzere hamlolunmasıdır.
Bir delil kendisini tahsis edinceye kadar, âmmın hükmünün bakî olması da böyledir.
İmam İbn Hazm'ın bu konudaki görüşünü İhtiva eden îzah şekli ileride ele alınacaktır (ALLAH rahmet eylesin ve ondan hoşnud olsun).
İbn Cureyc'ten rivayete göre o demiştir ki; Ata'ya dedim ki, çoraplar üzerine mesh olunur mu?
Cevaben dedi ki; Evet, çoraplar üzerine, mestler üzerine meshettiğiniz gibi meshediniz.
İbrahim Nahaî'den rivayete göre o da; Çoraplar üzerine mesh'te bir mahzur görmezdi. Ve Fazl b. Dukeyn'den rivayete göre o; A'meşe "çoraplar ayaklarında geceleyen kişi mesheder mi?" şeklinde soru sorulduğunu işittim. Ameş de evet dedi, demiştir.
Katâde demiştir ki; Hasen ve Hilâs b. Amr, mesh konusunda çorapları, mestler mertebesinde görürlerdi. Sonra, Tabiîn'den Saîd b. Cubeyri ve Nâfı'i de saydı.
(Bu görüşü îbn Ebî Şeybe; Saîd b. El-Museyyebten, Saîd b. Cubeyr'den, Nâfi ve İbrahim'den rivayet etmiş ve Atâ'da çoraplar üzerine mesh, mestler üzerine mesh derecesindedir, demiştir (1/189)
Yine Muğîre b. Şû’be (r.anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
“Rasûlullah (s.a.v.) çorap ve ayakkabısı üzerine meshederdi.”
(Ebû Dâvûd, Tahara:62; İbn Mâce, Tahara: 88)
Tirmîzî: Bu hadis hasen sahih demiştir.
Tirmîzî: Salih b. Muhammed et Tirmîzî’den işittim.
Ebû Mukatil es Semerkandî’den işittiğini söyledi ve şöyle dedi:
“Vefat ettiği hastalığı günlerinde Ebû Hanife’nin yanına girdim su getirtti abdest aldı ayaklarında çorap vardı, çoraplarına meshetti ve şöyle dedi:
Daha önce yapmadığım bir işi bugün yapıyorum sağlam tabanı olmadığı halde çoraplarımın üzerine meshettim.”
İmam Ahmed (rahimehullah), Musned'inde şöyle demektedir;
Yahya b. Saîd, Sevr ve Râşid b. Sa'd tarikiyle Sevbân'ın şöyle dediğini nakletmiştir.
"Peygamberimiz düşman üzerine küçük bir birlik gönderdi. Soğuktan mutazarrır olan bu birlik geri döndüğünde, Peygamber efendimize soğuk sebebiyle çektikleri sıkıntıdan dolayı şikayette bulundular. Bunun üzerine Peygamber efendimiz Asâib ve Tesahîn üzerine mesh etmelerini emretti."
(Ebû Dâvûd(146) Ahmed (5/277) sahihtir.)
Allâme İbn Esîr en-Nihâye isimli eserinde demiştir ki; “Asâib, Amâim'dir (imame, mendil veya hırka ile başa sarılan sarık demektir) zira, baş onunla bağlanır. Tesahîn ise, hufve, çorap ve bunların benzerleri, ısınma amacıyla ayağa giyilen şeylerdir. Bu her iki kelimenin de tekili yoktur.”
Ebû Mûsa'l-Eş'arî demiştir ki:
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem abdest aldı ve çorapları ve pabuçları (na'linleri) üzerine meshetti .
(İbni Mâce (590) hasendir)
Çoraplar üzerine meshetmek caizdir. Sahabenin çoğundan çoraplar üzerine meshetmek rivayet olunmuştur. Ebû Dâvûd dedi ki;
"Ali b. Ebî Talib, İbn Mes'ûd, Berâ b. Âzib, Enes b. Mâlik, Ebû Umâme, Sehl b. Sa'd, Amr b. Hureys, çoraplar üzerine mesh etmiştir."
Bu görüş Ömer b. Haltab ve lbn Abbâs'dan da rivayet olunmuştur. Yine Ammar, Bilâl b. Abdullah b. Ebî Evfa ve lbn Ömer'den de aynı görüşü rivayet etmiştir, lbn Kayyım, "Tehzîb'us-Sunen" kitabında İbn Munzîr'den naklen şöyle demiştir: İmam Ahmed, çoraplar üzerine mesh etmenin caiz olduğunu açıkça söylemiştir. Bu onun insafım ve adaletini göstermektedir.
Şubhesiz dayandığı yer, yukarıda geçen sahabelerin sözleri ve açık olan kıyastır. Çünkü çoraplarla, mestler arasında önemli bir fark görülmez. Onun için meshin hükmünü çoraplar üzerine yürütmek sahihtir. Çoraplar üzerine mesh ekseri ilim ehlinin de görüşüdür. Sufyan Sevrî, lbn Mubarek, Atâ, Hasan, Saîd b. Museyyeb de çoraplar üzerine mesh caizdir.' demişlerdir.
İslâm bilginleri, abdest alınırken, üzerine deri kaplanmış veya altlarına pençe vurulmuş olan çoraplara meshetmenin cevazında görüş birliği içindedir. Ancak bu nitelikte olmayan âdi çoraplar üzerine meshetmenin hükmü konusunda görüş ayrılığı vardır.
Ebû Hanife, Mâlikî ve Şafiîler bunun caiz olmadığını söylerler.
Ebû Hanife : deri ile kaplanmamış veya altına pençe vurulmamış olan çoraba meshi caiz görmez. Çünkü çorap, mest anlamına gelmez. Onunla, altına pençe vurulmadıkça uzun yol yürümek mümkün olmaz. Çorap üzerine meshe cevaz veren hadis buna hamledilir.
Ancak Ebû Hanife'nin ömrünün sonuna doğru aksi görüşte olan Ebû Yusuf ve İmam Muhammed'in ictihadına döndüğü nakledilir. O, hastalık günlerinde çorapları üzerine meshetmiş ve öğrencilerine şöyle demiştir: "İnsanları menetmekte olduğum şeyi yaptım".
Bu, onun önceki görüşünden döndüğüne delil sayılmıştır.
Ebû Yusuf ve İmam Muhammed'e göre çoraplar kalın olur ve altını göstermezse, üzerlerine meshetmek caiz olur. Çünkü Nebî (s.a.v.) çorapları üzerine meshetmiştir. Çorap kalın olunca, onunla yol yürümek mümkün olur.
Günümüzdeki kalın, keçeleşmiş yün çoraplar gibi.
Buna göre, hanefilerde kalın çorapla bir fersahtan fazla yol yürümek mümkün olduğu, kendi koncu üzerinde durabildiği ve altını göstermediği, ya da altına hemen suyu geçirmediği için meshin cevazına fetvâ verilmiştir.
(el-Kâsânî Bedâyiu's-Sanâyî', I, 10; İbnu'l-Humâm, Fethu'l-Kadîr, I, 108 vd.; İbn Ruşd Bidâyetu'l-Muctehid I,19; İbn Kudâme, el-Muğnî, I, 295; Vehbe ez-Zuhaylî, el-Fıkhu'l-İslâmî ve Edilletuhu, I, 343, 344, 345; Seyyid Sâbık Fıkhu's-Sunne, Kahire 1365, I. 53; İbn Abîdîn Tercümesi, İstanbul 1982, I, 428-430; Bilmen, Büyük İslâm İlmihali, İstanbul 1985, s. 82, 83)
ÇORABA MESHE BELLİ ŞARTLAR GETİREN HANEFİLERİN DELİLLERİ
Çoraplar Üzerine Mesh
320. Abdullah b. Mes'ûd (r.a.) çorapları ve pabuçları üzerine mesh ederdi.
Hadisi Taberânî el-Mu'cemu'l-kebîr'de (IX, 251) rivayet etmiştir. Mecmau'z-Zevâid'd G (1,258) zikredildiği üzere isnadındaki ravileri güvenilirdir.
321. Muğire b. Şû'be (r.anh)'in nakline göre, Peygamber (s.a.v.) abdest almış, çorapları ve pabuçları üzerine mesh etmişti.
Hadisi Tirmizî rivayet etmiş ("Taharet", 74) ve hasen-sahih olarak nitelemiştir. (Hadis sahihtir)
322. Sufyan es-Sevrî , Mansur isnadıyla rivayet edildiğine göre Halid b. Sa'd, "Ebû Mes'ûd el-Ensârî kıldan yapılmış çorapları ve pabuçları üzerine mesh ederdi" demiştir.
Avnu'l-ma'bûd'da (i, 62) zikredildiği üzere haberi Abdurrezzzak b. Hemmam Musannef 'inde (1,199) rivayet etmiştir. (İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, I, 188-189; Beyhakî, es-Sunenu'l-kubrâ, I, 285) İsnadı sahihtir.
Hadislerin konuya delâletleri açıktır. Muğire b. Şu'be (r.anh)'in söz konusu rivayetini İbn Hibbân Sahih'inde, (IV, 167) Zeylaî de Nasbu'r-râye'de (I, 96) zikretmişlerdir. Aynî hadis hakkında bazı muhaddislerin yaptığı açıklamaları Şerhu'l-Hidâye'de (1,368) nakletmekte ve onlara cevap vermektedir.
O şöyle demektedir: Hadisle ilgili Nesâî Sunenu'l-kubrâ'da, "Bu rivayetinde Ebû Kays'a mütabaat eden herhangi bir kimseyi bilmiyorum. Muğire (r.anh)'den sahih olarak gelen rivayete göre Rasûlulllah (s.a.v.) mestleri üzerine mesh etmiştir" demiştir. Hadisi es-Sunenu'l-kubrâ'smda (I, 283) zikreden Beyhakî, "Hadis munkerdir.
Sufyan es~Sevrî, Abdurrahman b. Mehdî, Ahmed b. Hanbel, Yahya b. Maîn, Ali b. Medînî ve Muslim b. Haccac onun zayıf olduğunu ifade etmişlerdir.
Muğire (r.anh)'den sahih olarak gelen rivayet, 'Rasûlulllah (s.a.v.)'in sadece mestleri üzerine mesh etmiş olduğudur' açıklamasını yapmıştır.
Nevevî'nin açıklaması ise şöyledir:
"Cerh ta'dile tercih edilir" kuralının ötesinde söz konusu âlimler görüşlerinde tek kalsalar bile Tirmizî'ye tercih edilirler. Halbuki her biri hadis hafızı olan bu âlimler Muğire (r.anh) hadisinin zayıf olduğunda ittifak etmişlerdir. Bu durumda Tirmizî'nin hadisle ilgili "hasen-sahih" nitelemesi kabul edilemez. Nitekim Beyhakî de es Sunenu'l-kubra sında Ebû Muhammed Yahya b. Mansur'un, "Muslim b. Haccac'ı bu hadisin zayıf olduğunu söylerken işittim. O, 'Ebû Kays el-Evdî ve Huzey! b. Şurahbîl'den hadis alınmaz. Üstelik onlar önde gelen hadis âlimlerinin Muğire (r.anh)'den 'Rasûlullah (s.a.v.) mestleri üzerine mesh etmiştir' şeklinde rivayet ettikleri hadise muhalefet etmişlerdir.
Bazı muhaddislerin sözü edilen açıklamalarını naklettikten sonra Aynî bunlara cevap olarak şöyle demektedir: îsnadda zikredilen Ebû Kays el-Evdî, Abdurrahman b. Şirvan'dır. Buhârî onun rivayetini Sahih'ıne almış, İbn Maîn onun sika olduğunu söylemiş, ei-Cu'fî de onu sika ve sebt olarak nitelemiştir.
Eleştirilen diğer ravi Huzeyl b. Şurahbîl hakkında İclî sika demiş, Buhârî de onun rivayetini Sahih''ine almıştır. Ayrıca onların rivayetleri güvenilir ravilere aykırı değildir. Onlar farklı bir isnadia onlarda bulunmayan ilâve bilgiler ihtiva eden hadis rivayet etmişlerdir. Tirmizî ve İbn Hibbân da onların rivayetinin sahih olduğunu söylemişlerdir. Bu durumda Nevevî'nin, Tirmizî hakkında sözü nasıl kabul edilir de Tirmizî'nin hadisle ilgili 'hasen-sahih' nitelemesi kabul edilmez?
Tirmizî'nin bu hadis hakkında verdiği sıhhat hükmü eleştirildiğinde diğer hadisler hakkında verdiği sıhhat hükümlerine nasıl güvenilecektir?
Beyhakî'ye gelince o sadece onun dediğini nakletmiş ve üzerinde hiç düşünmeden ona itimat etmiştir. Çünkü o bu hadisin önde gelen hadis âlimlerinin rivayetlerine aykırı olduğunu iddia etmektedir. Biz ise bunun aykırılık değil ilave bilgi ihtiva ettiğini söylemekteyiz.
Sonuç itibariyle sözü edilen rivayetlerin isnadları hakkında bizim görüşümüze sadece taassup sahibi kimseler karşı çıkmaya devam edebilir.
Hadislerle ilgili müellifin açıklaması şöyledir:
Söz konusu hadislerin konuya delâletleri açıktır. Hadislerde zikredilen pabuçların mesh edilmesi şöyle açıklanabilir. Peygamber (s.a.v.)'in amacı çorapları mesh etmek iken bu arada meshin tamam olabilmesi için elleri pabuçlarına da gitmiştir. Yoksa ellerini pabuçlarına onları da muştaki ilen mesh etmek amacıyla sürmemiştir. Doğru olan da budur. Biz pabuçlara mesh edileceği görüşünde değiliz. Zira buna ihtiyaç yoktur. Ayrıca hadis, Kur'an'daki yıkama emrinin terk edilmesini gerektirecek derecede şöhrete ulaşmış değildir. Hadis bizim görüşümüzle çelişmemektedir. Hadiste zikredilen pabuçların meshinin abdestli iken alınan abdestle nafile namazla ilgili olduğu da söylenebilir. Bize göre İbn Huzeyme'nin Sahih'inde (I, 100) rivayet ettiği hadis bunun doğru olduğunu göstermektedir.
İbn Huzeyme, hadisi "Peygamber (s.a.v.)'in Pabuçlarına Mesh Etmesinin Abdestsiz Olduğu İçin Değil Abdest Üstüne Abdest Alma Haline Mahsus Olduğunun Delili" başlığı altında Sufyan > Suddî > Abduhayr isnadıyla rivayet ettiğine göre Ali (r.anh) bir testi su isteyerek onunla hafifçe (uzuvları birer kere yıkayarak) bir abdest almış ve pabuçları üzerine mesh etmiştir. Sonra da "Abdestli iken Rasûlullah (s.a.v.)'in abdesti böyledir" açıklamasını yapmıştır.
Hadisi değişik isnadiarla Zeylaî'nin NasbuY-râve'sinde (1,99) zikredilmektedir. Ustat, "Ancak bu, abdestin hafifçe (uzuvları birer kere yıkayarak) alınabileceğiyle ilgilidir" demiştir.
İmam Ebû Hanife (rahimehullah)'in çoraplara ancak deri ile kaplı yahut pabuca ekli olması halinde mesh edilebileceği görüşünde olduğu meşhurdur.
Konuyla ilgili el Hidâye'de şöyle denilmektedir:
İmam Ebû Hanife (rahimehullah) daha sonraları mest gibi yol yürüyecek kadar sıkı ve kalın olduklarında çoraplara mesh edilebileceği hususunda Yusuf ve Muhamrned'in görüşünü benimsemiştir. Bu durumda mesh gibi olacaklarından aynı hükmü alırlar.
Çoraplar üzerine mesh haber-i vâhid, ayakların yıkanması ise kesin delille sabittir. Bu sebeple çoraplar üzerine mesh, ayakları yıkamanın yerine geçmez. Ancak çorap, üzerine mesh edilmesi tevaturle sabit olan mest gibi olduğunda bu caiz olabilir. İmam Ebû Hanife (rahimehullah)'in çoraplara mesh edilebileceği hususunda daha sonra Ebû Yusuf ve Muhammed'in görüşünü benimsediği tesbit edildiğine göre -ki fetva da buna göredir- konuyla ilgili hadisi yorumlamaya ihtiyaç kalmamıştır. Bu sebeble biz hadisin zahirini esas almaktayız.
İmam Ebû Hanife (rahimehullah)'in önceki görüşünden vazgeçtiği hakkındaki rivayete güvenmeyenlerin bazıları tarafından açıklandığı üzere hadisi çorapların deriden olması halinde üzerine mesh edilebileceği şeklinde yorulması söz konusu edilebilir.
Ancak hadiste çorabın mutlak olarak zikredildiği ve bir fiili hikâye ettiği görülmektedir. Fiilleri umuma hamletmek doğru değildir. Hadiste böyle bir ihtimal bulunsa bile bu konuda delil olarak kullanılabilir mi? sorusunu sormak gerekir.
Bu durumda hadis her çoraba mesh edilebileceğine dair delil olabilecek seviyede değildir. Bu haliyle hadis üstadımızın da ifade ettiği gibi İmam Ebû Hanife (rahimehullah)'ın görüşüne de engel teşkil etmez.
Burada konuyla ilgili İbn Ebî Şeybe'nin Musannef indeki (I, 171) rivayetini de zikredelim.
Onun Huşeym > Yunus > Hasan > Şâ'be > Katâde (r.anh) isnadiyla rivayet ettiğine göre Saîd b. Museyyeb ve Hasan-ı Basrî, "Sıkı örülmüş çoraplar üzerine mesh edilir" demişlerdir. Haberin isnadındaki raviler Kutub-i sitte ravileridir. (HADİSLERLE HANEFİ FIKHI Cilt 3 , Çoraplar Üzerine Mesh)
******************************
Tüm bu delil ve görüşler ışığında ; çoraba mesh caizdir. Çorabın özelliği, çeşidi vb. diye bir şartlar hiç bir hadis-i şerifte bulunmamaktadır. Alimlerin getirdiği mesh edilebilen çorap hakkındaki bazı şartlar, kat'i nassa dayanmayan kendi zanni görüşleridir. Şart değil mendub sayılmalıdır.
Fakat çoraba mesh caiz olsa da , istendiği zaman çorapla mesh alınabilse de; muslumanların çoraba meshi belli sıkışık, güç, durumlarda almaya gayret göstermeleri; musait oldukları zamanlarda ayaklarını su ile yıkamaya gayret göstermeleri takvadır diye inanıyorum.