Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Video Cübbeli; Direk Allah 'a Bağlanmak Isteyen, Şeytana Bağlanır

E Çevrimdışı

Ebu Ubeyde bin Cerrah

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Y Çevrimdışı

yoldaki_muhendis

NEVER GIVE UP!!
İslam-TR Üyesi
E Çevrimdışı

Ebu Ubeyde bin Cerrah

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Şeykhımız olmadım akhi naparsın. Biz Rasulü(sav), raşid halifeleri, sahaberleri, sonra gelenleri (ra. ecmain) takib ederek yanlış yapmışız(!)
Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır. Tekfirci tekfirci konuşmayı birak.
 
dogeradem Çevrimdışı

dogeradem

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
@ENSARİ kardeşim yapma etme
Diğer kardeşlerim için de diyorum yapmayin etmeyin

Bizim sert dille değil güzelce tebliğe uyarmaya uyarani anlamaya doğru İslami anlamaya ihtiyacimiz var

Eminim sen de ne kadar destekleyen de cubbelinin son dediği direk Allaha bağlanan şeytana baglanir sözünü aşiri buluyorsundur

Çünkü sen de biliyorsun ki İslamda tevessul u kabul etmis olsan bile bunun diğer dualar yaninda istisna ya kactigini ve genel olarak sahabenin ve tabiinin yolunun tevessulsuz olarak yapildigini biliyorsun

Yani demek istedigim her şeyi kabul etsem bile cubbelinin konuda asiriya giderek tevessulsuz Allaha baglanilmaz demeye getirmesi acikca asiriliktir ve yanlistir ..

Aklet miyor mu sunuz hitabini kendimize rehber eden doğruya doğru batila batil diye bilenlerden olmak dileği ile ..
 
AbdulFettah Çevrimdışı

AbdulFettah

94.7 - Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul.
İslam-TR Üyesi
"Eğer birisi putlara tapsa deriz ona kafir

Allah'a oğul isnat etse ona da deriz
kafir

Eğer birisi ateşin önünde başını eğip
secde etse o da kafir

Yıldızlar da bir güç görse o da
kafir

Ama bize gelince, bütün yollar açıktır

Heyhat, dilediğine kul
ol!

Kâh gelir Nebî'yi tanrı yaparız.

Kâh gelir İmamları Nebî'den üstün tutarız

Kabirlere gider, adaklar eder

Şühedanın ruhlarından yardım dileriz,

Ve, ne Tevhid inancımıza bir halel gelir.

Ne İslam'ımıza bir kusur ne de imanımıza futür!"
 

Ekli dosyalar

  • PicsArt_1419712115803.jpg
    PicsArt_1419712115803.jpg
    678.9 KB · Görüntüleme: 96
hebbit kerrih Çevrimdışı

hebbit kerrih

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Adamlar mahmuta bakmak 150 sene ihlasla ibadetten daha hayırlı diyor hala nasıl savunucusu oluyor insanlar hayret ediyorum.
 
E Çevrimdışı

Ebu Ubeyde bin Cerrah

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Adamlar mahmuta bakmak 150 sene ihlasla ibadetten daha hayırlı diyor hala nasıl savunucusu oluyor insanlar hayret ediyorum.
internetten resmine bakmak da aynı ecri veriyor mu yoksa mecbur canlı görmek mi lazım?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
O’nun tevessülü, O’nunla tevessül

Enes b. Malik r.a.’tan rivayet edildiğine göre Hz. Ali r.a.’ın annesi Fatıma bint Esed (Allah ondan razı olsun) vefat ettiğinde Rasulullah s.a.v. bizzat kabre indi. Kabir hayatının rahat ve hoş olması için kabrin köşelerini genişletir gibi işaret buyurdu. Affedilmesi için Allah’a yalvardı ve duasını şu cümlelerle bitirdi:

“Ya Rabbi, peygamberinin ve benden önceki peygamberlerinin hakkı için annem Fatıma bint Esed’i affet, onu kelime-i şehadet üzere sabit tut ve kendisine kabir rahatlığı ver. Çünkü sen merhametlilerin en merhametlisisin.” (Ebu Nuaym, Hilye)

Görüldüğü gibi Hz. Peygamber s.a.v., hem kendisiyle, hem de kendisinden önceki peygamberlerle tevessül edip, elinde büyüdüğü için “annemden sonra annem” buyurduğu Hz. Fatıma b. Esed r.a. için Allah Tealâ’ya dua etmiştir
.
Bu zamana kadar forumda ıslah olmayan bir sapkın, kabirperestlerin çürütülen tüm zayıf ve uydurma rivayetlerini bize delil olarak sunabilmes cürretinden dolayı forumu kendisinden arındırdık.

Enes b. Malik (r.anh)'ın şöyle dediği rivayet edilir:

قَوْلُهُ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي الدُّعَاءِ لِفَاطِمَةَ بِنْتِ أَسَدٍ: اغْفِرْ لأُِمِّي فَاطِمَةَ بِنْتِ أَسَدٍ وَوَسِّعْ عَلَيْهَا مُدْخَلَهَا بِحَقِّ نَبِيِّك وَالأَْنْبِيَاءِ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِي فَإِنَّك أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ
Ali (r.anh)'ın annesi Fâtıma binti Esed, vefat ettiği zaman Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) onun yanına girdi, başucunda oturdu ve dedi ki:
"Allah sana merhamet etsin! Şubhesiz sen benim ikinci annemdin, beni doyurduğun halde kendin aç kalırdın, beni giydirdiğin halde kendini giydiremezdin, bana yedirdiğin halde kendin güzel yemeklerden mahrum kalırdın. Bütün bunları Allah rıdası ve ahirat gayesiyle yapardın"
Sonra Peygamber onun üçer üçer yıkanmasını emretti. İçinde kafur bulunan suya sıra gelince Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) onu kendi eliyle döktü.
Sonra Rasûlullah kendi gömleğini çıkardı, onu ona giydirdi ve üstüne de kefeni örttü. Sonra Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), Usame b. Zeyd'i, Ebû Eyyub el-Ensari'yi, Ömer b. el-Hattabî ve zenci bir genci kabrini kazmaları için çağırdı. Kabre ulaştıklarında onu Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'da kazdı ve toprağını elleriyle çıkardı. Kazma işi bitince Rasûllulah (sallallahu aleyhi ve sellem) kabre girdi ve yan yatarak şöyle dua etti:
"Allah, dirilten ve öldürendir. O, ölümsüz bir hayata sahibdir. Annem Fatıma binti Esed'in günahlarını bağışla -Munker nekir melekleri karşısında söyleyeceği- huccetini aklına getir. Peygamberinin ve benden önceki peygamberlerinin hakkı için kabrini genişlet. Çünkü sen merhametlilerin en merhametlisisin"
(İmam Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebir, C. XXIV, sf: 352; el-Mu'cemu'l-Evsat, C. 1, sf: 152 - 191 ; Ebu Nuaym, Hılyetu'l-Evliya, c. III, s: 121;
Hakim (3/116); Nebhani, Huccetullah, (2/1097); Şevahidul Hak, (sf: 153); İbni Cevzi, İlel, (1/270); İbni Abdilberr, İstiab, (4/1891) Muhibbut Taberi Rıyadun Nadra, (2/202); İbni Esir, Usdûl Gabe, (7/217); Şeblenci Nurul Ebsar, (sf: 85); Kenzul Ummal, (5/279) İsmail Çetin, Mesaf, (174); Elbani, Silsiletu’l-Ehadîs ed-Daifa, (1/32)
Bu rivayeti Ravah b. Salâh, Sufyan es-Sevri'den; O, Asım el-Ahvel'den; o da Enes'ten rivayet etti. Seneddeki Ravh b. Salâh zayıftır. O'nu cumhur da zayıf görmüştür. Hadisçilerin bildirdiğine göre o munker hadisler rivayet etmiştir.
(es-Sehsevânî el-Hindî, Siyanutu'l-İnsan, sf: 128 ; el-Ensari, Tuhfetu'l-Kârî, hadis no: 1; Salih b. Abdulaziz Alu’ş-Şeyh, Hazihi Mefahimuna, sf: 58; el-Elbâni, Silsiletu'l-Ehadisu'd-Daife ve'l-mevdua, no: 23)

Bu rivâyet munkerdir, (zayıf olub) batıldır.
Abdurrahman ed-Dûsiri dedi ki:

"Bu hadis dirayeten -yani mantıki yönden de- sahih değildir. Çünkü metninin biçimi, lafızlarının yetersizliği ve içindeki mubalağa onun sabit olmadığının / asılsız olduğunun ve fazlasıyla gârib bir rivayet oluşunun delilidir. Ayrıca senedinde de zayıflık vardır. (es-Sehsevânî el-Hindî, Siyanutu'l-İnsan, s: 129)

Heysemi der ki; “Ravilerinden Ravh Bin Salah, İbni Hibban ve Hakim tarafından güvenilir görülmüştür. Ancak onda zayıflık vardır. Diğer raviler sahih ricalidir.”
(Heysemi, Mecma'uz Zevaid, (9/257)

Ebu Nuaym, et Taberani yoluyla Hilye'tu'l Evliya'da (3 / 121) rivayet eder. İkisine göre onun isnadı zayıftır.Zira isnadındaki Ravh Bin Salah bunu tek başına rivayet etmiştir.

İbni Adiy, Ruh Bin Salah’ı zayıf addetmiş, Zehebi ve İbni Cevzi bunu İbni Adiy’den naklen belirtmişlerdir.
(İbni Adiy Kamil(3/146, no;667) Zehebi elMuğni(2139) İbni Cevzi Duafa(1243) İlelul Mutenahiye(1/270)

İbni Hibban onu, meçhul ravileri de güvenilir saydığı kitabı; es Sukat’ta zikretmiştir. (İbni Hibban Sukat(8/244 no; 13240)
Zehebi, Mizanul İtidal’de; onu İbni Adiy’in zayıf saydığını, İbni Hibban’ın Sukat’ta zikrettiğini, Hakim’in onun hakkında; “Güvenilir”, dediğini nakleder.(Zehebi, Mizan, (3/87 no; 2804)

İbni Hacer de bu bilgilere ilaveten şunları söyler;
“İbni Yunus onu Tarihul Guraba’da zikretti ve dediki; “Musul ehlindendir. Mısır’a gelmiş ve orada hadis rivayet etmiştir. Ondan munker hadisler rivayet edilmiştir. Nisbeti İbni Siyabe’dir.
Darakutni onun hakkında; “Hadiste zayıftır”, İbni Makula; “Onu zayıf saydılar” demişlerdir… İbni Adiy ondan iki hadis naklettikten sonra der ki; “Onun birçok hadis rivayeti vardır, bazı rivayetinde munkerlik vardır.”

(İbni Hacer Lisanul Mizan(2/540 no;3433)

Ruh Bin Salah bu rivayette teferrüd etmiştir. Rivayet zayıftır. Delil olamaz.
Şu var ki, Elbani, bu hadis hakkında Taberani ve Ebu Nuaym’ın, zayıf hükmü verdiğini söyleyerek vehmetmiştir.
(Elbani, Tevessul s.144 - 153)
Halbuki her iki muhaddis de böyle bir hüküm belirtmemiş, sadece Ebu Nuaym, hadisin Ravh Bin Salah’ın teferrudu (tek kalması) ile geldiğini söylemiştir. Şayet Elbani; “Zayıf olduğuna işaret ettiler” deseydi daha doğru olurdu.
İbni Hibban ve Hâkim’in tesahül
(ravilerin değerlendirilmesinde gevşeklik) ile meşhur oldukları bilinmektedir. Ayrıca İbni Hibban’ın cerhte (ravi hakkındaki olumsuz eleştiride) muteşeddid olduğu söylenmekle (Zehebi Mizan (2/253, 3/45, 1/274) Leknevi erRaf’ vetTekmil (177-179, 203-204, 208) Tehanevi Kavaid (180-6) Ali Özek Hadis Ricali (sf: 132) Kevseri Fıkhu Ehli Irak (sf: 77) birlikte mechulul hal olan ravileri güvenilir saydığı da malumdur. Yani hakkında cerh ve tadil bilinmeyen raviler hakkında hüsnü zan kaidesi ile hareket etmiştir. Lakin Ruh bin Salah’ı muhaddis imamlar cerhetmiş olduğundan, İbni Hibban’ın hüsnü zannı bu rivayette bir şey ifade etmemektedir.


Önceki peygamberler ile ilgili bazı zayıf rivayetler daha vardır;
İbni Ebid Dûnya, Ahkamul Kubur’da (Ebu Bilal Muhammed Bin Haris Bin Abdullah Bin Burde Bin Ebu Musa el Eşari – Ebu Muhammed el Kasım Bin Abdullah – Anbese Bin Said senedi ile);
Ebu Musa el Eşari Radıyallahu anh, Tuster şehrini fethettiğinde Danyal’ı bir tabutta buldu. Danyal ile birlikte bir Mushaf ve içinde yağ, dirhemler ve yüzük bulunan bir çömlek görmüştü. Ebu Musa bu durumu, Ömer radıyallahu anh’e bir mektubla bildirmişti. Ömer Radıyallahu anh, cevap olarak yazdığı mektupta şöyle diyordu; “Mushafa gelince, onu bize gönder. Yağın bir kısmını bize gönder, kalan kısmıyla da Müslümanlara, onunla şifa talep etmelerini emret. Dirhemleri onlara taksim et. Yüzüğü de sana ganimet olarak verdik.”

( İbni Kesir Bidaye (2/41 tercemesi; 2/70) Tarihu Taberi(2/505) Sa’lebi Arais (sf: 258) Kettani Teratibul İdariye (2/67) Siyretul Halebiye, (1/35); İbni Kuteybe Maarif(s.41) İbni Ebi Şeybe (7/4)
Benzerini İbni İshak, Megazi’de ve Yunus Bin Bukeyr, Ziyadat’ta rivayet ettiler. (Siyreti İbni İshak(1/44) İbni Kesir Bidaye (2/40) İbni Kayyım İğasetul Lehfan (1/209, tercemesi; 1/514) Hidayetul Hıyara(1/84) Fevaid(2/21) İbni Teymiye Ziyaretil Kubur (sf: 33) Dekaikut Tefsir(2/151) Reddu Alel Bekri(1/92, 528) İktiza (sf: 339) Mecmuul Fetava (15/154, 17/463, 27/121,171) Fetaval Kubra(4/364) Cevabus Sahih (5/281)
Bu rivayette Ömer radıyallahu anh’ın Danyal aleyhisselam’ın kimsenin bilmediği bir yere gömülüp kabrini gizlemesi tavsiyesi de vardır.
Ancak İbni İshak ve Yunus Bin Bukeyr’in Ebul Aliye’den yaptıkları bu rivayetin tamamı dikkate alınırsa, orada; insanların, Danyal aleyhisselam’ın cesedini dışarı çıkararak onunla tevessul etmeleri sebebiyle onun cesedinin gizlenmek istendiği görülür. Yani Ömer radıyallahu anh, cesedinin çıkarılarak yanlış bir uygulama yaptıkları için, Onun kabrini gizlemek istemiştir! Bu da böyle bir tevessülün câiz olmadığına delildir.

Batıl bir rivayet şu şekildedir; Ali radıyallahu anh dedi ki; “Bir vadide yırtıcı hayvanlardan korkarsan de ki; “Korkaklıktan ve arslanın şerrinden Danyal’ın Rabbine sığınırım” buyurmuştur. (ed Dubbi Kitabud Dua (sf: 236) İbni Kesir Bidaye (2/344 tercemesi;2/530) Dumeyri Hayatul Hayevan (sf: 33) Kenzul Ummal (4997) Bursevi Tuhfetul Aliye (sf: 241) Bursevi Şerhu Nuhbetil Fiker (v.202/a)

Bu rivayetin tevessul ve istigase ile alakası yoktur. Ancak bu rivayet istinsah hatası olarak bazı kitablarda “aslanın şerrinden Danyal’a sığınırım” şeklinde geçmiştir. Aşırı sapkın sufilerden İsmail Hakkı Bursevi de bunu fırsat bilerek şirkine delil getirmeye çalışmıştır.
Bu rivayeti İbni Sunni ve Havatıful Cann’da Harâitî;
(İbrahim Bin İsmail Bin Ebi Habibe – Davud Bin el Husayn – İkrime – İbni Abbas – Ali radıyallahu anhum senedi ile ) rivayet ettiler.
Söz konusu rivayette zayıf bir ravi olan İbrahim bin İsmail bin Ebi Habibe’nin Davud bin el Husayn’dan rivayetleri, buradaki örnekte olduğu gibi hadis imamları tarafından özellikle münker olarak değerlendirilmiştir. (Buhari Tarih(1/271) Cerh ve Ta’dil(2/83) İbni Adiy(1/233-235,3/92) Mizan(1/135)
İbnul Medini ve Ebu Davud derler ki; “Davud ibnul Husayn’ın İkrime’den rivayetleri munkerdir.”
İbni Uyeyne; “Davud bin Husaynın rivayetinden sakınırız” dedi. (Cerh ve Ta’dil(3/408) el Mugni Fid Duafa(1987) Men Tekelleme Fih(s76) Siyeri A’lamin Nubela(6/106)
Ebu Abdurrahman Muhammed Bin Fudayl Bin Gazvan(vefatı h.195) bunu Kitabud Dua’da; Ebu Hazma Sabit es Sumali – Ebu Miskin Mevla Ali – Ali radıyallahu anh isnadıyla rivayet etti.

Ebu Hamza Sabit es Sumali metruktur. (Cerh ve Tadil(2/450) İbnul Cevzi Duafa(1/158)




Rasulullah (s.a.v.), Kendisinden Önceki Peygamberlerin Hakkı İçin Tevessulde Bulunmuş mudur?
https://www.islam-tr.org/konu/rasul...n-hakki-icin-tevessulde-bulunmus-mudur.33609/
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Hz. Adem a.s. da Hz. Rasulullah s.a.v.’i vesile kılarak dua etmiştir. O, yasak ağaçtan yedi ve bu onun cennetten çıkarılmasına sebep oldu. Sonra kusurunu anladı, affı için ağladı ve:
– Ya Rabbi! Beni Muhammed’in hatırına affeyle, tövbemi kabul buyur, diye yalvardı. Yüce Allah:
– Ey Adem, sen benim habibim Muhammed’i nereden tanıyorsun,” diye sordu. Hz. Adem a.s.:
– Ya Rabbi! Sen beni cennete yerleştirdiğin zaman arşın üzerinde ve cennetin her yerinde, ‘Lâ ilâhe illallah Muhammedün Rasulullah’ cümlesinin yazılı olduğunu gördüm. İsmi senin isminle birlikte zikredilen ve her yere nakşedilen bu zatın senin katında çok kıymetli ve sevgili birisi olduğunu anladım. Bundan dolayı O’nu vesile ederek affımı istedim, dedi. Yüce Allah:
– Evet, doğru söyledin, O benim habibimdir. Senin evlatlarından birisi olup peygamberlerin sonuncusudur. Seni O’nun hatırı için affettim. Eğer O’nu yaratmasaydım seni de yaratmazdım, buyurdu.
(Hâkim, el-Müstedrek, 2/615; Beyhakî, Delâilü’n-Nübüvve, 5/488, 499; Tabarânî, el-Mu’cemü’s-Sağir, 2/82-83; Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, 8/253)

Sen olmasaydın Ya Muhammed! evreni yaratmazdım

( لما اقترف آدم الخطيئة؛ قال: يا رب! أسألك بحق محمد لما غفرت لي. فقال الله: يا آدم! وكيف عرفت محمدا، ولم أخلقه؟ قال يا رب! لما خلقتني بيدك، ونفخت في من روحك؛ رفعت رأسي، فرأيت على قوائم العرش مكتوبا: لا إله إلا الله محمد رسول الله، فعلمت أنك لم تضف إلى اسمك إلا أحب الخلق إليك. فقال الله: صدقت يا آدم! إنه لأحب الخلق إلي، ادعني بحقه، فقد غفرت لك، ولولا محمد ما خلقتك)

''Adem (a.s.), günah işlediğinde şöyle dua etti:
Ya Rabb! Muhammed'in hakkı için benim günahımı bağışlamanı diliyorum.
Allahu Teala dedi ki: Ey Adem! Sen Muhammed'i nereden biliyorsun, ben onu daha yaratmadım.
Adem: Ey Rabbim, Sen beni yarattığında ve ruhundan bana üflediğinde başımı kaldırdım ve arşın sütunları üzerinde 'Lailahe İllallah Muhammedun Rasulullah' yazılı olduğunu gördüm. Ve bildim ki, Sen kendi adının yanına ancak en çok sevdiğin kişinin ismini ilave edersin.
Allahu Teala dediki: Doğru söylüyorsun ey Adem, o (Muhammed s.a.v.) benim en sevdiğim kulumdur. Sen Benden onun (Muhammed s.a.v.) hakkı için istedin, Ben seni bağışladım. Muhammed olmasaydı Ben seni yaratmazdım''
(Hakim Mustedrak 2/615, Ömer (r.anh)'dan merfu olarak ; İbn Asâkir (2/323), el-Beyhâki, Delâil’un-Nubuvve (5/488)

Uydurmadır.

Râvilerinden olan Abdurrahm an b. Zeyd b. Eslem hakkında İbn Hibbân şöyle der: «Hadis uydurmakla itham olunmuş, Leys, Malik ve İbn Lehi’a üzerine hadisler uydurmuştur. Dolayısıyla imâm ez-Zehebî rivâyet hakkında uydurma ve batıl derken, İbn Hacer el-Askalânî de ona katılır.
Zehebi, bu hadis hakkında: ''Hadis uydurmadır. Abdurrahman yalancıdır. Ve Abdullah İbni Meslem el-Fahri'nin kim olduğunu bilmiyorum'' demektedir.

İmam Zehebî "Mizanu'l-İ'tidal" isimli eserinde bunun "batıl ve uydurma bir haber" olduğunu söyledi, İbnu Hacer el-Askalânî de "Lisanu'l-Mizan" isimli eserinde ona muvafakat etti.
Elbânî, Abdurrahman bin Zeyd bin Eslem’in zayıf olduğu konusunda ittifak vardır. Ahmed bin Hanbel, Ebû Zur’a, Ebû Hatemi, En-Nesâî, ed-Dârâkutnî ve başkaları onu zayıf görmüştür.
Elbânî: ...“Bana göre ...Zehebî el-Mîzân’da “el-Fiherî”ye yer vererek ona hadis isnad ettikten sonra bunun batıl bir haber olduğunu söyler.” dedi.
İbn Hacer de, el-İsabe’de 3/360’ta aynısını söylüyor ve ilaveten el-Fiherî hakkında şöyle diyor: “Emsali olduğundan muhtemelen bu ondan önceki kişi olabilir. Bu kişi Abdullah bin Muslim bin Ruseyid’tir. İbn Hacer diyor ki: “İbn Hibban onu hadis uydurmakla itham” etti.

Hâkim’in bu hadisle ilgili rivâyeti, onu red nedenlerinden biridir. Zira kendisi "el Medhulu İlla Ma’rifeti’s-Sahih-i Mine’s-Sakîm” adlı kitabında (uydurma) hadisler rivâyet ettiğini söyler.
Bu işin erbabından olan ve düşünebilen bir insan, bu yaptığının onun aleyhinde olduğu konusunda zorluk çekmez.

Elbânî der ki: Hâkim, el-Mustedrak’te kendi kendine çelişkiye düşmüştür. Zira (cilt 3 sh. 332)’de adı geçen Abdurrahman’dan rivâyetten başka bir hadis sahih görmediği halde bunu rivâyet etmiştir. Ayrıca Buhârî ve Muslim’in, Abdurrahman bin Zeyd’i Huccet olarak kabul etmediklerini de söyler.
Değişik yollarında merfu mu? Yoksa mevkûf mu? olduğunda çelişkilik derecesinde farklılık vardır.
Bu hadisi Kur’ân-ı Kerîm’e ters düşmesinden hadisin batıl ve uydurma olduğunu söyleyen âlimlerin tesbitini güçlendirmektedir.


Şeyhulislam İbn Teymiyye dedi ki:
"el-Hâkim'in, bu hadisle ilgili rivayeti, onun rededilme nedenlerinden biridir. Çünkü bizzat kendisi "el-Medhal ile Ma'rifeti's-Sahihi mine's-Sakim" isimli eserinde -hadisin ravilerinden- Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem'in babasından mevdu -yani uydurma- hadisler rivayet etiğini söyler, bu işin erbabından düşünebilen bir kimse için böyle bir rivayetin kabul edilemez olduğu aşikardır. Ben derim ki, Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem, hadiscilerin ittifakınca zayıf bir adamdır ve söylediği şeyleri çokça karıştırır. Ahmed b. Hanbel, Ebû Zur'a, Ebû Hatim, Nesâî ve Darakutnî ve daha başkaları onun zayıf olduğunu söylediler. Ebû Hatim İbn Hıbban dedi ki: Farkında olmadan haberleri öyle ters yüz ediyordu ki rivayetlerinin çoğunda murselleri merfu, mevkufları musned haline getiriyordu. Bu sebeble onun rivayetleri terkedilmeyi hak etmişlerdir (Şeyhu'lİslam İbn Teymiyye, Kaidetun Celiletün fi,t-Tevessuli ve-l-Vesile, s. 168-169)

Beyhaki Delail Nubuvve'de ''Abdurrahman İbni Zeyd İbni Eslem zayıf ravilerdendir'' der.

Muhammed Nasıruddin el-Elbânî dedi ki: "Sözün özü, bu hadisin aslı yoktur. Çünkü iki büyük hadis alimi Zehebî ve Askalânî bunun geçersizliğine kesinlikle hükmetmişlerdir. Nitekim yukarıda onlardan bu husus nakledildi (Silsiletu,l- Ehadisi'z-Zaifeti ve,l-Mevdua no : 25 et-Tevessul Envauhu ve Ahkamuhu s.115)

El-Sagani uydurulmuş” dedi. (El-Sagani El-Hadis El-Mevzuat sy. 7)
El Acluni Uydurma olduğunu söylemiştir( el-Aclûnî, Keşfu'l-Hafâ, II, 214.)
Şeyh Molla Aliyyul Kari ’Zayıftır ama anlamı doğrudur…” (Aliyyul Kari El-Esrar El-Merfuat sy 67-68) der ve şu iki hadisi bu görüşüne delil getirir:


a. İbn Esakir tarafından nakledilen hadis ”sen olmasaydın dünya yaratılmazdı.” İbni Cevzi bunu nakletti ve şöyle dedi ”uydurulmuştur” (İbni Cevzi El-Mevzuat 1/288) ve Suyuti’de aynı şeyi söylemiştir. (Suyuti El-Laai 1/272)

b. Deylemi’den nakledilen bir hadis ”Ya Muhammed! Sen olmasaydın Bahce (cennet) yaratılmış olmazdı ve Sen olmasaydın ateş (cehennem) yaratılmış olmazdı
ElBani derki ”Deylemi’den hadisin sahih olduğunu ortaya koymadan gerçekliğini onaylamak doğru olmaz ki Hiç bir alimin bu konu üzerinde durmuş olmasına rastlamış değilim… Deylemi’nin bunu aktaran tek kişi olması benim için bu hadisin zayıf olduğuna inanmak için yeterlidir, dahası Musned’inde (Deylemi Musned 1/41/2) rastladığımda zayıf olduğuna inandım.
(El Elbani; Silsile El-Zayıf, 1/451 no. 282)
Yukarıdaki sözün uydurma olduğuna bir delil de yine başka bir rivayetten ! Akıl sahiblerini çelişkiyi görmeye davet ediyorum :
Adem (a.s.)’ın Nebî (s.a.v.)’i, kendi yaratılışından sonra cennette iken yer yüzüne inmesinden bilmesidir. Halbuki zayıf, ancak daha iyi bir senedle gelen başka rivayette:
Adem (a.s.) Hindistana iner ve yanlızlık hisseder, bunun üzerine Cebrâil inerek; Allâhu Ekber, Allâhu Ekber, Eşhedu En Lâ İlâhe İllallâh(iki defa), Eşhedu Enne Muhammeden Rasûlullâh (iki defa) deyip ezan okur. Adem şöyle der: «Muhammed de kim»? Cebrâil: «Peygamberlerden son oğlundur» der.
İbn Asâkir (1/323/2).
Râvilerinden Ali b. Behrâm bilinmemekte, diğer bir râvi olan Muhammed b. Abdullâh b. Süleyman aynı şekilde bilinmemektedir.
Bir önceki rivâyette Âdem (a.s.) daha cennette iken Peygamber (s.a.v.)’i tanıyordu, bu ikinci rivayette ise, Âdem (a.s.) yer yüzüne indiği halde Muhammed (s.a.v.)’i tanımamıştır.
Menfaatları için birbirinden habersizce Panik halinde hadis peydahlayanların düştüğü bu trajikomik durum tam ibretlik !


RASULULLAH'I KURUTAN SÖZLER
- UYDURMA HADİSLER -

https://www.islam-tr.org/konu/rasulullahi-kurutan-sozler-uydurma-hadisler-kitap.8091/
 
A Çevrimdışı

ahmet ömer

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Keşke sadece mezhep taasubcusu maturidi olsan. Ama sadece mezhep taassubcusu değilsin. Aynı şekilde cüppelinin evliyalardan yardım istemesini doğru bulan bir sofiyyesin. Sana tavsiyem profil fotoğrafını değiştir. Adıyamanlı gavsın fotoğrafı daha çok yakışır. Tevhid bayrağına yakışmıyorsun ona layık değilsin.
mezhepçi olmak neden kötü anlıyamıyorum bir selefi mezhep taklitçisi olamazmı mezhepsiz olmayı kastedmediğinizi biliyorum ama bir imama sıkı bir şekilde bağlı olmak daha sağlıklı değilmi herkes kafasına göre müçtehidlik taslıyor hadislerden hüküm çıkarıyor bir hanefiden bir hanbeliden hüküm çıkarıyor çorba oluyor
 
EBU HANİFE Çevrimdışı

EBU HANİFE

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Elhamdülillah gören gözlerim ve düşünen bir beynim var..pek çoğunuzun bağlı olduğu akaiddede değilim..ne de cüpbeliye ve onun bağlı olduğu cemaatede bağlı değilim..İmanda mezhebim Ehl-i sünnet velcemaat,itikadda mezhebim İmam-ı Matüridi ,amelde mezhebim hanefidir..vehhabidende,şia danda beriyim..
Imam maturide,Ebu hanife rahimehullah ta senden beridir.
Bu iki imamdanda savundugun akideye dair nakil getir bakalim...
 
Coolumsu Çevrimdışı

Coolumsu

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Allah hakkında misal vermemek gerekir. Cübbeli burada yanlış konuşmuş, Allah’ı trafoya ve baraja Peygamber’i kabloya, Kuran’ı da ceyrana benzetmiş. Bunu doğru kabul etmek aklen imkansızdır..

Direkt Allah’a kul olanların Şeytan’a ku olduklarını iddia etmesinde çok yanlış bir söz.. Sahabeler ve onların örneği olan sevgili Peygamberimiz direkt Allah’a kul olmuşlardır. Lafının nereye gittiğinden haberi yok..

Ayrıca Peygamberimiz bizimle Allah arasında aracı değil elçidir. Elçilerde örneklik yaparlar.

Sünnetin gerekliliğini anlatmak başka, dinin kavramlarını saçma benzetmeler ile gülünç duruma sokmak da başkadır ayrıca..
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt