youtube da muhabbet ibn teymiya ra düşmanları ile konuşmalar
Sorulan SORU 29 şubat "İbni Hacer-i Askalani hazretleri buyuruyor ki:
(İbni Teymiye; “Kabri Nebeviyi ziyaret için sefere çıkmak haramdır. [Hazret-i] Ali iman ettiği zaman çocuk olduğu için Müslümanlığı sahih olmadı. [Hazret-i] Osman malı çok severdi” diyerek eshab-ı kiramın büyüklerine dil uzattı.) [Ed-Dürer-ül-Kamine]"
CEVAP
Öncelikle sen ve ben bilmekteyiz ibn teymiyah ra zamanında onu sevmeyen ve ona karşı iftira atan ve yalancı iddalarla, onun ismini lekelemeye çalışan bir çok birey mevcuttu ve bu insanların yazıları günümüze kadar gelmiştir.
IDDAA 1 Ibn Taymiyyah RA YASAKLADIMI PEYGAMBER EFENDIMIZIN KABIRiNE GiTMEYi?. bu iddada bulunan insanlar; sehülislamın belirttiği görüş insanların hiçbir zaman bir kabire odaklı ziyarette bulunmamaları gerekmekterdir, eğer bireyde o kabire ibadet (Şirk) niyetiyle yapılırsa. bu görüşü Ibn Taymiyyah ra aldığı hadis rasullulah rivayette 'seyahat etmeyin bu üç yer hariç, al-Mascid al-Haraam (in Mekke), tpeygamber efendimiz (salallahu alaihe ve-sellam) Mascidi ve Mascid al-Aksa.' [Sahih al-Bukhari vol.2, p.157, no.281, Sahih Muslim vol.2, p.699, no.3218), Sunan Abu Daud vol.2, p.540, no.2028, Sunan at-Tirmidi Sunan an-Nisaiand Sunan Ibn Macah]
Ibn Taymiyyah ra yazısında, 'kim ziyaret ederse mekkedeki al-Mascid al-Haraam , al-Mascid al-Aksa (Filistinde), veya peygamberimizin mascidi ile Mascid kiba (medine yakını) ve kabrini ve cevresini dolaşıp ibadetlerde bulunananlar peygamber efendimizin sünnetini takiben yapılması gerekir� Ancak kim peygamber efendimizin kabrine ziyarete giderse sadece onun kabrini ziyaret amaçlı onun mescidinde namaz kılmak niyeti yoksa� ve sadece ziyaret yapıp geri dönerse bu birey sapıtmıştır "Mubtadi" (bidatçıdır) eğer herhangi birey peygamber efendimiz sünnetine karşı gelirse ve bunun yanı sıra ehlü sünnet cema-atine ve ümmetin hocalarına� bu haraket reddedilmiştir Imam Malik tarafından ve öteki imamlar ve hocalar tarafından� sahabalar ne zaman rasululahın Mescidine gittikleri an (ölümünden sonra), rasul ekremin camisinde namaz kıldıktan sonra halifelerle buluşurlardı ebubekir ömer osman ve ali ra ecmain. Selam verdikten sonra Salat Allahın ismini anıp peygamber efendimizi berektlendirmesi isterlerdi namaz esnası teşehhud anında ve cami girıslerinde (sünnette belirtilmiş olan) insanlar onun kabrinin yakınlarına gitmezlerdi, bu yapılan uygulama çok yaygın bir turumdu ve bunun aksine hiçbir bilgi belirtilmemiştir.' [Mecmu al-Fetva, vol.27, pg. 343]
belirtilen ve anlatılmak istenen olay; fark vardır kabir ziyareti ve sadece kabre ziyaret ilki serbesttir ancak ikincisi yasaktır. Ibn Taymiyya'nın kabir ziyaret hakkında verdiği bilgilendirme yanlış yorumlandı ve neticesinde kendisi hapisaneye atıldı (hatalı bir şekilde) Şaban 726 Hicride.
IDDAA 2 ibn taymiyah ra SAHABA IKRAMA DIL UZATTIMI? bir yazı var FILANCA BIREY BELIRTIYOR " Ed-Dürer-ül-Kâmine’de buyuruyor ki: İbn-i Teymiyye; “Kabr-i Nebevîyi ziyâret için sefere çıkmak harâmdır. Hazret-i Ali îmân ettiği zaman çocuk olduğu için Müslümanlığı sahih olmadı. Hazret-i Osmân malı çok severdi.” dedi, diyerek Eshâb-ı kiramın büyüklerine dil uzattı v.s." PEKİ Bunu ibn teymiyah ra söyledi????? yoksa başka bir birey onun hakkinda belirtti?????? cevap başka birey belirtti. yani ibn Teymiyah sahaba ikram hakkında kötü sözler söylemedi aksi idda ediyorsan delil getir o şu idda etti deme
BAŞKA BİR AKLINA TAKILAN SORU VARMI??? tartışmanın bittiği yerde bana verilen cevap
Ekli dosyayı görüntüle 10472
dinimizislam sitesi galibaZAMANI OLAN VARMI BU SORULARI CEVAPLAYACAK?
İbni Teymiyye’nin bozuk fikirlerinden bâzılarını büyük âlim İbn-i Hacer-i Mekkî, Fetâvâ-i Hadîsiyye kitâbında şöyle bildirmektedir.
1- Allahü teâlâya oturmak, kalkmak, yürümek, inmek, çıkmak gibi insanlara mahsus sıfatlar izâfe etmektedir. Hâlbuki; Allahü teâlâ, hiçbir bakımdan insanlara (ve diğer mahlûklara) benzemez, zamandan ve mekândan münezzehtir, uzaktır.
2- Peygamberlerin mâsumiyyetini (günahtan korunmuş olduklarını) reddetmiştir. Hâlbuki, mâsumiyyet peygamberlerin sıfatlarındandır.
3- Cehennemin ebedî olmadığını ve kâfirlerin Cehennemde ebedî, sonsuz kalmayacağını söylemiştir. Hâlbuki Cehennemin ebedî olduğunu ve kâfirlerin burada ebedî, sonsuz kalacağını Kur’ân-ı kerîm haber vermektedir.
İSLAM BÜYÜKLERİNE KÜFÜR İTHAMI
4- Muhyiddîn-i Arabî, Sadreddîn Konevî gibi bâzı tasavvuf büyüklerini küfürle ithâm etmiş, tasavvufu reddetmiştir. Hâlbuki tasavvuf, Peygamber efendimiz zamânından beri vardı ve tasavvuf büyüklerine hiçbir Ehl-i sünnet âlimi dil uzatmadı.
5- Başta Peygamber efendimizin kabr-i şerîfleri olmak üzere Eshâb-ı kirâmın, velîlerin, âlimlerin ve sâlih Müslümanların kabirlerinin ziyâret edilmesine karşı çıkmış, bunları şefâate vesîle kılmayı da harâm saymıştır.
Ayrıca; üç talak bir talak sayılır, şartlı talakta yemin kefareti vermek kafidir, âdetli kadın tavaf yapabilir, namazın kazası olmaz, gibi kural dışı, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine aykırı yanlış hükümler verdi. Luther adındaki papaz gibi İslamda reform yapmaya çalıştı.
İbni Teymiyye’nin İslâm âlemindeki şöhreti; dindeki büyüklüğünden değil, kendisinden sonra ortaya çıkıp, mezhepsizlik fikrini yaymaya çalışanlar ile, kendi kısa akıllarına göre dinde değişiklik yapmak isteyenlerin sapıklıklarına kaynak olması sebebiyledir. İslamı içeriden yıkmak isteyenlerin gizli desteği iledir. Mısır’da yetişen dinde reformcular ve Vehhâbîler, tuttukları bozuk yoldaki fikirlerine delil olarak yalnız İbni Teymiyye ve talebelerinin ileri sürdüğü yanlış görüşleri göstermekte ve ona dayanmaktadırlar.
Ehl-i sünnet âlimlerinden Yusuf Nebhanî, Şevahidü’l-Hakk’da, “İbni Teymiyye, dalgaları kıyıyı döven gürültülü bir deniz gibidir. Bazen sahile inci ve mercan bırakır; çoğu zaman da taşları ve midye kabuklarını, pislikleri ve hayvan leşlerini bırakır” demiştir.
İbni Teymiyye İmam-ı Gazâlî’yi kusurlu göstermektedir. Büyük âlim (İbn-i Hacer-i Mekkî) hazretleri, (El-a’lâm bi-kavâtı’ıl-islâm) kitabında buyuruyor ki: “İmâm-ı Gazâlî’nin yazılarında kusur bulan kimse, yâ haset edip onu çekemeyendir, yâhut da, zındıktır.”
YIRTICI HAYVANDAN KAÇAR GİBİ...
İmam-ı Şarani hazretleri buyuruyor ki: “İbni Teymiyye, tasavvufu inkâr eder, evliyaya, ariflere dil uzatırdı. Kitaplarını okumaktan, yırtıcı hayvandan kaçar gibi kaçmalıdır.”
İbn-i Hacer-i Mekkî Fetâvel-hadîsiyye kitabında da, “İbni Teymiyye’nin gözlerini kör, kulakları sağırdır. Birçok âlim, bunun işlerinin bozuk, sözlerinin yalan olduğunu bildirmişler ve vesikalarla ispat etmişlerdir” demiştir.
İbni Âbidîn, (El-Ukûd-üd-dürriyye) kitabında diyor ki: “İmâm-ı Gazâlî âlim değildi diyen kimse, câhillerin echeli ve fâsıkların en kötüsüdür. O, zamanının hüccet-ül-islâmı ve âlimlerin en üstünü idi.)
Bunların dışında güvenilir âlimlerden olan; Takiyyüddîn Sübkî, İmâm-ı Rabbânî, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî, Muhammed bin Ali Zemlikânî, Zeynî Dahlan, Mustafa Sabri Efendi, Zâhid-ül-Kevserî, Abdülhakîm Arvâsî, Ahmed Davudoıjğlu ve Hüseyin Hilmi Işık kuddise sirruh gibi zatlar kitaplarında İbni Teymiyye’nin fikirlerinin bozukluğunu delilleri ile dile getirmişlerdir. Daha geniş bilgi için, “Faideli bilgiler“ (Hakikat Kitabevi) kitabına bakılmalıdır.
ZAMANI OLAN VARMI BU SORULARI CEVAPLAYACAK?
İbni Teymiyye’nin bozuk fikirlerinden bâzılarını büyük âlim İbn-i Hacer-i Mekkî, Fetâvâ-i Hadîsiyye kitâbında şöyle bildirmektedir.
1- Allahü teâlâya oturmak, kalkmak, yürümek, inmek, çıkmak gibi insanlara mahsus sıfatlar izâfe etmektedir. Hâlbuki; Allahü teâlâ, hiçbir bakımdan insanlara (ve diğer mahlûklara) benzemez, zamandan ve mekândan münezzehtir, uzaktır.
2- Peygamberlerin mâsumiyyetini (günahtan korunmuş olduklarını) reddetmiştir. Hâlbuki, mâsumiyyet peygamberlerin sıfatlarındandır.
3- Cehennemin ebedî olmadığını ve kâfirlerin Cehennemde ebedî, sonsuz kalmayacağını söylemiştir. Hâlbuki Cehennemin ebedî olduğunu ve kâfirlerin burada ebedî, sonsuz kalacağını Kur’ân-ı kerîm haber vermektedir.
İSLAM BÜYÜKLERİNE KÜFÜR İTHAMI
4- Muhyiddîn-i Arabî, Sadreddîn Konevî gibi bâzı tasavvuf büyüklerini küfürle ithâm etmiş, tasavvufu reddetmiştir. Hâlbuki tasavvuf, Peygamber efendimiz zamânından beri vardı ve tasavvuf büyüklerine hiçbir Ehl-i sünnet âlimi dil uzatmadı.
5- Başta Peygamber efendimizin kabr-i şerîfleri olmak üzere Eshâb-ı kirâmın, velîlerin, âlimlerin ve sâlih Müslümanların kabirlerinin ziyâret edilmesine karşı çıkmış, bunları şefâate vesîle kılmayı da harâm saymıştır.
Ayrıca; üç talak bir talak sayılır, şartlı talakta yemin kefareti vermek kafidir, âdetli kadın tavaf yapabilir, namazın kazası olmaz, gibi kural dışı, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine aykırı yanlış hükümler verdi. Luther adındaki papaz gibi İslamda reform yapmaya çalıştı.
İbni Teymiyye’nin İslâm âlemindeki şöhreti; dindeki büyüklüğünden değil, kendisinden sonra ortaya çıkıp, mezhepsizlik fikrini yaymaya çalışanlar ile, kendi kısa akıllarına göre dinde değişiklik yapmak isteyenlerin sapıklıklarına kaynak olması sebebiyledir. İslamı içeriden yıkmak isteyenlerin gizli desteği iledir. Mısır’da yetişen dinde reformcular ve Vehhâbîler, tuttukları bozuk yoldaki fikirlerine delil olarak yalnız İbni Teymiyye ve talebelerinin ileri sürdüğü yanlış görüşleri göstermekte ve ona dayanmaktadırlar.
Ehl-i sünnet âlimlerinden Yusuf Nebhanî, Şevahidü’l-Hakk’da, “İbni Teymiyye, dalgaları kıyıyı döven gürültülü bir deniz gibidir. Bazen sahile inci ve mercan bırakır; çoğu zaman da taşları ve midye kabuklarını, pislikleri ve hayvan leşlerini bırakır” demiştir.
İbni Teymiyye İmam-ı Gazâlî’yi kusurlu göstermektedir. Büyük âlim (İbn-i Hacer-i Mekkî) hazretleri, (El-a’lâm bi-kavâtı’ıl-islâm) kitabında buyuruyor ki: “İmâm-ı Gazâlî’nin yazılarında kusur bulan kimse, yâ haset edip onu çekemeyendir, yâhut da, zındıktır.”
YIRTICI HAYVANDAN KAÇAR GİBİ...
İmam-ı Şarani hazretleri buyuruyor ki: “İbni Teymiyye, tasavvufu inkâr eder, evliyaya, ariflere dil uzatırdı. Kitaplarını okumaktan, yırtıcı hayvandan kaçar gibi kaçmalıdır.”
İbn-i Hacer-i Mekkî Fetâvel-hadîsiyye kitabında da, “İbni Teymiyye’nin gözlerini kör, kulakları sağırdır. Birçok âlim, bunun işlerinin bozuk, sözlerinin yalan olduğunu bildirmişler ve vesikalarla ispat etmişlerdir” demiştir.
İbni Âbidîn, (El-Ukûd-üd-dürriyye) kitabında diyor ki: “İmâm-ı Gazâlî âlim değildi diyen kimse, câhillerin echeli ve fâsıkların en kötüsüdür. O, zamanının hüccet-ül-islâmı ve âlimlerin en üstünü idi.)
Bunların dışında güvenilir âlimlerden olan; Takiyyüddîn Sübkî, İmâm-ı Rabbânî, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî, Muhammed bin Ali Zemlikânî, Zeynî Dahlan, Mustafa Sabri Efendi, Zâhid-ül-Kevserî, Abdülhakîm Arvâsî, Ahmed Davudoıjğlu ve Hüseyin Hilmi Işık kuddise sirruh gibi zatlar kitaplarında İbni Teymiyye’nin fikirlerinin bozukluğunu delilleri ile dile getirmişlerdir. Daha geniş bilgi için, “Faideli bilgiler“ (Hakikat Kitabevi) kitabına bakılmalıdır.
Hafız İbni Kesir :
(Hicretin beşyüzbeşinci senesinde vefat eden meşhur şahsiyetleri anlatırken bu senede vefat etmiş olan Gazali'nin biyografisini verirken şöyle demiştir)
"Bu süre zarfında İhyaı Ulumuddin adlı kitabını yazdı. Bu, cidden hayret verici, takdire şayan bir kitaptır. Şeri ilimlerin birçoğunu kapsamına alır. Tasavvufa ve kalbi amellere dair latif olan meseleler ise adeta bir karışım halindedir. Lakin bu kitapta garip, munker ve mevzu olan birçok hadis vardır. Nitekim helal ve harama delil olarak dayanak edinilen furuatla ilgili diğer kitaplarda da bu tür hadislere rastlanmaktadır. el-Mevdu lir-Rekaik et-Tergib evt-Terhib adlı kitaplardaki bu tür hadisler diğerlerine göre daha azdırlar. Ebul Ferec İbnul Cevzi, sonra da İbn Salah bu hususta İmam Gazali'yi çok eleştirmişler ve ona çatmışlardır. Maziri, İmam Gazali'nin İhyai Ulumuddin adlı kitabını yakmak istemiş, diğer Mağriplilerde böyle yapmışlar ve şöyle demişlerdir:
Bu kitap bizim dinimizin değil, Gazali'nin dininin ihyasıdır. Dinimizin ilimlerinin ihyası Allah'ın kitabı ve Rasulullah'ın sünnetiyle olur!
Nitekim ben bu hususları TabakatuşŞafiye adlı eserde Gazali'nin biyografisini verirken nakletmişimdir. İbni Şukur de İhyaı Ulumuddin adlı eserin bazı yerlerinin gerçekleri yansıtmadığını ve buralardaki çürüklükleri faydalı bir eserde açıklamıştır."
Gazali şöyle derdi:
"Ben, hadisteki ticareti revaçlandırıcıyım."
Anlatıldığına göre ömrünün son zamanlarında, hadis dinlemeye, Buhari ve Muslim'in Sahih'lerini ezberlemeye yönelmiştir. İbnul Cevzi; İhyaı Ulumuddin üzerine bir eser yazmış ve bu eserine ''Diri kimseler ihyadaki yanlışlıkları bilmeli'' adını vermişti.
El-Bidaye ve'n-Nihaye 13/333
Kadı İyaz
Şeyh ebu Hamid el-Gazali; kendisi hakkında çok kötü haberler olan ve korkunç kötü kitapları olan biridir. Sufilikde çok ileri gitmiş, sufiliğin savunucusu ve davetçisi olmuş ve bu hususta meşhur kitaplar kaleme almıştır.
Kitaplarındaki bazı bölümler, kendi aleyhinde değerlendirilmiş ve ümmet onun kötü biri olduğuna hükmetmiştir. Allah onun gerçek durumunu bilendir.
Sultanın emri ve batıdaki ulemanın fetvası onun kitaplarının yakılması ve bu kitaplardan uzak durulmasıdır. Bu emir ve fetvaların gereği yapılmıştır.
Siyer en-nubela 19/327
Nevevi
Nevevi, Receb ayının ilk cuma günü kılınan Regaib namazı hakkında sünnetten midir, yapılması hoş olan bir amel midir yoksa bidat midir diye sorulduğunda şu şekilde cevap vermiştir:
"Bu şeytani bir ameldir ve çok şiddetli biçimde eleştirilmiş bir bidattir."
Sonra şöyle devam etmiştir:
"Birçok ülkede çok sayıda kişi tarafından bu namazın kılınıyor olması yahut Kutul Kulub veya İhyaı Ulumuddin gibi kitaplarda bahsi geçiyor olması seni aldatmasın. Bu hiçbir temeli olmayan bir bidattir."
el-Miyarul Magrib 1/300
Ibnu'l Cevzi
el-Muntazam isimli eserinde şunları söylemektedir:
''Gazali İhyayı yazmaya Kudusde başlamış ve Şam'da tamamlamıştır ancak, eserini sufilerin metodu ile yazarak fıkıh kurallarına riayet etmemiştir.''
Sonrasında Gazali'nin İhya'da yer verdiği ve fıkhi kuralları ihlal eden garip hikayelerine bir kaç örnek vermekte ve bu hikayeleri şu sözleriyle noktalamaktadır:
''Ben kitabındaki yanlışları 'Yaşayanlar İhyadaki yanlışlıkları bilmeli' isimli kitabımda bir araya topladım ve Telbis'u İblis (Şeytanın Hileleri) isimli eserimde bu kitabdaki bazı yanlışlıklara işaret ettim.''
Bu sözlerinin ardından İhyada geçen garip ifade ve uydurma hadislere örnekler vermeye devam etmiş ve İhya hakkındaki sözlerine şu şekilde son vermiştir:
''Gazali İhya'da çok sayıda uydurma ve zayıf hadise yer vermiştir, bunun sebebi de rivayet ilmi konusundaki yetersiz ilmidir. Ona düşen bu rivayetleri bir bilene danışmakken, o karanlıkta odun toplayanın topladığı gibi bu rivayetleri kitabında nakletmiştir.
Bazıları İhya deli divanesi olmuş, ben de bu kimseleri uyararak kısaca İhya'daki hatalı yerleri, düzeltimesi gereken yerleri ve uygunsuz durumları ortaya koydum.
al-Muntazim (9/169-170)
İbnul-Cevzi; Saydul-Khaatir isimli eserinde (s. 374) Gazali'nin tarihi yanlışlıklarına yer vermiştir:
''Ben Gazali'nin İhya isimli eserinde, hadislerle tarihi olayların şaşırtıcı biçimde birbirine karıştırılmış olduğunu gördüm ve bu hataları bir kitap da topladım.''
Yine sayfa 399'da, İhya'yı; içerisinde gizli tehlikeler, sıhhatsiz rivayetler ve şeriate aykırı şeyler barındıran kitaplar arasında zikretmiştir.
(Saydul-Khaatir)
İbnu'l-Cevzi; 'Şeytanın Hileleri' isimli eserinde 'Şeytanın Sofilere Oyunu' başlıklı bölümünde sufilerin tarihi gelişimini kronolojik olarak verip sufi literatürünü aktarırken sıra Gazaliye gelmiş ve şöyle demiştir:
''Sonra Ebu Hamid el-Gazali geldi ve onların (sufilerin) uslubuyla İhyaı Ulumuddin isimli eserini neşretti. Gazali birçok hadisin uydurma olduğunu bilmeden kitabına aldı. Kitabında mukaşefe ilmine dair hususlara yer verie ve yine fıkhi kuralları bir kenara bırkamıştır. Ve o kitabında İbrahim (a.s.)'ın gördüğü yıldız, güneş ve ayın bilinen güneş, ay ve yıldız olmadığını aksine onların Allah'ı gizleyen nurlar olduğunu söyledi ki bu söz Batınılerin sözlerine ne kadar da benzemektedir!''
Sonrrasında Mufasah Bil Ahval isimli eserinde (s. 162 -253) Gazalinin sarfettiği birtakım sözlere değinen İbnu'l-Cevzi daha sonra sözlerini şu şekilde bitirmektedir:
''Bu kimselerin böyle eserler tasnif etmeleri sünnet bilgilerinin az oluşu, İslam'ı ve hadisleri bilmemeleri ve bu yoldakilerin hoş gördüklerine yönelmeleri sebebiyledir.''
İbnu'l-Cevzi daha sonra kitabın çeşitli yerlerinde (S. 217-316) İhya'daki yanlışlıklara değinmiştir. Yine Gazali hakkında kullanmış olduğu şu ifadeler de ilginçtir:
''İmam Gazali'nin o yüce fakihliğine rağmen nasıl bu kimselerle berbaer olduğuna şaşıyorum. Fıkhi mertebedeyken onların mertebesine inmesi çok gariptir!'' (Telbis'u İblis)
İbnul-Cevzi Minhacul-Qasidin'de ise şöyle demektedir:
''Bil ki, İhya'da öyle büyük tehlikeler vardır ki bunları ancak alimler anlar, kitapdaki en küçük hatalar hiçbir temeli olmayan ve uydurma olan hadisler ile, bir sahabeye kadar uzayan rivayet zinciri ile sanki peygamber (s.a.v.)'den naklediliyormuş gibi getirilen rivayetlerdir. O bu rivayetleri bulduğu üzere nakletmiştir, kendisi uydurmamıştır. Ve uydurma hadise dayanarak ibadet etmek caiz olmadığı gibi, uydurma kelimelerle bir araya getirilmiş sözleri almak da caiz değildir.
Nasıl olurda Allah rasulunun (s.a.v.) hakkında tek kelime dahi etmediği gece ve gündüz ibadetleri dayatırsın?
Nasıl olur da, sufilerin sözlerinin seni esir almasına izin verirsin, ki o kitabında sayılmayacak kadar çok bu sözlere yer vermiştir. Onun nefs tezkiyesi, insanları açlığa çağırması ve hiç bir gereği yokken insanları seyahetlere davet etmesi, harabe yerlere erzaksız gidilmeye teşvik etmesi, ve buna benzer şeylere Telbis'u İblis'de yer verdim ve ben bir başka kitap daha yazarak, ondaki faydaları bir yana bırakmaksızın bütün saptırmalarına değineceğim.
İlerleyen sayfalarda yine aynı şekilde ifadelere yer veren İbnu'l-Cevzi, Telbis'u İblis'de (s. 16-17) değinmiş olduğu İhyada'ki yanlışlıkları liste olarak veriyor ve yukarıda yazmış olduklarına ek olarak 'Fena' ve 'Beka' inancını da sayıyor:
''Onun sufilerin sözlerinden 'Fena' ve 'Beka' inancına dair naklettiği ve tavsiyede bulunduğu sözleri duymanı nasıl isterim''
(Muhtasar Minhacul-Qasidin)
İbni Arabi
İmam Ebu Bekir İbni Arabi'nin ; Gazali hakkındaki şu sözleri deyimleşmiştir:
''Şeyhimiz Ebu Hamid felsefecileri yutmuş, onları kusmak istediğinde ise kusamamıştır.''
Sonrasında İhya'daki Tevekkul bölümünde kaderle, Allah'ın yaratmasıyla ve Allah'ın kudretiyle alakalı bölümleri eleştirerek, Gazali'nin felsefecilerin görüşlerine sarıldığını belirtmektedir.
(Zehebi, Siyer : 119/3371)
İmam Abdullah ibni Musa el-Faştali
Raşid ibni Ebi Raşid el-Velidi el-Maliki ''helallar ve haramlar'' isimli kitabında İmam Abdullah ibni Musa el-Faştali'nin şunları söylediğini nakletmektedir:
''Eğer Kuşeyri'nin derlediklerini toplama imkanım olsaydı hepsini toplar ve denize fırlatırdım, Gazali'nin kitaplarını da...'' ve yine ondan şunları işittiğini nakletmiştir:
''Ben Rabbimden kıyamet günü beni Ebu Muhammed İbni Zeyd (Kayravani) ile haşretmesini isterim, Gazali ile değil''
(Nail el-İbtihaj bi-Tetriz el-Daibaj: 117)
Sultan Ali ibni Yusuf ibni Taşfin
Dönemin sultanıdır ve İhya'nın yakılmasını emretmiş ve yaktırmıştır. Zehebi onun hakkında şöyle der:
''Cesur, mucadeleci, adil, dinine düşkün, takvalı, erdemli, alimlere saygılı ve alimlerle iştişare eden biriydi.''
(Siyer Alemun Nubela, 20/124).
Hafız Zehebi 537 yılında ölenlerden bahsettiğinde sultan hakkında şunları kaydeder:
''Ali İbni Yusuf İbni Taşfin müslümanların komutanı ve Fas çevresinin sultanıydı. Adaletiyle, dine düşkünlüğüyle, Allah'a ibadetiyle, iyi bir vicdan sahibi oluşuyla, alimlere karşı düşkünlüğüyle ve kelama ve kelamcılara karşı şiddetli düşmanlığıyla bilinirdi. Ebu Hamid'in kitapları kendisine ulaştığında, yakılmasını emretti ve bu konuda çok kararlı davrandı.''
Gazali'nin kitaplarını yakma emrini döneminin fakihlerinin icmasıyla almıştır.
''Ali İbni Yusuf İhya'yı yaktırdı ve bu kararı döneminin alimlerinin icmasına dayanmaktaydı'' (El-Miyar El-Mureb (12/185)
Alıntıdır: https://www.islam-tr.org/konu/imam-...-ulumid-din-hakkinda-neler-denilmistir.19918/