Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Haber Cuma Hutbelerinde Cumhuriyeti Kutlama Skandalı

  • Konbuyu başlatan Ebu & Dücane
  • Başlangıç tarihi
E Çevrimdışı

Ebu & Dücane

Guest
1580_764048160288826_319249578_n.jpg

Müslümanları Şeriattan yani İslami yönetim şeklinden madden, manen, zihnen uzaklaştırmak için Laikliği ve Cumhuriyet sistemini benimsetme politikası uygulamışlar yıllarca. Baskı ve zulüm fayda vermeyince İslami kılıflar uydurmuşlar.

Bu gün halen daha her 29 Ekim öncesi verilen hutbelerde bu kalıntı zihniyetin ürünü olan yazılar okunuyor. Müftülükler nedense bu konuda yazılar hazırlayarak Müslümanların hutbesini batıl hale getiriyorlar. Bu hutbelerde Cumhuriyetin bir istişare yönetimi şekli olduğu, halka danışıldığı ve istişarenin de İslam’da olduğu vurgulanıyor.

Evet, ona danışılıyor, buna danışılıyor ama Allah’ın kitabına ve Resulün sünnetine hiç danışılmıyor. İşte bütün sorun da buradan çıkıyor.

”Milletin kendi kendini yönetmesi” deniliyor. Bir millet kendini yönetmeye kalkarsa anarşi, terör, hırsızlık, kapkaç, zina, fuhuş bu gün olduğu gibi artar, manevi duygular kopar ve toplum yavaş yavaş çöker.

Bir makinenin bile beynini ondan anlayan bir insan programlıyor. Aldığınız her aletin yanında bir de kullanma kılavuzu veriliyor. Peki, insanın bir kullanma kılavuzu yok mu?

Vardır… O da Kur’an-ı Kerimdir. Allahu Teala yarattığı kulların ne ile uslanacağını, ne ile huzurun sağlanacağını, ne ile toplumun düzene kavuşacağını bildiğinden dolayı bunu uygulamaları için de bir kullanma kılavuzu, rehber göndermiştir. O da Allah’ın kitabı Kur’an ve Resulü Hazreti Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)dir.

Allah katında tek muteber yönetim şekli; İslamın emir ve yasaklarının yasal olarak benimsendiği bir yönetim şeklidir. Bunun gayrisi batıldır.

İmamlarımız bu konuda uyanık olmalı ve bu gibi hutbeleri okumamalıdır.

NEYIN BAYRAMI?!.

23 Nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim ve benzeri günler

neyin bayramlarıdır? Bunlar müslümanlar için birer bayram günü değil,

birer kara gündür. Zira:


1- „Devletin dini Islam’dır!“ maddesinin anayasadan kaldırılmasının;

2- Allah kanunlarını ve Kur’an hükümlerini kaldırmanın;

3- Şeriat’ı ve Şer’iyye Vekâleti’ni lağvetmenin;

4- Hilâfet’i kaldırıp, Ümmet-i Muhammed’i Halife’siz bırakmanın;

5- Mahkemelerden, ailelerden ve mekteplerden Kur’an’ı ve Kur’an hükümlerini

kaldırmanın;

6- Cuma günkü tatili kaldırıp milyonlarca müslümanın Cuma’ya gitmesine engel

olmanın;

7- Medrese ve tekkeleri kapatıp, Ümmet-i Muhammed’in ilim ve feyz almalarına mani


olmanın;


8- Kur’an harflerini kaldırıp yerine latin harflerini getirmenin;


9- Mekteplerden din derslerini kaldırmanın;

10- Islam takvimini kaldırıp, yerine Islamî olmayan miladî takvimi kabul etmenin;

11- Kılık-kıyafeti değiştirmenin;

12- Kadınların ve kızların namusundan ibaret olan başörtülerine el uzatmanın;

13- Kâfir şapkasını giymenin;


14- Halk evlerini açmanın, diskotek ve dans evlerine müsaade etmenin;

15- 19 Mayıs’larda gelinlik kızları soyup soğana çevirerek mayısa bulaştırmanın;

16- Meyhaneler açıp şarap içmeyi, fuhuş yuvalarında zina etmeyi, faiz alıp-vermeyi

serbest saymanın

17- Allah’a mahsus olan hâkimiyyet hakkını, kanun koyma yetkisini millete tanıyıp,

milleti putlaştırmanın;

18- Putlar önünde divan durup, saygı duruşu yapmanın;

19- Devleti dinden, dini devletten ayırıp, dini devletsiz, devleti de dinsiz bırakmanın;

20- Elhasıl küfrün ve kâfirleşmenin, putun ve putperestliğin temellerinin atıldığı günlerdir.

Işte; Mustafa Kemal’in getirdiği inkilaplar, devrimler ve devirmeler bunlardır. Ve işte,

kemalistlerin, övmekle bitiremedikleri devrimler bunlardır!..

Binaenaleyh; herhangi bir müslüman bu günlere bayram gözüyle bakamaz ve bayram

olarak kabul edemez!.. Çünkü, görüldüğü üzere, bu günler; müslümanın din ve imanına,

Kur’an ve mukaddesatına, namus ve hürriyetine, haysiyet ve şerefine, tarih ve

kültürüne, örf ve adetine karşı işlenen ihanet ve hiyanetin, vurulan darbe ve yapılan

tahribatın, müslümanların ağızlarına kilit vurmanın, karşı çıkanları darağaçlarında

sallandırmanın veya zindanlara atıp korkunç işkencelere tabi tutmanın ve nihayet ehl-i

iman’a kan kusturmanın temellerinin atıldığı, kararlarının alındığı günlerdir.

Kalbinde azıcık imanı olan bir müslüman, bu kara günleri nasıl bayram kabul edebilir?!.

Oturup ağlaması ve kurtuluş çarelerini araması lazım gelirken, tertip edilen

merasimlere, düzenlenen şenliklere nasıl katılabilir?!.

Şeriatı beğenmeyip,cumhuriyetin ilanını kutlamak,onun dininin de, imanının da, nikâhının da gitmesine sebep olmaz mı?!.

Şayet katıldın ise, hemen Kelime-i Şehadet getir, tevbe ve istiğfar et ve bir daha

katılmamaya karar ver .

İşte Aykırı Bir Hutbe Örneği


İLİ :ESKİŞEHİR
TARİH :25.10.2013





CUMHURİYETİ ANLAMAK
Muhterem Cemaat!
İslâm dini, insan fıtratına uygun olarak ortaya koyduğu değerlerle insanların sağlıklı ve güçlü bir toplum halinde yaşamalarını öngörmektedir. Dinimizin önem verdiği "aklın, malın, canın, neslin, şeref ve haysiyetin" korunması ilkeleri, bugün evrensel değerler olarak kabul görmüş temel hak ve hürriyetlerdendir. Her vesileyle samimiyet ve kardeşliği tavsiye eden yüce dinimiz, bu ilkelerle ferdî planda eşitliğin ve karşılıklı saygının vazgeçilmez değerler olduğunu belirtmiştir. Nitekim sevgili Peygamberimiz (sas): "İnsanlar tarağın dişleri gibi birbirlerine eşittirler. Kim-senin kimseye takvadan başka bir üstünlüğü yoktur.(1) "Ey insanlar Rabbiniz birdir, babanız birdir Arab'ın Arab olmayana, Arap olmayanın Arab'a, beyazın siyaha ve siyahın beyaza hiç bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir." (2) hadisleriyle, temel hak ve hürriyetlerdeki bu eşitliği dile getirmiştir.


Dinimiz her vesileyle insanlar arasında adaleti ve iyiliği emrederken, toplumu ilgilendiren konularda da istişareyi öngörmüştür. Al-i İmran Suresi 159. ayeti bizlere bu konuda şöyle ışık tutmaktadır: "(Ey Mu-hammed!) İşlerinde onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah'a tevekkül et, (Ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah tevekkül edenleri sever"(3)


Aziz Müslümanlar!
İnsanlık, tarih boyunca adalet, iyilik, istişare ve eşit haklara sahip olma gibi bazı değerlerin arayışı içinde olmuştur. Toplumlar, bu değerlerin hayata geçirilme-sini sağlamak amacıyla, değişik yönetim biçimlerini uygulamış ve bu konuda daima daha iyinin peşinde olmuşlardır. Arayışlar neticesinde, bu değerlerin güzel bir biçimde gerçekleşmesine imkan veren Cumhuriyet idaresine ulaşılmıştır.


Cumhuriyet, dinimizin öngördüğü istişareye dayalı, hak ve özgürlükleri teminat altına alan, insanların yeteneklerini ortaya koyabilmelerine imkan tanıyan, düşünce ve inançlarını serbestçe ifade edebilecekleri bir idare şeklidir. Cumhuriyet; bir toplumu yönetme yetkisinin seçimle halktan alındığı yönetim şeklidir. Cumhuriyet, vatandaşların devlet yönetimine eşit katılımının sağlanması, vatandaşların temel hak ve hürriyetlerinin devlet teminatı altına alınmasıdır. Cumhuriyet, kadın ve erkek arasında yönetime katıl-mada, yönetici olmada, yöneticileri seçmede bir ayrım gözetilmemesidir.. Irk, din, dil ve cemiyet farkı gözetmeksizin tüm vatandaşların kanun önünde eşit olmasıdır. Hürriyet, adalet, sadakat ve samimiyetin halk iradesi şeklinde devlet yönetimine egemen ol-masıdır. Dolayısıyla Cumhuriyet halk ile istişare yap-manın adıdır.


Aziz Müslümanlar!
Peygamberimiz (s.a.s.)’de her işinde istişareyi göze-tirdi. Ashabı kiramdan Ebu Hureyre (r.a.) buyuruyor ki: “Ashabı ile Peygamberimizden daha çok istişare eden hiçbir kimse görmedim.” Nitekim Bedir, Uhud, Hendek savaşlarında bu uygulamaları görülmektedir.


Değerli Müslümanlar!
Sonuç olarak ülkemiz bu Cumhuriyeti kolay elde et-medi. Kanla, canla, malla her ferdi gözünü kırpmadan bu vatan için canlarını vererek bizlere emanet ettiler. Bizlerin, özellikle gençlerin üzerine daha fazla sorum-luluk düşmektedir. Hele bulunduğumuz coğrafyada yanı başımızda iç savaşlar, katliamlar, insanlık onuru-nu zedeleyen birçok durumlar varken, bunları göz önünde bulundurarak halimize şükretmeli, birliğimizi ve dirliğimizi bozmak isteyenlere fırsat vermemeliyiz. Bu da gönül birliği ile çalışmakla ve kardeşçe yaşa-makla mümkündür. Bu vesileyle bu cennet vatanı bize emanet bırakan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve onun silah arkadaşlarını, bu uğurda canlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Cumhuriyetimiz payidar olsun. Allah bizim elimizden özgürlüğümüzü almasın.




HAZIRLAYAN:ALİ RIZA KAYA
GÖREVİ :YAVUZ SULTAN SELİM CAMİİ M. K.
GÖREV YERİ :TEPEBAŞI/ESKİŞEHİR


______________________________________
1-Keşfu’l-Hafa,2847,C ll Sh.451
2-Ahmed b.Hanbel,V,411
3-Al-i İmran Suresi Ayet 159
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Allah insanlara hidayet versin.

Müsriklerin küfürlerini anlayacak anlayis versin insanlara.

Hazirlayan müsrige sormak gerek Allahin bizlere emrettigi bir yönetim yokmuyduda insanlar devamli kendilerini yönetecek bir sistem bulmuslar.

Cehennem kafirler icin ne güzel bir yerdir.
 
Üst Ana Sayfa Alt