Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

CÜNÜPLÜK VE DİĞER SEBEPLERDEN DOLAYI GUSÜL ALMAK------lmam Ahmed Bin Hanbel

H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
- CÜNÜPLÜK VE DİĞER SEBEPLERDEN DOLAYI GUSÜL ALMAK.. 2
1- İlk Dönemde (Cinsel Birleşmede) Meni Gelmedikçe Gusül Alınmazdı. 2
2- Daha Sonra (Cinsel Birleşmede) Meni Gelmedikçe Gusül Alınmaz Ruhsatı Kaldırıldı 3
3- Meni Gelmese De (Erkeğin) Sünnet Uzvu (Kadının) Sünnet Uzvunu Aşarsa/Girerse Gusül Gerekir. 4
4- İhtilâm Olduğunda (Rüya Gördüğünde) Menisi Gelen Kişinin Gusül Alması. 6
5- Cünüp Olmayan Kur'ân Okuyabilir. 9
6- Gusül Alırken Perde Çekmek Gerekir. 10
7- Gusül Ve Abdest Alırken Kullanılan Su Miktarı. 12
8- Gusül Alma Şekli Ve Öncesinde Abdest Almak. 14
9- Gusül Anında Saçları Yıkamak Ve Kadınların Örgülü Saçlarını Açmaksızın Köklerini Yıkaması. 16
10- Gusül Mekânı Dışında Ayakları Yıkamak, Mendil/Havlu İle Kurulanmak Ve Namaz Kılmak İsteyene Guslün Abdest Yerine Geçmesi. 19
11- Gusülden Sonra Fark Edilen Kuru Yerin Yıkanması. 20
12- Hanımlarını Dolaşan Kişiye Bir ya da Birden Fazla Guslün Yeterli Olması. 20
13- Cünüp Olan Kişinin Uyumak Ya Da Yemek Veya Yeniden Cima Yapmak İsterse Yapması Gereken Şeyler. 21
* Uyumak İsteyen Cünüp Kişinin Abdest Alması Müstehabdır. 21
* Yemek Yemek Ya Da Yeniden Cima Yapmak İsteyen Cünüp Kişinin Abdest Alması Müstehabdır 22
14- Gusül İle İlgili Sünnet Olan Haller. 24
* Bu Konuda Genel Bilgi. 25
* Cenaze Yıkanması Nedeniyle Gusül Ve Taşınması Nedeniyle De Abdest Almak 26
* Yeni Müslüman Olan Bir Kişinin Gusül Alması. 26
15- Çarşı Hamamlarında Yıkanma Adabı. 28
Fıkhı Hükümler. 30

J- CÜNÜPLÜK VE DİĞER SEBEPLERDEN DOLAYI GUSÜL ALMAK

1- İlk Dönemde (Cinsel Birleşmede) Meni Gelmedikçe Gusül Alınmazdı

415/723- Zeyd b. Hâlid el-Cühenî'den (Radıyallahü anh):[1]
Kendisi Hz. Osman'a (Radıyaiiaimanh) sordu: 'Kişi eşiyle birleşir ve meni gelmezse ne gerekir?' Hz. Osman dedi ki:
'Namaz abdesti gibi abdest alır ve tenasül uzvunu yıkar.' Hz. Osman sözüne şöyle devam etti:
'Ben bunu Rasûlullah'tan (Saitaitahu aleyhi ve seiiem) işittim.'
§(RâviZeyd ekledi:)[2]
Ayrıca bunu Hz. Ali, Zübeyr b. Avvâm, Talha b. Ubeydullah ve Übey b. Ka'b'a (Radıyaiiahnanhüm) sordum, aynı şeyi istediler/emrettiler.[3]

416/724- Ebû Eyyûb el-Ensârî'den (Radıyallahü anh):[4]
Übey b. Ka'b kendisine şunu haber verdi:
RaSÛlUİlah'a (Sallallaha aleyhi ve sellem)'.
"Kişi eşiyle birleşir ve meni inmezse ne gerekir?' diye sorunca dedi ki:
"O kişi, eşine dokunan (tenasül) uzvunu yıkar, abdest alır ve namaz kılar.'"[5]

417/725- Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahü anh):[6]
Rasûlullah (Saiiaiiaim aleyhi ve seiiem) ensardan birine uğradı ve ona (kapıya çıkması için) haber gönderdi. Bu kişi başından su damlar bir hâlde dışarı Çıkınca, Peygamberimiz ona dedi ki:
"Her hâlde seni acele ettirdik?"
'Evet, ey Allah'ın RasûlüT
"Aceleye geldiğinde ya da kendini tutup (meni inmediğinde), sana gusül gerekmez, (sadece) abdest gerekir."[7]

418/726- Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyaiiahn anh):[8]
Pazartesi günü Rasûlullah'la (Saiiaiiaha aleyhi ve seikm) beraber Küba'ya gitmek için yola çıktık. Benî Salim yurduna uğradık. Rasûlullah, îbn Itban'ın kapısına gelince durdu ve gür bir sesle onu dışarı çağırdı. O sırada İbn Itbân karısının üstündeydi (cima yapıyordu). Hemen elbisesini[9] çekerek dışarı çıktı. Rasûlullah onu bu hâlde görünce dedi ki:
"Adamı acele ettirdik." İbn Itban:
*Ey Allah'ın Rasûlü! Bir kişi hakkında ne dersin, karısıyla birleşir ve meni gelmezse, ne yapması gerekir?'
Rasûlullah:
"Su,[10] sudan dolayı[11] gerekir" dedi.[12]

419/727- Ebû Eyyüb'den (RadıyaUahü anh):[13]
HZ. Peygamber (Sallallalıll aleyhi ve sellem):
"Su, sudan gerekir" buyurdu.[14]

2- Daha Sonra (Cinsel Birleşmede) Meni Gelmedikçe Gusül Alınmaz Ruhsatı Kaldırıldı

420/728- Übey b. Ka'b'dan (Radıyaiiahtianh):[15]
Su, sudan gerekir şeklindeki fetva ruhsattır. İslâm'ın ilk dönemlerinde Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) bu şekilde ruhsat veriyordu, (ancak) daha sonra (meni gelmese de) gusül almayı emretti.
§İkinci bir tarikten benzeri rivayet edildi:
Rasûlullah (Satiaiiahü aleyhi ve seiiem), elbiseleri az olduğu için (ilk dönemde) mü'minlere böyle ruhsat veriyordu. Daha sonra Peygamberimiz bu ruhsatı (su sudan gerekir sözlerini/fetvasının verilmesini) yasakladı.
NOT: İlk dönemlerde inzal olmadıkça, sadece birleşmeden dolayı gusül gerekmezdi. Ancak sonraki dönemde bu ruhsat kaldırıldı; hem cima, hem de inzalden dolayı gusül emredildi.
İkinci tarikten gelen rivayette, ilk dönemlerdeki ruhsatın elbise azlığından kaynaklandığı ifade edilmektedir; Bu da zaruret/sıkıntı anındaki bu ruhsatın geçici olduğunu göstermektedir.[16]
421/729- Ubeyd, babası Rifâa b. Râfî'den (Radıyaiiahaanhüm) nakleder:[17]
(Züheyr rivayetinde: ''Akabe Matında ve Bedir savaşında hazır bulunan Rifâa b. Râjî kastediliyor'1 diye ekledi.)
Hz. Ömer'in (Radıyaiiahuanh) yanındaydım. Ona:
'Zeyd b. Sabit mescitte insanlara[18] Eşiyle beraber olduğu hâlde menisi gelmeyen kişi hakkında (gusül gerekmez diye), fetva veriyor' denildi.
Hz. Ömer:
ıOnu hemen hana getirin!' dedi ve yanına getirildi. Hz. Ömer:
ıEy kendisine düşmanlık eden, Rasûlullah'm mescidinde kendi görüşünle fetva verme seviyesine ulaştın mı?' Zeyd:
'Ben böyle yapmadım, ben ancak amcazadelerim[19] Rasûlullah'tan (SaiiaUaha aleyhi ve seiiem) rivayet ettiğini naklettim.'
'Hangi amcazadelerini'
'(Amcazadelerimden olan) Übey b. Ka'b, (Ebû Eyyûb ve Rifâa b. RâfT den)'[20]
Ben (Rifâa) hemen o gencin sözünü (açıklamaya) yöneldim ve:[21]
'Rasûlullah döneminde böyle yapardık' diye cevap verdim. Hz. Ömer:
'Bunu Rasûlullah'a sordunuz nut'V diye sorunca:
'Bİz O (Peygamber'in) döneminde böyle yapar, gusül almazdık' dedim.
Hz. Ömer ashabı topladı ve hepsi su ancak sudan gerekir, fetvasında ittifak etti, ancak Hz, Ali ve Muaz b. Cebel dediler ki:
'(Erkeğin) sünnet uzvu (kadının) sünnet uzvunu aşarsa/girerse gusül gerekir.' Ayrıca Hz. Ali:
'Ey Mü'minlerin Emîri, bu konuda en bilgili olan Hz. Peygamber'in eşleridir' deyince Hz. Ömer, Hafsa annemize haber gönderdi, Hz. Hafsa:
'Benim (bu konuda) bilgim yok' dedi. Sonra Hz. Âişe annemize haber gönderdi ve Hz. Âişe:
'(Erkeğin) sünnet uzvu (kadının) sünnet uzvunu aşarsa/girerse gusül gerekir' dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer kızdı ve şöyle dedi:
'Birinin böyle yapıp da gusül almadığı haberi bana ulaşırsa, onu (çok kötü) cezalandırarak bitkin/halsiz hale getiririm'[22]

3- Meni Gelmese De (Erkeğin) Sünnet Uzvu (Kadının) Sünnet Uzvunu Aşarsa/Girerse Gusül Gerekir

422/730- Hz. Âişe annemizden (Radıyuiiahn anhâ):[23]
RaSÛlullah (Satlattahü aleyhi ve setİem)'.
"Erkek, (eşinin) dört uzvu (iki eli ve iki ayağı) arasına oturur ve sünnet uzvunu (kadının) sünnet uzvununa[24] yapıştırırsa gusü! gerekir" buyurdu.[25]

423/731- Amr b. Şuayb babası tarikiyle dedesinden[26] (Radıyaiiaha nakleder:[27]
RaSÛlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"(Erkeğin) sünnet uzvu (kadının) sünnet uzvunu aşar/girer ve uzvun başı görünmezse, işte o zaman gusül gerekir."[28]

424/732- Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahu anh):[29]
Hz. Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) dedi ki:
"Erkek, (eşinin) dört uzvu (İki eli ve iki ayağı) arasına oturur ve kendisini yorarsa -meni gelsin ya da gelmesin- gusül gerekir."[30]

425/733- Saîd b. el-Müseyyib'den:[31]
Ebû Musa, Hz. Âişe annemize (Radıyaiiaha anhâ) dedi ki: 'Ben senden utandığım hâlde, sana bir şey sormak istiyorum.' Hz. Âişe: 'Sor, utanma! Ben senin annenim' dedi.
O da eşiyle beraber olup da menisi gelmeyen erkeğin (gusül) durumunu sorunca, Hz. Âişe Peygamberimiz'den (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şunu nakletti: "Sünnet uzvu sünnet uzvunu aşar/girerse, işte o zaman gusül gerekir."[32]


426/734- Muaz b. Cebel’den (Radiyallahu anh):[33]
Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) dedi ki:
“Sünnet uzvu sünnet uzvunu aşar/girerse gusül gerekir.”[34]

427/735- Abdullah b. Sa'd (Radıyaiiaha anh):[35]
Rasûlullah'a (Saifoiiahu aleyhi ve seiiem), gusül gerektiren hâl, sudan sonra gelen suyun (mezinin) durumu, evimde ve mescitte namaz kılmanın ve hayız gören kadınla yemek yemenin hükmünü sordu. Rasûlullah şöyle buyurdu:
"Allah doğruyu ifade etmede hayayı emretmez.[36] Bana gelince, eğer şöyle şöyle yaparsam..." yâni gusül gerektiren hali zikretti ve dedi ki:
"Namaz abdesti alırım, cinsel organımı yıkarım" dedi ve guslün (nasıl alınacağını) anlattı.
"Sudan sonra suya gelince, o mezidir ve her erkekten mezi gelir. Ben bundan dolayı fercimi yıkar ve abdest alırım.
Mescitte ve evimde namaz kılma durumu ise, gördüğün gibi evim mescide ne kadar yakın ve benim için farz namazlar dışında evimde namaz kılmam, mescitte kılmamdan daha hoştur.
Hayızlı kadınla yemek yemeye gelince, onunla yemek yiyebilirsin![37]"

4- İhtilâm Olduğunda (Rüya Gördüğünde) Menisi Gelen Kişinin Gusül Alması

428/736- Hz. Âişe annemizden (Radıyaitaiıu anha):[38]
Rasûlullah'a (SaUdiahü aleyhi ve sefam), ihtilâm olduğunu (rüya gördüğünü) hatırlamadığı hâlde elbisesinde yaşlık gören kişinin durumu sorulunca şöyle dedi:
"Bu kişi gusül alır."
Rasûlullah'a, ihtilâm olduğunu hatırladığı hâlde elbisesinde yaşlık görmeyen kişinin durumu sorulunca da şöyle dedi:
"Bu kişinin gusül alması gerekmez."
ÜmmÜ Süleym (Radıyallahüanhâ):
'Kadın da bunları görürse gusül almalı mıdır?' diye sorunca Peygamberimiz buyurdu ki:
"Kadınlarda erkeklerin kardeşleridir (benzerleridir).[39]"

429/737- (Enes b. Mâlik'in annesi) Ümmü Süleym'den (Radıyallâhü anhâ):[40]
Ümmü Süleym, Hz. Peygamber'in eşi Ümmü Seleme'ye ( â) komşuydu ve yanma gelirdi. Rasûlullah (SaUoitahu aleyhi ve seiiem) gelince Ümmü Süleym:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Kadın rüyasında kocasıyla beraber olduğunda gusül gerekir mi, görüşün nedir?' diye sorunca Ümmü Seleme annemiz dedi ki:
'Ellerin topraklansın,[41] ey Ümmü Süleym, Rasûlullah'ın yanında kadınları rezil ettin.' Ümmü Süleym:
'Allah doğruyu ifade etmede hayayı emretmez.[42] Bize problem olan bir meseleyi, Rasûlullah'a sormam benim açımdan o konuda kör/habersiz kalmamdan daha iyidir.' Rasûlullah Ümmü Seleme annemize dedi ki:
"Asıl senin etlerin topraklansın!
Evet, ey Ümmü Süleym! Islaklık/Su gördüğünde o kadına gusül gerekir."
Ümmü Süleym:
'Ey Allah'ın Rasûlü! (Bu durumda) kadından su gelir mi?' Rasûlullah:
"Çocuğu kendisine başka nasıl benzeyecek? Kadınlar erkeklerin kardeşleridir (benzerleridir)."[43]

430/738- Ümmü Seleme annemizden (Radıyaüahü anhâ):[44]
Ümmü Süleym (Radıyaiiahü anhâ)[45] dedi ki:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Kadın rüyasında kocasıyla beraber olduğunu görürse gusül gerekir mi?' Rasûlullah (Saiiaiiahtı aieyiu w seiiemy.
"Evet, kadın ıslaklık/su gördüğünde (gerekir)" dedi. Ümmü Süleym:
'O böyle yapar mı? (Islaklık olurmu?)' Rasûlullah:
"Elin topraklansın, çocuğun dayı/teyze[46] tarafına benzemesi ancak bundan kaynaklanır. İki nutfeden hangisi rahime önce ulaşırsa, benzerine galip gelir."[47]
§İkinci tarikten gelen rivayet:
Zeyneb annesi Ümmü Seleme'den (Radıyaiiaimanhâ) nakletti: Ümmü Süleym (Radıyaihhu anim) dedi ki:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Allah doğruyu ifade etmede hayayı emretmez.[48] Kadın ihtilâm olduğunda (rüya gördüğünde) gusül gerekir mi?'
Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem):
"Evet, kadın ıslaklık/su gördüğünde (gerekir)" dedi.
§Üçüncü tarikten gelen rivayet:
Ümmü Seleme annemizden (Radıyaiiahu anhây.
ÜmmÜ Süleym (RadıyallahU anhâ), Hz. Peygamber'e (Sallallahü aleyhi ve sellem) geldi ve rüyasında erkeğin gördüğünü gören bir kadının durumunu (ilgili hükmü) sordu. Rasûlullah:
"Bu kadın ıslaklık/su görürse gusül alsın!" dedi. Ümmü Süleym: 'Kadınları rezil ettin, bir kadın rüyasında böyle görür mü?' deyince
Rasûlullah şöyle buyurdu:
"Elin topraklansın, o hâlde çocuğu kendisine başka ne ile/hangi sebeple benzeyecek?"[49]

431/739- İbn Ömer'den (RadıyaiiaM anhama):[50]
Enes b. Mâlik'in annesi Ümmü Süleym (Radıyaiiaha anhâ), Rasûlullah'a
(Sailallahü aleyhi ve sellem) ŞÖyle SOrdu:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Rüyasında erkeğin gördüğünü bir kadın görürse, (hüküm nedir?)' Rasülullah buyurdu ki.
"Kadın bunu görür ve suyu İnerse, gusül alsın!"[51]

432/740- Enes b. Mâlik'ten (Radıyaiiahu anh):[52]
(Annesi)[53] Ümmü Süleym (Radıyaiiaim anhâ) Hz. Peygamber'e, rüyasında bir erkeğin gördüğünü gören kadının durumunu, sordu. Rasûlullah (SaUaiiahu aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Sizden kim bunu görür ve suyu inerse gusül alsın!" Ümmü Seleme (Bir rivayette: Rasülullah'ın eşi utanarak):
'Ey Allah'ın Rasûlü! (Kadında) bu şey olur mu'?' diye sorunca Rasûlullah şöyle dedi:
"Evet, erkeğin suyu koyu beyaz, kadının suyu ise açık sarıdır. (Karı kocadan) hangisinin suyu öne geçerse ya da baskın gelirse, çocuk ona benzer."[54]

433/741- Hz. Âişe annemizden (Radıyaiiahu anh):[55]
Bir kadın Peygamberimiz'e (Saiiaüaim aleyhi ve seiiem):
'Kadın ihtilâm olur (rüya görür) ya da ıslaklık/su bulursa gusleder mi?'
Rasûlullah:
"Evet" dedi. Hz. Âişe:
'Ellerin topraklansın' deyince,
Rasûlullah şöyle buyurdu:
"Onu bırak, çocuğun benzemesi ancak bundan olur. Kadının suyu erkeğin suyundan baskın gelir de (rahime ulaşırsa) çocuk dayılarına/teyzelerine benzer, (ama) erkeğin suyu onun suyuna baskın gelirse çocuk (amcalarına/halalarına)[56] benzer."[57]

434/742- Havle bt. Hakîm (Radıyaiiaha aıhâ):[58]
Hz. Peygamber'e (Saiiaiiahu aleyhi ve seüem), rüyasında bir erkeğin gördüğünü gören kadının durumunu, sordu. Rasûlullah dedi ki:
"Su inmedikçe gusül gerekmez, tıpkı erkeğin suyu (menisi) inmedikçe guslün gerekmemesi gibi."
§İkinci tarikle gelen rivayet:
Hz. Peygamber'in teyzelerinden biri olan Havle bt. Hakîm es-Sülemİyye (RadiyallaM anhâ)'.
Rasûlullah'a, kadının ihtilâm olma durumunu sorunca Peygamberimiz: "Gusül alsın!" dedi.[59]

5- Cünüp Olmayan Kur'ân Okuyabilir

435/743- Abdullah b. Selime anlatıyor:[60]
Ben ve iki kişi Hz. Ali'nin (Radıyaiiaim anh) yanma girdik: onlardan biri kavmimden olup, diğeri de Benî Esed'e mensup olduğunu zannettiğim kişiydi. Hz. Ali bu ikisini itibarlı (örnek) şahıslar olarak gönderdi ve dedi ki:
'Siz ikiniz, iri/kuvvetli insanlarsınız, o hâlde dininizi kuvvetlendirin/cihadedin!'[61]
Sonra Hz AH tuvalete gitti, ihtiyacını gördü ve çıktı, sudan bir avuç alıp bununla ellerini ovaladı. Sonra Kur'ân okumaya başladı. Bizim kendisini yadırgadığımızı görünce şöyle dedi:
'Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) tuvalet ihtiyacım görüp çıktı ve Kur'an okudu, bizimle birlike et yedi. Cünüplük dışında hiçbir şey onun Kur'an okumasına mani değildi.'[62]

436/744- Hz. Ali (Radıyaitaha anh) dedi ki:[63]

Cünüp olmadığı sürece Rasûlullah fSaUatiahu aleyhi ve seiiem) bize Kur'an okuturdu.[64]

437/745- Ebu'l-Garîften:[65]
Hz. Ali'ye (Radıyaitaim cmhüm) abdest suyu getirildi; üçer kere ağzına su alıp gargara yaptı, burnuna su çekti, üç kere yüzünü yıkadı, ellerini dirsekleriyle beraber üçer üçer yıkadı, sonra başını mesh etti, ayaklarını yıkadı ve dedi ki:
'Rasûlullah'ı (SaiiaUahü aleyhi ve seiiem) işte böyle abdest alırken gördüm, sonra Kur'an'dan bir bölüm okudu ve şöyle dedi:
"Bu durum cünüp olmayan için geçerlidir. Ama cünüp olan kişi okuyamaz, bir âyet de olsa, (okuyamaz.)"’[66]

438/746- Hz. Ali'den (RadıyaUahü anh):[67]

Hz. Peygamber (Sallaltahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Cünüp, resim ve köpek olan eve melekler girmez."[68]

Açıklama

Melekler Allah'a sürekli itaat eden varlıklardır. İnsanların amellerini yazan/kaydeden Kiramen Kâtibin melekleri insanla her yerde bulunur, ancak tuvalet ve cima gibi özel durumlarda dışarı çıkarlar.
Bu rivayette kastedilen melekler rahmet ve bereket melekleridir. Bu meleklerin bir eve girmeme sebepleri;
1- Cünüp: Bundan kasıt guslü sürekli geciktirip namaz vakitlerini geciktiren kişilerdir. Onların bu sorumsuz hali melekleri uzaklaştırır.
2- Resim/Heykel: Ulemânın ittifakı ile insan ve hayvan gibi canlıların resimleri/heykelleri daha sonra tapınma sebebi olduğu için oradan melekler uzaklaşır.
3- Köpek: Köpeklerin genelde pis olması sebebiyle evlere konulması doğru değildir ve meleklerin gelişini engeller.[69]

6- Gusül Alırken Perde Çekmek Gerekir

439/747- İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhüım):[70]
Rasûlullah (Saitaiiahü aleyhi ve sellem) Hz. Ali'ye emretti de ona gusül için su getirdi, sonra Hz. Peygamber ona bir parça kumaş verdi ve şöyle buyurdu: "Bana bir perde çek ve sen de sırtını dön!"[71]

440/748- Enes b. Mâlik'ten (Radıyailahü anh):[72]
RaSÛluIlall (SaHaüahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"İmran'ın oğlu Musa (Aieyiusseiâm) suya gireceğinde, su avret mahallini bitmedikçe[73] elbisesini çıkartmazdı."[74]

441/749- Ya'lâ b. Ümeyye'den (Radtyaiiahu anh):[75]
RaSÛlUİlah (Sallallalıii aleyhi ve sellem) dedi ki:
"İzzet ve celâl sahibi Allah çok haya sahibi ve kendisini gizleyendir. Sizden birisi gusül alacağında kendisini bir şeyle gizlesin!"[76]

442/750- Ya'lâ b. Ümeyye'den (Radtyaüahümh):[77]
RaSÛlullah (Saltaltahn aleyhi ve setlem) dedi ki:
"İzzet ve celâl sahibi olan Allah hayalı olmayı ve örtmeyi sever.[78]

443/751- Akîl b. Ebî Tâlib'in mevlâsi Ebû Mürre,[79]
Ebû Tâlib'in kızı Ümmü Hânı'den (RadıyaiiaM anlatma) nakleder:
(Rasûlullah'ın amca kızı) Ümmü Hânî[80], Mekke'nin fethi günü Hz. Peygamber'in (Saiiaiiahu aleyhi ve setiem) bulunduğu yere gittiğini belirtir ve şöyle anlatır:
Rasûlullah'ı gusül alırken buldum, kızı Fâtıma da kendisine perde tutuyordu.[81]

444/752- Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahu anh):[82]
RaSÛlullah (SaUallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Eyyûb (Peygamber) çıplak olarak yıkandığı bir sırada üzerine altından çekirgeler düştü, o da bunları avuçla alıp elbisesine toplamaya başladı. Rabbi şöyle nida etti:
'Gördüğün şeyi almaktan seni müstağnî kılmadım mı?[83] Eyyûb (Peygamber):
'Fakat senin bereketinden vazgeçmek mümkün değil' dedi."
NOT: İbn Battal der ki: bu hadisten, kimsenin görmediği bir yerde çıplak olarak yıkanılmasmın cevazı anlaşılmaktadır. Çünkü burada Eyyûb Peygamber'İn çekirgeleri toplamasına bir kınama var, çıplak yıkanmasına değil.[84]

7- Gusül Ve Abdest Alırken Kullanılan Su Miktarı

445/753- İbn Abbas'taiî (Radıyallahü anhuma):[85]
Bir kişi kendisine:
'Abdest alırken bana ne kadar su yeterlidir?' dedi. İbn Abbas: 'Bir müd.
'Gusül için bana ne kadar su gereklidir?' 'Bir sa’:
'Bana bu kadar yetmez.'
'Ey annesiz (kalasıca),[86] senden daha hayırlı olan Rasûlullah'a (Saiiaitahu aleyhi \>e seiiem) bu miktar yetiyordu.'[87]

446/754- Enes b. Mâlik'ten(Radıyallahu anh):[88]
Rasûlullah (Saiiaiiaha aicyin ve seiiem) miktarı iki ntıl (olan su) ile abdest ve bir sa' (olan su) ile de gusül alırdı.[89]

447/755- Câbir b. Abdullah'tan (Radıyallahu anh):[90]
Rasûlullah (Sa[91]iiatiaim aleyhi ve seiiem) miktarı bir müd (olan su) ile abdest ve bir sa' (olan su) ile de gusül alırdı.

448/756- Rasûlullah'ın sahabîsi Sefine'den (Radıyallahu anh):[92]
Rasûlullah (Saiiaihim deyin ve settem) miktarı bir sa' (olan su) ile gusül ve bir müd (olan su) ile de temizlenir, (abdest alırdı).[93]

449/757- Hz. AlŞe'den (Radıyallahu anha):[94]
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) miktarı bir müd (olan su) ile abdest ve yaklaşık bir sa' (olan su) ile de gusül alırdı.[95]

Açıklama

Bu hadislerden, Rasûlullah'ın (SaUaliahü aleyhi ve sellem) iktisatlı olarak su kullandığını ve israftan kaçınma noktasında çok titiz davrandığını anlıyoruz.
Müd ve sâ! hacim ölçü birimidir. Bir sâ' dört müd olup, bir müd ise bir koçandır. Rıtıl ise 40 ûkıyyedir ve 1 ûkıyye 40 dirhemdir.
Rıtıl; Bağdadî (İran ölçüsü) ve Şâmî (Roma ölçüsü) olarak iki kısma ayrılır.

*İmam Ebû Hanîfe ve İrak fakihlerine göre:
1 Müd: 2 rıtıl
Müd: 1,06 litre
1 Sa' (4 müd, 4x1,06): 4,24 litre (ile 5,30 İt. arasındadır.)

*İmam Şâfıî ve Hicaz fakihlerine göre:
1 Müd: 0,530 litre
Sa' (4 müd 4x 0,530): 2,120 litre (ile 2,650 it. arasındadır.)[96]

*Günümüz Ölçülerine göre gram olarak: Müd: 509,14 gr.
Sa' (4 müd, yani 4x509,14): 2036,56 gr. Rıtıl: 381,75 gr.[97]

450/758- Mûsâ el-Cühenî'den:[98]
Ramazan'da büyük bir kap getirdiler, onun miktarını sekiz ya da dokuz veya on ntıl olarak takdir ettim.
Mücahid dedi ki:
Hz. Âişe (Radıyaihha anhâi annemiz bana:
'Rasûlullah (SaitaiiaM aleyhi ve seUem) bu miktarda bir su ile gusül alırdı' diye nakletti.[99]

8- Gusül Alma Şekli Ve Öncesinde Abdest Almak

451/759- Hz. Âişe annemizden (Radıyaiiahü anha):[100]
Rasûlullah (SaitaiUıhu aleyhi ve seiiem) cünüplükten dolayı gusül almak istediğinde; ellerini üç kere yıkar,[101] sonra sol eline su dökmek için sağ eliyle su alır, ardından temizleninceye kadar tenasül uzvunu yıkardı. Sonra ellerini güzelce yıkar, ağzına üç kere su alıp gargara yapar, burnuna üç kere su çeker, yüzünü üç kere ve kollarını üç kere yıkar, sonra başına üç kere su döker ve peşinden yıkanırdı.[102] (Banyodan) çıkacağında da ayaklarını yıkar (ve çıkardı).
§Hz. Âişe'den (Radıyaiiaha anhâ) ikinci tarikle gelen rivayet: 'Rasûlullah aleyhi ve seiiem) cünüplükten dolayı gusül almak istediğinde; namaz abdesti gibi abdest alarak başlar, tenasül uzvunu yıkar, ayaklarım yıkar, sonra duvar toprağına elini sürer ve ardından da üstüne su döker, (yıkanırdı). Ben duvarda onun el izini hâlâ görür gibiyim.'
§Hz. Âişe'den (Radıyaiiahu anhâ) üçüncü tarikle gelen rivayet: Kendisine cünüplük sebebiyle Rasûlullah'ın (Saiiaiiahü aleyhi ve stilon) gusül alma şekli sorulunca şöyle dedi:
'Önce ellerinden başlar, onları yıkardı.[103] Sonra namaz abdesti gibi abdest alır, başındaki saçları karıştırarak köklerine (suyu ulaştırırdı). Tenini temizlediğine kanâat getirirse üç kere sudan avuçlar/alır[104] ve başına serper ve vücûdunun kalan kısımlarına dökerdi.'[105]

452/760- (Hz. Peygamber'in eşi) Meymûne annemizden (Radıyallahu anha):[106]
Rasûlullah'a (Saiiaiiaha aleyhi ve setiem) su getirdim ve cünüplükten dolayı gusül aldı; (şöyle ki) önce sol eliyle kaptaki sudan sağ eline su döküp avuçlannı yıkadı, sonra kaptaki suya elini daldırıp (su aldı) ve cinsel organına döktü. Sonra bu elini duvar ya da yerdeki toprağa sürdü. Ardından ağzına ve burnuna üç kere su aldı, yüzünü üç kere ve kollarını üç kere yıkadı, sonra başına üç kere su döktü, sonra vücûdunun kalan kısmına su döktü ve sonunda bir yere çekilip ayaklarını yıkadı, (banyodan çıktı).[107]

453/761- İbn Abbas'ın mevlâsı Şu'be'den:[108]
İbn Abbas (Radıyaiiam anhüm) cünüplükten dolayı gusül alacağında sağ eliyle sol eline su döker ve onları bir kaba daldırmadan Önce yedi kere yıkardı. Bir keresinde, eline kaç kere döktüğünü unuttu ve bana:
'Kaç kere döktüm?' diye sordu. Ben:
'Bilmiyorum'dedim. Bana:
'Ey annesiz (kalasıca)[109], niye bilmiyorsun?' dedi. Sonra namaz abdesti gibi abdest aldı. Sonra başına, vücûduna su döktü ve dedi ki:
'İşte Rasûlullah (Saiiaiiaimaleyhi ve seiiem) böyle temizlenirdi, yani gusül alırdı.'[110]

454/762- UbeydulIah b. Mıksem'den:[111]
Hasan b. Muhammed (Hz. Ali ya da Hanefiyye'nin oğlu)[112], sahabeden Câbir b. Abdullah'a[113] (RadıyaUahu animm) cünüplükten dolayı gusül almayı sordu. O da dedi ki:
'Saçlarım ıslatır ve tenini yıkarsın.' Hasan tekrar sordu:
'Rasûlullah tsaüaiiaha aleyhi ve seitem) nasıl gusül alırdı?'
'Saçına üç kere su dökerdi, (Bir rivayette: sonra cildine (bedenine) üç kere su dökerdi).'
'Benim başım gür saçlıdır.' Câbir:
'Rasûlullah'in saçı seninkinden daha gür ve güzeldi1 dedi.[114]

455/763- Âsim b. Amr el-Becelî:[115]
Hz. Ömer'e (RadıyaUaim anhümi soru soran topluluktaki bir kişiden[116] nakleder: Onlar Hz. Ömer'e:
'Biz sana üç şeyi sormak için geldik: Bir kişinin evinde nafile namaz kılması,
Cünüplükten dolayı gusül almak ve
Kişinin karısı ile hayızliyken yapabileceği uygun olan şeyler nelerdir?' dediler.
Hz. Ömer onlara:
'Siz sihirbaz mısınız yoksa? Rasûlullah'a (Saiiatiahu aleyhi ve setlem) sorduğum günden beri hiç kimsenin sormadığı şeyleri bana sordunuz; (Hz. Peygamber) şöyle dedi:
"Bir kişinin evinde nafile namaz kılması nurdur, dileyen evini nurlandırır."
(Râvi ekledi;) Cünüplükten gusül alma konusuna gelince de şunları söyledi:
"(Önce) tenasül uzvunu yıkar, sonra abdest alır ve başından (aşağı) üç kere su döker,
Hayızlı karısından ise izar/peştemal üzerinden faydalanma hakkı vardı."[117]

456/764- Ebû Zübeyr'den:[118]
Câbir (b. Abdullah)'a (Radıyaiiainianh), 'gusül konusunu' sordum, şöyle dedi:
'Sakif (kabilesin)den Rasûlullah'a (Sailattahu aleyhi ve seiiem) geldiler ve dediler ki: 'Bizim topraklarımız soğuk bir bölgededir, gusül konusunda nasıl emredersin?' Hz. Peygamber,
"Ben başımdan (aşağı) üç kere su döküyorum, (yıkanıyorum)" dedi ve başka bir şey söylemedi.[119]’

457/765- Cübeyr b. Mut'ım'den (Radtyaiiahü anh):[120]
Hz. Peygamber'in (Saiiatiahü aleyhi ve seiiem) yanında cünüplükten gusül konusunu konuşuyorduk, şöyle buyurdu:
"Ben avuç dolusu üç kere su alıp başımdan (aşağı) döküyor, sonra vücûdumun kalan kısımlarına bolca döküyor (ve yıkıyorum)."[121]

458/766- Hz. Âişe annemizden (Radıyaitahü anhâ):[122]
Rasûlullah (Saiiatiaim aleyhi ve seiiem) cünüplük sebebiyle gusül alacağında (önce) ağzına su ahr, gargara yapar ve burnuna su çekerdi.[123]

9- Gusül Anında Saçları Yıkamak Ve Kadınların Örgülü Saçlarını Açmaksızın Köklerini Yıkaması

459/767- Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radtyaiiahü anh):[124]
Kendisine bir kişi (geldi ve gusülde) başın yıkanmasını sordu. Ebû Saîd:
'Üç avuç su (dökmen) sana yeter' dedi ve (göstermek için) ellerini birleştirdi. Soran kişi:
'Ey Ebû Saîd, Ben gür saçlı bir adamım' deyince,
'Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) seninkinden daha gür ve daha güzel saçlı bir insandı' diye cevap verdi.[125]

460/768- Ebû Seleme b. Abdurrahman'dan (Radıyaiiahu anh):[126]
Ben ve Hz. Âişe'nin süt kardeşi, Hz. Âişe'in yanına geldik. Süt kardeşi ona, Rasûlullah'ın (SaitaUahn aleyhi ve sctiem) gusül alma şeklini sordu. Hz. Âişe annemiz bir sa' miktan su dolu bir kap istedi ve onunla gusül aldı, başına üç kere döktü. Onunla bizim aramızda perde vardı, (kendisini görmüyorduk).[127]

Açıklama

Burada geçen Hz. Âişe'nin (Radıyaiiaha anhâ) süı kardeşinin, Abdullah b. Yezid olduğu belirtilmektedir.[128] Diğer süt kardeşleri:
-Ebû Saîd Kesir b. Ubeyd: Hz. Âişe'den hadis dinledi,[129]
-Avf b. Haris b. Tufeyl: Hz. Âişe'den hadis dinledi,[130]
§Ebû Seleme ise, Hz. Âişe'nin kız kardeşinin süt oğludur (yani süt yeğeni), çünkü Ebû Seleme'yi Hz. Ebû Bekir'in kızı Ümmü Gülsüm (Radıyaiiahu eminim) emzirmistir; sonuç olarak bu ikisi ile Hz. Aışe'nın süt akrabalığı vardır.[131]
Hz. Âişe'nin onların huzurunda gusül almasına gelince, Ebû Seleme'nin ifade ettiği gibi perde arkasmdaydı. Bu kişiler onun süt kardeşi ve süt yeğeni olduğu için, onların yanında perde gerisinde yıkanmakta bir sakınca görmemişti. Burada bazı şeylerin unutulmaması için İslâm'ın izin verdiği bir ölçüde pratik uygulamanın önemini görüyoruz.
İslâm'ı nakleden İnsanların, olayları doğru olarak ve hiçbir şeyi saklamaksızın rivayet etmeleri, bize o şahsiyetlerin ne kadar güvenilir ve dürüst olduğunu göstermektedir.[132]


461/769- Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahü anh):[133]
Bir kişi kendisine, cünüplükten dolayı gusül alırken başıma ne kadar (su) yeterlidir, diye sorunca şöyle dedi:
'Rasûlullah (Saiiaiiaim aleyhi ve sdiem) eliyle başına üç kere su dökerdi.' O kişi:
'Benim saçım çok gür' deyince Ebû Hüreyre:
'Rasûlullah senden daha gür ve güzel saçlıydı' diye cevap verdi.[134]

462/770- Teymullah b. Sa'lebe oğullarından biri olan Cümey' b. Umeyr'den:[135]
Annem ve teyzemle beraber Hz. Âişe'nin (Radıyaitaha anh&) yanına girdik. Onlardan birisi:
'Gusül anında siz ne[136] yapardmız?' diye sorunca Hz. Âişe: 'Rasûlullah (SaitaUaha aleyhi ve seiiem) namaz abdesti gibi abdest alır, sonra başından (aşağı) üç kere su dökerdi. Biz de saçımızdaki örgüden dolayı başımıza beş kere su dökerdik' dedi.[137]

463/771- Hz. Âişe annemizden (Radıyallahu anhâ):[138]
Ben saçımı sıkı bir şekilde örmüştüm, Hz. Peygamber (SaiMiaM aleyhi ve dedi ki: "Ey Âişe! Her saçta (kökünde) cünüplük vardır, bilmez misin?"
NOT: Hz. Âişe annemiz (Radıyallahu anhâj, saçım suyun deriye ve saç köklerine geçmeyecek şekilde sıkı ördüğü için, Peygamberimiz (SaiiallaM aleyhi ve sellem) tarafından uyarılmıştır. Çünkü saçlar örgülü olduğu zaman, suyun saç köklerine ulaşması yeterlidir, örgülerin çözülmesi şart değildir. Konu ile ilgili rivayetler gelecektir.[139]

464/772- Hz. Ali'den (RadıyallaM anh):[140]
Hz. Peygamber'in (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim: "Kim gusül alırken bir kıl kadar su ulaşmayan (kuru) yer bırakırsa bu (kuru yer) sebebiyle Allah onu şu şu şekilde ateşten bir parça kılar." Hz. Ali ekledi: 'Bundan dolayı saçlarımı kestim, (bir rivayette; işte gördüğünüz gibi).'[141]

465/773- (Hz. Peygamber'in eşi) Ümmii Seleme'den (Rodıyaiiaim anim):[142]
Kendisi:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Ben saçı sıkı bir şekilde örgülü bir kadınım'
deyince RaSÛluIlah (Sallallaha aleyhi ve seilem)'.
"Başına üç kere su dökmen sana yeterlidir" diye cevap verdi.[143]

466/774- Hz. Peygamber'in eşi Hz. Âişe annemizden (Radıyaiiaha anhâ):[144]
Peygamber'in eşleri, başlarına jöle[145] sürülü olduğu hâlde onun yanına giderlerdi. Sonra gusül yapar ve bu durumda terlerlerdi.[146] Rasûlullah (SaiiaUahü aleyhi ve seiicm), ihramh olsun ya da olmasın onları bu durumdan (jöleli saçla durmaktan) men etmezdi.[147]

467/775- Ubeyd b. Umeyr'den (Ractıyaiiahu anh):[148]
Abdullah b. Amr'ın kadınlara gusül alırken saç Örgülerini çözdürdüğü haberi Hz. Âişe'ye ulaşınca şöyle dedi:
'Kadınlara gusül alırken saç örgülerini çözmelerini emreden İbn Amr'ın, bu yaptığı ne kadar tuhaf! Bir de saçlarını kazıtmalarını emretse ya! Rasûlullah (Sathiiahu aleyhi ve setiem) ve ben aynı kaptan su alarak guslederdîk. Ben başıma (saçım örgülü olduğu hâlde) üç kereden fazla su dökmezdim.'[149]



10- Gusül Mekânı Dışında Ayakları Yıkamak, Mendil/Havlu İle Kurulanmak Ve Namaz Kılmak İsteyene Guslün Abdest Yerine Geçmesi

468/776- Hz. Aişe annemizden (Radıyaiiaha anhâ):[150]
Hz. Peygamber (saiiaiiahu aleyhi ve sciiem) cünüplükten dolayı gusül aldığı mekândan çıkacağında ayaklarını yıkar (ve çıkardı).[151]

469/777- (Hz. Peygamber'in) eşi Meymûne (bt. el-Hâris) annemizden (Radıyallahii anhâ):[152]
Peygamberimiz'e (Saiiaihhn aleyhi ve seiiem) gusül alması için su getirdim ve cünüplükten dolayı gusül aldı. Guslü bitince kumaş/havlu getirdim, eliyle şöyle yaptı, yani reddetti.
§Meymûne annemizden (Radtyaiiahaanitâ) ikinci tarikle gelen rivayet: Rasûlullah'a (SaitaUaha aleyhi ve seiiem) gusül alması için su getirdim ve kendisine perde tutum; önce kaptaki sudan eline su döküp avuçlarını iki ya da üç kere yıkadı.
(Râvilerden Süleyman el-A'meş dedi ki: 'Üçüncü kere diye ekledi mi, tam bilemiyorum.')
Sonra sağ eliyle sol eline su döktü ve tenasül uzvunu yıkadı, sonra bu elini yerdeki toprağa ya da duvara sürdü. Ardından ağzına ve burnuna üç kere su aldı, yüzünü yıkadı, sonra başını yıkadı, sonra vücûdunun kalan kısmına su döktü ve sonunda bir yere çekilip ayaklanın yıkadı, (banyodan çıktı).
Hz. Peygamber'e (gusülden sonra) kumaş/havlu getirdim, istemiyorum diyerek eliyle işaret etti.
Râvilerden biri olan Süleyman el-A'meş dedi ki: 'Bu rivayeti (şeyhim) İbrahim et-Teymî'ye zikredince: 'O, bu şekildedir' dedi ve bunu inkâr etmedi. İbrahim ekledi: 'Kumaş/havlu ile (kurulanmakta) bir sakınca yoktur. Çünkü bu âdet ile ilgili bir konudur."[153]

470/778- Hz. Âişe annemizden (RadıyaUahu anha):[154]
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) gusülden sonra (tekrar) abdest almazdı.
§Hz. Âişe annemizden (Radtyaiiaimanhâ) ikinci talikle gelen rivayet: Rasûlullah (SatiaUaha aleyhi ve seiiem) gusül alır, iki rekât ve sabah[155] namazını kılardı. Onu gusülden sonra tekrar abdest alırken görmedim.[156]

11- Gusülden Sonra Fark Edilen Kuru Yerin Yıkanması

471/779- İbn Abbas’tan (Radiyallahu amhuma):[157]
Rasululah (salalahu aleyhi ve sellem ) cünüplükten dolayı gusül alıp, çıktığında sol omzunda suyun ulaşmadığı kuru bir yer gördü, sadece saçından damlayan sudan aldı ve orayı ıslattı.Sonra namaz kılmaya geçti.[158]

12- Hanımlarını Dolaşan Kişiye Bir ya da Birden Fazla Guslün Yeterli Olması

472/780- Ebû Râfî'den (RadıyaUahu anh):[159]
Rasûlullah (SaiiaUaim aleyhi ve seüem) eşlerini bir gecede[160] dolaşır, her birinin yanında gusül alırdı. Kendisine dedim ki[161]:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Bir gusül alsan (yetmez mi)?' Rasûlullah şöyle dedi: "Bu daha güzel, daha temizdir."[162]

473/781- Enes b. Mâlik'ten (RdUhu anh):[163]
Rasûlullah (Sattaiiahü aieyiü ve seiiem) eşlerinin hepsini bir gecede dolaşır, (bazen) sadece bir gusül alırdı.
NOT: Bu iki rivayetten, bir gecede hanımıyla birden fazla cima yapan kişinin her defasında gusül almasının müstehab olduğunu, ancak hepsi için bir guslün de yeterli olabileceğini anlıyoruz.[164]

13- Cünüp Olan Kişinin Uyumak Ya Da Yemek Veya Yeniden Cima Yapmak İsterse Yapması Gereken Şeyler

* Uyumak İsteyen Cünüp Kişinin Abdest Alması Müstehabdır

474/782- Ömer b. Hattab'dan (Radıyaiiahn anh):[165]
RaSÛlullah'a (SallalUthii aleyhi ve seilem),
'Bizden biri cünüp olur da gusül almadan önce uyumak isterse nasıl davranmalı?' diye sorunca buyurdu ki:
"O kişi namaz abdesti gibi abdest alsın, sonra da uyusun!"
§Başka tarikten gelen rivayette Hz. Ömer'den (Radıyaiiahüanhüm) nakledilir: Hz. Ömer, Rasülullah'a geldi ve 'ben cünüp oldum' dedi. (Bunun üzerine) Rasûlullah (Saiiaiiaim aleyhi ve seiiem) ona önce tenasül uzvunu yıkamasını, sonra namaz abdesti gibi abdest almasını emretti.[166]

475/783- îbn Ömer'den:[167]
Hz. Ömer (RadıyaliahÜ anhüına) RaSÛlllllah'a (Sallathhü aleyhi ve sellem)'.
'Bizden biri cünüp olduğu hâlde uyuyabilir mi?'diye sorunca buyurdu ki: "Evet, namaz abdesti gibi abdest alarak (uyur)."
§Râvilerden NâfT ekledi:
İbn Ömer bu durumda uyumak isterse, ayaklarını yıkama dışında namaz abdesti gibi abdest alırdı.
NOT: Abdullah b. Ömer'in burada ayaklarını yıkamamasının sebebi;
1- Abdeslten kastın sadece temizlik olduğunu gösterir,
2- Ya da İbn Ömer'in o anda bir mazereti vardı, onun için yıkamamış olabilir. Ancak bu durumda abdest almak efdaldir. Doğrusunu Allah bilir.[168]

476/784- Ebû Hüreyre'den (RadıyaUahu anh):[169]
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve scltem) dedi ki:
"(Cünüp olduğunda) abdest almadan kesinlikle cünüp olarak yatma/uyuma!"[170]

477/785- Abdullah b. Habbab'dan:[171]
Ebû Saîd el-Hudrî (Radıyaüaha anlı) cünüp olduğunda uyumak istediğini Rasûlullah'a anlatınca, Hz. Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) Önce abdest almasını, sonra uyumasını emretti.[172]

478/786- Hz. Âişe annemizden (RadıyaUahu anha):[173]
Rasûlullah (SaiiaUaim aleyhi ve seiiem) cünüp olur ve bu durumda uyumak isterse uyumadan önce namaz abdesti gibi abdest alır ve:
"Cünüp olduğu hâlde uyumak isteyen namaz abdesti gibi abdest alsın!" derdi.[174]

* Yemek Yemek Ya Da Yeniden Cima Yapmak İsteyen Cünüp Kişinin Abdest Alması Müstehabdır

479/787- Hz. Âişe annemizden (RadıyaUahu anha):[175]
Rasûlullah (SaUaUaku aleyhi ve seiîem) cünüp olduğu hâlde uyumak isterse namaz abdesti gibi abdest alırdı, ayrıca yemek veya içmek isterse ellerini yıkar, sonra dilerse yer veya içerdi.
§Hz. Âİşe'den (Radıyaiiaimanhâ) ikinci tarikle gelen rivayet: Rasûlullah (Saiiaiiahs. aleyhi ve seiiem) cünüp olduğunda uyumak ya da yemek yemek isterse (önce) abdest alırdı.[176]

480/788- Ebû Saîd el-Hudrî (RadıyaUahu anh):[177]
Hz. Peygamber'İn (Sallallahtl aleyhi ve sellem):
"Cima yaptığında ve eşiyle tekrar cima etmek istediğinde abdest alır" sözünü nakletti.
Râvilerden Süfyan:
'Ebû Saîd el-Hudrî, Harre olayını[178] görmüştü' dedi.[179]

481/789- Gudayf b. el-Hâris'ten:[180]
Hz. Âİşe annemize (Radıyallalıtt anhâ)'.
'Ne dersin, Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) cünüp olduğunda gecenin başında mı yoksa sonunda mı gusül alırdı?' diye sorunca:
'Bazen gecenin başında, bazen de gecenin sonunda gusül alırdı1 dedi.
'Allahü ekber! Bu konuda kolaylık (ruhsat) veren Allah'a hamd olsun! Rasûlullah gecenin başında mı, yoksa sonunda mı vitri kılardı?'
1Bazen gecenin başında, bazen de gecenin sonunda vitir kılardı?
'Allahü ekber! Bu konuda ruhsat veren Allah'a hamd olsun! Rasûlullah Kur'ân'ı açıktan mı yoksa gizlice mi okurdu?'
'Bazen açıktan, bazen de gizliden okurdu.' Ben:
'Allahü ekber! Bu konuda ruhsat veren Allah'a hamd olsun' dedim.[181]

482/790- Hz. Âişe annemizden (RadıyatiaM anhâ):[182]
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) cünüp olduğunda (bazen) uyur, kalkıncaya kadar suya dokunmazdı. Kalkınca da gusül alırdı.
§Hz. Âişe annemizden (RadıyaiiaimanM) ikinci tarikle gelen rivayet:
Rasûlullah (Sailaiiaha aleyhi ve seiiem) gecenin başında eşiyle beraber olur, sonra suya dokunmaksızın uyurdu. Gecenin sonunda uyanınca eşine döner (tekrar cima eder), sonra da gusül alırdı.[183]

483/791- Ümmü Seleme annemizden (Radıyaiiahu anhâ):[184]
Rasûlullah (SaitattaM aleyhi ve seüem) cünüp olur, sonra uyur ve uyanırdı, sonra tekrar uyurdu.
NOT: ilk bakışta bu konudaki, hadisler arasında çelişki var gibi görülmektedir. Ancak doğru olarak analiz ettiğimizde şu sonuca ulaşırız: Cünüp olan bir kişi uyuma gibi bir ihtiyaç sebebiyle guslü geciktirmek isterse yatmadan Önce abdest alması mendûptur, abdest almadan yattığında da bir sakıncası yoktur. Önemli olan farz namazları kazaya bırakacak kadar geciktirmemek ve her farz namazı vaktinde kılmaktır. Peygamberimizin bazen abdest almaması herhalde ümmete farz olur endişesinden kaynaklansa gerek. Zira Rasülullah bu nedenle bir çok nafile ibadete devam etmezdi.
Cimadan sonra yeni bir cima ya da yeme-içme veya uyku sebebiyle guslü geciktirmek isteyenlerin abdest alması müstehabdır. Burada abdest alma sonucunda:
1- Cünüp olanın hadesini azaltmaz, ancak abdest azalarındaki hades kalkar.
2- Bir müddet sonra ölüm gelir korkusuyla cünüp olan abdest alarak iki temizlikten biri İle yatar-kalkar.
3- Abdest vücudu canlandırır ve dinlendirir. Çünkü yorgun olan kişinin duş alması halinde dinlendiği ve canladığı malumdur.[185]

14- Gusül İle İlgili Sünnet Olan Haller

* Bu Konuda Genel Bilgi

Guslün farz olduğu cünüplük durumu, hayız ve nifas kanının kesilmesi gibi haller dışında, bazı özel günlerde de gusül almak sünnettir. Rasülullah (Sallallahii aleyhi ve sellem) cuma, arefe ve bayram günleri gibi özel durumlarda gusül alırdı. Aşağıdaki rivayetlerde, bu konuda geniş malûmat bulunmakladır.[186]

484/792- (Z.) Abdurrahman b. Ukbe b. el-Fâkih, Rasülullah'in sahabisi olan dedesi el-Fâkih b. Sa'd'dan (Radıyaiiahü anh) nakleder:[187]

Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) cuma, arafe, Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı günlerinde gusül alırdı.
Fâkih b. Sa'd da bu günlerde ailesine gusül almalarını emrederdi.[188]

485/793- Hz. Âişe annemiz (Radıyaiiaha anhâ):[189]
Hz. Peygamber'İn (SaUallaM aleyhi ve seltem)
"Dört şeyden dolayı gusül alınır:
Cuma, cünüplük, kan aldırma ve cenaze yıkamak..." şeklindeki sözünü nakletti.[190]

* Cenaze Yıkanması Nedeniyle Gusül Ve Taşınması Nedeniyle De Abdest Almak

486/794- Ebû Hüreyre'den (Radiyallahu anh):[191]
RaSÛlullah (SallallahÜ aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
"Kim cenaze yıkarsa gusül alsın ve kim de cenaze taşırsa abdest alsın!
§Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiaha ank) ikinci tarikle gelen rivayet:
Hz. Peygamber (Saitaitahu aleyhi ve seiietny. "Cenaze yıkanması nedeniyle gusül ve cenaze taşınması nedeniyle abdest alınması gerektiğini" belirtti.
§Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahüanh) üçüncü tarikle gelen rivayet: Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Kim cenaze yıkarsa gusül alsın!"[192]

487/795- Muğîre b. Şu'be'den (Radiyallahu anh):[193]
Hz. Peygamber (SaiiaUahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
"Kim cenaze yıkarsa gusül alsın!"[194]

* Yeni Müslüman Olan Bir Kişinin Gusül Alması

488/796- Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiaim anh):[195]
Sümâme b. Üsâl,[196] Müslüman oldu. Rasûlullah (SaüattaM aleyhi ve seiiem) buyurdu ki:
"Onu filân kabilenin hurma bahçesine götürün ve orada gusül almasını emredin/isteyin!"[197]
§Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiaha anh) ikinci tarikle gelen rivayet: Sümâme b. Üsâl el-Hanefî, Müslüman oldu. Rasûlullah (SaiiaiiaM aleyhi ve seüemy, 'Onun, Ebû Talha'nın hurma bahçesine götürülmesini, orada gusül
almasını' emretti. (Sonra da) Rasûlullah dedi ki:
"Arkadaşınızın İslâm'ı mükemmel[198] oldu."[199]

489/797- Halife b. Husayn b. Kays b. Âsım'dan (RadıyaiiaM anhum) nakledildiğine göre:[200]
Dedesi Kays b. Asım Hz. Peygamber (Saiiaiiaim aleyhi ve seiiem) döneminde Müslüman oldu. Rasûlullah ona su ve sidr (temizleyici bir madde)[201] ile (yıkanıp) gusül almasını emretti.
NOT: Sümâme b. Üsâl ve Kays b. Âsim gibi Müslüman oldukları zaman kendilerinden gusletmesi hattâ (seksen yaşma da gelse) sünnet olması istenen sahâbiler vardır:
a- Vasile b. el-Eska',[202]
b- Katâde Ebû Hişâm er-Rahâvî,[203]
c- Useym b. Küleyb'in dedesi Ebû Küleyb[204] (Radıyallâhü anhüm) bunlardandır.[205]

15- Çarşı Hamamlarında Yıkanma Adabı

490/798- Câbir b. Abdullah'tan (Radiyaiiaha anh):[206]
RaSÛlUİlah (SallaUahS aleyhi ve selleın) buyurdu kî:
"Kim Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsa (sakın) peştemalsiz (Çarşı) hamamına girmesin!
Kim Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsa (sakın) karısını (çarşı) hamamına[207] götürmesin!
Kim Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsa (sakın) İçki içilen sofrada oturmasın!
Kim Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsa (sakın) yanında mahremi olmadan yabancı bir kadınla yalnız kalmasın! Onların üçüncüsü şeytan olur (da kendilerini saptırır)."[208]

491/799- Hz. Âişe annemizden (Radiyaiiaha anha):[209]
Rasûlullah (Saiiaiiahtt aleyhi ve seiiem) erkeklerin ve kadınların (çarşı) hamamlarına gitmesini yasakladı. Daha sonra erkeklerin peştemalle yıkanmalarına izin verdi, kadınlara izin vermedi.[210]

492/800- Ebu'l-Melîh[211] 'ten:[212]
Şam bölgesinden gelen kadınlar Hz. Aişe annemizin (Radıyatiahn anhâj yanına girdiler. Hz. Aişe (onlarla konuşurken) şöyle dedi:
'Sizler çarşı hamamlarına giden kadınlarsınız (değil mi?) Rasûlullah
(Sallatlahilaleyhi ve sellem) ŞÖyîe buyurdu:
"Kadınlardan biri evi dışında elbisesini çıkarırsa izzet ve celal sahibi Allah ile kendisi arasındaki perdeyi[213] yırtmış/lekelemiş olur."[214]

493/801- Ümmü Seleme'nin mevlâsı Sâib'den:[215]
Humuslu kadınlar Ümmü Seleme annemizin (RadıyaUaha anim) yanına girdiler. Ümmü Seleme:
'Sizler kimlerdensiniz/nerelisiniz?' diye sorunca onlar:
'Humusluyuz' dediler.
Ümmü Seleme onlara dedi ki:
'Raşûlullah' in (Sattaiiahu aleyhi ve settem) şöyle dediğini işittim:
"Hangi kadın elbisesini evi dışında çıkarırsa Allah ondaki (haya) perdesini yırtar/alır."'[216]

494/802- Ömer b. Hattab (Radıyaiiahüanh) dedi ki:[217]
'Ey İnsanlar! Ben Rasülullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim:
"Kim Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsa (sakın) içki dağıtılan sofrada oturmasın!
Kim Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsa (sakın) peştemalsiz olarak (çarşı) hamamında yıkanmasın!
(Kadınlardan) kim Allah'a ve âhiret gününe İnanıyorsa (sakın çarşı) hamamına gitmesin!'"[218]

495/803- Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahü anh):[219]
RaSÛlUİIah (Sallaltaltü aleyhi ve sellem) buyurdu kî:
"Ümmetimin erkeklerinden kim Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsa (sakın) peştemaisiz olarak (çarşı) hamamına girip yıkanmasın!
Ümmetimin kadınlarından kim Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsa (sakın çarşı) hamamına girmesin!"'[220]

496/804- Yuhannes Ebû Musa'dan:[221]
Ümmü'd-Derdâ (Radıyaiiaim anim) anlatıyor:
Bir gün Rasûlullah (SaiiaUahu aleyhi ve seiiem) kendisiyle karşılaştı ve sordu:
"Ey Ümmü'd-Derdâ! Nereden geliyorsun?" O:
'(Çarşıdaki) hamamdan' deyince Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
"Kadınlardan biri evi dışında elbisesini çıkarırsa, izzet ve celâl sahibi Allah ile kendisi arasındaki perdeyi yırtmış/lekelemiş olur."
§İkinci tarikle gelen rivayet:
Sehl, babası Muâz'dan nakleder:
Kendisi ÜmmÜ'd-Derdâ'nm (Radıyaitahüaniui) şöyle dediğini işitti:
'Ben çarşı hamamından çıktım ve (yolda) Rasûlullah'la (Saiküiaha aleyhi ve seiiem) karşılaştım, bana dedi ki:
"Ey Ümmü'd-Derdâ! Nereden (geliyorsun)?" Ben:
'Hamamdan' deyince Peygamberimiz buyurdu ki:
"Nefsimi elinde tutan Allah'a yemin olsun ki hangi kadın elbisesini annelerinin evi dışında çıkarırsa, izzet ve celâl sahibi Rahman ile kendi arasındaki (haya) perdesini yırtmış olur."
NOT: Genellikle çarşı hamamları denilen, umûmî hamamlar hem ahlâkî, hem de tıbbî yönden sağlıksız mekânlardır. Rasûlullah (Saiiaikıhu aleyhi ve sellem), kadınların (zaruret olmadıkça)[222] buralara gitmelerini yasaklamıştır. Erkeklere ise peştemalle yıkanmaları ve avret mahallerini göstermemeleri şartıyla izin vermiş, ancak onların da ihtiyaç olmadıkça gitmemelerini istemiştir. Günümüzdeki evlerde banyo sistemi bulunduğu için insanlar çarşı hamamlarına gitmemekledir. Fakai şifalı sular denilen kaplıcalarda aynı sakıncalar mevcuttur. Özel yıkanma yerleri bulunmayan kaplıcalara, zaruret olmadıkça gidilmemeli, gitme zarureti varsa İslâmî âdaba uyulmalıdır.[223]

Fıkhı Hükümler

Gusül İle igili İttifak ve ihtilâf edilen konular:
A- İttıfak edilen konular:
1- Şehvetle meni geldiğinde gusül gerekir.
2- Hayız ya da nifas kanı kesildiğinde gusül gerekir.
3- Rüyada bir şey görür ve meni gelmezse gusül gerekmez, ancak bir şey görmediği hâlde meni gelmişse gusül gerekir.
4- Cimâ olduğunda meni gelmese de gusül gerekir.
5- Cünüplükten dolayı kadın gusül alırken örgülü saçlarını çözmesi şart değildir, saç diplerini yıkaması yeterlidir.
6- Mezi necisür.
7- Gusülde bütün vücut yıkanmalıdır.
8- Besmele farz değildir, sünnettir.
9- Teılip ve muvâlât (azaları peş peşe yıkamak) farz değildir.[224]
B- İhtilâf edilen konular:
1- Gusülde mazmaza ve istinşâk farz mıdır? İ. Ebû Hanîfe'ye göre farz, cumhura göre sünnettir. İhtilâf âyetteki 'iyice temizlenin" cümlesinin farklı
anlaşılmasından kaynaklanmaktadır; İ. Ebû Hanîfe'ye göre suyun rahatlıkla girebildiği her yeri/menfezi yıkamak farzdır, diğerlerine göre vücûdun sadece' yüzeyinin yıkanması farzdır.[225]
2- Cünüplükten dolayı kadın gusül alırken örgülü saçlarını çözmesi ittifakla şart değildir, saç diplerini yıkaması yeterlidir, ancak erkek saçlarını çözmelidir, zira örgülü saç erkek İçin normal değildir.
Hayız ya da nifas kanı kesilince gusiil alındığında kadın örgülü saçlarını çözmez, Hanbelîlere göre bu iki durumda gusülde çözer. Örgülü olmayan uzun saçların yıkanmasında ihtilâf edildi, Şâfiîlere göre çözülmeli, Hanefî ve Hanbelîlere göre çözülmesi şart değildir. Bu ihtilâf uzun saçların örgülü saçlara kıyas edilip edilmemesinden kaynaklanmaktadır.[226]
3- Gusülde niyet şart mıdır? Abdestte olduğu gibi gusülde niyet İ.Ebû Hanîfe'ye göre sünnettir, zira abdestte olduğu gibi gusül de müstakil bir ibadet değildir, bilâkis bir ibadetin parçasıdır. Cumhura göre farzdır, zira bunlar müstakil birer ibadettir.[227]
4- Gusülden sonra gelen meni sebebiyle gusül gerekir mi? İ. Ebû Hanîfe ve bir rivayette Ahmed'e göre İdrardan sonra gelirse gerekmez, değilse gerekir. İ. Şafiî'ye göre her halükârda gerekir. İ. Mâlik ve diğer rivayette Ahmed'e göre her halükârda gerekmez.[228]
5- Şehvetsİz olarak gelen meni sebebiyle gusül gerekir mi? Bu durumda gusül almak İ. Şafiî'ye göre farz, cumhura göre farz değildir.[229]
6- Meni necis midir? İ. Ebû Hanîfe'ye göre necistir, yaş veya kuru olduğunda yıkanmalı, kuruduğunda ise çitİlemek/kazımak yeterlidir, t. Mâlik'e göre yaş veya kuru olduğunda yıkanmalıdır, zira necistir. İ. Şafiî'ye göre temizdir, yıkanması ya da çitilenmesi/kazınmasi menduptur. İ. Ahmed'den bu konuda iki görüş rivayet edilir.[230]
7- Yeni Müslüman olan bir kişinin gusül alması farz mıdır? İ. Mâlik ve bir rivayette Ahmed'e göre farz, İ. Ebû Hanîfe'ye göre müstehabdir. İ. Şafiî'ye göre ise saçlarını kestirmesi ve gusül alması müstehabdır.[231]
§Cünüp olarak yapılamayan ibâdetler:
1- Namaz kılınmaz,
2- Kâbe'yi tavaf edilmez.
3- Kur'ân okunmaz veya ona dokunulmaz, ancak dua maksadıyla bazı âyetler okunabilir.
4- Zarûrel olmadıkça mescitlerden geçilmez.[232]
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
[1] Sened:
Sahih: Müsned, 1/63, H.no:448; Mükerrer için bk. 1/64, H.no:458; Buhârî, Vudü', 34; Gusl, 29; Müslim, Hayz, 86.
[2] Zürkânî, Şerh, 1/138.
[3] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/96.
[4] Sened:
Sahih: Müsned, V/H3.'H.no:20986; Benzer rivayetler için bk. V/113-I14, H.no:20987 (EbÛ Eyyûb Übey b. Ka'b'dan işitmiş); V/114, H.no:20988-20989; Abdürrezzâk, 1/249, H.no:957; Buharı, Gusl, 29; Müslim, Hayz, 84-85; Beyhakf, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/164;
Bu hadisi Ebû Eyyûb el-Ensârî, Übey b. Ka'b'dan almıştır. Hadisin Übey b. Ka'b'dan nakledildiğini gösteren diğer rivayetler:
V/114, H.no:20989: V/114, H.no:20988:
Bu rivayette ser.edde "Melî'nin Melî'den (Ebû Eyyûb'un Übey b. Ka'b'dan) rivayeti" şeklinde bir ifade zikredilmiştir. Abdullah babası Ahmed b. Hanbel'den naklederek (£pı ^f jıi
vs jâ «; |yJı jp) "Melî'nin melî'den rivayetinin sikanın sikadan nakli" olarak anlamlandırır.
Bu rivayetlerin senedinde iki Ebû Eyyûb vardır. Biri, Ebû Eyyûb b. Zeyd'dir ki bu rivayeti Rum bilgelerindeyken Hişam'ın babası Urve b. Zübeyr'e nakletmiştİr. Diğeri İse Ebû Eyyûb el-Ensârî’dir.
[5] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/96-97.
[6] Sened:
Sahih: Müsned, Il'l/21,H.no:l 1105; Mükerrer için bk. III/2Ğ, H.no:11150; Buharı, VudÛ',-34; Müslim, Hayz, 83; İbn Mâce, Taharet, 110, H.no.606.
Heysemî, hadisin şâhidlerine yer vererek bunları tek tek değerlendirir:
a-Ebû Ya'lâ ve Bezzâr'm Abdurralıman b. Avf tan naklettiği şahide yer verir ve Ebû Seleme'nin babası Abdurralıman b. Avf dan hadis işitmediğini, senedinde yer alan Zeyd b. Sa'd hakkında da bilgi veren birini tanımadığını belirtir.
b-Ebû Ya'lâ ve Bezzâr tarafından İbn Abbas'tan bir benzerinin nakledildiğini ancak bunun senedinde de zayıf sayılan Ebû Sa'd el-Bakkal'ın bulunduğunu söyler.
c-Hadisin Ebû Hüreyre'den şahidini Taberânî Evsat'ında, Bezzâr ise Müsned'inde zikreder. Bezzar'ın rüvilerinin sahih hadis ricalinden olmasına karşın, Taberânî'nin râvileri sika olmakla birlikte Taberânî'nin hocası Muhamıned b. Şuayb'İ tanımadığını ifade eder.
d-Câbir'den de nakledilen şahide yer vererek hadisi Bezzar'ın rivayet ettiğini, râvilerinin sika olduğunu, ancak senedindeki İsrfıil el-Mülâî'nin hafızası sebebiyle zayıf sayıldığını, bazı âlimlerin de sika saydıklarını dile getirir. Bk.Mecma', 1/265.
Ayrıca bir sonraki hadise bk.
[7] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/97-98.
[8] Sened:
Sahih: Müsned. IH/47, H.no:ll372; Benzer rivayetler için bk. HI/36, H.no:11247; UT/29, H.no:lL182 (Senedinde Rişdîn b. Sa'd bulunmakladır); Buharı, Vudû', 34; Müslim, Hayz, 80-81; Ebû Dâvtut, Taharet, 83, H.no:217; İbn Mâce, Taharet, 110, H.no:607; Şerik Müslim'in de râvilerinden biridir. "el-Hıtânân (422-423/730-731.) hadisiyle mensuhtur"
Ek: Milsned, İV/342, H.no:18914:
Heysemî bu hadisin isnadının lıasen olduğunu söyler. Bk.Mecma', 1/264.
İbn Itban'ın başına gelen benzer bir hâdise de Raiî' b. Hadic'e gelmiştir. Bk.421/729. hadis.
Ayrıca bir Önceki hadise bk.
[9] Lafız olarak eteğini.
[10] Yani gusül.
[11] meni gelmesinden (gerekir).
[12] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/98-99.
[13] Sened:
Sahih: Müsned, V/416, H.no:23423; Mükerrer için bk. V/421, H.no:23465; NesâU Taharet, 132, H.no:I99; İbn Mâce, Taharet, 110, H.no:607; Dârimt, Vudû", 74, H.no:764.
[14] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/98-99.
[15] Sened:
Sahih: Mitsııed, V/J15, H.no:20999; İkinci rivayet: V/116, H.no:21004 (Senedinde Rişdîn b. Sa'd bulunmaktadır); Benzer rivayetler için bk. V/115-U6, H.no:21000-21003; V/116, H.no:21004 (Bu rivayetin senedinde: geçmektedir. Sika biri şayet: derse ittisale lıamlolunur); Ebû Dâvûd, Taharet, 83, H.no:214-2I5; Tinnizî, Taharet, 81, H.no:110 (Hasen-Salıih); İbn Mâce, Taharet, 111, H.no:609; Dârimî, Vudû', 74, H.no:765; Ayrıca bir sonraki 421/729.hadise bk.
[16] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/99-100.
[17] Sened:
Sahih: Müsned, V/115, H.no:20995; Bir sonraki rivayeti "Nahvehû ve ma'nâhu" şeklinde kısaltarak verir. Bk. V/l 15, H.no:20996 (z.):
Malik Taharet, 74; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, IV/267, H.no:4374; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildiğini, Alımed b. Hanbel'in ricalinin sika olduğunu, fakat îbn İshak'ııı sika olmakla birlikte müdellİs olduğunu belirterek hadisin bir bölümünün sahih eserlerde bulunduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/266.
Ayrıca bir önceki 420/728 hadise bk.
Ebû Saîd el-Hudrî'den şahidi için bk. 418/7296.hadis.
EK:Râfi' b. Hadic'den: Müsned, IV/143, H.no:17221:
Heysemî bu hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildiğini. İsnadında hafızası sebebiyle zayıf sayılan Rişdin b. Sa'd'ın bulunduğunu söyler. Bk.Mecnıa', 1/264-265, 266.
RaiT b. Hadic'in başına gelen benzer bir hâdise de Îbn Itban'a gelmiştir. Bk. 418/726. hadis. Hadisin metninde "Hz.Âİşe'ye sorulduğu ve onun bu konuda bildiğini aktardığı" İfade edilir. Ayrıca hadis Hz. Âişe'den de nakledilir. Bk. 422/730.hadis.
[18] (Züheyr'in rivayetinde ise; "kendi görüşüyle" (fetva veriyordu) şeklindedir.
[19] Amcalar manasında olup (jUJi) kelimesinin çoğuludur. Ayrıca masdar olarak amcalık
manasına da gelir, babalık gibi. Bk. Râzi, Muhtar, 455; Ancak burada söz konusu edilen kişiler kendi amcaları değil, nesepleri çok yukarıda birleşen kişilerdir. Bunun için amcazadeler şeklinde terceme edildi.
[20] (Zühcyr rivayetinde; 'Amcazadelerim Übey b. Kâb, Ebû Eyyûb ve Rifâa b. Râfî'den" şeklinde nakletti.)
*Zeyd b. Sabit: Zeyd b. Sabit b. Dahhuk b. Zeyd b. Levzân b. Amr b. Abd b. Avf b. Ganm b. Mâlik b. Neccâr el-Ensârî el-Hazrccî en-Neccârî. (Annesi: Nevvâr bt. Mâlik b. Muâviye b. Adİy b. Âmir b. Ganm b. Adiy b. Neccâr) (Bk. İbnü'1-Esîr, Üsdii'l-ğâbe, Trc.no: 1824)
Amcazadeleri:
a-Ebû Eyyûb el-Ensârî: Hâlid b. Zeyd b. Küleyb b. Sa'lebe b. Abd b. Avf b. Ganm b. Mâlik b. Neccâr el-Ensârî el-Hazrecî en-Neccârî. (Annesi: Hind bt. Saîd b. Amr b. İmriü'l-Kays b. Mâlik b. Sa'lebe b. Ka'b b. Hazrec b. Haris b. Hazrec) (Bk. İbnü'1-Esîr, age, Trc.no: 1361,5717)
b-Übey b. Ka'b: Übey b. Ka'b b. Kays b. Ubcyd b. Zeyd b. Muâviye b. Amr b. Mâlik b. Neccâr cl-Ensârî el-Hazrecî en-Neccârî. (Bk. İbnü'1-Esîr, age, Trc.no: 34)
c-Rifâa b. Râfî: Rİfâa b. Râfî b. Mâlik b. Aclân b. Amr b. Ziireyk el-Ensârî el-Hazrecî ez-Zürakî. (Annesi münafıkların elebaşı Abdullah b. Übey b. SelûFün kız kardeşi Ümmü Mâlik'tir). (Bk. İbnü'1-Esîr, age, Trc.no: 1686)
Dördünün de Hazrec kabilesine mensup olduğu görül inektedir. Zeyd b. Sâbit'İn nesebi, Ebû Eyyûb el-Ensârî ile Abd b. Avfia; Übey b. Ka'b ile Mâlik b. Neccâr'da birleşiyor. Rita'da birleştikleri yeri tesbit edemedik. Ancak, Hazredi olmaları amcazade olmalarının işaretidir.
[21] (Züheyr rivayetinde; (&ti) yerine (,oujı) lafzı ile nakledildi.)
[22] Hz. Ömer'in (Radıyallahü anh) böyle şiddetli konuşması/davranışı o dönemde, sadece cima ile gusül gerekmez, gusül İçin meni gelmesi şarttır görüşünün de bulunmasından olsa gerek. Ancak Hz. Ömer işin doğrusunu sahabe ile istişare edip, Hz. Peygamber'in (Sıdkıllalüi aleyhi ve sellem) eşlerine de sordurduktan sonra öğrenince doğru ile amel etme gayreti içine girdi.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/100-103.
[23] Sened:
Sahih: Müsned, VI/47, H.no:24088; Diğer rivayet; VI/112, H.no:24698 "celese" lafzı ile; Benzer rivayetler için bk. VI265, H.no:26167:
Abdullah b. Rabâlı, Hz. Âişe'nİn yanına geidi ve: "Ben sana bir şey sormak istiyorum.
Fakat utanıyorum" dedi. Hz. Âişe: "Aklına geleni sor. Çünkü ben senin annenim" dedi.
Bunun üzerine ben: "Ey mü'minlerin annesi! Guslü gerektiren (durum) nedir?" diye sordum.
O: "Erkek ve kadının sünnet uzuvian birlcşİrse cünüplüğü gerektirir (İşte bu cünüplük de
guslü gerektirir)" cevabını verdi.
Kavilerden Saîd diyor ki: Katâde bu hadisin peşinden şunu ekledi: "Hz. Âişe: 'Ben ve
Rasûlullah böyle yaptık ve (bu sebeple) guslettik' " Bu ziyade hadisin bir parçası mı, yoksa
Katâde'nin sözü mü bilmiyorum. (Ebû Mûsâ el-Eş'arî de benzer bir soruyu Hz. Âişe'ye
sormuştur. İlgili rivayet için bk. 425/73 3.had i s).
Müsned, Vl/227, H.no:25778; VI/123. H.no:24795
VI/97, H.no:24536; Senedinde Ali b. Zeyd bulunmaktadır. Bu râvi için bk. 29/İ80.hadis. Mâlik, Taharet, 71-73, 75 (71.hadiste Hz.Ömer, Osman ve Âişe'nin sözü olarak nakledilir; 75.hadis ise İbn Ömer'in sözü olarak nakledilir); Müslim, Hayz, 88; Ebû Dâvûd, Taharet, 83, H.no:216; Tirmizî, Taharet, 80, H.no:I08-109 (Tirmizî: "Hadisi Ebû Hüreyre, Abdullah b. Amr ve Râfİ' b. Hadîc de nakleder. Hz. Âişe'nin hadisi ise "hasen-sahihtir" der); İbn Mâce, Taharet, 111, H.no:608.
Ayrıca 425/733.hadise bk.
Buhârî ve Nesâî her ne kadar bu hadisi nakletmeseler de bab başlığı olarak yer vermişlerdir: Buhârî, Gusl, 28; Nesâî, Taharet, 129
Her İkisi de bu başlık altında Ebû Hüreyre'nin hadisini naklederler.
[24] Sıcak ülkelerde kadının cinsel organında kemiksi bir madde oluşur ve cimâı engeller. Bu nedenle söz konusu bölgelerde bazı kadınlar sünnet olurlar. Rivayetlerde geçen İki sünnet mahalli; kadın ve erkeğin cinsel organlarıdır.
[25] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/103-104.
[26] (Abdullah b. Amr b. Âs'tan)
[27] sened:
Hasen: Müsned, 11/178, H.no:6670; /6« A^âce, Taharet, 111, H.no:611 (BÛsırî, Haccâc b. Ertâd sebebiyle hadisin zayıf olduğunu, Fakat Müslim ve diğer muhaddislerin başka tariklerden hadisi naklettiklerini söyler).
[28] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/104.
[29] sened:
Sahih: Müsned, 11/347, H.no:8557; Diğer rivayetler: 11/520, H.no:10691, 10694; Benzer rivayetler için bk. 11/471, H.no:10039; 11/293, H.no:9082; 11/234, H.no:7197; Buhârî, Gusl, 28; Müslim, Hayz, 87; Ebû Dâvûd, Taharet, 83, H.no:2I6; Nesâî, Taharet, 129, H.no:191-192; Jbıı Mâce, Taharet, 111, H.no:610; Dtırimî, Vudû', 75, H.no:767.
İbnü'l-Esîr 4 şuabın: iki el, iki ayak olduğunu, bir diğer görüşe göre de iki ayak ve cimâdan kinaye iki şüfre (keskin bıçak) olduğunu söyler. Bk. en-Nihâyefî garibi'l-hadis, ş-a-b maddesi.
Heysemî, bu konuda şâlıid rivayetlere yer verir:
a-BiIâl'den (Radıyallahü anlı) şahidi için bk. Heysemî, Taberânî'nin Evsafında rivayet ettiğini, senedinde zayıf olan Muhammed b. İsmail b. Ali el-Vesâvisî'nin bulunduğunu söyler.
b-Ebû Ümâme'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Heysemî, Taberânî'nin Kebir'inde rivayet ettiğini, senedinde zayıf olan Câbir el-Cu'fî'nin bulunduğunu söyler.
c-Hz.Âişe, d-AIi ve e-İbn Mes'ud'dan (Radıyallahü anltüm) şahidi için bk. Heysemî, Taberânî'nin Kebir'inde rivayet ettiğini, senedinde zayıf olan Ca'fer b. İsmail b. Ali el-Vesâvİsî'nin bulunduğunu söyler. Sadece İbn Mes'ud'dan nakleden bir diğer rivayeti ise Taberânî sika râvîler kanalı ile nakleder. Bk.Mecma', 1/267.
[30] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/104-105.
[31] Sened:
Sahih: Müsned, VI/97, H.no:24536; Benzer bir hâdiseyi Abdullah b. Rabâh anlatıyor: VI/265, H.no:26167 (Bu rivayet 422,730.hadisin dipnotunda zikredildi).
VI/161, H.no:25157 Mâlik, Taharet, 72-73; Müslim, Hayz, 88.
Ayrıca 422/730.hadise bk.
[32] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/105.
[33] Sened:
Hasen: Müsned, V/234, H.no:21945; Taberânî, el-Mu'cemÜ'l-kebSr, VIII/291, H.no:7955.
Hadisin senedinde müphem bir râvî var, bu sebeble de rivayet zayıftır. Ancak hadisi destekleyen sahih rivayetler bulunmaktadır.
Heysemî, Bezzâr tarafından rivayet edilen bu hadisin râvîlerinden Ebû Bekir b. Ebû Meryem'in zayıf olduğunu belirtir. Taberânî'nin Kebir'inde Muaz'dan sonunda bir ziyâde ile bir başka rivayetini daha zikreder ve isnadının hasen olduğunu söyler. Bk,Mecma', 1/266-267.
Hadisin şâhidleri:
a-Hz. Âişe'den (Radıyallalıü anhâ) şahidi: 422/730 ve 425/733.1ıadisler.
b-Abdullah b. Anır'dan (RadıyaUahüanhüma) şahidi: 423/73l.hadis.
c-Ebû Hüreyre'den (Radıyatlahii anh) şahidi: 42 4/7 32.hadis.
[34] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/106.
[35] sened:
Sahih: Müsned, IV/342,'H.no:18908; Ebû Dâvûd, Taharet, 82, H.no:211-212; Tirmizl Taharet, 100, H.no:133 (Tirmizî, "hasen-garib" olduğunu belirtir. Ahmed Muhammed Şâkir şerhinde Haram b. Hakîm hakkında şunları ifade eder: "Haram b. Muâviye bazı senedlerde Haram b. Hakîm olarak zikredilir. Bu zat aynı şahıstır. Adı: Haram b. Hakîm b. Hâlid b. Sa'd b. el-Hakîm el-En sân* di r. Buhârî -Hatîb el-Bağdâdî'nin de söylediği gibi- bu şahsı farklı İki kişi olarak değerlendirdiği için hata etmiştir. Iclî ve Dârekutnî bu zatı sika; bazıları da –İbn Hazm Muiıallâ'smda 26O.meselede- mesncdsiz olarak zayıf saymıştır. İbn Hıbbân Sİkât'ında zikreder. İbn Asâkİr'iıı Târihu'd-Dimaşk isimli eserinde -IV/104- bu râvi hakkında bilgi bulunmaktadır. Hadisin derecesi hasen değil sahihtir. Ayrıca bk. Tinnizî, Taharet, 83, H.no:I14.hadisin şerhi); İbn Mâce, Taharet, 130, H.no:651; İkâme, 186, H.no:1378 (Bûsıri Zevâid'inde, isnadının sahih, râvilerinin sika olduklarını söyler); Dârimî, Vudû', 108, H.no:1078, 1080; İbn Sa'd, Tabakat, VII/193;
Haram b. Hakîm'in, Tirmizî ve Nesâî birer, Ebû Dâvûd, İbn Mâce ve Dârimî ikişer, Ahmed b. Hanbel ise üç rivayetini nakleder. Haram b. Hakîm'in ismi Tirmizî, Dârimî ve İbn Mâce'nin bir rivayetinde, Ahmed b. HanbePin ise iki rivayetinde Haram b. Muâvİye olarak zikredilir.
Hadisin hayızla ilgili kısmı için bk. 23/827.hadis. Mezi ile ilgili Ali, Ammâr ve Mikdâd'ın müzâkeresi için bk. 84/392.hadis.
[36] İbn Hacer metindeki cümleyi, şeklinde anladığı için burada; Allah doğruyu ifade etmede hayayı emretmez* anlamında terceme edildi. (Bk. Fethu'l-Bârî, 1/229); Ancak bu cümlenin onu açıklmayı terk etmez, şeklinde de anlaşılması doğrudur. (Bk. Mübarekfûrî, Tuhfetü'l-Ahvezî, IX/58).
[37] Bu mana için bk. Mübarekfûrî, Tuhfetü'l-Ahvezî, 1/352.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/106-107.
[38] Sened:
Sahih: Müsned, VV256, H.no:26073; £M DâvöJ, Taharet, 94, H.no:236; Tirmizî, Taharet, 82, H.no:l 13 (Tirmizî, senedindeki Abdullah b. Ömer el-Ömerî'yi hafızası sebebiyle Yahya b. Said'in zayıf saydığını söyler. Ahmed Muhammed Şâkir ise şerhinde şunları ifade eder: "Abdullah (v.171-172/788) ve Ubeydullah (v. 147/764), Ömer b. Hafs b. Âsim b. Ömer b. Hattâb'm iki oğludurlar. Her ikisi de Medîne âlimlerindendir. Ubeydullah yaşça ve ilmen daha büyüktür ve Medîneli meşhur yedi fakihten / fukahâ-i seb'adan biridir. Kardeşi Abdullah ise hocalarının büyük bir bölümünde kendisi ile ortak olmakla birlikte, kendisinden hadis rivayet etmiş fakat o Abdullah'tan hiçbir nakilde bulunmamıştır. Abdullah'ın hafızasında her ne kadar tenkid bulunmuş olsa da o sika biridir, Çünkü Osman ed-Dârimî Yahya b. Main'in bu zat hakkında "sâlih-sika" dediğini nakleder. Dolayısıyla isnadı sahihtir." Ayrıca Ahmed Muhammed Şâkİr Şevkânî'nin olumsuz değerlendirmesini tenkid ederek kıssanın aslının Buharı ve Müslim'in Sahih'inde de bulunduğunu ilâve eder); İbn Mâce, Taharet, 112, H.no:612; Dârimt, Vudû\ 77, H.no:771.
Abdullah b. Ömer el-Ömerî'nin rivayetini Müslim mu tabaat hadisi olarak nakleder. Bk. Sahih, Hudûd, 6; Âdâb, 2 (bu rivayette kardeşi Ubeydullah mütâbüdir. Abbâd b. Abbâd bu iki kardeşten bu hadisi h.147 yılında işitmiştir); Müslim iki, Nesâî üç, Dârimî altı, Ebû Dâvûd 10, İbn Mâce 16, Tirmizî 12 ve Ahmed b. Hanbel 79 rivayetini nakleder. Tirmizî bazı hadislerinde sükût etmiş (H.no-.HO, 820,2332,2834}, bazılarında Yahya b. Saîd el-Kattan’ın zayıf saydığını söylemiş (H.no:172, 346, 2185, 113, 1891), bir kısmında ise Hasen olduğunu söylemiştir.(H.no:854, 3432).Bir hadiste ise “Sika raviler ondan hadis naklederler” der.
[39] Yani bir parçasıdır/yarısıdır. Ahlakta yaradılışta onlar gibidir. Çünkü Havva, adem’den yaratılmıştır.Bk. İbnü’l-Esir, Nİhaye, II/440.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/107-108.
[40] sened:
Sahih: Müsned, VI/377, H.no:26996;' Benzer rivayet için bk. VI/376, H.no:26992; Mâlik, Taharet, 84 (Bu rivayetle Ümmü Süleym'e hitabeden Hz.Aişe'dir -Radıyallâhü anhümâ-); Bıthârî, İlim, 50; Müslim, Hayz, 32; Tinnizh Taharet, 90, H.no:I22 (Hadisin "hasen-sahilı" olduğunu söyleyen Tirmizî, Enes'in annesi Ümmü Süleym bt. Mİlhân, Havle, Aişe ve Enes'ten -Radıyallâhü anhüm- de rivayetlerin bulunduğunu belirtir); Nesât, Taharet, 131, H.no:195, 197; İbn Mace, Taharet, 107, H.no:600, 601.
Hz.Âişe'den (Radıyallâhü anhâ) şahidi için bk.433/741.hadis.
Havle bt. Hakîm'den (Radıyallâhü anhâ) şahidi için bk. 433/741.hadis.
Ahmed Muhammed Şâkir Tirmizî'nİn Sünen'ine yaptığı şerhinde isnadının sahih olduğunu söyler.
Heysemî, hadisin (Buhârî ve Müslim'in) Sahih'lerinde özet olarak bulunduğunu ancak İshak'm Ümmü Süleym'den bu hadisi işitmediğini belirtir. Bk. Mecma', 1/267-268. Ahmed Muhammed Şûkir ise Dârimî'nin Sünen'inde (bk. Dârimî, Vudû', 76, H.no:770) mevsul ve Enes'in rivâyeli olarak nakledildiğini ifade eder. Ayrıca hakkında ihtilâf edilen Dârimî'nin hocası Muhammed b. Kesîr es-Selefî haricinde râvİlerinin sika, isnadının sahih olduğunu, Ümmü Süleym'den sahih ve sabit olan bu rivâyelin Hz.Âişe'den nakledilen (428/736) hadisin de şahidi olduğunu söyler.
Bazı nüshalarda Ahmed b. Hanbel'in hocası Muğîre olarak zikredilmiştir. Ahmed b. Hanbel'in Muğîre isimli bir hocası yoktur. Doğrusu Ebu'l-Muğîre'dir. Ebu'l-Muğîre'nin İsmi Abdülkuddûs b. el-Haccâc el-Havlânî'dir.
Ümmü Seleme'den (Radıyallâhü anhâ) şahidi İçin bir sonraki hadise bk.
[41] Bu cümle sitemli olarak söylenen dua cümlesidir ve zemmetmek çin kullanılır.
[42] Bu mânâ için bk. Müsned tr. H.no: 427/735 ve İlgili dipnot.
[43] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/109-110.
[44] Sened:
Sahih: Müsned, VI/308-309, H.no:26510; İkinci rivayet: VI/302, H.no:26458; Üçüncü rivayet: VI/306, H.no:26492; Benzer rivayet için bk. VI/292, H.no:26383:
Mâlik, Taharet, 85; Buharı, İlim, 50; Müslim, Hayz, 7; Tirmm, Taharet, 90, H.no:122 (Hasen-Sahih); Nesâî, Taharet, 131, H.no:197; İbn Mâce, Taharet, 107, H.no:600.
Ümmü Süleym'den (Radıyallaha anhâ) şahidi için bir önceki hadise bk.
[45] (Râvİ Haccac dedi ki: Burada Ebu Talha'nın karısı kastediliyor.)
[46] Anne tarafından yakını olduğu İçin dayı/teyze olarak lerceme edildi.
[47] (Râvi Haccac rivayetinde; alnın topraklansın... diye nakletti.)
[48] Bu mana için bk. Müsned tr. H.no: 4211135 ve ilgili dipnot.
[49] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/110-111.
[50] Sened:
Hasen: Müsned, 11/90, H.no:5636; Benzer rivayet için bk. VI/376, H.no:26992
Heysemî, bu hadisin râvîlerinden Abdülcebbâr b. Ömer el-Eylî'nin İbn Main ve diğerleri tarafından zayıf, Muhammed b. Sa'd tarafından da sika sayıldığını (bk.Tabakât, VII/207), diğer râvîlerin ise sika olduklarını belirtir. BkMecına', 1/267.
Abdülcebbâr b. Ömer el-Eylî'nin iki rivayetini İbn Mâce, birer rivayetini de Ahmed b. Hanbel nakleder. Buhârî: "Kuvvetli değildir" der. Jik.Duafâ, 24; Tirmİzî de bu zâtın zayıf sayıldığını söyler. Bk. Tirmizî, Edeb, 72, H.no:2854; Bûsirî bu râvi hakkında bir başka hadisin değerlendirmesinde zayıf olduğunu söyler. Yahya b. Maîn, Ebû Dâvûd ve Tirmizî'nin zayıf saydığını, Buhârî'nin "Münker rivayetleri vardır", Nesâî'nin "sika değildir", Dârekutnî'nin: "metruk", Ibn Yûnus'un "münkeru'l-hadis" İbn Sa'd'ın "sika idi" dediklerini nakleder. Bk. İbn Mâce, Ezan, 7, H.no:734; Sıyâm, 14, H.no:1671.
Hadis 429-430,432/737-738,74O.hadislerle kuvvetlenir.
[51] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/112.
[52] Sened:
Sahih: Mümed, IH/121, H.no:12l62; Diğer rivayet: m/282, H.no:13945; Benzer rivayet için bk.III/199, H.no:12989; Müslim, Hayz, 29-31; Nesâî, Taharet, 13], 133, H.no:195, 200 (Enes'ten); İbn Mâce, Taharet, 107, H.no:601; Dârimî, Vudû', 76, H.no:770.
İbn Abbas'tan nakledilen rivayette Yahûdîlerin dört (bir rivayette beş) soru ile Hz. Peygamber'i (Sallallalm aleyhi ve sellem) sınamaianndaki sorulardan biri de bu özelliği idi.
Mümed, 1/278, H.no:2514; 1/274, H.no:2483 (Bu rivayetin tamamı, Kur'ân'ın Faziletleri bölümünde 165/7080 ve Peygamber Efendimiz başlığı altında 204/9613.hadislerde zikredilecektir. Hadisin bir parçası için bk. 366/674.hadis).
[53] Bir rivayette şeklinde geçmektedir. Yani Enes'in annesi Ümmü Süleym, demektir.
[54] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/112-113.
[55] Sened:
Sahih: Müsned, VI/92, H.no:24491; Mâlik, Taharet, 83; Buharı, İlim, 22; Müslim, Hayz, 32-33; Ebu Dâvud, Taharet, 95, H.no:237; Nesâî, Taharet, 131, H.no:196; İbn Mâce, Taharet,112, H.no:612; DârimT, Vudû', 76, H.no:769.
[56] Bu ziyâde Müslim ve Beyhakî rivayetlerinde bulunmaktadır.
[57] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/113-114.
[58] Sened:
Sahih: Müsned, VI/409, H.no:27186; İkinci rivayet: VI/409, H.no:27187 (Atâ el-Horasânî de Said b. el-Müseyyİb kanalıyla Havle'den nakleder); Nesâî, Taharet, 131, H.no:198 (Atâ el-Horasânî kanalıyla); İbn Mâce, Taharet, 107, H.no:602 (Ali b. Zeyd sebebiyle zayıftır); Dâriınî, Vudû', 76, H.no:768 (Atâ el-Horasânî kanalıyla).
Hadisin birinci tarikinde Ali b. Zeyd (b. Abdullah) b. Cüd'ân, ikincisinde ise Atâ el-Horasânî bulunmaktadır.
Atâ b. Ebû Müslim (Meysere/Abdullah) el-Horasânî (v.135/752): İbn Hacer bu zat hakkında; "Saduktur, çok hata yapar, irsal ve tedlis yapar. Buhârî'nin Atâ'nm hadislerini Sahİh'inde naklettiği görüşü doğru değildir" der. Bk.Takrîb, Trc.no:4600; Zehebî de Muâz ve diğer sahâbîlerden İrsal yaptığını belirtir. Ebu'1-Vefa, Kâşifin haşiyesinde irsal yaptığı sahabenin isimlerini şu şekilde sıralar: İbn Abbas, İbn Ömer, Enes, Osman, Ebu'd-Derdâ, Muğire b. Şu'be, Muâz b. Cebel, Ebû Müslim el-Havlânî ve Ebû Hüreyre... Yahya b. Maîn:"Sahabeden hiçbirine yetiştiğini bilmiyorum" der. Yahya b. Main'İn bir başka sözünde ise İbn Ömer'e yetiştiği fakat ondan hadis işitmediği belirtilmekledir. Bk.Kâşif, Trc.no:3805; Mâlik kendi hocası Atâ el-Horasânî'nin dört, Müslim (mütâbî olarak) ve Dârimî bir, Tirmizî ve Nesâî iki, Ebû Dâvûd ve İbn Mâce sekiz, Ahmed b. Hanbel on yedi rivayetini nakletti. Tirmizî rivayetlerinden biri için "hasen-sahih (bk. Cum'a, H.no:613), diğeri için hasen (Fezâilü'l-cihâd, H.no;1639) hükmü verir. Yahya b. Main, İbn Sa'd, Ahmed b. Hanbel ve Dârekutnİ bu râvîyi sika sayan âlimlerden birkaçıdır.
Aıi b. Zeyd b. Abdullah b. Cüd'ûn: Heysemî, Ali b. Zeyd 'in zayıf olduğunu, kendisiyle delil getirilip getirilmeyeceğinde ihtilafın varlığını ifade eder. Mk.Mecma', 1/128; Bûsirî de aynı şeyleri söyler. Bk. Misbâhu'z-zücâce, IV/228. Buhârî bu zat hakkında herhangi bir değerlendirme yapmaz. Bk.et-Târîhu'l-kebîr, Vl/275, Trc.no:2389; İbn Hacer, "zayıftır" derken (Bk.Takrîb, Trc.no:4734); Zehebî: "Hadis hafızlarından biridir; fakat sebt/hafızası kuvvetli değildir" der ve Dârekutnî'nin bu zat hakkındaki şu görüşünü nakleder: "O, benim nazarımda leyyin/zayıf olarak kalacaktır." Bk.Kâşif, Trc.no:3916. İmam Müslim, bu râviyi (Sabit el-Bünâni ile birlikte) mütâbaat açısından eserine almıştır. Bk.Sahih, Cihâd, 100; Tirmizî ise: "Saduktur; ancak bir başkasının mevkuf yaptığı haberleri merfû yapar" diyerek sadece zaptını tenkid eder. İşte bu sebeble bazı âlimler, bu râvînin hadislerini hasen olarak telakki etmişlerdir. Fakat Tirmizî, bu râvînin de yer aldığı hadislere "hasen-sahih" hükmü de verir. Bk.Sünen, Taharet, 80, H.no:109 (Ahmed Muhaınıned Şâkir, sika olduğunu; hakkında tenkidde bulunanların ise delilsiz hareket ettiklerini ifade eder); Radâ, H.no:1146; Fİten, H.no:2192; Zühd, H.no:2330; İsti'zân, H.no:2698; Edeb, H.no:2829; Tefsir, H.no:3168; Menâkıb, H.no:3615, 3753, 3902; Sadece sahih dediği de olur: Cuma, 39, H.no:545; Yalnızca hasen hükmü verdiği hadisler İçin bk. Cuma, H.ı;o:589; Savm, H.no:764; Fiten, H.no:2248, 2254; İlim, H.no:2678; Tefsir, H.no:299l, 3107, 3142, 3148, 3187, 3206; Deavât, H.no:3455; Menâkıb, H.no:3854; Müslim bir, Tirmizî yirmi altı, Nesâî iki, Ebû Dâvûd on iki, İbn Mâce yirmi üç, Dârimî on ve Ahmed b. Hanbel 258 rivayetini nakleder. Ali b. Zeyd için 29/180.hadisin tahricine bk.
Bennâ bu konunun Abdullah b. Amr b. Âs ("Büsre sordu" şeklinde) ve Ebû Hüreyre'den şahidinin bulunduğunu söyler. Bk.Bülûğu'l-emûnî, 11/120.
[59] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/114-115.
[60] sened:
Sahih: Müsned, 1/107, H.no:840; Benzer rivayetler için bk. /84, H.no:639; 1/124, H.no:1011; Ebû Dâvııd, Taharet, 90, H.no:229; 1/90. H.no:686 (Haris b. A'ver sebebiyle zayıftır); 1/83, H.no:627; 1/134, H.no:1123 (43 6/744.had ise bk); 1/110, H.no:872 (437/745.hadise bk); Ebû Dâvûd, Taharet, 90, H.no:229: Tirmizî, Taharet, 111, H.no:146 (Hasen-Sahih); Nesâî, Taharet, 171, H.no:265-266; İbn Mâce, Taharet, 105, H.no:594; Humeydî, 1/31, H.no:57; İbn Huzeyme, 11/104, H.no:208; İbnil'l-Cârâd, 34, H.no:94; Ebû Ya'lâ, 1/288, H.no:348; 1/326, H.no:406; 1/400, H.no;524; 1/436, H.no:579; Dârekutnî, 1/119; Hâkim, Müstedrek, 1/253, H.no:541 (Hâkim, Buhârî ve Müslim'in Abdullah b. Selime ile delil getirmediklerini, fakat hadisin bu râvi ile nakledilmiş olduğunu söyler. Zehebî de bu görüştedir); Makdisî, Muhtara, 11/215, H.no:597 (isnadı sahih).
Bennâ: "Ebû Dâvûd, Nesâî, İbn Mâce, İbn Huzeyme, İbn Hıbbân, Hâkim, Bezzâr, Dârekutnî ve Beyhakî rivayet etti. İbn Hıbbân, İbnü's-Seken, Abdülhak ve Beğavî Şerhu's-Sünne'de hadisi sahih saydılar. İbn Huzeyme: "Bu hadis sermayemin üçle biridir" derken (ki bu söz Şu'be'ye de nisbet edilir. Bk.Hatîb el-Bağdâdî, el-Câmi' li ahlâkı'r-râvî, 11/122) Şu'be: "Bundan daha iyi bir rivayette bulunmadım" demiştir. Şafiî, hadisçilerin bu hadisi sabit saymadıklarını, Mâlik de hadisin râvilerinden Abdullah b. Selime'nin son zamanlarda değiştiğini, bu hadisi de o dönemlerde naklettiğini söylerler. Hatttâbî, Ahmed b. Hanbel'in bu hadiste hata ettiğini belirtir. Hafız İbn Hacer de bu rivayetin hasen kabilinden dolayısıyla delil getirilmeye uygun bir hadis olduğunu (bk.Fethu'1-Bârî, 1/408, Mübârekfûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, 1/348) ifade eder" der. Bk.Bülûğu'l-emânî, 11/120-121.
Abdullah b. Selime el-Murâdî hakkında Zehebî: "Suveylİh/sâlih sayılır" ifadesini kullanırken, İbn Adiy'in: "Kendisinde bir beis olmamasını umarım", Buhârî'nin: "Hadisinde mutâbaal yapılmaz" dediklerini nakleder. Bk. Kâşif, Trc.no:2760. İbn Hacer ise: "Sadûktur, hâlizası (sonradan) değişti" der. Bk. Trc.no:3364.
Ahmed Muhammed Şâkir, gerek Müsned lahricinde gerekse Tirmizî şerhinde bu râvinin hadislerini sahih saymıştır.
Ayrıca bir sonraki 436/744. ve 112/420.hadislere bk.
[61] Bk. Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, 1/262-263; Ya da sevdiğiniz amele devam edin, anlamındadır. (Bk. İbnü'1-Esir, Nihaye, III/259)
[62] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/115-117.
[63] sened:
Sahih: Müsned, 1/83, H.no:627; Mükerrer için bk. 1/134, H.no:1123; Ebû Dâvûd, Taharet, 90, H.no:229; Tirmtâ, Taharet, 111, H.no:146 (Hasen-Sahih); Nesâİ, Taharet, 171, H.no:265-266; İhn Mâce, Taharet, 105, H.no:594; İbn Hıbbân, 111/79, H.no:799. Ayrıca bir önceki 435/743 ve 112/420.hadislere bk.
[64] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/117.
[65] sened:
Sahih: Müsned; 1/110, H.no:872;Ebu Davud Taharet, 51, H.no:lll-117; Tirmm, Taharet, 34, 37, H.no;44,48 (Hasen^Salıih); Nesâî, Taharet, 74-79,93, H.no:91-96,115; Dârimî, Vudû', 31, H.no:707.
Hadisin sünenlerdeki rivayetleri sadece abdestle ilgili kısmıdır. Cünüp ile ilgili kısmını Ebû Ya'lâ muhtasar olarak nakleder. Heysemî, Ebû Ya'Iâ'nın râvilerinİn sika olduklarını söyler. Bk. Mecma', 1/276.
Ayrıca 112/420.hadise bk.
[66] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/117-118.
[67] Sened:
Sahih: Müsned, 1/83, H.no:632; Mükerrer için bk. 1/139, H.no:1172; Benzer rivayetler için bk. 1/104, H.no:815;
Müsned'deki benzer rivayetler şu lafızlarla rivayet edilir (Bu hadislerin tercemeleri "Libâs ve Zînet" konusunun "içinde suret, köpek ve cünüp bulunan eve meleklerin giremeyeceği" bölümünde (155-167/7178-7l90.hadislerde) terceme edilecektir. Burada metinlerini vermekle yetiniyoruz):
1/85, H.no:647;
1/107, H.no:845 lafzı ile; 1/150, H.no:1289:
(Bu İki rivayetin senedinde Câbir el-Cu'fı bulunmaktadır. Bu râvi zayıftır. Ayrıca hadis munkatıdır. Abdullah b. Nüceyy, Hz.Ali'den hadis İşitmedi);
Abdullah b. Ahmed b. Hanbel'in bu konuda İlâve ettiği üç rivayet:
1/148, H.no:1269 (Bu rivayet Zevâid'dendir. Amr b. Hâlid sebebiyle zayıf sayılmıştır. Ayrıca Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah'ın şeyhi Ebû Selm Halil b. Selm de meçhuldür. İbn Ebû Hâtİm bu görüştedir. Bk.Cerft, III/381; İbn Hıbbân da Kitâbü'l-Mecrûhîıi'de zikreder. Bk. H/286-287)
1/146, H.no:1246-1247 (Bu rivayet de Zevâid'dendir. Amr b. Hâlid sebebiyle zayıf sayılmıştır. Ayrıca Habbe b. Ebû Habbe meçhuldür.
Habîb b. Ebû Sabit (Kays/Hind) b. Dîtıâr el-Esedî Ebû Yahya el-Kûfî (v.119/737): Sİka ve büyük bir fakihtir. Fakat irsal ve tedlisi çoktur. Bkjbıı Hacer. Takrîb, Trc.no: 1084. Zehebî ise "Sika, müctehid ve fakİh biri idi" der. Ek.Kâşift Trc.no:902. Buhârî on altı, Müslim on yedi, Tirmizî ve İbn Mâce yirmi dört, Nesâî yirmi sekiz, Ebû Dâvûd yirmi bir, Dârinıî altı ve Ahmed b. Hanbel 126 rivayetini nakleder. Habbe b. Ebû Habbe de Habîb b. Ebû Sâbİt olabilir. Amr b. Hâlİd ismini bu şekilde kullanmış olabilir. Üsâme b. Zeyd'in Habib b. Habîb (sevgili oğlu sevgili) şeklinde tanındığı gibi. Çünkü gerek Üsâme gerekse Zeyd Allah Rasûlü'nün çok sevdiği kimselerdi.
Amr b. Hâlİd Ebû Hâlid el-Kuraşî el-Kûfî hakkında "kezzâb" ve "hadis uydurur" ifadesi kullanılmıştır. Ahmed b. Hanbel: "Kezzâbdir, Zeyd b. Ali'den mevzu hadisler nakleder" der. Ebû Dâvûd es-Sicistânî "kezzâb", Buhârî ise "münkeru'l-hadis" hükmü verir. Zehebî "onu yalancı saydılar" derken, İbn Hacer "metruk" hükmü verir. Yalancı sayanın da VekT olduğunu belirtir. Bk.Kâşif, Trc.no:4150; Takrîb, Trc.no:5021; Ahmed b. Hanbel'in Müsned'nıde bu iki hadisin dışında rivayeti yoktur. Bunlar da Abdullah'ın ziyadeleridir. İbn Mâce'nin Sünen'inde de iki rivayeti bulunmaktadır. Bûsırî bu hadisler hakkında değerlendirmede bulunurken Aınr b. Halid'in Ahmed b. Hanbel ve Yahya b. Main tarafından yalancı; Buhârî tarafından "münkeru'l-hadis"; Veki' ve Ebû Zür'a tarafından "hadis uydurur"; Hâkim tarafından da "Zeyd b. Ali'den mevzu hadisler nakleder" şeklinde tenkid edildiğini söyler. Bk. İbn Mâce, Taharet, 134, H.no:657; Cenâiz, 8, H.no:1462. Heysemî, senedinde zayıflığında icma bulunan Amr b. Halid'in varlığına dikkat çeker. Bk. Mecma', 1/286. Eserinin bir başka yerinde Ahmed, İbn Main ve Dârekutnî'nin bu râviyi yalancı saydıklarını söyler. Bk. Mecma', 111/94. Âmir Hasan Sabri hadisin i sn âdi arının metruk olduğunu söyler. Bk. Zevâidu Abdillah b. Ahmedb. Hanbelfi'l-MUsned, H.no:103-105;
Ebû Dâvûd, Taharet, 89, H.no;227; Libâs, 45, H.no:4152; Nesâî, Taharet, 168, H.no:26I; Sayd, 11, H.no:4278; İbn Mâce, Libâs, 44, H.no:3650; Edeb, 17, H.no:3708; Dârimî, İsti'zân, 34, H.no:2666; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, IV/282; İbn Hıbbân, 11/257; Hâkim, Müstedrek, 1/278, H.no:611 (Hâkim, hadisin sahili, senedindeki râvilerden Abdullah b. Yahyâ'nin Kûfeli sika râvilerden olduğunu söyler. Zehebî de bu görüştedir); İbn Nücey, Abdullah b. Nücey'dir. Babası aracılığı ile Hz. Ali'den hadis alır. Bizzat kendisinin aldığı rivayetler munkatıdır. Seneddekİ Ebû Zür'a İse İbn Amr b. Cerir'dİr.
Bennâ ise hadisin Ebû Dâvûd ve Nesâî tarafından nakledildiğini belirttikten sonra Nevevî'nin "isnadı ceyyiddir" dediğini ifade eder. Bk.Bülûğu't-emânî, U/122.
a-Ebû Talha el-Ensârî'den (Radıyallahü anh) şahidi:
Müsned, ÎV/29, H.no:16305; IV/2S, H.no:16298; IV/30, H.no:16321; Tirmizî, Edeb, 44, H.no:2804; Nesâî, Sayd, 11, H.no:4279; Zînet, 111, H.no:5344-5347; İbn Mâce, Libâs, 44, H.no:3649;
b-Meymûne'den (Radıyallahüanlıâ) şahidi İçin bk. Nesâî, Sayd, II, H.no:4280;
c-Aişe'den (Radıyallahü anM) şâlıic'i için bk. İbn Mâce, Libâs, 44, H.no:3651;
d-İbn Ömer'den (Radıyallahü anlüima} şahidi için bk. Buhârî, Bed'ü'l-haİk, 17; Libâs, 88,92, 94, 95.
e-Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, 111/90, H.no:l 1797; Mâlik, İsti'zân, 7; Tirmizî, Edeb, 44, H.no:2805 (lıasen-sahih);
Meleklerin giremeyeceği evler ile ilgili şu rivayetlere de bk. Buhârî, Buyu', 40; Bed'ü'1-halk, 17; Nikâh, 76; Meğâzî, 12; Libâs, 88, 92, 94, 95; Müslim, Libâs, 81-82; Ebû Dâvûd, Hâtem, 6; Tirmizî, Edeb, 44.
Hz.Ali, Ebû Talha el-Ensâri, Meymûne, Üsâme b. Zeyd, Ebû Hüreyre ve Abdullah b. Büreyde'den (Radıyallahü anhüm) nakledilen rivayetler Kati ve Cinâyât konusunun "İçinde köpek ve suret bulunan eve meleklerin giremeyeceği" bölümünde (78-83/5773-5778. hadislerde); Libâs ve Zînet konusunun "içinde suret, köpek ve cünüp bulunan eve meleklerin giremeyeceği" bölümünde (155-I67/7178-7190.hadislerde) zikredilecektir.
Ayrıca meleklerin girmediği ve hazır bulunmadığı yerler için bk. 483/791.hadisin tahrici.
[68] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/118-120.
[69] Hattâbî, Meâlimü's-sünen, 1/153.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/120.
[70] Sened:
Sahih: Müsned, 1/317, H.no:2913; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XI/291, H.no:11773 (Hocası Abdullah b. Aiımed b. Hanbel kanalıyla ve aynı sened ve metinle nakleder).
Heysemî, Ahıııed b. Hanbel ve Taberânî tarafından rivayet edilen bu hadisin râvîlerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. BkMectna', 1/269.
[71] Hattâbî, Meâlimü's-sünen, 1/153.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/120.
[72] Sened:
Sahih: Müsned, III/362, H.no:13699; Heysemî, Ahmed b. Hanbel tarafından rivayet edilen bu hadisin râvîlerinin sika olduklarını, fakat Ali b. Zeyd ile delil getirilip getirilmeyeceğinde ihtilafın bulunduğunu belirtir. Bk.Mecma', 1/269.
Ebû Hüreyre'den (Radiyallahü anh) şahidi için bk. 11/514-515, H.no:10626; U/535, H.no:10856; 11/392, H.no:9067; Buharı, Gusl, 20; Ehâdîsü'l-Enbiyâ, 28; Tefsîr.ll; Müslim, Hayz, 75; Tirmizî, Tefsîr, 33/24, H.no:3221. Bu rivayetlerde özet olarak şunlar anlatılır:
"Musa (Aleyhisselâm) çok hayalı biriydi. Bu durumu Allah Teâlâ'nın şu sözü doğrulamaktadır: "Ey imân edenler! Musa'ya eziyet verenler gibi olmayın. Çünkü Allah onu (İsrâiloğullarının) sözlerinden temize çıkardı. Allah katında onun değerli bir yeri vardı." (Ahzâb 33/69) "İsrâİ loğu İlan çıplak ve birbirlerine bakarak yıkanırlardı. Musa (Aleyhissclûm) ise (haya ve edebinden dolayı) tek başına yıkanırdı. İsrâiloğulları: "Vallahi, Musa'yı bizimle beraber yıkanmaktan engelleyen mutlaka kasığının çıkık olmasıdır" diyerek (ona eza verirlerdi). (Mûsâ) bir seferinde yıkanmaya gitmiş, elbiselerini de bir taşın üstüne koymuştu. Taş elbisesini alıp götürdü. Musa {Aleyhisselâm) da: "Aman taş elbisemi bırak" diyerek taşın peşine düştü. Neticede İsrüÜoğulları Musa'ya baktılar ve: "Vallahi, Musa'da bir kusur yokmuş" dediler. Elbisesini aldı ve taşa vurmaya başladı." Ebû Hüreyre: "Vallahi, taşa vurulan o darbelerden allı veya yedisinin izi hâlâ durmaktadır."
Ebû Hüreyre'den nakledilen bu rivayetler:
a-Kur'ân'ın Faziletleri konusunda 397/7812.lıadiste;
b-Peygamberlerle İlgili hadislerde 54/9340.hadisle zikredilecektir.
[73] Yani derine girmedikçe.
[74] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/120-121.
[75] Sened:
Sahih: Müsned, IV/224, H.no:17893; Ebû Dâvûd, Hamma'm, I, H.no:4012-4013; Nesât, Gusl, 7, H.no:404-405; Hennâd, Zühd, U/629, H.no:I360; Beyhakî, Şuabü'l-hnân, VI/161, H.no:7783; el-Esmû ve's-sıföt, H.no:91; Hüseynî, el-Beyân ve'ı-ta'rif, 1/177.,
Bennâ, râvîlerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk.Bülûğu'1-emânî, 11/123.
Ebû Dâvûd, Hammam, 1, H.no:40i2.
Rasûlullah (Sallatlahii aleyhi ve sellem) peştemalsiz olarak yıkanan birini gördü. Minbere çıktı. Allah'a hamd ve senada bulunduktan sonra şunları söyledi: "Aziz ve celil olan Allah çok haya sahibi ve çok örtücüdür. Haya ve örtünmeyi de sever. Sizden biri yıkanacağı zaman gizli (bir şekilde işini) yapsın."
[76] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/121-122.
[77] Sened:
Sahih: Müsned, IV/224, H.no: 17891; Ebû Dâvûd, Hammam, 1, H.no:40l2; Nesâî, Gusl, 7, H.no:404-405; Hennfid, Zühd, 11/628, H.ııo:1359; Beyhakî. es-Sünenü'l-kübrâ, 1/198; Deylemî, Firdevs, 1/157, H.no:579.
Bennâ, senedinin ceyyid olduğunu ifade eder. Bk.BUlûğu'l-emânî, 11/123.
[78] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/122.
[79] Sened:
Sahih: Müsned, VI/343, H.no:26787; MllkeiTer için bk. VI/423, H.no:27252; Benzer rivayetler için bk. VI/425, H.no:27261; VI/341, H.no:26766 (Bu rivayette kızı Falıma'nın değil de Ebû Zerr'in perde tutuşundan bahsedilir (25/333.hadise bk.).
Mâlik, Kasru's-salât, 27-28; Buhârt, Gusl, 21; Salât, 4; Cizye, 9; Edeb, 94; Müslim, Hayz, 70; Müsâfırûn, 82-83; Ebû Dâvûd, Tatavvu', 12, H.no:1290-1291; Tirmizî, Vitir, 15, H.no:474 (Hasen-Sahih); İsti'zân, 34, H.no:2734 (Hasen-Sahİh); Nesâî, Taharet, 143, 149, H.no:225; Gusl, 11, H.no:413; İbn Mâce, Taharet, 35, 59, 113 H.no:378, 465, 614, îkâme, .187, H.no:1379; Dârimî, Salât, 151, H.no:1460-146l.
Heysemî hadisin sahih hadis ricali ile nakledildiğini, Ebû Zerr'in Hz. Peygamber'!, Allah Rasûlü'nün de Ebû Zerr'i perdelediğine dair bölümü haricindeki kısmın sahihlerde nakledildiğini belirtir. Bk.Mecma\ 1/269.
Bennâ tertibinde, hadisin tamamının Mekke'nin Fethi konusunda zikredileceğini belirtir. Bk. d-Felhu'r-Rabbânî, 11/123, H.no:443. Mekke'nin Fethi İle ilgili hadisler 361/9770.hadisle başlayacaktır. Fakat bu rivayetler içinde bu hadisi bulamadık. Belki Bennâ, bu rivayeti orada zikretmeyi plânlamış ve unutmuş olabilir.
Ayrıca 11/319,25-26/333-334 ve 383/1253.hadislerle karşılaştırınız.
[80] Ümmü Hânî, Ebû Talib'in kızıdır.
[81] Bu hadisin tamamı, Mekke'nin fethi ile ilgili rivayette gelecektir. Rivayetin tam metni:
Bir önceki dipnotta da belirtildiği gibi Mekke'nin Fethinden bahseden hadisler arasında bu rivayeti bulamadık.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/122-123.
[82] Sened:
Sahih: Aftoncd, H/314, H.no:8144; Benzer rivayetleri için bk. 11/304, H.no:8025 {Hocası Ebû Dâvûd et-Tayâlisî'den aldığı hadislerden biridir):
11/490, H.no:10302; 11/511, H.no:10586 (Bu iki rivâyel hocası Ebû Dâvûd et-Tayâlisî'den aldığı hadislerden biridir);
11/243, H.no:7307 (Mevkuf olarak yani Ebû Hüreyre'nin (Radıyallahii anlı) kendi sözü olarak nakledilir. Fakat hadis hükmen merfûdur):
Hemmâm b. Münebbih, H.no:46; Buhârî, Gusl, 20; Tevhîd, 35; Enbiyâ, 20; Gusl, 7, H.no:409.
[83] Başka rivayetlerde seni zengin kılmadım mü ya da sana verdiğim yetmedi mil şeklinde geçmektedir. (Bk. Bu hadisin tahriri.)
[84] Bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bûıi, 1/510.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/123-124.
[85] Sened:
Sahih: Miisned, 1/289, H.no:2628; Bu rivayet 214/522. hadisin tekrarıdır. Heysemî, Ahmed b. Hanbel, Bezzâr ve Taberânî tarafından rivayet edilen bu hadisin râvîleıinin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', T/218-219, 270.
Câbir'den (Radıyaltahüanh) şahidi için bk. (447/75 5.hadi s).
Enes'ten (Radıyallahilanh) şahidi için bk.2I5-217/523-525.hadisler.
Beş Mekkûk ile yıkandığı ve bir mekkûk ile abdest aldığını belirten Eııes (Radıyallahü mıh) hadisi için 14/322 ve 450/758. hadislere bk.
Ayrıca hadisleri karşılaştırmak için bk.446-450/754-758. (Câbir, Sefine ve Âişe hadisleri).
[86] Bu cümle Arapçada bazen men etmek, bazen de hoş bir nükte olarak muhatabına takılmak/şaka yapmak için kullanılır. Bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, 11/272, III/538, XI/143; Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, 1/288.
[87] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/124.
[88] Sened:
Sahili: Müsned, IH/179, H.no:12779; Ebû Dâvûd, Taharet, 44, H.no:95; Tirmizî, Cum'a, 76, H.no:609 (garîb).
Abdullah b. îsâ isimli iki farklı râvi vardır.
Biri: İbn Abdurrâhman b. Ebî Leylâ (v. 135/752) ki bu râvi sahih hadis ricâlindendir.
Diğeri: İbn Hâlİd el-Hazzâr el-Basrî'dir ki bu rûvi de zayıftır. Fakat Tirmizî, hadisini hasen olarak değerlendirmiştir. (Bk. Tirmizî, Zekât, 28, H.no:664) Şayet bu zat sebebiyle "hadis zayıftır" denilecek olursa, şâhidleri ile kuvvet kazanır:
Eııes'ten (Radıyallahii anh) nakledilen bir hadiste; "(Ölçüsü) beş müde ulaşan bir sa' ile guslediyor, bir müd ile abdest alıyordu" buyurulmuşlur. Bk. Buhârî, Vudû", 47; Müslim, Hayz, 51; Tirmizî, Cum'a, 76, H.no:609 (Tirmizî: "Şerik'in hadisinden daha sahihtir" derken; Ahmed Muhammed Şâkir hadisin sahih olduğunu ifade eder. Senedde yer alan Abdullah b. Cebr ise Abdullah b. Abdullah b.Cebr b. Atîk'tİr. Dedesine nisbet edilmiştir. Sıka bir râvîdir).
Sefîne'den (Radıyaikıhu anh) de benzer rivayet (448/756.hadis) nakledilir.
Ebû Davûd Hz. Âişe (449-450/757-758.hadis) ve Câbir'den (447/755.hadis) (Rtıdıyallahii anhiitım) nakledilen rivayetleri verir. Bk. Ebû Dâvûd, Taharet, 44, H.no:92-93; Nesâî, Miyâh, 59, H.no:345-346; Câbir'den naklettiği, hocası Ahmed b. Hanbel'den rivayet ettiği hadislerden biridir.
İbn Abbas'tan (Radıyallahii anhiima) nakledilen hadiste: "Allah Rasûlü'ne (SalUdlahü aleyhi ve sellem) bu miktarların yeterli olduğu ifade edilmiştir." Bk.445/753.(bir önceki) hadis.
Enes'ten (Radıyallahii anh) nakledilen bir başka (14/322) hadiste İse: "Beş mekkûk ile guslediyor, bir mekkûk ile abdest alıyordu" buyurulur. Bk. Müslim, Hayz, 50; Tirmizî, Cum'a, 76, H.no:609; NesÛt, Taharet, 59, H.no:73.
Ümmü Umâra'dan (Radıyallahii anlıii) nakledilen rivayette; "Hz. Peygamber'e (Sallallahü aleyhi ve sellem) abdest alması için getirilen kabın üçle ikilik müd miktarında olduğu" belirtilir. Bk. Ebû Dûvûd, Taharet, 44, H.no:94; Nesâî, Taharet, 59, H.no:73.
Ayrıca bu hadis 216/524.hadiste zikredildi.
[89] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/125.
[90] Sened:
Sahih: Müsned, 111/303, H.no:14184; Benzer rivayet için bk.III/370, H.no:149l6: Buhârî, Gusl, 3; E&h Dâvûd, Taharet, 44, H.no:93 (Hocası Ahmed b. Hanbel'den naklettiği hadislerden biridir); Nesâî, Taharet, 144, H.no:230; îbn Mâce, Taharet, 1, H.no:269 (İbn Mâce bu babda Sefine, Âişe ve Akîl b. Ebû Tâlib'den (Radıyaiiahii anhüm) de nakilde bulunur). Hâkim, 1/266, H.no:575 (Buhârî ve Müslim'in şartına uygundur. Zehebî buna muvafakat eder.)
İbn Abbas'tan (Radıyaiiahii anhüma) şahidi için 214/522 ve 445/753. hadislere bk.
Enes'ten (Radıyaiiahii anlı) şahidi için 2J 7/525.hadİse bk.
Yezid b. Ebû Zİyâd'ın ezberi hakkında tenkidde bulunulmuş, İbn Ebî Şeybe ve İbn Mehdî bu râviyi kabul etmiştir. Ebû Abdullah el-Hûşimî (v.136/753): Hafızası sebebiyle tenkide uğramıştır. Fakat Müslim bir (mülâbî olarak), Tirmİzî on dört, Nesâî üç, Ebû Dâvûd on dokuz, İbn Mâce yirmi bir, Dârimî sekiz, Ahmed b. Hanbel ise 110 yerde Yezid'in rivayetini verir. Tirmizî hadislerini hasen ve hasen-sahih olarak değerlendirir. Ek.$ünen, Taharet, 83, H.no:114. Bennâ, İbn Huzeyme, Ebû Dâvûd, İbn Mâce veBcyhakî'ye nisbet ederek İbn Hacer'in "İbnU'I-Katiân bu hadisi sahih saydı" sözünü nakleder. BkJJülûğu'l-emânî, 11/125.
Ayrıca hadisleri karşılaştırmak için bk.445-450/753-758 (Câbir, Sefine ve Âişe (Radıyaiiahii anhüm) hadisleri).
[91] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/125-126.
[92] Sened:
Sahih: Müsned, V/222, H.no:21828; Benzer rivayet için bk.V/222, H.no:2J827 ("-^Jı y' ziyâdesi vardır); Müslim, Hayz, 52-53; Dârimî, Vudû', 23, H.no:694; Tirmizî, Taharet, 42, H.no:56 (Tİrmizî "Hasen-Sahih" hükmünü verir ve bu konuda Hz.Âİşe, Câbİr ve Enes'ten (Radıyaiiahii anhüm) de nakillerin bulunduğunu belirtir); İbn Mâce, Taharet, 1, H.no:267 (İbn Mâce bu babta Câbir, Âişe ve Akîl b. Ebû Tâlib'den de nakilde bulunur); Beyhakî, es-Sünenü'l'kübrâ, 1/114.
Ahmed b. Hanbel'in hocası İsmail b. İbrahim b. Mıksem el-Esedî, İbn Uleyye diye de tanınır. Uleyye, annesinin veya anneannesinin adıdır. Bu zatın hocası Ebû Rayhâne ise Abdullah b. Matar'dır.
[93] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/126.
[94] Sened:
Sahih: Müsned, VI/121, H.no:24778; Benzer rivayetler için bk. VI/121, H.no:24779; VI/133, H.no:24896; VI/218-219, H.no:25712; VI/238-239, H.no:25897; VI/234, H.no:25850-25852; VI/24S, H.no:25998; VI/280, H.no:26271; Buhûrî, Gusl. 3; Ebû Dâvûd, Taharet, 44, H.no:92; Nesâî, Taharet, 144, H.no:227; Miyâh, 13, H.no:345-346; İbn Mâce, Taharet, 1, H.no:268 (İbn Mâce bu babda Sefine, Câbir ve Akîl b. Ebû Tâlib'den (Radıyatlahü anhüm) de nakilde bulunur). Bennâ hadisin isnadının ceyyid olduğunu ifade eder. Bk.Bülûğu'l-emânî, 11/125.
[95] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/126-127.
[96] Ahmed Nâim, Tecrîd-i Sarîh Tercemesi, 1/166-167.
[97] Muhammed Necmüddin, el-Mekâdîru'ş-şer'iyye, 227.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/127.
[98] Sened:
Sahih: Müsned, VI/51, H.no:24129; Nesâî, Taharet, 144, H.no:226; Nesâî'nin metni:
Mûsâ el-Cühenî der ki: Mücâhid'e ölçtüğümde sekiz nlıl gelen kadeh (İsimli bir kap) getirildi. O da şöyle dedi: "Hz. Âişe (Radıyallahü anlıâ) Allah Rasûlü'nün (SaliallahU aleyhi ve sellem) bunun gibi bir kapla yıkandığını bana anlattı."
Görüldüğü gibi Nesâî'nİn rivayetinde kabın kime getirildiği ve ölçü miktarının sekiz ntıl olduğu belirtilmektedir. Hâlbuki Müsned'de kabın kime getirildiği tam olarak belirtilmemiş ve miktarda da ihtilaf edilmiştir.
Daha önce de zikredilen İki şfıhid hadis:
a-Hz. Âİşe (Radtyallalıii anlıâ) annemizden:
'Ben ve Rasûlullah (Sailallahü aleyhi ve sellem) aynı kaptan (su alarak) gusül alırdık. O, Fenik denilen/hacimli bir kaptan gusül alırdı' dediği nakledilmiştir. (Bk. S/316 hadis: Müsned, VI/37, H.no:23971; Benzer rivayetler için bk. VI/199, H.no:25510; VI/230, H.no:25801; VI/64, H.no:24230; VI/43, H.no:24042; Mâlik, Taharet, 68; Buharı, Gusl, 2; Müslim. Hayz, 40-41 (Bu rivayette Süfyan Ferakın 3 sa' olduğunu söylediği kayıtlıdır); Ebû Dâvûd, Taharet, 96. H.no:338 (Hadisin sonunda hocası Ahmed b. Haııbel'den Ferakın 16 rıtl aldığını duyduğunu nakleder); Nesâî. Taharet, 144-145, H.no:23I, 228; Gusl, 8, H.no:408; Dârimî, VudÛ', 68, H.no:756.
Ferak cumhura göre; yaklaşık 6 litrelik, Iraklılılar ve Haneli takihlere göre 9 litrelik kaptır. (Bk.Ahmed Nâim, Tecrid-i Sarih Tercemesi, 1/205)
b-Enes b. Mâlik'len (Radıyallahii anlı):
'Rasûlullah (Sailallahü aleyhi ve sellem) gusül için beş rnekkûk ve abdest için de bir mekkûk (su) kullanırdı.' Bk. Miisned, İÜ/290, H.no: 14026; Benzer rivayetler için bk. II1/112, H.no:12044 (14/322.hadiste zikredildi); 111/116, H.no:12095; IH/259, H.no:13651; 111/282, H.no:13935; Buhûri, Gusl, 9; Müslim, Hayz, 50; Ebû Dûvâd, Taharet, 44, H.no:95 (Hadisin sonunda hocası Ahmed b. Hanbel'den bir sa'nııı 5 rıtl olduğunu duyduğunu, bu da İbn Ebî Zi'b'in kullandığı ve aynı zamanda Allah Rasûlü'nün (SaliallahU aleyhi ve sellem) tercih ettiği bir ölçü olduğunu nakleder); Nesât, Taharet, 59, H.no:73; 144, H.no:229; Miyâlı, 13, H.no:344; Tirmizî, Cum'a, 76; Taharet, 609; Dârimî, VudÛ', 23, H.no:695; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/194;
Mekkûk; su içmede ya da başka yerlerde kullanılan tas olup ağzı dar ve ortası geniştir. Mekkûk 1 ıA sa' olup yaklaşık olarak 3,054 kg.'a müsavidir (Bk. Mahmud Necmüddin, Mekâdîr, 168, 183,230)
Bennâ hadisin râvilerinin sika olduğunu ifade eder. Bk.Bülûğu'l-emânî, 11/125.
[99] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/127-128.
[100] Sened:
Sahih: Müsned, VI/96, H.no:24529; Diğer rivayet: VI/161, H.no:25159; Bir diğer rivayet: VI/173-174, H.no:25285; İkinci rivâyel; VI/236-237, H.no:25873; Üçüncü rivayet: VI/52, H.no:24138; Benzer rivayetler için bk. VI/101, H.no:24581; VI/171, H.no:25255; VI/252, H.no:26018; VI/71-72, H.no:2431I; VI/143, H.no:24997-24998; Mâlik, Taharet, 67; Buharı, Gusl.l; Müslim, Hayz, 35; Ebû Dâvûd, Taharet, 97, H.no:240, Tinnizî, Taharet, 76, H.no:104 (Hasen-Sahih); Nesâî, Gusl, J9, H.no:421-422: İbn Mâce, Taharet, 94, H.no:574; Dârimî, Vudû', 67, H.no:754; Beyhakî, es-Süııenü'l-kübrû, î/195. Ayrıca 458/766, 460/768 ve 47 8/7 86. had islere bk.
[101] (Bir rivayette; İçinde su bulunan bir kap konulur, ellerine döker ve kaba daldırmadan önce onları yıkar)
[102] (Bir rivayette İse; vücûdunun kalan kısımlarını yıkardı)
[103] (Başka rivayette; avuçlarını üç kere yıkardı)
[104] (Diğer rivayette; elleriyle üç kere avuç dolusu su alır)
[105] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/128-130.
[106] Sened:
Sahih:VI/335, H.n'o:26722; Benzer rivayetler için bk. VI/329-330, H.no:26677-36678; Buhâri, Gusl, 1, 5; Müslim, Hayz, 37; Ebû Dâvûd, Taharet, 97, H.no:245; Tirmizl Taharet, 76, H.no:103 (Tirmizî hadisin "hasen-sahih" olduğunu söyleyerek Ümmü Seleme, Câbİr, Ebû Saîd Cübeyr b. Mut'ım ve Ebû Hüreyre'den (RadıyaUahü anhiim) de nakillerin bulunduğunu belirtir); Nesâî, Taharet, 161, H.no:253; Gusl, 15, 22, H.no:417, 426; İbn Mâce, Taharet, 59, H.no:467; Dârimî, Vudû', 40, H.no:718.
[107] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/130.
[108] Sened:
Zayıf: Müsned, 1/307, H.no:2801; Ebû Dâvûd, Taharet, 97, H.no:246 (Münzirî: "Şu'be Ebû Abdullah (veya Ebû Yahya el-Kuraşî e!-Hâşimî) Medînelidİr. Hadisi ile delil getirilmez" der. Azîmâbâdî İse hadisin zayıf olduğunu, sahih rivayetlerle boy Ölçüşemeyeceğini belirtir. BkAvnu'l'Ma'bûd, 1/288-289).
İbn Abbas'ın âzadliğı Şu'be b. Dînâr'ın hafızası biraz zayıf olduğu için "sadûk" sayılır. Bk. İbn Hacer, Takrib, Trc.no:2792; Ahıned b. Hanbel bu râvi hakkında herhangi bir beis görmediğini İfade etmiştir. Ahmed b. Hanbel on üç, Ebû Dâvûd bir rivayetini nakleder. Rivayetlerinin çoğunu İbn Abbas'tan. kendisinden de İbn Ebî Zi'b nakleder. Zehebî: "Kuvvetli değildir, ancak diğer âlimler kendisini kuvvetli saymışlardır" der. BY.Kâşif, Trc.no:2279 (Ebu'1-Vefâ bu eserin haşiyesinde: Ahmed b. Hanbel'in bu râvide bir beis görmediğini, İmam Mâlik'in sika saymadığını, Yahya'nın bir rivayete göre: "Hadisi yazılmaz"), diğer bir rivayete göre ise: "Bir beis yok" dediğini, Ebû Zür'a'nm "zaîfü'l-hadis" olarak nitelendirdiğini belirtir.
[109] Bu cümle Arapçada bazen men etmek, bazen de hoş bir nükte olarak muhatabına takılmak/şaka yapmak için kullanılır. Bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bâıi, 11/272, III/538, XI/143; Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, 1/288.
[110] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/130-131.
[111] Sened:
Sahih: Müsned, III/292, H.no:14045; İkinci rivayet: III/375, H.no:14961 (^ ^j; oiî> iı£ İi_i5 u üf js±\'3 'Js) lafzı ile; Benzer rivayetler için bk. III/378, H.no: 14977
III/319, H.no: 14367:
TII/370, H,no:14915-14916; 111/304, H.no:14İ93; III/298-299, H.no:14122; BaM/f, Gusl, 3-4; Müslim, Hayz, 57; /Veraf, Taharet, 144, H.no:230; Ebü Avâne, 1/232.
Buradaki Hasan, Hasan b. Muhammed b. el-Hanefiyye'dir.
Ebû Hüreyre ve Ebû Saîd'den (Radıyallahü anhiima) şahidi için bk. 459/767; 461/769.hadis
Ayrıca 217/525 ve 546/764. hadislere bk.
[112] Hz Ali, Falıma ez-Zehrâ'nın vefatından sonra Hanefiyye ile evlenmiş ve ondan Muhammed isminde bir çocuğu dünyaya gelmişti. Muhammed annesine nisbetle yani İbnü'l-Hanefiyye olarak meşhur olmuştur. Bk. İbnü'l-Hacer, Fethu'l-Bârî, 1/485.
[113] Metindeki ziyade, (el-Ensârî Benî Seleme'nin kardeşi)
[114] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/131-132.
[115] Sened:
Hasen: Müsned, T/14, H.no:86; Abdürrezzâk, İ/258, H.no:988; Tayâlisî, s. II, 20, H.no:49, 137; Saîd b. Mansûr, 5/Vnen, II/l II. H.no:2143; İbn EbîŞeybe, H/61. H.no:6460; IH/531-532; İbnü'1-Ca'd, Müsned, 373, H.no:2568; Tahâvî, Şerhıt meâni'l-âsâr, 111/36-37; İbn Mâce, İkâme, 186, H.no:1375 (Bûsırî Zevâid'de: "Asım b. Amr el-Becelî'nin zayıf olduğunu belirterek bu râviyi Ukaylî'nin Duafâ'sında zikrettiğini, Bulıârî'nin ise: "Hadisi sabit değildir" dediğini" söyler. Bk. Misbâhu'z-zücâce, II/8) İbn Mâce'nin bu rivayetinde sadece evdeki namaz meselesi bulunmaktadır. Ayrıca ikinci rivayetinde Âsim b. Amr el-Becelî'nin Hz. Ömer'in mevlâsi Umeyr'den naklettiği kayıtlıdır:
Beylıakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/312; Makdisî, Muhtara, 1/374-376, H.no:260-261 (İsnSdı sahih);
Âsim b. Amr el-Becelî'nin Ahmed b. Hanbel sekiz (1/115, HI/67. 375, 376, 381, V/259, 329), İbn Mâce bir rivayetini nakleder. Zelıebî, Ebû Hâtim'den naklen "sadûk", İbn Hacer de "sadûk" hükmü verir. Ancak şîilikle suçlandığını belirtir. Bk.Kâşif, Trc.no:2514; Takrîb, Trc.no:3073; Âsim b. Amr el-Becelî'nin rivayet ettiği kimse (hocası) belli olmadığı (müphem olduğu) için hadisin senedi zayıftır. İbn Hazm, hadisin mevsül ve mürsel olarak nakledildiğini mevsul yolla gelenin isnadının sahih olduğunu ifade eder. Bk. Muhatla, 11/178.
Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel tarafından müphem bîr isimle, Taberânî'nin Evsafında müphem râvinin açılımı (Hz. Ömer'in mevlâsı Unıeyr) ile, Ebû Ya'Iâ'nın ise aynı senedle naklettiğini belirtir ve Ebû Ya'Iâ'nın senedindeki râvilerin sika olduklarını söyler. Aynı şekilde Ahmed b. Hanbel'in de râvilerinin sika olduklarını fakat müphem isim bulunduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/270-271.
Fakat biz hadisi Taberânî'nin Evsafında ve Ebû Ya'Iâ'nın Müsned'inde bulamadık.
Müphem râvinin başka tariklerde Hz. Ömer'in mevlâsı Umeyr olduğu anlaşılmaktadır. Bu da hadisin isnadının kuvvetlendiğini gösterir.
[116] Bu kişi Hz. Ömer'in mevlâsı Umeyr'dir. Bk. İbn Mâce, İkâme, 186, No: 1375.
[117] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/132-134.
[118] Sened:
Sahih: Müsned, IH/348, H.no;I4688; Müslim, Hayz. 56; İbn Mace, Taharet, 95, H.no:577; Hadisin senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır, Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis.
Ayrıca 454/762.hadise bk.
Heysemî, Enes'ten (Radtyaüahü anlı) Ebû Ya'lâ tarafından nakledilen rivayetin râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını söyler. Bk. Mecma', 1/271.
[119] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/134.
[120] Sened:
Sahih: Müsned, IV/8I, H.no: 16694; Benzer rivayetler için bk. IV/85, H.no: 16730 rV/84, H.no:16725; Buharı, Gusl, 4; Müslim, Hayz, 54-55; Ebû Dâvûd, Taharet, 97, H.no:239, İbıı Mâce, Taharet, 95, H.no:575; NesâU Taharet, 158, H.no:250.
[121] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/135.
[122] Sahih: Müsned, VI/115, H.no:24722; Benzer rivSyet için bk. VI/96, H.no:24529; NesâS, Taharet, 152, 153,154 H.no:243, 244-245; Nesûî'nin 243.hadisi:
Bennâ hadisin İsnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk.Bülûğu'1-emânî, 11/132. Ayrıca 451/759.hadise bk.
[123] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/135.
[124] Sened:
Sahilı: Müsned, 111/13, H.no:11634; Benzer rivayet için bk. 111/54, H.no:11448; İbn Mâce, Taharet, 95, H.no:576; İbnü'1-Ca'd, Müsned, 301, H.no:2042; Heysemî, senedindeki Atiyye'nin Yahya b. Maîn tarafından sika, diğer âlimlerce de az bir zafiyetle zayıf sayıldığını belirtir. Bk. Mecma', 1/270. Senedde yer alan Atiyye b. Sa'd b. Cünâde Ebu'l-Hasen el-Avfî el-Cedelî el-Kûff (v.111/729) hakkında İbn Hacer: "Saduktur, çok hata yapar, Şîî ve müdellisti" der. Bk.Takrib, Trc.no:4616; Zehebî ise: "zayıf saydılar" der. Bk.Kâşif, Trc.no:3820, Onun Şîî oluşu Hz.Ali sevgisinden başka bir şey değildir. Ahmed b. Hanbel'in Fezâilü's-sahâbe isimli eserinde Hz.Ebû Bekir ve Ömer'in faziletleri ile ilgili Atıyye'nİn rivayetlerini görmek mümkündür.
"Her peygamberin gökyüzü ehli ve yeryüzü halkı İçin İkişer veziri vardır. Benim semadaki vezirlerim Cebrail ve Mikâİl (Aleyhimesselâm), yeryüzündeki vezirlerim ise Ebû Bekir ve Ömer'dir (Radıyallahü anhiunaf
"Yüksek derece sahibi (cennetlikler) onları (ılliyyîni) hemen altlarında görecekler. Tıpkı semânın ufuklarında doğan yıldızlan gördüğünüz gibi. Ebû Bekir ve Ömer de onlardandır ve nimete nail olacaktır." Bk. Fezâilü's-sahâbe, İlk hadis: 1/164, H.no:152; İkinci hadis: i/168-171, H.no:162, 164, 166-169; Dârimî bir, Tirmizî otuz iki, Ebû Dâvûd on üç, İbn Mâce yirmi dört ve Ahmed b. Hanbel seksen rivayetini nakleder. Tirmizî hadislerinin bir kısmını "hasen", bir kısmını da "hasen-sahih" saymıştır. "Hasen" saydığı rivayetler için bk. Sünen, Salât, H.no:477; Cum'a, H.no:551-552; Ahkâm, H.no:1329; Fiten, H.no:2174; Zühd, H.no:2351; Sıratü'l-kıyâme, H.no:2431, 2440; Sıfatü'l-cenne, H.no:2523; Sıfatü cehennem, H.no:2590... "Hasen-sahih" saydığı rivayetler için bk. Sünen, Birr, H.no:1955; Zühd, H.no:2381; Sıfatü'l-cenne, H.no:2524-2535, 2558; Sıfatü cehennem, H.no:2574...
Hadis hasen seviyesindedir. Fakat şâhidlerİ ile sahih 1İ ğayrihî mertebesine yükselir.
Ayrıca Ebû Hüreyre ve Câbİr b. Abdullah'tan (Radıyallahü anlüim) şahidi için bk. 454/762 ve 461/769. hadisler
[125] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/135-136.
[126] Sened:
Sahih: Müsned, VI/71-72, H.no:243ll; Buhârî, Gusl, 3; Müslim, Hayz,42; Ayrıca 451/759.. hadise bk.
[127] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/136-137.
[128] Nevevî, Şerhu Sahihi Müslim, İV/4; Bu zât Hz. Âişe'den lıadİs dinledi. (Bk.Buhârî, et-Tarİhu 'l-kebtr, V/224, No: 734)
[129] Buhârî, age., VII/206, No:901; Müslim b. Haccâc, el-KünÖ ve'l-Esmcı, 1/356, No: 1286; Ebû Avâne, 1/554, No: 2074; Zehebî, el-Muktenûfî seri'l-künâ, 1/268, No:2574.
[130] Buhârî, age., Vll/57, No: 261; Râzî, el-Cerhu ve't-ta'dÜ, VII/14, No: 66; Zchcbî, Siyeru a'lâmi'n-nilbelâ, 11/583; İbn Hacer, Tehzîb, VIII/149I, No:303.
[131] Müsned, 111/266; Vl/40, 97, 231; AbdürrezmK 111/527, H.no:6581; Müslim, Cenâiz. 58; Nesâî, es-Sünenü'l'tcübrâ, 1/644, H.no:2118; Beyhakî, es-Sünenul-kübra, IV/30; Bennâ, age., 11/133.
[132] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/137.
[133] Sened:
Sahih: Müsned, 11/251, H.no:7412; İbn Mâce, Taharet, 95, H.no:578; Heysemî, Ahmed b. Hanbel ve Bezzâr tarafından rivayet edilen hadisin sahih hadis ricali ile nakledildiğini belirtir. Bk. Mecma', 1/270; Bu hadisin zevâidde yer almaması gerekirdi. Çünkü hadis İbn Mâce'de nakledilmiştir.
Benzer bir hadis için bk.454/762; 459/767.had isler.
[134] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/137-138.
[135] Sened:
Hasen: Müsned, VI/188, H.no:25429; Ebû Dâvûd, Taharet, 97, H.no:241 (Hocası Yakub b. İbrahim kanalı ile aynı sened ve metinle nakleder); İbn Mâce, Taharet, 94, H.no:574:
(Görüldüğü gibi bu rivayette "halam ve teyzemle beraber gittik" denilmektedir va bazı ziyadelerde vardır). Dâriınî, Vudû', 115, H.no: 1153; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/180;
Senedinde Cümey' b. Umeyr et-Teymî Ebu'I-Esved el-Kûff bulunmaktadır. Münzirİ bu şahısla delil getirilemeyeceğini belirtir, îbn Hacer ise "saduktur, bazen hata yapar ve ŞÎİüği de vardır" der. Bk. Takrîb, Trc.no:968; Zehebî "vâhî (zayıf) değerlendirmesi yapar ve Buhârî'nİn "fîhi nazar" görüşünü nakleder. Bk. Kâşif, Trc.no:810. Tirmizî, Cümey' b. Umeyr et-Teymî'nin üç hadisini nakleder ve birisi için "hasen-sahih", diğer iki hadisi için "hasen" hükmü verir. Bk.Sünen, H.no:3670, 3720, 3874; Nesâî ve Dârimî bir, Ebû Dâvûd ve İbn Mâce iki, Ahmed b. Hanbel ise beş rivayetini nakleder.
Senedinde Sadaka b. Saîd el-Hanefî de bulunmaktadır. Nesâî ve Dârimî bir, Ebû Dâvûd, İbn Mâce ve Ahmed b. Hanbel ise İkişer rivayetini nakleder. İbn Hacer "makbuldür" derken (bk. Takrîb, Trc.no:2912); Zehebî "saduktur" der. Bk. Kâşif, Trc.no:2383.
Ayrıca 18/822.hadisle {Müsned, VI/123, H.no:24804) birlikte değerlendiriniz.
[136] Lafız manası "nasıl' dır, ancak anlaşılması için 'ne' şeklinde terceme edildi.
[137] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/138-139.
[138] Sened:
Hasen: Müsned, VI/110-111, H.no:24678; Benzer rivâyel için bk. VI/254, H.ııo:24044; Abdürrezzâk, 1/19, H.no:57 (Hasan el-Basrî'den mürsel olarak); İshak b. Râlıûye, Müsned, III/964, H.no: 1680; Beyhakî. es-Sünenü'l-kübrâ, 1/175; Ebû Nuaym, Hılye, 11/388.
Heysemî, Atımed b. Hanbel tarafından rivayet edilen bu hadisin râvîlerinin sahih hadis ricali olduklarını, fakat senedinde müphem bir râvînin bulunduğunu belirtir. Bk.Mecma M/272.
Senedde yer alan Husayf, müphem hocasından işittiği tarihi, bir rivayette "30 yıl önce birisi bana nakletti" (24044: (^ oiîuî jûi) ); diğerinde ise "60 yıl önce birisi bana nakletti"
(24678 (£- jL. ili)) şeklinde bildirir. Husayfın hocaları tesbit edildiğinde bu müphem râvi de tcsbİt edilmiş olur. Bk.İbn Hacer, Telhis, 1/142.
Hadis bu müphem senedi ile zayıftır, ancak hadis şâhidleri ile hasen ü gayrihî seviyesine yükselir:
a-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu anlı) şahidi: Ebû Dâvûd, Taharet, 97, H.no:248 (Senedindeki Haris b. Vecîh münkerdir. Hadis de zayıftır); Tirmizî, Taharet, 78, H.no:106 (Garibtir. Senedindeki Haris b. Vecîh şeyhtir ve pek sağlam değildir. Hz.AH ve Enes'ten şahidi vardır); İbn Mâce, Taharet, 106, H.no:597; Beyhakî, es-Siinenü'l-kübrâ, 1/179; Deylemî, 11/64, H.no:2364.
b-Ebû Eyyûb el-Ensârî'den {Radıyallahu anlı) şahidi: İbn Mâce, Taharet, 106, H.no:598 (Bûsırî, senedinde yer alan Talha b. Nâfi'in Ebû Eyyûb'dan hadis işitmediğini belirtir. Talha b. NâfT sika-müdellis biridir. Tahdîs ile naklettiği için herhangi bir problem yoktur. Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî, İbn Mace, Bezzâr ve tbn Adİy bu râviyi sika saymışlardır. Utbe b. Ebû Hatim isimli râvide ise ihtilâf edilmiştir. Ayrıca bu hadisi Ahmed b. Meni' Müsned'inde rivayet eder. Bk.Misbâhu'z-zücâce, 1/81-82); Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, IV/155, H.no:3989; Mümedü'ş-Şâımyyîn, 1/416, H.no:732; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, 111/19, H,no:2748;
c-İbn Abbas'tan (Radıyallahu anlıüma) şahidi: Ezdî, Müsnedü'r-Rabî', s.66, H.no:139.
d-Hz.Ali'den (Radtyallahü anlı) şâhİdİ: Bir sonraki hadise bk.
e-Hasan el-Basrî'den (mUrsel olarak) şahidi: Abdürrezzâk, 1/262, H.no:1002; İbn Ebî Şeybe, 1/95-96, H.no:1065-1066.
[139] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/139-140.
[140] Sened:
Sahih: Müsned, 1/94, H.no:727; Mükerrer için bk. 1/101. H.no:794; Diğer rivayet: 1/133, H.no:1121 (Z.); £/;» Dâvfîtf, Taharet, 97, H.no:249 (Münzirî: "Ebû Dâvûd es-Sicistâtıî Atâ'yı sika saydı. Bulıârî de bu râviye Ebû Bİşr İle birlikle mutâbaat hadisinde yer ^erdi. Bk.Buhân, Rikâk, 53); İbn Mâce, Taharet, 106, H.no:599; Dârimû Vudû', 69, H.no:757.
Heysemî, senedindeki râvilerİn sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 111/23; Eserinin bir başka yerinde ise Atâ b. es-Sâib'in ihtilât ettiğini söyler. Bk. age., VIII/231; İbn Hazm, Muhatlâ,V/\lS-li9.
Atâ b. es-Sâib b. Mâlik es-Sekafi (v.136/753) Buharı bir (mütabî olarak), Tirmizî yirmi sekiz, Nesâî otuz iki, Ebû Dâvûd yirmi bir, İbn Müce yirmi, Dârimî yirmi dört ve Ahmed b. Hanbel ise 190 rivayetini nakleder. Tirmizî hadislerinin bir kısmını "hasen, bir kısmını da "hasen-sahİh" olarak değerlendirir. "Hasen" olarak değerlendirdiği hadisler için bk. Sünen, Salât, H.no:184; Hac, H.no:959; Siyer. H.no:l548; Eşribe, H.no:1862; Tefsir, H.no:2988, 3011, 3069; Deavât, H.no:3411, 3486; Menâkıb, H.no:3909; "Hasen-sahih" olarak değerlendirdiği hadisler için bk. Sünen,'Hac, H.no:864, 877; Cenâiz, H.no:975; Et'ime, H.no:1805, 1855; Tefsir, H.no:3026, 3108, 3240, 3361; Deavât, H.no:3410, 3547; Bazılarını da sadece "sahih" olarak değerlendirir. Bk. Birr, H.no:1900; Sifatii'I-kiyâme, H.no:2491. Tirmîzî "hasen" hükmü verdiği hadislerinin birinde bu râvi hakkında şu bilgileri de kaydeder: "Bazıları bu sened hakkında ihtilâfa düştüler. Ali (b. el-Medînî) Yahya b. Saîd'in şu sözünü nakleder: "Atâ b. es-Sâib'den ilk zamanlarında hadis işitenlerin semaları sahihtir. Şu'be ve Süfyan'ın semaları sahihtir. Atâ'nın Zâzân'dan naklettiği iki rivayeti Şu'be ihtilat döneminde aldığını itiraf eder." Ebû Isa et-Tirmizî: "Atâ b. es-Sâib son zamanlarında hafızası kötüleşti" der. (Bk.Sünen, Edeb, H.no:28I6) Zehebî: "Sikadır, son zamanlarında hafızası kötüleşti" der ve Ebû Hâtim'in: "Hammad b. Zeyd ihlilâtından önce kendisinden hadis almıştı" sözü ile Ahmed b. Hanbel'İn: "sika ve sâlih bindir. Her gece Kur'ân'ı hatmederdi" sözünü nakleder. Bk.Kcîşif, Trc.no:3798; İbn Haccr ise "saduktur, ihtilât etmiştir" der. Bk.Takrîb, Trc.no:4592; Sehâvî, Atâ'nın ihtilâtından önce kendisinden hadis alanları şu şekilde sıralar: Şu'be, Sufyân es-Sevrî, Süfyân b. Uyeyne, Hammad b. Zeyd, Züheyr b. Muâviye, Zâİde b. Kudüme, Eyyûb es-Sahtİyânî, Vüheyb b. el-Verd. Hammad b. Seleme ise hem ihtilâtından önce hem de ihlilâtından sonra hadis aldığı için ihtilaflıdır. Bk.Fethu'l-mıığîs, III/333.
Atâ b. es-Sâib hakkında Yahya b. Main: "Hadisi ile delil getirilmez" derken diğer cerh ve tadil âlimleri kendisini tenkid etmişler, son zamanlarında ihtilât ettiğini belirtmişlerdir. Ahmed b. Hanbel bu ayrıntıya dikkat ederek ihlilâtmdan önce rivayet edilen hadislerini tercih etmiş, ihtilâtından sonraki rivayetlerine itibar etmemiştir. İbn Hacer Hammad b. Seleme'nİn bu hadisi Atâ'dan ihtilâtından önce rivayet ettiğini söyler. Dolayısıyla hadisle delil getirilebilir. Bk. Bennâ, age., 11/134-135. İbn Hacer Hüseyin'in bu râviden ihtilâtmdan sonra kendisinden hadis alan bir zat olduğunu söyler. Bk.Feıhu'l-Bârî, XI/574 (Buhârî, Rikâk, 53 şerhi) Bu râvi ile ilgili olarak 67/109. had iste bilgi verilmişti.
Ahmed Mulıamıned Şâkir, (Tinnizî, Taharet, 78, H.no: 106) hadisin şerhinde hadîsin bu konuda sahih olan rivayeti olduğuna değinir. İbn Hacer'in Telhîs'İnden: "İsnadı sahihtir. Bu, Ala' b. es-Sâib'in rivayetidir. Hammad b. Seleme bu zatın ihtilâtmdan Önce bu hadisi işitmİştİr. Fakat bu hadisin Hz.Ali'nin sözü (mevkuf) olduğu ifade edilir" sözünü nakleder ve İbn Hacer'in bu son tahlilini doğru bulmaz: "Çünkü hadisin siyakı bu görüşe zıttır" der.
[141] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/140-141.
[142] Sened:
Sahih: Müsned, VI/289, H.no:26357; Benzer rivayet için'bk. VI/314-315, H.no:26556; Müslim, Hayz, 58 Ebû Dûvûd, Taharet, 99, H.no:252; Tirıııizî, Taharet, 77, H.no:105 (Hasen-Sahih); Nesûî, Taharet, 150, H.no:241; İbn Mâce, Taharet, 108, H.no:603; Dâriım, Vudû\ 115, H.no:1161; İbn Huzeyme, 1/122, H.no:246. Ayrıca 451/759.hadise bk.
a-Hz.Âişe'den (Radıyallahü anhâ) şûhidî için bk. 451/759.hadİs: Müsned, VI/96, H.no:24529; İbn EbîŞeybe, 1/65, H.no:69S;
b-Câbir'den (Radtyallahü anh) şahidi için bk. İbn EbîŞeybe, 1/65, H.no:697.
[143] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/141.
[144] sened:
Sahih: Müsned, VI/137, H.no:24943; Benzer rivayet için bk. VI/79, H.no:24383;
Ebû Dâvûd. Taharet, 99, H.no:254 (Bu rivayette Ömer b. Süveyd es-Sakafî'nin ismi sehven Amr olarak geçmiştir); Menâsİk, 31, H.no:1830: Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrû, V/48.
[145] Dımad; Saçları düz ve dik tutması için sürülen kokulu maddedir ve anlaşıldığı kadarıyla saç üzerinde bir tabaka oluşturmaktadır. Bu nedenle jöle diye terceme edildi.
[146] Başka rivayette durumda bizden birisi terlediği zaman yüzüm akardı, Hz. Peygamber bunu görür de o eşini bundan men etmezdi, şeklinde geçmektedir. (Bk. Ebû Davud, Taharet, 99, H.no: 254, Meııâsik, 31, H.no: 1830; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrû, V/48)
[147] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/141-142.
[148] Sened:
Sahih: Müsned, VI/43, H.no:24042; Müslim, Hayz, 59; İbn Mâce, Taharet, 108, H.no:604.
[149] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/142.
[150] Sened:
Hasen: Müsned, VI/170, H.no:25246 (Senedinde müphem bîr râvi bulunmaktadır); "Ayaklarını guslün sonunda yıkadığını" belirten Hz. Aişe'nİn diğer rivayeti için bk. Müslim, Hayz, 35:
Ahmed b. Hanbel'in Müsned'indeki rivayete benzer bir rivayeti Ebû Ya'lâ'nın Müsned'i ve Taberânî'nin Evsat'ında görmekteyiz. Mutâbaat açısında da bu rivayeti senedi ile birlikte veriyoruz:
Ebû Ya'lâ, M«.vnerf, VII /456, H.no:448I; Taberânî, el-Mucemü'l-evsat, III/120, H.no:2669,
Meymûne'den (Radıyallahü anlıâ) şâhid olarak nakledilen benzer rivayetler için bk. , VU329-33O, H.no:26677:
Meymûne'den nakledilen diğer rivayetler için bir sonraki hadise bk. Müsned, VI/335, H.no:26722 (469/777.hadis)
"Ayaklarını bir kenarda yıkadığını" belirten Meymûne'nİn rivayeti: İbn Ebî Şeybe, 1/70, H.no:755; Buhârî, Gusl, 1, 10; Tinnizî, Taharet, 76, H.no:103 (Tirmizî "hasen-sahih" hükmü verir ve bu konuda Ümmü Seleme, Câbir, Ebû Saîd, Cübeyr b. Mut'ım ve Ebû Hüreyre'den de rivayet nakledildiğini söyler); Nesâî, Taharet, 14-15, H.no:416-417; îbn Mâce, Taharet, 94, H.no:573; EbûAvâne, 1/251, H.no:866; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/176.
Ayakların yıkanması meselesi, hadis kaynaklarımızda guslettikten sonra abdest aljnıp-alınmayacağı konusunda ele alınmış ve bir rivayette ayakları yıkamanın abdest yerine geçeceği belirtilmiştir. Bu hususta şu rivayet buna İşaret eder:
1/69, H.no:748; Bazı rivayetlerde de pislik kalma İhtimali olduğu için ayak yıkamanın sona bırakıldığı anlaşılmaktadır:
İbn Ebî Şeybe, 1/70, H.no:757-758, 766;
İbn Ömer'den (Radıyaliahİİ anhiima) şahidi:
İbn EbîŞeybe, 1/70, H.no:765
[151] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/143-144.
[152] Sened:
Sahih: Müsned. VI/335, H.no:26721; Diğer rivayet: VI /336, H.no:26735; £wftâ/7, Gusl, 7, 10, 11, 16, 18, 21; Müslim, Hayz, 37; £/w Dûvûd, Taharet, 97, H.no:245; Nesâî, Taharet, 161, H.no:253; Dârimî, Vudû', 40, H.no:718; İbn Mâce, Taharet, 59,94, H.no:467, 573;
Süleyman ei-A'meş'in hocası İbrahim el-Teymî'nin hikayesini sadece Ahmed b. Hanbel ve onun öğrencisi Ebû Dâvûd nakletmiştir.
[153] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/144-145.
[154] Sened:
Sahih: Müsned, VI/68, H.no:24270; İkinci rivayet: VI/154, H.no:25083; Benzer rivayetler için bk. VI/119, H.no:24759; VI/192. H.no:25471; VI/253, H.no:26035; VI/258, H.no:26091; Ebû Dâvûd, Taharet, 98, H.no:250; Tirmizî, Taharet, 79, H.no:107 (hasen-sahih); Nesöî, Gusl, 24, H.no:428; îbn Mâce, Gusl, 96, H.no:579.
[155] Burada zikredilen iki rekât sabah namazından önce kılınan sünnet namazdır, sabah namazından kasıt, farz olan iki rekât namazdır.
[156] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/145.
[157] Sened:
Zayıf: Müina/, 1/243, H.no:2180; İbn Mâce,Gus\, 138, H.no:663:
Ebû Ali er-Rahabî Hüseyin b. Kays el-Vâsıtî'dir. Zayıf bir râvîdir. Buhârî: "Ahmed b. Hanbel hadisini metruk saydı" der. Bk.et-Tûrihu'l-kebîr, I/II/389; Tirmizî dört, İbıı Mâce beş, Ahmed b. Hanbel bir rivayetini nakleder. Tirmizî'nin rivayetinde Haııeş olarak İsmi zikredilmiş, Tirmizî Haneş'İn Ebû Ali er-Rahabî Hüseyin b. Kays el-Vâsıtî olduğunu ve başta Ahmed b. Hanbel olmak üzere hadis âlimlerince hafızası sebebiyle zayıf sayıldığını ifade etmiştir. Bk.Sünen, Salat, H.no:188; Buyu', H.no:12l7; Birr, H.no:1917; Sıfatü'l-kıyâme, H.no:2416.
Bûsırî de İbn Mâce'nin 2^vâid'inde Ebû Ali er-Rahabî'nin zayıflığında İcmâ' bulunduğunu söyler. İbn Mâce Hz.Ali'den nakledilen hadis için Muhammed b. UbeyduIIah bulunmaktadır, bu zat ise zayıftır" der. Bk. İbn Mâce, Gusl, 138, H.no:664.
Abdestte bırakılan kuru yerler için bk. 289-290/597-598. Enes'ten nakledilen hadiste: (^'Aj i-*^ çf'j>) "Dön ve abdestini güzelce al" buyurulmuştur. Bk. Ebû Dâvûd, Taharet, 66, H.no: 173; İbn Mâce, Gusl, 139, H.no:665; Hz. Ömer'den nakledilen hadis için bk. Müslim, Taharet, 3UEbû Dâvûd, Taharet, 66, H.no:173; İbn Mâce, Gusl, 139, H.no:666.
[158] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/146.
[159] Sened:
Sahih: Müsned, VI/39I, H.no:27065; Diğer rivayetler: VI/8, H.no:23752; VI/9-10, H.no: 23760; Ebû Dûvûd, Taharet, 85, H.no:219 (Enes hadisinin daha sahih olduğunu söyler); İbn Mâce, Taharet, 102, H.no:590.
Ebû Rafİ'nin eşi Selma, Abdurrahman b. Ebû Râtî'nin halasıdır. Peygamberimizin Mevlâ-sının isminde ihtilaf edilmiştir: ibrahim, Eşlem, Sabit ve Hürmüz olduğu belirtilmektedir.
[160] (bir rivayette; bir günde)
[161] (bir rivayette; denildi ki)
[162] (bir rivayette; bu daha saf, güzel ve temizdir.)
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/146-147.
[163] Sened:
Sahih: Müsned, 111/99, H.no:11885; Benzer rivayetler için bk. III/185, H.no: 12860-12861; III/161, H.no:12577; III/160, H.no:12569; 111/189, H.no: 12902; III/252, H.no:13582; IH/166, H.no:12637; III/H1, H.no:12036; 111/225, H.no:13288 (Bakıyye b. Velid semaini tasrih etmiştir); Buhârî, Gusl, 12 (Buhârî'nİn bu rivayetinde "eşlerini bir gecede dolaşması" ile ilgili rivayet vardır. Buhârî'nİn 12.babdaki başlığı şöyledir:
Bir başka babının başlığı ise şöyledir: Bk. Buhârî, Nikâh, 102);
Müslim, Hayz, 28; Ebû Dâvûd, Taharet, 84, H.no:218; Tinnizî, Taharet, 106, H.no:140 (hasen-sahih); Nesâî, Taharet, 170, H.no:263-264; İbn Mâce, Taharet, 101, H.no:588-589.
[164] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/147.
[165] Sened:
Sahih: Müsned, 1/16, H.no:94; İkinci rivayet: 1/28, H.no:263; Benzer rivayetler için bk. 1/50, H.no:359; 1/44, H.no:306; 1/35, H.no:235-236, 230; 1/17, H.no:105; 1/24-25, H.no:165; Mâlik, Taharet, 76; İbn Ebî Şeybe, 1/63, H.no:672, 674, 677; Buhâri, Gusl, 26-27; Müslim, Hayz, 23-25; Ebû Dâvûd, Taharet, 86, H.no:221; Tirmizî, Taharet, 88, H.no:120 (Anıınar, Âişe, Câbir, Ebû Saîd ve Ümmii Seleme'den de nakledildiğini söyleyen Tirmizî: "Bu babda nakledilen hadisler içinde en hasen-sahih bir hadistir" der); Ne.tûî, Taharet, 166-167, H.no:259-260; İbn Mâce, Taharet, 99, H.no:585; Dârimî, Vudû', 73, H.no:762.
Hz. Âişe'dcn (Hadi yal lahit mıha) nakledilen hadis için bk. 317/625 ve 478/786.hadisler.
Ayrıca bir sonraki (475/783) hadisle karşılaştırınız.
[166] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/148.
[167] Sened:
Sahih: Müsned, U/36. H.no:4910; Benzer rivayetleri için bk. n/132, H.no:6157; 11/107, H.no:5782; II/l 16, H.no:5967; 11/79, H.no:5497; 11/74-75, H.no:5442; H/64, H.no:5314; 11/56, H.no:5190; 11/46, H.no:5056; 11/36. H.no:4930; 11/17, H.no:4662; Mâlik, Taharet, 78, Buharı, Gusl, 27; Müslim, Hayz, 23-25; Ebü Dâvûd, Taharet, 86, H.no:221; Nesûî, Taharet, 166-167, H.no:259-260; İbn Mâce, Taharet, 99, H.no:585; Darımı, Vudû', 73, H,no:762.
Ayrıca bir önceki (474/782) hadisle karşılaştırınız.
[168] İbn Hacer, Fethu'I-Bârî, 1/394.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/149.
[169] Sened:
Hasen: Müsned, 11/392, H.no:9069; Taberânî, el-Mıı'cemü'l-evsat, VIII/203, H.no:8403: Heysemî, Alımed b. Hanbel'in senedinde isimlendirilmeyen râviden bahsederek Taberânî'nin Evsafında Ebû Hüreyre'den naklettiği bir başka hadise yer verir ve senedinde İshak b. İbrahim el-Karkasânî olmasına rağmen isnadının hasen olduğunu söyler. Heysemî, Abdullah b. Amr'dan (Radıyallahii anlı) da benzer bir nakle yer verir:
ve Taberânî'nin Kebîr'inde rivayet etliği bu hadisin senedinde Ahmed b. Yahya b. Mâlik et-Tenûsî'nin bulunduğunu, bu zat hakkında İbn Ebî Hatim'in "saduktur, İbn Hıbbân sikalar arasında saydı" dediğini naklederek diğer râvîlerinin de sika olduklarını belirtir. Adiy b. Hâtim'den (Radıycülahîi anlı) nakledilen hadis için:
Taberânî'nin Kebîr'inde rivayet ettiği hadisin senedinde Kays b. Rabî' var, Şu'be ve Süfyan sika, diğerleri yalana nisbet etmeksizin zayıf saydılar" der. Bk. Mecma', 1/274. Abdullah Muhammed ed-Derviş'in Heysemî'nin Mecmau'z-zevuidme eklemesi gereken Ebû Hüreyre (Radıyallahii anlı} hadisi de şudur.
Bk.Buğyetü'r-rûid, 1/613 (Taberânî, el-Mu'cemiVl-kebîr, XXV/36-37).
Ebû Said el-Hudrî ve Aişe (Radıyallahii anhiima) hadisleri İçin 477-478/785-786. hadislere bk.
[170] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/149-150.
[171] Sened:
Sahih: Milsned,'IH/55, H.no:'ll461; Mto/îm, Hayz, 27;'An Afâcc,' Taharet, 99, H.no:586 (Bûsırî isnadının sahih olduğunu söyler).
Ek: Ammar b. Yâsir'den (Radıyallahii anlı) abdestin ruhsat olduğu nakledilir:
Müsned, IV/320, H.no:18788; AfOmcrf, IV/320, H.no: 18792 (Bu hadisler'için bk. 1/852 ve 3/854.hadisler).
Ebû Dûvûd, Taharet, 88, H.no:225; Teraccül, 8, H.no:4176-4177; Sünnet, 3, H.no:4601; Tirmizî, Cum'a, 78, H.no:613 (Tİrmizî "iûLdi ;CJij fi^ş oî" ziyadesi İle muhtasar olarak nakletmiş ve "hasen-sahİh" hükmünü vermiştir. Ahmed Muhammed Şâkir Ebû Dâvııd ve Dârekutnî'nin: "Yahya b. Ya'mer ile Ammar arasında inkıta bulunduğu" iddialarına dikkat çekerek (ki bu inkıtayı Ahmed b. Hanbel'in İkinci rivayetinin senedinde görmekteyiz) bunun doğru olmadığını ve Tirmİzî'nin dediği gibi hadisin sahih olduğunu şu sözü ile dile getirir: "Ammar Sıffîn'de 37/657 yılında vefat etti, Bu da gösterir ki Yahya'nın kendisine mülâki olması uzak bir İhtimal değildir. Kaldı ki bu zat Hz.Osman'dan (35/655) da nakilde bulunmuştur. Hz. Osman da Ammar'dan önce vefat etmiştir. Ayrıca Yahya sika biridir. Tedlİs yaptığı bilinmemektedir"); Tayâlisî, H.no:646; İbn EbîŞeybe, 1/63, H.no:678.
[172] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/150-151.
[173] Sened:
Sahih: Müsned, VI/92,' H.no:24489; Benzer rivayet için bk. VI/279, H.no:26261 (Senedinde yer alan Ahmed b. Hanbel'in hocası Ebu'l-Hâris Amir b. Salih b. Abdullah b. Urve b. Zübeyr b. el-Avvâm (v.182/798) zayıftır. Ahmed b. Hanbel bu zât hakkında: "Yalan söylemedi, sika biridir" derken Yahya b. Maîn: "Yalancıdır" der. Yahya b. Maîn'e, Ahmed b. Hanbel'in Amir b. Salih'ten hadis rivayet ettiği hatırlatılınca: "O delirdi mi acaba?" cevabını verir. Dârekutnî metruk olarak değerlendirir. Bk.Zehebî, Kâşif, Trc.no:2535; İbn Hacer ise hadisinin metruk olduğunu, fakat Yahya b. Maîn'in tenkidde ileri gittiğini belirtir. Bk.Takrîb, Trc.no:3096; Bu râvinin Tirmizî ve Dârimî birer, Ahmed b. Hanbel İse 19 rivayetini nakletmİştir. Bunlardan beş tanesi vicâde yolu ile nakledilen hadislerdir. Tirmizî hakkında herhangi bir tenkidde bulunmaz. Bu rivayet, Müsned'de nakledilen diğer sahih nakillerle ve şâhidler ile desteklenir); VI/273, H.no:26220; VI/260, H.no:261I4; Vl/237, H.no:25881; VI/235, H.no:25856; VI/224, H.no:25755 (Senedinde Haccâc b. Erlâd bulunmaktadır); VI/221, H.no:25730; VI/216, H.no:25690; VI/202, H.no:25543; H.no:25473; VI/191, H.no:25460; VI/171, H.no:25253; H.no:25015; VI/166, H.no:25207; VI/149, H.no:25030; H.no:24984; VI/128, H.no:24850; VV120, H.no:24763; H.no:24581; VI/43, H.no:24043; VI/36, H.no:23965; H.no:24084; VI/109, H.no:24659; VI/106-107, H.no:24636; VI/102, H.no:24589; VI/102, H.no:24587; VI/47, H.no:24084;
Mâlik, Taharet, 77; Buhârî, Gusl, 25, 27; Müslim, Hayz, 21-22, 26; Müsâfırûn, 129; Ebû Dâvûd, Taharet, 87-88, H.no:222, 224; Nesâî, Taharet, 163-166, H.no:255-258; es-Sünenü'l-kübrâ, V/331, H.no:9045-9147; İbn Mâce, Taharet, 99, H.no:584; Dârimî, Vudû', 73, H.no:763; İbn Ebî Şeybe, 1/62-63, H.no:657-658, 661, 670, 673, 676; Dârekutnî, 1/125; Ebû Nuaym, Mustahrec, 1/360, H.no:696; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/200, 202; Hadisin senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64,hadis.
Hadisin şâhidleri:
a-Hz. Ömer'den (Radıyallabü anlı) şahidi için bk.474/782.hadis.
b-İbn Ömer'den (Radıyailahü anlûima} şahidi İçin bk.475/783. c-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahii anlı) şahidi için bk.476/784. d-Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyaiiahu anlı) şahidi için bk.477/785.hadis. Hz. Aİşe annemizden (Radıyallahii aııhâj benzer rivayet için bk.317/625.hadis. Ayrıca 481-482/789-790.hadisIerebk.
[174] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/151-152.
[175] Sened:
Sahih: Milsned, VI/102-103. H.no:24595; İkinci rivâyel: VI/I26, H.no:24830; Benzer rivayetler için bk. Vl/119, H.no:24755; VI/118-119, H.no:24753-24754; VI/192, H.no:25473-25474; VI/191, H.no:25460; Vl/279, H.no:26261 (ZUbeyr b. cl-Avvam'ın torunlarından Ahmed b. Hanbel'in hocası Ebu'l-Hârİs Amir b. SâHh zayıftır. Bu râvî ile geniş bilgi İçin bk.478/786.hadisin tahrici) Müslim, Hayz, 21-22; Nesâî, Taharet, 163-166. H.no:255-258. Bir Önceki hadisin tahririne bk.
[176] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/152.
[177] sened:
Sahih: Müsned, III/7, H.no;10977; Benzer rivayetler için bk. 111/28, H.no:11170:lİl/2İ,H.no:11104;
Müslim, Hayz, 27 Ebu DâviK/, Taharet, 85, H.no:220; Tinnm, Taharet, 107, H.no:I41 (Tirmizî, hadis hakkında "hasen-sahih" hükmü verir, Hz. Ömer'den de bir naklin bulunduğunu belirtir. Ayrıca senedde yer alan Ebu'l-Mütevekkil'in isminin Ali b. Dâvûd, Ebû Saîd el-Hudrî'ninkİ İse Sa'd b, Mâlik b. Sinan olduğunu söyler); Nesâî, Taharet, 169, H.no:262; İbn Mûce, Taharet, 100, H.no:587.
[178] Harre; sıcak, siyah taşlıklı arazi anlamındadır. Bu rivayette kastedilen, Yezid b. Muâviye İle Medineliler arasında gerçekleşen meşhur Harre olayıdır, ki H.63 yılının zilhicce ayında meydana gelmiştir.
Süfyan buradaki kaydıyla senedin muttasıl olduğuna işaret etmektedir. (Bk. Bennâ, age., H/142)
[179] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/152-153.
[180] Sened:
Sahih: Müsned, VI/47, H.no:24084; Ebû Dâvûd> Taharet, 89, H.no:226 (Hocası Ahmed b. Hanbel'deıı naklettiği hadislerden biridir. Ebû Dâvûd ve Münzirî hadis hakkında sükût etmiştir); Nesâî, Taharet, 141442, H.no:222-223; Gusl, 6, H.no:403; Gudayf b. el-Hâris âlimlerin çoğuna göre sahâbîdir.
Abdullah b. Ebû Kays da benzer soruları Hz. Aişe'ye sormuştur. Bu rivayet için bk. VI/73-74, H.no:24334; Muslini, Hayz, 26:
Tirmizî, Salât, 212, H.no:449 (haseıı-sahih); Fezâilü'I-Kur'ân, 23, H.no:2924 (hasen); Nesâî, Gusi, 5, H.no:402; (478/786.hadise bk.)
Yahya b. Ya'mer'in sorusu için bk. VI/166, H.ııo:25207:
Hz. Âişe'ye aynı soruyu soran üç kişiyi görmüş oluyoruz: Gudayf b. el-Hâris, Abdullah b. Ebû Kays ve Yahya b. Ya'mer. Fakat rivayetlerin bîr kısmında üç, bir kısmında iki, bir kısmında ise sadece bir mesele sorulmuş olduğu görülüyor. Yahya b. Ya'mer'in rivayetinde bir meseleden, Gudayf b. el-Hâris ve Abdullah b. Ebû Kays'm nakillerinde üç meseleden (vitir, gusül zamanı, Kur'ân'ın cehri/açıktan veya hafi/gizli okunmasından) bahsedilmektedir. Bk. Müsned, VI/73-74, H.no:24334; VI/47, H.no:24084. Bu farklılıklar, hadis musanniflerinin ya farklı rivayetlerinden ya da sadece konu ile ilgili bölümleri nakletmesinden kaynaklanıyor olabilir.
[181] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/153-154.
[182] Sened:
Sahih: Müsned, VI/43, H.no:24043; İkinci rivayet: VI/106-107, H.no:24636; Benzer rivayetler için bk. VI/1I1, H.no:24680; VI/17I, H.no:25244; Cünüp olarak sabahladığını ifade eden rivayetler için bk. Müsned, VI/182, H.no:25370; VI/183, H.no:25377; Ebû Dâvûd, Taharet, 89, H.no:228 (Ebû Dâvûd, Hasan b. Ali el-Vâsıtî vasıtasıyla Yezid b. Harun'un şu sözünü nakleder: "Ebû İshâk es-Sebîî'nin bu hadîsi bir yanılgı/hatadır); Tirmizî, Taharet, 87, H.no: 118-119 (Esved'den birçok kimse " ^ Si jj U^ jır«;(" lafzı ile rivayet ederler ki bu Ebû İshâk es-Sebîî'nin rivayetinden daha sahihtir. Bu rivayeti Ebû İshak'tan Şu'be, Sevrî ve daha birçok muhaddis nakleder ve lafzını Ebû İshâk es-Sebîî'nin bir galatı olarak
görürler); İbn Mâce, Taharet, 98, H.no:581-583;
Nevevî Müslim'in Sahih'ine yaptığı şerhte şunları dile getirir: "Hadisi Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî, İbn Mâce ve diğerleri nakletti. Ebû Dâvûd: "Yezid b. Harun'dan naklen: Ebû İshâk es-Sebîî bu hadiste hata yaptı" der. Yanıldığı kısım ise "suya hiç
dokunmadan" lafzıdır. Tirmizî de bu kısmı Ebû İshak'ın bir yanılgısı olarak değerlendirir. Beyhakî ise: "Bu lafzı hadis hafızları tenkid etmiştir. Dolayısıyla hadisin zayıf oluşu ortaya çıkmaktadır" der. Hadisin zafiyeti anlaşılınca çelişkili bir durum da kalmamaktadır. Bu kısmı İle sahih olmuş olsa da yine zıt ve çelişkili olmazdı. Bu İki cevapla çözümlenebilir: Birincisi; Ebu'l-Abbas b. Şüreyh ve Ebû Bekir el-Beyhakî'nin cevabı. "Suya hiç dokunmadan" demek, "gusletmeden" anlamındadır. İkincisi; ki bana göre güzel bir yorumdur: Bazı zamanlarda suya asla dokunmaması durumun caiz olduğunu göstermek içindir. Şayet bu uygulamasını sürekli yapmış olsaydı bu takdirde ortada uygulamanın vücûbiyeti hükmü kalacaktı" BLNevevî, Minltâc (Şerhıı Müslim), 111/186-187 {Müslim, Hayz, 21-27.lıadislerin şerhi); Bennâ, age., ü/143.
Ebû Bekir İbnü'l-Arabî (v.543/1148) ve Mübârekfûri (v.1283/1866) Tirmizî şerhlerinde (bkÂrizatü'l-alıvezİ, 1/181-182; Tuhfeıü'l-ahvezl I/U5) Şevkânî (v.1255/1839) Neylü'l-evtûr'da (bk. 1/273-274) Ebû İshâk es-Sebîî'nin asıl hatasının, uzun bir hadisi kısaltması olduğunu belirtir ve hadisin uzun şeklini verir (Biz burada Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde de nakledilmesi sebebiyle onun metnini veriyoruz):
Müsned, VI/102, H.no:; Tayâlisf, s.198, H.no: 1386; Tahâvî, ^r/(« meâni'l-âsâr,
1/125-126; İbnü'I-Ca'd, WötiMrf, 373, H.no:2563; Ebû Nuaym, Müstahrec, 11/335, H.no:1680; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrû, 1/413; Hadisin mütabaati da vardır: "Hüşeynı-Abdülmelik-Atâ-Âişe isnadı" Bu isnâd da hata İhtimalini ortadan kaldırır. Dolayısıyla abdest alınmasını söyleyen rivayet ile terkine işaret eden rivayetin her ikisi de sahihtir. Emir tahyir içindir. Buna göre abdest almak daha faziletlidir. Hadisin Ahmed Muhammed Şâkir tarafından sahih sayılısı için bk. Tirmizî, Taharet, 87, H.no:l 18-119 (Ahmed Muhammed Şâkir'in şerhi). Müsned'de hadisin mulâbaatı da vardır:
Bk.VI/lll,H.no:24680.
Ümmü Seleme'den (Radıyallahü anhâ) şahidi İçin bir sonraki hadise bk.
[183] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/154-156.
[184] Sened:
Sahih: Müsned, VI/298, H.no:26431; Heysemî, senedindeki râvüerin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/275.
Cünüp birinin gusletmeden önce tekrar ciınâsı, uyku, yeme ve içmesi gibi durumlarının cevazına hükmeden hadisler zikredildi. Çünkü cünüp kimsenin bedeni ve teri temizdir. Ancak bu gibi durumlarda abdest alınması veya cinsel uzvun yıkanması da müslehap olarak görülmüştür. Bazı mezheplere göre de bu gibi işlemlerin abdest almadan icrası mekruh sayılmıştır. Bu durumda abdestin hikmeti ne olabilir? Cevap olarak; hadesi/cünüplüğü hafifleteceği, en azından abdest azalarından hadesi gidereceği veya uyku durumunda cünüp olarak ölme endişesi yahut bedenin daha dinç bir hâle getirilmesi gibi hususlar dillendirilmiştir. Ölüm endişesini ve meleklerin hâzır olmayışını ifade eden hadisler: a-Meymûne bt. Sa'd (Radıyal'lahit anhâ): Muvatta sarihlerinden Suyûtî (v.911/1505) (bk. Tenvîru'l-havâlik, 1/53) ve Zürkânî (v.1122/1710) (bk. Şerhu'z-ZUrkânt, 1/144) "beis olmayan bir senedle" diye ifade ederek verdikleri şu hadis Ölüm endişesini ve meleklerin hâzır olmayışını ifade eder mahiyettedir.
Meymûne bt. Sa'd: "Ey Allah'ın elçisi! Bizden biri cünüpken (bir şeyler) yiyebilir mi'?" dedim. Allah Rasûlü (Sallatiahii aleyhi ve sellem) "Abdest almadıkça yiyemez" cevâbını verdi. "Peki ey Allah'ın elçisi! Cünüp yatıp uyuyabilir mi?" dedim. Bunun üzerine "Güzelce abdest almadıkça cünüp olarak yatmaktan hoşlanmam. Çünkü ben böyle bir hâldeyken vefat etmekten korkarım. Böyle bir vefatta Cebrail (Aleyhisselâm) de hazır bulunmaz" buyurdu. Bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXV/36, H.no:10905; Heysemî hadisin senedinde Osman b. Abdurrahman el-Harrânî et-Tarâikî'nin bulunduğunu, bu zatı Yahya b. Main'in sika, Ebû Hâtim'in saduk saydıklarım söyleyerek, Ebû Arâbe el-Harrânî ve İbn Adiy'in: "Bir beis yoktur, meçhullerden rivayette bulunur", Buhârî ve Ebû Ahıned el-Hâkim'in: "zayıf kimselerden rivayet eder", Ebû Hâtim'in "zayıflardan rivayetinde Bakıyye'ye benziyor" dediklerini nakleder. Bk. Mecma\ 1/275.
b-İbn Abbas'tan (Radıyallahu anhüma) nakledilen rivayet:
İbn Abbas Hz. Peygamber'den (Sallallahti aleyhi ve sellem) şu hadisi nakleder: "Melekler cünüp olan ve (haluk ve zaferan vb. şeylerle) kokulanan kimsenin yanında durmaz." Heysemî hadisin senedinde Yusuf b. Hâlid es-Semtî'nin bulunduğunu, bu zatı Yahya b. Main'in: "kezzâb, habis ve Allah düşmanı" olarak nitelendirdiğini söyler. Bk. Mecma', 1/275.
İbn Abbas'tan şu lafızla da bir rivayet nakledilir:
"Şu üç kimseye melekler yaklaşmaz: Cünübe, sarhoşa ve (zaferan ve diğer kokulu şeylerin karışımından elde edilen bir koku cinsi olan) haluk ile kokulanana." Heysemî: "Bezzar, Abbas b. Ebû Tâlib hâricinde sahih ricalle nakletti. Abbas ise sahih hadis ricalinden olmasa da sika biridir" der. Bk. Mecına', V/72. Münzirî de isnadının sahih olduğunu söyler. Bk. Terğîb, 1/89, H.no:278; III/181, H.no:3581.
c-Ammar b. Yâsir'den (Radıyallahü anh) nakledilen rivayet: &£ j! üji jf jrî jî fi,r ıij v^Jj Is^-'jj v^iı ü'i $A'y.
Bk. Müsııed, IV/320, H.no: 18788; Tayâlisî, s.90, H.no:646; Ebû Dâvûd, Teraccül, 8, H.no:4176-4177; Bezzâr, IV/238, H.no:1402; Ebû Ya'ÎÛ, m/202, H.no:1635; Beylıakî, «w-Sünenü'l-kübrâ, 1/203; V/36.
Ammar b. Yâsir'den şu lafızla da bir rivayet vardır:
"Şu üç kimseye melekler yaklaşmaz: Kâfirin ölüsüne, haluk ile kokulanana, abdest alana dek/almadıkça cünübe." Bk. Ebû Dâvûd, Teraccül, 8, H.no:4180 (Hasen b. Ebu'l-Hasen Ammar'dan hadis İşitmediği için hadis munkatıdır. Bk. Münzirî, Terğîb, 1/89, H.no:278); Deylemî, Firdevs, 11/96, H.no:2515; (Bu hadisler için bk. 1/852 ve 3/854.hadisler)
d-Büreyde'den (Radıyallahü anh) nakledilen rivayet:
"Şu üç kimseye melekler yaklaşmaz: Sarhoşa, zaferan ile kokulanana, adetli kadın veya cünübe." Bk. Heysemî hadisin Bezzâr tarafından nakledildiğini, senedinde Abdullah b. el-Hakem'in bulunduğunu, ve bu zatı da tanımadığını, diğer râvilerinin ise sika olduklarını söyler. Taberânî'nin Evsat'ındaki rivayette ise: (v^-'j ^^'j) şeklinde zikredilir" der. Bk.
Mecına', V/72. Heysemî eserinin bir başka yerinde hadisi Taberâni'ye nisbet eder ve Abdullah b. Hakİm'in zayıf olduğunu söyler:
Bk. Mecma', V/156.
e-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anlı) şahidi:
£ö« Ka'/a, XI/231, H.no:6348; Cerh-ta'dil âlimleri Yezid b. Iyâz'ın biyografisinde bu hadise yer verirler. İbn Adiy, Kâmil, VH/265, Trc.no:2163; Zehebî, Mîzânü'l-İ'tidâl, VII/260, Trc.no:9748. Kütübü sitlede yer almadığı hâlde Ebû Ya'lâ'nın Müsned'inde nakledilen bu hadisin Heysemî'nin zevâidinde bulunmadığına da işaret etmek isteriz.
f-Hz.Ali'den (Radıycdlahü anh) şahidi: Bu rivayet için bk. 438/746.hadisg-Abdurrahman b. Semüra'dan (Radıyallahü anhâ) şahidi:
"Şu üç kimseye melekler yaklaşmaz: Cünübe, kâfire ve zaferan ile boyalanana." Heysemî: "Taberânî'nin Evsat'ında naklettiğini, senedinde Zekerİyyâ b. Yahya b. Eyyûb'un bulunduğunu ve bu zatı tanımadığını, Abdurrahman b. Semüra'nın mevlâsı Kesİr'in haricindeki râvilerinin de sahih hadis ricali olduklarını, bu râvinin ise sahih hadis ricalinden olmasa da sika biri olduğunu" belirtir. Bk. Mecma', V/156. Fakat bu hadis Taberânî'nin eserinde Abdurrahman b. Semüra'ya değil, İbn Abbas'a dayandırılmıştır. Yani (Abdurrahman b.) Semüra'nın mevlâsı Kesir hadisi İbn Abbas'tan merfu olarak nakleder. Bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, V/311, H.no:5405;
Ayrıca 482/790 ve 478/7 86.hadislere bk.
[185] Bk. Nevevî, £erfiH Sahihi Müslim, IH/218.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/156-158.
[186] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/158.
[187] Sened:
Zayıf: Müsned, IV/78, H.no:16666; İbn Mâce, İkâme, 169, H.no:1316 (Fakat metninde: "cuma günü" lafzı yoktur. Bûsırî, Yusuf b. Hâlid hakkında: "Yahya b. Maîn'in "kezzâb, habis, zındık", Sindî'nin: "Birçok kimse yalancı sayar", İbn Hıbbân'ın: "hadis uydurur" dediğini nakleder. Bk.Misbâ!ıu'z~zücûce, 1/156); İbn Kânî', Mu'cemü's-sahâbe, 11/336, Trc. no: 874; İbn Abdilber, el-îsttâb, 111/1257, Tıc.no:2068; Mizzî, Tehzîbü'l-Kemâl, XXHI/136, Trc.no:4703 (Fâkih b. Sa'd'ın biyografisi); Amir Hasan Sabri hadisin isnadının metruk olduğunu söyler. Bk. Zevâidu Abdiilah b. Ahmedb. Haıibelfı'l-Müsned, H.no:14.
Senedde yer alan Yusuf b. Hâlid b. Umeyr es-Semtî "metruktür". Yahya b. Main ve İbn Hıbbân "yalancı" saymış ve hadis uydurmakla suçlamışlardır. Ebû Hanîfe'nin mezhebinde imiş gibi görünüyordu.
Abdurrahman b. Ukbe b. el-Fâkih ise meçhuldür.
Bu iki râvinin Ahmed b. Hanbel'in Müsned'indeki ve îbn Mâce'nin Sünen'indeki bu rivayetinden başka bir rivayeti de yoktur.
Ebû Ca'fer el-Hatmî Unıeyr b. Yezîd b. Humâşe el-Ensârî makbuldür. Sönenlerde hadisi vardır. Tirmizî ve Ebû Dâvûd iki, Nesâî dört, İbn Mâce üç, Dârimî bir, Alımed b. Hanbel ise on yedi rivayetini nakleder. Tirmizî hadisleri için birinde hasen (H.no;3491), diğerinde hasen-sahih (H.no:3578) hükmü verir. Bazı nüshalarda bu İsim, Yusuf b. Ca'fer olarak sehven kaydedilmiş, doğrusu Ebû Ca'fer'dİr.
Fâkih b. Sa'd b. Cübeyr el-Ensârî el-Hatmî el-Evsî İlk müslüman olanlardandır. Siffih savaşında Hz.Ali ile aynı saflarda savaşmıştır.
Nasr b. Ali el-Cehzamî, hem Abdullah b. Ahmed b. Hanbel'in hem de İbn Mâce'nin hocasıdır. Her ikisi de aynı senedle hadisi naklederler.
Şevkânî: "Bezzâr, Beğavî ve İbn Kânî' de rivayet eder. İbn Mâce de ayrıca İbn Abbas'tan nakleder. İbn Hacer her iki isnadın da zayıf olduğunu söyler. Bezzâr, Ebû Râfı'den de nakleder. Ancak bu da zayıftır" der. Ayrıca Hz. Ali ve İbn Ömer'den mevkuf rivayetlere de değinir. Urve b. Zübeyr'in bayram günü guslettiğini ve bunun sünnet olduğunu söylediğini nakleden Şevkânî Bezzâr'ın: "Bayram için gusletme hakkında sahih bir hadis ezberlemedim" dediğini aktarır. Şîî kaynaklarından Hz.Ali'nin şu rivayetini de ilâve eder ve der ki: "Şayet isnadı sahih ise bu sünnetin isbatı doğrulanmış olur." Bk.Neylü'l-evtâr, 1/297.
Zeylaî cuma günü guslü ile ilgili Buhârî ve Müslim'deki Hz. Ömer'den nakledilen rivayeti verir: İbn Adiy'in Kâmil'indeki Enes rivayetini verir:
Senedindeki Hafs'ın zayıf olduğunu belirtir. Ramazan ve Kurban Bayrammdaki gusl hakkında buradaki hadisi verir ve hadisin Taberânî'nin Mu'cem'İnde ve Bezzâr'ın Müsned'İnde nakledildiğini, hadisin illetinin ise Yusuf b. Hâlİd es-Semtî olduğunu söyler. Bk. Nasbu'r-râye, 1/85.
İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhiima) şahidi:
Bk. İbn Mâce, İkâme, 169, H.no:1315; Zeylaî: "İbnü'l-Kattân eserinde bu hadisin Cübâre b. el-Muğallis ve Haccâc b. Temim sebebiyle zayıf olduğunu söyledi" der. Bk. Nasbu'r-râye, 1/85. Cübâre b. el-Muğallis, İbn Mâce'nin hocasıdır. Kütübü sitte musanniflerinden sadece İbn Mâce kendisinden yirmi üç rivayet nakletmiştir.
Ebû Râfı'den (Radıyallahü anlı) şahidi:
Zeylaî: "Hadisi Bezzâr Müsned'İnde nakletti. İbnü'l-Kattân eserinde hadisin illetinin, zayıf sayılan Muhammed b. Ubeydulfah olduğunu söyledi. Yahya b. Maîn "bir şey değildir" derken; Ebû Hâlim: "hadisi zayıftır", Buhârî "münkeru'l-hadis" hükmünü verir. Mendel (Mindel) b. Ali el-Anezî (v. 167/783) ise zayıftır" der. Bk. Nasbu'r-rûye, 1/86. Mendel (MindelJ b. Ali'nin Ahmed b. Hanbel ve Ebû Dâvûd birer, Dârimî üç ve İbn Mâce dokuz rivayetini nakleder.
[188] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/158-159.
[189] sened:
Hasen: Müsned, VI/152, H.'ıiü:25068; EbÛ Dâvûd, Taharet, 127, H.no:348; Cenâiz, 35, H.no:3160; İbn Huzeyme, 1/126, H.no:256; Deylemî, Firdevs, V/541, H.no:9290;
Ebû Dâvûd ölü yıkayan kimsenin gusletmesini ifade eden Ebû Hüreyre hadisinin mensuh olduğunu söylemiş, hocası Ahmed b. Hanbel'e bu hususu sorduğunda, abdestin yeterli olduğu cevabını almıştır. Mus'ab b. Şeybe rivayetinin de zayıf olduğunu söyler. Bk. Cenâiz, 35, H.no:3163-3162.
Mus'ab b. Şeybe'yi Yahya b. Maîn ve Iclî sika, diğerleri ise münker rivayeti sebebiyle zayıf saymışlardır. Hâkim bu râvinin bir mütâbi (Zekeriyâ b. Ebû Zaide) ile desteklenmiş bir rivayetini nakleder. Bk. Hâkim, Müstedrek, 1/267-268, H.no:582 (Hâkim: "Bu hadis Bunârî ve Müslim'in şartı na/râv ileri ne uygun olduğu hâlde eserlerine almadıkları sahih bir hadistir" der. Zehebî de bu görüşü onaylar ve Ebû Nuaym'm rivayetine işaret eder); Beyhakî'nin rivayetinde bir mütabî değil, Zekeriyâ b. Ebû Zaide, Mus'ab b. Şeybe'nin talebesi olarak görülmektedir. Doğrusu da budur. Çünkü Ebû Davud'un Sünen'indekİ rivayetlerde bu zat talabe olarak zikredilir (Ebû Dâvûd, Taharet, 127, H.no:348; Cenâiz, 35, H.no:3l60). Bk. Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/299-300; İbn Abdİlber hadisin kuvvetli olmadığını söyler. BkTemhîd, X/83.
Hadisle zikredilen dört maddenin de şahidi bulunmaktadır. Bu konuda Azîmâbâdi'nin eserine bk. Avnu'l-Ma'bûd, 11/10.
[190] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/159-160.
[191] Sened:
Hasen: Müsned, 11/454, H.no:9824; İkinci rivayet 11/272-273, H.no:7675; Üçüncü rivayet: 11/280, H.no:7757 (meçhul râvi sebebiyle zayıftır); Benzer rivayetler için bk. 11/280, H.no:7758; 11/433, H.no:9567; 11/472, H.no: 10064; Ebû Dâvûd, Cenâiz, 35, H.no:3J61-3162 (mensûh); Tirmizî, Cenâiz, 17, H.no:993 (Bu babda Hz.Âİşe ve Ali'den de rivayetler vardır. Ebû Hüreyre'nin hadisi hasendir. Ebû Hüreyre'den mevkuf olarak da nakledilir.); İbn Mâce, Cenâiz, 8, H.no:1463; Beyhatâ', es-Süııenü'l-kübrû, 1/300-301;
İbn Hacer, Ahmed b. Hanbel'in: "Bu konuda sahih olarak nakledilen bir rivayet yoktur" dediğini nakleder. Bk.Bülûğu'l-merâm, H.no:70. Emir San'ânî ise hadisin İbn Hıbbân tarafından zayıflık bulunmayan senedlerle nakledildiğini söyler ve sözlerine şunları İlâve eder: Mâverdî: "Bazı hadis âlimleri hadisi 120 tarikten nakleder". Ahmed b. Hanbel: "Hadis İbn Abbas'ın rivayeti ile mensuhtur". Ahmed b. Hanbel'in İşaret ettiği İbn Abbas rivayeti:
"Ölülerinizi yıkadığınızda onları yıkamanız sebebiyle gusletmeniz gerekmez. Çünkü ölüleriniz necis değildir. Ellerinizi yıkamanız yeterlidir." Bk. Hâkim, Müsledrek, 1/543, H.no:1426 (Hâkim: "Buhâri'nin şartına/hadis râvilerine uygundur ve hadis sahihtir" der ve ekler: "Bu hadis ile "ölüyü yıkayan gusletsin" hadisine bir reddiye var". Zehebî İse: "Biz her iki hadis iie amel ederiz. Gusletmek müstehabdır" der); Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/306 {Beyhakî zayıf olduğunu söyler); İbn Hacer ise hadiste tenkid edilen Ebû Şeybe (İbrahim b. Ebû Bekir b. Şeybe) ile Nesâî'nİn delil getirdiğini, âlimlerin sika saydıklarını, Buhârî'nin de hasen saydığını söyler. Emir San'ânî, İbn Hacer'in Ebû Hüreyre, İbn Abbas ve İbn Ömer hadislerini şu şekilde uzlaştırdığım da belirtir: "Ebû Hüreyre hadisindeki emir nedb ifade eder. İbn Abbas ve İbn Ömer rivayetleri de bunun delilidir." BkSübülü's-selâm, 1/144. İşaret edilen İbn Ömer rivayeti ise şudur:
Bk. Dârekutnî, U/72; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/306
Suyûtî, hadisin hasen olduğunu belirtir. Bk.et-Câmiu's-sağîr, H.no:8876; Münâvî ise hadisin Tirmizî tarafından hasen sayıldığını hatırlatarak cumhurun zayıf saydığına dikkat çekmiştir. İbn Hacer'in: "Beyhaki hadisi birçok tarikle verir ve her birini zayıf addeder, ancak hadisin mevkuf olarak sahih olduğunu da onaylar" sözünü naklederek, Buhârî'nin de hadisin mevkuf oluşunu tercih ettiğini de sözlerine ekler. Bk. Feyzu 'l-kadîr, VI/240.
Şevkânî hadisin Ahmed b. Hanbel, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce tarafından nakledildiğini, Ebû Davud'un: "Bu hadis mensuhtur" dediğini nakleder. Beyhaki'nin senedinde zayıf olan Tev'eme'nin meviâsı Salih'in bulunduğunu söyler. Ayrıca Bezzar'ın bu hadisi Ebû Hüreyre'den üç ayrı tarikle naklettiğini, İbn Hıbbân'in da bir nakilde bulunduğunu söyleyerek, Beyhakî'nİn: "Sahih olan, bu rivayetin mevkuf oluşudur" sözünü nakleder. Bk.Neylü'l-evtâr, 1/297.
Tirmizî Ilel'inde bu hadisi, âlimlerin ittifakla amel etmediği hadisler arasında sayar. Bk. İbn Receb el-Hanbelî, Şerhu ileli 't-Tirmizî, 1/9. Hattâbî ise: "Fakihlerden hiçbirinin ölüyü yıkama sebebiyle guslü, taşıma sebebiyle de abdesti vâcîp kıldığını bilmiyorum. Bu konudaki emirler müstehap olmasını gerektirir" der. Bk. Meâlimü's-Sünen, 1/307.
[192] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/160-162.
[193] sened:
Hasen: Müsned, IV/246, H.no:18064 (Munkatı' olduğu İçin isnadı zayıftır); Suyûtî, hadisin hasen olduğunu belirtir. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no;8875; Münâvî İse Tİrmizî'nin Kitâbü'l-//e/'inde bu hadisi naklettiğini, ve hocası Bûhârî'ye sorduğunda: "Bu konuda sahih bir rivayet yoktur" cevabını aldığını belirterek İbnü'l-Cevzî'nin: "Tariklerinin hiçbiri sahih değildir", Heysemî'nin: "Senedinde isimlendirilmeyen bir râvî vardır" sözlerini nakleder. Fakat Suyûtî, İbn Hacer'in: "Tarikleri çoktur. Bu konuda birçok ihtilaf vardır. Hadis hasendir" sözünden hareketle bu hadisi hasen saymış olabilir. Zehebî de hadisin tariklerinin birçok (zayıf) hadisten kuvvetli olduğunu söyler. Ayrıca fakihler bu hadisle delil getirdiler. Bk. Feyzu'l-kadir, VI/239.
Sahabeden Hz. Ali'nin uygulaması için bk. Müsned, 1/103, H.no:807: 1/131, H.no:1093; 1/97, H.no:759;
1/129-130, H.no:1074;NeskTaharet, 128, H.no:190.
[194] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/162.
[195] Sened:
Sahih: MSsned, 11/304, H.no:8024; İkinci rivayet: 11/483, H.no:10217; Abdürrezzâk, VI/9, H.no:9834; X/3L8, H.no:l9226; Heysemî, hadisin Ahmed, Bezzâr ve Ebû Ya'lâ tarafından nakledildiğini, senedinde Abdullah b. Ömer el-Ömerî'nin bulunduğunu, bu râvİyi Yahya b. Maİn ve Ebû Ahmed b. Adiy'in sika, diğerlerinin ise yalana nisbet etmeksizin zayıf saydığını ve hadisin de hasen olduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/283. Fakat hadisi Buhârî ve Müslim'in rivayetleri desteklemektedir. Meselâ biraz sonra verilecek Müslim rivayetinde Leys, Abdullah'ın mütâbiidir. Böylece hadis, sahih İİ ğayrihî seviyesine yükselir. Bk. Buhârî, Meğâzî, 70-71; Müslim, Cihâd, 59; Ebû Dâvüd, Cihâd, 114, H.no:2679; Nesâî, Taharet, 127, H.no: 189. Müslim'deki rivayet:
Ebû Hüreyre (RadıyallahU anlı) anlatıyor: "Rasûlullah (Sallallahii aleyhi ve sellem) Necd bölgesine bir süvari birliği göndermişti. Bunlar Benî Hanife kabilesinden Yenlâme halkının İleri gelenlerinden Sümâme b. Üsâl İsimli birini esir alıp getirdiler. Onu mescidin bir direğine bağladılar. Rasûlullah mescide girdiği zaman Sümâme'ye: "Ey Sümâme! İçinden neler geçiyor (sana ne yapacağımı umuyorsun)?" deyince: "Ey Muhammedi Hayırdan başka bir şey ummuyorum. Şayet sen beni tildürürsen kavmi içinde yüce ve şerefli (kanının bedelini ödeyeceğin) birini öldürmüş olursun; beni affeder bağışlarsan nimete şükreden birine lütufta bulunmuş olursun. Eğer kurtuluş fidyemi İstiyorsan iste. Ne istersen verilecektir. Bu konuşma sonunda Rasûlullah onu direğe bağlı bir vaziyette bırakıp oradan ayrıldı.
Ertesi günü Rasûlullah Sümâme'ye"Ey Sümâme! İçinden neler geçiyor (sana ne yapacağımı umuyorsun)?" deyince: "Gönlümde dünkü söylediklerim var. Şayet beni affeder bağışlarsan nimete şükreden birine lütufta bulunmuş olursun; beni öldüriirsen kavmi içinde yüce ve şerefli (kanının bedelini ödeyeceğin) birini öldürmüş olursun. Eğer kurtuluş fidyemi istiyorsan iste ki ne istersen mutlaka verilecektir. Bu konuşma sonunda da Rasûlullah onu aynı vaziyette bırakıp gitti.
Ertesi günü yine Rasûlullah Sümâme'ye: "Ey Sümâme! (Bugün) ne düşünüyorsun (sana ne yapacağımı umuyorsun)?" deyince: "Gönlümde dünkü söylediklerim var. Şayet beni affeder bağışlarsan nimete şükreden birine lütufta bulunmuş olursun; beni öldürürsen kavmi içinde yüce ve şerefli (kanının bedelini ödeyeceğin) birini Öldürmüş olursun. Eğer kurtuluş fidyemi istiyorsan İste ki ne istersen mutlaka verilecektir" dedi ve bu sefer Rasûlullah: "Sümâme'yi serbest bırakın!" dedi. Sümâme serbest bırakılınca mescidin yanında içinde su bulunan hurma bahçesine/hurmalığa gitti ve yıkandı. Sonra mescide girerek Allah Rasûlü'nün huzuruna girdi ve "Eşhedü eîlâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühii ve rasûlüh" diyerek kelime-i şehâdet getirdi. Daha sonra: "Ey Muhammedi Vallahi, şu yeryüzünde senin yüzünden başka benim karşımda duran bir düşman yüzü yoktu. Fakat bugün senin yüzün benim nazarımda en sevimli yüz oldu. Vallahi, senin dininden başka hiçbir din o kadar benim düşmanım değildi. Ancak bugün senin dinin benim için en kıymetli bir din oldu. Vallahi, bugüne kadar hiçbir şehir senin şehrin kadar beni nefret ettirmemişti. Ama bugün senin şehrin bütün şehirlerden daha sevimli bir hale geldi.
Ben umre yapmaya niyetlendiğim bir sırada senin süvarilerin geldi ve beni esir almışlardı. Bu durumda siz ne dersiniz/ne emredersiniz?" Rasûlullah da Sümâme'yi müjdeledi ve umre yapabileceğini söyledi. Sümâme umre İçin Mekke'ye vardığında birisi kendine: "Dinini bırakıp başka bir dine mi geçtin?" deyince, o: "(Benim bu harekelim bir dinden çıkış) değil, ben Allah Rasûlü ile kurtuluşa erdim. Vallahi ben tekrar bahsettiğiniz o şirke dönüş yapmam! Rasûlullah izin vermediği müddetçe de size Yemâme'den bir buğday tanesi bile gelmeyecektir," cevabını verir.
Ayrıca Müsned'de "Hicretin 6.Y1I1 Hâdiseleri" başlığı altında 300/9709.hadiste zikredilecektir. Biz burada metnini vermekle yetiniyoruz:
Bk. Müsned, 11/452, H.no:9794; 11/246-247, H.no:7355.
[196] ya da Üsâle.
[197] Yeni Müslüman olan bir kişinin, hurma bahçesine götürülüp orada gusül almasının nedeni, açıkta değil de kapalı/perdeli bir yerde gusül alma zorunluluğundan dolayıdır.
[198] Lafız olarak çok güzel oldu, şeklindedir.
[199] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/162-165.
[200] Sened:
Hasen: Müsned, V/61, H.no:20493; Benzer rivayet için bk. V/61, H.no:20489; Abdürrezzâk, VI/9, H.no:9833; X/318, H.no: 19225; Ebû DâvÛd, Taharet, 129, H.no:355 (Ebû DâvÛd sükût elmiş, Münzirî ise hasen saymıştır); Tirmizî, Cum'a, 72, H.no:605 (Hadisin "hasen" olduğunu belirterek, Ebû Hüreyre'den de nakledildiğini ifade etmiştir); Nesâî, Taharet, 126, H.no:188; İbn Sa'd, Tabakât, VII/23-24; Beyhâki, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/172.
Heysemî hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini ve senedinde zayıf olanYahya el-Hammânî'nin bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', IX/404.
H.9 yılda Temim heyeti arasında gelen Kays b. Âsim b. Sinan o yıl müslüman oldu. "Hazâ seyyidü ehli'l-veber" "Bu kıl çadırlıların efendisi" diye takdim olundu:
Buhârî, el-Edebü'l-müfred, 328, H.no:953; İbn Sa'd, Tabakât, 1/294; İbn Kani', Mu'cemü's-sahâbe, 11/348; Hâkim, Müstedrek, IH/708-709, H.no:6564-6566; İbn Hacer, Isâbe, 11/611; V/485; Heysemî, hadisin Taberânî ve Bezzâr tarafından nakledildiğini, Taberânî'nin senedinde Ziyâd b. Ebû Ziyâd el-Cessâs'ın bulunduğunu, bu zâtı İbn Hıbbân'ın sika saydığını ve bazen hata ettiğini hatırlatır, cumhur ise zayıf sayar. Bezzâr'ın senedinde ise metruk olan Kasım b. Mutayyib'in bulunduğunu söyler. Bk. Mecma', IX/404.
[201] Metindeki sidr'den kastedilen, sedir ağacının yaprağıdır ve temizleyici olarak kullanılmaktadır. Meselâ bazı tür dutların eldeki rengi ancak kendi yaprağı ile çıkmaktadır ki bu tarafımızdan bizzat mücerrebdir.
Günümüzdeki sabun, şampuan gibi maddeler sidrle aynı işlevi görmektedir.Bu nedenle tercemede sidr için, temizleyici madde diye bir açıklama yapıldı.
[202] Bu sahâbİ ile İlgili rivayet:
Bk.Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXlI/82, H.no:199; el-Mu'ceınü's-sağîr, 11/117, H.no:880; Hâkim, Müstedrek, 111/659, H.no:6428 ziyadesiyle (Zehebî Telhîs'te bu hadisi hazfetmiştir); Ebû Nuaym, Bilye, IX/329; Heysemî, senedindeki vaiz Mansur b. Ammar'ın zayıf olduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/283.
[203] Bu sahâbi ile ilgili rivayet:
Bk. Ahmed eş-Şeybânî, Âlıâd, V/77, H.no:2618; Taberânî, el-Mu'cemü't-kebîr, XIX/14, H.no:20; Heysemî hadisin râvilerinin sika olduklarını belirtir. Bk.Mecma', 1/283.
[204] Bu sahâbi ile ilgili rivayet:
Müsned, III/415, H.no: 15370 (İnkıta ve Useym ile babası Küleyb'in mehûl olması sebebiyle senedi zayıf sayılmıştır. Hadis, "Edeb" bahsinde 7/7284.hadisle zikredilecektir); Abdürrezzâk, VI/10, H.no:9835; X/317-3İ8, H.no:19224; Ebû Dâvûd, Taharet, 129, H.no:356; Ahmed eş-Şeybânî, Âhâd, IH/316, H.no:1692; V/269, H.no:2795; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXII/395, H.no:982; Beyhâki, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/172, VIII/323; Bennâ, age., XVII/312-313.
Hüseynî, İbn Hacer'in hadisin senedini zayıf saydığını belirtir ve şunu iüâve eder. Ebû Nuaym Ma'rifetü's-sahâbe isimli eserinde muttasıl olan iki isnâdla hadisi nakleder. Mizzî de biyografilerinde İbn Hıbbân'ın Sikât'ında zikrettiğini söyler. Bk. el-Beyân ve't-ta'rîf, 1/153.
[205] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/165-166.
[206] Sened:
Sahih: Müsned, III/339, H.no: 14586; Tirmizî, Edeb, 43, H.no:2801 (hasen-garib); Nesâî, Gusl, 2. H.no:399; Durunu Eşribe, 4, H.no:2098; Ebû Ya'lâ, IH/435, H.no:1925; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 1/186, H.no:588; 212-213, H.no:688; n/194-195, H.no:1694; IIV69-70, H.no:2510; VIII/141, H.no:8214; Hâkim, Müstedrek, IV/320-321, H.no:7779 (Hâkim: "Müslim'in şartına/râvisine göre sahihtir" der. Zehebî de bunu onaylar); Beyhakî, Şuabü'l-hnân, V/12, H.no:5596; Hadisin senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis. Ancak diğer rivayetlerde İbn Lehîa bulunmamaktadır. Tirmizî'nin rivayeti:
Tİrmizî hocası Muhammed b. İsmail el-Buhârî'ııin Leys b. Ebî Süleym hakkında: "Saduktur, bazı konularda bazen hata yapar" dediğini nakleder. Yine aynı zat hakkında Buhârî ve Ahmed b. Hanbel'in: "Leys'İn hadisi iç açıcı değildir. Çünkü o, başkalarının merfu yapmadığı rivayetleri merfu yaptı. Bu sebeple de onu zayıf saydılar" değerlendirmesini nakleder.
a-Ebü Saîd el-Hudrî'den (Radıyaltahü anlı) şahidi:
Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VII/218-219, H.no:7320; Ebû Saîd'den şahidini Taberânî Evsat'ında, Bezzâr Müsned'inde ııakletmiştir. Senedinde A1İ b. Yezid el-Elhânî bulunmaktadır ki Ebû Hatim ve İbn Adiy zayıf, Ahmed b. Hanbel ve İbn Hıbbân sika saydı. Bk. Heysemî, Mecma', 1/278.
b-Ebû Eyyûb el-Ensârî'den (Radtyallahü anh) şahidi:
Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, IV/124, H.no:3873; el-Mu'cemü'l-evsat, VIII/287, H.no:8658; /(wi Hıbbân, XH/410, H.no:5597 lafzı ile;
Hâkim, Müstedrek, IV/321, H.no:7783 (Hâkim: "isnadı sahihtir" der. Zehebî de bunu onaylar); Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, VII/309; Şuabü'l-îmân, VI/156-157, H.no:7769; Heysemî: "Bu rivayeti de Taberânî Kebîr ve Evsat'ında nakleder. Leys'in kâtibi Abdullah b. Salih, Ahmed b. Hanbel ve diğerleri tarafından zayıf sayılmıştır" der. Bk. Mecma', 1/278. c-İbn Abbas'tan (Radtyaliahiî anhiima) şahidi;
rjjij Âb j»}, oır ^ h yp. -ş/ı rLj-ı y\ yj fH\ cjJij i^ ^j; oır j-: Jü jO-j u* i
Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XI/191, H.no:11462; Deylemt, III/510, H.no:5585; Burada verilen Câbir rivayetine yakın bir metinle naklettiği hadisi Taberânî Kebîr'inde rivayet etmiştir. Senedinde de Yahya b. Ebû Süleyman el-Medenî bulunmaktadır. Buhârî ve Ebû Hatim zayıf, İbn Hıbbân ise sika sayar. Bk. Heysemî, Mecma', 1/278-279.
Rasûlullah (SaUallahü aleyhi ve sellem): "Hamam denilen evlerden sakının!" "Ey Allah'ın Rasulü! (Hamam) kiri temizler" dediler. Bunun üzerine "(Bu gibi yerlerde temizlenirken avret mahallinizi) örtün", dedi.
Heysemî, Bezzâr ve Taberânî'nin el-Mu'cemü'1-kebir'İnde rivayet ettiğini, Taberânî'de"Ey Allah'ın Rasulü! (Hamam) kiri giderir ve hastaya
fayda verir, dediler" ziyadesinin bulunduğunu söyler ve sahih hadis ricali ile nakledildiğini belirtir. Ayrıca Bezzâr, hadis âlimlerinin Tavus'tan mürsel olarak naklettiğini de ilâve eder. Bk. Mecma', 1/277. Hâkim bu rivayetin Müslim'in şartına uygun olarak sahih olduğunu iddia eder. Zehebî de onu onaylar. Bk. Müstedrek, IV/321, H.no:7780-7781 (Zehebî: "Buhârî ve Müslim'in şartına/râvisine uygundur" der). Hadisin bir başka kanaldan da nakledildiğini görüyoruz:
Rasûlullah (SaUallahü aleyhi ve sellem): "En kötü evlerden biri de seslerin yükseldiği, avretlerin açıldığı hamam(lar)dır" dedi. Adamın biri: "Ey Allah'ın Rasulü! Hasta orada tedavi olur, kiri temizlenir" deyince, Rasûlullah (SaUallahü aleyhi ve sellem): "Oraya giren (avret mahallini) örtmeden girmesin," dedi.
Heysemî, Taberânî'nin Kebîr'inde naklettiği bu hadis için de: "Senedinde Yahya b. Osman es-Semtî bulunmaktadır. Buhârî ve Nesâî zayıf, Ebû Hatim ve İbn Hıbbân sika sayar. Diğer râvileri sahih hadis ricalidir" der. Bk. Mecma', 1/278.
d-İbn Ömer'den (Radıyaltahü anhiima) şahidi:
Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VI/378, H.no:6669; Heysemî, Taberânî'nin Evsat'ında naklettiği hadisin senedinde Mâlik'in kâtibi Hubeyb'in zayıf olduğunu belirtir. Bk.Mecma\ 1/279;
Ayrıca benzer rivayetler için 495/803 ve 494/802.hadislere bk.
[207] Çarşı hamamları, herkesin aynı yerde yıkandığı yerlerdir. Buralarda peştemalle yıkanmaya dikkat edilmemesi ve ahlâksız insanların gelmesi gibi birtakım sakıncalardan dolayı Rasûlullah eşlerin gitmesini istememektedir.
[208] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/166-168.
[209] Sened:
Sahih: Müsned, VI/139, H.no:24966; Benzer rivayetler için bk. VI/132, H.no:24887; VI/179, H.no:25333; Ebû Dâvûd, Hammâm, 1, H.no:4009; Tirmizî, Edeb, 43, H.no:2802 (İsnadı tam sağlam değil); İbn Mâce, Edeb, 38, H.no:3749;
Senedindeki Ebû Uzra mechûl biri sayıldığı gibi senedinden de anlaşılacağı üzere sahâbî olduğu da ifade edilir. Sahabeden bahseden eserlerde de bu zâta yer verilir. Bk. İbnU'l-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, Trc.no:6095; İbn Hacer, el-İsâbe jt temyîzi's-sahâbe, Trc.no:10244; İbn Abdilber, el-lstîâb fima'rifeü'l-ashâb, Trc.no:3125.
[210] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/168.
[211] Ahmed b. Hanbel'in hocalarından Muhammed b. Cafer'in rivayetinde Ebu'l-Melih ismi açıkça zikredilmiş, ancak Haccac'ın rivayetine İse "bir kişiden" şeklinde müphem olarak nakledil m i şiir.
[212] Sened: Sahih: Müsned, VI/I73, H.no:25283; Hadisin bu sencdle iki tarikten geldiği görülmektedir. Muhammed b. Ca'fer tariki sahihtir. Haccfıc tariki ise zayıftır. Çünkü Hz.Aişe'den nakleden müphemdir. Ahmed b. Haııbel sahih bir senedle daha nakleder ve "(=£•) ma'nâhü (aynı manada)" lafzı i!e metinde kısaltmaya gider. Böylece seneddeki müphemlik "Ebu'l-Melih (Âmir b. Üsâme b. Umeyr-v.98/716-)" ismi ile her iki tarikte ortadan kalkmıştır: Vl/173, H.no:25284:
(Mükerreri için bk. VI/199, H.no:255Ü3; Bir diğer rivayet: VI/267, H.no:26182: ... J^3 üi '.ty'Jîi. H.no:24022 (Senedi kopuktur. Çünkü Salim b. Ebu'l-Ca'd, Hz. Âişe'dcn hadîs almadı. Ebu'l-Melîh vasıtası ile aldı). Tayâlist, s.212, H.no:1518; Ebû Dcıvûd, Hammâın, 1, H.no:4010; Tirmizt, Edeb, 43, H.no:28Ü3 (Hascn); İbn Mûce, Edeb, 38, H.no:3750; DÛrintî, İsti'zan. 23. H.no:2654; Hâkim, Miistedmk, IV/321, H.no:7780-7781 (Zehebî: "Buhûrî ve Müslim'in şartına/râvisine uygundur" der); Heysemî senedinde zayıf olan İbn Lehîa'nııı bulunduğu ve Taberânî'nin Evsat'ıııda nakledilen rivayete yer verir:
Bk.Müsned, M/278;
Abdullah b. Amr'dan (Radıyallahü anhüma) şahidi:
"Acem toprakları sizin için felholunacak ve siz oralarda hamam denilen binalar bulacaksınız. Erkekler peştemalsiz olarak oraya girmesinler. Kadınların girmelerine mâni oiun. Fakat, hasta veya lohusa İseler (şifa için) girebilirler." Bk. Ebû Dâvûd, Hammâm. 1, H.no:4011; İbn Mâce, Edeb, 38, H.no:3748:
Bennâ hadisin râvilerİnİn sahih hadis ricali olduklarım belirtir. Bk.Biilûğu'l-emâm, 11/149; Ayrıca bir sonraki rivayete bk.
[213] Yani haya ve ahlâk perdesini.
[214] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/168-169.
[215] Sened:
Hasen: Müsned, VI/301, H.no:26448; Ebû Ya'lâ, XII/460, H.no:703l; Taberanî, el-Mu'cemii'l-kebîr, XXIII/314, 402, H.no:7I0, 962; Hakim, MüstedreK IV/321, H.no:7782 (Zchebî sükût etmiştir); Heysemî hadisin Taberânî'nin Kebîr'inde, Ebû Ya'lâ ve Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde nakledildiğini, fakat senedinde zayıf olan İbn Lehîa'mn bulunduğunu söyler. Bk.Mecma', 1/277; Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis.
Ayrıca hadisin senedinde Derrûc Ebu's-Semh vardır ki bu zat da zayıftır. Fakat Heysemî başka bir hadisin senedinde Ebu's-Semh Derrâc b. Sem'ân es-Sehmî'nin bulunduğunu söylerken bu zâtın İbn Maîn tarafından sika kabul edildiğini belirtmiştir. Bk. Mecma', 1/63, 52. Ebû Dâvûd ve bir kısım cerh ve la'dîl alimi, bu zâtın hadislerinin müstakîni/sahih, Ebu'l-Heysem'den naklettiği rivayetlerin ise zayıf olduğunu belirtirler. Bk.Zehebî, Kâşif, Trc.no:1473; İbn Hacer ise, saduk olduğunu belirterek Ebu'l-Heysem'den naklettiği rivayetleri zayıf sayar. Bk.Takrîb, Trc.no:1824; İbn Hıbbân, sika râvîleri derlediği eserinde yer verdiği gibi (Rk.Sikât, V/114), Sahih'indt birçok yerde bu rüviye yer verir. İbn Şahin ise, Ebu'l-Heysem'den naklettiği rivayetlerinde de bir beis görmez. Bk. Sikât, 349.
[216] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/169-170.
[217] Sened:
Hasen: Müsned, 1/20, H.no:125; Beyhakî, es-Süneııü'l-kübrâ, VII/266; İstanbul Muhâsarasın-dakİ ordu kıssacısının mechûliyeti sebebiyle hadis zayıftır. Bu zâtın Abdullah b. Yezîd olma ihtimâli bulunduğu gibi, Ebû Şeybe el-Mehrî olması da muhtemeldir. Bk. Müsned, VI/27, H.no:23874, 23876. Heysemî de müphem râviye işaret etmekle yetinir. Bk. Mecma', 1/277.
Geniş bilgi için bk.7ü'a7, 340; Hadisin senedi zayıftır. Fakat şâhidleri İle hasen li ğayrihî seviyesine yükselir.
Ayrıca benzer rivayetler için 495/803 ve 490/798. hadislere bk.
[218] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/170-171.
[219] Sened:
Hasen: Müsned, 11/321, H.no:8258; Ebû Hayrc Muhib b. Hazlem el-Mısrî (v.135/752) Heysemî senedindeki Ebû Hayre hakkında Zehebî'nin: 'Tanınmıyor" dediğini nakleder. Bk.Mecma', J/277; Mısırlılardan olduğu söylenir. Sabit b. Zeyd'İn mevlâşıdır. Bk.Hüseynî, /
Ayrıca benzer rivayetler için 494/802 ve 490/79 8. had islere bk. Hadisin Mikdâm b. Ma'dîkerİb'den (RadıyaUaiüi anlı) şahidi: Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/284;
Heysemî, zayıflığında icma edilen Mesleme b. AH el-Huşenî'nin de bulunduğu bir senedle Taberânî tarafından rivayet edildiğini söyler. Bk. Mecma', 1/278
[220] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/171.
[221] sened:
Hasen: Miisned, VI/362, H.no:26920; İkinci rivayet: VI/361-362, H.no:2ö917 (senedinde tbn Lehîa bulunmakladır. Bu ruvî ile İlgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis. Ayrıca zayıf olan Zebbân b. Fâid vardır); VI/362, H.no:26918 (İki ayrı tarikten nakledilir. Birincisinin senedinde Zebbân b. Fâid ve İbn Lehîa; İkincisinin senedinde Zebbân ve Rİşdîn bulunmakladır. Hadis basendir. Rişdîn râvî ile İlgili geniş bilgi için bk. 31/73.hadis); Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXIV/253, H.no:646; Hcysemî, Ahmcd b. Hanbel ve Taberânî tarafından rivayet edilen hadisin senedlerinden birinin (25283.hadis) râvilerin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma\ 1/277.
İbn Hacer d-Kavlii'l-Müsedded fı'z-zebbi ani'l-Miisnedi li'l-İmûm Ahmed (bk.s.42-43, H.no:14) isimli eserinde bu hadisin birinci rivayetini senedi ile verir ve der ki: "İbnü'l-Ccvzî el-Ehûdîsü'l-vâhiye (el-Mevzûât) adlı eserinde nakleder ve "Bu hadis bâtıldır. Çünkü Allah Rasûlü döneminde hamam yoktu" der. Ayrıca Ebû Salır Humcyd b. Ziyâd sebebiyle illetii gösterir. Çünkü Yahya b. Main bu zâtı zayıf addeder. İkinci tariki de vererek Zebbân b. Fâid'in zayıf olduğunu söyler." İbn Hacer hadisin o dönemde hamamların olmaması sebebiyle bâtıl sayıldığını tenkid ederek şöyle der: "Günümüzde olduğu gibi umûmî hamamlar yoktu. Ama mutlak surette yıkanılan yerler vardı. Birçok rivayette o dönemdeki hamamdan bahsedilmektedir."
Bennâ İse: "Heysemî'nİn işaret eltİğİ Taberânî'nin rivayeti bu hadisi kuvvetlendirir. Ayrıca Ebu'I-Melîh'İn Hz.Aişe'den naklettiği hadis de bu rivayeti destekler. Çünkü râvilerİ sahih hadis ricâlindendir" der. Bk.Bülıîğu'l-emânî, 11/151.
Zebbân b. Fâid el-Habrânî (v.155/772) Zehebî zayıf olduğunu söyler. Tirmizî bir, İbn Mâce iki, Ebû Dâvûd üç, Ahmed b. Hanbel ise 35 rivayetini nakleder. Tİrmizî tenkît etmemiştir. Bk.Sünen, Cum'a, 17, H.no:5I3; Ahmed Muhammed Şâkir Tirmizî"nin şerhinde bu râvî hakkında şu değerlendirmeyi yapar: "Ahmed b. Hanbcl ve Yahya b. Maîn zayıf saydı. İbn Hibbân ise "Gerçeklen münkeru'l-hadistir, Sehl b. Muâz'dan rivayetle tek kaldı. Sanki mevzu gibidir. Onunla delil getirilmez" der. Ebû Hatim: "Salih bir şeyh" olduğunu söyler. Bende oluşan kanaata göre hadisi hasen derecesinin altına düşmez."
Ebû Salır Humeyd b. Ziyâd el-Harrât el-Medînî (v. 189/805) hakkında Ahmed b. Hanbel ve bir rivayette Yalıya b. Maîn "bir beis yok" derken (ki Yahya b. Maîn: "bir beis yok" dersem, bu kimsenin sıka oîduğu anlamındadır, der.) İbn Hibbân ve Dârekutnî sika saymıştır. Müslim on, Tİrmizî ve Dârimî İki, İbn Mâce dört, Ebû Dâvûd yedi, Ahmed b. Hanbel İse 22 rivayetini nakleder.
Hala Ebû Sahr Humeyd b. Ziyâd'dan gelmiştir. Bu râvî hataları olan bir zattır. Hadis bundan önce zikredilen rivayetlerle kuvvet bulur.
Ümmü'd-Derdâ'mn İsmi Hüceyme bl. Huyey el-Eş'ariyye el-Evsâbiyye'dir.
[222] Rasûlullah döneminde bu bölgede hamam yoklu. Peygamberimiz Şam bölgesinin fethedileceği müjdeledi ve oralardaki problemlerle ilgili tavsiyelerde bulundu; hamamlara erkek ve kadınların gitmelerini de yasakladı, ancak zaruret halini bundan istisna etti. Zaruret halini Rasûlullah hasta kadınlar ve lohusa olanlar şeklinde açıkladı. (Ebû Davûd, Hummam, 1). Bu ruhsatın nedeni de tedavi ve istirahat olsa gerek. (Bk. Aziınâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, Xr/48-49).
[223] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/171-173.
[224] Şîrâzî, MUhezzeb, 1/29, 31; Merğınânî, Hidâye, I/16;İbn Rüşd, Biââye, 1/33; Ibn Kudâme, Muğnî, 1/197, 208, 219-220,225-226, 731; Meydânî, Lübâb, 1/40; Dehlevî, age., 1/508.
[225] Merğınânî, age., 1/16; İbn Rüşd, age.. 1/32-33; İbn Kudâme, age., 1/220.
[226] Şîrâzî, age., 1/31; Merğinânî, age., 1/16; İbn Kudâme, age., 1/225-226-227; Desûkî, Haşiye, 1/134.
[227] Şîrâzî, age., 1/31; İbn Rüşd, age.. 1/32.
[228] İ.Şâfiî, Ümm, 1/31; İbn Kudâme, age., 1/200; İbn Nüceym, Baht; 1/58; Desûkî, age. 1/127.
[229] İ.Şâfiî, age., 1/31; Merğınânî, age., 1/16; tbn Rüşd, age.. 1/34; Nevevî, Mecmu', 11/139; İbn Kudâme, age., 1/197-198.
[230] İ.Şâfiî, age., 1/47; Sehnûn, Müdevvene, 1/23; Merğnı&nfcdge., 1/37; tbn Kudâme, age., 1/735.
[231] İ.şafiî, age., 1/32; Şîrâzî, age., 1/30; Nevevî, age., 1/154; İbn Kudâıne, age., 1/206.
[232] Şîrâzî, age., 1/30; İbn Rüşd, age., 1/29-31,34-35; Dehlevî, age., 1/510.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/174-175.
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt