Kendilerine söylenmiş olan, başlarına geldiği zaman; yerden bir canlı çıkarılır ki insanların âyetlerimize kesin olarak inanmadıklarını söyleyerek konuşur.
Söylenenler Başlarına Gelince..
Bu canlı, âhir zamanda insanların fesadı ve Allah'ın emirlerini terkederek gerçek dini değiştirdikleri sırada çıkacaktır. Allah Teâlâ, onlar için yeryüzünden bir canlı çıkaracaktır. Bu canlının Mekke'den çıkacağı da, Mekke'den başka bir yerden çıkacağı da söylenmiştir ki ileride açıklanması gelecektir. Bu canlı (insanların durumu hakkında) insanlarla konuşacaktır. İbn Abbâs, Hasan ve Katâde, —Hz. Ali'den de rivayet edilmiştir— derler ki: İnsanlarla konuşacak yani onlara hitâb edecektir. Ata el-Horasânî de der ki: İnsanlarla konuşacak ve onlara: Şüphesiz insanlar bizim âyetlerimize kesin olarak inanmamaktadırlar, diyecektir. Bu açıklama Hz. Ali'den de rivayet edilmiş olup, îbn Cerîr bu açıklamayı tercih eder. Ancak bu açıkça şüphelidir. En doğrusunu Allah bilir. Kendisinden gelen bir rivayette İbn Abbâs: İnsanları yaralayacaktır, demiş; kendinden gelen başka bir rivayette ise: Hem onu, hem bunu (yani insanlarla konuşmayı ve insanları yaralamayı) yapacaktır, demiştir. Bu Hasan'm da kavli olup aralarında bir tezad bulunmamaktadır. En doğrusunu Allah bilir. Bu canlının zikredildiği birçok hadîs ve haber vârid olmuştur ki bunlardan elde edebildiklerimizi zikredelim. Yardım dilenilecek olan ancak Allah'tır.
İmâm Ahmed der ki: Bize Süfyân'ın... Huzeyfe îbn Üseyd (veya Esîd) el-Ğıfarî'den rivayetinde o, şöyle demiştir: Biz kıyametin durumunu aramızda tartışırken Allah Rasûlü (s.a.) odadan yanımıza çıktı ve şöyle buyurdu: Siz on alâmeti görmedikçe kıyamet kopmayacaktır: Günesin batıdan doğması, duman, Dâbbe, Ye'cûc ve Me'cûc'un çıkışı, Meryem Cğlu İsa'nın çıkışı, Deccâl, üç yer batması: Biri batıda, biri doğuda, biri de Arap Yarımadasındaki yer batması, Aden çukurundan çıkacak bir ateşin insanları sürmesi —veya toplaması— onlar nerede gecelerse orada gecelemesi, nerede öğle uykusuna yatarlarsa orada öğle uykusunda kalması. Müslim ve Sünen sahipleri, muhtelif kanallardan olmak üzere hadîsi Fürât el-Kazzâz kanalıyla... Huzeyfe'den mevkuf olarak rivayet etmişlerdir. Tirmizî hadîsin hasen, sahîh olduğunu söyler. Yine Müslim hadîsi Abdülazîz îbn Refî' kanalıyla Ebu Tufeyl'den mer-fû' olarak rivayet etmiştir. En doğrusunu Allah bilir.
Hadîsin başka bir kanaldan rivayeti şöyledir: Eıbu Dâvûd Tayâlisî' nin Talha İbn Amr kanalıyla... Huzeyfe İbn Üseyd el-Ğıfârî Ebu Serî-ha'dan; Cerîr îbn Hâzim kanalıyla... Abdullah îbn Mes'ûd ailesinden birisinden —Talha'nm hadîsi daha tamâm ve daha güzeldir— rivayetine göre şöyle anlatıyor: Allah Rasûlü (s.a.) Dâbbe'yi anıp şöyle buyurdu: Onun, zaman itibarıyla üç çıkışı vardır: Bir keresinde en uzak çölden çıkacak ve onun anısı kasabaya —Mekke'yi kasdediyor— girmeyecektir. Sonra uzun bir zaman geçecek ve bir Önceki çıkışından başka bir kere daha çıkacak. Onun anısı çöl ahâlîsini kaplayacak ve anısı kasabaya —Mekke'yi kasdediyor— girecektir. Allah Rasûlü (s.a.) şöyle devam etti: însanlar, harâmlığı ve şerefiyle Allah katında mescidlerin en büyüğü olan Mescid-i Harâm'da iken bu onları korkutmayacak. Şu kadar var ki Dâbbe, Rükün ile Makam arasında bağırıp başından aşağı toprak serperken insanlar grup grup ve tek tek dağılacaklar, inananlardan bir grup yerinde kalacak. Onlar iyi bilirler ki elbette Allah'ı âciz bırakacak değillerdir. Dâbbe işe onlarla başlayıp onların yüzlerini parlatacak. O kadar ki onların yüzlerini parlak yıldız gibi yapacak, yeryüzünde dönüp gidecek, onu tutmak isteyen kendisine yetişemeyecek, ondan kaçan kurtulamayacak. Hattâ kişi namazla ondan kurtulmak isteyecek de onun arkasından gelerek: Ey filânca, şimdi mi namaz kılıyorsun? diyecek, namaz kılan kişinin ona dönmesiyle yüzüne damgasını vuracak, sonra gidip mallarında insanlara ortak olacak, şehirlerde onlarla beraber olacak. Mü'min ile kâfir ayırdedilebilecek. O kadar ki mü'-min: Ey kâfir, hakkımı yerine getir, diyecek. Hattâ kâfir: Ey mü'min hakkımı yerine getir, diyecek. İbn Cerîr, hadîsi iki kanaldan olmak üzere Huzeyfe îbn Üseyd'den mevkuf olarak rivayet etmiştir. En doğrusunu Allah bilir. Ayrıca îbn Cerîr, hadîsi Huzeyfe İbn Yemmân rivâyetiyle merfû' olarak da kaydeder. Bu rivayette Dâbbe'nin Meryem Oğlu Isâ zamanında ve Kâ'be'yi tavaf ederken çıkacağı kısmı da vardır. Ancak bu rivayetin isnadı sıhhatli değildir.
Müslim tbn Haccâc der ki: Bize Ebu Bekr îbn Ebu Şeybe'nin... Abdullah îbn Ömer'den rivayetinde o, şöyle demiş:
Allah Rasûlü (s.a.)nden öyle bir hadîs ezberledim ki bir daha onu hiç unutmadım. Allah Rasûlü (s.a.)nü şöyle buyururken işittim: (kıyamet) Alâmetlerinin çıkış itibarıyla ilki, güneşin batıdan doğması ve bir kuşluk vakti Dâbbe'nin insanlara çıkışıdır. Bunlardan hangisi arkadaşından önce olmuşsa diğeri önce olanın peşinden son derece yakındır.
Müslim Sahîh'inde, A'lâ îbn Abdurrahmân îbn Ya'kûb kanalıyla... Ebu Hüreyre (r.a.)den rivayet ediyor ki; Allah Rasûlü (s.a.) şöyle buyurmuştur:
Şu altı şeyden önce amellerde acele ediniz: Güneşin batıdan doğması, veya duman, veya Deccâl, veya Dâbbe veya birinizin ölümü veya herkesin (her şeyin) Ölümü. Yine Müslim'in Katâde kanalıyla... Ebu Hüreyre (r.a.)den, onun da Hz. Peygamber (s.a.)den rivayetine göre o, şöyle buyurmuş: Şu altı şeyden önce amellerde acele ediniz: Deccâl, duman, Dabbetü'1-Arz, güneşin batıdan doğması, her şeyin Ölmesi ve birinizin ölmesi.
İbn Mâce'nin Harmele İbn Yahya kanalıyla... Enes îbn Mâlik (r.a.) den, onun da Allah Rasûlü (s.a.)nden rivayetinde şöyle buyurmuş: Şu altı şeyden önce amellerde acele ediniz: Güneşin batıdan doğması, duman, Dabbetü'1-Arz, Deccâl, birinizin ölümü ve her şeyin ölümü. Hadîsi, sâdece ibn Mâce rivayet etmiştir. Ebu Dâvûd et-Tayâlisî'nin Hammâd îbn Seleme kanalıyla... Ebu Hüreyre (r.a.)den rivayetinde Allah Rasûlü (s.a.) şöyle buyurmuştur: Dâbbetü 1-Arz çıktığında, yanında Hz. Musa'nın asası ve Hz. Süleyman (a.s.)ın yüzüğü olacak; kâfirin burnuna âsâ ile vuracak, mü'minin yüzünü yüzükle parlatacaktır. Sonunda insanlar bir sofranın çevresinde toplanacak ve mü'min kâfirden ayırdedilip bilinecektir. Hadîsi İmâm Ahmed de Behz, Affân ve Yezîü îbn Harun'dan, bu üçü ise Hammâd tbn Seleme'den rivayet etmişlerdir. Bu rivayette şu fazlalık vardır: Dâbbetü'1-Arz, kâfirin burnuna yüzükle vuracak, mü'-minin yüzünü âsâ ile parlatacaktır. Sonunda bir tepsi ahâlîsi (bir sofradan yemek yiyenler) bir araya gelecekler de birisi: Ey mü'min, bir başkası: Ey kâfir, diyecektir. îbn Mâce de hadîsi Ebu Bekr îbn Ebu Şeybe kanalıyla... Hammâd İbn Seleme'den rivayet etmiştir.
îbn Mâce der ki: Bize Ebu Gassân Muhammed İbn Amr'ın... Abdullah îbn Büreyde'den, onun da babasından rivayetinde o, şöyle anlatmış: Allah Rasûlü (s.a.) beni Mekke yakınlarında çölde bir yere götürdü. Bir de baktım çevresi kumluk kuru bir yerdeyiz. Allah Rasûlü (s.a.): İşte Dâbbetü'1-Arz şu yerden çıkacak, buyurdu. Baktım orası bir kanşa göre baş parmakla işaret parmağı arası kadar bir yerdi. İbn Büreyde der ki: Birkaç sene sonra hacca gittim. Bana kendisine âit bir âsâyı gösterdi. Baktım benim şu âsâma göre şu şu kadardı. Abdürrezzâk'ın Ma'mer'den, onun da Katâde'den rivayetinde îbn Abbâs şöyîe demiş: O, öyle bir hayvandır ki; onun sarı.tüyleri, dört ayağı vardır. Tihame vadilerinden birisinden çıkacaktır. İbn Ebu Hatim der ki: Bize Babamın Abdullah (îbn Mes'ûd)dan rivayetinde o, şöyle diyor: Dâbbetü'1-Arz, riau'daki bir yarıktan kısrağın koşması gibi çıkacak. Üç günde henüz üçte biri bile çıkmış olmayacak. (1) Muhammed İbn İshâk'ın Ebân'İbn Sâlih'den rivayetinde o, şöyle diyor: Abdullah İbn Amr'a Dâbbetü'1-Arz sorulmuştu, şeyle anlattı: Dâbbetü'l-Arz, Mekke'de Sâfâ'dan sonra gelen îyâd denilen yerdeki bir kayanın altından çıkacaktır. Allah'a yemin ederim ki şayet onlarla beraber olaydım Dâbbetü'l Arz'ın altından çıkacağı kayayı asamla gösterirdim. Ey Abdullah îbn Amr, o (çıktığı zaman) ne yapacak? diye sordular, doğuya dönüp öyle bir bağıracak ki bağırışı yeryüzünün doğusuna ulaşacak, sonra Şam tarafına dönüp bir bağıracak, sesi oraya ulaşacak. Sonra batıya dönüp bağıracak, sesi batıya ulaşacak. Sonra Yemen tarafına dönüp tekrar bağıracak da sesini oraya ulaştıracak. Mekke'den yola çıkıp Usfân'a ulaşacak, dedi. Sonra ne olacak? denildi de Abdullah: Bilmiyorum, diye cevabladı.
Abdullah İbn Ömer'den rivayete göre; o, Dâbbetü'l-Arz'ın (Hacc'da) Müzdelife'den Minâ'ya doğru yola çıkılacağı gece çıkacağını söylemiştir. îbn Ömer'in bu sözünü İbn Ebu Hatim rivayet etmiş olup isnadında İbn el-Beylemân vardır.
Vehb İbn Münebbih'ten rivayete göre o, Hz. Üzeyr (a.s.)in söyle söylediğini nakletmiş: Sodom'un altından Dâbbetü'l-Arz çıkacak, insanlarla konuşacak, herkes onu işitecek de hâmile kadınlar günleri dolmadan önce doğuracak, tatlı sular tuzlu sulara dönüşecek, dostlar birbirine düşman olacak, hikmet yakılacak ve ilim kaldırılacak. Yeryüzü kendisini takîb eden şeyle konuşacak, İşte o zamanda insanlar, erişemeyecekleri şeyleri umup nail olamayacakları şeyleri isteyecekler ve yiyemeyecekleri şeylerde çalışacaklar. Vehb'in bu sözünü ondan îbn Ebu Hatim rivayet etmiştir. Yine İbn Ebu Hatim'in babası kanalıyla... Ebu Hüreyre (r.a.)den rivayetine göre; o, şöyle demiş: Şüphesiz ki Dâbbetü'l-Arz'da her çeşit renkten vardır. İki boynuzunun arası bir binitli için bir fersahlık yoldur. îbn Abbâs, onun boynuzunun büyük bir harbe gibi olduğunu söyler. Mü'minlerin emîri Hz. Ali îbn Ebu Talib (r.a.)den rivayete göre; o, şöyle demiş: O, öyle bir canlıdır ki; onun tavuk telekleri gibi telekleri, sarı tüyleri, tırnağı, kuyruğu ve sakalı vardır. Soylu bir atın (kısrağın) koşması gibi üç gün çıkmaya devam edecek de, henüz üçte biri bile çıkmış olmayacak. Hz. Ali'nin bu sözünü de tbn Ebu Hatim rivayet ediyor. İbn Cüreyc'in îbn Zübeyr'den naklettiğine göre; o, Dâbbetü'1-Arz'ı niteleyip şöyle demiş: Onun başı öküz başı, gözü domuz gözü, kulağı fil kulağı, boynuzu dağ keçisi boynuzu, boynu deve kuşu boynu, göğsü arslan göğsü, rengi kaplan rengi, böğrü kedi böğrü, kuyruğu koç kuyruğu, ayakları deve ayakları gibidir. Her iki mafsalı arası iki kulaçtır. Onunla beraber Hz. Musa'nın asası ve Hz. Süleyman'ın yüzüğü de çıkacaktır. Hiç bir mü'min kalmayıp yüzlerine Hz. Musa'nın âsâsıyla vuracak da onların yüzlerinde beyaz bir nokta oluşacak, bu nokta yayılıp sonunda bütün yüzü bembeyaz olacak. Hiç bir kâfir bırakmayıp yüzüne Hz. Süleyman'ın mührü ile vuracak da siyah bir nokta oluşacak, bu nokta yayılıp bütün yüzünü simsiyah edecek. O kadar ki İnsanlar çarşılarda: Ey mü'min şu kaça, ey kâfir şu kaça? diye alış-veriş edecekler. Hattâ bir aile, sofraları basma oturduklarında, içlerinden kimin mü'min, kimin kâfir olduğunu bilip tanıyacak. Sonra Dâbbetü'l-Arz onlara: Ey filânca, müjdeler olsun, sen cennet ehlindensin; ey filân, sen de cehennem ehlindensin, diyecek. İşte Allah Teâlâ'nın: «Kendilerine söylenmiş olan, başlarına geldiği zaman; yerden bir canlı çıkarılır ki insanların âyetlerimize kesin olarak inanmadıklarını söyleyerek konuşur.» kavli budur.
İbni Kesir Tefsiri Neml 82