Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Haber Dağıstanlı Şehid Annesiyle Röportaj

Ömer2 Çevrimdışı

Ömer2

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Genç Muvahhide sitesi editörlerinden Nusayba binti Ka’b, iki şehid annesi Dağıstanlı mücahide Umm Mahmud ile siz kıymetli hanım kardeşlerimiz için bir röportaj yaptı. Kendisine Kafkasya’daki yaşamı, hidayet öyküsü, oğullarının şehadeti gibi konularda çeşitli sorular yönelttik. Genç Muvahhide ekibi; röportajın tamamını değerli okuyucularına sunar.

***

-Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu. Allah sizden razı olsun abla, bizlere Dağıstan’daki yaşantınızdan ve hidayet sürecinizden biraz bahseder misiniz?

Dağıstan’da 11 yıl okula gittim. Bize kesinlikle okulda din öğretilmiyordu. Allah yok, din yok deniyordu. Gizlice namaz kılıyorduk, kimse bilmiyordu. Sovyet zamanında okudum, sonrasında devlet kuruldu. Yeni kurulan devlet İslam’a izin vermeye başladı ama kendi istedikleri gibi olmamızı istiyorlardı. İnsanları tevhid inancından uzak tutuyorlar; tarikatlara, sufizme izin veriyorlardı. Gerçek İslam yasaktı, fakat kabir ziyaretleri gibi ucu şirke varan bid’at adetler serbest bırakılmıştı. Daha sonra üniversitede tıp fakültesine gittim ve ilk senemde evlendim. Eşim de o fakültede okuyordu fakat onun okulunu bitirmesine 2 yılı kalmıştı. Bu yüzden 8 yıl yerine 2 yıl okumamı istedi. Ben de 2 yıl hemşirelik okudum. Eşim Filistinli idi ve mezun olduktan sonra Filistin’e gittik, 8 yıl orada yaşadık. O sırada 2 oğlum oldu. Eşimin ailesinin İslamî bir yaşantıları yoktu. Bana örtünmenin bile farz olduğunu anlatmadılar. Kur’an okumayı bilmezlerdi. Bense İslamı merak ediyor, öğrenmek istiyordum. Büyük oğlum Mahmud’u medreseye göndermeye başladım. Oğlum her gün gelip bana bir harf öğretiyordu, okulda ne öğenirse gelip bana anlatıyordu. Sonra bana Kur’andan sûreleri öğretmeye başladı. Sonrasında eşimle ayrıldık ve çocuklarımı alıp ailemin yanına, Dağıstan’a geri döndüm.

2 yıl sonra Dağıstan’da üniversitede Doğu Ülkeleri Tarihi bölümünü okumaya başladım. Arapça, Ingilizce, Türkçe öğrendim ve okulumun 2. senesinde tekrar evlendim. Evlendikten 1 yıl sonra bir hanım kardeş bana şöyle bir hadis söyledi; “Dünyada ne kadar beyaz karga varsa, cennette o kadar açık kadın olacak” Bunu duyduğumda beynimde şimşekler çaktı. Eve geldim, düşünmeye başladım, araştırdım ve 1 ay sonra tesettüre girdim. Tesettürlü bir şekilde eve girdiğimde oğlum Mahmud ağlayarak ayaklarımdan öpmeye başladı. Oğlum o sırada 17 yaşındaydı “Anneciğim ben her gün Allah’a seni için dua ediyordum. Elhamdulillah hicab taktın elhamdulillah” diyordu. Sonra beni karşısına alıp cihadın farziyetini anlattı. Dağıstan’da cihad birliğine katılmak istediğini söyledi. Cahilken hiçbir şey bilmiyorduk, olayları medya bize nasıl yansıtırsa o şekilde anlıyorduk. Ama Allah hidayet etmek istediği kişiye kendisine giden bütün yolları açıyor ve insanin basiretini genişletiyor. Oğlumun söylediklerini haklı buldum ve cihada çıkması için onu destekledim. Henüz 17 yaşında iken cihada çıktı ama bir kaç kişi dışında kimseye onun mücahid olduğunu bildirmedik. Çünkü Dağıstan’da Rus istihbaratı için çalışan çok fazla insan var. 500 kadın ve 1000 erkek, Müslüman gibi davranıp müslümanların arasına sızarak istihbarata çalışıyordu.

-Peki daha sonra oğlunuza ne oldu, hayatınız nasıl şekillendi?

Oğlumun cihada katılmasının ikinci yılında bir gün polis, aralarına sızan bir ajanın ihbarı üzerine oğlumun 3 arkadaşını aldı. Günlerce işkence gören arkadaşlarından biri sonunda dayanamayıp oğlumu deşifre etti. Oğlum artık aranıyor, mücahid olduğu biliniyordu. Bu yüzden hamile olan eşini benim evime getirip kendisinin polisin eline geçmemesi için, zulme dayanamayıp arkadaşlarını ele vermekten korkması sebebiyle şehid olması için dua etmemizi istedi. 6 ay boyunca dağlarda mücahidlerle yaşadı.

Dağıstan’da mücahidler ameliye için şehre iner, şehirde tuttukları bir dairede gündüz yaşar, gece ameliyeye çıkarlar. Oğlum da birgün, bir ameliye için şehre geldiğinde dairenin kapalı olduğunu görmüş içeri girememiş. Bir arkadaşım vasıtasıyla bana ulaştı ve benim evime geldi. Oğlum Mahmud, ilk ve son defa o sırada 2 aylık olan kızını evimde o gün gördü. Mahmud, bir gün bizde kalacak ertesi gün tekrar yola çıkacaktı. O gece rüyamda ertesi gün olacakları ve bize ihanet ederek ihbar eden kişiyi net bir şekilde gördüm. Ertesi gün olduğunda içime bir korku düştüğü için annemi evine yolladım. Gündüz vakti dışarıyı kontrol etmek için çıktım ve karşımda yüzlerce polis gördüm. Askeri araçlarla evimizi çevrelemiş bana silahlarını doğrultmuşlardı. İçeri girmemi söylediler; elektirik, şebeke, gaz herşeyimizi kestiler. Dışarıyla hiçbir bağlantımız kalmamıştı. Yalnızca dışarıdaki polis bizi arayabiliyordu. Evde bir kadın ve bir erkek misafirim, gelinim ve oğlum Mahmud vardı. Polis bizi arayarak kimsenin dışarı çıkmamasını söyledi. Gece boyunca evimizin çevresinde beklediler. Sabaha karşı bizi tekrar arayıp söyledikleri sırayla dışarı çıkmamızı istediler. Tek tek herkes dışarı çıktı, sadece ben ve oğlum içeride kaldık. Oğlumu bırakmak istemiyor, şehid olana kadar yanında onlarla çatışmak istiyordum. Ama dışarıda küçük oğlum vardı ve onun için çıkmak zorundaydım. İçeride yalnızca Mahmud kalmıştı, polisler onu canlı istiyordu. Dışarı çıkmasını söylediler, oğlum ise başladığı işi bitireceğini onlara teslim olmayacağını nerede vurulduğunun önemi olmadığını söyledi ve yanındaki cephanesi bitene kadar 300 polise karşı çatıştı. Biz de şehid olması için dua ediyorduk. 1 saat sonra çatışma sesleri kesildi biiznillah oğlum şehid olmuştu. Bizi de 8 saat sorgudan sonra serbest bıraktılar.

Artık benim adıma da dosya açılmıştı ve her hafta sorguya alınıyordum. Eşim böyle olmayacak dedi 3 oğlumu da alıp Türkiye’ye geldik. Çocuklarımı şehadet bilinciyle yetiştirdiğim için haliyle 2. oğlum Omar (Ebu Hattab) da cihada çıkmak istiyordu. Burada kalmayı zelalet olarak görüyor, Allah yolunda şehid olmayı arzu ediyordu. Eşimin geçirdiği trafik kazasında ölmesinin üzerine bundan çok etkilendi ve burada ölmekten daha da çok korkmaya başladı. Her gece teheccüte kalkıyor, Allah’tan şehadet istiyordu. Ben her gece oğlumun ağlamalarına şahid oluyordum. Yol açılmadığı için gidemiyordu. Ve sonunda elhamdulillah yol açıldı. Oğlum Omar da 17 yaşında cihada çıktı. Gittiğinde Mart ayıydı, 2 ay sonra Mayıs ayında şehid oldu inşaAllah. Elhamdulillah.

-Allah şehadetlerini kabul etsin sizleri cennette buluştursun. Son olarak müslüman hanımlara nasihatleriniz nelerdir?

Müslüman hanımlara nasihatim tevhidi öğrenin, tevhidi yaşayın ve tevhid üzere ölmeyi Allah’tan dileyin. Kuran ve sünnete azı dişlerinizle yapışın, başınıza ne imtihan gelirse gelsin Kuran ve sünnetten ayrılmayın. Bakın tüm dünyada küfür birleşmiş Müslümanlara zulmediyorlar. Mücahidler ümmetin nurudur; oğullarınızı cepheye, kızlarınızı gerisi için yetiştirin. Bu yolda başınıza gelecek imtihanlara sabredin ki hesap günü Allah’tan cenneti isteyebilesiniz. Bizden öncekilerin hayatlarına bakın, okuyun, öğrenin, onlar gibi yaşamaya çalışın. Zor durumlar için her alanda kendinizi geliştirin; dikiş dikmeyi, zor zamanlarda işinize yarayacak pratik bilgileri öğrenmeye bakın. İlim alın, dil öğrenin, Allah’ın dini için hilafet gelmesi için birşeyler yapın. Müslüman kardeşleriniz için bir vücudun azaları gibi olun, onlar için dua edin, elinizden gelen her türlü desteği gösterin. Bakın bir şeriat devleti yok niçin? Çünkü Müslümanlarda vehn hastalığı var. Hz. Sevban (ra. anh) anlatıyor:
Rasûlullah (s.a.v) buyurdular ki:
“Diğer milletler, tıpkı sofraya yemek için üşüşen insanlar gibi sizin üzerinize üşüşecekler.” Bunun üzerine sahabiler şaşkınlıkla sorarlar:
“Ya Rasûlullah, o gün sayımız çok mu az mı olacak?” Efendimiz (s.a.v): “Hayır” der. “Bilakis, o gün sayınız çok olacak. Fakat siz -çokluğunuz- bir akıntıya taşınan çer-çöp gibi olacaksınız. Allah, düşmanlarınızın kalbinden sizin korkunuzu silecek, sizin kalbinize de “vehn” verecek.”
Bunun üzerine sahabilerden biri sorar: “Vehn nedir ya Rasûlullah?..”
O da buyurdu ki: “Dünya sevgisi ve ölümü sevmemek, ondan nefret etmek.” (Süneni Ebû Davut: 4/111, hn. 4297; Müsnedi Ahmed: 5/278, hn. 22450)

Sizler dünyayı bırakın, ahiret için çalışın. Zaten ihlaslı bir şekilde amel ettiğiniz zaman Allah size dünyada da mutluluk verecek. Aldığınız her nefes, attığınız her adım Allah için olsun. Ümmet için dualarınızı da esirgemeyin.

Allah (avc) oğullarımın şehadetini kabul etsin, onları bana ahirette şefaatçi kılsın. Bu davada olan tüm müminlerede sabır ve sebat versin. Allahumme amin.

***

Umm Mahmud’un şehid olan büyük oğlu Mahmud’un şehadetinin ardından, arkadaşlarının onun anısına hazırladıkları video da aşağıdadır:

 
Üst Ana Sayfa Alt