Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Daru'n-Nedve'de Tartışma

A Çevrimdışı

Abdullah Yusuf

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Daru'n-Nedve'de Tartışma ve Peygamberin Öldürülmesine Karar Verilmesi

Toplantıya katılacaklar tamamlandıktan sonra teklifler ve çareler arz edilmeye başlandı. Tartışma uzun sürdü. Ebu'l-Esved: "Onu aramızdan çıkaralım ve memleketimizden sürelim. Nereye gideceği ne ve nerede yerleşeceği ne aldırmayalım. Böylece durumumuzu düzeltmiş, eski halimize dönmüş oluruz" dedi.
Necid'li ihtiyar: "Hayır, vallahi! Bu sizin görüşünüz olamaz. Onun sözünün güzelliğini, konuşmasının tatlılığını, getirdiği kelam ile insanların kalplerine hakim oluşunu görmüyor musunuz? Vallahi, bunu yaparsanız o, Araplardan bir kabileye gider o kabile kendisine tabi olduktan sonra da üstünüze yürür, sizi kendi yurdumuzda yenilgiye uğratır ve size dilediğini yapar. Onun hakkında başka bir görüş ileri sürün." dedi.
Ebu'l-Bahteri: "Onu bir eve hapsedin. Kapıyı da üzerine kapatın. Sonra da ondan önce gelip geçen onun benzeri Züheyr ve Nabiga gibi şairlerin başına gelen ölüm ona gelip çatıncaya kadar bekleyin. Onların başına gelenler onun da başına gelsin." dedi.
Necid'li ihtiyar: "Hayır, vallahi Bu sizin görüşünüz olamaz. Vallahi, dediğiniz gibi, onu hapsederseniz onun vaziyeti kapattığınız kapının ardından arkadaşlarına malum olacaktır. Onlar da sizin üzerinize saldırabilir, onu ellerinizden kurtarabilirler. Sonra da sayıları artıp da sizi yenilgiye uğratabilirler. Hayır, bu sizin görüşünüz olamaz. Başka bir şey düşünün." dedi.
Parlamento bu iki teklifi reddedince, azılı bir kafirin teklifi gündeme geldi. Bütün temsilcilerin uygun gördükleri bu teklifi Mekke müşriklerinin elebaşı Ebu Cehil (Amr b. Hişam) ileri sürmüştü.
Ebu Cehil: "Vallahi, sizin henüz düşünmediğiniz bir görüşüm var." dedi. Temsilciler: "Peki, nedir görüşün ya Ebe'l-Hakem?" dediler.
Ebu Cehil: "Her kabileden kahraman, soylu ve münasip bir delikanlı alalım. Sonra bunlardan her gence keskin birer kılıç verelim. Bu kılıçları kuşansınlar ve ona hep birlikte hücum etsinler. Böylece ondan kurtulalım. Çünkü böyle yaparlarsa kanı bütün kabilelere dağılır. Abdimenafoğulları da bütün kabilelerle savaşı göze alamazlar. Sonuçta bizden diyet almaya razı olurlar. Bizde onun için Abdimenafoğullarına diyet veririz." dedi.
Necid'li ihtiyar: "İşte bu adamın söylediği söz en güzel sözdür. Bundan başka bir görüş de doğru değildir." dedi."
Mekke parlamentosu Daru'n-Nedve bu çirkin teklifi oy birliğiyle kabul etti. Kabile temsilcileri evlerine dönüp derhal bu kararı uygulamak için harekete geçtiler.

Safiyyurrahman Mubarek furi
 
A Çevrimdışı

Abdullah Yusuf

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Resulullah'ın Evinin Kuşatılması

Öte yandan Kureyş müşriklerinin elebaşları Mekke parlamentosunun (Daru'n-Nedve'nin) kararlaştırdığı planı uygulamak için bütün günü hazırlıkla geçirdiler. Bunun için her kabilenin elebaşlarından on bir kişi seçilmişti. Bunlar:

1. Ebu Cehil Amr b. Hişam
2. Hakem b. Ebil-As
3. Ukbe b. Ebi Muayt
4. Nadr b. Haris
5. Ümeyy b. Halef
6. Zem'a b. Esved
7. Tuayme b. Adiyy
8. Ebu Leheb
9. Übeyy b. Halef
10. Nebih b. Haccac
11. Kardeşi Münebbih b. Haccac.

İbn İshak der ki: "Bunlar gecenin ilk üçte biri geçince Efendimiz'in kapısında bir araya geldiler. Uyuyacağı zamanı gözetleyip üzerine saldıracaklardı. (İbn Hişam, es-Siretü’n-Nebeviyye, I/482)
Bunlar, alçak planlarının başanya ulaşacağına kesin gözüyle bakıyorlardı. Hatta Ebu Cehil gururlu ve kibirli bir halde, evi kuşatan arkadaşlarına alaylı alaylı gülümseyerek:
-"Muhammed iddia ediyor ki: Siz ona tabi olursanız Arapları ve Acemlerin melikleri, sultanları olursunuz. Sonra öldükten sonra dirilirsiniz de size Ürdün bahçeleri gibi Cennet bahçeleri verilir. Eğer tabi olmazsanız sizi yok eder. Sonra öldükten sonra dirilirsiniz de, alev alev yanan ateşe atılır yakılırsınız." diyordu. (İbn Hişam, a.g.e. I/483)
Bu planın uygulama vakti gece yarısından sonraydı. Uyanık bir halde gece yarısını beklemeye başladılar. Fakat Allah işinde galiptir; yeryüzünün ve gökyüzünün mülkü O'nun elindedir. O dilediğini yapar. O himaye eder, kendisi ise himayeye muhtaç değildir. Sonradan nazil olan şu ayet-i kerimede beyan ettiği gibi Allah, Resulünü koruyacaktır: "Hani küfredenler seni bağlayıp hapsetmek veya öldürmek ya da Mekke 'den çıkarmak için sana tuzak kuruyorlardı. Onlar bu tuzağı kurarken Allah da tuzaklarını başlarına yıkıveriyordu. Allah tuzak kuranlara ceza verenlerin en hayırlısıdır." (Enfal, 30.)

Resulullah (s.a.) Evini Terk Ediyor

Son derece hazırlıklı olmalarına rağmen Müşriklerin planları gayet perişan bir şekilde suya düşmüştü. Bu zor durumda Resülullah (s.a.) Hz. Ali'ye: -"Yatağımda yat." Şu yeşil Yemen hırkasını giy ve böylece yat! Şüphesiz onlardan sana hoşlanmayacağın bir şey dokunmaz!" dedi. Resülullah (s.a.) uyuyacağı zaman bu hırkayı giyerdi. (İbn Hişam, a.g.e. I/482-483)
Sonra Resulullah (s.a.) dışarı çıktı. Safları yararak geçti. Bir avuç toprak alıp onların başlarına serpti. Allah onların gözlerini adeta kör ettiği için Efendimiz'i (s.a.) göremiyorlardı. Efendimiz (s.a.) o sırada: "Biz onların önlerine bir engel, arkalarına bir engel çekip onları sarmışız. Artık onlar görmezler." (Ya-sin, 9.) mealindeki ayeti okuyordu. Sonra da Hz. Ebu Bekir'in evine ulaştı. Birlikte geceleyin Hz. Ebu Bekir'in evindeki küçük kapıdan çıkıp Yemen tarafındaki Sevr dağına gittiler."
Efendimiz'in (s.a.) evini kuşatanlar gece yarısını beklediler. Onları Efendimiz'in evinin kapısında toplanmış bir halde gören bir kişi:
-"Neyi bekliyorsunuz?" dedi. Evi kuşatanlar:
-"Muhammed'i" dediler. O da:
-"Kaybettiniz, aldandınız. Vallahi o sizin yanınızdan geçti. Başınıza toprak saçtı. Dilediği yere çıkıp gitti." dedi. Evi kuşatanlar:
-"Vallahi, onu görmedik." dediler. Kalkıp başlarındaki toprakları silkmeye başladılar.
Bazıları kapı aralığından baktılar, Hz. Ali'yi gördüler. Birbirlerine:
-"Vallahi, bu Muhammed'dir, uyuyor, üzerinde hırkası var." dediler. Sabaha kadar öylece kaldılar. Hz. Ali de yatağından kalktı. Hz. Ali'yi yakalayıp ona Resülullah'ı (s.a.) sordular. Hz. Ali de onlara:
-"Ondan hiçbir haberim yok." cevabını verdi." (A.y.)

Evden Mağaraya

Resülullah (s.a.) evini Peygamberliğin 14. yılının 27. Safer gecesi/Miladi 12-13 Eylül 622 tarihinde terk etti ve36 güvendiği arkadaşı Hz. Ebu Bekir'in evine geldi. Sonra evin arka kapısından çıkarak tan yeri ağarmadan hızlıca Mekke'yi terk ettiler. Peygamberimiz (s.a.), Müşriklerin kendisini ilk anda arayacakları yerin kuzeye doğru devam eden asıl Medine yolu olacağını biliyordu. Bu sebeple tamamen zıddı olan bir yolu tuttu. Bu yol Mekke'nin güneyine düşen, Yemen yönündeki yol idi. Bu yolda yaklaşık 5 mil (6 km) yürüyerek Sevr Dağı diye bilinen dağa geldi. Burası, tırmanması zor, tehlikeli yüksek bir dağdı. Bu dağa çıkarken Efendimiz (s.a.) yalınayak çıkmıştı. Bir rivayette: "Dağ yolunda ayak izleri belli olmasın diye ayak uçlan üzerine yürüyordu. Sonra nalınlarını çıkarıp yürüdü" denilmiştir. Nihayet dağın zirvesindeki Sevr mağarası diye bilinen mağaraya varmıştı." (el-Mansur-Furi, a.g.e. I/95)

İkisi Mağarada iken

Mağaraya vardıklarında Hz. Ebu Bekir (r.a.):
-“Vallahi, önce ben girmeden sen giremezsin. Eğer orada bir şey varsa senden önce bana isabet etsin." dedi. Mağaraya girip içerisini temizledi. Bir tarafında bir delik gördü, elbisesinden yırttığı bir parçayla onu kapattı. Bu deliklerden iki tane daha kalmış, onları da ayaklarıyla tıkamıştı. Sonra Efendimiz'e (s.a.):
-"Girebilirsin" dedi. Resülullah (s.a.) da girdi. Başını Hz. Ebu Bekir'in (r.a.) kucağına koyup uyudu.
Hz. Ebu Bekir'i deliklerden birinde çıkan bir yılan soktu. Resülullah'ı (s.a.) uyandırır korkusuyla hiç kıpırdamadı. Gözyaşları Resulullah'ın (s.a.) yüzüne damlamış Efendimiz (s.a.) de:
-"Neyin var ya Eba Bekir?" demişti. Hz. Ebu Bekir:
-"Anam babam sana feda olsun ya Resülallah: Beni yılan soktu." dedi.
Resülullah da (s.a.) yılanın ısırdığı yere tükürüğünü sürdü. Hz. Ebu Bekir'in (r.a.) duyduğu acı kayboldu. (Bu hadisi Razin el-Abderi Hz. Ömer'den rivayet etmiştir. Bu rivayette şöyle bir ifade de vardır, "Sonra bu zehir, bilahare ölümü esnasında nüksetmiş, ölümüne sebep olmuştur, (bkz. Mişkatül- Mesabih, K. el-Menakıb, Babu Menakıbi Ebi Bekir (r.a.), 1I/556.)
Mağarada üç gece (Cuma, Cumartesi ve Pazar) kaldılar." Abdullah b. Ebi Bekir de onların yanında geceliyordu.
Hz. Aişe (r.a.) der ki: "Abdullah genç, uyanık ve zeki biriydi. Seher vakti Peygamberimiz ile Hz. Ebu Bekir'in yanından ayrılır, sabahleyin Mekke'de gecelemiş gibi Kureyş'le birlikte kalkardı. Onlara tuzak kurmakla ilgili bir haberi duyar duymaz, gece karanlık basınca bu haberi hemen onlara ulaştırırdı. Hz. Ebu Bekir'in kölesi Amir b. Füheyre Peygamberimiz ile Hz. Ebu Bekir için koyun güderdi. Gecenin bir kısmı geçince bunları ağıllarına götürürdü. Efendimiz ile Hz. Ebu Bekir, koyunların sütlerinden içerlerdi. Nihayet Amir b. Füheyre sabaha doğru koyunları otlatmaya çıkarırdı. Bunu üç gece peş peşe yaptı." Amir b. Füheyre Abdullah b. Ebi Bekir Mekke'ye gidince koyunlarıyla -Abdullah'ın ayak izlerini silmek için- onu takip ediyordu." (İbn Hişam, es-Siretü 'n-Nebeviyye, I/486)
Müşrikler ise planın uygulanacağı gecenin sabahında Resülullah'ın (s.a.) Mekke'yi terk ettiğini kesinlikle öğrenince çılgına dönmüşlerdi. Bu konuda yaptıkları iş, belki Efendimiz (s.a.) ile Hz. Ebu Bekir'in (r.a.) haberini öğrenirler diye, Hz. Ali'yi dövmek ve onu bir müddet hapsetmek oldu. (el-Mansur-Furi, Rahmetün li'l-Alemin, 1/96)
Hz. Ali'den hiçbir bilgi elde edemeyince bu kez, Hz. Ebu Bekir'in evine geldiler. Kapıya Esma bt. Ebu Bekir çıktı. Ona:
-"Baban nerede?" dediler. Esma:
-"Vallahi babam nerde, bilmiyorum" dedi.
Ebu Cehil elini kaldırdı, -zaten ahlaksız, terbiyesiz bir adamdı- Esma'nın yanağına şiddetli bir tokat vurdu. Esma'nın küpesi yere düştü.
Kureyşliler yapılan olağanüstü bir oturumda "bu iki kişiyi" yakalamak için bütün çarelere başvurulmasını kararlaştırdılar. Mekke'den çıkan bütün yollar silahlı adamlarca kontrol altına alındı. Ayrıca kim olursa olsun, bu iki adamı diri veya ölü olarak Kureyş'e teslim edene her biri karşılığında 100 deve miktarınca büyük bir mükafat verileceği de kararlaştırıldı." (Sahihu'l-Buhari, K. Menakıbi'l-Ensar, Bab No (45): 1/554)
Bu durumda yayalar, süvariler ve iz sürücüler ciddi olarak bölgeyi taramaya başladılar. Dağlara. vadilere ve yokuşlara yayıldılar. Ama bir fayda ve netice elde edemediler.
İz sürücüler mağaranın ağzına kadar geldiler. Fakat Allah hükmünde galiptir. Buhar! Enes b. Malik'ten o da Hz. Ebu Bekir'den naklediyor: "Mağarada Peygamberimiz (s.a.) ile beraberdim. Başımı kaldırdım. Bir de ne göreyim: Mağaranın ağzında birkaç kişi! Efendimiz'e:
-"Ey Allah'ın Peygamberi! Bazıları başlarını biraz daha eğseler bizi görecekler." dedim. Efendimiz (s.a.):
-"Sus ya Eba Bekir! Biz üçüncüleri "Allah" olan iki kişiyiz." Bir başka rivayette: "Ya Eba Bekir! Üçüncüleri "Allah" olan iki kişi hakkında ne dersin." buyurdu."
İz sürücüler aralarında birkaç adım kalmasına rağmen onları göremeden geri döndüler. Bu, Allah'ın peygamberine ikram ettiği mucizelerden biri idi.


Safiyyurrahman Mubarek furi
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
RABBİM,emirlerimizi düşmanlarına karşı muhafaza eylesin amin

kim bilir şuan onlar hakkında ne plan,proje ve komplolar kuruyorlardır.
 
Üst Ana Sayfa Alt