Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Deccal Kim!? (daha Önce Okumadığınızı Sandığım Hadisler)

S Çevrimdışı

Seyyid Talha bin Asım

Sen neden korkuyorsun ölmek varken kaderde?!.
Banned
بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ
Deccal Yahudi Milletindendir!

Ebu Saîd el-Hudri (Radiyallahu Anh) şöyle anlatıyor:

“Bir gün ibni Sâid’le baş başa kaldım. Ben onunla yalnız kalmaktan ürperti duymuştum. İbni Sâid şöyle dedi:

İnsanları, benim hakkımda söyledikleri sözlerden dolayı mazur görüyorum.

Bana ve size ne oluyor ey Muhammed’in ashabı! Allah’ın Nebisi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Deccal Yahudi’dir’ demedi mi? Hâlbuki ben Müslüman oldum.

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Onun çocuğu olmaz!’ demedi mi? Hâlbuki benim çocuğum olmuştur.

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Allah ona Mekke ve Medine’yi haram kılmıştır!’ demedi mi? Bu ibni Sâid’e, küçükken şeytanlar gelirdi, kâhinlik yapardı. Suyun üzerinde bir taht gördüğünü, yani İblisin tahtını gördüğünü iddia ederdi. Sonra Müslüman olmuştur.”

Müslim 2927/90

Hadiste ismi geçen, ibni Sâid’e ibni Sayyad’da denilmiştir. Yani her iki isimle de anılmıştır Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) zamanında yaşamış ve Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in hadislerinde anlatılan Deccal’in kendisi olup olmadığı üzerinde tereddütlerin uyanmasına sebebiyet vermiş bir kişiliktir. Her ne kadar meşhur Deccal olmasa da onun Deccallerden bir Deccal olduğu kaydedilmektedir. Ömer (Radiyallahu Anh), onun Deccal olduğu üzerine yemin ederdi. Hatta onu öldürmek için Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den izin bile istemiştir.

Müslim 2929/94

Fakat Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buna müsaade etmemiş, Deccal olduğu kabul edilse bile ölümünün Ömer (Radiyallahu Anh)’ın eliyle gerçekleşmeyeceğini bildirmiştir. İbni Sayyad, Medine Yahudilerindendi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in Medine sokaklarında onunla yaptığı bir konuşma ilerideki hadislerde anlatılacaktır. O esnada ibni Sayyad henüz buluğ çağına girmemişti. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in önünde Nebi olduğunu iddia etme cüretini göstermişti. Bu iddia üzerine neden Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun öldürülmesini emretmemiştir? Bu soruya iki yönden cevap verilmektedir:

1) Henüz buluğ çağına girmiş değildi. Kadı Iyad, bu cevabı tercih etmiştir.

2) Hâdise Yahudilerle sulh antlaşması imzalandığı sıralarda vuku bulmuştur. El-Hattabi, Meâlimu’s-Sünen isimli kitabında kesin olarak bu ikinci cevap üzerinde durmaktadır. El-Hattabi onun buluğa erdikten sonraki durumu hakkında selefin ihtilaf ettiklerini ileri sürerek şöyle diyor:

Bir rivayete göre, bu sözünde tevbe etmiş ve Medine’de ölmüştür.

Abdullah ibni Ömer ile Cabir (Radiyallahu Anhum), ibni Sayyad’ın deccal olduğu üzere çekinmeden yemin ederlerdi. Cabir (Radiyallahu Anh)’a ‘ibni Sayyad Müslüman olmuştur’ denildiğinde ‘Müslüman olsa bile’ şeklinde cevap vermiş, ‘Mekke’ye girdi, Medine’de bulundu’ dediklerinde Cabir (Radiyallahu Anh) ‘buralara girmiş olsa bile’ dedi. Anlaşılan Cabir (Radiyallahu Anh) Müslümanlardan da deccal çıkabileceği görüşündedir.

Abdullah ibni Mesud (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Bir gün Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraberdik. Aralarında ibni Sayyad’ın da bulunduğu çocuklara uğradık. Çocuklar kaçtılar, ibni Sayyad oturdu. Sanki Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ondan hoşlanmamıştı.

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona:

−‘Elin topraklansın! Benim Allah’ın Rasulü olduğuma şahitlik eder misin?’ buyurdu.

İbni Sayyad:

−‘Hayır, aksine sen benim Allah’ın elçisi olduğuma şahitlik eder misin?’ dedi.

Bunun üzerine Ömer bin Hattab (Radiyallahu Anh):

−Ya Rasulallah! Beni bırak şunu öldüreyim, dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Gördüğün kişi o ise, ona asla güç yetiremezsin!’ buyurdu.

Diğer bir rivayette:

“İçerisinde Ömer bin Hattab (Radiyallahu Anh)’ın da bulunduğu on kişilik bir grupla Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), ibni Sayyad’a gittiler. Onu Beni Mugale kalesinin yanında çocuklarla oynarken buldular. İbni Sayyad, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) eliyle sırtına vuruncaya kadar onları hissetmemişti.

Sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), ibni Sayyad’a:

−‘Benim Allah Rasulü olduğuma şahitlik eder misin?’ buyurdu.

İbni Sayyad ona baktı ve:

−Senin ümmilerin Nebisi olduğuna şahitlik ederim, dedi.

Sonra:

−Sen benim Allah Rasulü olduğuma şahitlik eder misin? dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onu bıraktı ve:

−‘Allah’a ve Rasullerine iman ettim’ buyurdu.

Sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona:

−‘Ne görüyorsun?’ diye sordu.

İbni Sayyad:

−Bana doğru sözlü ve yalancı geliyor, dedi.

Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘İş onun aleyhine karışık olmuştur’ buyurdu.

Sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona:

−‘Senin için bir şey sakladım’ dedi.

O da:

−O, duh’tur, dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona:

−‘Yıkıl git, haddini asla aşamayacaksın!’ buyurdu.

Bunun üzerine Ömer bin Hattab (Radiyallahu Anh):

−Ya Rasulallah! Bırak beni şunun boynunu vurayım, dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Eğer bu, Deccal ise ona asla güç yetiremeyeceksin! eğer değilse onu öldürmekte sana bir hayır yoktur!’ buyurdu.”

Müslim 2930/95

İbni Sayyad burada kendisine gelen cinleri kasdediyor. Allah en iyisini bilendir. (Mütercim)

Deccal’in Yahudi milletinden olmasına delalet eden şeylerden biri de şudur ki: Deccal, İsfahan’dan çıktığı vakit oranın Yahudilerinden yetmiş bin kişi ona tâbi olacaktır.

Oraya İsbehan da denmiştir.

Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Deccal’e İsbehan Yahudilerinden yetmiş bin kişi tabi olacaktır. Onların başlarında ve omuzlarında miğfer vardır’ buyurdu.”

Müslim 2944/124

Ebu Saîd el-Hudri (Radiyallahu Anh)’ın ibni Sayyad ile birçok kıssası ve olayı vardır. Ebu Saîd (Radiyallahu Anh) şöyle anlatıyor:

“İbni Sayyad ile Mekke’ye kadar arkadaşlık ettim. Bana şöyle dedi:

−Bir takım insanlarla karşılaştım benim Deccal olduğumu iddia ediyorlar! Sen, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in:

−‘Onun çocuğu olmaz!’ dediğini işitmedin mi? dedi.

Ben de:

−Evet, işittim, dedim.

İbni Sayyad:

−Kuşkusuz benim çocuğum oldu, dedi.

Sonra:

−Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in:

−‘O, Medine ve Mekke’ye giremez!’ dediğini işitmiş değil misin? dedi.

Ben de:

−Evet, işittim, dedim.

İbni Sayyad:

−Ben Medine’de doğdum ve işte Mekke’ye gidiyorum, dedi. Sözünün sonunda bana şunları söyledi:

−Ancak Allah’a yemin olsun ki, ben onun ne zaman nerede doğduğunu ve şu an nerede olduğunu elbette biliyorum, dedi.

Ebu Saîd (Radiyallahu Anh) diyor ki:

−Bu sözü beni hayret ve kuşkuya düşürdü.”

Müslim 2927/89

Buradan da anlaşılıyor ki, Yahudiler, Deccal’in nerede olduğunu biliyorlar. Onun haberlerini kendilerinden sonrakilere aktarıyorlar. Yahut onların şeytanlarla işbirliği içinde olan bilginleri bunu biliyor. Çünkü ibni Sayyad da İslam’a girmeden önce kendisine şeytanların geldiği biri idi.

Ebu Saîd (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Biz hacı yahut umreciler olarak Medine’den çıktık. Yanımızda ibni Sayyad da vardı. Sonra bir yerde konakladık. İnsanlar çevreye dağıldılar. İbni Sayyad ve ben yalnız kaldık. Onun aleyhinde söylenenlerden dolayı ben büyük bir korkuya kapılmıştım. Sonra ibni Sayyad azığını getirip benimkinin yanına koydu.

Ben:

−Sıcak çok şiddetlidir, keşke ağacın altına koysaydın, dedim. O da öyle yaptı. Sonra bir koyun sürüsü göründü. İbni Sayyad büyükçe bir kadeh süt getirdi ve:

−Ebu Saîd iç, dedi.

Ben:

−Sıcak çok şiddetlidir, süt de sıcaktır, dedim. Onun elinden içmeyi kerih görmemden başka bahanem yoktu.

İbni Sayyad dedi ki:

−Ebu Saîd, istedim ki bir ip alayım, onu bir ağaca bağlayayım, sonra insanların benim için söylediklerinden dolayı kendimi boğayım.

Ebu Saîd, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in hadisi kendisine gizli kalmış kimseler olabilir, ama siz Ensar topluluğuna gizli kalmamıştır. Sen Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in hadisini en iyi bilenlerden değil misin?

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Deccal, kâfirdir!’ buyurmadı mı? Ben Müslüman oldum.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘O kısırdır, çocuğu olmaz!’ demedi mi? Ben çocuğumu Medine’de bıraktım.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘O Medine ve Mekke’ye giremez!’ buyurmadı mı? Ben Medine’den geldim, işte Mekke’ye gidiyorum.

Ebu Saîd dedi ki:

−Neredeyse onu mazur görüyordum ki: ‘Allah’a yemin olsun ki ben Deccal’in, şu an nerede olduğunu biliyorum’ dedi.

Bunun üzerine ona şöyle dedim:

−Bundan sonraki günlerde helak, hüsran sana olsun.”

Müslim 2927/91

1.png



سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
----------------------------------------
Daha fazlası için; www.sahihhadisler.com
 
Şimal Çevrimdışı

Şimal

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
4973 - Şâbi'nin, Fatıma Bintu Kays radıyallahu anhâ'dan nakline göre Fatıma şöyle anlatmıştır: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Temimu'd-Dâri hıristiyan bir kimse idi. Gelip biat etti ve müslüman oldu. O, benim Mesih Deccâl'den anlattığıma uygun olan bir rivayette bulundu. Bana anlattığına göre, Temim, bir gemiye binip denize açılmıştır. Yanında Lahm ve Cüzâm kabilelerinden otuz kişi vardı. (Hava şartları iyi olmadığı için) onlarla denizin dalgaları bir ay kadar oynadı. Sonunda güneşin battığı esnada denizde bir adaya yanaştılar. Geminin kayıklarına binerek adaya çıktılar. Derken karşılarına çok tüylü kıllı bir hayvan çıktı. Bunlar, tüylerinin çokluğundan hayvanın baş tarafı neresi, arka tarafı neresi anlayamadılar. (Şaşkın şaşkın)

"Sen necisin, neyin nesisin?" dediler. O cevap verdi:

"Ben cessâseyim!"

"Cessase nedir?" denildi.

"Ey cemaat! Şu mannastıra kadar gelin! İçinde bir adam var, o sizin haberinize müştaktır!" dedi. O, böylece bir adamdan söz edince, biz onun bir şeytan olmasından korktuk. Hemen koşarak manastıra girdik. İçeride bir adam vardı; hilkatçe gördüklerimizin en irisiydi ve elleri boynuna, dizlerinden topuklarına demirle sıkı şekilde bağlanmıştı.

"Vah sana! Kimsin sen?" dedik.

"Benim haberimi alabilmişsiniz. Şimdi siz kimsiniz, bana söyleyin!" dedi. Arkadaşlarım:

"Biz bir grup Arabız. Bir gemideydik, denizin coşkun bir anına rastladık. Dalgalar bizi bir ay oynatıp oyaladı. Sonra şu adaya yaklaştık, sandallara binip adaya çıktık. Tüylü ve çok kıllı bir hayvanla karşılaştık. Tüyünün çokluğundan başı ne taraf, arkası ne taraf anlayamadık. "Vah sana, nesin sen" dedik.

"Ben cessâseyim!" dedi. Biz: "Cessase de ne?" dedik.

"Manastırdaki şu adama gelin, o sizin haberinize pek müştaktır!" dedi. Biz de koşarak sana geldik. Biz onun bir şeytan olmadığından emin olmadığımız için korktuk" dedik. Adam:

"Bana Beysân hurmalığından haber verin!" dedi. Biz:

"Onun neyinden haber soruyorsun?" dedik.

"Ben onun ağacından soruyorum, meyve veriyor mu?" dedi.

"Evet!" dedik.

"Öyleyse meyve vermeme zamanı yakındır!" dedi.

"Bana Taberiye gölünden haber verin!" dedi.

"Onun nesinden haber istiyorsun?" dedik.

"Onun suyunun çekilmesi yakındır!" dedi.

"Bana Zuğer gözesinden haber verin!" dedi.

"Sen onun neyinden haber istiyorsun?" dedik.

"Gözede su var mıdır? Orada su var mıdır?" dedi.

"Evet, onun çok suyu vardır! Sahipleri onun suyu ile ziraat yapıyorlar!" dedik.

"Ümmilerin peygamberinden bana haber verin? O ne yaptı?" dedi.

"O Mekke'den çıkıp Yesrib'e (Medine'ye) yerleşti" dedik.

"Araplar O'nunla mukâtele etti mi?" dedi. Biz:

"Evet!" dedik.

"Onlara karşı ne yaptı?" dedi. Biz de, (onu ezmek için) peşine düşen Araplara galebe çaldığını, Arapların kendisine itaat ettiklerini haber verdik. (O da bize)

"Bu, onların itaat etmeleri, kendileri için daha hayırlıdır. Ben şimdi size kendimi tanıtayım: Ben Mesih Deccâl'im. Çıkış için bana izin verilme zamanı yakındır. O zaman çıkıp yeryüzünde dolaşacağım. Kırk gün içinde uğramadığım karye (köy) kalmayacak. Mekke ile Taybe (Medine) hariç. Bu iki şehir bana haramdır. Onlardan birine her ne vakit girmek istersem, elinde yalın kılıç bir melek beni karşılar, benim oraya girmeme mani olur. Onların her bir geçidinde bir melek vardır, onları korur!" dedi." Sonra Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm çubuğuyla minbere dürterek:

"Bu Taybe'dir! Bu Taybe'dir! Bu Taybe'dir! Ben bunu size anlattım değil mi?" buyurdular. Halk da: "Evet!" diye karşılık verdi. bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm:

"Temimi'd-Dâri'nin rivayetinin benim size ondan (Mesih Deccâl'dan) Mekke ve Medine'den anlattığıma muvafık düşmesi hoşuma gitti. Bilesiniz O Şam denizinde veya Yemen denizindedir. Hayır doğu tarafındandır. Evet o doğu tarafından zuhur edecektir. O doğu tarafından zuhur edecektir!" buyurdu ve eliyle doğu tarafına işaret etti."

Müslim, Fiten 119, (2942); Ebu Davud, Melahim 15, (4325, 4326); Tirmizi, Fiten 66, (2254).
 
Aziz Tutal Çevrimdışı

Aziz Tutal

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
kardeşlerim az kaldı inşallah mehdiyide görecez isa(a.s)ıda görecez Allah'ım se bize kısmet et islamın galibiyetini görmeyi
 
Ömer2 Çevrimdışı

Ömer2

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Şu saatten sonra gercekten yeryuzunde ıman etmıs ALLAH ın yolunda kosan cok az ınsan bılıyorum.
Deccal tamam bellı de yecuc ve mecuc kavmının su ınsanlara acımayarak yok edıp gececegı de yakındır.
Bu gun bır ımtıhana tabı oldum.Gercekten de zor hanı ALLAH zulcelal Allah'ın ayetlerini az bir değere değişip, insanları O'nun yolundan alıkoydular. Onların yaptıkları gerçekten ne kötüdür! tevbe 9. ayette belırttıgı gıbı.

Bakalım vakit nelerı gosterecek.
 
Üst Ana Sayfa Alt