A
Çevrimdışı
Dede baba ayıya dönerek:
--Yapacağımız bazı şeyler var. İlk önce tüm hayvanları toplayıp tanışalım. Daha sonra da bir görev bölümü yapmamız lazım. Burada yaşayan hayvanlara haber verebilir misin?
--Merak etme, kısa sürede hepsini toplarım inşaALLAH.
--Hepsini teker teker çağırman zaman alır ve sen de çok yorulursun. Bu iş için birilerini görevlendirmemiz lazım.
--Bence de böylesi daha iyi olur. Ama kimi görevlendirsek?
--Bu iş için kuş tayafasını görevlendirelim. Bu yakınlarda kim var?
--Bizim komşu güvercin var. Bir de baykuş var.
--Tamam o ikisini çağır hemen.
--Peki
Ayı hemen gidip güvercin ve baykuşu çağırdı. Onlar gelince de:
--Arkadaşlar sizi rahatsız ettik ama acil bir durum var.
--Ne dir o acil durum, diye güvercin sordu.
Dede devreye girdi:
--Orman konseyini kuracağız. Bunun için de bu yörede yaşayan tüm hayvanların burada toplanmaları lazım. Bu işi de siz yapacaksınız.
Baykuş ve güvercin kısa bir şaşkınlık devresi geçirdikten sonra, baykuş:
--İyi fikir. Ben hemen diğer kuşlara da haber verip onları da görevlendiriyim.
--Tamam iyi olur.
Güvercin:
--Ben de bizim güvercin tayfasını harekete geçiriyim inşaALLAH.
--ALLAH sizlerden razı olsun inşaALLAH.
--Amin, ecmain.
Güvercin ve baykuş hemen faaliyete başladı. Kısa sürede tüm kanatlı hayvanlar seferber olmuştu. Bu arada dede ayıya dönerek:
--Bu arada biz de ağaçlara bir göz atalım, kulübe için. Keseceğimiz ağaçları şimdiden belirleyelim ki boş yere ağaç kesip vebale girmeyelim.
--Evet, böylece vaktimizi de değerlendirmiş oluruz.
Dede ve ayı birlikte ağaçları kontrol edip, kesecekleri ağaçları işaretlemeye başladılar. Diğer yandan, haberci olarak gönderilen hayvanlar ormandaki hayvanlara durumu haber verip tüm hayvanların derhal ayının ini önünde toplanmasını söylediler. Cüsse ve güç itibariyle zayıf olan hayvanları bir telaş almıştı. Ayının kendilerine zarar vermelerinden endişe ediyorlardı. Ama her şeye rağmen de oraya gitmek zorundaydılar. Aslan ve kaplanın olmadığı bu ormanda kral ayıydı. Davete icabet etmekten başka da yapacakları bir şey yoktu.
Dede ve ayı işlerini bitirmişler ve mağaranın önünde bekliyorlardı. Hayvanlar da buraya gelmeye başlamıştı. Kısa bir süre de bu bölgede yaşayan ne kadar hayvan varsa hepsi toplanmıştı, sadece kaplumbağa gelmemişti. Gelen hayvanlar Dedeyi görünce önce kısa bir şaşkınlık devresi geçiriyorlardı. Kısa süre içerisinde hepsi Dedeye alışmıştı. Dede:
--Gelmeyen var mı? Kartal:
--Bir tek kaplumbağa kaldı geride. Malumunuz biraz ağır hareket eder.
--Ya kaplumbağayı buraya getirir ya da o gelinceye kadar bekleriz. Kartala dönerek:
--Nerede olduğunu biliyor musun?
--Evet, geldiğim istikametteydi.
--O halde gidip onu hemen getir. Böylece buradaki ahali de beklememiş olur.
--Hay hay, hemen gidiyorum.
Kartal havalandı ve 5 dakika sonra, kaplumbağayı pençeleri arasında almış bir şekilde geri döndü. Kaplumbağa çok korkmuştu. Öyle ya, kartal sadece birisini yemek için pençeleri arasına alırdı. Kartal her ne kadar durumu ona izah etmeye çalışmış ise de onu pek ikna edememişti. Zaten kaplumbağanın da durumunu kabullenmekten başka çaresi yoktu. Kartal kaplumbağayı yere bırakınca, kaplumbağa derin bir nefes almıştı. Dede:
--Kusura bakma, seni böyle aldırdık ama başka da çaremiz yoktu. Aksi halde daha çok bekleyecektik ki herkesin işi gücü var.
Herkes toplanınca, Dede:--....
--Yapacağımız bazı şeyler var. İlk önce tüm hayvanları toplayıp tanışalım. Daha sonra da bir görev bölümü yapmamız lazım. Burada yaşayan hayvanlara haber verebilir misin?
--Merak etme, kısa sürede hepsini toplarım inşaALLAH.
--Hepsini teker teker çağırman zaman alır ve sen de çok yorulursun. Bu iş için birilerini görevlendirmemiz lazım.
--Bence de böylesi daha iyi olur. Ama kimi görevlendirsek?
--Bu iş için kuş tayafasını görevlendirelim. Bu yakınlarda kim var?
--Bizim komşu güvercin var. Bir de baykuş var.
--Tamam o ikisini çağır hemen.
--Peki
Ayı hemen gidip güvercin ve baykuşu çağırdı. Onlar gelince de:
--Arkadaşlar sizi rahatsız ettik ama acil bir durum var.
--Ne dir o acil durum, diye güvercin sordu.
Dede devreye girdi:
--Orman konseyini kuracağız. Bunun için de bu yörede yaşayan tüm hayvanların burada toplanmaları lazım. Bu işi de siz yapacaksınız.
Baykuş ve güvercin kısa bir şaşkınlık devresi geçirdikten sonra, baykuş:
--İyi fikir. Ben hemen diğer kuşlara da haber verip onları da görevlendiriyim.
--Tamam iyi olur.
Güvercin:
--Ben de bizim güvercin tayfasını harekete geçiriyim inşaALLAH.
--ALLAH sizlerden razı olsun inşaALLAH.
--Amin, ecmain.
Güvercin ve baykuş hemen faaliyete başladı. Kısa sürede tüm kanatlı hayvanlar seferber olmuştu. Bu arada dede ayıya dönerek:
--Bu arada biz de ağaçlara bir göz atalım, kulübe için. Keseceğimiz ağaçları şimdiden belirleyelim ki boş yere ağaç kesip vebale girmeyelim.
--Evet, böylece vaktimizi de değerlendirmiş oluruz.
Dede ve ayı birlikte ağaçları kontrol edip, kesecekleri ağaçları işaretlemeye başladılar. Diğer yandan, haberci olarak gönderilen hayvanlar ormandaki hayvanlara durumu haber verip tüm hayvanların derhal ayının ini önünde toplanmasını söylediler. Cüsse ve güç itibariyle zayıf olan hayvanları bir telaş almıştı. Ayının kendilerine zarar vermelerinden endişe ediyorlardı. Ama her şeye rağmen de oraya gitmek zorundaydılar. Aslan ve kaplanın olmadığı bu ormanda kral ayıydı. Davete icabet etmekten başka da yapacakları bir şey yoktu.
Dede ve ayı işlerini bitirmişler ve mağaranın önünde bekliyorlardı. Hayvanlar da buraya gelmeye başlamıştı. Kısa bir süre de bu bölgede yaşayan ne kadar hayvan varsa hepsi toplanmıştı, sadece kaplumbağa gelmemişti. Gelen hayvanlar Dedeyi görünce önce kısa bir şaşkınlık devresi geçiriyorlardı. Kısa süre içerisinde hepsi Dedeye alışmıştı. Dede:
--Gelmeyen var mı? Kartal:
--Bir tek kaplumbağa kaldı geride. Malumunuz biraz ağır hareket eder.
--Ya kaplumbağayı buraya getirir ya da o gelinceye kadar bekleriz. Kartala dönerek:
--Nerede olduğunu biliyor musun?
--Evet, geldiğim istikametteydi.
--O halde gidip onu hemen getir. Böylece buradaki ahali de beklememiş olur.
--Hay hay, hemen gidiyorum.
Kartal havalandı ve 5 dakika sonra, kaplumbağayı pençeleri arasında almış bir şekilde geri döndü. Kaplumbağa çok korkmuştu. Öyle ya, kartal sadece birisini yemek için pençeleri arasına alırdı. Kartal her ne kadar durumu ona izah etmeye çalışmış ise de onu pek ikna edememişti. Zaten kaplumbağanın da durumunu kabullenmekten başka çaresi yoktu. Kartal kaplumbağayı yere bırakınca, kaplumbağa derin bir nefes almıştı. Dede:
--Kusura bakma, seni böyle aldırdık ama başka da çaremiz yoktu. Aksi halde daha çok bekleyecektik ki herkesin işi gücü var.
Herkes toplanınca, Dede:--....