Değişen Kim? Rahat Bize..

Selamun aleykum.
İslam-tr foruma çok uzun zaman önce kayıt olmuştum. Ara ara paylaşımlar yapıyordum ama pek aktif olamadım. Bundan sonrada çok aktif olabilir miyim bilmiyorum ama şuan yazmayı düşündüğüm konuyu paylaşmak istedim. Konu hakkında düşüncelerini paylaşanlar olursa memnuniyetler okurum.

2015 yılı itibari ile Türkiye'de eskiden adı cemaatler olan ama bugünlerde STK yada dernek olan kurumlar oldukça güçlendi ve çok geniş imkanlara sahip oldular. Basın açıklamarı yapıyoruz, mitingler yapıyoruz ve vs. etkinliklerde çok geniş imkanlara sahip oluyoruz.

Peki soru/n şu?

Gerçekten 28 şubat sürecindeki sistem mi değişti yoksa 2015 yılına ulaşan İslami camiaların istek ve talepleri mi değişti?

Benim kanaatim!

Sistemde köklü bir değişiklik olmadı. Eskinin mücahidleri olan bizler ılımlı İslamın önünün açılması ve zamanında aktif mücadeleler verip hak arayışlarına girince sistemde bir değişiklik oldu ve koltuk sahipleri yer değiştirdi. Dün Müslümanlar ülkede şeriat isterlerken bugün sanki amaca ulaşılmış edası ile demokratik düzenle aşırı derecede barışık ve uyum içerisinde yaşıyorlar. Bundan dolayı sistem ne den karşı gelip müdahelede bulunsun değil mi?

Sağlaması yapılsın?

Kısaca paylaştığım kanaatimin yanlış olduğunu düşünen değerli kardeşlerimede konunun sağlamasını yapmalarını tavsiye ediyorum. Nasıl mı?

O her hafta yaptığınız basın açıklamalarında bir kerede 28 şubat döneminde sahip olduğunuz şeriat isteklerinizi gündeme taşıyın. Şeriat istiyoruz. Şeriat gelsin diye gündemler oluşturun bakalım ne olacak?

Ne gerek var değil mi?

Zaten birileri şeriatin gelmesi için kendisini feda etmişken şimdi tadımızı kaçırmanın ne gereği var değil mi?

Evet, evet...

Bizim gibi gençlere rahatlık batıyor gibi. En iyisi konuyu daha fazla uzatmamak.

Selam ve dua ile.

Dün düzenin karşısın da olanlar bugün aynı düzenin emrine amade askerler oldular.Tespitin doğru.

dün şeriat istiyoruz diyenleri para değiştirdi galiba koltuk sevdasından dile getiremiyorlar

Sorun tesbitinin yeterince sağlıklı yapılmadığı kanaatindeyim. Haliyle yanlış hareket zemini üstünde parça doğruların bulunması sağlıklı bir sonuç doğurmayacaktır bence.
Belirtmiş olduğunuz kanaatinize de önerdiğiniz sağlama formülünün geçerliliğine de katılmıyorum.

Yani sistem değişti mi?

Sizin tesbitinizide okumak isterim.

zamanında güç sahibi olanların istediği ateist ve kukla bir toplumdu
internetin olmadığı,basın'ın ise kontrol altında tutulduğu yıllarda güç sahipleri toplumun çoğunluğunu diyanet ile kontrol edebiliyordu.
bu duruma razı olmayan az bir kitle ise bir araya gelemeyip organize olamadığından diyanetin yapamadığını askeriye yapıyordu
işin aslı askeriyeye fazlada görev düşmüyordu
toplumun askeriyeye bakışını etkileyen yanlı haberler yapıldığında halk asıl doğru olana ulaşamadığından yanlışı doğru olarak kabul ediyordu
ekonomik kriz olduğunda ''vatan millet sakarya'' deniliyor.
terör hortluyor
yunanistanla savaşın eşiğindeyiz deniliyor.
ermenistan düşman,iran düşman, hatta bütün dünya bize düşman deniliyor ve insanlar askeriyeyi kutsallaştırıyordu
20 sene önce halk'a sorsanızki pkk'yı kim destekliyor? muhtemelen almanyadan kostarikaya kadar bütün ülkelerin adını zikrederlerdi.
geriye kalan arap devletleri içinde hazırda söylemler mevcuttu elbette
''araplar bizi sırtımızdan vurdu'' diyenlerden tutunda
''ben arabım fakat araplar benden değildir'' diyerek hadis uyduranlar vardı
birde ''islamın en güzel yaşandığı yer türkiyedir'' diyenler vardıki her ne hikmetse denize bikini ile girmenin islamın neresine uygun olduğu sorusu akıllarına bile gelmiyordu.
sesini yükseltenlerin yunanistan ajanı, amerikan ajanı,onun ajanı bunun ajanı olarak görüldüğü bir ortamda düzeni küfür olarak görenlerinde sistemin alternatifi olarak karşılarında yine demokrasi ve yine bir parti vardı. refah partisi
refah partisinin en uç noktada olduğu bir ülkede ''demokrasi küfürdür'' söylemi davaya ihanetden başka bir anlam ifade etmiyordu.
zaman geçtikce dünya ile birlikte basın özgürlüğü,internet vs ile insanlar birbirinden haberdar olmaya başladı.
insanların birbirinden haberdar olduğu bir ülkede baskılar artdıkca refah partisi güçlendi ve onun çizgisi ülkenin normali oldu.
refah partisi normalleştiğinde, daha önce refah partisine oy veriyorum demeye çekinenlerin yerini ''demokrasi küfürdür'' diyenlerin almasıda muhtemeldi.
asıl güç sahibi olan amerika,almanya,ingiltere ve yahudi patronlar bu düzenin baskı ile daha fazla devam edemeyeceğini farketdiler.
işte bu noktada yıllardır verilen emeklerin karşılığı alındı diyebileceğimiz bir partiye ihtiyaç duyuldu.
bu öyle bir parti olmalıydıki bizzat müslüman kesimin nefsini gıdıklamalı, namaz kılan oruç tutan çoğunluk tarafından ''şeriat istiyoruz'' diyenlerin dışlanmasını sağlamalıydı
ülke içindeki güç sahibi ateistlerin müdahelesini engellemek içinde ülkeyi önce kaos'a sürüklemelerine izin verip sonrasında karşılarına çıkan partiyi kurtarıcı olarak göstermeleri gerekiyordu.
%25 hazır oy ve en az %10 potansiyeli olan bir kitleye krizlerden bıktık diyenlerde eklenince bunun karşısında hiçkimse duramaz denildi.
bu planların uygulanması için sağlam bir kurtarıcıya ihtiyaç vardı.
sizce istanbul belediye başkanının siirtdeki mitinğ'de ne işi var?
bunun başka bir örneği olmuşmu bu ülkede? elbette hayır.
yıllarca halkdan kopuk liderlerin yönettiği bir ülkede necmetdin erbakan fırtınası sonrasında tayyip erdoğan rüzgarı birçok kesim tarafından ''işte budur'' denilmesini sağlamıştır.
sonrasında elde edileni islami kesime zafer olarak empoze etmek cokda zor olmadı
''birgün duyarsanızki tayyip erdoğan zengin olmuş,bilinki hırsızlık yapmıştır''
böyle bir söylem ile iktidarı talep eden,istanbul belediye başkanı olmasına rağmen gecekonduda oturan,eşinin başı kapalı olan biri halkdan oy istiyor.
ve bu halkda öyle bir halkki diyanet güdümündeki imam hatipleri bile mücahid yetiştiren bir şeriat okulu gibi görüyor.
bu parti eğer %70 oy almadıysa bile buna şaşırmak lazım
bugün gelinen noktada ''demokrasi küfürdür'' diyenlerin karşısında ateist bir chp iktidarı olsaydı elbette daha fazla ses getirirdi.
fakat durum farklı
artık halkın razı olduğu bir parti iktidarda
oy kullanma oranının %85 olduğu bir ülkede halk demokrasiye razıdır
halk demokrasiye razı oldukcada tebliğ en az kılıç kadar önem arzetmektedir.

Allah razı olsun kardeş. Yazımda anlatmak istediklerimi genişletmişsin. Konu çok daha fazla derinletirilebilir.

Secde' Alıntı:

Allah razı olsun kardeş. Yazımda anlatmak istediklerimi genişletmişsin. Konu çok daha fazla derinletirilebilir.

Genişletmek için tıkla ...

yazdıklarımız an itibariyle aklımıza gelenler akhi
elbette gelinen noktanın sayılamayacak kadar çok nedeni vardır.