Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İlmi Konu Demokratik Düzeni Savunan Bir Nurcu'ya Reddiye

Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Selâmun Âleykum;
Demokratik Düzeni Savunan Bir Nurcu'ya Reddiye
İsmi bende saklı olan bir kardeşim, Nur'cu bir arkadaşına gönderdiği "demokratik mucadeleyi reddeden açıklamalı bir video" sebebiyle, arkadaşı kendisine aşağıdaki mesajla cevab vermesi üzerine kendisine cevab vermem için benden ricada bulundu. Aşağıya oldukça sıkışık zamanımda cevabımı iletmeye çalışacağım. Gayret bizden, tevfik âlemlerin Rabb'i olan Allah (c.c.)'dandır.

xxxxxx abi öncelikle düşünüp gönderdiğin için Allah razı olsun. Laf ile peynir gemisi yürümez, bu konuları içtihad imamlarına bırakmak lazım, bu tür videolar ümitsizliği arttırmaktan başka bir işe yaramaz diye düşünüyorum. Çünkü vasat derecede iman hakikatleri yerleşmemiş bir müslüman şeriat uygulansa ancak mukallit olur. Güzel abim acizane tavsiyem ışıkçılardan , tabakçılardan, imam buharı vakfından uzak dur. Risale i Nur'a vâkıf olabilirsen sana yeter. Selametle
24502



Kardeşim; hakkında nas bulunan meselede ictihad aranmaz kaidesi mevcuddur ki, Allah'ın kanunlarıyla hükmedilmesi, diğer yasalarla yönetmenin küfür olduğu hakkında açık seçik nas'lar mevcud iken bu konuda ictihad aramak câhillikten, sapkınlıktan başka bir şey değildir. Üstelik demokratik mucâdele konusunda ictihad sahibi imamları olarak kimleri görüyorsunuz? Ayrıca ictihadda bulunacak kişilerin muctehidde bulunması gereken ilme vâkıf olduğuna emin misiniz?

Yine demişsin ki : "
bu tür videolar ümitsizliği arttırmaktan başka bir işe yaramaz diye düşünüyorum. Çünkü vasat derecede iman hakikatleri yerleşmemiş bir müslüman şeriat uygulansa ancak mukallit olur."
Demokratik mucâdele yerine nebevi mucâdele olması gerekir konulu videolar ancak kalblerinde maraz olanların hastalığınıı artırır, içlerinde karamsarlığa sebeb olur.

يُخَادِعُونَ اللّٰهَ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُواۚ وَمَا يَخْدَعُونَ اِلَّٓا اَنْفُسَهُمْ وَمَا يَشْعُرُونَۜ
ف۪ي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌۙ فَزَادَهُمُ اللّٰهُ مَرَضًاۚ وَلَهُمْ عَذَابٌ اَل۪يمٌۙ بِمَا كَانُوا يَكْذِبُونَ
"Aslında onlar, böylece Allah'ı ve iman etmiş olanları aldatmak isterler. Halbuki onlar kendilerinden başka kimseyi aldatamazlar, bunun da farkına varamazlar. - Kalblerinde gizli inkâr hastalığı vardır. Allah hastalıklarını daha da artırmıştır. Yalan söylediklerinden dolayı onları acıklı bir azab beklemektedir." (Bakara 9 - 10)

Sözündeki bir diğer mesele; tevhid, tağutu reddetme gereği küfür kanunlarını, rejimlerinin reddiyesi olmadan iman hakikatleri nasıl yerine gelir? İman hakikatleri imana girişle başlar ki bu da şehadeteyn ile gerçekleşir ki şehadeteyn de küfre "La" tokadı indirmeden gerçekleşmez.
"
İman hakikatleri gerçekleşmemiş bir musluman ancak mukallid olur" demektesin ki; iman hakikatleri gerçekleşmediği halde müslüman diyorsun! Her müslümanın âlim olması yahud muctehid seviyede olması diye bir şey yok, dolayısıyla mukallid olmak kötü bir şey değil, aksine muşrik olmayla kıyaslanmayacak bir nîmettir de.


Son sözününde ise birbirine zıt olan akide sahibi cemaatleri zikrederek "bunlardan uzak dur, Risâle-i Nur'a vâkıf ol yeter" diyorsun. Akide konusunda oldukça sıkıntılı bir eser olmasına rağmen Risâle-i Nur'un muellifi, kendisi bir zamanlar küfür ahkâmıyla işleyen meclise girmiş ve daha sonra buradaki sıkıntıları görerek kendisi uzaklaşmış iken, sizin gibi kendisini ve eserini sözde rehber edinenlere bu harekette bir misal yok mudur?

Said Nursi Mektubat isimli eserinde şöyle demektedir:
"Câ-yı dikkat bir hadise: Bir zaman, bu garazkârâne tarafgirlik neticesi olarak gördüm ki, mütedeyyin bir ehl-i ilim, fikr-i siyasîsine muhâlif bir âlim-i salihi, tekfir derecesinde tezyif etti. Ve kendi fikrinde olan bir münafığı, hürmetkârâne medhetti. İşte, siyasetin bu fena neticelerinden ürktüm,
b606.gif
(Şeytandan ve siyasetten Allah’a sığınırım.)

dedim, o zamandan beri hayat-ı siyasiyeden çekildim."
(Said Nursi, Mektubat, 22. Mektub, Sf: 258)


Said Nursi mevzumuz olan siyasetle ilgili ne diyor:
“Ey kardeşlerim; kırkbeş sene evvel eski Said'in dersinden anlaşılıyor ki, o Said siyasetle içtimaiyyat-ı islamiye ile ziyade alakalıdır. Fakat sakın zannetmeyiniz ki, o , dini siyasete alet yoluna gitmiş. Haşa, belki o bütün kuvvetiyle siyaseti dine alet ediyormuş. Ve derdi ki : Dinin bir hakikatını bin siyaste tercih ederim. Evet,o zamanda kırk elli sene evvel hissetmiş ki bazı munafık zındıkların siyaseti dinsizliğe alet etmeğe teşebbüs ve niyetlerine mukabil, o da tüm kuvvetiyle siyaseti dinsizliğe alet yapmalarına mukabil, o da tüm kuvvetiyle siyaseti islamın hakikatlerine bir alet yapmağa çalışmış. Fakat o zamanda yirmi sene sonra gördü ki: O gizli munafık zındıkların batılılaşmak bahanesiyle, siyaseti dinsizliğe alet yapmalarına mukabil bir kısım dindar ehl-i siyaset, dini siyaset-i islamiyeye alet etmeye çalışmışlardı. İslamiyet güneşi yerdeki ışıklara alet ve tabi olamaz. Ve alet yapmak islamın kıymetini tenzil etmektir, büyük bir cinayettir. Hatta eski Said o çeşit siyaset tarafgirliğinden gördü ki: Bir salih alim kendi siyasi fikrine ortak bir munafığı hararetle sena etti. (övdü) Ve siyasetine muhalif bir hocayı tenkit ve tefsik etti. (eleştirmek ve günahkar ilan etmek) Eski Said ona dedi ki: “Bir şeytan fikrine yardım etse rahmet okutacaksın. Senin fikrine muhalif bir melek olsa lânet edeceksin.
Bunun için Eski said siyaset konusunda “Euzubillahi mineşşeytani vessiyaseti” dedi ve otuzbeş seneden beri siyaseti terk etti."

(Said Nursi, Hutbe-i Şâmiye, Sf: 52)


Hidâyet Rabb'im dilediğinedir.

يا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ
"Ey iman edenler! Allah ve Rasulu sizi size hayat veren şeye davet ettiği zaman icâbet ediniz. Biliniz ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksınız." (Enfal 24)

Ebu Hurayra’dan gelen bir rivâyete göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurur:
Kim bir kimseyi hayra (hudaya) çağırırsa, kendisine uyanların sevablarının bir misli ona aittir. Bu sevab (kendisine uyanların) sevablarından bir şey eksiltmez. Kim de sapıklığa (dalâlete) çağırırsa kendisine uyanların günahlarının bir katı ona aittir. Bu günah (kendisine uyanların) günahlarından hiçbir şey eksiltmez.”

(Muslim; Riyazu’s-Salihîn, Bab 2, Hadis no: 174, sf: 158, 161;
İbn-i Mâce, I, 74, 206, 1751, 203, 207 nolu hadisler; İbn-i Mâce, II, 1499;
Sahihu’l-Buhârî VIII, 92;
Cevâhiru’l-Buhârî, sf: 398, Hadis no: 658;
Tefsîru’l-Kurâni’l-Azîm, II, 45, 198;
Neseî, V, 99-100)




İlgili Video :





 
Üst Ana Sayfa Alt