DERTLERİMİZ
Bencillik, egoizm ve kişisel çıkarları toplumun menfaatine tercih etmek.
Sorumsuz davranmak ve sorunların sebebini hep başkalarında görmek.
Millet kalkınmasında fedakârlıktan kaçıp başkalarından fedakârlık beklemek.
Duyguların hakim olduğu bir akıl daima şahsi çıkar peşindedir. Böyle bir aklın toplum kalkınmasına faydası olamaz.
Tembellik, bitkinlik ve acziyet içersinde olmak. Allah’ın Resûlü şöyle buyurur: “Acizlik ve tembellikten sana sığınırım Allah’ım!”
Ahlaki bozukluk cinayet ve sapmaların artması.
Görevleri aksatmak.
İşi gereği gibi yapmamak.
Dini duyguların ve Allah korkusunun azalması, zulmün yaygınlaşması.
Eşit, engeli ve kardeşçe muamelelerin yerini, rüşvet v.b. musibetlerin alması.
Ürkeklik ve korkaklık sebebi ile hak yolda gerekeni yapmamak.
Mal, makam-mevki ve şöhret sarhoşluğuna düşmek. Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): “Dirheme tapan helak olsun, dinara tapan helak olsun” buyurur.
İleriye dönük yüksek hedeflerden mahrum olmak.
Din, millet ve ailenin ileri bir seviyeye çıkarılabilmesi için gereken fedakarlık ruhunun kaybolması.
Güçlü şahsiyet ve idarenin yok oluşu.
Fedakarlıklara ve zahmetlere katlanmadan aşırı rahata ve zevke düşkünlük, mal biriktirme hırs ve sevgisi.
Fertlerin, yenilikler ve icat için gereken araştırma ruhu ve bilincinden yoksun olmaları
Bencillik, egoizm ve kişisel çıkarları toplumun menfaatine tercih etmek.
Sorumsuz davranmak ve sorunların sebebini hep başkalarında görmek.
Millet kalkınmasında fedakârlıktan kaçıp başkalarından fedakârlık beklemek.
Duyguların hakim olduğu bir akıl daima şahsi çıkar peşindedir. Böyle bir aklın toplum kalkınmasına faydası olamaz.
Tembellik, bitkinlik ve acziyet içersinde olmak. Allah’ın Resûlü şöyle buyurur: “Acizlik ve tembellikten sana sığınırım Allah’ım!”
Ahlaki bozukluk cinayet ve sapmaların artması.
Görevleri aksatmak.
İşi gereği gibi yapmamak.
Dini duyguların ve Allah korkusunun azalması, zulmün yaygınlaşması.
Eşit, engeli ve kardeşçe muamelelerin yerini, rüşvet v.b. musibetlerin alması.
Ürkeklik ve korkaklık sebebi ile hak yolda gerekeni yapmamak.
Mal, makam-mevki ve şöhret sarhoşluğuna düşmek. Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): “Dirheme tapan helak olsun, dinara tapan helak olsun” buyurur.
İleriye dönük yüksek hedeflerden mahrum olmak.
Din, millet ve ailenin ileri bir seviyeye çıkarılabilmesi için gereken fedakarlık ruhunun kaybolması.
Güçlü şahsiyet ve idarenin yok oluşu.
Fedakarlıklara ve zahmetlere katlanmadan aşırı rahata ve zevke düşkünlük, mal biriktirme hırs ve sevgisi.
Fertlerin, yenilikler ve icat için gereken araştırma ruhu ve bilincinden yoksun olmaları