Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Düzeltilmesi Gereken Ramazan Algısı

E Çevrimdışı

ebuhasanelmakdisi

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Düzeltilmesi Gereken Ramazan Algısı

İnsan hayatını emir ve yasakları ile donatan ve bu emir ve yasaklar ile insana insan olduğu lutfunu veren şanı yüce Allah’a hamd olsun. Malum, Ramazan ayındayız ve bu konu üzerinde yazıp-çizenlerin çok olmasına rağmen yazıp-yazmama kararından sonra ben de bir şeyler yazayım sonucuna vardım. Mevzuya geçmeden önce İman ettiği için Ramazan orucunu tutan Müslümanlara imanlarının gereği olan Kur’an’daki ‘’Ey iman edenler!’’ ifadesine kısa da olsa dikkatleri çektikten sonra ‘’Nasıl Bir Oruç Tutuyoruz’’ eksenli mevzusumuza geçelim. Bir adam İbn Mes’ud (r.a)’a geldi ve:
-Bana bir tavsiyede bulun, dedi. İbn Mes’ud (r.a) da şöyle dedi:
-Allah’ın ayetlerinde ‘’Ey iman edenler!’’ diye seslendiğini (okurken) duyarsan(veya görürsen) hemen ona kulak ver. Çünkü o, ya yapılması emredilen bir hayır ya da vazgeçilmesi istenilen bir şerdir.’’(1) Toplum olarak İslam’ın gözlerimizin önünde yozlaştırıldığını görüyoruz ne yazık ki. Hatta Allah Rasulu (s.a.v)’in şu hadisindeki ifadelerin yaklaştığına da şahit olacağız yakında. Rasulullah (s.a.v) buyurdu ki:
‘’Elbisenin parlaklığının gittiği gibi, bir gün gelecek İslam’ın da parlaklığı gidip sönecek. Hatta orucun, namazın, kurbanın ne olduğu bilinmeyecek. Bir gece, Allah’ın kitabı silinecek ve yeryüzünde ondan tek bir ayet dahi kalmayacak. İnsanlardan sadece yaşlı adamlar ve kadınlar kalacak ve onlar da şöyle diyecekler:
-Bari atalarımızdan öğrendiğimiz ‘’La İlahe İllallah (Allah’tan başka İLAH yoktur) ‘’ kelimesini söyleyelim.’’(2) Böyle değil mi kardeşler? Bu gün Namaz’ın Sünnetleri dahi veya Hac’ın şartları, Kurban kesilirken söylenen sözler nelerdir denilse kaç kişi bilir acaba bunu? Hal böyle iken insi ve cinni şeytanların Müslümanların İslam’i yaşamlarına saldırdıkları şu dönemde Müslümanım diyenin, bu sapkın küfür taifelerine karşı tavrı nedir bu da sorgulanması gereken başka bir mevzudur. Fakat İslam’ın her kutsalı nasıl bozdurulduğuna, kaldırıldığına şahit oluyorsak (Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyen, zinayı,içkiyi,faizi vb haramları helalleştiren(!), helalleri de haramlaştıran(!) kafirlerin varlığına şahit olmamız gibi) kafirlerin varlıklarına şahit olmamı aynı şekilde İslam’ın bir kutsalı olan ORUÇ da bozdurulmaya ve bizim olmamasına ve ona yabancı kalmamıza dahili ve harici küffar tarafından büyük cehd sarfedilmekte. Örneğin büyük şehirlerde olanlar bilboardlarda ‘’Ramazan şenlikleri’’ , ‘’Ramazan etkinlikleri’’ vb saçmalıklar görürken evlerinde TV’lerden izleyenler de Ramazan ayının Brezilya karnavalına dönüştürülmeye çalıştığına şahit olurlar, tabi buna şahit olmak için mercek/bakış ayarı lazım. Bu merceği de şöyle tarif edebiliriz:
‘’Hakkı tanımaya müsait değilse gözünün merceği, Hep yanlış görürsün birer birer gerçeği’’…Dolayısıyla Ramazan ayının diğer aylara İbadet konusunda Lokomotif görevi görmesi gerekir ve bir nevi Müslümanın imani olarak kendisini yetiştirmesi gereken ay olması gerekirken Ramazan ayı, tam aksine Müslümanın bu ayı anlamsız bir şekilde Kur’an ve Sünnet’e uymayan ve sadece kendisini aç bıraktığı bir ay olarak kalıyor ve bir de normal aylarda yapılmayan şenlikleri bu ayda kutlamaya(!) çalışıyor ne yazık ki. Şahsen ben hayret ediyorum. Kendisine inen kitapta bu ayı ibadet olarak bilip son on gecesini İtikaf ile geçirmesi gerekirken ve bu ayda nazil olan Kur’an’da bu ayda şenlik kutlamasından, etkinliklere katılmasından vb nefsi şeylere davet yok iken bu nefsaniyyet de ne!?
Aslında Allah’ın dinini bilen veya bilmek isteyenler ve buna göre amel edenler özellikle yaratılışlarındaki fıtri sese kulak verenler, bizim en son olan veya işin ortası diye adlandırılan bir konu(Ramazan) üzerinde yazdığımızı bilirler. Yani bir insan Şirk nedir ve Allah cc’ın affetmeyeceğini söylediği (3) ve şirk işleyene cennetin haram olduğunu söylediği (4) ve şirk işleyenin tüm güzel amellerinin yok olacağını söylediği(5) gibi durumları bilmez ise ve her şeyden öte kişi, İslam’ın öncelikle şirki yok etmek için gönderildiğini bilmez ise elbette kişi şirk içerisinde yüzer ve kendisini sabahtan akşama kadar aç bırakıp oruç tuttuğunu zanneder. Bu nedenle bazı insanlara bu konumuzun indirgenmesi ‘’Balığın baştan koktuğu’’ gerçeğine göre konumuz (Düzeltilmesi Gereken Ramazan Algısı) gereksizdir. Çünkü Usulu’d-Din’de şirkin olduğu yerde haram-helalin bahsi kıylu kal’dır(gereksiz sözlerdir). Fakat Allah için kendisini aç bırakıp da şirkin ne olduğu kendisine anlatılınca şirki reddetmeye müsait olan saf veya erdem sahibi Müslümanlara bu yazacaklarımız inşeallah Rabbimiz katında bizim için bir bahane olur…Dinin ilk kaynaklarına dönmek isteyen ve Allah azze we celle’nin ve Rasulunun (s.a.v)’in muradını öğrenmek isteyenler Din’i algılama şekillerine de el atmaları gerek. Çünkü seccadeye hapsedilip de hayata hakim olmayan ve Tağuti-Şeytani sistemlere karşı Müslümanı uyanık tutmayan Din anlayışının sorgulanması İslam’a göre kaçınılmaz bir durumdur. Genelde din anlayışına sıçrayan bozukluk, özelde de Ramazan ayına da sıçramış bulunmaktadır ne yazık ki. Oysa Ramazan ayı kendisinde hayatımızın belirleyicisi olan Kur’an’ın indiği bir aydır(6). ‘’O Ramazan ayı ki, insanlara yol gösteren, hakkı batıldan ayırma ölçüsü ve hidayetten belgeler taşıyan Kur’an, O’nda indirilmiştir..’’(7) ayetiyle de Allah azze we celle Ramazan ayına değer ve anlam kazandıran olaya vurgu yapmıştır. Allah azze w ecelle, İnsanlar için hidayet rehberi olan, hakkı batıldan ayırmanın temel ölçüsü olan Furkan’ı bu ayda indirmiştir.
O halde Ramazan ayının ve Qadir Gecesinin değerli ve mübarek oluşu, insanlığı kurtaracak mesajın bu ay ve bu gecede indirilmesinden kaynaklanmakta ve bu değere bizzat Kur’an işaret etmektedir. Bu açıklama, şu sonuca varmamızı gerektiriyor:
Madem Kur’an’ın indirilmeye başlandığı gece bin aydan daha hayırlı, o halde Kur’an’ı okumaya ,onu hayatımızın belirleyicisi ve yönlendiricisi kılmaya çalışıp ve bir geceden ibaret olan Qadir Gecesi de bin aydan daha hayırlı ise (ki, öyledir), her gününün ve her gecenin Kur’an ve Sünnet’e göre uygun olarak ihya edilmesi için seferber olunmalıydı. Oysa Kaynaktan (Kur’an ve Sünnet) kopuş ve kaynağı umursamaz bir hayat yaşama ve bozulma süreci de Kur’an’ı sonunda hayat kitabı, kanun kitabı olmaktan çıkarmış ve böylece Ramazan ayı ve Qadir Gecesi ise içi boşaltılarak Allah Rasulu (s.a.v)’in ve Ashabın yapmadığı şekilde gereksiz ve anlamsız bir şekilde yüceltilmiştir. Gelinen noktada ‘’Müslümanım’’ diyenlerin büyük çoğunluğu, Kur’an’ı hayat dışına çıkarırken ,pek çok bid’at ve hurafeyi Kur’an ve Sünnet’in getirdiği dinin yerine koyup anlamsız ve cahil bir şekilde kutsallaştırmışlar. Bin aydan daha hayırlı olan Ramazan ayı ile Bin geceden daha hayırlı olan Qadir Gecesi ise Resmi din anlayışının tekelinde bir gün belirlenerek(ki, Qadir Gecesinin cumhurun görüşüne göre ramazanın son on gecesinin tekli gecelerinde aranması gerek) o gecede hurrraaaa camileri doldurup Yahudilik ve Hıristiyanlık belirtileri de bu vesile ile tam oturmuş oluyor.. Ne Kur’an’da ne de Sünnet’te yer almayan kutlamalar, bid’at ibadetler bu gecelerde ısrarla yaygın olarak yaşanırken, Qadir Gecesi’nde inen ve bu geceye anlam ve değer kazandıran , okunup amel edilmesi ve insanları kurtuluşa götürecek rehberlik için indirilmiş bulunan Kur’an ve onun hayata geçiş şekli olan Sünnet terkedilmiş bulunmaktadır. Oysa insanları zulumattan, karanlıklardan, şirkten aydınlığa çıkaracak Kur’an ‘ın indiği ay ve gece , Kur’an ve Sünnet’ten uzak tutulunca zulum, şirk ve fıska götüren bid’atlerin meydana gelmesine bu durum zemin hazırlamıştır. Sonuçta değeri Kur’an ve Sünnet ile açığa kavuşan(oruç), Kur’an’dan ve Sünnet’ten daha çok önemsenirken, Kur’an ve Sünnet ise ihmal edilmiştir. Bu durum her ne kadar akıl ve iz’an ehlinin anlayamayacağı bir çelişki olsa da Kur’an ve Sünnet bilincinden yoksun olmak bu çelişkinin fark edilmesini de engeller niteliktedir…Bu minvalde ‘’Düzeltilmesi Gereken Ramazan Algısı’’ ifademizin altına birkaç cümle daha yerleştirip makaleyi bitirmeye çalışalım…
Eğer ki Ramazan orucunu tutarken zayıflamak, diyet yapmak veya bir yerlere farklı görünmek için bunu yapıyor isek gelin bu anlayışımızı Kur’an ve Sünnet’in metodu ile düzeltelim.
Eğer ki Ramazan ayının akşamlarını cahil, sapık ve küfür ehlinin yaptığı şenlik,etkinlik adı altındaki sapkınlıkların peşinde geçirir isek, gelin Ramazan anlayışımıza Kur’an ve Sünnet neşterini indirelim.
Eğer ki Sahurlarımızda tıka basa mideyi doldurup Allah azze we celle’nin yolunda aç bir şekilde dahi olsa cihad eden veya iffetlerinden dolayı bir şey istemeyip günlerini aç geçirenleri bu açlığımız ile anlayamıyorsak gelin Ramazan anlayışımıza bir neşter daha indirelim..
Eğer Ramazan ayında İtikaf’a girme imkanımız var da bunu yapmıyor isek gelin Ramazanımızı Rasulullah (s.a.v)’in sünneti ile besleyelim.
Eğer Ramazan ayını Ahlak, Cihad, Amel, İnfak, Sabır yönünden eğitici olarak değerlendirmi-yor isek gelin Ramazan anlayışımıza neşteri indirelim.
Eğer ki Ramazan ayını ibadetle geçirip diğer ayları Ramazan ayı gibi geçirmiyor veya Ramazandan kalıntılar ile diğer aylarımızı beslemiyorsak gelin Allah’ın ‘’Ey iman edenler! İman edin’’(8) ifadesine kulak verelim….

Dipnotlar:
1)Kitabu’z-Zuhd we’r-Rekaik 36/ Abdullah İbn Mübarek
2)İbn Mace 4049
3) Bkz: Nisa 48 ile 116. ayetler
4)Bkz: Maide 72
5)Bkz: Zümer 65-66
6)Qadr 1-3
7)Bakara 185
8)Nisa 136

İbn Teymiyye ( takva.com )
 
M Çevrimdışı

mücahid yasin

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
ar024.jpg
 
Üst Ana Sayfa Alt