Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Haber Ebu Ducane El-pâşâ: "beyatlarını Bozan Yalancıların Hilafetini Kabul Etmiyoruz!"

Ömer2 Çevrimdışı

Ömer2

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Afganistan'da bulunan El-Kaide genel emirliği yöneticilerinden Ebu Ducane El-Pâşâ, 5 yıldır aralıksız şekilde müslümanların katledilmesi suretiyle devam eden Suriye savaşında kendilerine muhalif olan diğer grupları tanımamak,onları müslüman olarak görmemek, can, mal ve ırzlarını ise kabul etmekle meşhur olan IŞİD grubu ile ilgili uzun süren sessizliğini bozan bir açıklama yaptı

ebu-ducane-el-p-s----beyatlarini-bozan-yalancilarin-hilafetini-kabul-etmiyoruz--.png


Açıklamada IŞİD grubunun El-Kaide ve Taliban'a yönelttiği suçlamalara yönelik bu zamana kadar niçin bir yanıt verildiği meselesi de etraflıca açıklanıyor. İki cemaat arasındaki sarih menhec farkını tekrar gözler önüne seren bu beyanatın türkçe altyazılı videosunu, beyanatın metni ile beraber sizlere sunuyoruz.


https://archive.org/details/EbuDucaneElPasaBuBizimRisalemizdir

Ebu Ducane El-Pâşâ :
"Bu Bizim Risalemizdir."

Es Sahab medya organizasyonu, Ebu Dujane El-Pasha’nın, “Bu bizim risalemizdir” isimli ses kaydını sunar.

Hamd alemlerin rabbi olan Allah’a mahsustur. Salat ve Selam, en büyük izzet sahibi Rasulullah’ın (sav), ailesinin, ashabının ve kıyamete kadar onlara tabi olanların üzerine olsun. Bundan sonra ;

Kafir milletlerin, mürted yardımcıları ile bir olup dört bir yandan İslam ülkelerine karşı yaptıkları işgal ve saldırılar, ve halklarımıza yapılan zulümler artık hiçkimse için gizli kalmamaktadır.

Onlar ki insanlarımıza en ağır işkenceleri reva gördüler. Topraklarımızı işgal ettiler. Allah’a ibadet eden kulların izzetlerini zedelediler. Erkek, kadın ve çocuklarımızı katlettiler.

Onlar ki Müslüman ülkelere ve onların halklarına karşı nice büyük vahşetler işlediler ki bu vahşetleri kelimelerle tarif etmek dahi mümkün değildir. Allah bize yardım edecek tek merciidir…

Şüphe yokki Allah bu ümmeti, kendi yolunda mücadele ederken hiç kimsenin kınamasından korkmayan mücahidler ile desteklemektedir.

Onlar ki (ümmetin içinde bulunduğu) hastalıkları ve sıkıntıları bilmektedirler. Bu sıkıntıları çözmenin tek yolunun da onların kendi dinlerine dönüp sarılmaktan geçtiği konusunda kesin bir şekilde ikna olmuş durumdadırlar.

Ümmet, dinine ve rabbine dönmelidir ve bunun da tek yolu davet ve cihad amellerini ihya etmekten geçmektedir.

Onlar (mücahidler) ki ümmetlmizin düşmanlarını püskürtmüş ve ümmeti müdafa etmişlerdir. Ve de ümmetin muzaffer olması için çabalamaktadırlar.

Üstelik onlara yardım eden kişilerin azlığı, ve onları yollarından alıkoymak isteyen ve onlara karşı duran kişilerin çokluğuna rağmen…

Bu, bizlere Rasulullah’ın (sav) sözünü tasdik etmektedir. O şöyle buyurdu ;
“Ümmetinden bir taife hak üzere galip olarak devam edecektir! Allah’ın emri gelene kadar onlar hak üzerinde hep öyle sebat edeceklerdir. Muhalif olanlar onlara zarar veremeyecektir!”

Öyleyse Allah yolunda cihad edenlerin önünü kesebilecek, onlara zarar verebilecek bir güç, kuvvet, otorite, ümmetin içinden dahi gelse yoktur.

Ve ne zamanki bu ümmet dinini terk edip onun ikamesi uğruna, zaferi uğruna savaşmayı bırakacak, işte o zaman zayıflık, zillet ve aşağılanma gelip onları saracaktır.

Bizim muhterem ümmetimiz ;

Allah yolunda davet ve cihad ameli, risalemizin ve mücadelemizin ana hedefini teşkil eder. Biz insanları ona davet ederiz, ve onun uğrunda fedakarlıklarda bulunuruz. Onun yolunda başımıza gelecek musibetlere ve belalara da sabrederiz.

Davetimiz Allah’a çağıran bir davettir. Davetiniz, ibadet, adalet ve meşruiyyeti Allah’a has kılmak, sahte ilahların şerrinden insanları korumak, şirk ve şirk ehlinden beri olmak içindir.

Bizler şeriat ve adaletin, bidayetinde tahkim edildiği şekilde tekrar ikame edilmesi için mücadele ederiz.

İnsanları nebevi metod üzere olan raşid hilafetin tekrar ikamesi için davet ederiz. Sapkınlık, yalan, şiddet ve verilen ahidlere ve beyatlara ihanet etmek menheci üzeri olan bir hilafete değil!

O öyle bir hilafet ki, adalet, inşaa, birlik/ictima üzere kurulu olmalıdır. Zulüm, baskı, tekfir, muvahhidleri öldürmek ve mücahidlerin saflarını bozmak üzere değil!

Bizler dünyanın dört bir yanındaki Müslümanları, tevhid sancağında birleşmesi için davet ederiz. O sancak ki, sapkınlıktan, ifrattan ve de tefritten münezzeh bir sancaktır.

Bizler Müslümanların gayelerini, İslam topraklarını işgal eden Allah düşmanı Yahudilere, haçlılara, müşriklere karşı Allah yolunda cihad üzere birleştirmeye davet ederiz.

Ve de onlara yardım edip Allah’ın kanunlarını değiştiren mürted kanun koyuculara karşı…

Bizler bu ümmeti, Şam ve Irak topraklarındaki ailelerimize, onların dinlerine ve izzetlerine karşı savaş açan Nusayri, Rafizi ve diğer tüm düşmanlarına karşı koruyup desteklemeye davet ediyoruz.

Bizler günümüzde cihad amelinin, her bir Müslüman için farz-ı ayn hükmünde olduğunu görüyoruz. Bu hüküm hiçbir hizb için ayrıcalık tanımaz. Bu ümmetin tamamını kapsayan bir hükümdür. Ümmetin içinden küçük ve elit bir tabakayı kapsayan bir hüküm değildir.

Bizler tüm yolların dinimiz üzere birleşmesine davet ederiz. Demokrasi ya da diğer dinler gibi şeriat’ın gerçeklerini örten, yalanlar ve saptırmalar ile ümmeti doğru yoldan saptıran yollar üzerinde değil!

Bizler bu ümmetin evlatlarını, milleti, rengi ya da dili ne olursa olsun bütün Müslümanları “dostluk ve düşmanlık” akidesi üzerinde birleşmesi için davet ederiz!

Kafirler dahi kendi araların böylesi bir ittifakı sağlamışken, ümmetimiz neden hayr ve güzel işler üzere akd edilmiş takva üzeri bir menhecde ittifak etmesinler ki ?

Bizler Müslümanları, hak olan dinlerine doğru yumuşaklık, hoşgörü, rahmet ve bilgelik esasları üzerinde adım adım ilerleyen bir yola girmeleri için dua eder, onları böyle bir yola davet ederiz…

Bizler ümmetin yüzyüze geldiği savaşların, onlara kurulan şedid tuzakların, onları geçmişlerinden, dinlerinden ve ahlaklarından uzaklaştırmak için olduğunu da gayet iyi bilmekteyiz.

Bizler insanları, dünyanın bu zayıf ve mazlum bölgesindeki insanlara yardıma çağırıyoruz. Bizler insanları Allah’ın kitabına ve Rasulullah’ın (sav) sünnetine uymaya davet ediyoruz.

Bu yolu meşru şer’i siyaset ile, aşırılık, şiddet ifrat ve tefritten arınmış bir menhec ile izlemeye davet ediyoruz…

Ey Müslüman ümmetimiz! Bizim çok kez tecrübe ettiğimiz bir ifrad diğeri tefrid yayan 2 gruba karşı dikkat edin. Bunlardan biri sizi şirk tuzağı demokrasiye, diğeri ise dinin asıllarında aşırıya giden gruplardır.

Onlar yaptıkları hataların neticelerindeki başarısızlığı her seferinde görmelerine rağmen, yine de Müslümanların saf duygularıyla oynamaktan çekinmezler.

Onlar Allah’tan gerçekten korkuyor olsalardı, şüphesiz ki insanları, rahman ve rahim olan Allah’ın tertemiz şeriatı üzerinde birleşmekten başka bir şeye çağırmazlardı.

O Allah ki herşeyden münezzehtir. İbadetlerde ortağı olmadığı gibi, hüküm koymada da O’nun hiçbir ortağı yoktur.

Bu akım, Tunus ve Gazze başta, nerdeyse diğer tüm beldelerde, Allah’ın şeriatını hakim kılmak isteyen samimi gençlerin mücadelelerini örtbas etmekten, ve beldelerimizi tarumar etmekten başka bir işe yaramamıştır.

Ve ümmetimiz bu işin bir benzeri olan, cahillik ve aşırılık üzere sınırları zorlayan aşırı görüşlü gruplarla da imtihan edilmektedir.

Onlar ki Allah’ın kullarına “kafir” dediler. Allah’a ibadet eden mü’minleri öldürdüler. Cihad hareketine büyük zarar verdiler. Mücahidlerin mesajını çarpıttılar. Allah yardımcımız olsun!

Allah’ım sen bu iki farklı metodun arasında bizim masumiyetimize şahid ol! Bizi yanlış yollara girmekten koru! Bize hidayet et.

Ey Müslüman ümmetimiz! Bu, kimi insanların sizden koparmak için mücaledele ettiği evlatlarınızdan gelen bir risaledir. Bizler sizin karşınızda, her türlü ifrad ve tefridden beri olduğumuzu beyan ediyoruz.

Ey insanlara gönderilen en hayırlı ümmet! Evlatlarınız olan mücahidlere her yerde destek olun.

Bundan sonra, mesajım İslam beldelerinde ikamet eden mücahid kardeşlerimizin tamamınadır. Bizler Allah düşmanlarının hazırladığı tuzaklar ve kumpaslarla dolu zorlu bir sürecin içinden geçmekteyiz…

Niceleri var ki, cehalet, gaflet ve dalalet ile yakılan fitne ateşine tutuldular mücahidlere karşı yapılan savaşa dahil oldular. Safları ayırdılar. Unutma ki bu yapılanlar Allah’a (swt) gizli değildir…

Ey benim mücahid kardeşlerim! Sizler yaratılmışlar içindeki en hayırlı olanlarsınız. Sizler bu ümmeti müdafaa etmek için öne çıkmış olan seçkin bir taifesiniz. Sizler Şam diyarında mücahidlere karşı yapılanları gözlerinizle görüyorsunuz…

Onlar ki ihtilaflar ve iç çatışmalar sebebiyle kendi içlerindeki Müslümanları “kafir” ilan ettiler. Böylece Allah’ın yolunun ikamesi için geçilen yollar zarar gördü, güçler kaybedildi…

Bu sizler üzerine vaciptir ki, cihadın ve ümmetimizin geleceğini tehdid eden mücahidlerin içindeki bu çatlağı onarmalısınız… Sizleri bu hastalığı islah etmeye ve mücahidlerin birliğini tekrar sağlamaya davet ediyorum.

Aynı şekilde birliği engelleyecek olan her türlü sapkınlık, fırkalaşma, ihtilaf ve propogandayı da geri püskürtmelisiniz…

Sizleri İslam’ın cephelerine davet ediyoruz. Özellikle içinizden ilim ehli olanların, tecrübe sahibi olanların cihad hareketinin gördüğü zararı fehmetmesi, ve cihadın meyvelerinin nasıl heba edilmeye çalışıldığını anlaması için…

Onlar ki limit tanımaksızın mücahidlerin maslahatlarını yok edecek nice işler yapıyorlar. Onları da diğerlerini de Allah’tan korkmaya ve cihad hareketinin maslahatlarını onarmaya davet ediyorum.

Böylece mücahidler doğru yolu bulabilsin, ve var olan ihtilaflar içerisinde hakka en yakın olan yolu tutabilsinler…

Kardeşlerim şunu iyi bilin ki, Horasan’da kalan mücahid kardeşleriniz, bu saatten sonra artık kafirlerin ve din düşmanlarının boyunlarına dolanan bir diken gibi onlara rahatsızlık vermektedirler.

Allah onlara nice yardımlarda bulundu. Dinini onlarla destekledi. Onlarsa yollarından dönüp sapmadılar. Hep sabrettiler. Verdikleri şehidler onların azimlerini hiçbir zaman zayıflatmadı.

Yaşadıkları darlık ve sıkıntılar, imtihanların sıklaşması, üzerlerine atılan iftiralar, söylenen yalanlar ve baskılar onları yollarından döndüremedi.

Onlar, yaşanan bu sıkıntıların, hak yol üzerinde önlerine çıkan taşlar olduğunu iyi biliyorlar. İmtihanların çoğalmasının, zaferin yaklaşması ve Allah’ın dininin ikamesinin yaklaştığına dair bir işaret olduğunun da farkındalar.

Sözlerimi ve nasihatlerimi, nice sloganlar ve haberlerle aldatılmaya çalışılan Şam diyarındaki kardeşlerime yöneltmek istiyorum. Algınızı değiştirmeye ve onu kullanmaya çalışanların oyunlarına karşı uyanık olun. Basiretinizi yitirmeyin.

Unutmayın ki partizanlık ve hevaya tabi olmak, kişinin hem dünyasını hem de ahiretini mahveden işlerdendir. Şüphesiz ki herkesin tek bir ruhu vardır ve insan ancak ondan mesuldür.

Öyleyse sizler cihadın gemisini kurtarın ve ona yetişin. Hevalarına uyanların o gemiyi fesada uğratmasına müsaade etmeyin. Yakılan bu fitne ateşini söndürmek için çabalayın ve mücahidlerin arasındaki uhuvveti tekrar canlandırmak için mücadele edin.

Şeytan’ın, kardeş olanların arasını girip onların aralarını bozmasına müsaade etmeyin. Sizi uyarıyorum! Müslüman kanı dökmenin ve mücahidlere karşı savaşmanın neticesi, ancak dünyadaki kuvvetinizin ve gücünüzün gitmesine sebebiyet verir. Ahirette ise büyük bir hüsranın habercisidir.

Kendisini ilim ehli sanan cahillere karşı dikkatli olun… Bu insanların tıpkı Rasulullah’ın (sav) şu hadisinde bahsettiği gibidirler: “Onlar hem saparlar, hem de saptırırlar.”

Öyleyse zikir ehline danışın. Bir geçmişi ve tecrübesi olan insanların sözlerini riayet edip nasihatlerini dinleyin. Sloganların, isimlerin, renkli medyaların aldatmacalarına kanmayın. Bunlar sizi saptıran bir avuç fantastik unsurdan ibarettir.

İşte bu unsurlara kanacak olursanız, öncelikle sizi, sonra da mücahidlerin saflarını yok etmiş olacaksınız. Ümmeti fırkalara bölmüş olacaksınz. Bunlara sebep olanların bir parçası olmayın. Şeriata tabi olun, hevanıza tabi olmayın.

Sizin için en doğru olan, rabbani ulemaya tâbi olmanızdır. Onlara tabi olun. Bilmediğiniz işler hakkında onlara danışın. Onlara muhalefet edecek işlerin içerisine girmeyin.

İlim ehliymiş gibi davranan büyük cahillerin amellerinden beri olun. O ki büyük bir tehlike ve sapkın bir yolun içerisine düşmüştür. Şunu bil ki kardeşim, hak, insanların arasını böyle ayırmaz ve insanlarla hakkın arasını da hiçbir unsur ayıramaz.

Hevaya uymak, failinden başkasına zarar vermez. Hak yolda olanlar fırkalara ayrılmazlar, ahidlerine ihanet etmezler. Bu Allah’ın değişmez ve hak olan yoludur.

Bundan sonra, sözlerin rabbani ulemayadır. Ayağa kalkmalı ve birbirine girmiş olan ilmi kavramları temize çıkarmalısınız. Bu insanların içinde değil, mücahidlerin içinde varid olan bir fitnedir. Bu fitneyi temizleyin ki, hevalar dine dönüşmesin…

Unutmayın ki sapkınlık ve aşırılık, hiç kimseyi, ilmin insanları hikmete ve esenliğe tevcih ettiği gibi, doğruluğa, sebata ve gayrete tevcih etmez. Böylece cihadın yolunu saptırmış, ona uyan cahillerin yoluna uymuş gitmiş olursunuz.

Dikkat edilmesi gereken en önemli şeylerden biri de, kendilerini ilme nisbet eden, lakin hiç kimsenin tanıyıp bilmediği bu cahillerin yayınladıkları beyanat, fetva ve talimatların nice sapkınlıklara sebep olduğu gerçeğidir.

Bu kişilerin ilimle hiçbir alakaları yoktur. Özellikle meselenin dindeki en önemli mesele olduğu bilinmelidir. Bu isimler ve ahkam bâbındandır. Onlar bu bâbı bilmeden, Mücahidlerin en sadıklarını dahi kâfir olarak adlandırdılar.

Onların kanlarını akıtmayı helal gördüler. Bu iş bizim kesin bir suretle yasakladığımız ve kaçtığımız bir iştir. Onlar, mücahidlerin mesuliyetini teslim alıp devam ettirdiği cihad amelinin imajına da büyük zarar verdiler.

Size sarf ettiğim bu sözlerim, ümmetin geleceğini bekleyen büyük bir tehlike için size yapılmış bir uyarıdır. Var olan bu fitne, şüphe yok ki hareketimize zarar vermeye ve insanları cihad amelinden uzaklaştırmaya sebep olacaktır.

Kim oldukları dahi belli olmayan bu cahillerin verdikleri fetvalar ve talimatlar, ümmeti bu fitnenin içine sürüklüyor. Vakıa, insanların hak yolu gösteren sadık alimlere tabi olmalarını mecburi kılmaktadır.

Allah samimi kalpleri bu alimlere karşı ısındırmıştır. Öyleyse alimler üzerine de öne çıkmak, insanları eğitmek ve onları irşad etmek vazifesi vacip olarak varid olmuştur artık!

Aksi taktirde (bu cahiller) mücahidleri Allah’ın hükümlerinden uzaklaştırmaya ve bambaşka bir kisvenin içerisine sokmaya çalışmayı sürdüreceklerdir.

Bizler merhametli ve yiğitçe hareket etmeliyiz. Yaptığımız hatalardan ve var olan eksiklerimizden kendimizi temize çıkarmamalıyız. Bunun yerine hatalarımızı düzeltme yolunu seçmeliyiz. Bunu yaparken utanmamalı ve Allah yolunca kınayıcıların kınamasından çekinmemeliyiz.

Sözlerimin sonunda, önemli bir konuya daha değinmek istiyorum. Bize gönül veren kardeşlerimizden kimisi, bizi şeyhimiz, emirimiz ve mücahidlerin liderin Şeyh Eymen Ez-Zevahiri’ye ihanet etmekle suçladılar.

Allah onu korusun ve zalimlerin boynuna dolanan bir diken kılsın. Bizler onun izzetine yöneltilen saygısızlıklar için herhangi bir yanıt vermedik. Bunun için Allah’ın rahmetine sığınıyor ve diyorum ki ;

Şüphesiz ki Rasulullah (as) şöyle buyurdu; “Kim bir kardeşinin izzetini muhafaza ederse, Allah da onun yüzünü kıyamet günü cehennemden muhafaza eder.” Lakin bizim için susmaktan başka bir seçenek yoktu.

Şeyhimiz kardeşlerine sessizliklerini korumalarını ve kendisinin izzetini muhafaza edecek bir beyanda bulunmamalarını emretmişti. O, bunun ümmetin maslahatı için en iyi yol olduğunu düşünmüştü. O bu işi tamamiyle Allah’a (c.c.) havale etti.

Allah (c.c.) onun bu salih niyetini boşa çıkarmadı ve onun izzetini muhafaza edip onu destekledi ve ayaklarını sabit kıldı. Şeyhin bu durumu, tıpkı Rasulullah’ın (sav) zikrettiği şu hadiste olduğu gibidir ;

“Allah’ın bir kulunu affetmesi, onun ancak izzetini artırır.”

Allah’ım, bu ümmete sana itaat eden kullarını hak olarak tanıtan, isyan edenlerin ise oyunlarını bozan salih kullar nasib et.

Allah’ım esirlerimizi kurtar ve onları hak üzere sabit kıl. Ey cömertlerin en cömerdi…!

Allah’ım kullarına zaferler nasib et… Dünyanın her yerindeki mücahidlere… Allah’ım onları Şam’da, Somalide, Yemen’de, Mısır’da ve Fasta… Ve Irak’ta, Afganistanda, Çeçenistan’da, Burma’da, Keşmir’de, Türkistan’da diğer tüm İslam beldelerinde destekle….

Davamızın sonu Allah’a hamd etmektir.

Murad Gündoğan / @mur_gundogan tarafından islahhaber.net için tercüme edilmiştir.
 
Ömer2 Çevrimdışı

Ömer2

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Bu isin ehillerinden bekledigimiz cevaplar ALLAH razi olsun
 
Üst Ana Sayfa Alt