Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Ebu Said El-hudri (r.a)

E Çevrimdışı

Ebu Bekir

Üye
İslam-TR Üyesi
Ashâb-ı kirâmın fakihlerinden biri. Sa'd b. Mâlik b. Sinan b. Ubeyd, Adiyy b. Neccâr kabilesindendir. Babası, Medine'de İslâm'ın tebliği başladığında müslüman olmuş, Ebû Said müslüman bir ailede dünyaya gelmiştir.



Ebû Said el-Hudrî, Rasûlullah'ın hadislerinden binden fazla rivayet eden Ebû Hureyre, Abdullah b. Ömer, Enes b. Mâlik, Ümmü'l-Mü'minin Âişe, Abdullah b. Abbâs, Cabir b. Abdillah el-Ensârı, ile birlikte Muksirun adı verilen sahâbelerden biridir. Bu yedi sahâbî, onaltıbinden fazla hadis rivâyet etmiştir. Ebû Saîd el-Hudrî bin yüz yetmiş hadis rivâyet etmiştir. Bunlardan kırküç tanesi Buhâri ve Müslim'de yirmi altısı yalnız Buhâri'de, elliikisi yalnız Müslim'de, diğerleri öteki hadis kitaplarında bulunmaktadır (Ahmed Naim, Sahîh-i Buhârî Muhtasarı, Tecrid-i Sarih Tercüme ve Şerhi, I, 26 Mukaddime).



Ebû Saîd, Medine'de Mescid'i Nebevî'nin inşasına katılmış, Bedir gazasında küçük olduğundan bulunamamış, onüç yaşında Uhud gazasına babası ile katılmış ve bu savaşta babası Mâlik şehid olmuştur. Babasının ölümünden sonra ailesinin geçimi ona kalmış ve önceleri açlık çekmiş, karnına taş bâğlamıştır. Ailenin kadınları, "Kâlk dâ Râsûlullâh'â git, ondan bir şey iste, herkes istiyor" dediklerinde önce gitmemiş, sonra Rasûlullah'ın huzuruna gittiğinde onun şu hutbeyi irâd ettiğini görmüştür: ''İstiğna gösteren ve iffeti muhâfaza eden insanları Cenâb-ı Hak âlemden müstağni kılar." Bu sözü duyduktan sonra bir şey istemeye cesaret edemeden dönmüştür. Bunun sonrasını kendisi şöyle anlatır: "Rasûl-i Ekrem'den bir şey dilemeyerek döndüğüm halde Cenâb-ı Hak bize rızkımızı gönderdi. İşimiz o kadar yoluna girdi ki, Ensar içinde bizden daha zengin bir kimse yoktu" (Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 449)



Ebû Said, Benû Mustalik ve Hendek gâzâlarına da katılmış, seferlere çıkmıştır. Hudeybiye, Hayber, Mekke'nin fethi, Huneyn, Tebük gazalarında bulunmuştur. Rasûlullah'ın on iki gazasında yer almıştır (Sahîh-i Buhâri, II, 251).



Hz. Ömer ve Osman devirlerinde Medine'de fetvâ vermiş, Hz. Ali devrinde Nehrevan savaşında bulunmuştur. Haricilere ilişkin şu rivâyeti vârdır:Bir gün Rasûlullah bir şeyleri taksim ederken bir adam geldi ve ona: "Yâ Râsûlullâh, âdalet üzere hareket et" dedi. Râsûlullâh, "Ben adalet etmezsem kim eder?'' buyurdu. Hz. Ömer adamın kellesini uçurmak istedi. Rasûlullah buyurdu ki: "Hayır bırak. Onun öyle arkadaşları olacak ki, onlar sizin namazlarınızı, oruçlarınızı beğenmeyecek, fakat onlar bir ok yayından nasıl çıkarsa dinden öyle çıkacaklar. Bunların içinde öyle bir adam bulunacak ki, memelerinden biri kadın memesi gibidir. Bunlar, insanlar bir fetret içinde iken zuhur edeceklerdir." Ve o sırada bu adam hakkında şu âyet nâzil oldu: ''Adamlar içinde öyleleri vardır ki, sen sadakayı dağıtırken seni kaşla gözle muâheze ederler.'', "Sadakalar hakkında sana dil uzatanlar vardır. Onlara verilirse hoşnut olurlar, verilmezse hemen öfkeleniverirler. Eğer onlar Allah ve Rasûlü'nün kendilerine vermiş oldukları şeylere razı olsalar ve 'Allah bize yeter; O ve Rasûlü bol nimetinden bize verecektir; doğrusu biz Allah'a gönül bağlayanlardanız' deselerdi daha hayırlı olurdu" (et-Tevbe, 9/58-59).



Ebû Said bu hadisi naklettikten sonra şöyle demiştir: "Şehâdet ederim ki, Rasûl-i Ekrem bu sözleri söylemiş, yine şehâdet ederim ki, bu adamı Hz. Ali katletmişti. Bu adam teşhis olunurken vakta yerinde bulundum, onun Rasûl-i Ekrem'in tarif ettiği gibi olduğunu gördüm."



Hicretin 36. yılında olan bu olaydan sonrâ Ebû Sâid 60. yılda Kerbelâ faciasına şâhit olmuştur. 63. yılda Medine halkı isyan edince ve Yezid'e karşı çıkarak Abdullah b. Hanzala'yâ bey'at edince Ebû Said de bu harekete, katılmıştır Ancak Yezid'in kuvvetleri ile Medineliler çarpışırken iki tarafın da bu savaştan bezgin olması ve Ebû Said el-Hudri'nin silahını bırakması ve esir olarak Şam'â götürülerek orada Yezid'e bey'at etmesi, Abdullah b. Ömer ile arasının açılmasına yol açmıştır. Abdullah ona: 'Sen iki emire mi bey'at ettin?' demiş, İbn Ömer buna müteessir olmuş ve, "Nass, bir emir etrafında toplanmadan iki emire bey'at doğru değildir" demiştir (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 111, 29-30).



Ebû Said, H. 74 yılında seksenbir yaşında vefât etmiştir. Ashâbın fakih ve âlimlerinden olan Ebû Said'in Abdurrahman, Hâmza ve Sâîd adında üç çocuğu olmuştur. Ebû Saîd'in rivâyetlerini nakledenler arasında Zeyd b. Sâbit, Abdullah b. Abbâs, Enes b. Mâlik, İbn Ömer, Ebû Katâde, Ebû Tufâyl, Saîd b. el-Müseyyeb, Târık b. Şihâb, Atâ, Mücâhid... bulunmaktadır. Talebelerinden Kuz'a Ebû Saîd'e, Rasûlullah'ın namaz kılma şeklini sorduğunda Ebû Said şöyle demiştir: "Rasûl-i Ekrem öğle namazına durdukları zaman birimiz kalkar, Baki'ye gider, ne işi varsa görür, ondan sonra evine gelir, abdestini tazeler, sonra mescide döner, Resul-i Ekrem'i birinci rekâtta bulurdu" (Ahmed b. Hanbel, a.g.e., 111, 35).



Ebû Said'e, "Siz bu hadisi bizzat Rasûl-i Ekrem'den mi duydunuz? " diye soran Kuz'a'ya o şöyle cevap verir: "Ben Rasûl-i Ekrem'den duymadığım şeyi nasıl naklederim? Evet, bizzat Rasûl-i Ekrem'den duydum." Medine valisi Mervân'ın bir gün bayram namazında, namazdan evvel hutbe okumasına cemaatten biri "sünnete muhâlefet ediyorsun" diye karşı çıkmış, Ebû Said de şöyle demiştir: "Bu zat vazifesini ifa etmiştir. Rasûl-i Ekrem efendimizden duydum: 'İçinizden biri bir kötülüğü görür ve onu eliyle yok edebilirse hemen onu yok etsin; eliyle yok edemezse diliyle yok etsin, o da olmazsa kalbi ile yapsın. Bu da imanın en zayıfıdır" (Ahmed b. Hanbel, a.g.e., III, 10).



Ebû Saîd, Rasûlullah'tan her duyduğunu her zaman rivâyet etmemiş, ihtiyaç duyduğu zamanlarda, sünnetin yanlış uygulandığını gördüğünde hadis rivâyet etmiştir. O, yoksullara, öksüzlere yardım etmiş, onları evine alarak barındırmış ve terbiye etmiştir. Leys, Süleyman b. Amr bunlardandır.



Ebû Said el-Hudrî'nin rivayetlerinden bazıları:



"Üç mescidden başkasına ziyaret maksadıyla yola çıkılmaz. Mescid-i Nebevi, Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksâ. "



"Bir adam bir yere girmek için üç kere izin ister, ona izin verilmezse geri dönmelidir."



"Hayırdan ancak hayır çıkar, hayırdan ancak hayır gelir. Hayır ancak hayır getirir, fakat hayrı hakkından alan berekete nâil olur, hayrı haksız yoldan alan bereketten mahrum olur. "



''Kalpler dört çeşittir; Temiz ve nurlu kalpler; perdeli ve karanlık kalpler; çarpık kalpler; karışık kalpler. Temiz kalpler mü'minlerin kalbidir; iman bu kalplerin çorağıdır. Perdeli ve karanlık kalpler kâfirlerin kalpleridir. Çarpık kalpler münâfıkların kalpleridir; bunlar hakkı tanır, fakat onu inkâr ederler. Karışık kalpler içinde hem iman hem nifak bulunan kalplerdir; bu kalplerde kan da var, irin de var. Bunların hangisi galebe çalarsa o kalp de, o hal ve mâhiyeti alır. "



"Dünya yemyeşil ve tatlıdır. Cenâb-ı Hak, sizi dünyaya halife yapıyor. Sizin ne yapacağınıza bakıyor, Allah'tan sakının dünyadan korkun İnsanların en hayırlısı, kolay kolay kızmayan, çabuk uyum sağlayandır. İnsanların en fenası çabuk kızan ve uyum sağlamayanıdır. Gaddarlığın en büyüğü bir yöneticinin emri altındakilere zulmetmesidir. Hakkı bilen bir kimse, sakın insanlardan korkarak ve çekinerek hakkı söylemekten çekinmesin. Cihadın en faziletlisi zâlim bir hükümdar karşısında söylenen sözdür. "



"Birtakım yöneticiler türeyecek, onların etrafını birtakım adamlar saracak, bunlar zulm edecekler, yalan söyleyecekler. Bunların yanına giren, onların yalanlarına inanan, onlara zulümlerinde yardım eden benden değildir, ben de ondan değilim. Bunlara karışmayın, bunların yalanlarına inanmayın; bunların zulümlerine yardım etmeyen kimse benden, ben de ondanım " (Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 6-24).
 
fatman Çevrimdışı

fatman

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
Ebu Said künyesiyle meşhur olan bu sahabinin adı Sa’d bin Malik’tir. Babası Malik bin Sinan (Radiyallahu Anh) Uhud Gazası’nın mübarek şehitlerindendir. Böylece sahabi oğlu olduğu ortaya çıkan Ebu Said (Radiyallahu Anhuma) Ensar’dan ve Medine’nin meşhur iki kabilesinden biri olan Hazrec’dendir. Kendisi Uhud Savaşı’na yaşça küçük olduğu için katılamamış ancak Uhud’dan sonraki tüm savaşlara katılmış ve Rıdvan Biatı’nda da bulunmuştur.
Sahabiler arasında Bedir ehli olmak, o da olmazsa Rıdvan Biatı’nda bulunmak bir üstünlük göstergesidir. Çünkü her iki taife için de Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den müjdeli haber gelmiştir. Bedir ehli hakkında Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
“…Allah’ın Bedir ehli hakkında bir bildiği var ki onlara, Dilediğinizi yapın, ben sizi mağfiret ettim” buyurdu.
Buhari 3983, Müslim 2494/161
Rıdvan Biatı’nda bulunanlar hakkında Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
“Rıdvan Biatı’nda ağacın altında bey’at etmiş olanlar Ashab-ı Şecere’den hiç kimse ateşe girmez” buyurdu.
Ebu Davud 4653, Tirmizi 4113, Müslim 2496/163
Genç ashabın en fakihlerinden olan Ebu Said (Radiyallahu Anhuma) Ensar’ın faziletli ve alim şahsiyetlerinden biriydi. Hanzala bin Ebi Süfyan’ın bildirdiğine göre Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in ashabının başından geçen durumlar hakkında Ebu Said (Radiyallahu Anhuma)’dan daha bilgili birisi yoktu. İmam Zehebi onun hakkında şu bilgileri vermektedir. Medine’nin fetva makamı olup kendilerinden orta miktarda fetva rivayet edilenlerdendir.
El-İhkam fi Usuli’l-Ahkam 2/87
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den pek çok hadis rivayet etmiş ve rivayetlerinde güzel bir üslup izlemiştir. Yine Ebu Bekir, Ömer ve sahabeden bir guruptan hadis rivayet etmiştir. Rivayet ettiği hadis sayısı 1170 olup bunların 43 adetini Buhari ve Müslim ittifaken, 26 adetini Buhari ve 52 adetini de Müslim münferiden rivayet etmişlerdir.
Ebu Said (Radiyallahu Anhuma) çok talebe yetiştirmiş, ilmin yayılmasında vazifesini hakkıyla yerine getirmiştir. Kendisinden ise;
1) Abdullah ibni Abbas,
2) Abdullah ibni Ömer,
3) Cabir,
4) Ebu Umame ve
5) Ebu’t-Tufeyl (Radiyallahu Anhum) gibi ashabdan büyük zatlar ile;
6) Said bin Müseyyeb,
7) Tarık bin Şihab,
8) Şa’bi,
9) Nafi ve
10) Ubeyd bin Umeyr gibi tabiin büyüklerinden rivayette bulunan öğrencileri vardır.
Ebu Said (Radiyallahu Anhuma) Müslümanların arasında çıkan savaşlarda taraf olmayan nadir sahabilerdendir. Allah yolunda hiçbir kınayanın kınamasına aldırmamak üzere Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e bey’at eden 5 sahabiden biriydi. Diğerleri: Sehl bin Sa’d, Ebu Zerr, Ubade bin Samit ve Muhammed bin Mesleme’dir. Bu sebeple hakkı söylemekten çekinmezdi.
Muaviye döneminde Medine valisi olan Mervan bin Hakem ile bir bayram günü musallaya kadar geldiler. Mervan namazdan önce hutbe irad etmek için minbere doğru gitmek istediyse de Ebu Said el-Hudri (Radiyallahu Anhuma) bu hareket nebevi sünnete aykırı olduğu için onu namaz kıldırması için mihraba doğru çekti. Bunun üzerine Mervan:
−Senin o bildiğin terkolundu dediğinde Ebu Said (Radiyallahu Anhuma):
−Hiç de öyle değil, nefsim elinde olana yemin ederim ki benim bildiğimden daha hayırlısını yapamazsınız dedi ve onlarla namazı kılmadan dönüp gitti.
Müslim 889/9
Ashabı Suffe’den olan Ebu Said (Radiyallahu Anhuma) hicri 74 yılında 86 yaşında Medine’de vefat etmiştir.
Allah ondan razı olsun.



 
S Çevrimdışı

sabranyanefsi

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Ebu Said (Radiyallahu Anhuma) Müslümanların arasında çıkan savaşlarda taraf olmayan nadir sahabilerdendir. Allah yolunda hiçbir kınayanın kınamasına aldırmamak üzere Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e bey’at eden 5 sahabiden biriydi. Diğerleri: Sehl bin Sa’d, Ebu Zerr, Ubade bin Samit ve Muhammed bin Mesleme’dir. Bu sebeple hakkı söylemekten çekinmezdi.
Muaviye döneminde Medine valisi olan Mervan bin Hakem ile bir bayram günü musallaya kadar geldiler. Mervan namazdan önce hutbe irad etmek için minbere doğru gitmek istediyse de Ebu Said el-Hudri (Radiyallahu Anhuma) bu hareket nebevi sünnete aykırı olduğu için onu namaz kıldırması için mihraba doğru çekti. Bunun üzerine Mervan:
−Senin o bildiğin terkolundu dediğinde Ebu Said (Radiyallahu Anhuma):
−Hiç de öyle değil, nefsim elinde olana yemin ederim ki benim bildiğimden daha hayırlısını yapamazsınız dedi ve onlarla namazı kılmadan dönüp gitti.

Yaşadığımız bu zamanda bu sözün önemi daha çok anlaşılıyor.
 
Üst Ana Sayfa Alt