arzusu cennet olanlar sitesinden alıntıdır
" Ebu Zerka’nın Rezil Olduğu An Geçenlerde internetin başında iken gözüm bir videoya takıldı. Videonun başlığı “Murat Gezenler’in Rezil Olduğu An” şeklinde idi. Konunun içeriğine kulak verdiğimde hayretler içerisinde kaldım. Murat Gezenler’in rezil olduğundan bahsedilen yerde aslında Ebu Zerka rezil oluyordu. Videoyu yayınlayan insanlar ―Arapça bilmediklerinden olsa gerek― Ebu Zerka’nın ne kadar yanlış ve hatalı şeyler söylediğinden bihaberlerdi. Neden mi? Durun, şimdi size bunun nedenlerini anlatayım:
1- Murat Gezenler, o konuşmasında Arapçada ki “كفر/küfür” lafzının “اَلْ/el” takısı alarak kullanılması halinde büyük küfre, yani kişiyi dinden çıkaracak Küfr-i Ekber’e hamledileceğini söylüyor. Onun bu iddiasına Ebu Zerka itiraz ediyor ve bu kuralı ümmet içerisinde kimin söylediğini soruyor.
Ben bu itirazı duyunca hayretler içerisinde kaldım ve Ebu Zerka’nın böylesi önemli ve meşhur bir kaideyi nasıl bilmediğine oldukça şaşırdım. O konuşmada Murat Gezenler, bu kuralı ilme yeni başlayan ilim talebelerinin bile bildiğini söyleyerek aslında bir gerçeğin altını çiziyordu. Ama Ebu Zerka’nın ―Arap dilinde yeterli düzeyde eğitim almadığı için olsa gerek― bu kuraldan haberi yoktu.
Beni hayrete düşüren bir diğer nokta da Ebu Zerka’nın en büyük üstadı olan İbn-i ‘Useymîn gibi âlimlerin bile bu kuralı yer yer kitaplarında zikretmesine rağmen Ebu Zerka gibi bir talebenin bundan habersiz olmasıydı. Üstadının kitaplarında zikredilen bu hakikati talebesinin bilmemesi, üstelik bunu bilmemekle kalmayıp birde bu hakikati dile getiren bir insana çok aşırı bir şekilde saldırması gerçekten üzüntü verici bir durum.
Şimdi Ebu Zerka’nın üstadı olan Şeyh İbn-i ‘Useymîn’in, Murat Gezenler’i haklı, Ebu Zerka’yı ise haksız çıkaran cümlesini buraya kaydedelim. O, “Hukmu Tariki’s-Salât” adlı eserinde namazı terk eden birisinin kafir olacağını ispat sadedinde bir şüpheye reddiye verirken şüphenin bir kaç yönden batıl olduğunu söyler ve şöyle der:
…الرابع : أن التعبير بالكفر مختلف .
…ففي ترك الصلاة قال: "بين الرجل وبين الشرك والكفر" فعبر بـ "أل" الدالة على أن المراد بالكفر حقيقة الكفر بخلاف كلمة "كفر" منكراً أو كلمة "كفر" بلفظ الفعل
“…Dördüncüsü: “Küfür” lafzını kullanmak çeşit çeşittir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem, namazın terki hakkında “Kul ile küfür ve şirk arasında na*mazı terk etmek vardır” buyurmuş ve “küfür” kelimesi ile kastedilenin hakiki küfür/büyük küfür olduğunu ifade eden “اَلْ/el” takısını kullanmıştır. “كُفْرٌ/Küfrun” şeklinde nekiralı bir kelimeyi veya “كَفَرَ/ke-fe-ra” şeklinde fiil lafzını kullanmamıştır.” (Hukmu Tariki’s-Salât, sf. 7)
Görüldüğü gibi Şeyh İbn-i ‘Useymîn, küfür lafzının “el” takılı gelmesi durumunda büyük küfre hamledileceğini söylemekte ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem’in de bunu bu amaçla kullandığını ifade etmektedir.
Aslında bu kuralı İbn-i ‘Useymîn’den önce Şeyhu’l-İslâm İbn Teymiyye dile getirmiştir. O, “İktidâu’s-Sırati’l-Müstakîm” adlı eserinde şöyle der:
وفرق بين الكفر المعرف باللام كما في قوله صلى الله عليه و سلم ليس بين العبد وبين الكفر أو الشرك إلا ترك الصلاة وبين كفر منكر في الإثبات
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem,“Kul ile küfür –veya– şirk arasında na*maz kılmamak vardır” hadisinde geçtiği gibi “el” takılı küfür lafzı ile “nekiralı” küfür lafzını birbirinden ayırmıştır.” (Muhezzebu İktidâi’s-Sırati’l-Müstakîm, sf. 90 Guraba Yayınları)
Bunları okuduktan sonra Ebu Zerka’nın “Ümmet içerisinde bunu kim söylemiş Murat kardeş!” diyerek güya Murat Gezenler’i rezil etmeye kalkışması ve baskın çıkmak için ikide birde Gezenler’in sözünü kesmeye çalışması aslında meseleyi kendisinin bilmediğini açıkça göstermektedir.
Ebu Zerka’nın, Murat Gezenler’e yönelttiği soruya âcizane ben cevap vereyim:
Bu kuralı ümmet içerisinde başta Şeyhu’l-İslâm İbn Teymiyye gibi dev âlimler ve ondan sonra da senin şeyhlerin söylemiştir. Fahreddin er-Râzi gibi âlimlerinde bu kuralı zikrettiğini hatırlatmak isterim; ama onlara itibar etmediğiniz için onların ibarelerini burada kaydetme gibi bir züllü kendime yakıştıramadım(!). Kimin rezil olduğunu tam kestiremeyen ve internette videoyu bu isimle paylaşan ilimden uzak kimseler, selefî menhecdeki ulemanın bu sözlerini bilmiyorsa bizlerin ne suçu olabilir ki?
2- Ebu Zerka, “Ümmet içerisinde bunu kim söylüyor Murat kardeş!” diye sorunca Murat Gezenler, bu kuralın İbn-i Hişam el-Ensârî’nin kaleme almış olduğu “شذور الذهب /Şuzuru’z-Zeheb” adlı meşhur nahiv kitabında geçtiğini söylüyor. Bunun üzerine Ebu Zerka, “Daha kitabın adını bile bilmiyorsun Murat kardeş!” diye itiraz ediyor ve kitabın adının “شروذ الذهب /Şuruzu’z-Zeheb” olması gerektiğini iddia ediyor!
Subhanallah!
Acaba kitabın adını bilmeyen kim? Gezenler mi, yoksa Ebu Zerka’mı?
Kitabın adı kesinlikle Murat Gezenler’in söylediği gibi. Yani “شذور الذهب /Şuzuru’z-Zeheb” şeklinde. “Şuzuru’z-Zeheb”, ‘altın parçaları’ manasına gelen bir terkip. Ebu Zerka ise bu kitabın adının “Şuruzu’z-Zeheb” şeklinde “r” harfi ile olması gerektiğini iddia ediyor. Konuşmayı dikkatli dinlerseniz, bunu görürsünüz.
Tartışmanın hararetinden ve şiddetinden olacak ki, Murat Gezenler, Ebu Zerka’nın bu zırvalarına hiçbir şey demiyor. İşin garibi bu incelikleri bilmeyen cahiller ise bu videoyu internete “Murat Gezenler’in Rezil Olduğu An” şeklinde aktarıyorlar.
Şimdi soruyorum:
Acaba asıl rezil olan kim? Gezenler mi, yoksa Ebu Zerka’mı?
Bunca ilmi hataya düşen ve hataya düştüğünü bilmeyen kim? Gezenler mi, yoksa Ebu Zerka’mı?
Bu yazıyı okur mu bilmiyorum ama, internete o videoyu bu saçma ve haksız isimle koyan zat-ı muhterem(!), bence başlığı “Ebu Zerka’nın Rezil Olduğu An” şeklinde değiştirmeli ve kimin haklı, kimin haksız olduğunu ortaya çıkarmalıdır.
Rabbim hepimizi ilimde hataya düşmekten muhafaza etsin. (Âmîn)
Faruk Furkan
" Ebu Zerka’nın Rezil Olduğu An Geçenlerde internetin başında iken gözüm bir videoya takıldı. Videonun başlığı “Murat Gezenler’in Rezil Olduğu An” şeklinde idi. Konunun içeriğine kulak verdiğimde hayretler içerisinde kaldım. Murat Gezenler’in rezil olduğundan bahsedilen yerde aslında Ebu Zerka rezil oluyordu. Videoyu yayınlayan insanlar ―Arapça bilmediklerinden olsa gerek― Ebu Zerka’nın ne kadar yanlış ve hatalı şeyler söylediğinden bihaberlerdi. Neden mi? Durun, şimdi size bunun nedenlerini anlatayım:
1- Murat Gezenler, o konuşmasında Arapçada ki “كفر/küfür” lafzının “اَلْ/el” takısı alarak kullanılması halinde büyük küfre, yani kişiyi dinden çıkaracak Küfr-i Ekber’e hamledileceğini söylüyor. Onun bu iddiasına Ebu Zerka itiraz ediyor ve bu kuralı ümmet içerisinde kimin söylediğini soruyor.
Ben bu itirazı duyunca hayretler içerisinde kaldım ve Ebu Zerka’nın böylesi önemli ve meşhur bir kaideyi nasıl bilmediğine oldukça şaşırdım. O konuşmada Murat Gezenler, bu kuralı ilme yeni başlayan ilim talebelerinin bile bildiğini söyleyerek aslında bir gerçeğin altını çiziyordu. Ama Ebu Zerka’nın ―Arap dilinde yeterli düzeyde eğitim almadığı için olsa gerek― bu kuraldan haberi yoktu.
Beni hayrete düşüren bir diğer nokta da Ebu Zerka’nın en büyük üstadı olan İbn-i ‘Useymîn gibi âlimlerin bile bu kuralı yer yer kitaplarında zikretmesine rağmen Ebu Zerka gibi bir talebenin bundan habersiz olmasıydı. Üstadının kitaplarında zikredilen bu hakikati talebesinin bilmemesi, üstelik bunu bilmemekle kalmayıp birde bu hakikati dile getiren bir insana çok aşırı bir şekilde saldırması gerçekten üzüntü verici bir durum.
Şimdi Ebu Zerka’nın üstadı olan Şeyh İbn-i ‘Useymîn’in, Murat Gezenler’i haklı, Ebu Zerka’yı ise haksız çıkaran cümlesini buraya kaydedelim. O, “Hukmu Tariki’s-Salât” adlı eserinde namazı terk eden birisinin kafir olacağını ispat sadedinde bir şüpheye reddiye verirken şüphenin bir kaç yönden batıl olduğunu söyler ve şöyle der:
…الرابع : أن التعبير بالكفر مختلف .
…ففي ترك الصلاة قال: "بين الرجل وبين الشرك والكفر" فعبر بـ "أل" الدالة على أن المراد بالكفر حقيقة الكفر بخلاف كلمة "كفر" منكراً أو كلمة "كفر" بلفظ الفعل
“…Dördüncüsü: “Küfür” lafzını kullanmak çeşit çeşittir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem, namazın terki hakkında “Kul ile küfür ve şirk arasında na*mazı terk etmek vardır” buyurmuş ve “küfür” kelimesi ile kastedilenin hakiki küfür/büyük küfür olduğunu ifade eden “اَلْ/el” takısını kullanmıştır. “كُفْرٌ/Küfrun” şeklinde nekiralı bir kelimeyi veya “كَفَرَ/ke-fe-ra” şeklinde fiil lafzını kullanmamıştır.” (Hukmu Tariki’s-Salât, sf. 7)
Görüldüğü gibi Şeyh İbn-i ‘Useymîn, küfür lafzının “el” takılı gelmesi durumunda büyük küfre hamledileceğini söylemekte ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem’in de bunu bu amaçla kullandığını ifade etmektedir.
Aslında bu kuralı İbn-i ‘Useymîn’den önce Şeyhu’l-İslâm İbn Teymiyye dile getirmiştir. O, “İktidâu’s-Sırati’l-Müstakîm” adlı eserinde şöyle der:
وفرق بين الكفر المعرف باللام كما في قوله صلى الله عليه و سلم ليس بين العبد وبين الكفر أو الشرك إلا ترك الصلاة وبين كفر منكر في الإثبات
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem,“Kul ile küfür –veya– şirk arasında na*maz kılmamak vardır” hadisinde geçtiği gibi “el” takılı küfür lafzı ile “nekiralı” küfür lafzını birbirinden ayırmıştır.” (Muhezzebu İktidâi’s-Sırati’l-Müstakîm, sf. 90 Guraba Yayınları)
Bunları okuduktan sonra Ebu Zerka’nın “Ümmet içerisinde bunu kim söylemiş Murat kardeş!” diyerek güya Murat Gezenler’i rezil etmeye kalkışması ve baskın çıkmak için ikide birde Gezenler’in sözünü kesmeye çalışması aslında meseleyi kendisinin bilmediğini açıkça göstermektedir.
Ebu Zerka’nın, Murat Gezenler’e yönelttiği soruya âcizane ben cevap vereyim:
Bu kuralı ümmet içerisinde başta Şeyhu’l-İslâm İbn Teymiyye gibi dev âlimler ve ondan sonra da senin şeyhlerin söylemiştir. Fahreddin er-Râzi gibi âlimlerinde bu kuralı zikrettiğini hatırlatmak isterim; ama onlara itibar etmediğiniz için onların ibarelerini burada kaydetme gibi bir züllü kendime yakıştıramadım(!). Kimin rezil olduğunu tam kestiremeyen ve internette videoyu bu isimle paylaşan ilimden uzak kimseler, selefî menhecdeki ulemanın bu sözlerini bilmiyorsa bizlerin ne suçu olabilir ki?
2- Ebu Zerka, “Ümmet içerisinde bunu kim söylüyor Murat kardeş!” diye sorunca Murat Gezenler, bu kuralın İbn-i Hişam el-Ensârî’nin kaleme almış olduğu “شذور الذهب /Şuzuru’z-Zeheb” adlı meşhur nahiv kitabında geçtiğini söylüyor. Bunun üzerine Ebu Zerka, “Daha kitabın adını bile bilmiyorsun Murat kardeş!” diye itiraz ediyor ve kitabın adının “شروذ الذهب /Şuruzu’z-Zeheb” olması gerektiğini iddia ediyor!
Subhanallah!
Acaba kitabın adını bilmeyen kim? Gezenler mi, yoksa Ebu Zerka’mı?
Kitabın adı kesinlikle Murat Gezenler’in söylediği gibi. Yani “شذور الذهب /Şuzuru’z-Zeheb” şeklinde. “Şuzuru’z-Zeheb”, ‘altın parçaları’ manasına gelen bir terkip. Ebu Zerka ise bu kitabın adının “Şuruzu’z-Zeheb” şeklinde “r” harfi ile olması gerektiğini iddia ediyor. Konuşmayı dikkatli dinlerseniz, bunu görürsünüz.
Tartışmanın hararetinden ve şiddetinden olacak ki, Murat Gezenler, Ebu Zerka’nın bu zırvalarına hiçbir şey demiyor. İşin garibi bu incelikleri bilmeyen cahiller ise bu videoyu internete “Murat Gezenler’in Rezil Olduğu An” şeklinde aktarıyorlar.
Şimdi soruyorum:
Acaba asıl rezil olan kim? Gezenler mi, yoksa Ebu Zerka’mı?
Bunca ilmi hataya düşen ve hataya düştüğünü bilmeyen kim? Gezenler mi, yoksa Ebu Zerka’mı?
Bu yazıyı okur mu bilmiyorum ama, internete o videoyu bu saçma ve haksız isimle koyan zat-ı muhterem(!), bence başlığı “Ebu Zerka’nın Rezil Olduğu An” şeklinde değiştirmeli ve kimin haklı, kimin haksız olduğunu ortaya çıkarmalıdır.
Rabbim hepimizi ilimde hataya düşmekten muhafaza etsin. (Âmîn)
Faruk Furkan