Çeçen şehidi Ebu Huzeyfe vesilesiyle hidayet bulduktan sonra ‘at gözlüğümü’ çıkarıp dünya müslümanı olmaya karar vermiştim… Sadece kendi vatandaşlarımla aynı safta bulunmak çok da cazip gelmemişti bana…
Amerikalı bir mücahidin Kosova savaşına katılmak istemesi, Rus bir mücahidin Ruslarla bir buçuk yıl savaşması ve şehid düşmesi, Japon bir mücahidin çeçen dağlarında kardeşlerle omuz omuza olması İslam davasının büyüklüğünü göstermişti bana…
Neydi onları batı sofrasından kaldırıp barut kokan dağlara çıkartan?... İslam davası ve cennet değil miydi? Hemen hemen her ülkeden mücahid kardeşlerim oldu… Kelime-i şehadet getiren her bir yabancı (Türkiyeli olmayan) soluğu dağlarda almak istiyordu… İmanın lezzetini alıyorlardı bunlar…
Dünya müslümanı olmak demek dünyanın en ücra köşesinde yaşayan kardeşlerimizden haberdar olmak demek değil midir? Bence öyledir… Ama gel gör ki üç, beş ülke dışında diğer ülkelerde Müslümanlar yokmuş gibi zannediyoruz…
Geçenlerde evine konuk olduğum, bizlere yaptığı röportajlarla ve gezileriyle dünya Müslümanlarını tanıtan değerli kardeşim Adem Özköse bana Patani’yi duydun mu dedi… Kelime haznemi zorlama ihtiyacı duymadan hayır duymadım dedim… Bulmacalarda dahi rastlamamıştım Patani kelimesine…
Bilgisayarını açtı ve Patani’ yi izle dedi…
Patani…
Malezya’nın kuzeyinde 5 milyonluk bir ülke… Halk Müslüman ve Budist Tayland işgali altında bağımsızlık mücadelesi veriyor… Coğrafi ve siyasi bilgileri dinledikten sonra Tayland zulmüne tanık oluyoruz… İzlerken yüzüm kızarıyor… Küfrün tek millet olduğunu maalesef biz Müslümanların hiç te tek millet olmadıklarına şahit oluyorum…
Askeri bot altında tekmelenen insanlar…
Bu resim hiç değişmedi… Bot aynı bot… Şimdilik küfrün ayağında… Bu Bot ne zaman ayaklarından çıkar bilemiyorum…
Patani’li mücahitlerin işkence altında onurlu sabırlarını izledikçe akidemi sorgulamaya başladım… Yüzlerine tekmeler geliyor fakat ben acısını duymuyorum… Hani dünya müslümanıydık? Hani bir müslümanın ayağına diken batsa acısını bizler hissedecektik?
Patani’yi uzun uzadıya anlatacak değilim. Patani’li bir mücahidin; ‘ Sizlerden para yardımı ya da mücahid yardımı talebinde bulunmuyoruz. Sadece Tayland zulmünden haberdar olup onlarla ilişkilerinizi gözden geçirin’ tavsiyesi yeterince papani’yi anlatıyor…
Neden kardeş olamadık? Neden kulaklarımız sağır gözlerimiz kör oldu? Ben kendi akidemi tekrar gözden geçiriyorum, sizler de akidenizi masaya yatırıp virüsleri temizleyin derim.
…
Bu satırları okurken nasıl bir duygu içindesiniz bilmiyorum ama, parmaklarım tuşlara zorlanarak gidiyor… İç âlemimdeki sorgulamalarımı yansıtmakta zorlanıyorum…
Neydi sebep?
Cemaatcilik putu mu?
Kırın o putu!
Mezhep taassubu mu?
Vaz geçin bu sevdadan!
Rızık endişesinden başı kaldıramamak mı?
Vallahi rızkımız garanti altında…
Masaya yumruğu vurma zamanı geldi ve geçiyor…
Patani’li Müslümanların ‘atgözlüğümüzü’ çıkarmaları duasıyla…
Feyzullah Birisik
Amerikalı bir mücahidin Kosova savaşına katılmak istemesi, Rus bir mücahidin Ruslarla bir buçuk yıl savaşması ve şehid düşmesi, Japon bir mücahidin çeçen dağlarında kardeşlerle omuz omuza olması İslam davasının büyüklüğünü göstermişti bana…
Neydi onları batı sofrasından kaldırıp barut kokan dağlara çıkartan?... İslam davası ve cennet değil miydi? Hemen hemen her ülkeden mücahid kardeşlerim oldu… Kelime-i şehadet getiren her bir yabancı (Türkiyeli olmayan) soluğu dağlarda almak istiyordu… İmanın lezzetini alıyorlardı bunlar…
Dünya müslümanı olmak demek dünyanın en ücra köşesinde yaşayan kardeşlerimizden haberdar olmak demek değil midir? Bence öyledir… Ama gel gör ki üç, beş ülke dışında diğer ülkelerde Müslümanlar yokmuş gibi zannediyoruz…
Geçenlerde evine konuk olduğum, bizlere yaptığı röportajlarla ve gezileriyle dünya Müslümanlarını tanıtan değerli kardeşim Adem Özköse bana Patani’yi duydun mu dedi… Kelime haznemi zorlama ihtiyacı duymadan hayır duymadım dedim… Bulmacalarda dahi rastlamamıştım Patani kelimesine…
Bilgisayarını açtı ve Patani’ yi izle dedi…
Patani…
Malezya’nın kuzeyinde 5 milyonluk bir ülke… Halk Müslüman ve Budist Tayland işgali altında bağımsızlık mücadelesi veriyor… Coğrafi ve siyasi bilgileri dinledikten sonra Tayland zulmüne tanık oluyoruz… İzlerken yüzüm kızarıyor… Küfrün tek millet olduğunu maalesef biz Müslümanların hiç te tek millet olmadıklarına şahit oluyorum…
Askeri bot altında tekmelenen insanlar…
Bu resim hiç değişmedi… Bot aynı bot… Şimdilik küfrün ayağında… Bu Bot ne zaman ayaklarından çıkar bilemiyorum…
Patani’li mücahitlerin işkence altında onurlu sabırlarını izledikçe akidemi sorgulamaya başladım… Yüzlerine tekmeler geliyor fakat ben acısını duymuyorum… Hani dünya müslümanıydık? Hani bir müslümanın ayağına diken batsa acısını bizler hissedecektik?
Patani’yi uzun uzadıya anlatacak değilim. Patani’li bir mücahidin; ‘ Sizlerden para yardımı ya da mücahid yardımı talebinde bulunmuyoruz. Sadece Tayland zulmünden haberdar olup onlarla ilişkilerinizi gözden geçirin’ tavsiyesi yeterince papani’yi anlatıyor…
Neden kardeş olamadık? Neden kulaklarımız sağır gözlerimiz kör oldu? Ben kendi akidemi tekrar gözden geçiriyorum, sizler de akidenizi masaya yatırıp virüsleri temizleyin derim.
…
Bu satırları okurken nasıl bir duygu içindesiniz bilmiyorum ama, parmaklarım tuşlara zorlanarak gidiyor… İç âlemimdeki sorgulamalarımı yansıtmakta zorlanıyorum…
Neydi sebep?
Cemaatcilik putu mu?
Kırın o putu!
Mezhep taassubu mu?
Vaz geçin bu sevdadan!
Rızık endişesinden başı kaldıramamak mı?
Vallahi rızkımız garanti altında…
Masaya yumruğu vurma zamanı geldi ve geçiyor…
Patani’li Müslümanların ‘atgözlüğümüzü’ çıkarmaları duasıyla…
Feyzullah Birisik