Çevrimdışı
Çocuklarımız !
Toplumun geleceği ve yarınlarımızdı !
Büyüklerinin aynaları diye düşündüğüm çocuklarımız !
Şimdilerde “Ne ekerseniz Onu biçersiniz” sözünün tefsirini yaşar olduk !
Gün geçmiyor ki, çocuklarının elleriyle ölümle cezalandırılan anne ve babaların haberini duymayalım !
Kimisi sevgilisi için ana ve babasını katlediyor ! Kimisi mirasına konmak için katil tutup ana ve babasını katlettirip, ardından timsah göz yaşları döküyor. Tiner ve bali bağımlısı çocukların sorumlusu, sorumluları kim ?
Satanist gençlerin, satanizmi seçmelerinin altında cidden ilmi araştırmalar mı yatmaktadır ?
Tüm bu olumsuzluklar “Neden?” diye düşünmekten kendini alamıyor insan !
Aile yapımız, inancımız, geleneğimiz, kültürümüzün aksine sürekli kan kaybediyor. Merhum Mehmet Akif ”Sahipsiz olan memleketin batması haktır , Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır” diyerek güzel bir hakikate dikkat çekmiş.
Sahip çıkamadığımız aile yapımız yüzünden evlatlarımız batmakta !
Toplumda, evlat konusunda genel anlamda kime dokunsan bin ah işitiyorsun !
Nerede hata yaptık ?
Kim suçlu ?
Suçlu aramaktan ziyade çözüm önerilerimizin üzerinde bir an önce durmak durumundayız. Bizim oralarda bir ata sözü vardır ”Küçük kalkıp büyüklere bakar (Büyükler, küçüklerin modelidir anlamında)” Büyüklerin tecavüz, soygun, adam öldürme, aldatma gibi adi suçlara bulaştığı bir ortamda çocuklarımıza hangi güzel erdemi öğretebiliriz ? Daha geçen gün, İtalyan gelinin başına gelenler hepimizi hüzne ve utanca boğmadı mı ? Ya sözüm ona büyüklerin, küçüklere tecavüzünü ne ile izah edeceğiz küçüklerimize ? Ve tüm bunları, toplumun hassasiyetlerini dikkate almayan medyanın sorumsuz yayınlarının yıkıcı etkisini nasıl izale edeceğiz ? Yitirilen emniyete nasıl kavuşacağız bir daha ? Bir toplumda, bir birey için şu beş konu olmazsa olmaz bir ihtiyaçtır;
1- Din emniyeti
2- Akıl emniyeti
3- Can emniyeti
4- Nesil emniyeti
5- Mal emniyeti…
İslam hukuku bu beş noktayı önemser ve emniyete alır…
Batı tipi sistemlerin ve eğitim sistemlerinin insan fıtratına uygun olmadığı aşikardır.
Eğitimli bireyler için sadece aile yeterli değildir. Ama bununla beraber eğitim Ailede başlar.
Eğitimin birinci Basamağı Ailedir !
Bundan önce karar verilmesi gereken çok önemli bir konu, hangi eğitim ?
Eğitim, neyin eğitimi ?
Bunca olanlar hangi eğitimin neticesidir ?
Aslında hayata bakış açımız değer yargımızla bire bir orantılıdır. Eğitimine karar verilen ve aynı zamanda eğitimlerinden mecbur olduğumuz çocuklarımızı hangi değer yargısına göre eğiteceğiz ? Mü’minler için elbette ki, yegane ölçü Vahiydir ! Ama gelin bir öz eleştiri yapalım “Biz, Kur’ani eğitimi, Peygamber (sav)'in öğretisini ne kadar baz alıyoruz ?” Ailelerimiz hangi değer yargıları üzerine kurulu ? Anne ve baba çocuk eğitiminde iş birliği içerisinde değilse, eğitim eşlerin birincil meselesi değilse ve çocuklar, evdeki ahengin canlı şahitleri değilse çocuklarımızın eğitimi mümkün müdür dersiniz ?
Eğitim Sistemi, yani okul...
Eğitim sisteminde yıllar var ki, manevi eğitim yoktur ! Sonuç ortadadır. Örneklendirmeye gerek yoktur. Ana ve babasını öldüren çocuklar... Hayatlarını Sorumsuzca tüketen gençlik ! Bunca soygun, vurgun olayına karışan büyükler ! Hangi eğitim sisteminin sonuçlarıdır bunlar? "Sorumsuz medya" dedik. Namaz kılan öğrencileri şok haberle günlerce halka sunarken, bir çok değersizliği çağdaşlık adı altında haber yapıp, çirkinliğin devamına katkı sağlamaktadır ! Ne yazık ki, izleyicileri de çoğunlukla bu durumdan şikayetçi (?) olanlardır. Eğitim sistemindeki din adına, Allah adına, İslam adına koyulmuş bilgiler asla “KUL” olmak için, eğitimli bir birey olmak için yeterli değildir…
Çevremiz...
Allah, Kur’an’da çevremizi Salihlerden kurmamız gerektiğini buyurmuştur.
“Allah’tan korkup sadıklarla [doğrularla] beraber olun !" [Tevbe 119].
Bir çoğumuz çevremizden şikayet ederken, kendimizin de bir çevre olduğunu unutuyoruz. Seminerin birinde genç bir delikanlı ”Hocam, çevremizden olumsuz etkileniyoruz” demişti. Ben de ”Kardeşim sen de bahsettiğin çevrenin çevresisin, o halde çevre seni olumsuz etkileyebiliyorsa sen de çevreni olumlu etkileyebilirisin” diye cevap verince “Hiç düşünmemiştim” dedi. Topu başkalarına atmakla ahirette sorumluluktan kurtulamayacağımız gibi, bu dünyadaki zararlarından da kurtulamıyoruz. İsterseniz Huzur evlerini, çocuk esirgeme kurumlarını ve de Okullarımızı gözlemci olarak ziyaret edin ! Manzara iç açıcı değil, öyle mi ? O halde kafamızı ellerimizin arasına alıp düşünüp, çare bularak işe koyulmaya var mısınız ?
Sonuçta eğitemediğimiz çocuklarımızın bize verdikleri cezaların neticesinde toplumda acı çekenler var !
-Sabiha Ateş Alpat-
Toplumun geleceği ve yarınlarımızdı !
Büyüklerinin aynaları diye düşündüğüm çocuklarımız !
Şimdilerde “Ne ekerseniz Onu biçersiniz” sözünün tefsirini yaşar olduk !
Gün geçmiyor ki, çocuklarının elleriyle ölümle cezalandırılan anne ve babaların haberini duymayalım !
Kimisi sevgilisi için ana ve babasını katlediyor ! Kimisi mirasına konmak için katil tutup ana ve babasını katlettirip, ardından timsah göz yaşları döküyor. Tiner ve bali bağımlısı çocukların sorumlusu, sorumluları kim ?
Satanist gençlerin, satanizmi seçmelerinin altında cidden ilmi araştırmalar mı yatmaktadır ?
Tüm bu olumsuzluklar “Neden?” diye düşünmekten kendini alamıyor insan !
Aile yapımız, inancımız, geleneğimiz, kültürümüzün aksine sürekli kan kaybediyor. Merhum Mehmet Akif ”Sahipsiz olan memleketin batması haktır , Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır” diyerek güzel bir hakikate dikkat çekmiş.
Sahip çıkamadığımız aile yapımız yüzünden evlatlarımız batmakta !
Toplumda, evlat konusunda genel anlamda kime dokunsan bin ah işitiyorsun !
Nerede hata yaptık ?
Kim suçlu ?
Suçlu aramaktan ziyade çözüm önerilerimizin üzerinde bir an önce durmak durumundayız. Bizim oralarda bir ata sözü vardır ”Küçük kalkıp büyüklere bakar (Büyükler, küçüklerin modelidir anlamında)” Büyüklerin tecavüz, soygun, adam öldürme, aldatma gibi adi suçlara bulaştığı bir ortamda çocuklarımıza hangi güzel erdemi öğretebiliriz ? Daha geçen gün, İtalyan gelinin başına gelenler hepimizi hüzne ve utanca boğmadı mı ? Ya sözüm ona büyüklerin, küçüklere tecavüzünü ne ile izah edeceğiz küçüklerimize ? Ve tüm bunları, toplumun hassasiyetlerini dikkate almayan medyanın sorumsuz yayınlarının yıkıcı etkisini nasıl izale edeceğiz ? Yitirilen emniyete nasıl kavuşacağız bir daha ? Bir toplumda, bir birey için şu beş konu olmazsa olmaz bir ihtiyaçtır;
1- Din emniyeti
2- Akıl emniyeti
3- Can emniyeti
4- Nesil emniyeti
5- Mal emniyeti…
İslam hukuku bu beş noktayı önemser ve emniyete alır…
Batı tipi sistemlerin ve eğitim sistemlerinin insan fıtratına uygun olmadığı aşikardır.
Eğitimli bireyler için sadece aile yeterli değildir. Ama bununla beraber eğitim Ailede başlar.
Eğitimin birinci Basamağı Ailedir !
Bundan önce karar verilmesi gereken çok önemli bir konu, hangi eğitim ?
Eğitim, neyin eğitimi ?
Bunca olanlar hangi eğitimin neticesidir ?
Aslında hayata bakış açımız değer yargımızla bire bir orantılıdır. Eğitimine karar verilen ve aynı zamanda eğitimlerinden mecbur olduğumuz çocuklarımızı hangi değer yargısına göre eğiteceğiz ? Mü’minler için elbette ki, yegane ölçü Vahiydir ! Ama gelin bir öz eleştiri yapalım “Biz, Kur’ani eğitimi, Peygamber (sav)'in öğretisini ne kadar baz alıyoruz ?” Ailelerimiz hangi değer yargıları üzerine kurulu ? Anne ve baba çocuk eğitiminde iş birliği içerisinde değilse, eğitim eşlerin birincil meselesi değilse ve çocuklar, evdeki ahengin canlı şahitleri değilse çocuklarımızın eğitimi mümkün müdür dersiniz ?
Eğitim Sistemi, yani okul...
Eğitim sisteminde yıllar var ki, manevi eğitim yoktur ! Sonuç ortadadır. Örneklendirmeye gerek yoktur. Ana ve babasını öldüren çocuklar... Hayatlarını Sorumsuzca tüketen gençlik ! Bunca soygun, vurgun olayına karışan büyükler ! Hangi eğitim sisteminin sonuçlarıdır bunlar? "Sorumsuz medya" dedik. Namaz kılan öğrencileri şok haberle günlerce halka sunarken, bir çok değersizliği çağdaşlık adı altında haber yapıp, çirkinliğin devamına katkı sağlamaktadır ! Ne yazık ki, izleyicileri de çoğunlukla bu durumdan şikayetçi (?) olanlardır. Eğitim sistemindeki din adına, Allah adına, İslam adına koyulmuş bilgiler asla “KUL” olmak için, eğitimli bir birey olmak için yeterli değildir…
Çevremiz...
Allah, Kur’an’da çevremizi Salihlerden kurmamız gerektiğini buyurmuştur.
“Allah’tan korkup sadıklarla [doğrularla] beraber olun !" [Tevbe 119].
Bir çoğumuz çevremizden şikayet ederken, kendimizin de bir çevre olduğunu unutuyoruz. Seminerin birinde genç bir delikanlı ”Hocam, çevremizden olumsuz etkileniyoruz” demişti. Ben de ”Kardeşim sen de bahsettiğin çevrenin çevresisin, o halde çevre seni olumsuz etkileyebiliyorsa sen de çevreni olumlu etkileyebilirisin” diye cevap verince “Hiç düşünmemiştim” dedi. Topu başkalarına atmakla ahirette sorumluluktan kurtulamayacağımız gibi, bu dünyadaki zararlarından da kurtulamıyoruz. İsterseniz Huzur evlerini, çocuk esirgeme kurumlarını ve de Okullarımızı gözlemci olarak ziyaret edin ! Manzara iç açıcı değil, öyle mi ? O halde kafamızı ellerimizin arasına alıp düşünüp, çare bularak işe koyulmaya var mısınız ?
Sonuçta eğitemediğimiz çocuklarımızın bize verdikleri cezaların neticesinde toplumda acı çekenler var !
-Sabiha Ateş Alpat-
