Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat'in Özellikleri

_katre_ Çevrimdışı

_katre_

الحمدلله
Site Emektarı
Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat'in Özellikleri

Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat, birtakım nitelikleri ve hususi özellikleriyle diğer fırkalardan ayrılır. Bu özelliklerin bazıları şunlardır:

1- Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat, ister i'tikad, ister ahkam, ,isterse de ahlak ve davranış bakımından olsun ifrat ve tefrit (aşırılık ve katılık) arasında ortada ve dengeli bir topluluktur. Onlar, bu ümmetin farklı fırkaları arasında orta fırkadadır. Tıpkı bu ümmetin diğer ümmetler arasında orta bir ümmet olduğu gibi...

2- Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat, Kitap ve Sünnet naslarına saygı duyup onları yüceltir ve dinin hükümlerini sadece bu iki kaynaktan alırlar. Kitap ve Sünnete önem verir, naslarına kayıtsız şartsız teslim olur ve onları selef-i salihinin metoduna uygun bir şekilde anlamaya çalışırlar.

3- Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat'in, istisnasız sözlerinin tamamını kabul ettikleri ve ona aykırı olanları da terk ettikleri tek bir kutsal imamları vardır; o da Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'dir. Onlar, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in hallerini, sözlerini ve fiillerini insanlar arasında en iyi bilen kimselerdir. Bu sebeple de insanların içinde sünneti en çok sevenler, ona tabi olmaya en çok gayret gösterenler ve sünnet ehline sevgi ve dostlukları en fazla olan onlardır.

4- Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat, din konusunda tartışmaktan da, tartışan taraflardan da uzak dururlar. Haram ve helal meselelerinde kavga ve çekişmeye girmezler. Dini, bir bütün olarak ele alır ve kabul ederler.

5- Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat, selef-i salihine ve onların önder alimlerine saygı duyarlar, selef-i salihin yolunun en selametli, ilme en uygun, en sağlam ve en hikmetli yol olduğuna inanırlar.

6- Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat, kelamcı te'vili terk eder ve şeriata teslim olurlar. Nakli, akıldan -akli çıkarımlardan- önde tutar ve aklı, nakle tabi kılarlar.

7- Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat, bir hükmü genelleştirmez, aksine aynı mesele hakkındaki nasların arasını bulur, müteşabih olanları muhkemin, mücmeli mübeyyenin ve mutlakı mukayyedin ışığında anlamaya çalışırlar. Bu sayede onlar, çelişkiden uzak kalır ve hakka ulaşırlar.

8- Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat, salihlerin önderleridir. Hakka hidayet eder ve doğru yolu gösterirler. Çünkü onlar, hak üzere sabit ve istikrarlıdırlar, akide konusunda ittifak içindedirler, ilim ve ibadeti, Allah'a tevvekkül ve sebeplere sarılmayı kendilerinde toplamışlardır. Dünya için çalışırken ona gönül vermezler, korku ile ümit arasında yaşarlar, mü'minlere karşı sevgi, şefkat ve merhamet doluyken, kafirlere karşı öfkeli, şiddetli ve serttirler, zamana ve mekana göre yön değiştirmezler.

9- Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat, İslam, Sünnet ve Cemaat isimlerinin dışında başka bir isimle kendilerini isimlendirmezler.

10- Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat, doğru akideyi, tevhidi ve dosdoğru dini yaymaya, insanlara bunları öğretip yol göstermeye, onlara nasihat etmeye ve onların işleriyle ilgilenmeye özen gösterirler.

11- Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat, sözlerinde, i'tikadlarında ve davetlerinde insanların en sabırlılarıdırlar.

12- Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat, cemaate ve kaynaşmaya önem verir ve insanları buna çağırıp teşvik ederler. Ayrılıkları ve ihtilafları bir kenara atar ve insanları onlardan sakındırırlar.

13- Allah Teala, Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat'i, birbirini kafirlikle, bid'atçilikle ve fasıklıkla suçlamaktan korumuştur. Onlar, insanlar içinde şeriatın hükümlerini en iyi anlayanlardır. Onlar, başkaları hakkında hüküm verecekleri zaman bilgiye dayanarak, adalet ve insaf çerçevesinde hüküm verirler.

14- Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat, birbirlerini sevmeyi, birbirlerine merhamet etmeyi birbirlerine dua etmeyi, birbirlerini savunup yardımlaşmayı ve birbirlerinin açıklarını kapatmayı Allah'a itaatin bir parçası görürler. Başkalarıyla kuracakları dostluk ve düşmanlığı sadece dinin koyduğu kurallara göre belirlerler.

Özetle; Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat, insanlar arasında ahlakı en güzel olanlar, Allah Teala'ya itaat ederek nefislerini arındırmaya en çok özenenler, ufku en geniş ve en uzak görüşlü olanlar, ihtilaflar karşısında en fazla tahammül gösterenler ve ihtilafın adabını ve üslubunu en iyi bilenlerdir.

Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat'in tanımı konusunda sözün özü şudur:

Onlar, fırkalar arasında Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in kurtuluşu va'dettiği fırkadır. Bu kurtuluş vasfının temeli ise sünnete tabi olmak, sünnetin getirdiği i'tikad, ibadet, yöntem, tutum, davranış ve ahlaka uygun hareket etmek ve Müslümanların cemaatinden ayrılmamaktır.

Bu yüzden Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat'in tanımı, selef tanımının dışına çıkmamaktadır. Nitekim selefin, Kitapla amel eden ve sünnete sıkı sıkıya sarılan kimseler olduğunu öğrenmiştik. O halde selef, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in cemaat derken kastettiği Ehl-i Sünnettir; Ehl-i Sünnet de selef-i salihin ve onların yolundan gidenlerdir.

İşte Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat'in özel tanımı budur. Bu sebeple bütün bid'atçi topluluklar ile Hariciler, Cehmiler, Kaderiler, Mu'tezililer, Mürciiler ve Rafiziler gibi heva ve bid'at ehi olanlar ve onların yolundan giden diğer bid'atçiler, bu tanımın dışında kalırlar.
Burada sünnet, bid'atin zıddıdır; cemaat ise ayrılımve gruplaşmanın zıddıdır. Cemaate sarılmayı emreden ve bölünüp parçalanmaktan sakındıran bütün hadislerde kastedilen mana da budur.

Yine Kur'an'ın tercümanı olan büyük sahabi Abdullah b. Abbas radıyallahu anhuma'nın "O gün kimi yüzler ağaracak, kimi yüzler de kararacaktır." {Al-i İmran, 106} ayetini tefsir ederken kastettiği anlam da budur.
Nitekim o, şöyle demiştir: "Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat'in yüzleri ağaracak, bid'atçi ve tefrika ehlinin yüzü kararacak." [Bkz, İbn Kesir Tefsiri, Al-i İmran 106]

Hülasa "selef-i salih" lafzı, "Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat" kavramıyla eş anlamlıdır. Aynı şekilde onlar hakkında Ehl-i Eser, Ehl-i Hadis, Taife-i Mansura, Fırka-i Naciye, Ehl-i İttiba ve Guraba isimleri de kullanılır. Bu isimler ve kavramlar, selef alimleri tarafından sıkça kullanılmıştır.

Selef-i Salihin Akidesi
Abdullah b. Abdulhamid el-Eseri
Sayfa: 57-58-59-60
 
Üst Ana Sayfa Alt